01.07.2020

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI MUHARREM ERKEK: AVUKATLAR SUSARSA VATANDAŞ NEFES ALAMAZ

CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında AKP'nin Meclis’e sunduğu çoklu baro yasa teklifine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 
Teklifin yasalaşması durumunda ise baroların siyasi birer enstrüman haline geleceğini söyleyen Genel Başkan Yardımcısı Erkek şöyle konuştu:  
Basınımızın değerli temsilcileri, hepinize içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Bir FETÖ projesi olan çoklu baro düzenlemesi iktidar tarafından TBMM’ye getirildi ve yarın saat 16.00’da Adalet Komisyonunda görüşülmeye başlanacak.
Değerli basın mensupları, 2010 referandumunda hepimizin bildiği gibi güzel maddelerle süslenen bir anayasa değişikliğiyle yargı FETÖ’ye teslim edilmişti ve FETÖ yargıyı özellikle yargının savcı ve yargıç ayağını, yani sav ve karar ayağını teslim aldıktan sonra 2012-2013 yıllarında bu kez yargının kurucu unsuru olan savunma ayağını teslim almak için çoklu baro projesini getirmişti. Bugün maalesef o tarihlerde geçirilemeyen, başarılamayan proje Saray iktidarı tarafından hayata geçirilmek isteniyor.
Değerli basın mensupları, barolar kamu kurumu niteliğinde meslek örgütleridir. Barolar kamu hukuku tüzel kişisidir. Ancak baroları diğer meslek örgütlerinden ayıran çok önemli bir özellik vardır. Diğer büyük meslek örgütleri için, meslek odaları için demokrasi, kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü, insan hakları gibi kavramları ve ilkeleri bir sorumluluktur, duyarlılıktır. Ancak bu barolar için yasal bir mecburiyettir. Çünkü avukatlık kanununun 76. ve 95. maddeleri barolara hukukun üstünlüğünü, insan haklarını, demokrasiyi savunmak ve korumak mecburiyetini yüklüyor. Yani baroları diğer meslek örgütlerinden ayıran bu önemli özellik gözden kaçmamalı. Bir mecburiyeti var baroların. Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak siyaset üstü olarak.
Değerli basın mensupları, barolar aynı zamanda önemli mücadeleler veriyor. Barolarda kadın hakları merkezleri var, çocuk hakları merkezleri var, doğa hakları merkezleri var. Aynı zamanda barolar hak arama özgürlüğünün ilk kapısıdır, başlangıç noktasıdır. İmkânı olmayan bir vatandaş hakkını aramak için barolara gider, ona ücretsiz adli yardım sunulur. Barolar tarih boyunca vatandaşları, kişileri devlete, idareye karşı da korumuşlardır. İdare hukuku, idare mahkemeleri onun için vardır. Bir vatandaş haksızlığa, hukuksuzluğa uğradığında kamu gücü tarafından kamu gücünden çekinmeyecek, korkmayacak, serbestçe kendini savunacak bağımsız güçlü bir avukatla temsil edilmek ister. Onun için baroların güçlü olması önemlidir.
Şimdi teklif ne getiriyor değerli basın mensupları. Bu teklifin önemli iki ayağından biri, özellikle büyükşehirlerde yani 5 binden fazla avukat olan büyükşehirlerde baroları bölmek. Biz de diyoruz ki, avukatlar ve muhalefet olarak baroları bölmeyin, baroları zayıflatmayın, parçalamayın. Bir de ne getiriyor? Türkiye Barolar Birliği seçimine yönelik delege sisteminde değişiklikler getiriyor. Diyor ki bu teklif ben her baroya Baro Başkanı artı üç delege vereceğim. Yani her baro 4 delegeyle temsil edilecek. Onun dışında her 5 bin avukat için de bir delege var. Bu ne demek biliyor musunuz değerli basın mensupları? Örneğin 50 avukatın olduğu bir ilde 50 üyesi olan bir baro, küçük bir ilimizin barosu Ankara’da Türkiye Barolar Birliği seçiminde 4 delegeyle temsil edilecek. 4 bin 900 avukatın olduğu, yani 4 bin 900 üyesi olan bir baro da 4 delegeyle temsil edilecek. Bu nasıl bir temsilde adalettir, nasıl bir demokrasidir? Tabi dert bu değil. Örneğin Kırıkkale ilimiz parlamentoda mecliste 3 milletvekiliyle temsil ediliyor. İstanbul 98 milletvekiliyle temsil ediliyor parlamentoda. 30 katından fazla. Neden? Seçmen sayısı. Demokrasi. Avukat sayısı da önemli. Şimdi amaç Türkiye Barolar Birliği seçimini birilerine kazandırmak, amaç baroları zayıflatmak. İktidar karşısında baroların hukukun üstünlüğü ve insan hakları mücadelesini zayıflatmak. İktidarda kim olursa olsun tarih boyunca ve bugün de baroların duruşu her zaman iktidara karşı vatandaşların yanında olmaktır. Çünkü insan hakları ihlallerini iktidarlar yapar muhalefet değil. Yarın iktidarda biz de olsak hukuka aykırı bir uygulamamız olduğunda barolar tavır koyar, tıpkı özgür basın gibi. Bunun için özgür basın istemiyorlar. Bunun için bağımsız güçlü baro istemiyorlar. Bu teklif geçerse ne olur? Barolar siyasi birer enstrüman haline gelir. Büyükşehirlerde yandaş barolar yaratılır. Bugün barolar hukuk devletinin doğal koruyucusudur, doğal savunucusudur. Bunu yok etmek istiyorlar. Çünkü hukuk devleti istemiyorlar. Çünkü kuvvetler ayrılığı istemiyorlar. Barolar parçalanırsa, barolar bölünürse barolar artık kamu yararı için değil başka amaçlar için çalışacak. 48 bin avukatın olduğu İstanbul’da 2 bin avukat bir araya gelip baro kurabilecek. 1 nolu baro, 2 nolu baro, 3 nolu baro, Alevilerin barosu, Sünnilerin barosu, sosyal demokratların barosu, milliyetçilerin barosu. Türkiye’ye bu kötülüğü yapmaya hiç kimsenin hakkı yok. Bugün baro yönetimlerinde her siyasi görüşten, her düşünceden meslektaşımız görev yapıyor. Baroları parçalamaya, bölmeye hakkınız var mı? Bu, memleketi bölmektir. Etnik temelde, mezhepsel temelde ayrışmalar yaratacaksınız. Baroları bölmek toplumu ayrıştırmaktır. Baroları zayıflatmak vatandaşın hak ve özgürlüklerini zayıflatmaktır. Şunu asla kimse unutmasın, barolar susarsa, avukatlar susarsa vatandaş nefes alamaz. Bu mücadelemiz onun için bu adalet mücadelemiz. Biz de CHP olarak bu hak, hukuk, adalet mücadelesini kararlılıkla bugün de yürütüyoruz, adalet yürüyüşümüz devam ediyor. Bugün maalesef sivil darbe sürecindeyiz. İşte sivil darbe kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırdı, hukuk devletini temelinden zedeledi, şimdi de baroları bölmek, parçalamak istiyor. Adalet Komisyonunda da, Genel Kurulda da mücadelemiz çok kararlı olacak. Tarihe önemli notlar düşeceğiz.
Türkiye’nin önceliği bu mu? Türkiye’nin önceliği baroların seçimleri mi? Siz önce hukuk devletini tesis edin, önce Hâkimler Savcılar Kurulunun yapısını değiştirin. Çünkü bugün yargı hepimiz biliyoruz ki Hâkimler Savcılar Kurulu aracılığıyla ele geçiriliyor. Yargıtay üyelerini Hâkimler Savcılar Kurulu seçiyor. Danıştay’ın 4’te 3’ünü üyelerinin Hâkimler Savcılar Kurulu seçiyor. Hâkim ve Savcılarla ilgili tüm kararları o kurul veriyor ve o kurul bugün yürütmenin, sarayın tahakkümü altında. Gelin gerçekten reform istiyorsanız önce bağımsız ve tarafsız yargıyı tesis edelim. Türkiye’nin önceliği bu. Adalete güven kalmadı. Savcılıklarda soruşturma dosyaları 9 milyonu geçti. 4 milyonun üzerinde faili meçhul dosya var. Türkiye’nin sorunu baroların seçimleri mi? Siz baroları, avukatları düşünüyorsanız silahların eşitliğini sağlayın. Yani yargının iki kurucu unsuru olan savla savunma arasındaki eşitliği sağlayın mahkeme salonlarında. Bugün avukatıyla müvekkili yan yana dahi oturamıyor duruşma salonlarında. Gelin bunları çözün. Önceliğimiz bunlar. Hukukun üstünlüğü endeksinde, ifade özgürlüğünde, basın özgürlüğünde bugün Uganda’nın bile gerisine düşmüşsek asıl çözmemiz gereken sorunlar bunlar. Baroları meslek örgütlerini dizayn etmek değil. Bu kötülüğü barolara, avukatlara yaptıklarını sananlar yanılıyorlar. Bu kötülüğü vatandaşlara yapıyorlar. Vatandaşların hak ve özgürlükleri artık eskisi kadar güçlü olmaz bu teklif geçerse. Ama kimse şunu asla unutmasın tarihte de öyle oldu: Avukatların hiçbir zaman köleleri de olmadı, efendileri de. Astı da olmadı, üstü de. Ve her zaman vurguladığımız gibi avukatlar, savunma biat etmez. Bugün saray kendisine biat edecek barolar oluşturmak istiyor. Bugün saray avukatlar kendisine biat etsin istiyor. Ama savunma asla biat etmeyecek. Biz de CHP olarak hak, hukuk, adalet mücadelesini bu memlekette en güçlü veren ana muhalefet olarak meslektaşlarımızın, baroların yanında kararlılıkla mücadelemizi sürdüreceğiz.
Çok teşekkür ediyorum değerli basın mensupları.