28.08.2024

Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel: “Dilruba da Bizimdir, Dilara da Bizimdir”

“CHP, IŞIKLARIN ERKEN KAPANDIĞI SEÇİMLERİ GERİDE BIRAKMIŞTIR”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, 34’üncü Burhaniye-Ören Turizm, Kültür ve Sanat Festivali’ne katıldı. Özel burada yaptığı konuşmada, “Dilruba da bizimdir, sonuna kadar da düşünce özgürlüğünü savunuyoruz. Başını örttüğü için ayrımcılığa tabii tutulan Dilara da bizimdir. Çünkü CHP Türkiye’dir, Türkiye’nin partisidir. Türkiye’deki tüm gençlerin partisidir. Gençlerin geleceğinden endişeli bütün anne babaların partisidir. Kimsenin bundan şüphesi olmasın” ifadesini kullandı.

34’üncü Burhaniye-Ören Turizm, Kültür ve Sanat Festivali’nde konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, “Ben bir rüyayı hep birlikte gerçekleştirdiğimiz için bu çoktan hak ettiği halde mahrum kaldığı sosyal belediyecilikten, sosyal demokrat belediyecilikten insana, emeğe, çevreye, doğaya, hayvana saygılı belediyecilikten mahrum kalan Balıkesir’in 31 Mart seçimlerinde büyükşehir belediye başkanlığını ve nüfusunun yüzde 95’ine tekabül eden 15 belediye başkanlığını Cumhuriyet Halk Partisi’ne kazandırdığınız için her birinize teşekkür ediyorum. Ahmet Akın yıllardır bu göreve layık görülen, geçen sefer hepimizin malumu durumlar yüzünden bir 5 yıl bu kavuşmanın geciktiği ama bütün Balıkesir coğrafyasında biraz önce de ifade ettiğim gibi yüzde 95’ini nüfusun ilçe belediyelerimizde ve tamamını büyükşehir belediyemizle hizmet etme imkânını yakaladığımız bir süreçteyiz. Ben bütün belediye başkanlarımıza, onların seçilmelerine en önemli katkıyı sağlayan İlçe Başkanlarımıza, kadın kollarımıza, gençlik kollarımıza ve hangi siyasi partide gönlü olursa olsun çağrımıza kulak vererek Türkiye İttifakı’na katılan bütün sosyal demokratlara, milliyetçi demokratlara, muhafazakâr demokratlara, Kürt demokratlara, vatanını, milletini seven bütün demokratlara yürekten teşekkür ediyorum, sağ olun var olun” dedi. Özel, şunları kaydetti:


“ALİ KEMAL DEVECİLER HER SENE ÜSTÜNE KOYMAYA DEVAM EDİYOR”

“Bu festival sadece iki kez yapılamadı. Hatırladığım kadar 1999 Gölcük depreminde bir de 2015’te 7 Haziran ile 1 Kasım arasında Türkiye felaketi yaşarken bu festival iki kez yapılmadı. Onun dışında her sene sizler buradaydınız. Burhaniyeliler burada, Burhaniye’nin çok değerli misafirleri, Burhaniye’ye değer katan, Türkiye’nin dört bir yanından buraya gelen Burhaniye sevdalıları misafirlerimiz burada ve bu festivali hep birlikte gerçekleştirdik. Elbette Ali Kemal Deveciler bu memleketin bir evladı olarak, milletvekilliği görevi de yapmış, ikinci kez bu görevle onurlandırılan tecrübeli bir siyasetçi olarak her sene üstüne koymaya devam ediyor. Baktım çok kıymetli konukların olduğu, insanın ‘Keşke şu 4-5 günü ben de Burhaniye’de geçirsem, şu söyleşileri dinlesem, bu panelleri takip etsem, bu sanatçılarla birlikte hayatın sırtımızdaki yükünü birkaç saat olsun unutabilsem’ dediği çok güzel bir etkinlik yapmış, tabii bu sadece bir kişinin yapabileceği bir şey değil. Bunun arkasında önemli bir emek var. Burhaniye Belediye meclisine, Burhaniye belediyesinin değerli emekçilerine teşekkür ediyorum ve festivalimizin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum, hepinize iyi eğlenceler, kıymetli sohbetler. Burhaniye halkına da ev sahipliği için bir kez daha teşekkür ediyorum.”

“İNSANLARI ‘YAŞANACAKLAR İYİNİN GEREĞİDİR’E İKNA ETMEYE ÇALIŞTILAR”

“Bugün yurttaşlarımız bir sanat etkinliğine gitmeye bir tiyatroya gitmeye, sinemaya gitmeye çekiniyorlar. Çünkü temel ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çekiyorlar. Biraz önce hep birlikte yaşadık, sosyal belediyecilik denilince hepiniz yürekten desteklediniz. Kent lokantası denince hepinizin hoşuna gitti, yoksul öğrencilere burs denince hepimiz yürekten alkışladık. Çünkü ülkemiz belki de siyasi tarihinin en büyük ekonomik sıkıntısıyla karşı karşıya. Şüphesiz bu bir sonuç. Hatta bu bir tercih. Bu ülkeyi yönetenler, geçen seçimlerden önce bir dönem elbette kötü ekonomi yönetimi ama bir yandan da bilinçli bir tercihle, seçimlerde seçimler yaklaşırken piyasada tüketici güven endeksi yükselsin diye, bile isteye, enflasyonist politikalara yöneldiler. Bütün dünya pandemiden sonra yükselen enflasyonu ki Amerika’da 4’lerde olan enflasyon 7-8’ler, Avrupa’da 2’de olanda 3’e, 3 olanda 6-7’ye çıktı ve bütün dünya buna karşı ekonomi bilimi ne diyorsa onu yaptı. Enflasyon bir sepetle yükseliyorsa siz faizi enflasyonun bir parmak yukarısına taşırsınız. Taşırsınız ki insanlar param değer kaybedecek diye dövize yönelip, dövizi fırlatmasın. Ya da gayrimenkule yönelip ev fiyatları dolayısıyla kiralar fırlamasın. Ya da param değer kaybedecek şimdiden harcayayım değil, paranın enflasyonist etkiler yaratmasına engel olun. Bütün dünya böyle yaptı. Bir tek biz yapmadık. Bir tek buna şuna demediler: ‘Seçim geliyor, ülkede insanlar yoksulluğu hissediyorlar, tüketici güven endeksi 90’ınaltında, bunu onun üzerine çıkarabilmek için piyasada enflasyon çıkaralım nasıl olsa sonra hallederiz’ gibi niyetlerini ortaya dökmek yerine ‘Nas var’ dediler. Yani insanları ‘yaşanacaklar iyinin gereğidir’e ikna etmeye çalıştılar ve dediler ki ‘Aslında faiz sonuç değil, sebeptir. Faiz düşerse enflasyon da düşer biz faizi düşüreceğiz enflasyon düşecek. Bütün dünya dört el 10 olan enflasyonu 9’da yakalayıp 4’e geri getirdi. 3 olan 6’da yakalayıp 4’e geri getirdi, 2 olan 4’te yakalayıp 2’ye geri getirdi. Bizim yüzde 29’la teslim aldıkları enflasyonu gerçek hesaplara yüzde 150’lere, kendi hesaplarıyla yüzde 89-90’lara kadar getirdiler. Kim hesaplıyor bu hesapları Tayyip Bey için TÜİK… Neyin kısaltılmışı? Tayyip’i Üzmeyen İstatistik Kurumu… Tayyip Beyi üzmeyen istatistik kurumu dahi yüzde 80-90’ları söyledi hala daha o enflasyonun arattığı hayat pahalılığı hepimize ezmeye devam ediyor. Diyorlar ki, ‘Yakında enflasyon düşecek’ demiyorlar ki ‘Yakında fiyatlar düşecek.’ Enflasyon fiyatlatın artışı demek. Onun biraz düşmesi, fiyat artış hızının azalması demek. Fiyatların azalması için eksi enflasyon lazım. Böyle bir hedefleri onu becerebilecek yetkinlikleri yok maalesef. O yüzden ülke çok derin bir yoksulluğun, çok derin bir güvencesizliğin içinde ve daha kötü günlerin geleceği konusunda ‘Ekonomiyi ben bilirim’ diyenler değil ama ekonomi biliminin gereğini söyleyenler ittifak yapmış durumdalar.”

“BALIKESİR BÜYÜKŞEHİR’DE BİR ENKAZ DEVRALDIK”

“O yüzden hepimizin CHP’li belediyelerin, bütün sorunları ortadan kaldıramayacaklar ama hiç olmazsa yaraya merhem olacak bu büyük sıkıntıların atlatılacağı günler gelene kadar üstlerine düşeni yapacakları önemli işler var. Balıkesir Büyükşehir’de hani laf olsun diye değil hem madden hem iş yapabilme kapasitesi açısından gerçekten enkaz devraldık. Türkiye’nin en borçlu büyükşehirlerinden birini aldık. Ahmet Akın, başta körfezin etrafındaki ilçelerdeki arıtma ki bu tamamen büyükşehrin sorumluluğunda, su, kanalizasyon sorunlarıyla ilgili tüm imkânsızlıklara rağmen önemli işlerin ilk adımlarını attı ve ilçe belediye başkanlarımızla birlikte gelecek yazdan tezi olmamak üzere elinden geldiğince bugüne getirilen bu kronik sorunları çözmek için gayret sarf ediyor. Ali Kemal Deveciler de Ahmet Akın da zor bir dönemde çok önemli bir sorumluluk üstlendiler. Biz ve elbette ki siz bu güzel ilçeleri ve bu Kuva-yi Milliye kentini Ahmet Akın’a emanet ettiniz ben de bu iki başkanımı da 16 başkanımı da sizlere emanet ediyorum. Onlara sahip çıkacak olan, destekleyecek olan sizlersiniz.”

“BUNLARIN HER MİLLİ EĞİTİM BAKANI ‘EĞİTİM REFORMU YAPACAĞIM’ DİYOR”

“Bugün bir kültür ve sanat festivalindeyiz. Türkiye’de maalesef genel iktidarın bazı uygulamaları gençleri de sanatseverleri de üzüyor. Sayın Erdoğan her fırsatta iki konuda başarılı olamadık diyor. Bence çok daha fazla konuda başarısız oldular ve felakete sürüklediler ülkeyi ama kendi itirafında dahi eğitim ve kültür, sanat diyor. Bakarsanız bugüne kadar en çok da o iki Bakanı değiştirmiş. En çok da bu iki alanı yazboz tahtasına çevirmiş. AKP’li kadın seçmenin 100 üzerinden 17’si evladının aldığı eğitimden memnun çünkü herkes görüşü ne olursa olsun çocuğu bu hayata iyi yetişsin, iyi hazırlansın, başarılı olsun, geleceği garanti olsun diyor. Bunların her Milli Eğitim Bakanı geldiği gün ‘Eğitim reformu yapacağım’ diyor. Sanki muhalefetten telsim almışlar gibi. Her bakan bir öncekini yeriyor. Her önceki bakan bir sonrakinden nefret ediyor. Şu anda da Milli Eğitim Bakanıyla önceki Milli Eğitim Bakanı birbirlerini yemek, birbirleriyle uğraşmak, itişmek kakışmakla meşguller. Ama hiçbirimizin kabul edemeyeceği bir müfredat bir öğretmenlik meslek kanunu akıl almaz politikalarla milli eğitim sistemi perişan edilmiş durumda. Neleri yanlış yaptıklarını anlatmayacağım benden iyi biliyorsunuz. Ama ne yapacağımızı anlatacağım. Cumhuriyet Halk Partisi iktidar olduğunda çok yakın bir zamanda, CHP Almanya’nın başarısının ne olduğunu hatırlayarak ve hatırlatarak bir şey yapacak. Almanya’nın başarısı iktidarların milli eğitim politikalarını iyi yönettiklerinden falan başarılı değil. Almanya üzerinde herkesin mutabık olduğu, herkesin destek verdiği ve bir yanlış yapılacak olsa tüm ülkenin birden karşı çıktığı bir ulusal milli eğitim politikasını yıllar önce benimsedi aynen uyguluyor. Biz Türkiye’de ideolojik bir bakış açısıyla değil, kimse şöyle düşünmesin Cumhuriyet Halk Partisi gelirse kendi ideolojisinden taviz verecek. Ben bu ülkenin eğitiminin, milli eğitiminin herkesin çocuğu için en iyi şekilde olmasının yolunun bu ülkenin kurucu kadrolarının gösterdiği istikamette bir milli eğitim politikası inşa etmek olduğuna iman ediyorum.”

“ÇAĞDAŞ BİR NESİL YETİŞTİRMEK ZORUNDAYIZ”

“Bilimi önceleyen, tartışmayı araştırmayı soru sormayı önceleyen, korkmayan, korkutmayan, ürkmeyen ürkütmeyen, çocuğu küçük yaşta sindirmeyen, korkutmak yerine cesaretlendiren bir okul öncesi eğitimden başlayarak, ilkokuldan itibaren bilimsel ilerici, çağdaş, soru sorabilen ve sorduğu soruya aldığı yanıttan tatmin olan bir nesil yetiştirmek zorundayız. Bu neslin daha anaokulundan itibaren ev kazalarına karşı bilinçlendirilmesi gerekiyor ki, günü geldiğinde iş kazalarında en çok can veren ülke Türkiye olmasın. O neslin en baştan itibaren yeteneklerine göre yönlendiriliyor olması lazım ki hayatta bir noktaya gelip meslek mutsuzu olmasın. O neslin çok erken dönemden itibaren çok iyi bir yabancı dil ve çok iyi bir teknolojik yetkinlikle donatılıyor olması lazım ki hayatın hiçbir evresinde kendi memleketinde akranlarında daha kötüsü dünyadaki akranlarında geriye kalmasın. Bir ülkenin sınırlarına ve bir bilim tercümesine muhtaç kalmasın. O sınırların içinde kendini hapsolmuş hissetmesin. Çok gecikmeden bir eğitim sistemi kurulmalı ki tekniker olacakla mühendis olacağı, sanatçı olacakla, sağlıkçı olacağın yönlendirmesi çok doğru zamanda daha lise başlarken yapılabilsin. Öyle bir eğitim sistemi olmalı ki üniversitelerden milyonlarca mutsuz mühendis, yoksul mühendis, işsiz mühendis mezun etmek yerine ihtiyaç kadar mühendis, ama erken zamanda eğitilmiş, yetiştirilmiş, iyi maaş alan öyle ara eleman değil aranan elemanlar çoktan yetiştirilmiş olsun. Bunların hepsinden bir haber birileri dindar ve kindar bir nesil yetiştirme peşinde. Biz çocuğun belli bir yaşa gelene kadar ailesinin din eğitimi tercihine, gençlerin dini tercihlerine, yönelimlerine, giyinmelerine kuşanmalarına asla karışmayan, bu konuda devleti ne müdahale eden ne engel olan, yasak çıkaran değil alabildiğine özgürlük ortamı yaratan bir yerde konumlandırıyoruz.”

“DİLRUBA DA BİZİMDİR, DİLARA DA BİZİMDİR”

“Yarın bir ziyaret yapacağım. Ben bugün Dilara ile konuştum. Yarın da Dilruba’ya gideceğim. Dilruba, uzatılan bir mikrofona görüşlerini söyledi, düşünce özgürlüğü sınırları içindeydi, tasvip etmediğimi bazı değerlendirmeleri vardı ama olması gereken bu kısmına katılmıyorum, burada yanlış söyledin demek yerine. Linçler, hedef göstermeler, savcılar, tutuklamalar, Aliağa Cezaevinde. Yarın Dilruba’ya gidiyorum. Selamlarınızı da götürüyorum. Kendisini 3 Eylül günü bir işi var hallolacak inşallah. Kendisini 9 Eylül günü CHP’nin 101’inci kuruluş yıl dönümü etkinliklerine davet ediyorum. Davet etmek için gidiyorum. Dilruba’yı alacağız, 9 Eylül’de CHP’de ağırlayacağız. Bir de bugün Dilara ile konuştum Dilara diş hekimliği öğrencisi son sınıfa geliyor. Türkiye’de Diş Hekimleri Birliği dünya kongresi yapıyor. Çok önemli bir etkinlik, oranın bir tertip komitesi var bir de bir şirket var. Şirkete başvurmuş Dilara, demişler ki ‘Seni alamayız’. Niye? Sen başörtülüsün. Kardeşim bu ayrımcılığı, bu nefret söylemini biz nerede bıraktık. Ne kadar üzüldük, ne kadar yıprandık, ne kadar haksızlıklar oldu ne lüzumsuz sonuçlar doğdu bu saçma sapan ve akla vicdana uymayan ayrımcılık için. Dilara’yı aradım ve dedim ki ‘Yapılandan çok üzüntü duyduk, 9 Eylül günü seni CHP’nin kuruluş etkinliklerini seni kızım İpek ile birlikte İstanbul’dan Ankara’ya bekliyorum’ dedim. İnanılmaz mutlu oldu. Yalnız bırakılmadığı için ve uğradığı haksızlığın karşısında CHP’nin tutumundan inanılmaz mutlu oldu. Ben de ona şunu söyledim, bütün Türkiye’ye de şunu söylüyorum: Dilruba da bizimdir, sonuna kadar düşünce özgürlüğünü savunuyoruz. Başını örttüğü için ayrımcılığa tabii tutulan Dilara da bizimdir. Çünkü CHP Türkiye’dir, Türkiye’nin partisidir. Türkiye’deki tüm gençlerin partisidir. Gençlerin geleceğinden endişeli bütün anne babaların partisidir. Kimsenin bundan şüphesi olmasın. Bir kez daha şunu söylüyorum. Berkin Elvan ile Abdullah Tayyip Olçok’a. Biri elinde ekmeğini almış, evine giderken Gezi olaylarında vurulan ve birileri tarafından anası yuhalatılan Berkin Elvan’la 15 Temmuz gecesi babasının yanında vurulup öldürülen Abdullah Tayyip Olçok’a. Birlikte yas tutmadan, o iki 15 yaşındaki çocuğu da birlikte sahiplenmeden, bu kutuplaşma iklimini ortadan kaldırmadan Türkiye’nin sorunlarını aşması mümkün değildir. O iki çocuğa birden yas tutan da, mağdur olan kimse hakkını arayan kimse Türkiye’nin kurucu partisidir, Cumhuriyet Halk Partisi’dir.”

“BU MEMLEKETTE HİÇBİR SANATÇININ HEDEFE KONMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ”

“Son iki yılda 30 tane festival iptal edildi çeşitli gerekçelerle ama zihniyet hep aynı. Ya festivaldeki sanatçının dünya görüşü ülkeyi yöneten beyefendileri rahatsız ediyor ya söylediği bir söz, attığı bir tweet ya da festivalde bir köşede alkol satışı varmış o yüzden iptal ediyorlar. Biz kimsenin yaşam biçimine müdahale etmeyeceğiz diyenlerin memleketi getirdiği nokta ortada. En son geçtiğimiz günlerde maalesef bizim bir belediyemiz, bir siyasi partinin yan kollarının ortaya koyduğu bir takım tuhaf tepkiler, eylemler, saldırganlıklar sonucunda bir belediyemiz Suavi konserini iptal etti. Buradan sizin varlığınızda bütün belediyelerimize yolladığımız bir yazıyı sizinle paylaşayım. Eğer bir konser planlandıysa ve herhangi bir sebeple iptal edilmesi aklınızdan geçiyorsa bunu önce CHP’ye bildireceksiniz. Onu bileceğiz. Kalktım gittim Suavi’nin evine, hepimiz adına CHP adına kendisinden özür diledim. Bir daha böyle bir şey yaşanmayacağını söyledim. İptal edilen o küçük konserinin yerine 1 Eylül Dünya Barış Gününde Muğla Büyükşehir Belediyesi Suavi konseri düzenliyor hep birlikte orada olacağız. Yine bir başka belediye Suavi’nin bir başka konserini iptal edilmesi noktasında baskı görüyordu, o baskıya boyun eğmedi belediyemiz hep birlikte sahipleniyoruz. Bu memlekette hiçbir sanatçının dünya görüşünden dolayı hedefe konmasını, şeytanlaştırılmasını, sanatına engel olunmasına asla ve asla izin vermeyeceğiz. Herkes haddini, hududunu bilecek. Cumhuriyet Halk Partisi var böyle bir despotluğa asla teslim olmayacağız.”

“CHP, IŞIKLARIN ERKEN KAPANDIĞI SEÇİMLERİ GERİDE BIRAKMIŞTIR”

“Ben buradan Dikili’ye gideceğim. 14 yaşından beri takip ettiğim, çadır kurup sahilinde yattığım, katıldığım Dikili Festivali’nin açılışını bu sefer Genel Başkan olarak yapacağım. Geçen sene her şey Dikili’de başlamıştı. O yüzden hem Ali Kemal Başkanım hem Dikili Başkanım aynı gece ısrar ettiler bir uzlaşma yaptık. Birkaç saat arayla ikisine birden gidiyoruz. Çünkü iki tarafı da kıramazdım. Ama size şu kadarını söyleyeyim zor günler yaşadık, sıkıntılı günler yaşadık ama hepsinin ardından 31 Mart seçimlerini yaşadık. O akşam sizlere verdiğim bir sözü tuttum. Demiştim ki, 70’lerde dünyadaki siyasi rüzgârları doğru okuyan, Türkiye’de doğru tespitlerde bulunan, partinin konumunu doğru bir yere oturtan, sahip çıkması gereken kesimleri doğru belirleyen Bülent Ecevit ve kadrolarının Cumhuriyet Halk Partisi 70’lerde girdiği ikisi yerel ikisi genel dört seçimden de birinci parti çıkmıştı. Dedim ki ‘Bunu yapmaya geliyoruz’. 31 Mart akşamı otobüsün üstüne çıktım, Cumhuriyet Halk Partisi’nin o binası, inşa edildiği günden beri ne bahçesinde ne etrafındaki yollarda öylesi bir kalabalık görmemişti. O kalabalığın gözünün içine baktım ve dedim ki ‘Gördünüz mü? Aynen söz verdiğimiz gibi, saat gecenin yarımı ve ışıklar yanıyor.’ CHP ışıkların erken kapandığı, Kadın Kollarının tülbenti sirkeye basıp başına doladığı erkenden yattığı, günlerce travmalar geçirdiğimiz seçimleri geride bırakmıştır.”

“YÜZYIL SONRA BİR KEZ DAHA BU ÜLKEYİ AYAĞA KALDIRACAĞIZ”

“CHP hem tarihiyle hem bugünkü gerçekliği şöyle bir partidir, Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin birinci partisidir. Bunu hep beraber yapılacak ilk genel seçimlerin akşamında bir kez daha göreceğiz. O güne kadar Belediye Başkanlarımız ceplerindeki anahtarların kıymetini bilecekler. O anahtarlar ne partinin kapısının ne kasasının anahtarı, o anahtarlar Cumhuriyet’in ikinci yüzyılının ilk seçimlerinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisini iktidar yapmanın anahtarı onun için hepinize inanıyorum hepinize güveniyorum. Yasakların kalmadığı, yoksulluğun olmadığı bu kadar büyük gelir adaletsizliklerinin tamamen ortadan kalktığı, yolsuzlukların ortadan kalktığı ve bir kez daha Türkiye’nin ayağa kalktığı bir süreci yaşayacağız. Yüz yıl önce bu partinin kurucu kadroları bu ülkeyi önce kurtuluşa sonra kuruluşa ikna ettiler ve toplu iğnesi olmayan ülke bugünlere geldiyse o günlerdeki kararlı, cesur, çalışkan ve namuslu yöneticilerin yaptıklarıyla geldiler. Görev yüz yıl sonra yine bizde, yüz yıl sonra bir kez daha iktidar olacağız. Yüzyıl sonra bir kez daha bu ülkeyi ayağa kaldıracağız.”

“ATATÜRK’ÜN PARTİSİNİN İKTİDARINDA EN ÇOK SİZLERE GÜVENİYORUM”

“O geceye kadar o hepimizin vergisiyle kurulup AKP’nin televizyonu gibi çalışan TRT ekranlarında bir kez daha Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin birinci partisi görünene kadar hep birlikte çalışacağız. Sizlere inanıyorum, sizlere güveniyorum. Geldiğiniz şehirlere selamımı götürün, kendinize ve kentinize iyi bakın. Şuna emin olun ki kötü günlerin geride kaldığı, çok daha güzel günlerin hep birlikte yaşandığı ve artık gençlerin gözünün ferinin sönmediği, yeniden ışıl ışıl olduğu bütün dünyanın üzerinde hayal kurduğu bir ülkeyiz. Beka sorunu var diyenlerin aksine bu ülkedeki 4 gençten 3’ünün gelecek hayallerini dünyanın diğer ülkelerinde kurmasını beka sorunu gören ve bunu ortadan kaldıracak olan dünyanın en güzel ülkesinin hem bizim gençlerimizin hem tüm dünyadaki gençlerin hayal kurduğu bir ülke haline getireceğimiz ve eninde sonunda hak ettiğimiz hem ekonomik güce hem özgürlüklere hem de sosyal ilişkilere, sosyal yaşama hep beraber kavuştuğumuz günler için hep beraber çalışacağız. Her birinize benden çok sorumluluk düşüyor, her biriniz dinleyen okuyan, dinlediğini okuduğunu anlayan ve anlatan ve aktarabilen insanlarsınız. Ben CHP’nin, Atatürk’ün partisinin iktidarında en çok sizlere güveniyorum. Görev sizin, size inanıyorum size güveniyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun.”


CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL BALIKESİR’DE - 3