22.06.2024

Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel: “Sizin Derdiniz Bizim Derdimizdir”

CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL:

-“DEPREMZEDELER DEVLETİN ŞEFKATLİ ELİNİ BEKLERKEN TOKAT YEDİLER”

-“TABAN FİYAT UYGULAMASINA GEÇİLMESİ LAZIM”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Malatya Battalgazi’de halk buluşmasına katıldı. Özel, burada yaptığı konuşmada, “31 Mart’ta Adıyaman’ı, Doğanşehir’i gördünüz. 31 Mart'ta bütün Türkiye’nin sonuçlarını gördünüz. 47 yıl sonra Cumhuriyet Halk Partisi birinci parti olduysa Tayyip Bey kavga etmek istediğinde onunla kavgayı sağ-sol meselesinde, Alevi-Sünni meselesinde Türk-Kürt meselesinde, kimlik siyasetinde yapmayı reddedip sizin kavganızı verdiğimiz içindir. Emekliyi, emekçiyi, köylüyü unutmadığımız içindir. Bundan sonra ne Tayyip Bey'le ne Bahçeli'yle gündeminizde olmayan hiçbir konuda tartışmayacağız, kapışmayacağız. Sahte gündemlerin peşine takılmayacağız. Sizin derdiniz bizim derdimizdir” ifadesini kullandı.

Malatya Battalgazi’de halk buluşmasında vatandaşlara seslenen Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, “Şüphesiz Manisa’dan Osmaniye’den sonra en çok geldiğim en çok konuşma yaptığım, çok değerli kardeşlerimin, çok değerli büyüklerimin siyaset yaptığı, her birisini ayrı ayrı sevdiğim güzel insanlar buradalar. İsmet Paşa'nın memleketindeyiz. Turgut Özal’ın memleketindeyiz. Türkiye siyasetinde çok önemli görevleri yapmış olanların memleketindeyiz. Güzel, çalışkan, namuslu, vatansever insanların memleketindeyiz. Malatya'dayız. Hepiniz hoş geldiniz” dedi. Özel şöyle devam etti:


“CUMHURİYET TARİHİNİN EN BÜYÜK BAŞARILARINDAN BİRİ”

“Cumhuriyet Halk Partisi’nin il binalarına hep söylüyorum, burası bizim baba evimiz. Burası başımız sıkıştığında koşacağımız, çorbasının kaynadığını, bacasının tüttüğünü bildiğimiz baba evimiz burası ki Malatya’dır. İsmet Paşa’nın memleketidir. Bu baba evinin önemi hepimiz için ayrı. Malatya’ya her geldiğimde hem baba evine geliyorum, hem ağabeyimin evine geliyorum. Malatya Milletvekili Veli Ağbaba. Eğer birisi bir milletvekili nasıl olur, milletin verdiği görev nasıl yapılır, halka karşı sorumlu siyaset nasıl yapılır diye merak ediyorsa, Veli Ağbaba'yı gösterin böyle yapılır deyin. Yiğidin hakkını yiğide teslim edeceksek 2019 yılında Cumhuriyet Halk Partisi, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti ve resmi olmasa da irili ufaklı birçok ittifak ortağımızla birlikte Malatya’da yüzde 23 oy aldık, 3 belediye aldık. Ondan bir dönem sonra 5 parti birlikte, İYİ Parti olmaksızın bu kez 5 parti birlikte Malatya’da 10 ay önce yüzde 21 oy aldık. Ama memleketine aşık birisi çıktı, iyi günde kötü günde orada olan, depremde hiç ayrılmayan deprem sabahı Pertek Feribotu’nu çalıştırıp 60 bin somun ekmeği getirip, ilk ekmeği dağıtan, ilk suyu dağıtan devletin yetişmediği yere yetişen Veli Ağbaba’yı Malatya istedi. Biz aday yaptık ve yüzde 38 oy aldı. Kimse küçümsemesin, Cumhuriyet tarihinin en büyük başarılarından biridir. Gençlik Kolları başkanlığından gelen ve deprem sürecinde deprem sabahı beni haberdar eden Barış Başkanıma, onunla omuz omuza çalışan il yönetimine, ilçe yöneticilerine, kadın kollarına, gençlik kollarına teşekkür ediyorum. Emekleri için, baba ocağının bacasını tüttürdükleri için. Depremde hayatını kaybeden kadın kolları başkanımız Güllü Tuncer’e ve eşi Ekrem Tuncer'e Allah’tan rahmet diliyorum. Onların varlığında Malatya’da hayatını kaybeden 1277 hemşerimize Allah'tan rahmet, onların değerli ailelerine, komşularına, kardeşlerine başsağlığı ve sabır diliyorum.”

“DEPREMZEDELER DEVLETİN ŞEFKATLİ ELİNİ BEKLERKEN TOKAT YEDİLER”

“Biraz önce bir konteyner kentteydim, o yüzden geciktik. Bir dokunduk bin ah işittik daha da işitecektik. Sizi bekletmemek için koştuk geldik. Gerçekten Malatya, depremin ilk günlerinde sanki deprem olmamış gibi muamele görüyordu. Gayretler gösterildi. Veli Ağbaba başta tüm grubumuz Malatya’ya dikkat çekmeyi başardık. Depremin arkasından gelen seçimde çıktılar dediler ki oyları bize verin, bir yıl içinde evleri yapacağız. İnsanların serbest karar vermesine engel oldular. Herkes şöyle dedi, devletin yönetiminde olan bir yılda evi vereceğim diyor. Ben macera yapmayayım, vereyim oyumu evime geçeyim. Bundan önce çektiği yoksulluğu, açlığı, işsizliği, birçok sıkıntıyı unutup, sırf bir göz odaya, bir eve başını sokmak için bu iktidara inanıp oy verdi insanlar. Ne oldu peki? Söz verdikleri ev sayısı 650 bin. Malatya'da söz verdikleri ev sayısı 103 bin. Ama Türkiye’de evlerin sadece yüzde 12’sini verdiler, 79 bin ev. Malatya’da tamamlayıp teslim ettikleri ev sayısı 7 bin 881. Şu anda Malatya’da yapıp bir yıl içinde vereceğiz dedikleri 100 tane evin sadece 7 tanesini verdiler. 93 kişi açıktadır, çadırdadır, konteynerdadır ya da gurbette başkasının evlerine sığınmıştır. 100 kişiden 93’üne sözünü tutmayan birilerinin yönettiği bir memleketteyiz ve depremzedenin en büyük sorunu belirsizliktir. Kandırdılar, yanılttılar, şaşırttılar, aldattılar, zarara uğrattılar. Deprem yetmezmiş gibi evin az hasarlı, sen evini yap, geç. Eve masraf edildi. Harç borç çalındı, kredi çekildi. Eve geç, geçemezsin. Rezerv alan yaptık buralarını. Az hasarlı da olsa sevin evini yıkacağız ya da ev orta hasarlı dediler ki bu ev yıkılacak adam ne yapsın ne kurtarsak evinden kârdır kapısını söktü, pervazını söktü penceresini söktü, lavabosunu söktü sattı. Zor günlerde çoluğunun çocuğunun karnını doyurdu. Şimdi bu evde oturulur, yap geç. Nasıl olacak bu işler, bu kadar kötü devlet yönetimi olur mu? Bu kadar vicdansızlık olur mu? Bu insanlar zengin olsalar zaten senden medet ummazlar. Devletin şefkatli elini beklerken bir tokat da bir darbe de devletten yediler. Buradan bir kez daha hem ilgili bakanlara hem ülkeyi yöneten Sayın Erdoğan'a sesleniyorum. Malatya'da da, Hatay’da da, Adıyaman’da da Kahramanmaraş’ta da sıkıntı çok büyüktür. Bu depremzedeler mağdurdur ve devlet onlara hâlâ belirsizlikle, hâlâ onları borçlandırarak, hâlâ onlardan bir şeyler almaya çalışarak davranmaktadır. Devlet devletliğini gösterecek bu acıları dindirecek, devlet bu sıkıntıyı çözecektir. Çözemiyorsanız bırakın kardeşim, biz çözelim.”

“ANAHTARLAR VERİLENE KADAR O KİRA YARDIMLARI SÜRECEK”

“Buradan bir hususu daha dile getireyim tabii ki yerinde dönüşüm meselesi var. Onu takip ediyoruz ama 100 kişiden 93’ü dışarıdaysa ne yapacaksın? Kira yardımına devam edeceksin. Diyorlar ki bu ay kira son. E ne olacak? Tasarruf tedbirleri var. Sen sözünü tutma, evleri zamanında bitirme, sonra da para bitti biz sana kira ödeyemeyeceğiz de. Buradan uyarıyorum. Bu evler yapılıp anahtarlar verilene kadar devlet devletliğini gösterecek o kira yardımları sürecek. Kira yardımını kesen bu insanların nefesini tıkar, hayatla bağını keser buna izin vermeyeceğiz.”

“TABAN FİYAT UYGULAMASINA GEÇİLMESİ LAZIM”

“Malatya deyince kayısı konuşmadan olmaz. Kayısının sorununu anlatmadan olmaz, bugün teker teker kayısı bahçesine gittik. Üreticilerle konuştuk dertlerini dinledik. Geçen sene 100 TL bahçede olan kuru kayısı bu sene 140 TL. Mazot 2 kat artmış. İlaç artmış, gübre artmış, işçilik artmış, her şey artmış ama kilosu 100’den 140’a gelmiş. Öbür tarafta geçen sene 175 TL olan marketteki kuru kayısı bu sene 390 TL olmuş. Yani bir tarafta alıp satan 2 kattan fazla koymuş ama alın teri akıtan, çoluk çocuk çalışan, güneşin altında, yağmurda, çamurda çalışan emeğini, alnının terini toprağı damlatanlar 100 liradan 140 liraya çıkmış, borcunu ödeyemeyecek hale gelmiş. Ve bütün fiyatlar çayda da öyle buğdayda da öyle. Korkarım fındıkta, üzümde de öyle olacak. Maliyeti hesaplıyorlar. Onu fiyat olarak veriyorlar. Oysa hem organik için hem günkurusu için mutlaka ve mutlaka taban fiyat uygulamasına geçilmesi, altında işlem yapılmaması lazım. 2 sene 3 sene önceydi. Toprak Mahsulleri Ofisi hububat ya da üzüm alır gibi ürününüzü alacaktı, insanları umutlandırdılar. Bir kez aldılar sonra sözlerini unuttular ve bugün geldiğimiz noktada üretici çok büyük bir sıkıntıyla karşı karşıya.”

“TÜTÜNLE GEÇİNENLER 7 KAT AZALDI”

“Doğanşehir’de konuştuk ama tütün üreticisinin zorluklarını, sıkıntılarını biliyoruz. Türkiye gibi bir ülkede 2002 yılında AK Parti geldiğinde 400 bin ton tütün üretilirken bugün 70 bin ton üretiliyorsa, neredeyse yarım milyon kişi tütüncülükle geçiniyorken bugün 70 bin kişiye indiyse, 7 kat azaldıysa tütünü üretenler. Bu ülkede bu dünyada sigara tüketimi azalmadı. Sigara piyasası daralmadı. Sigara firmalarının karları düşmedi, aksine arttı ama Malatya’nın önemli ilçesi Doğanşehir gibi Adıyaman gibi komşu illerinde tütünle geçinenler 7 kat azaldılar. Yetmezmiş gibi hapis cezalarıyla, para cezalarıyla cezalandırıldılar. Bu konuda Meclis’te çok emek verdiler, çok mücadele ettiler. Adıyaman milletvekilimiz, iline Belediye Başkanı oldu Abdurrahman Tutdere. Abdurrahman Başkan bir alkışlayalım hemşerinizi.”

“BÜTÜN BAŞKANLARIMIZ 2 KİŞİDEN BİRİNİN OYUNU ALDILAR”

“Veli Ağbaba da çok büyük oy aldı. Bu sefer olmadı. Bir dahaki sefere bakan olmazsa Malatya’ya Büyükşehir Belediye Başkanı yaparız. Malatya'da 5 belediye aldık. Her biri birbirinden kıymetli üçü vardı, muhafaza ettik Yazıhan ile Doğanşehir’i ilave ettik. Neredeyse bütün başkanlarımız 2 kişiden birinin oyunu aldılar. Hepsi ceplerinde çok önemli bir anahtar taşıyorlar. Bu anahtar, ne belediyelerinin giriş kapısının anahtarıdır, ne kasasının anahtarıdır, ne o kentin altın anahtarıdır. Emin olun iyi çalıştıklarında, dürüst çalıştıklarında, halkçı belediyecilik yaptıklarında israf değil hizmet ettiklerinde hepimiz göreceğiz ki 5 değerli başkanımın elindeki anahtarlar Atatürk’ün partisinin iktidarının anahtarlarıdır.”

“İKİ EMEKLİ BİR ARAYA GELSE BİR KURBANI ZOR KESER HALE GELDİ”

“Biz ürüne para verin diyoruz, emekli 10 bin lirayla geçinemez. Açlık sınırının yarısı neredeyse diyoruz. Kurban Bayramı geçti. AK Parti gelmeden önce en düşük emekli maaşı 2 kurban alıyordu. Bu sene kurbanlıklar 15 bin liraydı. En düşük emekli maaşı 10 bin liraydı. Eskiden bir emekli maaşı 2 kurban alırken, şimdi 2 emekli bir araya gelse bir kurbanı zor keser hale geldiler. AK Parti gelmeden önce en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın alırken, 2 buçuk çeyrek altına düştü. Bu yüzden emekli maaşını insani bir seviyeye, ilk önce hiç olmazsa asgari ücret seviyesine çıkarmalıyız. Ayrıca asgari ücreti Temmuz ayında mutlaka artırmalıyız. Çaya, buğdaya, kayısıya mutlaka iyi fiyat vermeli. Yüzde 1 olan destekleme payıyla çiftçilerin bu sene hak ettiği 415 milyarlık desteklemeyi kendilerine mutlaka ödemeliyiz. Bunlar yapılmazsa bu ülkede huzur olmaz. Bu ülkede kimsenin evinde huzur olmaz.”

“BİZ YOL GÖSTERİYORUZ, VERGİDE ADALET DİYORUZ”

“Bunu söylüyoruz diyorlar ki para yok. Mehmet Şimşek para vermiyor. Mehmet Şimşek dediğiniz Tayyip Erdoğan’ın bir imzasıyla gelen birisi. Nebati'yi de o getirdi, o götürdü. Damadı da o getirdi, o götürdü. Mehmet Şimşek'i de o getirdi. Buradan bütün Türkiye’ye sesleniyorum. Düşük emekli maaşının da asgari ücrete zam yapılmamasının da çiftçinin zor durumda olmasının da esnafın perişanlığının da gençlerin işsiz ve umutsuz olmasının da bir tek sorumlusu vardır. Onun da adı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Mehmet Şimşek vermiyor, yok öyle bir şey. Hani diyorsun ya her şeyi ben bilirim ben, bunu da senden biliriz. O yüzden yol gösteriyoruz. Vergide adalet diyoruz. Bugün Türkiye’de 100 liralık verginin 68 lirası dolaylı vergi yani mazottan, sigaradan, elektrikten, sudan, telefondan, çocuk bezinden, mamadan, deterjandan alınan vergi. Fabrikatör gidiyor, cipine mazot alıyor, o da aynı vergiyi veriyor. Gariban kapısındaki bekçi gidiyor alıyor, o da aynı vergiyi veriyor. Yüzde 21 maaşlardan kesilen vergi. Bu bizi koruyan polis memuru kardeşimin maaşını bankamatikten çekmeden daha ödediği vergi. Öğretmenin ödediği vergi, kim maaş alıyorsa onun ödediği vergi toplamı yüzde 89 yapıyor. Geri kalan vergi yüzde 11. Yani koca koca holdingler, koca koca ihracatçılar, sanayiciler, ticaretçiler, beşli çeteler, yandaş müteahhitler bir araya geliyorlar verginin yüzde 11’ini ödüyorlar. Bütün garibanlar orta direk yüzde 89’unu ödüyor. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak geldiğimizde bunu en önce OECD sınırlarına yüzde 35’e, sonra da olması gereken yüzde onlu rakamlara düşüreceğiz.”

“SİZİN DERDİNİZ BİZİM DERDİMİZDİR”

“Biz parayı kimden topluyorsak hizmeti ona yapacağız. Hizmeti kime yapmak gerekiyorsa ona sahip çıkacağız. Cumhuriyet Halk Partisi bunun için Pazartesi günü Mehmet Şimşek'le bir araya geldiğinde 22 yıllık AK Parti iktidarının yükünü sırtlamaya gitmiyor, hatalara ortak olmaya gitmiyor. Cumhuriyet Halk Partisi enkazı kaldırmaya, sorumluluğu üstlenmeye gitmiyor. Cumhuriyet Halk Partisi yok denilen kaynağı göstermeye, para bulamadıklarına, parayı nereden bulacaklarını göstermeye ve artık beşli çetelerin, yandaşların değil vatandaşların yüzünü güldürmek için nasıl bir vergi politikası uygulanması gerektiğini anlatmaya gidiyor. Biz geldiğimizde böyle yapacağız. Şimdi yaparsanız şimdiden emekliyi rahatlatır. Asgari ücretliyi rahatlatır, çiftçiyi rahatlatırsınız, esnafı rahatlatırsınız ama yapmazsanız şunu bilin 31 Mart seçimlerine bakın. Örneğin tütün üreticisinin canına okudunuz. 31 Mart’ta Adıyaman’ı gördünüz. 31 Mart'ta Doğanşehir’i gördünüz. 31 Mart'ta bütün Türkiye’nin sonuçlarını gördünüz. 31 Mart’ta 47 yıl sonra Cumhuriyet Halk Partisi birinci parti olduysa Tayyip Bey kavga etmek istediğinde onunla kavgayı sağ-sol meselesinde, Alevi-Sünni meselesinde Türk-Kürt meselesinde, kimlik siyasetinde yapmayı reddedip sizin kavganızı verdiğimiz içindir. Emekliyi unutmadığımız, emekçiyi unutmadığımız, köylüyü unutmadığımız içindir. Bundan sonra da ne Tayyip Bey'le ne Devlet Bahçeli'yle sizin gündeminizde olmayan hiçbir bir konuda tartışmayacağız, kapışmayacağız. Sahte gündemlerin peşine takılmayacağız. Sizin derdiniz bizim derdimizdir.”

“SESİNİZİ DUYUYORUZ. DUYURMAK İÇİN KOCAELİ’NE GİDİYORUZ”

“İşte bunun için 30 Haziran çok önemli bir gün. 30 Haziran’da bir miting daha yapacağız. Bundan önce alışılmış siyasetçiler mitingi seçim gelince yapıyorlar. Ben seçimden önce 105 miting yaptım ama seçimden sonra bugün üçüncüsü oluyor. Rize'ye gidip Çay Mitingi, Tekirdağ’a gidip Buğday Mitingi, İstanbul’da Eğitim Mitingi, Ankara’da Emekli Mitingi yapıyoruz. Her gittiğimiz yerde büyük kalabalıkları görüyoruz ve diyoruz ki sizin derdinizi dile getirecek gerçek bir Halk Partisi gerçekten emekçilerin hakkını arayan bir siyasi parti var. Bundan sonra devam edeceğiz. 30 Haziran’da mitingimiz şudur, işimiz sokağın sesini dinlemek. Sokak ne diyor? Sokak geçinemiyoruz diyor. Geçinebiliyor musunuz? O zaman sesinizi duyurmanın zamanı geldi. Kocaeli'ye, Gebze’ye başta Türkiye işçi sınıfını, ayrıca ömrü boyunca çalışmış emeklileri, esnafları, çiftçileri davet ediyoruz. 30 Haziran’da geçinemiyoruz diyen herkesi hakkını aramaya, maaşına zam istemeye, enflasyon düzeltmesi istemeye, refah payı istemeye, ürününe taban fiyat istemeye ve hakkını istemeye, söke söke almaya 30 Haziran Cuma günü Kocaeli’ne bekliyoruz. Bütün Türkiye’ye çağrımızdır: Sesinizi duyuyoruz. Duyurmak için Kocaeli’ne gidiyoruz.”

“MİLLETİMİZLE İTTİFAKIZ, BİZİM İTTİFAKIMIZIN ADI TÜRKİYE İTTİFAKI’DIR”

“Son sözüm şu vakit geldi, herkes heyecanla Almanya’daki maçı bekliyor. Geçen maçı kazandık. Ben bütün mitinglerimde söyledim. Burası Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Hiçbir siyasi partiyle ittifak değiliz. Ama milletimizle ittifakız, bizim ittifakımızın adı Türkiye İttifakı’dır. Renklerini ay yıldızlı al bayraktan alır Türkiye İttifakı Milli Takım gol atınca ayağa kalkan herkestir. Türkiye İttifakı Filenin Sultanları’yla gözyaşı akıtan herkestir. Türkiye İttifakı Müslüman demokratlardır, muhafazakar demokratlardır. Türkiye İttifakı milliyetçi demokratlardır. Türkiye İttifakı Kürt demokratlardır. Türkiye İttifakı sizin gibi aslan sosyal demokratlardır. Burada Türkiye İttifakı’nın renklerini ve Milli Takım’ın renklerini söyleyerek Milli Takım’a bir selam yollayarak onlara güç vererek sözlerimi bitiriyorum. Kırmızı. Beyaz. En büyük Türkiye. Türkiye’yi seviyoruz, Malatya’yı seviyoruz, ülkemizi, bayrağımızı seviyoruz, hepinizi seviyoruz. Milli Takım’a başarılar diliyorum. Hepinize iyi günler diliyorum. Sevgiler, saygılar sunuyorum.”


CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL MALATYA’DA - 4