17.04.2025

Yankı Bağcıoğlu: Askerî Sağlık Sisteminin Yeniden Tesis Edilmemesinin Nedeni Ne?

KİM KARŞI ÇIKIYOR? SON DÖNEMDE ARKA ARKAYA YAPILAN AÇIKLAMALAR OYALAMA TAKTİĞİ Mİ?

CHP Milli Savunma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, “GATA ve askeri hastanelerimizin kapatılmasının ardından geçen 9 yıla rağmen, sistem hâlâ yeniden kurulmamış; bu durum hem muharip birliklerin hem de askeri personelin sağlık güvencesi açısından endişe yaratmıştır. Millî Savunma Bakanlığı’na, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne, sağlık alanında görev yapan tüm uzmanlara ve kamuoyuna düşen görev, bu gecikmenin nedenlerini açık ve net şekilde sorgulamak, bu hayati eksikliğin telafisi için derhal harekete geçmektir.” dedi.

CHP Milli Savunma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu konuya dair yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“Güçlü bir ordusu olup da askerî sağlık sistemi olmayan Türkiye’den başka bir devlet bulunmamaktadır. Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) ve Asker Hastanelerimiz bu alanda dünya çapında sayılı ve saygın kurumlarken, hain darbe girişimi sonrasında, 17 Ağustos 2016 tarihli ve 669 sayılı OHAL KHK’sı ile kapatılmışlardır.

Avusturya’nın 34.000 askeri için 3 asker hastanesi, Almanya’nın 185.000 askeri için 5 asker hastanesi, Fransa’nın 278.715 askeri için 8 asker hastanesi vardır. Kabiliyet, faaliyet ve etkinlik açısından TSK ile mukayese edilemeyecek İran ve İsrail Silahlı Kuvvetleri; kolordu seviyesinde askeri sağlık birimlerine sahiptir.

Askerî sağlık sistemi kaldırılmış, askeri tababete ve harp cerrahisine yönelik bilgi birikimi, tecrübe, kurumsal kültür, muharip personel – sağlık personeli birlikte çalışabilirlik kabiliyeti ve özel alanlardaki uzmanlık kaybedilmiş veya zafiyete uğramıştır.

Her ne kadar muhabere hizmet destek sınıfı olarak adlandırılsa da askeri sağlık sistemi; düşmana en yakın olan cephe hattından, düşmana sırtını dönerek geriye doğru devam eder. Bu işin uzmanlığının yanında cesaret, adanmışlık ve vazife bilinci gibi değerlere sahip olunması elzemdir.

Türk Tabipleri Birliği’nin, Millî Savunma Bakanlığı’na 13 Kasım 2024 tarihinde gönderdiği yazıda da vurgulanan zafiyetlerden anlaşılacağı üzere; yeni mezun olmuş, mecburi hizmet kurasına giren, harekât sahası tecrübesi ve eğitimi olmayan, harp cerrahisi eğitimi almamış, askerin harekât sahasında veya gemi ortamında yaşadığı zorluk ve strese ilişkin bilgisi olmayan doktorlarımızı muharip askeri birliklerde veya gemilerde görevlendirmek son derece yanlıştır.

TSK’daki muharip birliklerde görev yapan personelin sağlık açısından yeterliliğine sivil hastanelerde görev yapan, harekât sahasının yarattığı fiziki ve psikolojik zorluklara hâkim olmayan, askerlik tecrübesi yetersiz doktorların karar vermesi çok güçtür.

Son zamanlarda kalp krizi gibi nedenlerle çok genç yaşlarda vefat eden askerlerimizin mevcudiyeti, sivil hastanelerde yapılan periyodik muayenelerin askerlik görevi açısından gerekli isterleri karşılaması konusunda şüpheler oluşturmaktadır.

Tüm devlet kurumlarına olduğu gibi askeri sağlık sistemine de geçmiş dönemde FETÖ militanlarının sızdığı aşikârdır. Ancak diğer hiçbir devlet kurumu kapatılmazken, sadece hayati öneme haiz askeri sağlık sisteminin tüm elemanlarıyla ilga edilmesi büyük zafiyettir.

Sağlık Bakanlığına yönelik, hastanelerin bazılarının veya bazı bölümlerinin TSK’ya tahsisi; askeri sağlık sistemi bütünüyle yeniden tesis edilmediği müddetçe arzu edilen faydayı sağlamayacak, adeta geçici, yetersiz ve kısmi bir çözüm çabası olacaktır.

Askeri sağlık sisteminin; geçmiş uygulamalardan alınan dersler çerçevesinde revize edilerek, üç kademeyi içerecek şekilde yeniden tesis edilmesi öncelikli hedef olmalıdır. Bu kademeler: Harekât sahasında görev yapan birliklerde, kıta ve gemilerde acil ve süratli tıbbi müdahale yapabilecek, temel askeri eğitim almış, harp cerrahisine ilişkin tecrübe ve uzmanlığa sahip sağlık personeli;

Türkiye’nin tüm bölgelerinde, öncelikle askeri personel ve aileleri ile diğer güvenlik güçlerine hizmet veren, birbirlerini destekleyecek şekilde konuşlanmış tam teşekküllü asker hastaneleri;

Ve askeri sağlık konusunda eğitim ve öğretim veren, kurumsal bilgi birikimine sahip, özel ihtisas gerektiren alanlarda dünya çapında referans merkezi olabilecek Gülhane Askeri Tıp Akademisi’dir.

Ayrıca; Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda SAT, SAS, Birinci Sınıf Dalgıç ihtisaslı personelin bulunduğu birliklerde görev yapacak ihtisasa sahip doktor ve diğer sağlık personelinin yetişmesi uzun yıllar almaktadır. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki uçucu ve uzman yer personelinin sağlık muayeneleri ise oldukça özeldir.

Kahraman askerlerimizin sağlık sorunları, ancak onlarla birlikte eğitim almış, muharebe meydanında ve tatbikatlarda omuz omuza görev yapmış sağlık personeli ile çözülebilir. Harekâta iştirak eden askerlerimizin, olası menfi bir durumda sağlık hizmetini hızlı ve etkin şekilde alabileceklerini bilmeleri moral ve motivasyon açısından büyük önem taşımaktadır.

Dolayısıyla askeri sağlık sisteminin yeniden tesisi bir seçenek değil, millî güvenlik açısından bir zorunluluktur. Üstelik bu sisteme bugün karar verilse bile, etkili bir yapıya ulaşması en az 10–15 yılı bulacaktır.

Millî Savunma Bakanı, MSÜ Rektörü, TBMM Millî Savunma Komisyonu Başkanı, TSK komuta kademesi ile birçok harekât faaliyetine katılmış, yıllarını bu kutsal mesleğe adamış emekli askerler “askeri sağlık sistemine” olan ihtiyacı defalarca dile getirmiştir. Ancak tüm bu taleplere rağmen 9 yıldır bu sistem neden yeniden tesis edilmemektedir? Kim bu süreci geciktirmekte ya da engellemektedir? Bu sorular artık cevapsız bırakılamaz.”