02.02.2023

Özgür Özel: Ortak Metin Erdoğan’ın Kimyasını Bozdu

-“EYT TEKLİFİNDEKİ TÜM MAĞDURİYETLER GİDERİLMELİ”

Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Özgür Özel, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ortak Politikalar Metnine yönelik eleştirilerine yanıt vererek, “Ortak Politikalar Metninin ciddi şekilde Erdoğan'ın kimyasını bozduğunu, kendisini rahatsız ettiğini ve 6 partinin bir araya gelerek vardıkları böyle bir büyük mutabakatın kendisini son derece rahatsız ettiğini gözlemledik. Yaptığı grup toplantısının neredeyse tamamını bu metne ayırdı ve kendisi en iyi bildiği şeyi yapmaya çalıştı; dezenformasyon yaptı” dedi.

CHP’li Özel, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, “Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, hem grup toplantısında hem TRT yayınında konuştu. 6 siyasi partinin hazırladığı 244 sayfalık Ortak Politikalar Metninin ciddi şekilde Erdoğan'ın kimyasını bozduğunu, kendisini rahatsız ettiğini ve 6 partinin bir araya gelerek vardıkları böyle bir büyük mutabakatın kendisini son derece rahatsız ettiğini hepimiz gözlemledik. Yaptığı grup toplantısının neredeyse tamamını bu metne ayırdı ve kendisi en iyi bildiği şeyi yapmaya çalıştı; dezenformasyon yaptı, yanıltmaya çalıştı. Cumhuriyetin ikinci yüz yılına, 9 ana başlık, 75 alt başlık ve 2300 somut vaadi ortaya koyduğumuz bu metne karşı son çareye ama en iyi bildikleri şeye, yalana sarıldı” dedi. Özel, şunları kaydetti:

EMİNE HANIM’IN BİLEZİKLERİNİ BOZDURUP YAPTIRMADIN

“Diyor ki: ‘Şehir hastanelerini kapatacaklarmış.’ Hayır. Aksine şunu söylüyoruz: Şehir hastaneleri yaşasın diye kapatılan hastaneleri açacağız diyoruz. Şehir hastaneleri devam edecek, adı şehir hastanesi olan şehrin dışında yeni bir hastane yapmayacağız diyoruz. Aksine yeni hastaneleri ihtiyaca uygun olarak, hastaya en yakın yerde, en uygun şekilde yapacağız diyoruz. ‘Külliyenin kapısına kilit vuracaklarmış’ diyor. Biz öyle bir şey demiyoruz. Biz diyoruz ki, cumhurbaşkanlığını layık olduğu yere, Çankaya Köşkü'ne taşıyacağız; külliyeyi bilimin, üniversitelerin, TÜBİTAK'ın, kamunun emrine sunacağız diyoruz. 1400 odalı o devasa yer, kapısına kilit vurulur mu? Ama cumhurbaşkanı bir sarayda olmayacak, orası bilimin sarayı olacak, gençlerin sarayı olacak, yarınların sarayı olacak. Yoksa külliyeyi niye kapatalım... Emine Hanım'ın bileziklerini bozdurup yaptırmadın ki sen orayı, hepimizin parasıyla yaptırdın. Efendim OHAL kararnamelerini iptal edeceğimizi söylemişiz. Öyle bir şey demedik, OHAL kararnamelerinin yarattığı mağduriyetleri ortadan kaldıracağız dedik. Nedir o? OHAL kararnamesi ile atmışsın, takipsizlik almış ya da yargılanmış, beraat etmiş ama uygulamıyorsun yargı kararına rağmen; bu mağduriyetler ortadan kalkacak. Adil yargılanma hakkı ihlal edildiyse, yeniden yargılama talebi bağımsız yargı tarafından değerlendirilecek. Öyle OHAL kararnameleri iptal edilecek, öyle bir şey yok; yarattığı mağduriyet telafi edilecek hukukun üstünlüğü çerçevesinde. Devam ediyor: Arifiye'yi diyor Tank Palet Fabrikasını, satacaklarmış diyor. Ya tövbe estağfurullah! Ne satması, kamulaştıracağız. Senin verdiğin kişilerin, Katarlıların elinden alıp, ordumuza geri vereceğiz diyoruz. Böyle bir yalan olmaz. İlk iş onu yapacağız. Katar Emirini telefona bağlatacağız, diyeceğiz ki emanetiniz var. O uçan saray var ya hibe ettikleri, bizimkilerin tenezzül ettikleri. Esenboğa'dan kalkacak o uçan saray, Sabiha Gökçen'e konacak; Sakarya'ya en yakın havaalanı. İçine ne kadar Katarlı asker, komutan, memur varsa nezaketle bindirilecek, uçak havadayken Katar Emirine bilgi verilecek. Bir emanet vardı o uçan saray, biz buna tenezzül etmeyiz. Sarayınız sizindir, Tank Palet milletindir. Bizim vaadimiz bu kardeşim. Bunlar belediyelere, yerel yönetimlere özerklik vereceklermiş diyor. Bakın, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin parti programının 54'üncü sayfasında yerel yönetim başlığı var. 54'üncü sayfadaki yerel yönetim başlığında diyorsunuz ki: "Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına uygun olarak anayasal sistemimize yerel yönetim hakkının dahil edilmesi sağlanacaktır." Bakın bizi suçladığını, kendi partisinin üzerinde ambleminin olduğu parti programında bu yazıyor.

SİNAN ATEŞ’İN EVLATLARI İÇİN BU MİT RAPORUNU BAHÇELİ’YE VERİN

Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı MHP Genel Başkanı ile görüşecek. Ne görüşürlerse görüşsünler, ittifakın iç işlerine karışmıyoruz. Torbalarından nasıl bir Orban çıkacak bilmiyoruz. Baksınlar, referandum hayalleri kuruyorlar, hepsi suya düştü ama Tayyip Bey'den bir ricamız olabilir; bugüne kadar pek olmadı ama. Millet için bir ricamız var, kendimiz için değil, Sinan Ateş'in ailesi için bir ricamız var... Size sunulan bir MİT raporu var. Orada cinayetin bütün ayrıntıları, ilişkileri, failleri ve azmettiricileri var. O rapordan bir nüsha Sayın Bahçeli'ye verin, Sinan Ateş'in evlatları için verin. Biz ailenin talebine uygun olarak 40’ı çıkmadan bu konuya ilişkin bildiklerimizi, bilinenleri söylemiyoruz. 40'ına da 10 gün kaldı. 40’ı çıkmadan bu ülkeyi yönetenler olarak, işin nereye gittiğine bakmadan bir tutum almanız lazım. O MİT raporunu Sayın Bahçeli'ye göndermediyseniz, mutlaka bugün götürün. Sonra götürdünüz mü götürmediniz mi, bunu söyleyin. Çünkü bir millet 3,5 ay sonra bu hesabı da soracak ve kim neyi biliyordu ve nasıl tutum takınıyordu; bunu bilmeye hakkı var. Biz bu kadar konuşuyoruz şimdilik.

KUYRUKLU YALANLARLA İKTİDARA TUTUNMAYA ÇALIŞAN BİR ERDOĞAN

Erdoğan dün çıktı, ‘Faizi daha da düşüreceğiz. Benim inancım şu dedi. Enflasyon sonuçtur, faiz sebeptir’ dedi. ‘Bu benim konum, alanım ekonomi. Neticesi ortada’ dedi. Evet, neticesi ortada. Bakın, bu faiz: Erdoğan, buraya kadar karışmıyordu, daha doğrusu oraya kadar enflasyonla faiz birlikte gidiyorlardı. Bu dedi ki: "Öyle değil. Onlar bilmiyor, bir tek ben biliyorum; düşürün faizleri.’ Bakın o andan itibaren enflasyonun durumu. Bir tek bu ay düşüş var. Baz etkisiyle. Ne yapmaya çalışıyor? Vatandaşa kaz etkisi, kaz gibi yolacak. Bakın baz etkisi var ama bu da fiyatlar, fiyatlarda düşüş yok. Enflasyonun 84'ten 64'e düşmesi, fiyatın düşmesi değildir. Bakın fiyat 197'den 200'e çıkmış yine. Fiyat artmaya devam ediyor, neticesi ortada. Halen daha almış eline 1946, ekmek karnesi diyor. Ya ekmek karnesi bu ülkeye girerse perişan olacağı bir İkinci Dünya Savaşı'na girmemesi lazım ama her ihtimale karşı ordunun karnını tok tutmak lazım. Peki, senin dönemin? Gece yarıları benzin kuyruğu, boşuna ümit verdiğin EYT'lilerin SGK önündeki kuyruğu, İŞKUR'un önünde işsizler ordusu kuyruğu, ucuz ekmek kuyruğu, ucuz yağ kuyruğu, bir ümit kuyruğu ve sonunda dön dolaş kuyruklu yalanlarla milletin kafasını karıştırıp iktidara tutunmaya çalışan bir Erdoğan'la karşı karşıyayız.

EYT TEKLİFİNDEKİ MAĞDURİYETLER GİDERİLMELİ

EYT’yi 7 aydır sallıyorlar. Ocak ayını 2023'e girmeden çözeceğiz dediler, bakın şubat ayına geldik geliyor. Neden? Bir hesapları var. Mümkün olduğu kadar geç. Utanmadan diyorlar ki, "seçime en yakın zamanda maaş alsınlar ki, paranın sıcaklığı ile oy kullansınlar." 21 yıldır ayazda bıraktığı, iliğini kemiğini dondurduklarına, "paranın sıcağı ile bana oy at, bu sana seçim rüşveti" diyorlar. Bu noktadayız... Ben bütün vatandaşlarımızın bu yaklaşımı insaflarına terk ediyorum, teslim ediyorum. Şimdi ayrıca ne demişti Yılmaz Tunç, ne demişti bakan? 5000 gün prim şartı tamam, borçlanmalar falan... Şimdi emeklilikte prime takılanlar çıktı karşımıza. Bir geldi gördük ki sigortalı olduğu yıla göre 5975 güne kadar bir kademelendirme... Emekli olacak kişi 975 gün daha ondan prim isteyecek ya da çalıştıracak onu. 3 yıla yakın. 9 Eylül 1999 ile 2008 arasında sigortalılara yönelik olarak yeni bir kademelendirme ihtiyacı var. BAĞ-KUR mağduriyeti var. 5000 güne emekli olabilen varken BAĞ-KUR'da, kadınlar da 7200, erkeklerde 9000 gün prim. Olmaz, bu adaletsizliğin ortadan kalkması lazım ve yine en önemli mağduriyet alanı staj ve çıraklık mağdurları. Biz staj ve çıraklık mağdurlarının sesi olmaya, onlar için mücadele etmeye devam edeceğiz. EYT'nin maliyetini Çalışma Bakanı 100 milyar diyordu, Maliye Bakanı 255 milyar dedi. Nasıl devlet yönetiyor bunlar? Bu kadar olur mu? Yani bir devlet ciddiyetine 255 yerine 253 dese, o dil sürçmesini düzeltmesi lazım. Bir rakam vardır, doğrudur; hesap bu ya, para bu. Ne yapmaya çalıştıkları belli değil.

BUNA DA TENEZZÜL ETTİLER

Hülle yoluyla önce HSK'dan Yargıtay'a; Yargıtay'da bir dosya okumadan, bir imza atmadan iki ay sonra AYM'ye gönderilen Fidan, saray tarafından Anayasa Mahkemesi'nin başına kayyum atanmak istedi. 2 yıllık Anayasa Mahkemesi üyesi, sarayın hülle ile getirdiğini herkes biliyor. Yargıtay üyeleri arasından seçecek ya, gidip onu Yargıtay'a koyup, iki ay sonra Anayasa Mahkemesi'ne seçtirdiler Yargıtay'da emir komuta altındaki kendi yandaş mensuplarına. Bunu görünce Zühtü Aslan ve rahatsızlık yaratınca bu Anayasa Mahkemesi'nde, 1 yıllığına da olsa aday olmayı tercih etmiş ve seçimi aldı. Cumhur İttifakı'nın adayı Anayasa Mahkemesi'ne kayyum olamadı. Yani bir iktidarın sonunda "buna da tenezzül ettirdiler" demekten başka da bir şey değil. Hemşehri derneğinin seçiminde yapılmayacak işler bunlar, hemşehri derneği seçiminde yapılmaz bunlar. Bir yerden telefonla şunu seçin, bunu seçin; aday olamayacak birine numara çektirip getirip başkan seçtirmek, çalışmak falan...”