19.10.2022

Özgür Özel: Alın Size Dumanı Üstünde Dezenformasyon

-“BU SÖZLER TAYYİP ERDOĞAN’A YAKIŞIR DA TÜRKİYE’YE YAKIŞMAZ”

Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Özgür Özel, “Recep Tayyip Erdoğan dumanı üstünde dezenformasyon, tütüyor. Şuracıkta yaptı, 5 dakika önce ne dedi? ‘Cumhuriyet Halk Partisi heyeti Amerika'ya gitti, büyükelçimizle görüşmedi’. Bir, bak şimdi büyükelçiliğin önünde fotoğraf. Bakıyor fotoğrafta büyükelçi yok. Büyükelçiyle 35 dakika oturduk, Genel Başkanımız büyükelçinin çayını içti. Siz nasıl devlet yönetiyorsunuz? Ülkenin ana muhalefet lideri gidecek, büyükelçi ile yarım saat, 35 dakika görüşecek; bundan Dışişleri Bakanlığı'nın haberi yok, Cumhurbaşkanın haberi yok. Bir; buz gibi yalan söylüyor dezenformasyon olsun diye. İki; bunların artık yönetim yetisi hiç kalmamış” ifadesini kullandı.

CHP’li Özel, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, “Enerji Bakanı’na kimse taziye ziyaretine gittin mi ve daha bugünden kime ne maaş bağlayacaksın, kaç para bağlayacaksın diye sormuyordu. Dünyanın hiçbir yerinde artık kömür madenlerinde böyle ölümler olmuyorken, Türkiye'de niye oluyor? Soma'dan ders alacaktık hani, niye almadık? Kendisi saraydan eline tutuşturulmuş bir metni okudu. Fahrettin Altun bir dezenformasyon birimi kurdu. Başına da dezenformasyon ustası getirdi. Dezenformasyon ustasının saraydan yayınladığı raporda ne yazıyorsa onu okudu. Sen bu raporu okumaya o kürsüye çıktıysan yazık. 41 aileye 20 milletvekilimizle taziye ziyareti yaptık. O sırada herkes şunu söyledi arkadaşlarımıza. Bir önceki vardiya gaz miktarı yükseldiği için iki saat erken çıkmış. Bizim çocukları niye soktunuz diye ağlıyor anneler. Buna bir şey söylemeniz lazım. Son ölçüm... Kendileri MYK'dan perde arkası sızdırıyorlar, gazeteye haber oluyor; yalanlamıyorlar da... MYK'ya bilgi verirken son ölçüm 1,89 diyor, Meclis kürsüsünde 1,69 diyor. Tutanaklarda var. Milletvekilleri, dikkatle takip etmiş arkadaşlarımız; 1,89 mu, 1,69 mu” dedi. Özel, “Sayıştay'ın nal gibi raporu var, altında imzası var. Devlet Bahçeli de diyor: Sayıştay yetkisini aşmış. Ne yetkisi aşmış? Keşke her denetim böyle yetki aşımı ile sonuçlansa. Tehlikeye dikkat çekmiş ama gidiyor dezenformasyon diye açıklama yapıyorlar. E, hadi bakalım İdris Kardaş, dezenformasyonun ustası, üstadı gelmiş burada bunları söylüyor. Ya madem yapacaksın, ben sana söyleyeyim: İstanbul Valiliği'nin doğal gaz patlaması yalanını yaz! Kadıköy'deki patlama niye yok raporda? Peki, niye mesela AFAD'ın trafo patladığı dezenformasyonu; sonradan çekilmiştir yazarsın altına, niye yok?” diye konuştu. Özel, şunları kaydetti:

HESABINI VERECEKSİNİZ

“Hadi bakalım, Recep Tayyip Erdoğan dumanı üstünde dezenformasyon, tütüyor. Şuracıkta yaptı, 5 dakika önce ne dedi? ‘Cumhuriyet Halk Partisi heyeti Amerika'ya gitti, büyükelçimizle görüşmedi’. Bir, bak şimdi büyükelçiliğin önünde fotoğraf. Bakıyor fotoğrafta büyükelçi yok. Büyükelçiyle 35 dakika biz oturduk, Genel Başkanımız büyükelçinin çayını içti. Soranlara da giderken ‘devlet geleneğidir, ülkenin temsilcisine, devletin temsilcisine uğramadan olmaz’ dedi ve gitti. Çayını içti, görüşmeyi yaptı, nezaketle ayrıldı. Büyükelçiyle fotoğraf paylaşma noktasında büyükelçinin de heyetin de bir talebi olmamış. Büyükelçilikte fotoğraf var, büyükelçi ile olan yok. Biz anlayış gösteririz böyle şeylere. Siz nasıl devlet yönetiyorsunuz? Ülkenin ana muhalefet lideri gidecek, büyükelçi ile yarım saat, 35 dakika görüşecek; bundan Dışişleri Bakanlığı'nın haberi yok, Cumhurbaşkanın haberi yok. Bir; buz gibi yalan söylüyor dezenformasyon olsun diye. Onu dinleyenler diyecek ki: Ya Kemal Bey de ayıp etmiş. İki; bunların artık yönetim yetisi hiç kalmamış. Dumanı üstünde size dezenformasyon. Haftaya göreceğim bakalım İdris Kardaş. Dezenformasyon raporunda birinci maddeye Cumhurbaşkanının, ‘Kemal Kılıçdaroğlu Amerika'ya gitti, büyükelçiyi ziyaret etmedi’ yalanını yazarsan, Meclis'te tutanak altında senden özür dileyeceğim. Yazamazsın... Soma'dan bugüne 675 madenci daha ölmüş. Soma ile Amasra arasında 2 Soma, 2 Amasra daha var. 41 kişi ölmüş, an itibariyle gözaltı yok, tutuklama yok, görevden alma yok, görevden el çektirme yok. Bu kabul edilebilir değil. Bunun peşini bırakmayız. Bu işin başına atanan kişiyi, Tayyip Erdoğan atadı. Bundan önceki görevinde 8 tane maden işçisinin ölümünden 4 yıl hapis cezası almıştı. O kişiyi buranın başına atadı. Bunun hesabını Tayyip Erdoğan da verecek, o kişi de verecek. Enine boyuna bu konu araştırılacak ve ortaya çıkacak. 5 kişi bu patlama ile ölmüş. Burada dandik bir kapı var, dandik kapıyla paralel havalandırma yapıyor. 20 tonluk vagonu, 20 metre kibrit kutusu gibi atan grizuya buraya dandik kapı koyarak yasak savmışlar. O kapıyı uçurmuş grizu, gitmiş, oradaki 36 arkadaşımızı daha öldürmüş. Bunun hesabını vereceksiniz.

DEVLET BEY’İN TARAFI DEĞİŞİNCE KALBİ DEĞİŞİYOR

Devlet Bey bir anda şu moda dönmüş: ‘Maden ocağındaki patlamayı bahane ederek felakete siyasi içerik katmak için el ovuşturan kim ya da kimler varsa samimi değildir. Amasra'yı konuşurken Soma'yı hatırlatmak maksatlı hastalıklı yaklaşımdır.’ Ya insan bu cümleyi kurmak için kafama silah dayayacaklar, vururuz seni diyecekler, bu cümleyi kurmam. 41 kişi daha ölüyor ve Soma'nın üzerine kurulan komisyon raporundaki 111 öneriden bir tanesi yapılmadı diye ölüyor; Soma'yı hatırlatmak kötü niyetmiş. Bahçeli, Soma'dan sonra Ne dedin sen? Soma'ya cinayet deyip, Amasra'ya cinayet demeyi suç ilan ediyorlar. Bir aç bak bakalım; Erkan Akçay ve Necati Özensoy neler yazmışlar Soma Komisyonu'na muhalefet şerhine. Taraf değişince kalbin mi değişiyor, insafın mı değişiyor? Senin söylediğini söylemek için ben siyaseti bırakmayı, hayatımı kaybetmeyi göze alırım ama Amasra ile Soma'yı birlikte anmak hastalıklı yaklaşımdır demem. Kardeşim denmez, kimse dedirtemez. Sarayı da onların olsun, size verdikleri makamlar da öyle olsun, Sayıştay'a koyduğunuz, seçtirdiğiniz kişiler de sizin olsun derim. Bırakır giderim kardeşim.

MECLİS’E BUNU YAPMAYA HAKKIN YOK

Bakın bugün Tayyip Erdoğan diyor ki, Muğla Milletvekilimiz protesto maksatlı, kürsüye zarar vermeden... Verdi verdi diyorlardı, hani telefonu kırmış. Sesini duyurmuş, bütün dünyada haber olmuş, ağırına giden taraf bu. ‘Meclis Başkanına söyledim, İçtüzüğü derhal değiştirecek’ diyor. Ya kuvvetler ayrılığı diye bir şey var. Sen kimsin, yasamanın başına talimat vermek kim? Peki, Sayın Şentop; nasıl böyle bir talimatı kabul edebilirsin? Ama sen edersin. Sayın Şentop, millet bahçelerinde, lider peşlerinde koşuyorsun sen. Sadece bir ittifakın liderlerine ikramlar mikramlar yapıyorsun sen. Malezya'dayken bile verilmiş kanun teklifimizi hem işleme koymayıp hem eleştiriyorsun sen. Böyle mi olur ya? Ben Meclis Başkanının aktivizm içinde olmasına bayılan bir insanım. Konuşsun, çalışsın, koştursun, temas etsin ama siyasal aktivizm içine girerse işte bu yanlış. Şentop siyasal aktivizm içinde. Başka şeylere merak ediyor, heves ediyorsan git o makamlarda çalış, öyle bir görev talep et. Ama bu Meclis'e bunu yapmaya hakkın yok. Bunu kesinlikle ve kesinlikle kabul etmiyoruz.

TAYYİP ERDOĞAN’A YAKIŞIR DA TÜRKİYE’YE YAKIŞMAZ

Tayyip Erdoğan bir milletvekiline, siyasi tarihin en büyük ve en utanılacak U dönüşlerinde birini yapan birine rozet taktı bugün. Bütün yaz tweet sildi. Konuşurken - çocuk sayısı soruyor, ‘eşinin kariyeri çocuk yapmak olsun’ diyor. Bu gerçekten çok üzücü. Tayyip Erdoğan'a yakışır da Türkiye'ye yakışmaz. Bunları eşinin yanında duymak kimseye yakışmaz. Ve devam ediyor: ‘Çok çocuk yapın’ diyor. ‘Bakın PKK'da beşer onar çocuk var’ diyor. Sen burada başka bir şeyi ima ediyor olmayasın? Bu cümle derhal düzeltilmeye muhtaç. Bunu sadece teyp kayıtlarını sildirerek, ajansın dökümünden çıkararak kurtaramazsınız. Sen kime diyorsun ‘5-10 tane çocuğu var PKK'lıların’ diye. ‘Siz de yapın PKK'yla mücadele yöntemi olarak...’ Herkes anladı, ben söylemeye utanıyorum. Bir akademisyene, kariyer yapan akademisyene ‘senin kariyerin çocuk yapmak olsun’ diye cumhurbaşkanı diyemez. Sonra dönüp bu cümleyi kuramaz. Kabul edilebilecek iş değildir, ayıp bir iştir, utanç verici bir iştir. Bir başka tweet silen Muhterem İnce, Anayasa Mahkemesi'nin son seçilen üyesi. Bu da bütün yaz tweet sildi. Bunu elverişli biri diye, bizim de lafımızdan çıkmaz diye önce aldılar, Sayıştay'a görevlendirdiler, yaz boyunca bu tweet sildi. Sildiği tweetler, CHP'ye, milletvekillerimize hakaret ettiği tweetler. Ey Muhterem İnce; o tweetler silinecektiyse, vaktiyle neden atıldı? Ama Muhterem İnce'yi Anayasa Mahkemesi'ne layık görenler, bugün bir Anayasa Mahkemesi üyesinin sahiplenemeyeceği, kabullenemeyeceği bir siyasi partiye hakaretlerle dolu twitleri varsa, bu nasıl Anayasa Mahkemesi üyesi olabilir? CHP'ye tweetlerinde terörist diyen, Cumhuriyet Halk Partisi'ne provokatör diyen, yalancılar diyen, terörist besleyicileri diye CHP'li belediyelere iftira atan birisi, nasıl çıkacak da CHP'nin yaptığı anayasa başvurularında tarafsızlıkla ve vicdanla karar verecek?

DAHA ÇOK BEKLERSİN

Sanayi Bakanı Varank'a bir düzeltme yapmak durumundayız. Varank'ı düzeltmekten yoruluyorum ama o gerçekleri çarptırmaktan yorulmuyor. Beyefendi diyor ki: ‘Biz girişim sermayesine, fonlarına katılım sağlamak için diyor, girişim fonları tahsis ediyoruz girişimciler için. CHP bu maddeyi Anayasa Mahkemesi'ne götürüyor’ diyor. Bu kadar büyük bir yalana ihtiyaç duyuyorsan, senin o bakanlık koltuğunda maksimum 8 ay ömrün kalmış. 8 gün daha oturmasan, millete en faydalısı. Bir yere fon koymak, Anayasa'ya göre Meclis'in işi. Sen bunu Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapmışsın. CHP diyor ki: Fon sağlanacaksa kanun çıkması lazım. Bunu kanunla biz yaparız. Anayasa bu kadar açıkken, sen onu Cumhurbaşkanlığı kararnamesine koyarsan; hukuk tanımazsın. Biz göz göre göre hiçbir Anayasa ihlaline sessiz kalmayız; ettiğimiz yemine, Anayasa'nın bize verdiği göreve aykırıdır. Böyle bir yalanla iktidarın süreceğini düşünüyorsan, daha çok beklersin.”