29.07.2010

GENEL BAŞKAN KEMAL KILIÇDAROĞLU HABERTÜRK (29 TEMMUZ 2010)

GENEL BAŞKAN KEMAL KILIÇDAROĞLU HABERTÜRK
(29 TEMMUZ 2010)

Soru: Yaşar Büyükanıt bir hayal mahsulüdür bu iddialar dedi ne söyleyeceksiniz efendim?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Yaşar Büyükanıt’ı kim savunuyor? Hüseyin Çelik. Hüseyin Çelik 27 Nisan Bildirisi verildiğinde Yaşar Büyükanıt’a karşı olduğunu söylemişti değil mi? Niye bugün savunur noktaya geldiler? Bu gerçeği ortaya çıkarmak istedim ve bu gerçek ortaya çıktı. Eğer iki tarafında çıkar birliği varsa bu bir işbirliği demektir. İki tarafın çıkar birliği olduğu açıkça ortaya çıkıyor zaten.

Soru: O zaman Sayın Büyükanıt’ı yalanmıyor musunuz? O da bu hayal mahsulüdür, böyle bir iddia şahsıma hakarettir dedi.

Kemal KILIÇDAROĞLU- O görüşmede nelerin konuşulduğunu Sayın Büyükanıt çıkıp konuşsun. Eğer kendisini devlet adamı gibi hissediyorsa. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarından gizli bir şey olmaması lazım. Düşünün Dolmabahçe’de buluşuyorsunuz Sayın Başbakanla beraber, yanınıza hiç kimseyi almıyorsunuz, devlet arşivine girecek hiçbir belge bırakmıyorsunuz, tutanak tutmuyorsunuz ve bu görüşmemiz bizimle beraber mezara gidecek diye açıklama yapıyorsunuz, sonra ayrılıyorsunuz, sonra sizin sırtınız sıvazlanıyor, altınıza zırhlı araç alınıyor. AKP darbe mağduru olarak ortaya çıkıyor. Halktan %47 oy alıyor ve bugün Silivri’de yargılananlar darbecilikle suçlanıyorlar. Ama ben bu yazıyı bizzat kaleme aldım, Genel Kurmay’ın internet sitesine koydum diyen kişi bugün AKP tarafından savunuluyor. Allah aşkına bu işbirliği değil de nedir? Bunu nasıl yorumlamak lazım? Bazıları belge istiyorlar. Hangi belgeden söz ediyorlar? Tutanak mı tutuldu biz o tutanağı gidip bulalım diye. İki kişiyi konuşturmaya çalışıyorum. Ya Başbakan konuşsun ya Büyükanıt konuşsun. Konuşsunlar ve Türkiye’de bir konu aydınlığa kavuşsun. Binlerce dedikodu üretiliyor. Neden üretiliyor bu dedikodular? Medya çevrelerinde üretiliyor, akademik çevrelerde üretiliyor, siyaset çevrelerinde üretiliyor. Ben bir çıkar işbirliğinden söz ettim. Ve bu çıkar işbirliği bugün çok açıkça ortaya çıktı. Az önce söyledim bu çıkar işbirliğini ortaya koyan bizzat Hüseyin Çelik’in açıklamalarıdır. Daha düne kadar Yaşar Büyükanıt’a efendim biz darbe yaptınız, bizi mağdur ettiniz, darbe girişiminde bulundunuz diyorsunuz. Bugün kalkmışsınız efendim o bir bildiriydi diyorsunuz.

Soru: Dünkü Başbakanın Kütahya mitingi için neler söyleyeceksiniz? Muhalefete çok sert sözlerle yüklendi. Üç beş oy için kimsenin huzurunu bozmasınlar dedi İnegöl’deki ve Hatay’daki olaylarla ilgili olarak.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Hiç kimsenin huzurunu bozmuyoruz. Tam tersine yurttaşlarımızı itidalli olmaya çağırıyoruz. Sakin olsunlar. AKP ülkeyi yönetemiyor, yönetemediği artık ortaya çıktı. Olaylar öfkenin nasıl patladığını gösteriyor. Biz buna rağmen yurttaşlarımıza şunu söylüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti güçlü bir hükümettir. Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkenin teminatıdır. Biz kesinlikle ayrışma politikalarını değil, beraber birlik olma politikalarını hayata geçireceğiz. Bu ülkede beraber yaşayacağız, herkesin karnı doyacak, herkesin işi gücü olacak. Biz AKP’nin yaptığı politikaları asla ve asla tasvip etmiyoruz, ona katılmıyoruz. Biz yurttaşları itidale davet ederken bakın Sayın Başbakan Kütahya’da yine o sert, öfkeli sözlerle bizi eleştiriyor. Yani bu şu anlama geliyor, artık açıkça görülüyor. Başbakan altından zemin kaydıkça hırçınlaşmaya başladı. Zemin kaydıkça şunu bunu suçlamaya başladı. Dokunulmazlıklar konusunda söz vermedim diyor. Ben gün veriyorum, tarih veriyorum. Allah aşkına Sayın Başbakan hadi bana inanmıyor, Sayın Uğur Dündar’ın Arena programındaki metni alsın bir okusun bakalım neler söylemiş. Memurların dokunulmazlığından söz edilmiş. Hangi memurun dokunulmazlığı var. Bir anayasal dokunulmazlık gösterin memurlarla ilgili. Yani bu kadar halkı kandırmayı kendisine görev edinen bir Başbakan olabilir mi? Bu Başbakanı gerçekten affetmek mümkün değil. Gerçekten anlamak mümkün değil. İyi niyetle yaklaşıyoruz. Sayın Başbakana rahat bir ortam bırakmak istiyoruz. Güzel yönetsin bu ülkeyi, bizim isteğimiz o. Ama Sayın Başbakan tam tersini yapıyor. Dönüp İnegöl’e bakın, dönüp Dörtyol’a baksın. Nedenini bir sorsun, bir özeleştiri yapsın bu Başbakan. Özeleştiri dahi yapmıyor. Eleştiriye tahammül bile edemiyor. Çünkü tek adam, her şeyi tayin eden, her şeyi atayan, her şeyi bilen, her şeyi yapan, her şeyi kurgulayan bir kişi olarak görüyor kendisini. Kendisinin üstünde başka bir güç olduğuna inanmıyor. Böyle bir anlayışla zaten siz demokrasiyi bu ülkeye getiremezsiniz. Görünende zaten o. Eleştiriye tahammül edemeyen bir Başbakan olabilir mi?

Beni mahkemeye verecekmiş Dubai anlaşmasıyla ilgili olarak da hakkımda dava açmış. Çok teşekkür ettim kendisine. İyi ki davayı açtı. Ben o Dubai anlaşmasını alacağım mahkemeye göstereceğim. Dün bir soru sordum Sayın Başbakana. 1 milyar dolar hibe ediyorlar size bir anlaşmayla. Siz IMF’den para almak için ne taklalar attınız. 1 milyar dolarlık bir hibeden hangi gerekçeyle vazgeçtiniz? Çıksın anlatsın Sayın Başbakan. Ben şu gerekçeyle vazgeçtim diye. Sıcak parayı getiriyor Türkiye’ye. Dünyanın faizini ödüyoruz. Sıfır faizsiz, ödemesiz 1 milyar doları siz kabul etmiyorsunuz. Demek ki bir koşul vardı onun içinde.

Sayın Başbakanın konuşmasını bekliyorum. Sayın Başbakan konuşsun arkadan ben canlı tanıkları ortaya koyacağım. Kim o canlı tanıklar onlarda çıkıp açıklama yapacaklar. Başbakan birilerinin arkasına saklanmasın. Dava açarak benim konuşmayacağımı sanıyorsa yanılıyor. Bir şeyler bilmesek konuşmayız.

Soru: Efendim Türk Silahlı Kuvvetlerinin ………………… hükümetin yaklaşımını görüyorsunuz bu konuda?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Biz 35. maddeyle ilgili olarak bir hazırlık yaptık. Bugün yarın verilecek arkadaşlar hazırlıklarını bitirdilerse verecekler. Hükümetin yaklaşımı nasıl olur bilmiyorum. Hükümet bu maddenin gerekçesi olarak görüldüğünü söylüyordu. Bizde o darbenin gerekçesi olabilecek anlayışı tamamen kaldırdık. Demokratik parlamenter sistemin koruyucusu bir anlamda onu gözeterek ülkenin koruyucusu olduğunu söyledik Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve bu anlayışımızı da ortaya koyduk.

Soru: Peki çok teşekkürler efendim hoşçakalın.