25.04.2020
25.04.2020
“-Kadınlar Dışarıda Hayatını Kaybetmesine Neden Olacak Bir Virüs İle Evde İse Yine Hayati Risk Taşıyan Şiddet Ortamı İle Kapana Kısılmış Durumda!”
CHP Kadın Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Lale Karabıyık, yaptığı basın açıklaması ile Covid-19 salgınının kadınlara etkisini değerlendirdi.
Karabıyık’ın açıklaması şöyle:
Dünya Sağlık Örgütü Tarafından açıklanan son verilere göre 24 Nisan 2020 itibariyle Dünya genelinde 2.748.986 aktif vakaya ve 192.155 kişinin önümüne neden olan Covid-19 salgını, dünya ekonomisini ve finanasal piyasaları derinden etkiledi, haneler gelirlerini kaybetti.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı son verilere göre pandemi öncesinde 4,3 milyona yakın işsiz varken, tüm sektörleri etkileyen salgın krizinin etkiiyle toplam işsiz sayısının 10 milyona yaklaşacağı tahmin ediliyor. Birçoğu hanede çalışan ve gelir elde eden tek kişi olan bu işsizler ordusuna, aile fertleri de eklendiğinde, ülke nüfusunun neredeyse yarısının işsizlik ve gelir kaybı nedeniyle yoksulluk tehlikesiyle karşı karşıya olduğu bir gerçek.
Ülkemizde kronikleşen işsizlik sorununu derinleştirecek salgın krizi, kadın istihdamını da olumsuz etkileyecek. Hali hazırda 2 milyona yaklaşan işsiz kadın sayısının salgın krizi ile derinleşmesi ise kaçınılmaz; çünkü ne yazık ki, “Evi geçindirme” görevinin erkekte olduğu söylemi ve bu eğilim nedeniyle, kadınlar salgın krizinde işlerini kaybetme riskini daha çok yaşıyor. Salgın krizinden en fazla etkilenmesi beklenen konaklama ve yiyecek, perakende ticaret, ve tekstil, giyim eşyası sektörlerinde kadın istihdam oranı yüzde 25 ile yüzde 45 aralığında, salgın krizi nedeniyle yalnızca bu üç sektörde 190 bini kayıt dışı olmak üzere yaklaşık 700 bin kadının işlerini kaybedeceğini söylemek mümkün.
Dünyada ve ülkemizde COVID-19 salgını nedeniyle alışılmadık günlerden geçiyoruz. İş ve gelir kaybı riskinin ve salgının psikolojik etkilerinin yanısıra, karantina günlerinde yayılım hızını artıran bir kadınlaşan yoksulluk, kadına yönelik psikolojik, fiziksel ve ekonomik şiddet ve ev-bakım emeği yükü ikiye katlanan kadınlar gerçeği ile karşı karşıyayız.
Salgın öncesinde, ülkemizde kadınlar ev işi ve ev halkı bakımına ortalama olarak günde yaklaşık dört saat ayırırken erkekler bir saat civarında ayırıyordu, çocuklu ailelerde kadınların ev mesaisi altı saatin üzerine çıkıyordu. Salgın krizinin etkisiyle, evde normalde erkeklerden dört kat fazla sorumluluk üstlenen kadınların yükü daha da arttı.
Resmi verilere göre, yalnızca 2019 yılında 500 bin kadın ev içi bakım hizmetleri nedeniyle işinden ayrıldı, 12 milyon kadın ise ev işleri nedeniyle çalışma hayatına giremiyor. TÜİK verilerine göre, birincil işgücünde olmama nedenini “ev işleri ile meşgul olmak” olarak belirten kadınlar için, pandemi döneminde ailenin tüm fertlerinin evde olması sebebiyle iş yükü daha da artıyor.
Evden çalışan kadınlar ise birinci vardiya olarak mesailerini evde tamamladıktan sonra ya da eş zamanlı olarak ev işi, çevrimiçi eğitim süreçleri, oyunlar, aktiviteler ve hane halkının isteklerini ve varsa yaşlıların bakımını yerine getirmek için ikinci, üçüncü vardiyalarını tamamlıyor.
Evden çalışmaya başlayan erkeklerin ise, karantina sürecinde ev işlerine ve ihtiyaçlarına eşleri kadar yöneldiklerini ve ev içi sorumluluk paylaşımının eşit gerçekleştiğini söylemek mümkün değil; aksine, evden çalışma düzenine geçen erkeklerin kadınların iş yükünü artırdığı bir gerçek.
İngiltere merkezli uluslararası yardım kuruluşu olan Oxfam’ın 2020 raporuna göre; 15 yaş ve üstü kadınların ücretlendirilmeyen emeğinin parasal değeri yılda en az 10,8 trilyon dolar; yani küresel teknoloji endüstrisinin 3 katından daha fazla, kadının ücretlendirilmeyen emeği konusunda bu gerçeği özellikle vurgulamak gerekiyor.
Covid-19 salgını kadınları yalnızca artan iş yükü ile değil, artan şiddet riski ile de hayati derecede etkilmiş durumda. Hanelerin iş ve gelir kaybı yaşadığı ya da evden çalışma sürecinde ortaya çıkan stresli durumlar, kadınların ev içi şiddete maruz kalma tehlikesini artırıyor. Kadınlar dışarıda hayatını kaybetmesine neden olacak bir virus ile, evde ise yine hayati risk taşıyan şiddet ortamı ile kapana kısılmış durumda.
Son zamanlarda artan şiddet bahaneleri nedeniyle şiddet vakalarının artması bu riski açıkça ortaya koyarken, salgın nedeniyle boşanma davalarının ertelenmesi, kadınların şiddet failleri ile aynı ortamda karantina geçirme riskini gösteriyor.
Yapılan araştırmalar da bunu kanıtlar nitelikte:
Sosyo Politik Saha Araştırması Merkezi'nin 1873 kadın ile gerçekleştirdiği ve kadınların pandemi sürecinden nasıl etkilendiği, karantina sürecinde ne kadar kadının ve çocuğun şiddete maruz kaldığı ve şiddetin hangi türüne maruz kaldığı hakkında yaptığı araştırmaya göre,
Karantina sürecinde:
Kadına şiddet pandemi sürecinde yüzde 27.8 arttı,
Karantina sürecinde ev içi tartışma veya çatışmalar yaşadığını söyleyen kadınların oranı yüzde 69.4 iken, kadınların yüzde 39,5’I ev içi tartışma ve çatışmanın karantina döneminde arttığını ifade etti,
Araştırmaya katılan kadınların yüzde 23.7 psikolojik şiddete , yüzde 10.3'ü ekonomik şiddete, yüzde 4.8'i dijital şiddete, yüzde 1.7'si fiziksel şiddete, yüzde 1.4'ü cinsel şiddete maruz kaldığını söyledi,
Kadınların yüzde 45.9’u karantina sürecinin kadına ve çocuğa şiddeti tetiklediği görüşünü destekledi,
Araştırmada kadınlara ayrıca hane geliri ve evde iş bölümü ile ilgili sorular yöneltildi. Bu sorular üzerine tespitler şöyle:
“Karantina sürecinde hanede işsiz kalan oldu mu?" sorusuna araştırmaya katılan kadınların yüzde 40.7'si "evet" yanıtını verdi.
"Karantina sürecinde erkekler dâhil diğer aile bireyleriyle ev içi iş bölümü yapıldı mı?” sorusuna ise; görüşmecilerin yalnızca yüzde 34.8'i "evet" dedi.
23.12.2024
23.12.2024
23.12.2024
23.12.2024