13.08.2025

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel: ‘Ya İçeri Tıkıl Ya Partime Katıl’; Böyle Mi Alacaksın Aydın’ı Erdoğan?

“İBB BORSASIYLA İLGİLİ HSK’YA BAŞVURMUŞTUK, ŞU ANDA YENİ BAŞVURU YAPILIYOR”

“ADALET BAKANI’NI, HSK ÜYELERİNİ GÖRECEĞİM; BAKALIM KURUL MUSUNUZ, YOKSA GUGUK KUŞU MU?”

“KOMİSYON TERÖRÜ SONA ERDİRMEKTEN VAZGEÇER, DEMOKRATİKLEŞME ADIMLARINI ATMAZSA OLMAZ”

“TRT’DEN CANLI YAYIN, FİKRİ SAHİPLENDİĞİ İÇİN SAYIN BAHÇELİ VE ARKADAŞLARINA EMANETTİR”

“SÜRECE DE EKOMOMİYE DE İTİBARA DA ZARAR VERİYOR; DAVALAR BİR AN ÖNCE GÖRÜLSÜN, YAYINLANSIN VE BİTSİN”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Silivri Cezaevi’nde Cumhuriyet Halk Partisi Cumhurbaşkanı Adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile tutuklu yargılanan diğer CHP’li isimleri ziyaret etti. Cezaevi çıkışında açıklamalarda bulunan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “Değerli arkadaşlar yine bir çarşamba günü Silivri’deyiz. Bugün Cumhurbaşkanı Adayımız, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin seçilmiş Başkanı, Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nu, Sayın Resul Emrah Şahan’ı, Sayın Aykut Erdoğdu’yu, Sayın Fatih Altaylı’yı, Sayın Zeydan Karalar’ı, Sayın Kadriye Kasapoğlu’nu, Sayın Oya Tekin’i, Sayın Rıza Akpolat’ı 100’üncü günde Saraçhane’de bulunan ve ardından gözaltına alınıp tutuklanan öğrenci arkadaşarımız sevglii Büşra Gürgen’i, Zeynep Yıldırım’ı, Göksu Kökoğlu’nu, Hatice Kübra Üstün’ü ve Irmak Gürbaz’ı ziyaret ettik” dedi. Özel, şöyle devam etti:


“GENÇLİKLERİNDEN ÇALDIKLARI HER GÜNÜN HESABINI SANDIKTA VERECEK”

“Bugünkü ziyaretlerimizden öncelikle genç, kadın tutuklulara değinmek isterim. Her birisi 2007-2008 doğumlu. Pırıl pırıl. Kimi üniversite öğrencisi, kimi hazırlanıyor. Bu arkadaşlarımız ‘100 kara gün’ diye çağırıp, Saraçhane’nin 100’üncü gününde toplandığımız akşam oraya toplandılar. Daha sonra da dağıldılar. Kimi Kocaeli’ne gitmek üzere otobüsüne binerken, kimi bir toplu taşıma aracına doğru giderken, gelindi, yakalandılar, gözaltına alındılar ve tutuklandılar. Suçları ne? Suçları; 2911’e yani Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu’na muhalefet. 3 Eylül günü mahkeme karşısına çıkacaklar. Bu arkadaşlar diğer gençlere gözdağı olsun diye, diğer ailelere gözdağı olsun diye içeride tutuluyorlar. Bir gün yatarları yok. Hayatlarında ilk kez gözaltına alınmışlar ‘İzinsiz toplandınız’ diye. Ki ülkenin ana muhalefet lideri günler öncesinden ilan etmiş, oraya 100 binlerle birlikte toplanmışlar. Bir kişinin burnu bile kanamadan dağılmışlar. Tutabildiklerini tutuyorlar ve içeri atıyorlar. Yaz tatillerini zehir ediyorlar. 3 Eylül günü salıverilecekler 2911’den. Bazılarının 12 Eylül’de bir duruşmaları daha var. Ama zulüm, zulümdür. Şimdi buradan Türkiye’deki herkese söylüyorum. 18 yaşındaki, 19 yaşındaki, 20 yaşındaki gencecik kadınları, gencecik evlatları yaz boyunca burada tutmanın Tayyip Bey’e ne faydası var, Akın Gürlek’e ne faydası var, AK Parti iktidarına ne faydası var? Herkes kendi evladını yerine koysun. Bu arkadaşlardan bazısının babası AK Partili’ymiş. Diyor ki kızına, ‘Çıkartabildin mi Ekrem İmamoğlu’nu?’ O da diyor ki ‘Çıkartamadım, sizinkiler beni de içeri attı.’ Babası ne yapmış? Gözünü kaçırmış. Düşünsene, oy verdiğin parti senin 20 yaşındaki kız evladını sadece ve sadece arkadaşlarıyla birlikte bir mitinge gitti diye alıyor buraya tıkıyor. ‘Ne yaptı baban?’ dedim, ‘Gözünü kaçırdı’ diyor. Bundan sonraki süreçte hepimiz bu ‘koca’, ‘güçlü’, kendince muktedir ama zıngır zıngır dizleri titreyen rejimin ne hale düştüğünü görsün. O rejim Büşra’nın Zeynep’in, Göksu’nun, Hatice’nin ve Irmak’ın gençliğinden çaldığı her günün hesabını sandıkta verecek. Sandıkta bunun hesabını hep birlikte bu millet soracak. Sen elinde bu kadar güç var, bu kadar imkân var. Kendini bu kadar güçlü gösteriyorsun. Buradaki beş kadınla mı veya diğer cezaevlerindeki gencecik çocuklarla mı hesaplaşıyorsun? Sen git Putin ile boğuş, Trump’la hesaplaş, sen Netanyahu ile konuş. İşte Özgür Özel karşısında, git onunla hesaplaş. Ne işin var senin Büşra’yla, Irmak’la? İmamoğlu’nu attın zaten içeriye. O yüzden burada gençliklerinden çalınan her günün hesabını Tayyip Erdoğan sandıkta teker teker millete verecek.”

“EN ÇOK ÇALIŞAN İKİNCİ BELEDİYE KÜTAHYA, AYIRIP ORAYA YOLLAMIŞLAR”

“Bunun dışında bir kez daha bıkmadan, usanmadan söylüyorum. Zeydan Karalar’ın, Oya Tekin’in, Kadir Aydar’ın dosyaları Adana’da görülmelidir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, Türkiye Cumhuriyet Başsavcısı değildir. Başta Zeydan Karalar’ın dosyası, 11 yıl önce kendinden önceki AK Partili belediyenin verdiği bir ihalenin sadece ödemelerini yapmışlar ve sonra bir daha çalışmamışlar. Diyorlar ki ‘Parayı alamadım…’ İftiracı. Rüşvet verince aldı. Bana gösterdi, mahkemeye sunuluyor. Resmi evrak var. Her ay aynı gün almış. Hiç aksamamış. ‘Rüşvet verdim, para verdim’ dediği günden önce de aynı günlerde almış, sonra da almış. Öncekilerin toplamı sonrakilerden fazla. Sonra da bitmiş zaten. Böyle bir iftirayı haydi Adana’daki namuslu savcıların, hakimlerin önüne koyun da görelim. Ama bunu burada yapacak zihniyette adam var. Adamın midesi kaldırıyor bunu yapabilmeyi. Amaç; Zeydan Karalar’ı o görevinden koparmak. Örneğin Aziz İhsan Aktaş, Kütahya Belediyesi ile en çok çalışmış, en çoğun bir altı. Türkiye’de en çok çalışan ikinci belediye. Onun dosyasını ayırıp Kütahya’ya yollamışlar. Alim Işık, Kütahya’da yargılanıyor ki doğrusu bu. Bakın ‘Getirin onu da burada yargılayın, tutuklayın’ demiyorum. Kütahya’da bir iddia varsa, Kütahya’da yargılanır. Adanalıların da Adana’da yargılanması lazım ama büyük bir haksızlığa uğruyorlar. Ayrıca Aykut Erdoğdu, milletvekili. Milletvekili kanunu şu: Seçimden önce ya da seçimden sonra işlediği iddia edilen bir suç varsa, yetkili olan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na bağlı çalışan Parlamenter Büro’dur. Nokta. Aykut Erdoğdu’yu alıp da İstanbul’da yargılamak Ankara Cumhuriyet Başsavcısı’na ve parlamenterlerle ilgili büroya hakarettir, yetki aşımıdır. Yaptıkları iş hukuksuzdur. Aykut Erdoğdu’nun burada tutulduğu her gün hukuksuzdur.”

“HSK BAŞVURUSU İÇİN ELİMİZDEKİ EVRAKI TUTTUK”

“Son olarak ifade etmek isterim ki İBB borsası demiştik. Geçen çarşamba Tuzla’da açıklamıştık. Sonra da dedik ki ‘HSK’ya başvuracağız.’ İki hafta önce HSK’ya zaten başvurmuştuk ama Tuzla’da açıkladıklarımız için yeni bir başvuru yapacağız. Biz bunu açıkladık. Söylediğimize yordukları bir ailenin tamamını gözaltına aldılar. Oğullarını dün öğlen saatlerine kadar tuttular. Kişi kendisi Artvin’de bulunduğu yayladan ilçeye, ilçeden ile gidip ‘Eve gitmişler, beni sormuşlar’ dediği halde onu 1,5 günde İstanbul’a getirip, burada da belli bir süre daha emniyette tutup, dün kendisini sorguya aldılar. Dün serbest bırakıldı. Çünkü hiçbir suçu ve günahı yok. Suç ona karşı, babasına karşı işleniyor. Ama o bırakılana kadar elimizdeki evrakı tuttuk ki ne biliyoruz, elimizde ne var, HSK’dan savcılığa gidip de orada bir haksızlık yapılmasın diye. Ben sözlerimi bitirdiğim anda, arkadaşlarımız HSK’ya başvuruyu yapıyorlar. HSK başvurusundan sonra da başvuru yapan arkadaşım dosyanın içeriği hakkında bilgi verecek. Sayın Gül Çiftçi, Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız. O, oradan takip edilebilir. İBB borsasıyla ilgili şu anda geçen hafta bahsettiklerimizin önemli bir kısmının bütün dökümlerini, bilgilerini, belgelerini teslim ediyoruz. Şimdi iş Hakimler ve Savcılar Kurulu… İsminden ‘Yüksek’ çıkarılmıştı. Ne için çıkarıldığını ben anlamlandıramıyordum. Ama bugün o ‘yüksek’ vasfının çıkarılıp, çıkarılmamasını hak edip etmediklerini gösterecekler. Buradan sonra bakın iki hafta önce başvurduk; isim isim söyledik. ‘Şu kadını şu savcı, evladıyla şu tarihte, şu sorguda tehdit etti. Ardından da onu şuraya yolladı.’ ‘Şu kadına şu ifadeyi verirsen evine gidersin, vermezsen sana iyi yolculuklar dedi. Ertesi sabah Türkiye’nin öbür ucundaki 50 kişilik bir koğuşa yolladı. Zulmediyor.’ ‘Şu kişiye dediğim ifadeyi vermezsen senin oğlun ne yapacak Silivri’de? dedi. Vermeyince ertesi gün oğlunu tutukladı.’ Ya bir muhakkik yolla kardeşim. Bu kadınlara sorun. Bu çocuklara sorun. Bu babalara sorun. Şimdi de diyoruz ki ‘Savcıyla benim aram iyi diyen, şu kafeteryada oturdu. Yanından savcıyı aradı, savcıyla konuştu, sesini dinletti.’ Hani herkesin bazına bakıyorsunuz, bunun bazına bakmayacak mısınız? Herkesin HTS’sine bakıyorsunuz, bakmayacak mısınız? O yüzden şimdi göreceğiz bakalım. Adalet Bakanı’nın HSK’nın Başkanı olması doğru değil ama Adalet Bakanı’nı göreceğim. HSK’ya seçilen üyeleri göreceğim. Haksızlıkla, dalavereyle, aleverayla, Meclis’te hileyle, hurdayla yapılan seçimlerle HSK’ya seçilen o arkadaşlara bakalım siz hakikaten hakim misiniz, savcı mısınız? Kurul musunuz, yoksa guguk kuşu musunuz? Göreceğiz arkadaşlar. Bir Akın Gürlek parmağında böyle oynatıyor mu Adalet Bakanı’nı ve HSK’yı, oynatamıyor mu? Göreceğiz. Cesareti değil; ahlakı olan, namusu olan, vicdanı olan, Allah’tan korkan bu adamları gerçekten soruşturur. AK Toroslar çetesi ayakta oldukça Türkiye’de kimseye huzur yok arkadaşlar. Bu müdahale CHP şahsında diyeyim, CHP’nin kurumsallığında diyeyim, siyaset kurumuna had bildiriyor. Diyorlar ki ‘İstediğimizi alırız. İstediğimizi salarız. Milletvekili olduğuna bakmadan alır, İstanbul’da yargılarız. Adana’ya bakmadan sürükler getiririz. Kanıt olmadan aylarca içeride tutarız.’”

“TEK GÜVENCENİZ BU ZULMÜ SİZE UYGULAMAYACAK OLMAMIZ”

“Şimdi AK Toroslar çetesinin üzerine gidecek cesareti olanlara ‘Biz buradayız’ diyoruz. Bakın biz ana muhalefet partisiyiz, sorumluluğu birinci parti olmanın verdiği sorumlulukla davranıyoruz şu anda. Şimdi son seçimlerin iktidar partisine, şu andaki anketlerin ikinci partisine, geleceğin müstakbel muhalefet partisine soruyorum. Bu iş ve işleyişi, yol ve yöntemi geleceğe miras olarak bırakırsan, biz yapmayız da bir gözü dönük aynı şeyi sana yaparsa ne yapacaksın? AK Parti’nin muhalefete düştüğünde hangi belediye başkanının, hangi il başkanının, hangi milletvekilinin güvencesi var oturtmaya çalıştıkları bu usule göre? Sizin tek güvenceniz, Özgür Özel’in rövanşist olmaması, yapılacak zulmü aynen size uygulatmayacak olması. Allah Özgür Özel’e uzun ömür versin. Haydi Özgür Özel’in başına bir şey geldi, gitti. Kafası bozuldu, gitti. Bu kararlılığını da birileri terk etti. Ne yapacaksınız siz? Cumhuriyet Halk Partisi’nin durumu şudur: Hakkımızdaki iddiaların 40 katının ya da sizin içinde bulunduğunuz durumun gerçekliğinin zekatı bizim hakkımızdaki iddialara yetmez. Yetmez, hepiniz biliyorsunuz. Kardeşim Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden istifa ettirdiğiniz adama ‘Ya FETÖ’cüsün, ya hırsızsın’ dediniz. O da istifa etti. Bozuk tohumun babası. Öyle mi? Onun yargılanmadığı yerde siz kime, ne soru soruyorsunuz? Şu arkamda, geride bıraktığım arkadaşlarımın hakkında dediniz ki ‘Bir ay sonra birbirlerinin ve ailelerinin yüzüne bakamayacaklar.’ Bir kör kuruş ispat edemediniz. Kendi arkadaşlarınız diyor, ‘Ankara’yı parsel parsel sattı.’ Melih Gökçek’in yargılanmadığı yerde, çitten atlamış koyun da kuyruğu kalkınca keçi demiş ki ‘Bir tarafın açıldı.’ Senin 365 gün havada kuyruk gezersin. AK Parti, Melih Gökçek’in yargılanmadığı yerde kuyruğu havada gezen keçisin sen. Bize diyor ki ‘Çitten atlarken kuyruğun açıldı, ayıp değil mi?’ Bir utanmak olur, şu kadar utanmak olur.”

“DAĞITMAYIN, BAŞINIZA DAHA BETER BELA OLACAK”

“Şimdi göreceğiz bakalım, AK Toroslar çetesini dağıtıyor musunuz, dağıtmıyor musunuz? Dağıtmayın, vallahi başınıza bela olacak. Daha beter bela olacak. Şu anda AK Parti’nin içindeki kavgaya bak. Daha başlangıç bunlar, başlangıç. Biz göreceğimiz zulmü gördük. AK Parti’nin bir il başkanının burnu kanamadı, kanamasın. Bizim görevi başında öldürülen il başkanlarıyla ilgili kitabımız var. AK Parti’nin bir genel başkanı bir şiir okudu, üç ay yalandan, koğuş arkadaşı belli. 30 bin kişi ziyaret etmiş. İçeriden şiir kitabı yayınlamış. O mağduriyetle 23 senedir siyaset yapıyor. Bizim genel başkanlarımız darbelerde içeriye girdiler, suikast girişimlerine uğradılar, birincisinden sonuncusuna kadar linç girişimine uğramayan kimse yok. Biz bunlara dayanırız. Siz ne yapacaksınız bu iktidar bitince, ne yapacaksınız? Tek güvenceniz var. Bizim gördüğümüz zulmü size vaat etmiyor oluşumuz. Bizim gördüğümüz zulmü size vaat etmiyor olmamız dışında bir güvenceniz yok. Aileleriniz, çoluğunuz, çocuğunuz bize emanet. Ama siz bu yaptıklarınızı gözü dönmüş bir iktidara miras diye bıraktığınızda, nasıl çıkacaksınız bu işin içinden? Paçanızdan bu kadar pislik akarken, AK Parti’de kimin yüzde kaça çalıştığını her biriniz bilirken. Bir kör kuruş rüşvet ispatlayamamış, içeride arkadaşlarımızı tutan zevzeklere soruyorum. Kim alacak sizi kimin elinden? Daha ne diyeyim yani.”

“BU MU SENİN SİYASETTEKİ MÜCADELE GÜCÜN?”

Açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Genel Başkan Özel, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun AK Parti’ye geçeceği iddialarına ilişkin soru üzerine şunları söyledi:

“Arkadaşlar içinde bulunduğumuz durum şudur. Sayın Erdoğan’a açıkça söylüyorum. Bu vakitten sonra… Gerçekten insanın yastığa başını koyup da uyumadan önce bir iç huzuru olur ya. Bu vakitten sonra nasıl yastığa başını koyup da ‘Namusluyum, insanım, ben uyumaya hazırım’ filan diyebilirsin? ‘İç huzurum var’ diyebilirsin? Aziz İhsan Aktaş’ın Türkiye’de en çok çalıştığı ikinci belediye Kütahya, birinci belediye Aydın. Ben ‘Aziz İhsan Aktaş’ın çalıştığı belediye başkanlarını alın, içeri tıkın’ demem. Bir suç varsa ihalede Sayıştay bakar, suç duyurusunda bulunur, yargılanır. Siz Aziz İhsan Aktaş’ın çalıştığı herkesi CHP’liyse suçlu, değilse dokunulmaz kabul ettiniz. Yüzde 13’ü ile biz, 87’siyle AK Parti çalışmış. AK Partililere ellemiyorlar, CHP’lilere elliyorlar. Şimdi yeni bir fazdayız. Özlem Çerçioğlu’na gidip şunu söylüyorlar: ‘Aziz İhsan Aktaş’la çalışmışsın, ya içeri atıl, ya gel partime katıl.’ Olay bundan ibarettir arkadaşlar. Özlem Çerçioğlu, suçsuz olduğunu iddia edip, bu haksızlığa karşı içeride yatan bu kadar mert adam varken, bu mertliği gösteremeyip Tayyip Erdoğan’a, karşısına üç kere rakip çıkarıp, Cumhuriyet Halk Partisi adayını yenemeyen Tayyip Erdoğan’ın Aydın’ı almaya… Kelime oyunu yapıyor yarın için. Sen Aydın’da tekme tokat kovuldun 31 Mart’ta. Üçüncü, dördüncü kez yendik seni. Aydın’ı almak, Aziz İhsan Aktaş üzerinden ‘Ya içeri tıkıl, ya partime katıl’ demekle oluyorsa ben sana ne deyim? Bu mu mertlik? Bu mu senin siyasetteki mücadele gücün? Böyle mi alacaksın Aydın’ı? Bir dahakinde yine alacağım Aydın’ı. Ege’de bir tane ilde kaldın mı? Kilis’i almışım ben, Kastamonu’yu almışım, Kırklareli’yi almışım, Kırıkkale’yi almışım. Böyle mi alacaksın Aydın’ı? ‘Ya içeri tıkıl, ya partime katıl.’ Yazıklar olsun, yazıklar olsun.”

“AYDIN’I ALACAK CHP’Lİ Mİ YOK”

“Kütahya Belediye Başkanı Aziz İhsan Aktaş’la çalışıyor, onun dosyası Kütahya’da. Bizimkilerin hepsi burada. Aydın’a da aylardır ucundan gösteriyorlar. Onu. Bir de dikkatle izleyeceğiz bakalım jant firmasını. O jant firmasının cart diye iflası ne duruma gelecek göreceğiz bakalım şimdi. Günlerdir Aydın’daki bütün belediye başkanlarımıza, ‘Gel beraber gidelim, gel beraber gidelim.’ Efeler İlçe Başkanı’na, ‘Attır kendini partiden. Bahanen olsun.’ İnat ettim, atmadım o namussuzu partiden. Sırf bahane vermemek için. Aha da cart diye ortaya çıktı şimdi. Kabak gibi ortada şimdi. Aziz İhsan Aktaş ile Aydın Büyükşehir Belediyesi yıllardır çalışmış. CHP’lilere ‘İçeri.’ Buna da ucundan gösteriyorlar, ‘Ya partiye geleceksin, ya içeri gireceksin.’ Ekol TV oldu mu cevap? Efeler İlçe Başkanı’na partimiz aleyhinde dünya kadar açıklama yaptırtıyor, biz onu disipline verip atacağız. O da bahane edecek. ‘Benim ilçe başkanımı, benim tuttuğum, benim ekibimde olan kişiyi bilmem ne…’ İlk ilan edilen Belediye Başkanı’dır. Neden? Kemal Bey’in sözünü çiğnememek için. Aydın’ı alacak CHP’li mi yok? Kemal Bey ilan etmişti. Dedim ki ‘Kimseyi, Kemal Bey’in ilan ettiği hiçbir belediye başkanını göstermemezlik yapmayız.’ Bizim o mertçe tutumumuza karşı yaptıkları bu. Ama haydi bakalım bundan sonrasını görelim, haydi görelim. Aha Ekol TV ilk haberi sen veriyorsun ya, al bunu da ver. Ekol TV’ye söylüyorum. Ne güzel sordu. Bu sefer çok değerli savcı şunu başardı. Gidip de onu içeri atmak yerine ya da avukat yollayıp da başka bir yola sapmak yerine, Tayyip Bey’e ‘Ya içeri atıl, ya AK Parti’ye katıl.’ İlk kez Ekol TV duyuruyor şimdi. Tebrik ediyoruz. ‘Çok iyi gazeteciyiz, hızlı veriyoruz haberi’ dediniz ya. Ben de ona katılıyorum. Çok hızlı verdiniz haberi. ‘Ya içeriye tıkıl, ya AK Parti’ye katıl’ formülüyle Özlem Çerçioğlu yarın AK Parti’yi aydınlatacakmış. Olmaz olsun öyle aydınlanma, olmaz olsun AK Parti’nin kara düzeni.”

“ADAY OLAMIYORSA YENECEK OLANIN ARKASINDA BİRLEŞECEĞİZ”

Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, Ekrem İmamoğlu’nun “Resmi adaylığım engellenirse, yerine başka bir aday çıkar” şeklindeki sözlerinin sorulması üzerine, “Aksi nasıl düşünülebilir? Aday gösterilebilmesi için en büyük mücadele verilecek. Çünkü aday, benim adayım değil. Partinin adayı değil. 15,5 milyon kişinin 23 Mart’ta sandık başına giderek gösterdiği adayımızdır. Sonuna kadar aday olabilmesi için mücadele verilecek. Dediği gibi aday gösterme günü geldi, diplomayı vermedi yamyamlar. Ne yapacaksın? Veya öbür yamyam istinaftan bilmem neyi onaylattı. Yargıtay’dan bilmem ne yaptı. Aday olamıyor. Ne yapacaksın? Bunları kim yeniyorsa, arkasında hep beraber birleşeceğiz, ben dahil, Ekrem Bey dahil, tüm Cumhuriyet Halk Partililer, bütün demokratlar. AK Parti’nin kara düzeni bitecek. Ekol TV de bunu ilk haber olarak verecek” dedi.

“‘ANAYASA MASASI OLAMAZ’ DEDİK, İŞTİRAK ETTİLER”

Genel Başkan Özel, “TBMM’deki komisyonda anayasa konusu dışında başka hangi durumda masadan kalkarsınız ve bu komisyonda duruşmaların TRT’den canlı yayınlanmasını önerecek misiniz?” şeklindeki soruya ise şöyle cevap verdi:

“TRT canlı yayınının ilk fikir sahibi benim ama bu konuya desteği Devlet Bey verdi. Kendisi de sonuçta ittifak ortağıyla birlikte ülkenin yönetiminde söz sahibi. O fikrin bize ait olduğu o önerimiz, Devlet Bey sahiplendiği için, sayın Devlet Bahçeli’ye ve arkadaşlarına emanettir. O konuda adım atmalarını bekliyoruz ve büyük bir memnuniyet duyarız. ‘Komisyondan şu olursa çekiliriz…’ Biz komisyondan çekilmek için bir şeyler bulup da onları sıralayacak değiliz. Biz ‘Anayasa masası olamaz bu masa’ dedik, bütün partiler buna iştirak ettiler ilk gün. Komisyondayız. Komisyon kuruluş amacına uygun olarak… Yani ne var kuruluş amacında? Hem terörün sona ermesi var, hem Türkiye’nin demokratikleşmesi var. Komisyon terörü sona erdirmekten vazgeçerse olmaz. Demokratikleşme adımlarını atmazsa olmaz. Komisyon kendini inkar etmedikten sonra bizim komisyondan ayrılmamız söz konusu değil. Demokratikleşme adımları ya da terörü bitirme gibi iki ana hedefi olan komisyon hedefinden şaşmazsa biz de duruşumuzu değiştirmeyiz.”

“EKREM BAŞKAN DA VİCDANA, AKLA, HUKUKA UYGUN OLANIN BU OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR”

Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “‘MHP Lideri Bahçeli, zulme susmamaya karar vermiş’ demiştiniz. Ekrem Bey’le görüşmenizde buna ilişkin değerlendirmesi oldu mu?” şeklindeki soruya, “Ekrem Bey de benzer düşünüyor. O da bu şartlar altında Sayın Bahçeli’nin yapmış olduğu uyarının zaten vicdana uygun, akla uygun, hukuka uygun olduğunu söylüyor. Çünkü hukukun temel prensibidir. Bir kere tutuksuz yargılama temel prensip. İkincisi bir an önce iddianame ve hızla yargılama temel prensip. Sayın Bahçeli’nin hem kendisi, hem daha önce Milliyetçi Hareket Partisi’nden değerli hukukçuların bu konuda çeşitli açıklamaları vardı. Sayın Bahçeli’nin dünkü açıklaması da bu çerçeveyi bir kez daha çizen, net şekilde altını çizen bir açıklama. Sayın İmamoğlu da bu konudan memnuniyet duyduğunu ifade etti. Zaten Sayın Bahçeli ‘Ekrem İmamoğlu suçsuz ilan edilsin’ demiyor, ‘Yargılanmasın’ demiyor. Sadece ‘Bir an önce yargılansın, bu davalardan Türkiye kurtulsun’ diyor. Terörsüz Türkiye sürecine de Türkiye’nin ekonomisine de Türkiye'nin uluslararası itibarına da zarar veren bir mesele, bu davaların Sayın Bahçeli’nin deyimiyle tavsamış olmasıdır. Bir an önce görülsün ve bitsin. Görülsün, yayınlansın, bitsin” şeklinde yanıt verdi.


CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL İSTANBUL’DA