19.02.2023

Gamze Akkuş İlgezdi: "Cansız Bedenler Moloz Yığınlarıyla Enkaz Alanına Dökülüyor"

6 Şubat Türkiye’de hemen herkesin asla unutamayacağı bir tarih olarak hafızalarda yerini alacak. Tüm Türkiye’yi derinden sarsan Kahramanmaraş merkezli deprem 10 ilimizi etkiledi. Ancak 85 milyonun kalbinde deprem felaketiyle birlikte başlayan büyük sızıları, ağrıları, acıları da beraberinde getirdi. Milletimizin gösterdiği duyarlılık, hassasiyet gelecek kuşaklara örnek olacak bir umut olarak yerini alsa da, depremzedelerin yaşadıkları asla unutulmayacak. Özellikle 1999 Marmara depreminin hemen ardından, “Deprem değil, bina öldürür” dersi ne yazık ki biz öğrenene kadar devam edecek.

19 Ağustos ve 12 Kasım günlerinde yaşadığımız depremlerin üzerinden tam 23 yıl geçti. Ancak biz hiçbir felaketten ders almamışız, alamamışız. Kahramanmaraş, Adıyaman, Hatay ve diğer illerde enkaz başında çocuklarını, eşini, anne babasını ve yakınlarını bekleyen vatandaşlar ilk iki gün umutla, “Kurtulacaklar” umudunu taşıyordu. Maalesef günler geçtikçe umutlar azaldı. Enkaz altında yârinin, canının, cananın kurtarılmasını bekleyen depremzedeler bu sefer, “Ölüsünü alırsak, bir mezarı olur” umuduyla bekledi. Bazı depremzedeler 9., 10, 11., 12., 13., gün cenazelerini toz bulutları arasından aldı.

ARTIK ONLARIN BİR MEZARI OLDU

Felaketin yaşandığı şehirlerde birçok gösterişli rezidans tuzla buz olmuştu. Bir çok vatandaşımız depremden sağ kurtulurken on binlercesi enkaz altında kaldı. Yakınlarını bir umutla enkaz başında bekleyenlerin göz pınarlarında artık yaş kalmamış, umudunu kesmiş beklerken yanımıza yaklaşan bir depremzede yakını, “Sağ kurtulmaları umudunu taşıyordum ilk iki, üç gün. Ancak şimdi öldüklerine inandırdım kendimi. Bari cenazelerini alalım da birer mezarları olsun. Gidip orada dua edip, acımızı bir nebze olsun dindiririz” diyorlardı. Bir kor gibi oturdu bu sözler yüreğime. Ne yazık ki, cenazesini alanlar şanslı vatandaşlarımızdı.

BU ENKAZI BIRAKIYORUZ, GİDİN GIYABİ CENAZE NAMAZI KILIN

Enkaz başında iki çocuğunu ve eşini bekleyen Adıyamanlı bir vatandaşımızla konuştuğumda tüylerimi diken diken eden bir yüzleşmeyle karşılaştım. Depremzede vatandaş’a kurtarma çalışmasında görev yapanlar, “Bu enkazı bırakıyoruz. Gidin gıyabi cenaze namazı kılın” diyerek vatandaşların cenazelerini alma umutlarını da enkazla birlikte yok etmişti. Kendisine, “Sonra ne oldu” diye sorduğumda, “Cinnet getirdim. Silah çekmişim görevlilere. Sonra aramaya devam ettiler. 11. Günde iki evladımı ve eşimin cansız bedenlerine ulaştım. Sevindim cenazeleri bulduğuma” diyerek gözyaşı döküyordu. Bu ve benzeri çok hikayeyle karşılaştık deprem bölgelerinde. Özellikle, GSM şirketlerinin sistemlerinin çökmesi, enkaz altındaki vatandaşlarımızın kurtarılmamasına, kurtarılamamasına büyük engel teşkil etti.

CANSIZ BEDENLER MOLOZ YIĞINLARIYLA ENKAZ ALANINA DÖKÜLÜYOR

Binalarımızın depremde zarar görmemesi için çok önemli adımları takip etmeliyiz. Bunlar, doğru yer seçimi, doğru teknik ve uygulama, tünel kalıp ve deprem perdeleme tekniği, zemin artı beş kat sınırını aşmamak, inşaatın her aşamasında deprem yönetmeliğine harfiyen uymak, gibi hassasiyetlere dikkat edilmesi gerekiyor. Maalesef inşaat sektöründeki tüm yanlışlar deprem bölgelerinde karşımıza çıktı. On binlerce beton yığını hiçbir çevre kontrolü, denetimi ve analizi yapılmadan kaldırılıp, boş arazilere dökülüyor. Dökülen bu enkazların içinde “Gıyabi namaz kılın” telkiniyle enkaz başından gönderilen vatandaşların yakınlarının uzuvları da yer alıyor maalesef. Depremde yaşamını yitiren vatandaşlarımızın cenazelerinin alınmadan, “Hastalık” bahanesiyle enkazla birlikte kamyonlara yüklenip, toza, toprağa daha da önemlisi betona gömülmesine vicdanı olan hiçbir vatandaşımızın gönlü razı olmaz, olamaz.

Gereken tüm tedbirlerin acilen alınarak, enkaz altında kalan tüm vatandaşlarımızın kurtarılma çalışmalarına devam edilmelidir. Deprem bölgesinde halen onbinlerce kişinin enkaz altında olduğu tahmin edilmektedir.

Cenazelerin yıkılmış binalardan çıkarılmadan enkazların alelacele kaldırılması yaşamını yitiren yurttaşlarımıza ve yakınlarına saygısızlık ve insan hakları ihlalidir! Depremde yaşamını yitirenlere saygı gösterin! Deprem felaketinden kurtulan vatandaşlarımızın umutlarını daha fazla yok etmeyin!