02.02.2022

Engin Altay: “Erdoğan Milletin Sırtından İnerse Enflasyon Kambur Olmaktan Çıkar”

-“DAMADIN BAŞINA GELEN ERDOĞAN’IN DA BAŞINA GELECEK”

-“İKİ BAKAN İSTANBUL’A MOBESE GÖRÜNTÜLERİNE BAKMAYA GİTMİŞ”

-“DEVLET HUKUK DIŞINA ÇIKARSA CAN VE MAL GÜVENLİĞİ KALMAZ”

-“ERDOĞAN KINALI-MALKARA OTOYOLU  İHALESİZ YAPILSIN DİYE İMZA ATMIŞ”

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın enflasyonu “kambur” olarak nitelemesini eleştirirken, “Erdoğan enflasyon için sürekli yeni tanım buluyor.‘Köpük’ dedi, ‘müsilaj’ dedi, şimdi ‘kambur’ diyor. Milletin sırtında bir kambur var ama enflasyondan önce ve daha büyük bir kambur var; o kamburun adı Recep Tayyip Erdoğan. Kambur sensin Erdoğan, milletin sırtından in. Sen inersen enflasyon kambur olmaktan çıkar” dedi.

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi. Altay, şunları söyledi:

“Zamlar kar felaketinden daha fena şekilde vuruyor. Geçen sene 359 liraya dolan otomobilin deposu, şimdi 723'e doluyor. İki kattan fazla. Eski asgari ücretle 300 kilovat/saat için asgari ücretinden ödediği para yüzde 8,5 idi. Şimdi aynı 300 kilovat/saati kullanan aile yeni asgari ücretinden bunun için yüzde 12,2’sini  ödeyecek. Nasıl geçinecek? Daha önce söyledim, geçen yıl ki  2825 liralık asgari ücret,  bugünkü 4250 liradan alım gücü olarak daha güçlü bir paradır. Bu yıl  rakam büyük, alım gücü yok.

ELEKTRİKTE İNDİRİM ŞART

Elektrikte indirimli tarife için bir 230 kilovat/saati önerdik. Beyefendi her şeyi biliyor ya bu; ‘Bir ailenin ortalama tüketimi 134 kilovat/saat’ dedi. Ne oldu şimdi? Dün 210 kilovat saate çekti. Yahu bir kere de şu CHP'nin söylediğini zamanında yap. Er geç CHP'nin söylediğini yapıyorsun ama geç yapıyorsun, geç kalıyorsun ve millet bedel ödüyor. Fakat faturalar geldi, ‘yandım anam’ diye bağırıyor. Yandım anam... Ben dün gaz aldım, 1400 liralık 530 metreküp. 20 gün gidecek... Böyle bir şey olabilir mi değerli arkadaşlar? Esnaf ve sanayici için bir düzenleme talep ediyoruz. Esnaf dükkanını açamıyor. Diyarbakır'da küçük bir esnaf dükkanın ortasına mangal koymuş, kömür yakıyor mangalla ısınmak için. Türkiye bu halde. Yarın Meclis Genel Kuruluna elektrik, doğalgaz ve petrol zamlarını getireceğiz. Erdoğan yarın biz bu meseleyi geniş geniş konuşmadan, sen gel bugünden bu konuda çağrımıza kulak ver. Bir, esnaf ve sanayicinin ayrı düzenleme; iki 210 kilovata kadar olan kısma derhal bir indirim, derhal bir indirim talep ediyoruz. Bu ivedidir, bu kaçınılmazdır.

MİLLETİN SIRTINDAKİ KAMBUR

Bir rekor; gözünüz aydın, gözümüz aydın, Cumhuriyet tarihi rekoru: Ocak ayında dış ticaret açığı 10,4 milyar dolar. Hava atıp, caka satıyorlar. Arkadaşlar inceledi, bulamadılar böyle bir rakam; dış ticaret hacminin 1 ayda 10 milyar dolar olduğu bir rakam, bir örnek tarihimizde yok. Ve enflasyona ‘köpük’ dedi, ‘müsilaj’ dedi, şimdi kambur oldu enflasyon. Bir kambur var, milletin sırtında bir kambur var ama enflasyondan önce ve daha büyük bir kambur var; o kamburun adı Recep Tayyip Erdoğan. Kambur sensin Erdoğan, milletin sırtından in. Sen inersen enflasyon kambur olmaktan çıkar.

ERDOĞAN DAMADIN YOLUNDAN GİDİYOR

TÜİK yarın enflasyona çıkacak, yeni başkan enflasyon açıklayacak. İstanbul Ticaret Odası yüzde 50 olarak açıkladı.  Bakalım TÜİK yarın ne söyleyecek? Başkan farkını göreceğiz, herhalde göreceğiz. TÜİK yarın sarayın enflasyonunu mu açıklayacak, yoksa sokağın enflasyonunu mu? Bunu da yarın hep birlikte göreceğiz. Yalnız Erdoğan yeni bir huy edindi. Damattan alıntı yapmaya başladı. Şöyle bir laf etmiş: ‘Her yeni ay bir öncekinden iyi olacak.’  Bunu damat yapardı hatırlarsanız, hatta ayları peş peşe sıraladı: ‘Mart şubattan iyi olacak, nisan marttan iyi olacak’ diye birkaç ayı da peş peşe sayardı. Erdoğan; Ocak Aralıktan çok kötü. Aralık da Kasımdan kötüydü? Şubat Ocaktan çok kötü olacak, görüyoruz. Nasıl her yeni ay bir öncekinden iyi olacak, kime göre iyi olacak? Damat böyle derdi, böyle diye diye gitti; darısı Erdoğan'ın başına. Bu her yeni ay bir öncekinden iyi olacak teranesini satanlar gidiyor. Gidiyor. Dileriz darısı damadın başına gelen -siyasi olarak tabi- Erdoğan'ın başına da gelecek.

KINALI-MALKARA İÇİN İHALE YAPMAYIN İMZASI

Erdoğan bir şeyi anlamamış; Sayın Genel Başkan da, biz de şunu demedik ki: Sen ihaleye imza atıyorsun demedik Erdoğan. Sen ihaleye imza atmıyorsun, ihalesiz iş yapın diye imza atıyorsun.  İşte belge… Erdoğan imzasıdır; bu da sayısı, tarihi, numarası.  Bu ne diyor biliyor musunuz? Bu, ihalesiz iş yapın diye imza atan Erdoğan diyor ki; bak artık ihale de yapılmıyor, ihale de yok. Güzel bir proje var: Malkara, Savaştepe'ye kadar giden Malkara, Çanakkale, boğaz köprüsü dahil... Köprü bölümü mavi, bu ihaleli bir iş, yapılıyor. Şimdi Erdoğan diyor ki ‘Kınalı-Tekirdağ bu otoyolu da, otobanı da inşallah bununla birlikte yapımını planlıyoruz. Bugün bunun görüşmelerini yaptık.’ Beyefendi birileriyle oturmuş, görüşmelerini yapmış. Kınalı Malkara arasını, ihalesiz şekilde, köprü ihalesini alan firmaya vermişler. Bu yazıda da bu imzada da diyor: ‘İşte bunu müzakere ederek mutabakatın sağlanmasına müteakip gerekli sözleşme değişikliği yapın’ diyor. ‘Müzakere edin, mutabakat sağlayın, sözleşmeyi imzalayın’ diyor. İmza Recep Tayyip Erdoğan. Neresi için? Kınalı-Malkara, ihale yok. 21/B bile yok, davet yok; müzakereyle uzattım. Kaç liradan? Şuradan. Al, bu da benden olsun, şu kadar da fazla olsun. Burada herkesin hırsızlık aramasından doğal bir şey olamaz değerli arkadaşlar.  Erdoğan'a söylüyoruz; ‘ihaleye imza atıyorsun’ denmedi sana, ihalesiz iş yapın diye imza atıyorsun. 21/B'den isim vererek ‘bu ihaleyi Ahmet'e verin’ diye imza atıyorsun.  Atma bu imzaları, bunlar yarın senin canını yakar, seni üzer bu işler. Bu devran hep böyle gitmez. Devletin böyle açık seçik soyulmasına çok da tahammül edemeyiz.

ÇOCUK PİŞMAN BU DA SİZE DERS OLSUN

Açarken söyledim; skandallar, rezaletler bitmiyor, iyi haber maalesef veremiyoruz. 30 Ocak 2022'de bir utanç yaşadık. Bir çocuk istismarı yaşandı Trabzon'da, bir günah işlendi Trabzon'da. Çocuğun babası cezaevinde babasını kurtarma umuduyla, neyse... Fakat gel gör ki 10 yaşındaki çocuk pişman oldu, özür diledi. Çocuk orada bunu yaparken gevrek gevrek gülenler ve Sayın Bahçeli, bu size ders olsun, bu çocuk da size dert olsun. Başka bir şey söylemiyorum.

BAKANLAR MOBESE İZLEMEYE GİTMİŞ

Temel hak ve özgürlüklere yönelik, kişinin özel yaşamına yönelik bir büyük kriz yaşadık, yaşıyoruz. 1972'de ABD’deki  Watergate skandalı olmuştu, iş sonunda Amerikan Başkanı Nixon'ın istifasına kadar gitmişti. Bu MOBESE meselesi Watergate skandalından az ve aşağı değildir. Neden? Dokunamazsın, takip edemezsin, telefonumu dinleyemezsin, MOBESE ile beni gözleyemezsin. Bunları yaparsan, bunun hesabını er geç verirsin; ahirete kalmaz bu hesap, ahirete kalmaz. Anayasa çiğnendi, bir suç işlendi ve bu işler İçişleri Bakanı eliyle yapıldı. Şimdi anlıyoruz ki İçişleri Bakanı ile Ulaştırma Bakanı İstanbul'a Ekrem İmamoğlu'nun MOBESE görüntülerini seyretmeye gitmişler. Başka bir şey yapmadılar çünkü. AKOM'a gitmediler. Erdoğan ‘ben AKOM'a giderdim’ diyor. Baktık, Erdoğan belediye reisi iken AKOM da yok, sonra kurulmuş. Velhasıl burada mesele şudur: Ekrem İmamoğlu'nun özel hayatının gizliliği ilkesi devlet eliyle çiğnenmiştir. Ekrem İmamoğlu kimdir? Önce bir aile reisidir, önce bir babadır, önce bir eştir; sonra aldığı yetkiyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıdır. Sen bunun özel hayatına kafanı eğip kameradan bakamazsın Erdoğan. Soylu, bakamazsınız; sana boşuna suç işleri bakanlığı denmiyor bakanlığının adına. Hiç kimse yadırgıyor mu? Suç işleri bakanlığı diyoruz, hepimiz diyoruz, yadırgayan var mı? Yok. Şu anda Türkiye'de itibar kaybı noktasında, irtifa kaybı noktasında İçişleri Bakanı ve bakanlığı tarihi bir rekor kırıyor.  

TBMM SINAV VERECEK

TBMM bugün bir sınav verecek. TBMM,  hukuk dışılığa, ahlaksızlığa ve çürümeye ‘evet’ ya da ‘hayır’ diyecek. Bu hukuk dışı, bu Anayasa dışı işi TBMM’ye getiriyoruz, genel görüşme talep edeceğiz.  Bakalım milletimizin temsilcileri nasıl bir karar verecekler, hep birlikte göreceğiz.  Herkesin  MOBESE skandalıyla ilgili TBMM’deki görüşmeleri izlemesini bekliyorum. ‘Bu bir itibar suikastı’ dedi önceki Adalet Bakanı. Direkt olayı adres göstermedi ama ‘FETÖ’vari bir yöntem’ dedi. ‘FETÖ ile uğraşmakla beraber, FETÖ yöntemleriyle, FETÖ ruhuyla, FETÖ taktiğiyle, FETÖ anlayışıyla, FETÖ kafasıyla da mücadele gerekir. FETÖ ile mücadelenin asıl yolu odur’ dedi ve hukuku işaret etti. Hukuku işaret ettiği için adam görevinden gece 01:00'de alındı ya. ‘Hukuk önce gelir’ dediği için bir ülkede Adalet Bakanı görevden alınıyorsa, bırak eti, bırak tuzu, ülke çürümüştür, ülke kokmuştur.

HESAP MUTLAKA SORULACAK

Kar yağışında İstanbul Havalimanı, TEM ve 3 Köprü bölgesi kapandı. Bu ayıbı, bu günahı, bu kusuru kapatmak için İmamoğlu'nun nerede yemek yediğini takip etmek ahlaksızlıktır. Bunu suçluları takip, suçluları yakalamak için kullanılan bir cihazla takip edip, bir suçluyu takip eder gibi takip edip, yandaş medyaya da bunun suç olduğunu bile bile servis etmek de edepsizliği dik alasıdır, fütursuzluğun dik alasıdır. Bu er geç ortaya çıkacak arkadaşlar. Bunu soruyoruz; şimdi izleyen personele sorabilsek, personel diyecek ki: ‘Bana müdürüm emretti.’ Müdüre soracağız, müdür diyecek ki ‘bakan emretti’ Şimdi bunu soramıyoruz... Ama bu hesap mutlaka sorulacak. İçişleri Bakanı bunun hesabını er ya da geç verecek. Hem Ekrem İmamoğlu'na verecek, hem 16 milyon İstanbulluya verecek, hem 84 milyon aziz milletimize bu hesap verilecek. Devlet hukukun dışına çıkarsa, kimsenin can ve mal emniyeti kalmaz, can ve mal emniyetinden söz edilemez.

YAŞAM TARZINA MÜDAHALE

Erdoğan ayıp etmeye devam ediyor; siyasette gerginleşme, kutuplaşma, kışkırtma konusunda çok mahir. Bu ara kutuplaşmayı biraz bıraktı, kışkırtmakla çok uğraşıyor. İnsanların lokantaya gitmelerine yeni bir yaklaşım getirmiş. Ben de Erdoğan'a diyorum ki: Bu ayıptır, bu gayri ahlakidir; insanlar lokantaya ne için giderse gider. İsteyen içer, isteyen içmez. İsteyen şerbet içer, isteyen şarap içer, seni ilgilendirmez. Yaşam tarzına müdahale diyorsun, yaşam tarzı siyaseti yapıyorsun. Bu memleketi teröristler bölemez, dış güçler bölemez ama bu memleketi yaşam tarzı siyaseti, inanç aidiyeti siyaseti, etnik aidiyet siyaseti böler Erdoğan. Bu memleketi bölme kardeşim! Sana ne? Kaldı ki o lokantaya sen ta 2008'de gitmişsin ailenle. Afiyet olsun, ne yediysen yedin, ne içtiysen içtin...

İSTANBUL’A İHANET EDEN ERDOĞAN

31 Mart 2019'da İstanbullu Erdoğan'ın kulağını çekti. Erdoğan bunu ciddiye almayınca, kulağını uzatmaya devam edince, millet elini Erdoğan'ı kulağından çekti, 23 Haziran 2019'da Erdoğan'a okkalı bir şamar attı. Ve anlaşılan bu ki bu şamarın acısı hala geçmemiş ama bir şeyi bilmesi lazım. Korkunun ecele faydası yok. Millet sana İstanbul'da attığı şamarı Türkiye genelinde ilk seçimlerde atacak. Özel hayatının gizliliği devlet eliyle ihlal edilmiş ve servis edilmiş, devlet susuyor. Ekremfobik olmuş bunlar. Yani bir CHP paranoyası, bir Kılıçdaroğlu paranoyası var, bir de Ekrem paranoyaları var. Ekremfobik bunların alayı ama bu paranoyaların size hiçbir faydası olmayacak. Ya pişkin pişkin bir de demez mi? ‘İstanbul'u her şeyi ben yaptım, bizden sonra bir şey yapılmadı.’ Doğru, Kahraman'da da balığı ilk 2008'de sen yedin. Ekrem'den önce Kahraman'da balığı sen yedin, bu doğru ama İstanbul'a ihanet eden de sensin, İstanbul'un kıymetini bilmeyen de sensin. Bu sözlerbana ait bir söz değil. Recep Tayyip Erdoğan, 21 Ekim 2017. Şimdi İstanbul'a ihanet edilmiyor ama şu yapılmıyor: Ak Parti Kadın Kolu başkanına, belediyenin bir idrakinde çalıştırılan kadın kolu başkanına yurtdışında yüksek lisans yapsın diye  128 bin avro, 123 bin lira ve ayrıca 9 bin dolar verilmiyor. Bu yapılmıyor, Ekrem bunu yapamıyor ama Ekrem şunu yapıyor: Aynı anda 10 ayrı metro inşaatını sürdüren dünyadaki tek şehir İstanbul'dur. Avrupa'nın en büyük katı atık yakma tesisi, Avrupa'nın en büyük tesisi bitirildi,  çalışıyor.  Erdoğan,sen Kadın Kolu Başkanına 128 bin avro, üstüne 123 bin TL ve üstüne 9 bin dolar verip yurtdışına gönderiyorsun; senin kafan bu kafa. İmamoğlu'nun kafası da 53000 öğrenciye nakit eğitim desteği veren bir kafa. Fark bu kadar açık.”

6 PARTİNİN İŞBİRLİĞİ ERDOĞAN’I RAHATSIZ EDİYOR

Altay, gazetecilerin sorusu üzerine, “Erdoğan'ın bu tür saçmalıklarını artık ben hiç yadırgamıyorum. İstanbul'daki kar felaketindeki kusurlarını örtmek için belediye başkanımızın gittiği lokantayı dert edenler, simdi muhalefet parti genel başkanlarının bir araya gelişindeki oturma düzenini merak edip,  dertleniyor olabilirler. 6 siyasi partinin parlamenter demokratik sistemle ilgili iş ve güç birliği belli ki Erdoğan'ı çok rahatsız ediyor. O muhalefet liderlerinin yaş ve güç sırasına göre nereye oturup nereye oturmayacaklarını bıraksın da, kendisi önce biraz önce gösterdiğim imzanın hesabını versin. Millet İttifakı şu anda Deva Partisi ve Gelecek Partisi ittifaka dahil olmayan partiler. Parlamenter demokratik sistem konusunda bir güç ve işbirliği süreci var. Millet İttifakı ile ilgili ise en ufak bir sorun zaten yok. Millet İttifakı'nda işler tıkır tıkır yolunda yürüyor” yanıtını verdi.