22.07.2020

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI KARABIYIK: “İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NE KARŞI ÇIKMAK ŞİDDET UYGULAYAN ERKEKLERE TEŞVİK, TÜM KADINLARA TEHDİTTİR!”

CHP Kadın Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Lale Karabıyık, yaptığı basın açıklaması ile İstanbul Sözleşmesi’nden neden geri adım atılmaması gerektiğini dile getirdi.
Diğer ülkelerde Sözleşme’nin daha iyi nasıl uygulanacağını tartışılırken, İktidar Sözleşme’den çıkma telaşında!
Türkiye’nin 1949’dan beri Avrupa Konseyi'nin kurucu üyesi olduğunu, 2006-2008 yılları arasında Avrupa Konseyi tarafından Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele kampanyası düzenlendiğini ve bu sürecin sonunda Avrupa Konseyi tarafından GREVİO çalışma grubu kurulduğunu hatırlatan Karabıyık, “Bugün İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya açan, Sözleşme’den çekilme planları yapan AKP iktidarında, 2011 yılında bu konuda TBMM'de sergiler, oturumlar düzenlendi ve İstanbul Sözleşmesi, Türkiye'nin dönem başkanlığında, Dönemin Bakanları Mevlüt Çavuşoğlu ve Fatma Şahin'in büyük destekleri ile Mayıs 2011'de İstanbul'da imzalandı. 1 Ağustos 2014'te yürürlüğe girdi ve 34 ülke uyguluyor. Ancak bizim dışımızda diğer ülkelerde sözleşmenin daha iyi nasıl uygulanacağı tartışılırken, Kazakistan ve Tunus sözleşmeye taraf olmak için adımlar atarken, iktidar sözleşmeden çıkma telaşında” dedi.
İstanbul Sözleşmesi’nin dünyada şiddeti tanımlayan ve şiddet konusunda taraf devletlere yükümlülükler veren ve tedbirler alınmasını öngören tek sözleşme olduğunun altını çizen Karabıyık, “İstanbul Sözleşmesi Avrupa’dan gelen çeviri bir metin değil; Türkiye kadın hareketinin katkı sunduğu, tüm dünyadaki diğer kadınlarla beraber emek emek oluşturulmuş bir metin olması açısından çok önemlidir” açıklamasında bulundu.
Erkeğin kolaylıkla şiddet gösterip bunun doğal karşılandığı durumları kabul etmiyoruz!
İstanbul Sözleşmesi’nin kadınlara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi, kadınların her türlü şiddetten korunması, kadınlara yönelik şiddetin faillerinin kovuşturulması, yargılanması ve cezalandırılması ile ilişkili hükümler içerdiğini ifade eden CHP’li Karabıyık, “Yani çok basit ve yalın şekliyle İstanbul Sözleşmesi psikolojik şiddet, ısrarlı takip, fiziksel şiddet, tecavüz, zorla evlendirme, kürtaja zorlama, zorla kısırlaştırma, tecavüz ve taciz dahil cinsel şiddet olmak üzere kadına yönelik şiddetin tüm türlerini içeriyor. AKP ise, iktidarı döneminde 7500’den fazla kadın öldürülmüş, 100 binden fazla kadın cinsel saldırıya uğramışken, iktidar İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmayı gündeme getiriyor” dedi.
AKP aileyi korumak istiyorsa ekonomideki çöküşü, işsizlikteki artışı görmezden gelmesin!
İstanbul Sözleşmesi’nin haksız iddialarla eleştirildiğine dikkat çeken Lale Karabıyık, “İstanbul Sözleşmesi’nin 52. Maddesi, “Ani Tehlike Anında Uzaklaştırma” tedbirlerini öngörüyor. İstanbul Sözleşmesi’nin 48. Maddesi ise “Şiddet Meydana Geldiğinde Zorunlu Arabuluculuk/Uzlaşmayı” yasaklıyor. Şiddet gören kadının alınan uzaklaştırma kararı ile şiddetin failinden korunması, kadınların can güvenliği için önemlidir. Ayrıca, şiddet gören kadının arabuluculuk/uzlaşma ile evliliğini sürdürmeye zorunlu tutmayı yasaklamak, boşanmaları teşvik etmek olarak yorumlanamaz.  
Son 5 yılın evlenme boşanma ve rakamlarına baktığımızda, 2015'te 602 bin kişi evlenmiş, 2016'da 594 bin kişi evlenmiş, 2017’de 569 bin, 2018'de 554 bin, 2019’da 540 bin, yani son 5 yılda evlilik sayılarında yüzde 10 azalma var. Boşanma sayıları ise 2015’te 131 bin, 2016’da 126 bin, 2017’de 128 bin, 2018’de 143 bin ve 2019’da 155 bin. Son 5 yılda boşanmalarda ise yüzde 18’lik bir artış var. Yani, iktidar aileyi korumak istiyorsa ekonomideki çöküşü, işsizlikteki artışı, yoksulluktaki yükselişi, bunlara bağlı sosyal bozulmalardaki artışı görmezden gelmemesi gerekir!” uyarısında bulundu.
İstanbul Sözleşmesini feshetmek, kadınlara karşı şiddete ve kadın cinayetlerine göz yummak demektir!
İstanbul Sözleşmesi’nin 12. Maddesinin “Taraflar; kültür, gelenek, görenek, din veya sözde ‘’namusun’’ işbu Sözleşme kapsamındaki herhangi bir şiddet eylemi için gerekçe oluşturmamasını sağlar” dediğini hatırlatan Karabıyık, Bu maddeye karşı çıkmak bir anlamda din, töre ve namusun şiddet eylemlerine gerekçe olmasını da normalleştirmek anlamına gelir. İstanbul Sözleşmesi’nin 4. Maddesinin ise, 3. fıkrasında “cinsiyet meselesi ve cinsel yönelim tercihi” kavramları geçtiği için eleştiriliyor. Oysa bu madde kadını şiddetten koruma konusunda hiçbir ayrımcılığın olmayacağını ifade ediyor, temel insan haklarını ve yaşam hakkını koruyor. Her gün kadına yönelik şiddet haberi aldığımız, faillerin cezasızlık güvencesiyle şiddeti artırdığı ülkemizde kadınları ve kadın haklarını koruyan İstanbul Sözleşmesi'ne dokunulamaz. İstanbul Sözleşmesini feshetmek, kadınlara karşı şiddete ve kadın cinayetlerine göz yummak demektir. Tek amacı kadını korumak ve kadına yönelik şiddete son vermek amacı taşıyan İstanbul Sözleşmesi’nden geri adım atılması düşünülemez; çünkü İstanbul Sözleşmesi yaşatır!” sözleriyle açıklamasını tamamladı.