25.07.2024

Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel: “Tayyip Bey Gariban, Köylü Sevmiyor; Zengin Seviyor”

Cumhuriyet Halk Partisi,CHP Genel Başkanı,Özgür Özel,Bursa,Mustafakemalpaşa,Gazi Mustafa Kemal Atatürk,Cumhurbaşkanı Erdoğan,Karacabey Ovası,emekli emekçi çiftçi mağdur,sırtındaki küfeyi istiyoruz,Ekrem İmamoğlu,gıda ambargosu,Türkiye İttifakı,chp.org.tr,CHP kurumsal web sitesi

CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL:

“BİZ SAHİP ÇIKMAYA HAZIRIZ; BIRAK, BİZ YÖNETECEĞİZ”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Bursa Mustafakemalpaşa’da halk buluşmasına katıldı. CHP Genel Başkanı Özel, emekli, emekçi, çiftçi, esnaf, staj ile çıraklık ve TOKİ mağdurlarının sorunlarına dikkat çekerek, “Biz ne kadar söylesek de Tayyip Bey yapmıyor. Çünkü gariban, köylü sevmiyor; zengin seviyor. Artık ondan istemeyi bırakıyoruz. O, ‘Küfe yok’ diyor ya biz onun sırtındaki küfeyi istiyoruz. Biz onlara sahip çıkmaya hazırız; bırak, biz yöneteceğiz” dedi.

Bursa Mustafakemalpaşa’da halk buluşmasına katılan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, “2018’de bu meydanda konuştum, bu iki belediyeye de Mustafakemalpaşa’ya da, büyükşehire de CHP iktidarı yakışır dedik. O dönem çok küçük bir farkla kaybettik. Ama hep içimde yara. Bu isimde bir ilçe CHP’de olmayacak da CHP’li bir belediye başkanında olmayacak da kimde olacak diye” ifadesini kullandı. Özel, şunları söyledi:


“‘MADEM Kİ PARTİM KAZANAMADI, CEZA VERİYORUM’ DİYOR”

“Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün adını taşıyan, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Kemal Paşa’nın adı bundan sonra Mustafakemalpaşa olsun diye kasaba meclisinde karar çıkartıp, bunu Ankara’ya yollayanlara Allah’tan rahmet diliyoruz, minnet duyuyoruz. Bu kadar Atatürk sevgisinin olduğu yerde elbette ki sonuçlar böyle olmalıydı. Bakın Mustafakemalpaşa’nın meydanına, Mustafa Kemal Paşa’nın resimleri, Mustafa Kemal Paşa’nın ay yıldızlı al bayrağı nasıl yakışmış, nasıl yakışmış. Bursa merkezden sonra en çok mahallesi olan, 137 mahallesi olan bir ilçe burası. Hizmet kolay değil. Çok çok geniş bir coğrafya, çok zor şartlarda, çok büyük borçlarla devir alınmış bir belediye. Sadece SGK’ya 150 milyon lira borç var. Şimdi Tayyip Bey çıkmış diyor ki ben bu SGK borçlarını belediyelere giden İller Bankası ödeneğinden keseceğim. Yani şunu söylüyor Tayyip Bey, ‘AKP’li olsun, MHP’li olsun. CHP’li olsun, İYİ Partili olsun, hangi görüşten olursa olsun. Mustafakemalpaşa’da madem ki benim partim seçimi kazanamadı, hepsine ceza veriyorum. Parayı kesiyorum’ diyor.”

“ÇÖPLERİ ELLERİMİZLE TOPLARIZ BAŞKANIMIZIN YÜZÜNÜ EĞDİRMEYİZ”

“Şöyle yapıyor Tayyip Bey. Tayyip Bey diyorsun ki, ‘Yemeği bizim AKP’liler yedi hesabı şimdi siz ödeyeceksiniz. Hem bu dönemi ödeyeceksiniz, hem geçmişi temizleyeceksiniz.’ Bu sayede umudu şu, ‘Hizmet aksayacak, vatandaş CHP’ye oy verdiğine pişman olacak. Genel seçimlerde CHP’yi iktidar yapamayacağız.’ Bak, cevap veriyorum. Çok beklersin. Çok beklersin. Parayı yollamayayım, çöpleri toplamasınlar. Parayı yollamayayım, hizmet yapamasınlar. Bak biz buraya mazeret üretmeye gelmedik. İcap ederse hepimiz çıkarız, çöpleri elimizle toplarız ama yine de başkanımızın yüzünü öne eğdirmeyiz, Mustafakemalpaşa’yı mağdur etmeyiz.”

“YURTDIŞINDA ARAZİLER KİRALAYIP ÇİFTÇİYİ MAĞDUR ETTİLER”

“Tabiİ ki ‘Mustafakemalpaşa’ deyince, ‘Karacabey’ deyince en önemli mesele tarım. Geçmişte bu ülkenin ilk Cumhurbaşkanı, ‘Köylü milletin efendisi’ diyordu. Ama şimdi o efendiler çok zor durumdalar. 22 yıl öncesine göre 500 bin çiftçi kayıp. Geldiklerinde olandan 500 bin az çiftçi var. 22 yıl öncesine göre Hollanda kadar toprak kayıp. Ekilen ve dikilen alan Hollanda kadar azaldı. Oysa ki nüfus artıyor. Dünyadaki gıda ihtiyacı, özellikle iyi tarım uygulamaları ile üretilmiş gıda ihtiyacı artıyor. Kendi kendine yeten bu ülke, dünyayı doyurabilecek olan bu ülke, çiftçisi dünyanın en mutlu çiftçisi olabilecek bu ülke, birileri ithalatçıya para kazandırsın diye, birileri yurtdışında araziler kiralayıp orada bu çiftçiyi mağdur ettiler ve yalnız bıraktılar. Maalesef, Karacabey Ovasında, Mustafakemalpaşa Ovasında en önemli geçimlerden biri domates. 2 liraya düşünce üzülmüştük, bugün 1 lira 75 kuruşa domates alıyorlar.”

“TARLADA BİR TEK KAVUN, BİR TEK KARPUZ BIRAKMAYACAĞIZ”

“Bostan, kavun ve karpuz dolu, 2 liraya karpuz, 4 liraya kavun, alan yok. Ama buradan bir müjde vereceğim. Hep söyledik, ‘CHP belediyeler bütün sorunları çözemez ama yaraya merhem olur.’ İşte şimdi kavun ve karpuz üreticilerine sesleniyorum. Hiç korkmayın. Biraz önce konuştuk, sözü aldık. Tarlada bir tek kavun, bir tek karpuz bırakmayacağız. Büyükşehir belediye başkanımız hepsini alacak. Hepsini alıyoruz. Kavunu ve karpuzu alacağız, hem kavun, karpuz üreticisini mağdur halde bırakmayacağız, hem de bu sıcak yaz gününde marketlerde, manavlarda kavuna ve karpuza ulaşamayan yoksulların, çok çocuklu ailelerin bu mağduriyetini gidereceğiz. Teşekkür ediyoruz Mustafa Bozbey’e, teşekkür ediyoruz bu halkçı belediye başkanımıza. Diyorlar ki, ‘Bak bu güzel. Seçimden önce hep bağırılıyordu. Hep yazılıyordu, Yaparsa Bozbey yapar diye. Ne oldu şimdi?’ Kavunu, karpuzu tarlada bıraktınız, bostanı Bozbey kaldırıyor. Yaparsa Bozbey yapar. İşte böyle. Oyu veriyorsunuz, yüzünüze dönüyor. Sırtını dönmüyorlar. Oyu veriyorsunuz, bütün engellemelere rağmen sizin için çalışıyorlar. Hiç korkmayın. Hiç üzülmeyin. Ne yaparlarsa yapsınlar.”

“MİLLET İMAMOĞLU’NA YAPILAN YARGI DARBESİNİN KARŞISINDA DURDU”

“Tayyip Bey kendisi 28 Şubat’ta, 15 Temmuz’da yaşanan darbe girişimlerinden çok çektiğini, kendisine sürekli darbe girişimleri olduğunu söylüyor. Hatta olmadık şeylerden darbe çıkarıyor. Açık söyleyeyim. 15 Temmuz gecesi, kapalı Meclis’i ‘açalım’ diyen. Açılınca grubunu alıp giden, o darbeye dimdik duran birisi olarak söylüyorum. O bir askeri darbeydi. Çünkü ‘darbe’ demek halkın, milletin iradesini hiçe saymak, ona yönettirmemek, silah zoruyla kendi yönetmek istemek demek. Bu silahlı darbe. Yapan asker olursa, adı askeri darbe Ama hatırlayalım. 2019 yılında, 31 Mart’ta, Ekrem İmamoğlu İstanbul’u kazandı, mazbatayı verdiler. Sonra gidip seçimi iptal ettiler. Dediler ki ‘CHP’ye bir Osmanlı tokadı vuracağız haziran ayında.’ Millet bu yargı ve hukuk darbesini gördü. YSK’nın bu kararının hukukla, vicdanla bağdaşmadığını gördü. Sandığa gitti ve o tarihte AKP’nin adayını sandığa gömdü. 13 bin 600 olan fark, 806 bine çıktı. Ne oldu? Olan şudur, o gün nasıl millet askeri darbeye karşı siyasetçilerin arkasında durduysa, o gün İmamoğlu’na karşı yapılan yargı darbesinde de seçtiğinin arkasında durdu.”

“BU MİLLETİN SEÇTİKLERİNE DARBE YAPMAYA KALKMA”

“Şimdi kim veriyor bu akılları bilmiyorum. Ancak Sayın Erdoğan’ı uyarıyorum, bu bir mali darbe girişimidir. Milletin seçtiklerine hizmet edemez noktaya getirmek, Geçmişten gelen borçları faiziyle tahsilata koymak, Onlara hizmet ettirmemek, milleti yönetilmeyen bir belediyeye mahkum etmeye çalışmak mali bir darbe girişimidir. Tüm darbeler darbecilerin pişman olmasıyla, gözden düşmesiyle, itibar kaybetmesiyle sonlanır. Er ya da geç. Onun için buradan uyarıyorum. Bu milletin seçtiklerine darbe yapmaya kalkma. Bu milletin seçtiklerine millet sahip çıkacak, Millet sahip çıkacak.

“GIDA AMBARGOLARI KONURSA BU MİLLETİ AÇLIKTAN KIRARSINIZ”

“Şunu söyleyelim. Çiftçilerin çok önemli sorunları var. Başta mazot. ÖTV’siz, KDV’siz mazotu kendi çocuklarının gemilerine koyduranlar, traktörleri mağdur ediyorlar. Bunun çok hızlı şekilde çözülmesi lazım. Kendi çıkardıkları kanuna göre yüzde 1 destekleme verilmesi gerekirken, köylüyü bu desteklemeden mahrum edip beşte birini bile vermiyorlar. Oysa ki bu sene yüzde 1’lik destekleme verilecek olsa 410 milyar lira çiftçinin alacağı destekleme var. Geçen sene 178 milyar liraydı, bu sene 410 milyar lira. Ama ödenen para 68 milyar lira. Yani milletin efendisini perişan eden bu iktidara bir kez daha sesleniyoruz. Bu yaptığınız iş iş değildir. Bu insanları aç bırakınca, bu insanlar tarımı bırakıyorlar. Şu anda Türkiye’de çiftçilerin yaş ortalaması 58. Normalde bunun 35 olması lazım. Yani gençler tarımla uğraşmıyor. Para kazanamıyor. Şehre gidiyor. Şehirde iş alıyor. Bulursa bir fabrikaya giriyor, Bulamazsa işsiz geziyor. Ama tarımla ilgilenmiyor. Her dört genç çiftçiden üçü, ‘Gelecek sene bu işle uğraşmayacağım, başka bir iş bulacağım’ diyor. Bu işin sonu kötü, ele güne muhtaç olacağız. Bu verimli toprakları eken ve diken halden, başkasının insafına kalmış, başkasına el açan, avuç açan noktada kalacağız. Zamanı gelince ‘Türkiye’nin bizden başka dostu yok’ diyorsunuz. O zor günler gelince bize gıda ambargoları konursa o zaman bu milleti açlıktan kırarsınız.”

“PARAYI ZENGİNLER ALIYOR, EMEKLİ, EMEKÇİ, ÇİFTÇİYE VE ESNAFA BULMUYOR”

“Yüksek gıda fiyatlarının sebebi de kötü tarım politikalarınızdır. Bunun için iktidarı buradan uyarıyorum. Ya bu çiftçilere sahip çıkın ya da artık bu işi bırakın. Geçen gün diyor ki ‘Özgür Bey, elbette söyler. Emekliye 12 bin 500 lira verdim. 33 milyar maliyeti var. Özgür Beyin sırtında küfe yok’ demiş. Yahu doğru, küfe bende değil. Küfe sende. Sen çıktın, ‘Sorunları ben çözerim’ dedin. Sen dedin, ‘Enflasyonu düşüreceğim, faizleri düşüreceğim. Dövizi düşüreceğim, işsizliği bitireceğim’ dedin. Bunun için oy aldın. Geldiğinden beri faizler çıkıyor, enflasyon çıkıyor. Hayat ateş pahası, herkes perişan. Şimdi diyor ki, ‘33 milyar verdim emekliye. Eğer en düşük emekli maaşı 12 bin 500 değil yani benim dediğim gibi asgari ücret olsaydı, 17 bin lira olsaydı, cebinden çıkacak para 100 milyar olacaktı. ‘Para yok’ diyor. Geçen sene, sadece 43 şirketin sildiği vergi borçlarının toplamı 660 milyar lira. Yani emekliye 100 milyar lira bulamayan, 30 milyar lira verip, 12 bin 500 liraya mahkum eden Recep Tayyip Erdoğan geçen sene yandaş müteahhide, zenginlere, beşli çetelere 660 milyarı bulmuş. Oradan 660 milyarı alsaydı, emekli maaşı en düşük 17 bin 500 lira olabilirdi. Bugün alınan emekli maaşlarının üstüne herkes 7 bin 500 lira daha koyabilirdi. Yetmez, asgari ücret 25 bin lira yapılabilirdi. Yetmez, çay taban fiyatı 17 lira değil 25 lira, buğday taban fiyatı 9 lira 25 kuruş değil, 15 lira. Yarın fındıktaki taban fiyat ziraat odalarının bekledikleri fiyat olabilirdi. 2 liralık domates 7 liradan alıcı bulabilirdi. Kavun ve karpuz tarlada kalmayabilirdi ancak o parayı maalesef zenginler alıyor. Emekli, emekçi, çiftçiye ve esnafa bulmuyor.”

“CHP OLARAK NEREDE BİR MAĞDUR VARSA YANINDAYIZ”

“Buradan bir kez daha uyarıyorum. Ey Recep Tayyip Erdoğan, emekliye bakarsan, emekçiye bakarsan, çiftçiye bakarsan geçim olur. Geçim olmazsa eninde sonunda seçim olur. Biz CHP olarak nerede bir mağdur varsa yanındayız. Ben her gittiğim meydana koşup geliyorlar, ben de onlara desteğimi açıklıyorum. Aramızda staj ve çıraklık mağdurları var. ‘13 yaşından beri çalışıyorum’ diyor. ‘1986’dan beri çalışıyorum’ diyor. ‘Hakkım yendi’ diyor, hakkınızı hep birlikte alacağız. Bir gün geç sigortalı olup da 17 yıl çalışmak zorunda olanlar var. Emin olun ki bu haksızlığa son vereceğiz. Hakkınızı hep birlikte alacağız. TOKİ mağdurları var. Alırken ki şartlar çok değişti, borçlar ödenemiyor, ciddi sıkıntılar çekiliyor. Önümüzdeki haftalarda Meclis’te bir kez daha TOKİ mağdurlarının mağduriyetini dile getireceğiz. Kanun teklifini vereceğiz. Araştırma önergesini vereceğiz. Hiç kimseyi bir başına bırakmayacağız. Ama anlaşılıyor ki biz ne kadar söylesek de Tayyip Bey yapmıyor. Çünkü gariban köylü sevmiyor, zengin seviyor. Mağdur sevmiyor, mağrur seviyor. Onun için artık ondan istemeyi bırakıyoruz. O, ‘Küfe yok’ diyor ya biz onun sırtındaki küfeyi istiyoruz. Emekliyi taşıyamıyorsan çıkar küfeyi. Emekçiyi taşıyamıyorsan, çıkar küfeyi. Çiftçiye sahip çıkamıyorsan çıkar küfeyi. Biz onları sırtlamaya ve omuzlarına omuz vermeye, onlara sahip çıkmaya hazırız; bırak, biz yöneteceğiz. TOKİ mağdurlarını biz ev sahibi yapacağız. Staj mağdurlarını biz emekli yapacağız. Kademe mağdurlarını biz emekli yapacağız. Nerede bir mağdur varsa, ne bekliyorsa artık bu iktidardan beklemesin. Halkın iktidarına destek verin bu düzeni değiştirelim.”

“EMEKLİLER, YOKSULLAR, EZİLMİŞ ORTA DİREK, ESNAF, ÇİFTÇİ BABA EVİNE DÖNEBİLİR”

“Şükrü Erdem Başkanıma bugüne kadar bu memlekete bakan olarak hizmet etti, şimdi Allah nasip etti belediye başkanı olarak hizmet ediyor, edecek. Mustafakemalpaşa, ona emanettir. Sizler ona emanetsiniz ama o da sizlere emanet. Mustafakemalpaşa’nın güzel insanları. Geçmişte hangi partiye oy vermiş olursanız olun, Hiç fark etmez. İşte CHP’nin ilçe başkanlığı orada. Orası bizim gözümüzde bir baba evidir. Hepimiz baba evine doğarız. Sonra kimi büyüğüne ister gider. Kimi küçüğü ile yetinir. Kimi ırakta oturur, kimi yakında oturur. Ama herkes bilir ki eğer bir gün başım sıkışırsa, baba evinde yerim hazırdır. Baba evinin çorbası kaynamaktadır, bacası tütmektedir. Bugün mağdur, mazlum, pişman, AKP ve MHP’ye oy vermiş, unutulmuş emeklilere, yoksullara, ezilmiş orta direğe, esnaflara, çiftçilere sesleniyorum. Siz artık baba evine dönebilirsiniz. Siz adı Mustafakemalpaşa olan bu güzelim ilçede baba evine davetlisiniz. Baba evine gelene, ‘Neden geldin?’ demeyiz. Çünkü tapusu bizim değildir. Tapusu ne bende var, ne Kemal Beyde vardı. Ne Ecevit’te vardı, ne İsmet Paşa’daydı. Baba evinin tapusu bir kişiye kayıtlıdır. O da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür.”

“HERKES GİDER BİZ KALIRIZ, HERKES SATAR BİZ SAHİP ÇIKARIZ”

“Atatürk’ü sevenler, Atatürk’ü seven MHP’liler, AKP’liler sizinle Türkiye İttifakında buluşma zamanı gelmiştir. Bizde öteki yok. Bizde şeytanlaştırma, hedef gösterme, sırt dönme yok. Bizde sahip çıkma, kardeşlik var. Dayanışma var. Bakın bir sürü parti var, Yok olup yok olup gidiyor. Ama bu parti, bu ulu çınar, şu koca baba evinin bacası 104 yıldır tütüyor. Herkes gider biz kalırız, Herkes satar biz sahip çıkarız. Onlar vazgeçer, biz vazgeçmeyiz. Çünkü biz sizin dedelerinizle birlikte bu ülke kurtarılsın diye Çanakkale, Dumlupınar, Sakarya’da dedeleri koyun koyuna yatanlarız. Biz biriz, Mustafakemalpaşa biz hep birlikteyiz. Biz birlikte olacağız, yoksulluğu bitireceğiz, işsizliği, göz yaşını, emek sömürüsünü, eşit, güzel bir ülke inşa edeceğiz. Hepinize güveniyorum, inanıyorum. Hepinizi çok seviyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. Adına kurban olduğum Mustafakemalpaşa, Mustafakemalpaşa’ya sahip çık, ülkene sahip çık, şehrine sahip çık, başkanına sahip çık. Başkanlara sahip çık.”


CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL BURSA’DA