25.04.2025
25.04.2025
Cumhuriyet Halk Partisi Milli Savunma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Marmara Denizi’nde meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depremin ardından yaptığı yazılı açıklamada, olası İstanbul depremine yönelik hazırlıkların hâlâ eksik ve yetersiz olduğunu belirtti. Bağcıoğlu, “Defalarca söyledik, yine söylüyoruz ama ısrarla anlamak istemiyorsunuz” diyerek, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin afet yönetiminde ‘esas çözüm ortağı’ olarak konumlandırılması gerektiğini bir kez daha hatırlattı. Bağcıoğlu, “2009 yılında İstanbul’da 15.304 hektar alan ‘Askeri Statüde’ idi. 2023 yılı itibarıyla bu alanların yüzde 46’sı, yani yaklaşık yarısı, ‘Askeri Alan ve Askeri Güvenlik Bölgesi’ statüsünden çıkarıldı. Bu, yaklaşık 10 bin adet futbol sahasına ya da altı Gaziosmanpaşa ilçesi büyüklüğünde bir alana denk geliyor. Rant için imara açılan her askeri alan, deprem sonrası vatandaşın toplanma alanının kaybıdır. Bu, sadece kent dokusunun değil, aynı zamanda insan hayatının da riske atılmasıdır.” dedi.
Bağcıoğlu, yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Marmara Denizi’nde yaşanan 6,2’lik depremde can kaybı olmaması büyük bir teselli olmakla birlikte, İstanbul’u bekleyen büyük depreme dair hazırlıklarımızın durumunu sorgulamak için bu sarsıntı belki de son uyarıdır. Tüm ilgili kurumlar, afeti yönetmeye değil, felaketi önceden öngörerek hazır olmaya odaklanmalıdır. Bu noktada da en büyük görev Türk Silahlı Kuvvetleri’ne düşmektedir. Bu konuya dair defalarca söyledik, bir kez daha söylüyoruz: Türk Silahlı Kuvvetleri, afetlere müdahalede güçlü ve etkin bir şekilde devrede olmalıdır. Bu çağrımız kulağının üstüne yatanlara değil, milletin can güvenliğini düşünen herkese yöneliktir. Bu konu siyaset üstüdür. Göz ardı edilemez. Görmezden gelinemez. Ülkemizin her ferdi için bir güvenlik ve yaşam meselesidir.
Türk Silahlı Kuvvetleri, savaş meydanlarında gösterdiği kararlılık ve disiplinin aynısını doğal afetlerde de göstermeye muktedirdir. Ancak var olan mevzuat ve uygulamalar, bu potansiyeli tam anlamıyla harekete geçirmesine engel oluyor. Bu yüzden diyoruz ki:
“Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) mutlaka revize edilmelidir. TSK’nın ‘destek çözüm ortağı’ değil, doğrudan ‘esas çözüm ortağı’ olarak görevlendirilmesi, bir tercih değil, zorunluluktur. Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı temsilcileri, Afet ve Acil Durum Kurulu’nda artık ‘davetli misafir’ değil, daimi üyeler olmalıdır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak hazırladığımız Milli Güvenlik Politikaları Belgesi’nde de bu yaklaşımı açık biçimde ortaya koyduk. TSK’nın afet müdahalesindeki rolü, kurumsal çerçevede tanımlanmış ve çözüm önerileriyle birlikte bu belgeye yansıtılmıştır. CHP iktidarında bu düzenlemeler derhâl hayata geçirilecektir.
Bu bağlamda;
TSK, Türkiye Afet Müdahale Planı’nda yeniden ‘Ana Çözüm Ortağı’ olmalıdır. Kurumların sahaya inmesini beklemek yerine, TSK’nın hazır gücünden ilk andan itibaren yararlanılmalıdır.
Bu çağrı, partiler üstü, insan hayatını merkeze alan bir çağrıdır. TSK’nın bu ülke insanı için ne anlam ifade ettiğini herkes biliyor. Sadece savaşta değil, felakette de milletin yanındadır. Ancak bunun için irade gerekir, vizyon gerekir, cesaret gerekir. Biz bu çağrıyı yine yapıyoruz. Daha fazla can yitirmemek, aynı acıları tekrar tekrar yaşamamak için artık gereği yapılmalıdır. Cumhuriyet Halk Partisi, iktidarında bu düzenlemeyi vakit kaybetmeden gerçekleştirecektir.”
25.04.2025
25.04.2025
25.04.2025
25.04.2025