13.08.2010

GENEL BAŞKAN KEMAL KILIÇDAROĞLU FOX TV “ANA HABER BÜLTENİ” (13 AĞUSTOS 2010)

GENEL BAŞKAN KEMAL KILIÇDAROĞLU FOX TV “ANA HABER BÜLTENİ”
(13 AĞUSTOS 2010)


Doğan ŞENTÜRK- İlk konuğumuz Sayın Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı. Hoş geldiniz.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Hoş bulduk efendim.

Doğan ŞENTÜRK- Efendim az öncede bağlantı bültenin girişinde söyledik. Ara yekun alacağız. Hesap uzmanısınız bunu biliyorsunuz. Genel sonuca gitmek için 40’a yakın il dolaştınız.

Kemal KILIÇDAROĞLU- 41 il.

Doğan ŞENTÜRK- 41 il. Bir hesap uzmanı olarak net bir oran verebilir misiniz? Gördüğünüz manzara karşısında bir %’de olarak mesela evet, hayır şu çıkar şuana kadar.

Kemal KILIÇDAROĞLU- %’de olarak bir şey vermem doğru değil. Çünkü tablonun öbür cephesini de görmem lazım. Ama öbür cepheden haberim yok.

Doğan ŞENTÜRK- Bu cepheden bir şey görünmüyor mu?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Bu cepheden güzel bir tablo görünüyor. Benim gördüğüm mesela kadınların ve gençlerin siyasete diğer seçimlere göre çok daha fazla ilgi göstermeleri. Gençler eğer siyasete bu kadar ilgi gösteriyorlarsa Türkiye’yi demokrasi açısından güzel günler bekliyor demektir. Çünkü gençler siyasete ısınacak. Onlar ülkenin geleceği, ülke yönetimi onların elinde olacak. O nedenle parlak bir gelecek var diye düşünüyorum ben.

Onun dışında evet, hayır oyu şeklinde, aslında biz doğrudan doğruya referandum propagandasına çıkan evet oyu kullanın, hayır oyu kullanın diye bir şey söylemiyoruz. Yani asıl amacımız bu değil. Asıl amacımız; çünkü biz 41 ile daha anayasa mahkemesi karar vermeden önce başlamıştık illeri gezmeye. Daha sonra Anayasa Mahkemesi karar verince referandum süreci başladı. Doğal olarak bizim görüşümüz önceden de belliydi. Bunu da mitinglerimizde belli aralıklarla dile getiriyoruz. Neden hayır oyu vermeleri gerektiğini söylüyoruz. Ama sonuçta güzel bir tablo var. Tablo öyle anlaşılıyor ki AKP’yi ürkütüyor.

Doğan ŞENTÜRK- Meydanlarda özellikle hayırcılarında eleştirdiği bir konu var son zamanlarda. İçi boş bir siyaset üzerinden kişisel kavgalarla ilerlendiği yönünde ve işte bugünde Sayın Başbakan Erzurum’daydı, daha önce sizinde aranızdaki kişisel malvarlığı tartışmalarından başka bir boyuta çekildi ve işte bugün freni patlak bir kamyona benzetti Sayın Başbakan sizi ve boyunuzla ilgili bir gönderme yaptı. Sayın Hüseyin Çelik AKP Genel Başkan Yardımcısı da Kocatepe’deki haline acıdım, mendil açsam önünde diye birebir tam cümleyi tabi karşılamıyor ama buna benzer bir cümle sarf etti. Bu içi boş siyaset üzerinden giden kavga asıl işi, yani anayasa değişiklik paketini ve bu paketi gölgede mi bırakıyor? Halk acaba bu paketi daha çok böyle irdelemek istiyor. İki liderin karşılıklı bu kişisel üslubu biraz gölgede mi bırakıyor?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Hiçbir zaman içi boş konuşmadım. Hiçbir zaman düşüncelerimi dolaylı yollardan da anlatmadım. Benim söylediğim şuydu siyasette. Siyasete yoksul olarak girip siyasette zenginleşenlerin maskesini indirmek istedim. Bunlar halka hizmet değil, ceplerine çalışırlar dedim. Bunu her yerde ispatlamaya da hazırım. Bu konuda da hiçbir tereddüdüm yok benim. Bunu söylerken de tabi figür olarak da Sayın Başbakanın Kısıklı’daki villalarını gösterdim.

Doğan ŞENTÜRK- Bugün Hüseyin Çelik’ten yine bir yanıt geldi villa kiralık diye.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Kimlere ait o villalar çıkarıp söylesinler. Kiralıksa çok daha güzel, kaç lira kira ödüyor Sayın Başbakan? İçini niye halka açmıyorlar? Bir bakalım nasıl döşenmiş bunlar? Fayansları nereden gelmiş? Armatürler nereden gelmiş değil mi? Bunlara bakalım. Benim kooperatif evime kıyameti koparıyorlar. Orada duruyor isteyen gidip çekebilir. O zaman o çift duvarlarla neden örüldü onlar benim sorma hakkım var. Bir Başbakan öyle yerde oturamaz, oturmamalı.

Şöyle; sakın ola ki işte efendim havuzlu villa sahibi olanların tamamına kızıyor. Hayır asla öyle bir şey değil. Ben o havuzlu villanın kaynağını soruyorum. Hiç kimse kalkıp x işadamına vergi rekortmeni istediği yerde oturur başımızın üstünde yeri var, alın teriyle kazanılmış paradır hiçbir şey soramazsınız. Ama eğer birileri siyasete girdikten sonra olağanüstü zengin olmuşsa herhalde onun hesabını da birisinin de sorması lazım. Ben onu yapıyorum. Ha benim malvarlığımın hesabını soruyorlar. Açık zaten ben kendi internet sitemde yayınlıyorum. Her değişikliği. Bakın girsinler baksınlar benim kadar malvarlığını değiştiren bir milletvekili bulamazsınız. Yasalara uygun olarak bankadan borç aldıysam, belli bir miktarı aştığı için hemen malvarlığımı değiştiririm borcu gösteririm. Hepsini yaparım ben. Kurallara uyarım. Kuralım bu benim. Siyasete giriyorsanız düzgün gireceksiniz, hesap vereceksiniz. Hesap vermekten de korkmayacaksınız. Sayın Başbakan diyor ben hesap vermem. Bizde diyoruz ki her siyasetçi halkına hesap vermek zorundadır. Siyasetin görevi budur. Neden hesap vereceğiz? E biz bir sürü vaatte bulunmuyor muyuz? Vaatte bulunuyorsanız hesabını vereceksiniz. Ben hiçbir zaman Sayın Başbakanın boyuyla, kilosuyla ilgili hiçbir şey söylemedim asla. Ama Sayın Başbakan ne boyumuzu bıraktı, ne kilomuzu, ne annemizi, ne babamızı. Herkese, her şeye saldırmaya başladı. Şimdi ben miyim freni patlamış kamyon, yoksa kendisimi? Onu yurttaşların takdirine bırakıyorum.

Dediğim gibi ben düzeysiz tartışmam. Söylediğim şeyin anlamı vardır. Kurduğum cümleler kısadır, cümleler anlaşılırdır. Benim cümlelerime, benim sorularıma yanıt verirlerse mesele yok. Onlar sordukları zaman ben yanıt veriyorum. Yanıt vermekten de kaçınmıyorum hiçbir zaman.

Bir başka önemli olay daha var. Anayasa değişiklikleri. Sayın Başbakan çıkıp anlatıyor mu neleri getirdiklerini? AB ilerleme raporları var. Niye ilerleme raporlarının gereğini yerine getirmiyor Sayın Başbakan? Hangi biz AB’ye üye olacaktık? Yargıyı daha bağımlı hale getirmek mi demokrasiyi güçlendirmektir? Yoksa yargıyı bağımsız ve tarafsız kılmak mı yargıyı güçlendirmektir? Meydanlarda şunu söylüyorum ben. Yargıyı siyasallaştırırsanız bunu bedelini toplum ağır öder. Siyasallaştıran kişi belki kısa bir süre için bundan bir avantaj sağlayabilir. İstediği hakimi, istediği savcıyı istediği yere tayin edebilir. Ya sonra ne olacak?

Doğan ŞENTÜRK- Geçtiğimiz günlerde bir yazı yazdınız neden hayır diyorum diye bir gazeteye ve bu yazı liberal söylemlerde içeriyordu ve zaten baştan itibaren Genel Başkanlığa seçildiğinizden bu yana liberal söylemleriniz var. Meydanlarda da bu söylemlerinizi veriyorsunuz. Ancak sanıyorum izleyicilerde merak ediyordur, bende kişisel olarak, gazeteci olarak merak ediyorum. Bir açıklamanız oldu bu liberal söylemlerin devam olarak ya da başlangıcı olarak çok radikal bir çıkış yaptınız ve Cumhuriyet Halk Partisinden şuana kadar görülmeyen bir çıkıştı bu. Dediniz ki üniversitede türbanı benim iktidarım zamanında serbest bırakacağız bizim iktidarımız zamanında. Cumhuriyet Halk Partisinden de ertesi gün böyle bir aksi bir yalanlama demeyim de aksi bir şey geldi. Bu nedir? Bunu açar mısınız?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Ben bu sorunu çözeceğim dedim. Bu sorunu çözeceğim. Özgürlükler bağlamında bakıyorum ve insan bağlamında bakıyorum. Bu sorunu çözmeye biz hazırız diyorum. Şimdi ben bu sorunu çözerim derken eğer siz benim cümlemi alıp farklı bir şekilde koyarsanız o doğru olmaz. Gelen düzeltmeydi sadece bir yalanlama değildi onu söyleyeyim baştan. Biz sorunu çözeceğiz.

Şimdi Sayın Başbakan diyor ki, biz bu sorunu çözecektik işte sizde imza verdiniz, gitti Anayasa Mahkemesi iptal etti. Bu soruna insan bağlamında bakacaksınız, hak ve özgürlükler bağlamında bakacaksınız. Başka pencerelerden bakarsanız bu sorun çözülmez, toplumu ikiye ayırır. Yapılan oydu. Toplum bölünüyordu orada. Bunu çözeceğiz, Sayın Başbakanda görecek bu sorun nasıl çözülürmüş.

Bu konuda çok kararlıyım. Bakın türban sorununu kesinlikle çözeceğiz. Bunu ancak Cumhuriyet Halk Partisi çözer. Bu kadar kararlıyım ve göreceksiniz çözeceğiz biz bunu.

Doğan ŞENTÜRK- Önümüzdeki günlerde bu sözümün arkasındayım diyorsunuz. Sayın Baykal’la görüşüyor musunuz? Sayın Baykal’ın açıklaması var görüşmüyoruz ama bu görüşmeme benden kaynaklanmıyor diyor. Sizden mi kaynaklanıyor?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Yani çok sık görüşüyoruz dersek doğru olmamış olur tabi. En son Sayın Mehmet Sevigen’in kızının düğününde beraberdik. Orada bazı konuları görüştük. Ondan sonra herhangi bir görüşmemiz olmadı.

Doğan ŞENTÜRK- Önümüzdeki günlerde miting meydanlarında bir resim verecek misiniz? Böyle bir düşünceniz var mı?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Şuanda tabi herhangi bir görüşmemiz yok. Ama miting meydanlarında olur, başka bir yerde olur elbette görüşebiliriz. Yani sonuçta görüşmemek için hiçbir neden yok. Yani bütün mesele zamanlama, bütün mesele ortamın olması, konunun olması. Bu bağlamda görüşürüz tabi niye görüşmeyelim.

Doğan ŞENTÜRK- Siyasi kulislerde dillendirilen, daha doğrusu yeni yeni filizlenen bir konu var. Çok var Cumhurbaşkanlığı seçimine ama Sayın Baykal’ın Cumhurbaşkanlığı adaylık sürecinde Cumhuriyet Halk Partisi tarafından aday gösterebileceği şeklinde bir takım şeyler var. Bu konuda sizin düşüncenizi alabilir miyim?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi yani Sayın Baykal ülkeye uzun yıllar hizmet etti. Bilim insanı olarak hizmet etti, siyasetçi olarak hizmet etti, bakan olarak hizmet etti. Ana muhalefet partisi lideri olarak hizmet etti. Dışişleri Bakanlığı yaptı. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı için bütün koşulları tutar. Ama biliyorsunuz bu konuda takdir halka ait. Eğer halk bu konuda destek verirse niçin olmasın. Yani artıları çok fazla olan bir siyasi önder.

Doğan ŞENTÜRK- Sayın Başbakanda sanıyorum Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hedefleri olacak ki geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı 2011’de ikinci parti olmazsam eğer ben siyaseti bırakacağım.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Yo 2011’den sonra siyaseti bırakacağım diye bir açıklaması oldu.

Doğan ŞENTÜRK- İkinci parti olmazsam eğer koşuluyla.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Kendi takdirleri tabi.

Doğan ŞENTÜRK- Sizinde benzer bir açıklamanız oldu. Dediniz ki oylarımı makul bir seviyede arttıramazsam sanıyorum yanlış anımsamıyorsam bırakacağım dediniz. Bu makul seviye nedir sizce? Yani Cumhuriyet Halk Partisinin en son aldığı oy oranı %21’ler civarıydı diye düşünüyorum. Neresi mesela, % kaç?

Kemal KILIÇDAROĞLU- İşte şimdi onu kalkıp da %21, %22 yaparsanız bu doğru değil, makul düzeyde değil. Ben orada anlamlı bir artış olması lazım. Yani anlamlı dediğim çalışıyorsunuz, çalıştığınızın karşılığını eğer yurttaş karşılığını veriyor ve oyunuzu anlamlı bir şekilde artıyorsa bu güzel bir olaydır.

Doğan ŞENTÜRK- Mesela?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Oran vermedim. Yani oran vermenin…

Doğan ŞENTÜRK- Kendi kafanızda koyduğunuz bir rakam?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır bunu çok samimi söylüyorum. Kendi kafamda herhangi bir oran vermedim. Ama şunu söyleyebilirim. Yani %21, %22 olmuş, %23 olmuş bu anlamlı bir artış değil. Anlamlı artış üç aşağı beş yukarı hepimiz anlıyoruz. Yani makul evet yani bu çalışmanın sonucu bu oy sıçraması güzel, anlamlı bir sıçramadır denirse bu makul bir düzey.

Doğan ŞENTÜRK- Peki bu sonuçlar, referandum sonucunda nasıl bir sonuçta Türkiye sizce önümüzdeki genel seçimler normal mi yapılacak, yoksa erken genel seçim olacak mı? Böyle bir şey var mı? Yani kendinize şu oranda Türkiye erken seçime gider yada gitmez diyebileceğiniz bir oran nedir?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Sayın Başbakan erken seçime gitmeyeceğim diyor. Referandumda eğer anlamlı bir evet oyu çıkarsa, yani %55-60 arası bir evet çıkarsa Sayın Başbakan süratle erken seçime gidebilir. Yani bu benim şahsi düşüncem onu da baştan söyleyeyim. Ama hayır oyları çıkarsa zamanında gidecektir. Daha fazla çıkarsa zamanında seçime gidecektir diye düşünüyorum.

Zaten daha öncede deklere etti biz seçimleri zamanında yapacağız diye. Ama tabi Türkiye’nin koşulları neyi gösterir, siyaset hangi noktalara gelir onu bilmiyoruz. Ama zaman bunu biraz daha net gösterecek.

Doğan ŞENTÜRK- Parti içiyle ilgili çok soru sormak istemiyorum. Partinizin iç meselelerine girmek istemiyorum ama kamuoyunun da merak ettiği bir soru olduğu için ve erken seçimden ya da işte genel seçimden söz açılmışken teşkilatta çok önemli ama teşkilatta daha çok göze çarpan bir durum vardı. MYK üyesi oldu Gürsel Tekin ve ondan sonrada sizin Genel Başkan Yardımcısı yapacağım dediniz. MYK üyeliğinden sonra gelinen durum nedir? Gürsel Tekin Genel Başkan Yardımcısı olacak mı?

Kemal KILIÇDAROĞLU- İlk kez bugün zaten MYK’ya katıldı biliyorsunuz. Geçen Parti Meclisine seçilmişti. Önümüzdeki günlerde tabi durumu değerlendireceğiz.

Doğan ŞENTÜRK- Yani bu değerlendirme olacağı yönünde mi? Buradan kamuoyuna, Fox izleyicilerine.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet.

Doğan ŞENTÜRK- Yorgunsunuz, daha da uzun bir yolunuz var. Eşinizi meydanlara neden götürmüyorsunuz? Meydanlarda neden otobüsün üzerinde Bayan Kılıçdaroğlu’nu göremiyoruz?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Şuanda torunuma bakıyor. Ama önümüzdeki günlerde o da olacak.

Doğan ŞENTÜRK- Olacak.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Olacak tabi.

Doğan ŞENTÜRK- Sayın Genel Başkan teşekkür ediyoruz. Yeniden birlikte olacağız. Sevgili izleyiciler diğer liderlerimizle de birlikte olacağız. Tarafsız, objektif haberciliğimizle onlara da sorularımızı yönelteceğiz. Teşekkürler.