30.05.2025
30.05.2025
CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, "Türkiye’deki yabancı uyruklu sayısına dair spekülasyonları sonlandırmak için sokağa çıkma yasağının uygulanacağı bir sayım yapılmalıdır. Bu ilk defa bizim gündeme getirdiğimiz sonra başka partilerin de söylediği bir öneridir. Yabancı uyruklulara vatandaşlık verilmesi konusunda genel yaklaşımımız; Türkiye Cumhuriyeti’nin bayrağına, kuruluş değerleri ve felsefesine bağlı kişilerin vatandaş olabileceğine inanıyoruz" dedi.
Sosyal Demokrasi Derneği (SDD), Friedrich Ebert Stiftung (FES) iş birligiyle Ankara’da bir otelde "Türkiye'de, Suriye'de ve Dünyada Yeni Gelismeler Çerçevesinde Türkiye'deki Mülteciler" başlıklı çalıştay düzenledi. Çalıştaya; CHP İçişleri Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, CHP Milli Savunma Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu ve CHP PM Üyesi Bahadır Erdem katıldı. Çalıştayın açılış konuşmalarını SDD Genel Başkanı Sami Doğan ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan yaptı.
"Genel Başkanımız başkanlığında göç politikaları kurulu kurdu"
Bakan, "Göç politikamız, tüm bu yaklaşımların denge içerisinde olmasını esas alır. Biz, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi olarak, bir taraftan güçlü, kararlı, koyduğumuz kurallar ve yasal düzenlemeler noktasında sıfır tolerans içeren düzensiz göçü sona erdiren, mevcut düzensiz göçmenleri ülkelerine plan dahilinde ancak insani koşulları gözeten tutum içerisinde geri gönderen adil bir göç yönetimi savunuyoruz. Suriyelilerin düzensiz göçmen olarak gördüğümü söylemek isterim. ABD’den, Avrupa’ya tüm ülkeler ulusal güvenlikleri bakımından bu konuyu en hassas gündem maddelerinden birisi ve yüksek politika alanı olarak ele alıyor ve çözüm üretmek için çaba sarfediyor. Bizim açımızdan göç politikaları üzerinde en çok durduğumuz siyasi çalışma alanlarımızdan birisidir. Partimiz koordinasyonunu benim yaptığım Genel Başkanımız başkanlığında gölge içişleri, dışişleri, milli savunma bakanlarımız ve akademisyenlerin bulunduğu bir Göç Politikaları Kurulu kurdu. Bu kurul iktidarımızda uygulayacağımız göç politikalarını oluşturmaya yönelik kapsamlı bir çalışma içerisindedir" dedi.
"AB’nin Türkiye’ye sunduğu destek, özellikle mali yardımlar ve yük paylaşımı açısından yetersiz"
Bakan, "AB kendisine gelecek muhtemel göçü önlemek için Türkiye’de sivil toplum kuruluşları aracılığıyla entegrasyon ve uyum çalışmaları yapmakta ve bunları fonlamaktadır. Ancak konu kendi sınırlarına dayandığında, sıfır göçmen ve sıfır mülteci politikaları uygulanarak insani değerler geri plana atılmaktadır. İngiltere’nin ve AB üyesi ülkelerin bu tutumu, göçü bir insanlık meselesi değil, bir tehdit unsuru olarak görmenin açık göstergesidir. Bu noktada Türkiye, İçişleri Bakanlığı tarafından açıklanan resmi rakamlara göre 28 Mayıs itibari ile yaklaşık 3 milyon 988 bin yabancıya ev sahipliği yapan, dünyada en fazla düzensiz göçmen barındıran ülke konumundadır. Ancak, AB’nin Türkiye’ye sunduğu destek, özellikle mali yardımlar ve yük paylaşımı açısından yetersiz kalmış; Türkiye, AB-Türkiye Geri Kabul Anlaşması çerçevesinde, Avrupa'nın sınır güvenliği politikalarının bir parçası haline getirilmiş, ancak üzerindeki yük tek başına artmıştır. Bu tablo, göçün yalnızca sınırda değil, aynı zamanda değerlerde de bir sınav olduğunu ortaya koymaktadır. AB’nin ve İngiltere’nin göçü sınırlarının dışında tutmaya çalışırken insan hakları ve uluslararası sorumluluklarını ihmal etmesi, Türkiye’yi hem insani hem de siyasi olarak yalnız bırakmıştır" ifadesini kullandı.
"Suriyelilerin Türkiye’deki geçici koruma statüsünün hukuken sona ermesi gerekmektedir"
Bakan, "Geçici koruma statüsünün tanımı gereği, ‘ülkesine geri dönemeyen, ülkesinde can güvenliği ve temel hakları tehdit altında olan kişilere geçici süreyle sağlanan korumadır’. Bugün gelinen noktada, Suriye’deki iç savaş sona ermiş, ülkede rejim değişikliği yaşanmış ve bölgesel dengeler köklü biçimde değişmiştir. Her ne kadar Suriye’deki mevcut yönetim, demokratik bir anayasal sistem kuramamış, insan hakları ve özgürlükler konusunda ciddi eksiklikler barındırsa da, bölgesel ve küresel düzeyde bu rejimle temas kurmakta olan aktörlerin sayısı hızla artmıştır. Suriyelilerin Türkiye’deki geçici koruma statüsünün hukuken sona ermesi gerekmektedir. Sığınma gerekçesi ortadan kalktığında, geçici koruma statüsü de hukuki zeminini kaybeder. Suriye’deki mevcut ekonomik zorluklar veya rejimin eksiklikleri, Suriyelilerin sığınmacı statüsünü sürdürmesini meşrulaştıramaz. Türkiye’de farklı sektörlerde tecrübe kazanmış bu nüfus, Suriye’nin yeniden inşasında önemli bir rol üstlenebilir. Suriyelilerin ülkelerine geri dönüşü, bölgesel istikrar, uluslararası hukuk, Türkiye’nin toplumsal barışı ve Suriye’nin yeniden inşası açısından en doğru ve sürdürülebilir çözüm olacaktır. Bu dönüş süreci, uluslararası kamuoyunun, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve bölgedeki diğer aktörler tarafından ekonomik olarak desteklenmeli, Suriye’nin yeni dönemine adaptasyon için gerekli altyapılar hazırlanmalıdır. CHP olarak biz, geçici koruma statüsünün kaldırılması ve Suriyelilerin planlı, kontrollü ve uluslararası destekli bir şekilde ülkelerine dönüşü için kararlıyız. Bu hem Türkiye’nin hem de Suriye’nin geleceği için en doğru ve insani çözüm olacaktır" diye konuştu.
"Ülkemizin göçmen kampına dönmesine izin vermeyen bir tutumla hareket edilmeli"
Bakan, "Amacımız kaynak ve transit ülkelerle diyaloğa dayalı, geri kabul süreçlerinin insani krize yol açmadan işletildiği, ülkemizin göçmen kampına dönmesine izin vermeyen bir tutumla hareket etmektir. CHP olarak, göçmen kaçakçılığının yalnızca yasa dışı bir faaliyet değil, aynı zamanda devletin ulusal güvenliğine ve toplumsal barışına yönelik ciddi tehdit olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle, göçmen kaçakçılığına verilecek cezaların artırılması ve bu fiilin terörle bağlantılı suç olarak düzenlenmesi gerektiğini savunuyoruz. Bununla ilgili yasa teklifini verdik. Birçok Avrupa ülkesi ve Amerika Birleşik Devletleri, göçmen kaçakçılığı faaliyetlerini, terör örgütlerinin finansmanı, lojistik destek sağlama ve organize suç şebekeleriyle iş birliği bağlamında değerlendirmektedir. Bu ülkelerde, göçmen kaçakçılığı eylemleri, hem insan ticaretiyle hem terörle mücadele stratejileriyle entegre bir biçimde ele alınmakta ve ağır yaptırımlarla karşılanmaktadır. Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle göç yollarının merkezinde yer almakta ve bu durum, göçmen kaçakçılığı şebekelerinin faaliyetlerini kolaylaştırmakta, terör örgütlerinin ve organize suç gruplarının bu ağlardan yararlanmasına zemin hazırlamaktadır. Kaçak yollarla ülkeye giriş yapan düzensiz göçmenler, yalnızca ekonomik ve sosyal sorunlar yaratmakla kalmamakta, aynı zamanda terör örgütlerinin potansiyel militan devşirme ve finansman kaynağı haline gelebilmektedir. Bu çerçevede, göçmen kaçakçılığı fiilinin Türkiye’de de terörle bağlantılı suç olarak düzenlenmesi, yalnızca cezaların artırılması değil, aynı zamanda güvenlik güçlerinin bu suç tipine karşı daha etkin tedbirler alabilmesini sağlayacaktır. Bu düzenleme, Türkiye’nin hem ulusal güvenliğini hem de uluslararası itibarını güçlendirecek, göçmen kaçakçılığı şebekeleriyle ve bu şebekelerin olası terör bağlantılarıyla daha kararlı bir mücadele imkânı yaratacaktır" ifadesini kullandı.
"Altın vize Altın Pasaport Uygulamasına derhal son verilmelidir"
Bakan, "Türkiye’deki yabancı uyruklu sayısına dair spekülasyonları sonlandırmak için sokağa çıkma yasağının uygulanacağı bir sayım yapılmalıdır. Bu ilk defa bizim gündeme getirdiğimiz sonra başka partilerin de söylediği bir öneridir. Yabancı uyruklulara vatandaşlık verilmesi konusunda genel yaklaşımımız: Türkiye Cumhuriyeti’nin bayrağına, kuruluş değerleri ve felsefesine bağlı kişilerin vatandaş olabileceğine inanıyoruz. Hiçbir şekilde ülkeye aidiyet hissi olmayan, olması da mümkün olmayan kişilere vatandaşlık verilmesini doğru bulmuyoruz. Altın Vize/Altın Pasaport uygulamaları ile çok sayıda yabancı uyuşturucu ve silahlı suç örgütü lideri ülkemizde vatandaşlık ve oturum izni erişimi edindi. Bu durum da bugün yaşadığımız ‘vize krizi’nin sebeplerinden.Altın vize Altın Pasaport Uygulamasına derhal son verilmelidir" dedi.
"CHP, sınır güvenliği politikalarında teknolojik çözümlerin kullanılmasını destekler"
Bakan, "CHP, sınır güvenliğinin etkin bir şekilde sağlanması gerektiğini savunur. İnsan/göçmen kaçakçılığı ve modern kölelikle mücadele konularında uluslararası iş birliğinin artırılmasını ve bu suçlara karşı sert önlemler alınmasını destekler. CHP, sınır güvenliği politikalarında teknolojik çözümlerin kullanılmasını destekler. Bu kapsamda, izinsiz girişleri engellemek için sınırda yüksek teknoloji kullanılan ve aynı zamanda fiziki kontrolün de bulunduğu sistemleri geliştirmeyi hedefler. Yasadışı göçe karşı göçü kaynağında engelleme politikası izler" dedi.
31.05.2025
31.05.2025
31.05.2025
31.05.2025