18.05.2022

Engin Altay: “Erdoğan, Devletin Güvenlik Zirvesine Aldığın Sadat Kurucusunu Ne Çabuk Unuttun?”

-“BELLİ SEN DE SADAT'IN KARANLIK İŞ VE İŞLEMLER İÇİNDE OLABİLECEĞİ ZANNI İÇİNDESİN”

-“ATATÜRK HAVALİMANI’NI YENİDEN YAPACAĞIZ, PARASINI DA YIKANLARDAN ALACAĞIZ”

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın “SADAT’ın yöneticileri ile uzaktan yakından alakam yok” sözlerine tepki göstererek, “Bir cumhurbaşkanı yanlış söylemez, ayıp eder, yalan söylemez, söylememeli. Erdoğan 2016’da Adnan Tanrıverdi'yi güvenlik başdanışmanı olarak atamış. Sonra ucube sisteme geldik, bu sefer SADAT kurucusunu Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politika Kurulu üyesi olarak atadı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde güvenlik toplantısı, 23.1.2018… SADAT kurucusu, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde devletin en üst güvenlik zirvesinde oturuyor. Erdoğan bunları ne çabuk unuttun. Belli ki sen de SADAT'ın karanlık iş ve işlemler içinde olabileceği zannı içindesin” dedi.

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında vatandaşların 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutladı. Altay, şu değerlendirmelerde bulundu:

“103 yıl önce emperyalizme karşı tam bağımsızlık mücadelesinin meşalesinin ateşlendiği gün, büyük gün. O zaman da baskılara, idam fermanlarına, suikastlara, katli vacip fetvalarına karşı bir milim geri adım atmadan büyük mücadeleyi başlatan, onu zaferle noktalayan ve Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran eşsiz Atatürk başta olmak üzere tüm şehitlerimize, gazilerimize Allah'tan rahmet diliyorum, onlara gönül, vefa ve şükran borcumuzun hiç bitmeyeceğini bilinmesini istiyorum.

ERDOĞAN’IN GÜNDEMİNDE VATANDAŞ YOK

Beyefendi grup toplantısı yaptı. ‘İhanet’ dedi, ‘millet bahçesi’ dedi, bol bol ‘Bay Kemal’ dedi. Bu arada tabi ne işçiden, ne işsizden, ne çiftçiden, ne esnaftan, ne EYT'liden, ne emekliden bahsetmedi. İnsanlar kirayla oturdukları evlerden kira ödeyemediği için, kirayı arttırmadıkları için çıkarılıyor, beyefendi bunlardan bahsetmedi. Zamlardan, enflasyondan, hayat pahalılığından, çarşı pazardaki yangından, ekilip biçilemeyen çoraklaşan tarladan, çiftçiden bahsetmedi ama bizi güldürdü... Mesela "benden önce İstanbul'da ağaç yoktu" dedi. Hadi buzdolabı, çamaşır makinesi beyefendiden önce yokmuş Türkiye'de de, beyefendiden önce İstanbul'da ağaç da yokmuş. Beyefendi, ‘Büyük şehirlere ihanet ediyorlar’ diyor. Bir ihanet var, kendisinin 21 Ekim 2017'de 16/9 kuleleri için söylediği bir ihanet var. ‘İstanbul'a ihanet ettik’ dedi. Erdoğan 5 yıl geçti, o kuleler hala orda duruyor ve sen adama darıldın, sadece darıldın, küsmekle yetindin. Bir ihanet arıyorsan önce aynaya bir bak Erdoğan, aynaya bir bak.

NEFRET SÖYLEMİ ERDOĞAN’A AİT

Bugün Erdoğan’ın söylediği hemen hemen her şeyin temelsiz olduğuna bir kere daha tanık olduk. Cumhuriyet Halk Partisi'nin nefret kokan yabancı söylemi varmış. Bir yabancı nefreti kokan söylem var, o da Erdoğan'ın. Bulgaristan'dan zulümden kaçan soydaşlarımıza kapıları açan rahmetli Özal'a söylediklerini ne çabuk unuttun Erdoğan? Bir hatırlatalım sana. Tam olarak, hatta bir cümlesi var ki benim söylemeye dilim varmıyor, orada milletimize bir hakaret var, dilim varmıyor ama şunu söyledin, kıyamet kopardın. Özal'a diyor: ‘Gelin diyorsun, millet aç. Ahmet'in, Mehmet'in, asgari ücretlinin işini alacaklar. Getirme bunları, kapat kapıları’ diyorsun. Kimin için? Soydaşlarımız için üstelik. İşte bu tam bir nefret söylemi. Erdoğan, sen çatlasan da, sen patlasan da biz onları gönüllü olarak güle oynaya, hatta davul zurnayla 2 yıl içinde göndereceğiz. Nokta... Bu nefret söylemi değildir.

ATATÜRK HAVALİMANI YENİDEN YAPILACAK BEDELİ YIKANLARDAN ALINACAK

Atatürk Havalimanı epey tartışılacak gibi görülüyor. Biz o havalimanında yok edilen pistleri yeniden yapacağız. Yeniden yapacağız... Efendim bir pist kalacakmış, o da şüpheli ya... Yok edilen pistleri yeniden yapacağız. Nasıl yapacağız Erdoğan biliyor musun? O pisti yok edenden ve yok ettiren de parayı paşa paşa alacağız. Bunu da bir yere yaz, dursun. Atatürk'ün arkasına saklanıyormuş Erdoğan muhalifleri. Ben bir Atatürk'ün arkasına saklanan biliyorum. Tarih 16 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra, beyefendinin parti genel merkezine tarihinde görülmediği kadar büyük bir Atatürk posteri asıldı. Başın sıkışınca Atatürk'e sığınan sensin Erdoğan. Senin bakanların, o çok övündüğün İstanbul Havalimanı’na 26 Ocak'ta yoğun kar yağışı nedeniyle uçaklar inemeyince, senin sevgili bakanların tıpış tıpış Atatürk Havalimanına sığındı. Şimdi bu Atatürk Havalimanı ile ilgili dün Meclis'te üç tane soru sordum, üç tane: 1) Orada Araplara İstanbul'un göbeğinde bir vaha mı yapacaksınız? 2) Yeni İstanbul Havalimanı'nın satış pazarlıklarında alıcı firma, alıcı ülke ‘bunun bir alternatif olursa biz gerekli kârı yapamayız’ dedi de bunun için mi Atatürk Havalimanı'nın pistlerini kırıyorsunuz? İstanbul Havalimanı'nı sattığınız zaman alıcının başka alternatifi, rakibi olmasın diye mi bunu yapıyorsunuz? Çünkü biz Atatürk Havalimanı'nın o pistlerini yeniden yapıp, parasını sizden alacağız. 3) Üçüncü seçenek, aklıma gelenleri sayıyorum: Yeni bir kışkırtma, tahrik süreci mi başlatmak istiyorsun böyle yaparak?

SADAT’IN KARANLIK İŞLERİ

Erdoğan, ‘SADAT yöneticileriyle yakından uzaktan hiçbir alakam yok’ dedi ya. Bir cumhurbaşkanı yanlış söylemez, ayıp eder, yalan söylemez, söylememeli. Söyleyeyim ben şimdi: 2016, Erdoğan Adnan Tanrıverdi'yi güvenlik başdanışmanı olarak atamış. Sonra ucube sisteme geldik, 2018'e arkadaşlar. Erdoğan bu sefer SADAT kurucusunu Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politika Kurulu üyesi olarak atadı. Cumhurbaşkanlığı'ndan karar sayısı 2018/196,  tarihi 8 Ekim 2018. Kurulun adı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu, başka kurullar da var da... Bir -hem de birinci sırada beyefendi- Adnan Tanrıverdi. Hani ilişkin yoktu? Hani uzak-yakın bir bağın yoktu? Resmi bunlar, senin sarayının belgeleri Erdoğan. Bir saat önce ‘Adnan Tanrıverdi ile hiçbir ilgim yok’ diyen Erdoğan'ın avenesine duyurulur. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde güvenlik toplantısı, 23.1.2018... SADAT kurucusu, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde devletin en üst güvenlik zirvesinde oturuyor, üye olarak oturuyor. Şimdi hal buyken, siteden aldık, yani biz uydurmadık; Cumhurbaşkanlığı resmi internet sitesi, bunun da çakmasını yapamazlar herhalde. Her tweet atanın tepesine çöken, bunun çakmasını yapana ne yapar kim bilir? Yani çakma değil, bu böyle Erdoğan. Niye bunu söylemek gereği duydun, onu bilmiyorum. Belli ki sen de SADAT'ın karanlık iş ve işlemler içinde olabileceği zannı içindesin. Yoksa çıkar dersin ki: ‘Ne münasebet kardeşim, evet bu böyledir.’ Neden bunu böyle söylemeye gerek duydun, çok merak ediyoruz ve doğal olarak sana oy verenler başta olmak üzere herkes yeni bir açıklama bekleyecek.

TÜRKİYE RİSK ALTINDA

Bir ülkenin ekonomisi risk altındaysa, demokrasisi risk altındaysa esasen ülke risk altındadır. Türkiye'nin şimdi tam olarak yaşadığı budur. Milletçe borçlanıyoruz, milletçe borçlanıyoruz. Ağustos 2021, 8 ayda borç stokumuz bir trilyon büyüdü. 2.1 trilyon olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin borcu, 3.1 trilyon oldu 8 ayda. Faiz yükü de büyüdü. Yine Ağustos 2021'de 1.1 trilyon olan Türkiye'nin faiz yükü, 2.4 trilyon oldu. Bunu şimdi toplasan 5,5 trilyon borcumuz var. Türkiye'nin bir yıllık bütçesi 1 trilyon 700 yüz milyar 2022 bütçesi. Borcumuz, 3 tane 4 tane bütçe kadar; 5,5 trilyon borcumuz var. Sebep? Döviz kuru. Sebep? Faiz oranlarındaki artış. ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ diyen Erdoğan, bütün bu musibetlerin tek ve yegane sebebidir.

BECERİKSİZLİK DEĞİL İHANET

Fahiş fiyatlarla mücadele timi kurmuş beyefendi, fahiş fiyatla mücadele timi kurmuş. Şimdi bu timde kim görevli bilmiyorum. Bu tim kimin yakasına yapışacak ben onu bilmiyorum ama time bir ihbarda bulunuyorum ben: En yüksek artış bir yıllık bazda gübrede oldu; yüzde 400. Bu fahiş değil mi Erdoğan? Bu gübre fiyatını kim arttırdıysa, şu timi oraya bir yolla. Tim senden başlasın işe. En fahiş fiyat gübrededir, yüzde 400'dar ve sebebi sorumlusu Erdoğan'dır. Erdoğan, benzine yüzde 221 zam yaptın, time söyle. Erdoğan, mazota yüzde 240 zam yaptın, time söyle. Çaya şimdi en son 43 ama toplamda yüzde 84 zam yaptın, timin haberi olsun. Milletin aklıyla alay etmeyin artık. Ve millet zararda ama haramiler kârda. Millet darda, haramiler safhada. Kur korumalı mevduat için ‘bu ihanettir, bu yoksuldan alıp fakire vermektir’ dedik. Bugün 18 Mayıs, 3 ay geri gittim; 18 Şubat 2022'de.Tuncay Bey bankaya 1 milyon para yatırdı, Şimdi 3 ay doldu, Tuncay Bey bankaya gitti. Banka, 1 milyon 169 bin lirayı önüne koydu. 169 bin liranın 134 bin lirasını devlet veriyor Tuncay Bey'e. Banka ne kadar veriyor biliyor musunuz 1 milyona? 35 bin lira, 3 ayda ama Tuncay Bey 1 milyon 169 bin aldı, 134 bini devletten. Devlet dediğin ne? Sen, ben... Bu şekilde mart-nisan ayında 16.3 milyar parayı devlet yoksuldan aldı, -banka değil devlet- zengine verdi. 10 milyar da vergi kaybı var, bir de bunlar vergiden muaf. 10 milyarda vergi kaybı var, ne eder? 26 milyar 300 milyon TL kur korumalı mevduat kapsamında, mart ve nisan ayında milletin kesesinden çıktı kardeşim, çıktı.

Bu tablo beceriksizlikle de izah edilemez. Yani Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu hal, beceriksizlikle izah edilemez. Bu kadar kötü yönetim neyle izah edilir biliyor musunuz? İhanetle, ülkeye ihanet de izah edilir. Hani bunlar ikide bir "dış güçler, dış güçler" diyor ya, ben size söyleyeyim. Bal gibi, buz gibi içerden hançerleniyoruz; hem ekonomimiz hançerleniyor, hem demokrasimiz hançerleniyor.

SOYLU ERDOĞAN’A ÖZENMİŞ GÖZALTI YAPTIRIYOR

CHP il başkanlarına siyaset yasağı koyarak filan bu işten kurtulamazsın. Korkunun ecele faydası yok. Parti binalarımızdaki pankartları indirerek kurtulamazsın, korkunun ecele faydası yok. ‘Tayyip kaç ,kadınlar geliyor’ diyen çocukları gözaltına almak gaflettir, gaflet... Bir korkunun, bir kabusun ürünüdür ve şu ‘süslü Sülo’ diyen bir cumartesi annesini karakola çekmek de aynı şeydir. Soylu da diyor ki: ‘Benim Erdoğan'dan neyim eksik? Ona ona laf söylemek cezaevini gerektiriyorsa, bana laf söylemek de en azından bir karakol gerektirsin’ diyor. Yarışa bak, yarışa... Ama şuna üzüldüm: Bir öğretmen olarak 16 yaşında, 17 yaşındaki lise öğrencilerimizi okuldan, derslikten, öğretmeninin önünde karakola götürmek; işte eşkıyalık arıyorsan bu tam bir eşkıyalık, tam bir eşkıyalık. Tazyikli suyun, biber gazın, copun, dipçiğin, panzerin yetmedi, şimdi mahkemeleri giyotin gibi kullanıyorsun. O hakimlere de çok üzülüyorum. Acıyorum onların haline, çok acıyorum hem de ama bil ki seni yeni silahın mahkemelerde kurtaramaz. Sandık ya gelecek, ya gelecek. Öyle de gelecek, böyle de gelecek. Millet sana hak ettiğini verecek ve unutma Erdoğan!”