15.12.2022

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal: “Dünümüzü Çalanlara, Yarınlarımızı Asla Çaldırtmayacağız”

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, “Bugün bu büyük ülkenin her şeyini çalanlar çaldıkları yetmedi, sandıkları çalmaya karar verdiler. Ama bilsinler ki dünümüzü çalanlara, yarınlarımızı asla çaldırtmayacağız” dedi.

Millet İttifakı liderleri, hakkındaki mahkeme kararının ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na destek için İstanbul Saraçhane’de düzenlenen Millet, İradesine Sahip Çıkıyor” mitinginde vatandaşlara hitap etti.

Demokrat Parti Genel Başkanı Uysal, mitingde yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Kalk yiğidim, dağ başını duman almış; aslan payını, aslan olmayanlar almış… Aziz İstanbul, Fatih’in emaneti kutsal şehir. Aziz İstanbullular, kıymetli genel başkanlarım, demokrasi mücadelesinin yılmaz savunucuları; öncelikle hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.

Bir tarihi günde buradayız. Aya ilk ayak basan astronotun dediği gibi, ‘Benim için küçük için bir adım ama insanlık tarihi için bir büyük adımdır’ dediği gibi, Türk milletinin tarihi yürüyüşündeki bir önemli kilometre taşının bulunduğu noktadayız.

Bir büyük üzüntü içerisindeyim. Bir büyük hüzün içerisindeyim. Milletim için üzüntü içerisindeyim. Bu büyük devlet için üzüntü içerisindeyim. Geleceği karartılan gençlerimiz adına bir büyük üzüntü içerisindeyim. Evlatlarının geleceğini göremeyen annelerin babaların adına bir büyük üzüntü içerisindeyim. Üzüntümün sebebi şudur aziz İstanbullular: Bu büyük ülke, bu büyük millet; bu kadar kötülüğü hak etmiyor, hak etmiyor, hak etmiyor.

Zalim, zulmünü celladına yaptırırmış. Zalime, onun cellatlarına, uşaklarına karşı bir büyük mücadeleyi burada başlatıyoruz. Yekvücut oluyoruz. Hep beraber; ‘yeter, söz milletin’ diye haykırıyoruz.

2019 yılında aslında Türk demokrasisinin çok partili hayata geçtiğimizden itibaren darbelere, ara dönemlere, kesintilere rağmen; ana kolonu sandıkla ilgili bir büyük tartışma olmamış. Ama 6 Mayıs 2019, Türk demokrasisi için bir büyük kırılmanın yaşandığı tarihtir. Demokrasimizin ana kolonunun çökertildiği tarihtir. İstanbul’da milletin iradesiyle belediye başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu’nun yetkisinin alındığı tarihtir. Ama milli iradenin önüne set çekilmez, milli iradenin önüne duvarlar örülmez. Milletin gücü, azmi, kararlılığı; her daim önüne örülmüş o duvarları yıkıp atmıştır. Türk demokrasisi işte bunun tarihidir.

Aziz İstanbullular… İşte bugün de; bu bitmeyen kin ve garezin, İstanbul’da millete yaslanarak iktidar olanların, zaman içerisinde devletin tahakküm eden gücüyle beraber milletin iradesinin üzerine, ‘hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir’ iradesinin üzerine kayıt da koymak için, şart da koymak için işte dün Ekrem İmamoğlu’na, İstanbul’un şehreminine bu cezayı verdiler. Ama bilsinler ki, bu kararın nokta kadar milletin vicdanında bir karşılığı yoktur.

Bu kararları alanları biliyoruz, bu kararları aldıranları biliyoruz. Bilmiyor muyuz? Herkesin bildiği bir sır, biliyoruz. Demokrasiyle, hukuk ile bu iktidar sahiplerinin ufuklarını gördük. Bakmayın isimlerine Adalet ve Kalkınma Partisi dediklerine; adaletleri batalı çok oldu, onların adaleti Deniz Feneri davalarında zaten batmıştı.

İşte buradan haykırıyorum, adaleti sistematik bir şekilde bu memlekette uygulayanlara haykırıyorum: Adınızda kalacağınıza, alnınızda kalsaydı. Yarınlarda göreceğiz; bu ülkenin kaldırım taşlarında, İstanbul başta olmak üzere bu kararları alanlar alnı dik, başı dik bir şekilde dolaşamayacaklar. Nasıl Yassıada’da ‘sizi buraya tıkan irade böyle istiyor’ diyorlarsa, işte bugün de ortadaki bütün çarpıklıkları ifşa edercesine hâkim bir karar veriyor.

Değerli İstanbullular, aziz İstanbullular; zaman zaman bu iktidarın hukuk reformundan bahsettiğini biliyoruz. Yakınlarda bütçe görüşmelerinde, Büyük Millet Meclisi’nde de ifade ettim. Siz reform yapmayın sizden bir şey beklemiyoruz, siz organize kötülük yapmaktan vazgeçin, FETÖ’cülerin size bıraktığı hukuksuzluk icat etmekten vazgeçin.

O nedenle Aziz İstanbullular; işaret fişeğini bugün buradan yaktığımız hukuk mücadelemizin, demokrasi mücadelemizin, eninde sonunda milletin iradesiyle tarihin tecelli edeceği gün, milletimiz iradesini ortaya koyacaktır. Onların tek bir iddiası, ideali ve davaları var. Onlar, bir kişinin ailesinin ve şürekâsının iktidarı ve mutluluğu için kavga veriyorlar. Oysa bizlerin, bugün ne kadar haklı olduğumuz, ne kadar doğru olduğumuz ortaya çıkıyor. Altılı Masa etrafında bir araya gelmiş olanlar, bugün bir arada bulunanlar, yekvücut olanların demokrasi diye bir kavgası var. Korkusuzca yaşama hürriyeti adına bir meselesi var. Bu ülkede fırsat eşitliği diye bir kavgası var. Herkesin hukukundan emin olduğu bir Türkiye’yi kurma gibi bir ideali, mücadelesi, kavgası var.

Aziz İstanbullular; işte bugün buradan attığınız adımla beraber, büyük Atatürk’ün 16 Mayıs 1919’da Bandırma Vapuru’yla İstanbul’dan Samsun’a giderken tarihe not düştüğü gibi bir kaydı not düşüyorsunuz. Kız Kulesi açıklarında Bandırma vapuru aranmak istenir, silah ve mühimmat taşıyor iddiasıyla aranmak istendiğinde, büyük Atatürk aranmasına müsaade eder. En nihayetinde bir şey bulamazlar, Bandırma vapuru usul usul Karadeniz’e açıldığında, işte bizim için bugün de mihenk olan bizim için de kılavuz olan, işte şu tarihi sözü Büyük Atatürk tarihe nakşetmiştir. Ve demiştir ki, ‘Onlar zannediyor ki biz Anadolu’ya mühimmat ve silah götürüyoruz, oysa bilmiyorlar ki biz Anadolu’ya mühimmat ve silahtan daha önemli bir şey götürüyoruz. Biz Anadolu’ya cesaret ve irade götürüyoruz’ demiştir.

İşte bugün buradan sadece İstanbul’umuz değil; çatlamış toprakların hasretini dindirmek için, her biriniz, her birimiz Türkiye’nin üzerine örülen kademe kademe her gün rengi koyulaşan bu örtüyü atıp kaldırmak adına bu cesareti ve iradeyi taşımalıyız.

Taşıyacak mıyız? Allah’ın izniyle taşıyacağız.

İşte gün, görünmez ordularla buluşma günüdür. Gönül çizgisi içerisinde bu büyük Cumhuriyetin tarihi bir buçuk asırlık tarihi yürüyüşümüzle bize bahşettiği bu değerlere sahip çıkacak, kendi varlığını her şeyin önünde görenlere karşı, ‘yeter, söz milletindir’ diyerek, bu atanmış hâkimlerin verdikleri kararları Allah’ın izniyle hep beraber yerle bir edeceğiz, yerle bir edeceğiz.

Bugün burada, bu tarihi ana şahitlik etmekten dolayı çok mutluyum. Bu mutluluğumu şu sözlerle tamamlamak istiyorum. Bugün, bu büyük ülkenin her şeyini çalanlar, çaldıkları yetmedi sandığı çalmaya karar verdiler. Ama bilsinler ki; dünümüzü çalanlara, yarınlarımızı asla çaldırtmayacağız.

Belediye Başkanımız, İstanbul’un şehremini Sayın Ekrem İmamoğlu’na milletin helal oylarını tekrar helal ettirdiniz. Allah’ın izniyle bu hukuksuz kararı da, tarih tecelli edecek, bu büyük ülkede topyekûn bir deli gömleği giydirme teşebbüslerini hep beraber yırtıp atacağız.

Bu vesileyle bu bereketli günde, bu rahmetli günde burada bulunan tüm İstanbullulara, tüm dostlara, başta genel başkanlara saygılarımı sunuyorum. Yarınlar, Allah’ın izniyle hepimiz için aydınlıktır, o aydınlık yarınlarda buluşmak ümidiyle, hepinizi can-ı yürekten selamlıyor, Allah’a emanet ediyorum. Allah’a emanet olunuz.

Gündem'den Öne Çıkan Haberler