10.07.2024

Gökçe Gökçen: “Siz, AYM Kararlarını Hiçe Sayarak Öğretmenlerin Geleceğini Bakanın Yapacağı Atamalara Bağlıyorsanız, Bu Tam da Siyasetin Konusudur”

Cumhuriyet Halk Partisi Adalet Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülmekte olan Öğretmenlik Meslek Kanunu hakkında Genel Kurul’da konuşma yaptı. Gökçen konuşmasında şunları dile getirdi:

“Daha 19 yaşında Gezi Direnişi’ne katıldığı için darp edilerek öldürülen, öğretmen olmak isteyen Ali İsmail’i saygı ve sevgiyle anıyoruz.

Bugün öğretmenlik mesleği kanununu görüşüyoruz. Bu sırada bizimle olması gerekenler, meclise yürümek isterken nöbet tutuyorlar ve barışçıl eylemlerine, anayasaya rağmen, polis müdahalesiyle karşılık veriliyor.

Önümüzdeki kanun teklifi herhangi bir kanun teklifi değil. Bugün Türkiye’de, eğer sokağa çıkıyorsanız, eğer ailelerle, çocuklarla, gençlerle konuşuyorsanız en büyük şikayeti hangi konuda duyacağınız bellidir.

Çocuklar, gençler, atanmayan öğretmenler, atanıp geçinemeyen öğretmenler ve çocuklarını bu devletin okullarına emanet etmek isteyenler öyle küçümseyeceğiniz bir grup değiller.

Bu teklifte özel okul öğretmenlerinin sorunlarına çözüm yok. Sözleşmeli, ücretli öğretmenlerin sorunlarına çözüm yok. Güvenceden yoksun, kaçak işçi olarak çalıştırılan öğretmenlere çözüm yok.

Sizin bu teklifinize göre aynı derse giren öğretmenin biri sözleşmeli öğretmen, biri ücretli öğretmen, biri kadrolu öğretmen, biri başöğretmen, biri derse giremeyen aday öğretmen, biri de artık bu düzende, tetikte bekleyen sakıncalı öğretmen.

Bakınız sayın milletvekilleri, eğitim, anayasaya ve AYM kararına göre kanunla düzenlenmesi gereken bir alandır. Yönetmelikle düzenlenmeyecek, Yürütmeye bırakılmayacak bir alandır. Hatta birçok kişiye göre partiler üstü, siyaset üstü bir konudur.

Aslında buna karşı çıkmak lazım: eğitim, tam da sizin burada gösterdiğiniz gibi, siyasi bir konudur.

Siz, ÇEDES projesiyle Kubilay’ı şehit edenlerin mezarlarına küçücük çocukları götürüp Cumhuriyet düşmanlığı aşılıyorsanız, bu tam da siyasetin konusudur.

Siz, Anayasa Mahkemesi kararlarını hiçe sayarak öğretmenlerin geleceğini Bakanın iki dudağı arasında yapacağı atamalara bağlıyorsanız, bu tam da siyasetin konusudur.

Siz, meclisi bertaraf edip de “tarikat ve cemaatler sivil toplum örgütüdür” diyen o Milli Eğitim Bakanının hazırladığı, üstelik hazırladığını bizzat kendisinin söylediği bu teklife onay imzası atıyorsanız, bu tam da siyasetin konusudur.

Bu ülkede milyonlar, milyonlarca veli “çocuğum ne olacak” diye düşünüyorsa, çocuğunu özel okula göndermek için dişinden tırnağından arttırdığını buna harcamak zorunda kalmışsa, geçinemiyorsa, bu tam da siyasetin konusudur.

Bu ülkede bir milyon öğretmen, hayalleriyle, hedefleriyle, onların başarısını bekleyen aileleriyle her dakika bir bakanın açıklamalarını bekler, hatta antidepresan kullanır hale geldiyse, bu siyasetin konusudur.

Bu ülkede özel okullarda görev yapan öğretmenler, işlerini yaparken devlet gözetiminde olmalarına rağmen, patronun eline bakar hale geldiyse, bu siyasetin konusudur.

Öğretmenlerimizi yüksek lisansa, doktoraya teşvik etmek yerine, tam da Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği gibi, onların kaderini bir avuç siyasi bürokratın eline teslim ediyorsak, bu tam da siyasetin konusudur.

Eğer siz, “Türkiye Yüzyılı” diye bir partinin seçim sloganını, yetmiyor gibi milyonlarca insanın hak arayışı olan Gezi’yi bu müfredata alet ediyorsanız, bu tam da siyasetin konusudur.

Sizin siyasi ayağını araştırmaktan geri durduğunuz eski ortaklarınız tarafından bombalanan bu Yüce Meclis’in yetkisini hiçe sayıyorsanız, bu siyasetin konusudur.

Eğer bu ülkede fakirin çocuğuyla zenginin çocuğu aynı imkanlara sahip değilse, bu siyasetin konusudur.

Bu kanun teklifini hazırlayan o Bakan, buraya gelmez. Sizinle, bizimle tartışmaya tenezzül etmez. Metin gelir. Bir yerden talimat gelir, siz grup başkan vekilleri, milletvekilleri, meclisi hızlıca çalıştırırsınız, sonunda Anayasa Mahkemesinin iptal edeceği bir kanun yapmış olursunuz.

Neden? Çünkü talimat aldınız sayın milletvekilleri. Hepimiz o talimatı nereden aldığınızı biliyoruz. Sonra o kanun Anayasa Mahkemesi’nde iptal edilir. Olan eğitim alan çocuklara olur, olan öğretmenlere olur, olan eğitim sistemine olur. Siz bugün o birine karşı görevinizi yapmış olursunuz. Yarın o derdi çeken, çekmeye devam eder.

Biz tam da bu düzene karşıyız sayın milletvekilleri. Tekrar ediyoruz: Herkesin eşit fırsatlara sahip olacağı bir eğitim sistemi mümkün. Laik bir eğitim mümkün. Uyuşturucudan uzak, güvenli okullar mümkün. Bilimsel bir eğitim sistemi mümkün! Kamucu bir eğitim sistemi mümkün!”