23.09.2025

Yankı Bağcıoğlu: "Kaynaklar Öncelikle Hava Savunma ve Muharip Uçak Projelerine Yönlendirilmelidir"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, "Türkiye’nin milli hava savunma sistemlerini hızla geliştirmesi ve KAAN operasyonel olana kadar muharip uçak konusunda ara çözümlere ulaşması bir tercih değil, bir zorunluluktur. Savunma sanayi kaynaklarımız sınırlıdır; bu nedenle uçak gemisi benzeri iç kamuoyuna dönük projeler ertelenmeli, kaynaklar öncelikle hava savunma ve muharip uçak projelerine yönlendirilmelidir. Aksi halde, bekamızın en kritik unsuru olan hava savunması alanında yıllar kaybedilmeye devam edecektir" dedi.

CHP Milli Savunma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, dünyada ve bölgede art arda yaşanan savaş ve krizlerin Türkiye için acil harekât ihtiyaçlarını ortaya koyduğunu belirterek, özellikle hava savunma ve muharip hava gücü alanındaki eksikliklerin ulusal güvenliği ciddi biçimde tehdit ettiğini söyledi. Bağcıoğlu, yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

"Ukrayna–Rusya Federasyonu savaşı, İsrail–İran çatışması, İsrail’in Katar’a yönelik saldırısı ve HUSİ’lerin deniz ticareti ile bölgedeki savaş gemilerine yönelik eylemleri, Türkiye’nin yıllardır ihmal edilen hava savunma kabiliyetini acilen güçlendirmesi gerektiğini göstermektedir. Coğrafi konumumuz gereği en büyük tehdit hava sahamızdan gelmektedir. Bu tehdit, her geçen gün gelişen füze sistemlerini ve taarruzi insansız hava araçlarını (İHA) da içermektedir.

"Bizim Çelik Kubbe projesini daha yeni başlatmamız önemli bir zafiyettir"

Türkiye’nin milli hava savunma sistemlerine ve muharip uçaklara duyduğu ihtiyaç ötelenemez bir gerçekliktir. Son çatışmalar, entegre hava savunma sisteminin ne kadar yaşamsal olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Ancak bölgemizdeki birçok ülke yıllar önce bu sistemleri devreye almışken, bizim Çelik Kubbe projesini daha yeni başlatmamız önemli bir zafiyettir. Hisar ve Siper gibi projeler doğru adımlar olsa da, Rusya’dan hiçbir gerçekçi tehdit analizine dayanmayan S-400 alımı, milli projelerin hızla tamamlanmasını geciktirmiştir. 2,5 milyar dolarlık yüksek maliyetli bu alımda teknoloji transferi, yerli üretim veya offset gerçekleşmemiş, ikinci sistemin teslimatı yapılmamış, mevcut sistem ise ABD ile ilişkilerin seyrine bağlı bir belirsizlik içinde kalmıştır. Çelik Kubbe sisteminin yalnızca bazı bileşenlerinin envantere alınması, kamuoyuna ‘hava savunmamız tamamlandı’ şeklinde sunulmamalıdır. ASELSAN ile imzalanan sözleşmeye göre tam kapasite teslimatlar 2027–2031 arasında yapılacaktır. Bu da en az 6-7 yıl daha ciddi bir boşluk yaşayacağımız anlamına gelmektedir.

"Türkiye hava tehditlerine karşı savunmasız bırakılmaktadır"

Türkiye, Ar-Ge süreçlerindeki yavaşlık, bürokratik engeller, liyakat eksikliği ve kaynak dağılımındaki dengesizlikler nedeniyle hava tehditlerine karşı savunmasız bırakılmaktadır. Son 20 yılda yalnızca 30 adet F-16 alınmış, 2013’ten bu yana yeni bir muharip uçak envantere girmemiştir. F-35 programı sekteye uğramış, Eurofighter Typhoon tedariki belirsizliğini korumaktadır. ABD tarafından onaylanan F-16 tedarik projesinde ödemeler yapılmış olsa da, süreç halen tamamlanmamıştır. KAAN Milli Muharip Uçak ise büyük bir gurur kaynağı olmakla birlikte, teslimin tek başına yeterli olmadığı, harekât kabiliyetine ulaşmasının en az iki yıl daha süreceği unutulmamalıdır.

"Uçak gemisi benzeri iç kamuoyuna dönük projeler ertelenmeli"

Türkiye’nin milli hava savunma sistemlerini hızla geliştirmesi ve KAAN operasyonel olana kadar muharip uçak konusunda ara çözümlere ulaşması bir tercih değil, bir zorunluluktur. Savunma sanayi kaynaklarımız sınırlıdır; bu nedenle uçak gemisi benzeri iç kamuoyuna dönük projeler ertelenmeli, kaynaklar öncelikle hava savunma ve muharip uçak projelerine yönlendirilmelidir. Aksi halde, bekamızın en kritik unsuru olan hava savunması alanında yıllar kaybedilmeye devam edecektir.”