08.10.2018

GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE PARTİ SÖZCÜSÜ FAİK ÖZTRAK’IN BASIN AÇIKLAMASI

GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE PARTİ SÖZCÜSÜ FAİK ÖZTRAK’IN BASIN AÇIKLAMASI
(08 EKİM 2018) MYK toplantımız sürüyor. MYK toplantımızda ele aldığımız en önemli konu, son iki günde Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Kızılcahamam’da yapmış olduğu toplantıda Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanının partimize yönelttiği saldırılar oldu.

TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ
Bu toplantıda biliyorsunuz Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı, Amerikalı McKinsey şirketiyle iş yapmayı durdurduklarını, bu şirketten fikri danışmanlık dahi almaktan vazgeçtiklerini açıkladı. Tabi biz bu konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz gerçekten böyle midir, değil midir bunu yakından izleyeceğiz. Öyle görünüyor ki, Sayın Genel Başkanımızın ABD’den bir şirketin Hazine’ye kayyum tayin edilmesiyle ilgili olarak yapmış olduğu eleştiriler ve bu çerçevede sormuş olduğu 10 soru Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı’nın aklın yolunu bulmasını sağlamış.
BOYALARI ÇABUK DÖKÜLDÜ
Ama yine öyle görünüyor ki, yerlilik ve millilik boyalarının bu kadar kısa sürede dökülmesi kendisini de öfkelendirmiş ve bu 180 derecelik dönüşe gerekçe arama, bunun üstünü örtme gayreti içine girmiş. Bu çerçevede de partimize akıl, izan ve tarihi gerçeklerinin sınırlarını zorlayarak yüklenmiş. Ülkemizin ikinci Cumhurbaşkanı Sayın İsmet İnönü üzerinden ülkenin, Türkiye’nin gerçek gündemini karartmaya çaba göstermiş.
UCUZ ŞARK KURNAZLIĞI
Sayın İsmet İnönü İstiklal Savaşımızın kahramanıdır, Lozan Anlaşmasının büyük diplomatıdır. Türkiye’ye çok partili demokratik yaşamı getiren büyük bir devlet adamıdır. Ülkemizi İkinci Dünya Savaşı yangınından uzak tutan büyük bir siyaset insanıdır. Bu özellikleriyle de bu ülkenin tarihindeki yerini almıştır. 1973 yılında hakkın rahmetine yürümüş, ölümünün üzerinden 45 yıl geçmiş şimdi Sayın İsmet İnönü’nün bir Amerika ziyaretinde elindeki iki bayraktan birini karartmak suretiyle bu durumu istismar ederek ucuz şark kurnazlığına başvurmak belki Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanına yakışır. Ancak bu çok açık söyleyeyim Cumhurbaşkanlığı makamına yakışmaz.
İSMET İNÖNÜ’Yİ ANLAMASINI BEKLEMİYORUZ
Kaldı ki, Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanı olduğunu söyleyeceksin, ABD Başkanının sesini özlediğini kamuoyuyla paylaşabileceksin, Irak’ı işgal eden ABD askerleri için dua edeceksin, “Halkım karşıydı ama ben ABD uçaklarına Irak’a saldırmaları için Türk hava sahasını açtım” diyeceksin, danışmanların çıkacak “Aman onu deliğe süpürmeyin, kullanın” diye ABD’ye yalvaracak. Siz de bu özelliklerinizle tarihe geçeceksiniz. AKP Genel Başkanının, hayatı emperyalizme karşı savaşmakla geçmiş, yeri geldiğinde ABD’ye “Yeni bir dünya kurulur Türkiye de o dünyada yerini alır” diye mektupla rest çekebilmiş bir devlet adamı olan Sayın İsmet İnönü’yü anlamasını zaten beklemiyoruz. Çünkü ABD yönetimiyle, Trump’la bu kadar olay yaşanıyor daha böyle bir mektup ortada yok.
YURTSEVERLİK GENLERİMİZDE VAR
Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkenin kurucusu ve kurtarıcısı olan Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu, ülkemizin en köklü partisidir. Bizim altı okumuzdan biri, emperyalizme en büyük mağlubiyeti yaşatmış Atatürk’ün milliyetçiliğini ifade eder. Yurtseverlik bizim genlerimizde mevcuttur. Yerli ve milli kisvesi altında yürütülen her türlü oyuna gereken tepkiyi göstereceğimizden milletimizin hiçbir endişesi olmamalıdır. Yine bu süreçte bu ülkeyi seven, ülkemizin Hazinesinin bir ABD’li şirketin eline bırakılmasına razı olmayan, farklı dünya görüşlerinden ve farklı partilere oy veren vatandaşlarımızın ortak aklının ve engin ferasetinin sesi olduk, bundan sonrada böyle olmaya devam edeceğiz.
İDDİALARINI İSPAT ETMEZSE…
Son olarak ama belki de en vahimi, AKP Genel Başkanı 8 şehidin sorumlusu olarak partimizi göstermiştir. Bizim bölücü terör örgütü PKK’yla işbirliği içinde olduğumuzu perdenin arkasında Cumhuriyet Halk Partisi olduğunu iddia etme cüretini göstermiştir. Bu vahimdir. Bu iddiayı yapan kişi bir dönem “milliyetçiliği ayaklar altına aldık” diyen kişidir. Oslo’da teröristle masaya oturma talimatı veren kişidir. Habur’da terörist için çadır mahkemeleri kurduran kişidir. Şehirlere silahlar yığılırken valilere operasyon yapmayın talimatını veren kişidir. Teröristlerin başına Sayın, şehitlerimize de kelle diyen kişidir. Dolayısıyla kendisinin bugüne kadar teröristlere, terörist organizasyonlara, PKK olsun, FETÖ olsun bunlara karşı tavrı çok açık, seçik, net olan partimizle ilgili söylemiş olduğu sözler kabul edilebilir sözler değildir.
Bu iddialarını ispat edemezse müfteridir, alçaktır ve çok açık söyleyeyim şeref yoksunudur. Kendisi hakkında suç duyurusunda bulunacağız ve bu iddiaların biran önce ispat edilmesini isteyeceğiz.
CAHİL Mİ HAİN Mİ?
Dönelim yeniden ülkenin gerçek gündemi olan ekonomiye. AKP Genel Başkanının gizlemeye çalıştığı iki gerçek var. Biri McKinsey’le ilgili 180 derecelik dönüşü, diğeri de ekonominin krizde olduğu. Önce soralım, şimdi McKinsey şirketiyle ilgili olarak eleştiri getirenlere ya cahilsiniz ya da hainsiniz diyen AKP Genel Başkanının damadı acaba bu anlaşmayı iptal eden kayınpederini cahil mi, yoksa hain kategorisinde mi değerlendiriyor?
SN. BAHÇELİ ORTAĞIYLA KONUŞSAYDI
Bu arada bir sorumda Sayın Bahçeli’ye. Sayın Bahçeli, bu ABD’nin derin devletiyle yakınlığı bilinen bu kuruluşun bu ülkenin Hazinesinin başına kayyum atanmasını tweetler atarak savunmaya uğraşırken müttefiki Sayın Erdoğan bakanlarına bu şirketle çalışmayın talimatını veriyormuş. Aslında Sayın Bahçeli o günlerde haksız yere McKinsey konusunda bizleri suçlamak yerine ortağıyla bir konuşmuş olsaydı belki şimdi bu duruma düşmezdi. Sayın Bahçeli’nin ortağına şu soruları sorması lazım. Bu nasıl ittifak? İnsan ortağının cansiperane gayretlerini böyle boşa çıkarır mı? Bu soruların Sayın Erdoğan’a Sayın Bahçeli tarafından sorulmasını milletimiz bekliyor, tekrar altını çiziyorum.
MİLLETİN İNLEMESİ SARAYDAN DUYULMUYOR
“Türkiye’de kriz yok, önce bir ekonomiyi öğren Türkiye’de ekonomiyle alakalı bir manipülasyon, manipülatif hareket var” diyor Sayın Erdoğan. Kime diyor? Sayın Genel Başkanımıza söylüyor. Şimdi millet artan hayat pahalılığı ve işsizliğin altında inim inim inliyor. Demek ki bu sesler saraydan duyulmuyor. İntihar eden, kendini yakan işsizin, intihar eden babanın konkordato ilan eden şirketlerin, hatta vatandaşların sesleri Saraya kadar gitmiyor demek ki.
BAL GİBİ KRİZ VAR
Aylık enflasyon dünyada 188 ülke içinde 153 ülkenin yıllık enflasyonundan fazla. Aylık enflasyon yıllık enflasyonundan fazla. Enflasyonda dünya sekizincisi olmuşuz. Uluslararası kuruluşlar diyor ki, önümüzdeki yıl büyüme yüzde 1,9 bile olmayacak. Türkiye’nin potansiyeli 4’tür, 5’tir arkadaşlar büyüme potansiyeli. 1,9 bile olmayacak eksi olacak diyor. Kim diyor? Uluslararası Finans Enstitüsü, Türkiye’nin de üyesi olduğu. Dolar sene başında 3 lira 78 kuruşmuş. Şimdi ne olmuş? 6 lira 15 kuruş. İki yıllık devlet kağıdının faizi sene başında yüzde 13’müş, şimdi ne olmuş? Yüzde 26 olmuş. İşsizlik almış başını gidiyor, çift hanelere geçmiş, ondan sonra siz çıkıp diyorsunuz ki “ülkede kriz yok, manipülasyon var.” Ama her ne hikmetse aynı konuşmanın içinde defalarca krizden bahsediyorsunuz en sonunda da diyorsunuz ki özel sektör bu krizi fırsata çevirecek maharete sahiptir. Sayın Erdoğan kriz var mı, yok mu? Yani defalarca kriz olduğunu tekrarlayacaksınız sonra manipülasyon diyeceksiniz. Böyle bir şey yok. Bal gibi kriz var ve o iki ayı bulmadan kontrol altına aldık diyor, damat diyor ki çoğu gitti azı kaldı.
BU NEYİN DENGELEMESİ?
Birde bir dengelenme süreci başladı lafı var. Nerede dengeleniyor bu? Coşmuş bir enflasyon, yüzde 20’leri geçmiş faizler, işsizlik her geçen gün artıyor, ülke durgunluğa doğru hızla sürükleniyor,  dengeleme süreci başlamış. Azı gitmiş çoğu kalmış. Açık söyleyeyim, bu milletle alay etmektir. Sonra dedim bu dengelenme nedir neyi kastediyor? CDS dediğimiz bizim bu borçları geri ödememe risk primlerini kast ediyormuş. Diyor ki, düşmeye başladı bu risk primleri. Ne düşmüş, ne olmuş? Arkadaşlar risk primimiz yani Türkiye’nin borcunu geri ödememesiyle ilgili risk primi sene başında 155 puanken, şimdi olmuş 423 puan. Bu neyin dengelenmesi?
NEREDEN NEREYE…
Üretici Fiyatları Endeksi. İktidarı devraldıklarında yüzde 30,8’miş. Şimdi Eylül’de yüzde 46,2. hani söylüyorlar ya nereden nereye geldik diye. Evet nereden nereye geldik. Sonra kriz yok. Şimdi diyor ki Sayın Erdoğan, “Biz IMF’yle ilişkiyi bitirdik yeniden IMF’yle herhangi bir ilişki içine girmeyeceğiz.” Bir kere şunu bilelim, Erdoğan bu ülkede IMF’den en son borç alan Başbakandır. 10 milyar borç almıştır, 23,5 milyar borç ödemiştir, yarısı da kendi aldığı borçtur. Birde önceki dönemden kullanılmayıp kendisine devreden vardır. IMF’den alınan paranın büyük kısmını Sayın Erdoğan kullanmıştır. Ondan sonra borçlarla ilgili bir takım rakamlar veriyor biz dünyanın altındaymışız. Çok uzatmayacağım, vaktinizi fazla almayacağım. O bahsettiği borçların toplamının Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya oranı 2002 yılında yüzde 94’müş. Yani 94 liralık borçla 100 liralık Gayri Safi Yurtiçi Hasıla yaratabiliyormuşuz ya da 94 dolarlık borçla 100 dolarlık Gayri Safi Yurtiçi Hasıla gelir yaratabiliyormuşuz. Şimdi ne olmuş? 110 oran. Yani 110 liralık borç kullanıyoruz ancak 100 liralık hasıla yaratıyoruz. Evet nereden nereye.
BU KREDİLERİ VERENLERDEN HESAP SORULDU MU?
İşsizlik Fonu’ndan 3 büyük kamu bankasına 11 milyar lira para verildi. Hem de böyle açıklanmadan üstü kapalı. Neyse ki ben bunu Abant’ta dile getirdim, ondan sonra bir önemli gazeteci arkadaşımız aynı zamanda ekonomist, üzerine gitti. En sonunda İbrahim Kalın açıkladı “evet aldık” dedi. Şimdi bu paraları neden verdiniz, neden bu bankalar ek sermayeye ihtiyaç duydu? Batık kredileri mi çoğaldı? Fakir fukara halktan toplanan vergilerle kurulmuş milletin bankaları, eğer kredileri ödemeyenler nedeniyle zor duruma düşülmüşse bu kredileri verenlerden, dağıtanlardan hesap soruldu mu? Benim bildiğim kadarıyla ortada bir soruşturma yok. Siz kul hakkı yemek nedir bilir misiniz? Fukaranın hakkı yeniyorsa gözünüzü nasıl kapatıyorsunuz, sesiniz nasıl çıkmıyor hiç mi vicdanınız yok? Sanki hiçbir şey yokmuş gibi kaynakların etkin kullanılmasıymış öyle açıklıyor Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Sayın Kalın. Ne kaynakların etkin kullanılması, kaptırmışsınız işsizlerin parasını 11 milyarı sermaye diye kamu bankalarına. Şimdi özel kesime de kağıt vermenin yollarını aradıklarını duyuyoruz.
O NOKTAYA GELDİK
Dediler ki biz borçlanmıyoruz devlet olarak özel kesim borçlanıyor. Dedim ki, özel kesim bu hızla borçlanırsa bir sistemik kriz çıkması halinde bu borcu ödeyemez. Bu borcu ödemediği zaman da bu borç, devletin borcu olur. Şimdi borcunu ödeyemeyen işadamının borcunu İşsizlik Fonu’ndan ödetiyorsunuz. İşte oraya geldik.
EN ÖNEMLİ SORUN GÜVEN SORUNU
Hep söylüyorum ülkenin en önemli sorunu, ekonominin en önemli sorunu güven sorunu. Bu güven sorununu çözmek içinde önce çadır devleti görüntüsünde kurtulmamız gerekiyor. Hazine ve Maliye Bakanlığına damadınızı getiriyorsunuz. Çok iyi bir insan olabilir ama damadınızın arkasında geçmişte bir başarı hikayesi var mı? Yani siz herkese şu güvenceyi verebilecek misiniz? Ben bu ekonomiyi iyi yönetirim, her türlü baskıya da karşı çıkarım. Bir aile, ahbap – çavuş ilişkisi içinde olmaz bu, yok. Kendinizi Varlık Fonu şirketinin başına Yönetim Kurulu Başkanı olarak atıyorsunuz, yetmez damadınızı bir de kendinize vekil olarak atıyorsunuz. Vatandaşa diyorsunuz ki “Ekonomide tasarruf etmen lazım, tasarruf dönemine başladık.” Ama kendiniz sarayda efuliler, smoothieleri içiyorsunuz. Yazlık saraylar, kışlık saraylar yetmiyor birde uçan saraya binmeye hazırlanıyorsunuz. Bütçeden 70 milyar lira tasarruf edeceğiz diyorsunuz ama kendi yandaş holdinglerinizin yürütmekte olduğu kamu özel işbirliği projeleriyle ilgili olarak, “Bunlara dokunmayacağım” diyorsunuz.
Merkez Bankası’nın faiz artırmasına izin veriyorsunuz sonra dönüyorsunuz Merkez Bankasını tehdit ediyorsunuz. 625 baz puanlık artışın etkisini sıfırlıyorsunuz. New York’ta “McKinsey’le çalışacağız diyorsunuz, üçer aylık hedef ve sonuçları denetleyecek” diyorsunuz; Türkiye’ye geliyorsunuz “Bu şirket sadece danışman olacak” diyorsunuz. Biraz önce söyledim 3 kamu bankasına gizli saklı İşsizlik Fonu’ndan sermaye veriyorsunuz, enflasyon kendi ifadenizle beklemediğiniz kadar yüksek geliyor, bunun hemen arkasından, yani yapılacak iş değil, TÜİK’in Başkan Yardımcısını görevden alıyorsunuz. Kendisini tanımam etmem. Ama bu gerçekten güven bunalımı yaratacak konulardan bir tanesi. Nitekim Cuma günü TÜİK açıklama yapmak zorunda kaldı bu görev değişiklikleri bizim veri kalitemizi etkilemez diye. Ama buna kimse inanmaz artık.
BUNDAN DA BİR ŞEY ÇIKMAZ
Önce bir 100 günlük bir icraat programı açıkladılar fiyasko. Arkadan yeni ekonomi yaklaşımını açıkladılar o da fiyasko. Yeni ekonomik programı açıkladılar OVP o da fiyasko. Bu hafta Enflasyonla Mücadele Programı açıklayacaklarmış. Kaç zamandır burada geliyorum sizlere bunu tekrarlıyorum. Şu anda Türkiye’de ucube tek adam parti devleti sistemi var. İddia neydi? Bu sistemde çok daha hızlı karar alabilecekleriydi. Bu enflasyonla mücadele programını enflasyon bir aylık yüzde 6 olmadan önce, üretici enflasyonu yıllık yüzde 40’lara çıkmadan önce açıklasaydınız da millet bu kadar sıkıntı çekmeseydi. Ne beklediniz? Ben söyleyeyim buradan da bir şey çıkmayacaktır ve hani diyor ya IMF’yle işimiz bitti diye. Kendisi aslında IMF ile anlaşma yapan son Başbakandı. Korkarım IMF’yle anlaşma yapmak durumunda olacak Cumhurbaşkanlığı makamında oturan ilk kişi de kendisi olacak.
KESİN HESAP KOPMİSYONU ÖNERİSİ
Kredibilite ve denetim dedik. “McKinsey işte bunun için tutuldu” dediler. Bu konuyla ilgili olarak bir önerimiz var. Bir, kredibilite için 13 maddelik Genel Başkanımızın açıklamış olduğu program var. Bunun performans kriterlerine, rakamlara bağlanmak suretiyle izlenmesi mümkün. Bu yapıldıktan sonra TBMM çatısı altında ikinci büyük parti, birinci büyük parti değil ya da Cumhurbaşkanının partisi değil ondan sonraki partinin başkanı olacağı bir Kesin Hesap Komisyonu kurulmalı. Bu Kesin Hesap Komisyonu’na Sayıştay üç ayda bir performans denetimiyle ilgili rapor vermeli. Bu rapor orada da tartışılmalı ve bu komisyon bu raporun sonuçlarını performans kriteri tutturulmuştur ya da tutturulmamıştır diye kamuoyuyla paylaşmalı. Bu arkadaşlar hem içerde, hem dışarıda, hem iç piyasalarda, hem dış piyasalarda güven uyandıracak olan bir düzenlemedir.
ÜÇÜNCÜ DÜNYA ÜLKELERİ TOPRAĞIMIZDA OPERASYON YAPIYOR
Son olarak Türkiye’de çok vahim bir hadise yaşanıyor değerli basın mensupları. Washington Post yazarı Cemal Kaşıkçı’nın durumu, kendisinden haber alınamıyor, öldürüldüğü iddia ediliyor. Yani bunu basın özgürlüğü bakımından kabul etmemiz mümkün değil ve bütün dünya bu konuda ayakta öyle gözüküyor. Ama bir başka konuyu da kabul etmekte çok zorlanıyoruz o da şu, Türkiye üçüncü dünya ülkelerinin rahatlıkla topraklarında operasyon yapabileceği bir ülke haline geldi. Bu bizi son derece rahatsız ediyor, bunun mutlaka önlenmesi lazım ve canı ülkemize emanet olan bu kişiyle ilgili durumun derhal aydınlatılması Türkiye’nin gerçekten bir hukuk devleti olduğunu gösterecektir.
YAPAMIYORLARSA ORADA OTURMASINLAR
Soru- Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yine Kızılcahamam’da önemli bir açıklaması oldu yerel seçimler yaklaşırken. Eğer dedi terörle bağlantılı olanlar seçilirse o ilçelere, illere kayyumlar atanacak dedi. Bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Faik ÖZTRAK- Şimdi bu açıklamanın ne anlama geldiğini anlamakta biraz zorlandım arkadaşlar. Yani siz devletsiniz, polis sizin elinizde, yargı sizin elinizde, Yüksek Seçim Kurulu var ve bütün bunlar herhalde terörle ilgisi olan birilerinin belediye başkanı adayı olmasına veya belediye meclislerine aday olmasını önlemekle yükümlüdürler. Bunu yapamıyorlarsa o zaman orada niye oturuyorlar.
ÖKÜZÜN ALTINDA BUZAĞI ARAMAYIN
Soru- Benzer bir soru aslında, bugün basında yer alan bir fotoğraf vardı Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sayın Tuncay Özkan ile HDP Milletvekili Sayın Celal Doğan’ın İstanbul’daki bir görüşmesini basının bir kısmı çok kriminalize bir şekilde verdi ama genel olarak yapılan yorumlar bunun bir ittifak ön görüşmesi olduğu yönünde. Sizin yaklaşımınız, görüşünüz nedir bu konuda?
Faik ÖZTRAK- Değerli arkadaşlar, yani biraz amiyane tabirle olacak ama lütfen öküzün altında buzağı aramayın. Yani Genel Başkanımız açıklıyor, ben açıklıyorum, lütfen dudaklarımı okuyun dedim, söylediğimiz bir şey var. Biz şuanda ittifak bizim gündemimizde yok. Biz tabanda mutabakatı sağlayacak sevilen, hizmet yapabilecek adaylarla milletimizin karşısına çıkacağız ve bu çerçevede adaylarımıza gerekli desteği alacağız. Bunu devamlı söylüyorum. Bizim hedefimiz şudur, Adalet ve Kalkınma Partisine oy veren seçmenin oyuna da talibiz, diğer partilere oy veren seçmenlerin oylarına da talibiz. Biz Büyük Türkiye mutabakatının yani ilde hizmet etme mutabakatının peşindeyiz.
O İDDİA DOĞRU DEĞİL
Soru- 12 Ekim Cuma günü 100’e yakın belediye başkanının adını açıklayacaksınız. Büyükşehirler merak konusu. Bununla ilgili bir gelişme var mı özellikle İstanbul, İzmir, Ankara?
Faik ÖZTRAK- Şimdi bu nereden çıkıyor ben bunu anlamıyorum. Cumhuriyet Halk Partisinde aday açıklamanın bir yöntemi vardır değil mi? Bugün ayın 8’i, 4 gün kalmış. Bu 4 gün yani bir hafta önceden de duyuru yapmamız lazım herhangi bir Parti Meclisi toplantısı yapılacağına dair bir şey duydunuz mu? Yok. Parti Meclisi toplantısı yapmadan biz aday falan açıklayamayız. Onun için bu söylenenlerin gerçekle ilgisi yok. Yani bu 12’sinde ayın aday açıklanması gibi bir olay doğru değil.
CHP EN BÜYÜK BAŞARIYI GÖSTEREN PARTİ OLACAK
Soru- Efendim ittifak olmayacak dediniz fakat Bolu kampının sonu günü Sayın Engin Özkoç’un bir açıklaması oldu işbirliği kapsamında muhalefetteki diğer siyasi partilerle bir araya gelebiliriz demişti. Bu noktada bir hazırlık var mı efendim? Bu şekilde sorayım, yani ittifak yok demenize rağmen böyle bir açıklamada var açıkçası.
Faik ÖZTRAK- Bir kere daha söylüyorum böyle bir hazırlık yok, gündemimizde ittifak yok, biz her bir ilde, her bir ilçede mutabakatı sağlayacak tüm partilerin oyunu alacak adayları göstereceğiz ve bu seçimde en büyük başarıyı elde eden, bu seçimden galibiyetle çıkacak olan parti Cumhuriyet Halk Partisi olacak.
Soru- Efendim Sayın Cumhurbaşkanı afla ilgili konuştu dün, cezaevlerini boşaltmak için af çıkartılmaz dedi. Bir anlamda MHP’nin teklifine en azından şimdilik kapıyı kapattı. Adalet Bakanlığına bir talimat verdim çalışacaklar dedi. Ne dersiniz efendim afla ilgili bu sözlere?
Faik ÖZTRAK- Bizde izliyoruz nerede mutabakata varacaklar, ne önerecekler. Bakalım ondan sonrada biz konuşacağız.
Soru- Efendim seçimlerle ilgili bir PM toplantısında karar verileceğini söylediniz ama MYK’da özellikle yönteme ilişkin bir değerlendirme yapıldı mı? Özellikle önseçim konusu çok konuşuluyor. Yine bazı illerde özellikle İstanbul’da önseçim olursa Muharrem İnce’nin aday olabileceğini söylediği bir açıklaması var. Nasıl değerlendirirsiniz?
Faik ÖZTRAK- Şimdi Merve Hanım, tabi ki bu tür değerlendirmeler, uygulanacak yöntemler, ne yapılacak, ne edilecek sürekli ilgili Genel Başkan Yardımcımız tarafından yapılıyor. Olgunlaştıkça da bu konuda MYK’mız bilgilendiriliyor. Dolayısıyla daha henüz bu konuda bir şey söylemek için açık, seçik net bir pozisyonu her bir il bazında, ilçe bazında söyleyebilmek için henüz daha erken.
Soru- Muharrem İnce’nin önseçim konusundaki açıklaması?
Faik ÖZTRAK- Şimdi tabi partide uygulanacak birçok yöntem var. Baktığınız zaman seçim kanunu kapsamında ve kendi tüzüğümüz kapsamında merkez yoklaması olur, merkez yoklaması kapsamında üyelerinin görüşlerinin sorulması olur, önseçim olur, temayül yoklaması olur. Bu tür yöntemlerin hepsi mevcuttur. Bunlarla ilgili olarak Parti Meclisimiz karar verecektir sonunda.
Soru- ………….
Faik ÖZTRAK- Onun belli bir şeyi var, belli aralıklarla yapılması lazım. O süre dolduğunda veya acil bir durum ortaya çıktığında erken Parti Meclisini toplarız. Öyle bir acil durum yoksa da normal süresi içinde yapılır.
Teşekkür ediyorum arkadaşlar.