30.04.2025
30.04.2025
Greenpeace Türkiye’nin 2024 yılı pestisit raporuna ilişkin bir açıklama yapan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, “Salamura yaprakta yüzde 80, yeşil sivri biberde yüzde 70, ıspanakta yüzde 67 oranında limit aşımı ya da yasaklı pestisit kalıntısı saptandığı açıklandı. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın bu tabloya karşı sergilediği suskunluk ise sadece bir ihmal değil, halkın sağlığına karşı işlenmiş siyasi bir suçtur” dedi.
Greenpeace Türkiye, 2024 yılı pestisit raporunu açıkladı. Numune alınan ürünlerin yüzde 61’inden fazlasında birden fazla pestisit tespit edilmesine ilişkin yazılı basın açıklaması yapan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yasaklı ya da ruhsatsız kimyasal kullanan firmaları tek tek açıklamasını istedi.
Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem’in açıklaması şu şekilde:
Greenpeace Türkiye’nin 2024 yılına dair açıkladığı pestisit raporu, halk sağlığı açısından vahim bir tabloyu ortaya koyuyor. İstanbul'da zincir marketlerden ve semt pazarlarından toplanan 155 sebze ve meyve örneğinin yüzde 61’inde birden fazla pestisit, yüzde 43’ünde ise kalıcı ve kanserojen etkileriyle bilinen PFAS’lı pestisit kalıntısı tespit edildi. Bu oranlar sadece gıda güvenliği değil, çocuklarımızın sağlığı ve toplumun geleceği açısından da ciddi bir tehdit anlamına geliyor. Daha da vahimi, ürünlerin üçte birinden fazlası, yani 51 ürün doğrudan mevzuata aykırı. Bu, bir idari zaaf değil, doğrudan halk sağlığı krizidir.
Rapora göre pestisit kalıntılarının yüzde 31,6’sı hormon sistemini bozan, nörolojik gelişimi sekteye uğratan ve kansere yol açabilecek düzeyde. Çocuklarımız bu kimyasallara yetişkinlerden katbekat daha hassas. Çünkü onların bağışıklık sistemi henüz gelişme aşamasında ve pestisitlerin uzun vadeli etkileri sadece fiziksel sağlığı değil, davranışsal ve bilişsel gelişimi de tehdit ediyor. Bu riskin bile bile görmezden gelinmesi, bir halk sağlığı politikası değil, kamu vicdanına karşı işlenmiş bir cinayettir. Şunu kimse unutmasın ki bu ülkenin çocukları kimyasal deney faresi değildir!
Tarım politikası değil, bir zehir yönetimiyle karşı karşıyayız. Salamura yaprakta %80, yeşil sivri biberde %70, ıspanakta %67 oranında limit aşımı ya da yasaklı pestisit kalıntısı saptandığı açıklandı. Bu oranlar, halkın her gün tükettiği temel gıdaların sistematik şekilde zehire bulandığını gösteriyor. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın bu tabloya karşı sergilediği suskunluk ise sadece bir ihmal değil, halkın sağlığına karşı işlenmiş siyasi bir suçtur.
Pestisit kalıntısı sadece çiftçimizin değil, bu sistemi yönetenlerin de sorumluluğundadır. Tarımsal üretimi yüksek verim ve düşük maliyet uğruna kimyasala mahkûm eden bu anlayış artık iflas etmiştir. 2020 yılında Greenpeace’in yaptığı benzer analizde, ürünlerin yüzde 15,6’sında mevzuata aykırılık tespit edilmişti. 2024’te bu oran yüzde 33’e çıktı. Bu artış, sistemin denetlenmediğini ve kamu sağlığının göz göre göre tehlikeye atıldığını gösteriyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı’na açık çağrımızdır: Elinizdeki pestisit analiz sonuçlarına ilişkin kamuoyuna açık ve şeffaf bir açıklama yapın. Hangi ürünlerde limit aşımı var? Hangi üreticiler yasaklı ya da ruhsatsız kimyasal kullanıyor? Ruhsatsız pestisit kullanılan 50 ürün hakkında hangi işlemler yapıldı? Bu soruların cevabını almak toplumun en doğal hakkı.
Vatandaşımız markette aldığı meyvenin içinde kaç çeşit kimyasal olduğunu düşünmek zorunda kalmamalı. Tarımda zehirsiz dönüşüm mümkün. Temiz üretim mümkün. Güvenli gıda mümkün. Bunun için sadece siyasi irade gerekir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak halk sağlığını önceleyen politikalarla, pestisit kullanımını azaltan değil, ortadan kaldıran organik ve ekolojik tarım politikalarını hayata geçirmeye kararlıyız. Biliyoruz ki üreticiye alternatif sunmadan yapılan denetim göstermeliktir. Kamusal destekle yaygınlaştırılacak temiz tarım yöntemleri, hem toprağımızı hem çocuklarımızı koruyacak.
30.04.2025
30.04.2025
29.04.2025
29.04.2025