22.10.2025

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel: “Hukukun Kişiye Göre Uygulandığı Korkunç Bir Sürecin İçindeyiz”

“AK TOROSLAR ÇETESİNİN YAPTIĞI KÖTÜLÜK İDDİANAME İLE DURMUŞTUR DİYE BEKLİYORDUK, YENİ SORUŞTURMA NUMARASI AÇTILAR”

“İSTEDİĞİNİZ KADAR KAZIYIN, BİZDEN TERTEMİZ SİYASETÇİLER ÇIKAR AMA GÜN GELECEK BAKMADIĞIN YERLER KAZINACAK”

“YENİ İFADELER ALINMASI, YAZILAMAYAN İDDİANAMEYE KILIF UYDURMAK İÇİN”

“İDDİANAMEYE NE YAZARSA YAZSIN KANITLAYAMAYACAK, ERDOĞAN DA EN SONUNDA BU İŞİN İÇİNDEN ELİ BOŞ ÇIKACAK”

“GÜYA ‘AK PARTİ VE MHP’DEN DE ÖRNEK, ORAYA BAKIYOR’ DİYOR, BAKMIYOR VE ALGI YÖNETİMİ YAPIYOR”

“KURULTAY DAVASI SÜREÇ ODAKLI, BU İŞLERDEN BİR SONUÇ ÇIKMAZ”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Silivri Cezaevinde Cumhurbaşkanı Adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu ve diğer tutuklu partilileri ziyaret etti. Cezaevi çıkışında açıklamalarda bulunan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “Değerli arkadaşlar, uzun süredir beklenen iddianame çıktı. İddianame çıktıktan sonra da bugün iddianamede adı geçen ve burada tutuklu olan arkadaşlarımızın neredeyse tamamıyla görüştüm. Ayrıca Ekrem Başkanımızla ve Aykut Erdoğdu vekilimizle, Genel Başkan Yardımcımızdı geçmiş dönem” dedi. Özel, şunları söyledi:


“İŞİNE GELENİ DUYUYOR, GELMEYENİ DUYMUYOR”

“Bir yandan iddianameyi bekliyorduk ve hep söylüyordum. Burada aslında bir özel haberle Ömer Çelik’e de seslenmek lazım. Şu Silivri’nin önünden en çok söylenen söz şudur: ‘İddianameyi bekliyoruz. Yargılanmak için değil, yargılamak için bekliyoruz’ diyorduk. Bu iddianamenin içinde bugüne kadar söylenen, atılan bütün iftiraların, söylenen bütün sözlerin ne kadar boş olacağının ortaya çıkacağı konusundaydı. Ömer Çelik bu lafı dün ilk kez duymuş. Düşünün ne kadar yakından takip ediyorsa ülke gündemini. Diyor ki ‘Vay efendim Yassıada zihniyetiyle bizi yargılayacaklar.’ Onun o demek olmadığını müsait bir zamanda dilinden anlayan birisi kendisine anlatsın. Benim ona bir şey izah etme imkanım yok. Çünkü seçici geçirgen bir kulak zarı var kendisinin. İşine gelenleri duyuyor, işine gelmeyeni duymuyor. Kendince öyle bir hale gelmiş ki Ömer Çelik, öyle perişan bir halde ki bir partinin sözcüsü olarak diyecek hiçbir şey bulamamış. Bugünün CHP’sine bir şey demiyor. Dünün, evveli günün, bilmem ne? 1960 darbesinden CHP’yi sorumlu tutup, hesabını da bizden soracak. Biz de oralara özenecekmişiz falan filan. Biz iddianame çıktığı anda da söyledik. Hele hele İBB iddianamesini de bekliyoruz. ‘Bugüne kadar atılan o kadar iftira, o kadar haksız itham, tel tel dökülecek’ demiştik. Dökülmeye başladılar.”

“TEK KANIT; ‘PATRON HOŞ GELDİN’ DEMİŞ”

“İçeride ziyaret ettiğimiz arkadaşlarımız kendi durumlarından, zaten bugüne kadar söylenenlerin dışında iddianamede hiçbir şey yok. Ama işin en berbat tarafı şu: Soruşturmanın gizliliği ilkesinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bizzat nasıl ihlal edildiği ortada. İddianamede sürpriz bir şey yok. Gizli bir şey yok arkadaşlar. Çünkü bugüne kadar bunu ve çok daha fazlasını işte hepinizin de bildiği, yargı muhabiri arkadaşları kimini bizzat Akın Gürlek bilgilendirerek, kimine bilgilendirme ağları kurarak zaten bunları sızdırmıştı ve bir algı operasyonu yapmaya çalışmışlardı. Yeni hiçbir şey yok. Ama çok net bir şey var iddianamede: Her biri alınan, içeride tutulan ve ‘Bu iftiranameyi imzalarsan çıkarsın’ denilen kişilerin söylediği sözler dışında bir şey yok. İddianamede, örneğin rüşvet suçundan bahsediliyor. Asli unsuru rüşvet suçunun, para. ‘Parayı verdim’ diyen bir kişi var mı iddianamede? Parayı kim vermiş? ‘Parayı aldım’ diyen var mı? Yok. Peki bu alındığı söylenen rüşvetin konulduğu yer var mı? Bir kör kuruş bir yerden bulunmuş mu? Yok. Bula bula bir tane lüks yat resmi var. Balayı için gidilmiş. Lüks yatla ilgili, hatta o yatın sahibinin ‘Gelin bizim burada kalın’ diye yatın fotoğraflarını atmış. Şimdi diyorlar ki o yat Beşiktaş Belediye Başkanınınmış. Kanıt? Beşiktaş Belediyesi’nin şoförü valizi koyarken, yatın kaptanı ‘Patron hoş geldin’ demiş Rıza Akpolat’a. Tek kanıt bu arkadaşlar. Yahu öyle adamlar geziyor ki piyasada, önüne gelen herkese ‘abi’ der gibi, ‘patron’ diyor. Gelene ‘Patron hoş geldin’ demiş.”

“İFTİRA ATANLARIN BEYANLARINI YAKINDA GÖRÜRÜZ”

“Yatın sahibi diyor ki ‘Yat benim.’ Rıza diyor ‘Yat benim değil.’ Ama bir yerlerden para alınmış ya bu para ile ne alınmış? Bir yerden para alınca o parayla bir şey almaktan savcılık ve o taraftakileri hep yat satın almayı düşünüyorlar. Yani böyle para varsa yata bakarsın, burada alamazsan dünyanın öbür ucunda alırsın filan. Herhalde kişi kendinden bilir işi diyeceğim ama çok da alakası yok herhalde. Nereden geldiyse aklıma, ‘Alsa alsa yat almıştır’ diyor. Olmayan bir yatı ‘Senin’ diye ısrar ediyorlar. Bunun dışında da bir şey yok. ‘Parayı verdim’ diyen yok, ‘Aldım’ diyen yok. Ortada para yok, rüşvet suçundan içeride tutulan arkadaşlar var. O arada itirafçılar ‘Para alındı’ diyorsa, nereden aldıklarını bir söylesinler. Bir de kime verdiklerini söylesinler. Anlaşılan o ki o iftirayı atanlar almış herhalde o parayı. Bu taraftan bir bağlantısı olmadığına göre. Günü gelince korkarım şöyle şeylerle karşılaşacağız bolca. Korkarım değil, şimdiden söyleyeyim, ‘Özgür Özel Silivri önünde söylemişti’ dersiniz. Bu iftira atanların, itirafa zorlananların bir süre sonra teker teker ‘Ya ben dışarı çıkmak için bunu yapmak zorunda kaldım, evet ispatlayamıyorum’ -çünkü ondan da mesul olacak- gibi sıralı beyanlarını çok yakında görmeye başlarız diye düşünüyorum.”

“ŞEHİTKAMİL BELEDİYE BAŞKANI’NIN BERAAT KARARINI OKUYUN”

“Bunun dışında elbette şunun altını çizeyim. Belediye başkanı bu arkadaşlar ve belediyedeki ihalelerden sorumlu tutuluyorlar. Gaziantep’te Şehitkamil Belediye Başkanı Cumhuriyet Halk Partisi’ndeyken hakkında birçok iddia çıktı. Bunlardan yargılanmaya başladı. Sonra kendisi bunlardan yargılanırken beraat etti. AK Parti’ye katıldı. Beraat ettirildiği kararda, açın okuyun. İki husus var. Bir diyor ki ‘Bir belediye başkanı belediyedeki ihalelerden imza yetkilisi olmadığı için sorumlu değildir. O yüzden, iki HTS kaydının denk gelmiş olması görüştüğü anlamına gelmez. Tek başına kanıt değildir.’ O yüzden Umut Yılmaz’ın beraatına ve AK Parti’ye hızla katılmasına teşvik edilmesine. Bu son cümleyi ben ekledim. Geri kalan hepsi aynen öyle. CHP’de duranlar ihalelerden sorumlu tutulup içeri atılıyorlar. Ahmet Özer. Bir ihale yapılmış. O ihalede kamu zararı oluşmamış. Yolsuzluk olmamış. Bir şey olmamış. Ama bir iftira üzerine içeride tutuluyor. Diğer tarafta Umut Yılmaz salınmış. Zeydan Karalar tutuluyor, Umut Yılmaz salınmış. Altı yıldır ihaleye fesat karıştırmaktan yargılanan ve karar aşamasına gelindiği noktada AK Parti’ye katılan Aydın Büyükşehir Belediyle Başkanı altı yıl tutuksuz yargılanmış. Tam karar aşamasındayken AK Parti’ye katılmış. Tamamen kişiye göre hukukun uygulandığı, korkunç bir sürecin içindeyiz.”

“AHMET ÖZER HALEN DAHA TUTUKLU”

“Asla suçu kabul etmiyoruz. Ahmet Özer dört yılla yargılanıyor. Ahmet Özer ceza alsa yatacağı süre altı ay iki gün. Dokuz aydır içeride Ahmet Özer. Ceza alsa üç ay alacaklı olarak çıkacak dışarı. Ama halen daha tutuklu bulunduruluyor. Arkadaşlarımızın tensip zaptıyla birlikte tutuksuz yargılanmaları lazım, tamamının. Biz vicdanlı bir heyetin bu davaya baktığında ‘Yahu bu insanları bu kadar zaman bunlarla mı içeride tuttunuz?’ deyip yargılamayı tutuksuz yapacağını, ‘İstediğiniz cezalar kesinleşse zaten bu kadar yatacaklar’ deyip arkadaşlarımızı salmalarını bekliyoruz. Çok yakından takip ediyoruz süreci.”

“PERİŞAN HALDESİNİZ, KAZIMAYA DEVAM EDİYORSUNUZ”

“Çok net bir şey söyleyeyim size. Bu iddianame tel tel döküldüğü gibi, hiçbir kanıt olmadığı gibi ‘duydum, duymuştum, sanıyorum, galiba’ ifadeleriyle yüzlerce kez kullanılan, burada tutulan insanlara büyük bir haksızlık yapıyor. Bu iftirayı atanlar iftiralarından cayarlarsa cayacaklar, yoksa bu iftiraların altında kalacaklar. Onu da söyleyelim. Bundan sonraki süreci yakından takip etmeye devam ediyoruz. Üç - beş tane AK Toroslar Çetesinin yaptıkları kötülük, iddianamenin tanzimiyle buraya kadarki aşamada durmuştur diye bekliyorduk. Ama yeni bir soruşturma numarası açarak, arkadaşların bazılarını oraya tekrar dahil ederek, arayışını sürdüreceği anlaşılıyor. Ben açıkça şunu söyleyeyim. Akın Gürlek de biliyor, ben de biliyorum ki, eğer Türkiye’de 100 liralık yolsuzluk varsa 99’nu AK Partili belediyeler, yöneticiler, siyasetçiler yapmaktadır. Bunu adın gibi biliyorsun. Bizim tarafta bir yolsuzluk varsa ilk cezalandıranın ben olduğumu da biliyorsun. Bu arkadaşlarımızı siyaseten aldın içeriye, çünkü Cumhurbaşkanı adayı olmasın Ekrem İmamoğlu istiyorsun. Oraya bir suç örgütü yaptın. ‘Kafa’ dedin, ‘ahtapot’ dedin, ‘kollar’ dedin, cevabını verdim. O günden beri ‘ahtapot’ da diyemiyorsunuz. Şimdi ne kollar kafaya bağlanıyor, ne ayağa bağlanıyor. Perişan haldesiniz. Kazımaya devam ediyorsunuz. İstediğiniz kadar kazıyın. Bizim altımızdan ülkeye hizmet etme niyeti olan tertemiz yürekli, cesur siyasetçiler çıkar. Başka bir şey çıkmaz. Ama gün gelecek bakmadıklarının kazımadığın yerler kazınacak. Gün gelecek öyle yerler kazınacak ki altından neler çıkacak? Hayatımda ilk kez senden duyduğum, mesela ‘soğuk cüzdan’ lafını sen nereden öğrendin? Onu merak ediyorum. Gizli tanığa Hollanda plakası vermişsin, Hollanda plakaları gibi kodlama vermişsin. Hollanda merakını çok merak ediyorum. Yine bunun devamında ‘Para olsa olsa, bir para varsa denizde yüzüyordur’ tespitini nereden ilham aldığını çok merak ediyorum. Bunu da ben sabırla bekleyeceğim.”

“BİR ŞEY BULAMADI, BULAMAYACAK”

Açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, İstanbul Büyükşehir Belediyesi iddianamesi için yeni ifadelerin alınmasına ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:

“Kazıyor, kazıyor, bir şey bulamıyor. Taşa geldi. Artık ateş çıkıyor. Ya çaresizce döndü, başka tarafları kazımaya başladı. İddianameyi ‘Eylül ayının başında bu iddianame’ denmişti. Ekim sonuna kaldı. ‘İBB iddianamesi ekimde’ denmişti. Anlaşılıyor ki daha geçe kalacak. Çünkü iddianamenin yazılabilmesi için, bakın Beşiktaş iddianamesinde de durum ortaya çıktı. Neden bütün Türkiye ‘Bomboş iddianame’ diyor? Bomboş, bomboş. Savcının zoruyla, yani başta burada yatan, sonra bir imza atıp serbest kalan kişilerin iftiraları dışında bir kanıt yok. Varsa siz söyleyin arkadaşlar. Deyin ki ‘Bakın ‘Şu kişi rüşvet verdim, şu kadar verdim, şu aracılıkla verdim’ dedi. O rüşvetin alındığı yer budur, kamera kaydı, şusu, busu buydu. O rüşvet parası burada bulundu ya da şu olmuş. Şu elini sürmüş.’ Bir tane kanıt yok ki. O yüzden bu Beşiktaş iddianamesi bu kadar bekledi. İBB iddianamesi şu anda kendi içlerinde tartışmalı. Yani diyorlar ki ‘İBB iddianamesini her bir savcı kendi sorguladığı şirket üzerinden ayrı ayrı yazsın. İşte ‘Şu şirketin iddianamesi, bu şirketin iddianamesi’ diyelim, ‘Bu iddianamelerde adı geçenlerle de Ekrem İmamoğlu’nun her biriyle ayrı ayrı bağlantısı vardır’ diyelim.’ Akın Gürlek şöyle söylüyor, söylemiyorsa yapsın bir açıklama. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, böyle bir tartışma yoksa, açıklasınlar. Diyor ki Sayın Erdoğan için, ‘Adama ahtapot dedirttik’ diyor. ‘Tek iddianame olacak’ diyor. Savcılar diyor ki ‘Bunların hepsi tek iddianame nasıl olacak?’ Çünkü çelişkili, birbirini tutmayan, birbirini ispatlayamayan bir sürü şey var ortada.”

“HANİ İDDİANAME YAZIM AŞAMASINDAYDI?”

“İşin içinden çıkamıyorlar. Şimdi ona yönelik ‘200 kişiyi daha çağıralım.’ Daha ne yapsın savcı? Daha soruşturma sürüyor bak. Hani iddianame yazım aşamasındaydı, bitiyordu. Ekimde verecektin. Ver o iddianameyi o zaman. Başka bir şey sorgulayacaksan sorgula. İddianameyi yazamamaya bahane ve yeni bir telaş. Yeni bir arayış. Masum insanları rahatsız ediş. ‘Acaba oradan, buradan bir şey bulabilir miyim?’ diye. Onu buraya yollayan, ‘Ekrem’i derdest et, Cumhurbaşkanı adayı olamasın’ diye yolladı. Öyle olmasa, ne işi var İstanbul Üniversitesi’ne yazı yazıp, işletme fakültesi diplomayı iptal etmeyince 31 yıl sonra diplomayı alakasız bir yerden iptal ettirmenin? Nerede lazım diploma? Cumhurbaşkanı adaylığında. Bir gün önce dedi ki ‘Benim derdim bu.’ Bir gün sonra da bu işlere başladı. Bir şey bulamadı, bulamıyor, bulamayacak. İddianameye ne yazarsa yazsın kanıtlayamayacak. En sonunda da bu işin içinden Erdoğan da eli boş çıkacak. Kullandıkları da bu işten mahcup ve sorumlu olarak ayrılacaklar. Yapılan işlemlerin tamamı yazılamayan iddianameye kılıf ayırmak içindir. Madem öyleyse bugüne kadarki kısmını yazsın, bundan sonrasına yeni bir soruşturma açsın. Niye yazamıyor? Olmadı. Ben boşuna mı ilk günden beri geliyorum, her hafta burada size bunları anlatıyorum?’ Siz boşuna mı bunlara bakıyorsunuz?”

“BASIN BÜLTENİ GEÇEREK ALGI YÖNETİMİ YAPIYORLAR”

AK Partili belediyelerden de dosyalar istendiği iddiasını yanıtlayan Özel, şöyle konuştu:

“Zayıf karnı nedir İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın? Aziz İhsan Aktaş denen kişi kabaca 380 yerle çalışıyor. Bunun 80’i CHP’li, 300’ü AK Partili belediyeler, bakanlıklar ya da AK Partililerin atadıklarının yönettiği kurumlar. ‘Onlara niye gitmiyorsun da buraya geliyorsun?’ diyorduk. Açıkça da ortaya koyduk. Bir tanesi geçmiş dönemki MHP’li belediyenin, Kütahya Belediyesi’nin dosyasını bu iş başlamadan önce ayırıp Kütahya’ya yollamıştı. Yoksa Alim Işık’ın burada yatıyor olması lazım değil mi? Bence yatmasın, bakın tutuksuz yargılansın. İkincisi, Isparta Belediyesi’ne hani bizim arkadaşlara bir şey bulamıyorlar ya. A8 Long araba vermiş. Belediye başkanı, AK Parti plakası taktırmış, onunla geliyor gidiyor. ‘İhaleyi vermiştim, sonrasında rica ettim, bu arabayı da bize verdi’ demiş. Şimdi o arabanın tekerini bulsa burada bize kanıt yapacak. Araba Isparta’da geliyor, gidiyor A8 Long. Şimdi bu iddianameyi verdikten sonra o dosyaları istemiş, akıbetlerine bakacak. Algı yönetimi yapıyor. ‘Onları da istedim işte.’ Haber geçirtiyor. Dünya kadar ciddi iddiayı görmezden gelenler. Yani İBB’deki 30’un üzerinde, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ndeki 90’ın üzerinde yolsuzluk dosyasına Süleyman Soylu el koydu, üstüne oturdu. Onunla ilgili ‘tık’ demeyenler, Isparta’dan dosyanın akıbeti soruldu diye, Isparta’dan bilgi istendi diye, Kütahya’dan dosyanın akıbeti soruldu diye haber yapıyorlar. Niye ihtiyacı var buna yandaş basının? Niye var? Güya ‘Bakın AK Parti’de de MHP’de de birer örnek, oraya bakıyor.’ Bakmıyor kardeşim. Yollamış oraya dosyayı önceden. Kendi bu dosyadan ayıklamak için bir gün önce çekmiş, Kütahya’ya yollamış. Akıbetini soruyor, senin, benim gibi merak ediyor. Ama basın bülteni geçiyor ki algı yönetimi yapıyor. Meselenin kendisi şu. Olguyla bir şey halledemeyen başsavcı, algı operasyonuna kalkıyorsa elinin bomboş, dosyanın bomboş, iddianamenin bomboş olduğunun itirafıdır bu yaptığı iş.”

“HAZIMSIZLIĞIN BU KADARI, BEYHUDE UĞRAŞIYORLAR”

Genel Başkan Özel, önceki Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın aralarında olduğu eski delegelerin kongrelerin iptali için dilekçe vermesinin sorulması üzerine şunları söyledi:

“Gerçekten ülkenin bu kadar derdi, sorunu varken bir zaman bu işlerle, o lüzumsuz isimlerle ülke gündemini o kadar meşgul ettiler ki o lüzumsuz ismin, lüzumsuz, beyhude, sonuç alamayacak, sırf adını geçirmek için yaptığı saçma sapan bir iştir. Daha öncekiler gibi bu da ilgili mahkemelerce reddedilecektir. Beyhude uğraşıyorlar. Hazımsızlığın bu kadarı. Oysa ki Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, hem vatandaşın derdiyle hem de kendi canımızla burada uğraşıyoruz. Ama gün gelir, bunların hepsinin hesap sorulur. Gün gelir, fitil fitil burunlarından gelir. Gün gelir, bizim de dava açacağımız günler, hesap soracağımız günler olur. Bu beyhude işlerle uğraşmaya devam etsinler. Özgür Özel’i çok az tanımış. Yakından tanıtıcam kendisine.”

“MESELEYİ GÜNDEMDE TUTMAK İSTİYORLAR”

Kurultay davasının duruşması öncesinde Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’ın açıklamasının sorulması üzerine Genel Başkan Özel, “Değerlendirmenin muhatabı ben değilim. Duruşmanın muhatabı da sayın hakim, mahkeme. Daha önce de söyledim, sonuç odaklı değil süreç odaklı bir iş yürütülüyor. O yüzden bu işlerden bir sonuç çıkmaz. Ben bu cevabı vermekten yorulmadım ama bu meseleyi gündemde tutmak istiyorlar. İşte biraz önce de arkadaşın sorusunda adı geçen zevat. Yani mikroba ‘Niye mikropluk yapıyorsun?’ diye sorulmaz. Onun işi o, mikropluk yapacak” dedi.


CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL İSTANBUL’DA