19.08.2019
19.08.2019
CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI GÜLİZAR BİÇER KARACA:
-MURAT DAĞI; HAVAMIZ, SUYUMUZ, GIDAMIZDIR!
-MURAT DAĞI MURADIMIZDIR!
CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca'nın Murat Dağı’ndaki altın madeni projesine ilişkin yaptığı açıklama şöyle:
Anadolu Export adlı şirket, Murat Dağı’nda 780 hektarı yoğun orman alanı olan bin 100 hektarlık bir alanda siyanürlü altın madeni işletmeciliği yapmayı planlıyor. Ülkemizi millet bahçeleri ile donatan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, yaşam alanlarımızın altını oyan, üstünü yaşanmaz hale koyan bu projelere ÇED Olumlu kararı veriyor.
Murat Dağında 114 endemik tür yaşamaktadır ve bu endemik türlerden 3 tanesi(Alyssum Davisiasum, Vervascum Coropilofium, Sedum Hispanicum var. Planifolium) yalnızca Murat Dağı'nda görülmektedir.
Murat Dağı, mevsimlik ve geçici birçok akarsuyun doğum yeridir. Gediz Irmağı, Sakarya Irmağı ve Büyük Menderes Irmağı Murat Dağından doğmaktadır. Banaz Çayı, Murat Çayı, Orhaneli Çayı, Mustafa Kemal Paşa Çayı, Porsuk Çayı, Susurluk Çayı ve daha birçok irili ufaklı akarsu yine Murat Dağı ve bağlı tepelerden kaynağını almaktadır. Bu su kaynaklarında yüksek miktarda siyanür sızıntısına bağlı hava, su ve toprak kirliliği oluşacak. Bu kirliliğe bağlı olarak başta kanser olmak üzere sağlık problemleri baş gösterecek.
Gediz Ovası, B. Menderes Ovası, Salihli Ovası, Sakarya Ovası, Menemen Ovası, Küçük Menderes Ovası, Aydın Ovası, Çivril Ovası, Buldan Ovası ve buna benzer birçok ova kirlilikle boğuşarak yok olmaya başlayacak ve gıda güvenliğimiz tehlikeye girecek.
Vaatler Boşa Çıkıyor
Madenciliğin yaşam alanlarımıza, doğamıza verdiği, vereceği zararları konuştuğumuzda, hamasette bulunduğumuz iddia ediliyor. Oysa ki, doğanın yok edilmesine tanık olmanın yarattığı vicdan, bu haykırışlarımızın meşruiyet kaynağı.
Bu yüzden, Madencilik paradigmasının çöküşü ile ilgili bir örnek vermek istiyorum. Bu örnek, hem Murat Dağı, hem Kazdağları, hem Munzur ve daha nice dağın ve de yaşam alanlarını bekleyen bir senaryo. Kamunun denetimsizleştiği alanlarda, madenciliğin nasıl vahşileştiğini görmek kaçınılmaz oluyor.
15 Ağustosta, bir grup CHP’li milletvekilimizden ve Gümüşhane İl teşkilatımızdan oluşan ekibimizle ziyaret ettiğimiz Gümüşhane’de gördüklerimiz, Bergama sürecinden bu yana maruz kaldığımız vaatleri boşa çıkarıyor. 2007 yılında Gümüşhane ilinde tıpkı Muratdağında olduğu gibi iş, aş vaadiyle, çevreye asla zarar vermeyecek safsataları ile vatandaşın nasıl kandırıldığına bizzat tanık olduk.
Maden tesislerin etki alanlarındaki köylerdeki tarım ürünlerinde verimlilik düşmüş. Köyde yetişen tarımsal ürünler, bölgedeki pazarlarda önyargı ile karşılanıyor ve “siyanürlüdür” denilerek alınmıyor.
Ulusal ya da uluslararası sermayeye sahip olan bütün firmalar, aynı söylemler ve vaatler ile faaliyet yürütmeye çalışıyor. Yurttaşlar bu tesislerde çalışmak, bu tesisler ile ticari ilişkiler kurmak gibi vaatler ile kandırılıyor.
Ulusal ve uluslararası maden firmalarının vaatleri, Gümüşhane’de birer birer çökmüştür. Daha vahimi, yaratılan kirlilik ile mevcut ekonomik potansiyellerini de yitirmiş durumdalar. Bu anlattıklarım, kötü senaryo çizmek için değil; yaşanılandan deneyim alarak, geleceği daha yaşanabilir kılmak için mücadele umudunu beslemek içindir.
Murat Dağı Yok Olmasın !
Murat Dağındaki maden, bir çok şehrin kaderini belirleyecek büyüklükte. Kütahya, Uşak, Eskişehir, İzmir başta olmak üzere birçok şehrin en başta sularının kirlenmesi demek. Tüm bu olumsuz gelişmelere bağlı olarak 15.000.000'dan fazla insanın sağlığı tehlikeye girecek. Bu nedenle ki, birçok belediye ve yurttaş, ÇED Olumlu kararı ile ilgili davaya taraf oldu. 19 Ağustos’ta Kütahya İdare Mahkemesi, proje sahasında keşif ve bilirkişi incelemesi yapacak. Tüm duyarlı kuruluş ve vatandaşlarımızın davalarını sahipsiz bırakmayacağına inanıyorum.
CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcı olarak, ben de bu davanın yakından takipçisiyim.
Murat Dağı havamızdır, gıdamızdır, suyumuzdur, muradımızdır! Vazgeçmeyeceğiz !
21.12.2024
21.12.2024
20.12.2024
20.12.2024