03.12.2022

Daron Acemoğlu: “Türkiye’nin Demokrasiyi ve Sağlıklı Bir Ekonomiyi Aynı Anda Kurması Lazım, Bu Çok Mümkün”

CHP’nin “İkinci Yüzyıla Çağrı Buluşması”, İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda yapıldı. Prof. Dr. Daron Acemoğlu, grafiklerle yaptığı konuşmada; şunları söyledi:


Çok teşekkürler. Sizlerle beraber bu konferansa katılabildiğim için çok mutluyum. Şu anda slaytları göstereceğim, ondan sonra konuşmaya başlayacağım.

Şu anda sağlıklı bir Türkiye ekonomisi kurmak konusunda konuşmak istiyorum. Türkiye’nin büyüme dinamikleri az çok biliniyor. 1980’lerin sonunda ve 1990’larda potansiyelinin çok altında büyüdükten sonra Türkiye 2001- 2006 yılları arasında Gayrisafi Hasıla (GSMH) büyüme oranını yüzde 6’lara kadar çıkarttı. Ama ondan sonra daha istikrarsız ve orta oranlı bir büyüme görüyoruz.

Potansiyelinin altında ama büyüme oranından daha da önemlisi büyümenin kalitesi. Büyümenin kalitesinin birçok yönü var ama ana problem Türkiye’de verimlilik. Büyümenin verimliliği arttırmaması. Buna birçok değişik açıdan bakmak mümkün ama ekonomistlerin en çok kullandığı kavramlardan bir tanesi ‘toplam faktör verimliliği’ ve ‘toplam faktör verimliliğinin büyümesi.’ Bu büyümenin ne kadarının yeni teknolojilerden, kaynakların doğru dağılmasından, yeteneklerin, üretkenliğin artmasından geldiğini gösteriyor. Toplam faktör verimliliği büyümesini ne kadar artırırsanız ekonominin potansiyelini de o kadar arttırmış oluyorsunuz.

Bu figür de size Türkiye büyümesinin nereden geldiğini gösteriyor, iş gücünün büyümesinden mi sermayenin yani fiziksel kapitalin büyümesinden mi yoksa toplam faktör verimliliğinden mi? Burada maviyle gördüğünüz şey toplam faktör verimliliğinin büyümesi ama daha da basiti değişik dönemlerde ortalamasını gösteriyor. Sarıyla gördüğünüz çizgi 1990’larda sıfır büyüme olduğunu gösteriyor toplam faktör verimliliğinde. Yani üretkenlikte, verimlilikte hiçbir gelişme yok ve bu zaten problemin büyük bir parçası. 2001-2006 arasında değişik bir tablo çıkıyor karşımıza. Enflasyon kontrol altına alındığı zaman, mali politikalar doğru bir çerçeveye doğru adım attıkları zaman, yolsuzluğa karşı ufak birkaç adım atıldığı zaman ve başka reformlarla beraber Türkiye ekonomisinin potansiyeli artıyor ve büyüme daha kaliteli bir hale geliyor. Yüzde 5 oranında ortalama toplam faktör verimliliği büyümesi var. Bu, Türkiye ekonomisinin aslında ne kadar önü açık bunun bir göstergesi. Ama ne yazık ki 2006’dan sonra yolsuzluk artıyor, reformlar tam tersine gidince yine görüyoruz ki ortalama yüzde sıfır hatta negatif. Yani, Türkiye’de verimlilik artışı yok.

Bu toplam faktör verimliliği biraz soyut bir kavram. Daha somut olarak bakmak mümkün. Örneğin; Türkiye ne ihraç ediyor diye bakabiliriz. Örneğin, 1990’ların ortasında Türkiye ne ihraç ediyor diye baktığımızda bunun çoğu tarımsal ürünler ve düşük kaliteli ürünler. Örneğin, tekstil… Ama burada bir iyileşme görüyoruz 1990’lardan 2006 senesine kadar. Orta kaliteli, orta teknolojisi olan ürünlerin payı gayet hızlı bir şekilde artıyor. Örneğin, beyaz eşyalar. En yüksek teknolojilerde o kadar büyük bir ilerleme yok ama yine de ihracatın teknoloji katkısı giderek artıyor. Ama ne yazık ki 2006-2007 senesinden sonra burada bir duruluş var. Daha sonra hiçbir ilerleme yok. Yani Türkiye yine düşük kaliteli büyümeye geri dönüyor.