26.05.2025

Deniz Yücel: "CHP Olarak Bir Bayramlaşma Programı Yapmayı Doğru Bulmadık"

CHP Genel Başkanı Özgür Özel başkanlığında parti genel merkezinde toplanan Merkez Yönetim Kurulu devam ederken açıklama yapan Parti Sözcüsü Deniz Yücel, Kurban Bayramı'nda diğer partilerle bayramlaşmayacaklarını belirterek, "Geçtiğimiz bayramın öncesinde İBB Başkanımız ve çalışma arkadaşları, yol arkadaşları hukuksuz bir şekilde tutuklanmıştı. Biz o zaman 'Bayram bayram olmaktan çıktı' demiştik. Şu anda da aynı noktadayız. Hukuksuzluklar artarak devam ediyor. Böyle bir ortamda böyle bir süreçte biz CHP olarak bir bayramlaşma programı yapmayı doğru bulmadık" dedi.

CHP MYK, parti genel merkezinde CHP Genel Başkanı Özgür Özel başkanlığında saat 13.45'te toplandı. MYK toplantısının önemli gündem başlıkları arasında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP'nin tutuklu Cumhurbaşkanı aday Ekrem İmamoğlu, CHP’nin 38. Olağan Kurultayı'nın iptali davası, İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından her çarşamba İstanbul'un bir ilçesinde ve her hafta sonu farklı illerde düzenlenen mitingler ve asgari ücret yer aldı. CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel, MYK toplantısı devam ederken yaptığı basın toplantısında sözlerine İBB operasyonlarına tepki göstererek başladı. Yücel, şöyle konuştu:

"Millet iradesi 68 gündür tutsak. İstanbul’un üç kez seçim kazanmış Büyükşehir Başkanı Silivri zindanında. Esenyurt, Beşiktaş, Şişli, Beylikdüzü ve Beykoz Belediye Başkanları Silivri zindanında. Ortada ne iddianame var, ne somut delil. AKP yargısının siyasi soruşturmaları, hukuksuz gözaltıları ve tutuklamaları dalga dalga devam ediyor. Somut delil bulamadılar, gizli tanıklar devreye girdi. Gizli tanık ifadeleri yetmedi, emniyette, savcılıkta, nöbetçi mahkemede avukat huzurunda ifade veren kişilere ifade değiştirttiler, itirafçı yaparak aleyhe beyan almaya çalıştılar. Ancak itirafçı yaratma çabalarının, aslında iftiracı yaratma çabası olduğunu biliyoruz.

İBB'ye düzenlenen operasyonların sayısı artıyor ama dosya içeriği hala bomboş. Aslında tüm bu yaşanan soruşturmaların tek bir sebebi var. O da Ekrem İmamoğlu korkusu. Biri 2014’de Beylikdüzü’nde, üçü İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinde olmak üzere AKP’yi ve Erdoğan’ı tam dört kez yenen Ekrem İmamoğlu korkusu öyle bir boyuta ulaştı ki; adil ve demokratik bir yarışa girmektense, asılsız iddialarla, uyduruk delillerle Ekrem başkanı oyun dışına çıkarmaya çalışıyorlar.

"Hakimler Savcılar Kuruluna başvuruda bulunacağız"

Ekrem İmamoğlu korkusu öyle bir boyuta ulaştı ki; 35 yıl sonra yetkisiz bir kurul eliyle anasının ak sütü gibi helal diplomasını iptal ettiler. Bir kişiyi oyun dışına atmak uğruna; 28 kişinin diplomasını daha iptal ettiler, insanların hayatlarını kararttılar. Ekrem İmamoğlu korkusu öyle bir boyuta ulaştı ki; İBB'ye bağlı metro, metrobüs, otobüs ve vapur gibi toplu taşıma araçlarında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla Sayın İmamoğlu’nun fotoğraf, video ve ses kayıtlarının kullanılmasını yasakladılar. Bakın İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının böyle bir yetkisi yok. Böyle bir talimat veremez. İstanbul Başsavcılığı'nın masumiyet karinesini, lekelenmeme hakkını ihlal eden bu yetkisiz ve hukuksuz kararına karşı parti olarak Hakimler Savcılar Kuruluna başvuruda bulunacağız."

"Pusulası hukuk değil saray olanların başlatacağı soruşturmalar bize vız gelir"

Yücel, Boğaziçi Köprüsü'ne 'İmamoğlu’na Özgürlük' pankartı açılmasının ardından soruşturulma başlatılmasına tepki göstererek, şunları kaydetti:

"Uzun zamandır iktidarın şirazesinin kaydığı ortada. Ancak bu son yasakla yani fotoğraf, video, afiş yasağıyla iktidarın Ekrem İmamoğlu korkusu başka bir boyuta geçti. Kendini İstanbul değil Türkiye savcısı zanneden zat, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne gönderdiği yazıyla masumiyet karinesini yerle bir ettiği gibi bu kararı protesto etmek için Boğaziçi Köprüsü’ne 'İmamoğlu’na Özgürlük' pankartı asan milletvekili arkadaşlarımız hakkında jet hızıyla adli soruşturma başlatmış. Pusulası hukuk değil saray olanların başlatacağı soruşturmalar bize vız gelir. Talimatlı yargının soruşturmaları da, yasakları da, davetiye ile çağrılsa gelecek olan dürüst insanlara düzenlenen şafak operasyonları da bize vız gelir. Yandaş eliyle basın ve medyada oluşturulmaya çalışılan algı operasyonları da bu memleketteki namuslu, ahlaklı ve vicdanlı milyonlara zerre etki etmez. Çünkü Sayın İmamoğlu’nun halkla kurduğu bağ, gönül bağıdır. İstediğiniz yasağı getirin, sizin gücünüz bu bağı koparmaya elbette yetmez.

"Geleceğin Cumhurbaşkanı Sayın İmamoğlu’na destek çığ gibi büyüdü, büyümeye de devam ediyor"

Geleceğin Cumhurbaşkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’na destek çığ gibi büyüdü, büyümeye de devam ediyor. Son büyük tepki ve önemli bir çağrı Sosyalist Enternasyonal Konseyi’nden geldi. 21-25 Mayıs arasında İstanbul’da düzenlediğimiz ve partimizin ev sahipliğini yaptığı Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı sona erdi ve son oturumda Konsey, Ekrem İmamoğlu hakkında bir karar açıkladı. Açıklamada; Ekrem İmamoğlu'na yapılan haksız tutuklamanın hiçbir yasal dayanağını olmadığını, bu tutuklamanın öncesinde İmamoğlu'nu siyasi hayattan uzaklaştırmayı amaçlayan ve giderek artan bir dizi hukuksuzluklar yaşandığı ifade edildi.

"Bu çağrıyı yok saymak evrensel hukuk kurallarına gözünü, kulağını kapatmaktır"

Dünya kamuoyunda büyük yankı uyandıran bu çağrıyı yok saymak, medeni dünyaya, evrensel hukuk kurallarına gözünü, kulağını kapatmaktır. Ülkemizin temel hak ve özgürlükler ve hukuk güvenliği konusundaki sicilini ve imajını yerle bir eden AKP iktidarı, bu uluslararası çağrıya kulak vererek, derhal kendine çekidüzen vermeli ve hukuk çizgisine dönmelidir.

"Sendikalar ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte ara zam konusunu masaya yatıracağız"

İktidar kanadında asgari ücret ara zammından bahseden dahi yok. CHP elbette bu sessizliğe, bu yüzsüzlüğe, bu kayıtsızlığa seyirci kalmayacak. Bu hafta hızlıca planlama yaparak, işçi ve işveren örgütlerine ziyaretlerimizi gerçekleştireceğiz. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Gamze Taşçıer bu hafta içerisinde TÜRK-İŞ’i, DİSK’i, HAK-İŞ’i ve TİSK’i ziyaret edecekler. Yapılan görüşmelerin ardından asgari ücret teklifimizi ve KOBİ işveren desteğini açıklayacağız. Emekçilerimizi sistematik bir şekilde fakirleştiren AKP iktidarından; sendikaların, sivil toplum kuruluşlarının ve emekçilerimizin de desteğiyle, emekçinin hakkı olan temmuz ara zammını söke söke alacağız.

"Bu ülkede milyonlar güne 'Acaba bugün hangi felaket haberini duyacağız?' korkusu ile başlıyor"

DİSK-AR’ın verilerine göre; 2025 yılının ilk üç ayında işçi, memur ve emeklilerin toplam gelir kaybı 134,2 milyar TL’ye ulaştı. İşçi ücretlerinde 75,6 milyar TL, Memur maaşlarında 28,1 milyar TL, emekli aylıklarında ise 30,6 milyar TL'lik kayıp meydana geldi. Aynı dönemde 22 bin 104 TL asgari ücret, üç ay içinde 2 bin 224 TL eriyerek 19 bin 881 TL’ye düştü. Emekçinin de emekçinin alım gücünün de yüksek enflasyon karşısında direnecek hali kalmadı. Açlık sınırı 24 bini, yoksulluk sınırı 78 bini geçmişken, işçinin, emekçinin, memurun, emeklinin gıda enflasyonuyla, fahiş kira artışlarıyla, elektrik, su, doğalgaz faturalarıyla baş edecek gücü kalmadı. Ekonomideki vahim durum rakamlarla, bu kadar somut şekilde ortadayken Sayın Erdoğan çıkmış düşen doğum hızı ekonomi ile ilgili değil demiş. Sayın Erdoğan, doğum hızının düşmesi öyle sizin söylediğiniz gibi popüler kültürün konforundan, tüketim heveslerinden falan değil. Bu ülkede milyonlar güne 'Acaba bugün hangi felaket haberini duyacağız?' korkusu ile başlıyor.

Hiç kimse, bugün elinde olanın yarın yine elinde olacağından emin değil. Kadınlar evde, işte, sokakta güvende değil. İşçi mutsuz, emekli mutsuz, dar gelirli mutsuz. Çiftçi, üretici, esnaf mutsuz. 67 kişinin alınacağı bir iş ilanına, 27 bin kişinin başvurduğu bu ülkede gençler mutsuz gelecekten umutsuz. Böyle bir ortamda gençler nasıl evlensin? Kendileri zor geçinen, hayata zor tutunan yeni evli çiftler nasıl, neye güvenerek çocuk sahibi olsun? Siz istediğiniz kadar aile yılı, o yılı bu yılı ilan edin. Ekonomideki çöküş durmadan, sosyal hayattaki baskı, sansür ve kısıtlamalar kalkmadan, temel hak ve özgürlüklerin ihlali durdurulmadan, hukukun üstünlüğü yeniden tesis edilmeden nüfus artmaz.

"Bu ülkeyi bu hale siz bir günde getirmediniz"

23 yıllık iktidarınız boyunca, 19 Mart hukuk darbesine giden yolları taşlarla tek tek döşediniz, ilmek ilmek hukuksuzluk işlediniz, liyakatsizlik işlediniz. Bu ülkeyi bu hale siz bir günde getirmediniz. Bu ülkeyi bu hale iş insanlarına TÜSİAD’a uyguladığınız gözaltılarla, başkanına vurduğunuz kelepçeyle getirdiniz. Sıcak parayı ve yabancı sermayeyi ürküten güvensiz ülke imajını inşa ederek getirdiniz. Ülkemizi tek adam rejimiyle yönetilen ülke konumuna sokarak getirdiniz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle getirdiniz. Haksız ve hukuksuz kayyım uygulamalarınızla, bir milletvekilini hapse atarak, milli iradeyi gasp ederek getirdiniz. Demokratik haklarını kullanan gençlerimizi tutuklayarak getirdiniz. Kısaca hukuk düzenini yok ederek getirdiniz. Çünkü hukuk düzeninin olmadığı bir ülkede ekonomik refah beklenemez. Bu örneklerin her biri, ekonomik buhrana giden yolu oluşturan tuğla taşlarıydı.

"Yandaşınız olan gazetenin manşetine kulak verin ve derhal sandığı getirin"

Biz de diyoruz ki madem yönetemiyorsunuz o zaman derhal seçime gidelim. Buradan Yeni Şafak Gazetesinin manşetiyle iktidara bir çağrı yapalım; yandaşınız olan gazetenin manşetine kulak verin ve derhal sandığı getirin. Öyle faturayı Mehmet Şimşek’e keserek, 23 yıllık iktidarınızı aklayamazsınız.

"Çakılı kaldığınız o makamı terk etme vakti çoktan geldi, geçiyor"

Arkadaş, siz mevcut Anayasa’ya uymayıp, her fırsatta Anayasa’yı ağır şekilde ihlal ederken, Anayasa Mahkemesi kararlarını yok sayarken, millet iradesini gasp edip muhalif belediyelere kayyım atama derdine düşmüşken, sandıkta yenemediğine, türlü kumpaslar kurup, tehditler savurup, ağza alınmayacak hakaretleri meydanlarda söylerken, sırf sana rakip olduğu için, senin koltuğunu salladığı için bir belediye başkanını Silivri’ye gönderirken seninle kim, nasıl yeni anayasa yapar? Bir de aday olma derdim yok demiş. Çakılı kaldığınız o makamı terk etme vakti çoktan geldi, geçiyor. Bu saatten sonra ülkemiz için yapabileceğiz tek ve en iyi şey, hızlı bir şekilde erken seçim kararı almak olur. Bundan başka söyleyeceğiniz her şey lafügüzaftır.

"Çarşamba günü muhteşem bir kalabalıkla Esenler’i de AKP’nin kalesi olmaktan çıkaracağız"

Hafta sonu cumartesi günü Düzce'de, pazar günü de Antalya'da olacağız. Hafta ortası çarşamba akşamı İstanbul Esenler’deyiz. Esenler, bugüne kadar AKP’nin kalesi denilen ilçelerden biriydi. Çarşamba günü muhteşem bir kalabalıkla Esenler’i de AKP’nin kalesi olmaktan çıkaracağız."

"CHP olarak bir bayramlaşma programı yapmayı doğru bulmadık"

Açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Yücel, partisinin bayramlaşma programının sorulması üzerine, "Geçtiğimiz bayramın öncesinde İBB Başkanımız ve çalışma arkadaşları, yol arkadaşları hukuksuz bir şekilde tutuklanmıştı. Biz o zaman 'Bayram bayram olmaktan çıktı' demiştik. Şu anda aynı noktadayız. Hukuksuzluklar artarak devam ediyor. Böyle bir ortamda böyle bir süreçte biz CHP olarak bir bayramlaşma programı yapmayı doğru bulmadık. O yüzden böyle bir programımız olmayacak bu bayramda" yanıtını verdi.

"Bu işlerin böyle torba yasalarla ya da kaptı kaçtı mantığıyla aceleye getirilmesi adaletsiz sonuçlara neden olmaktadır"

Yücel, Meclis'te görüşülmesi beklenen İnfaz Yasası'yla ilgili sorulan soru üzerine, "İnfaz yasasıyla ilgili bir çalışmaları var. Bu konuyu grup başkanvekillerimiz yakından takip ediyorlar. Önümüzdeki günlerde daha detaylı bir açıklama yaparlar. İnfaz Yasası'nın bu kadar sık değiştiği bir ortamda, bu kadar hukuksuzluklar yapılırken 23 yıllık AKP iktidarı iktidarda olduğu sürece baktığımızda bu işlerin böyle torba yasalarla ya da kaptıkaçtı mantığıyla aceleye getirilmesi birtakım sağlıksız sonuçlara adaletsiz sonuçlara ve adaletsiz uygulamalara neden olmuştur ve olmaktadır" ifadesini kullandı.