06.10.2024

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel: “Alnının Teriyle Çalışan Her İşçi En İyi Maaşı Alma Hakkına Sahiptir”

“BEŞ YILLIK İKTİDARIMIZIN SONUNDA HER İKİ İŞÇİDEN BİRİ SENDİKALI OLACAK”

“İŞÇİ SINIFININ YÜZDE 75 ÖRGÜTLÜLÜK SEVİYESİNE ERİŞMESİNİ SAĞLAYACAĞIZ”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Hatay’da grev yapan Yolbulan Metal Fabrikası işçileriyle bir araya geldi. Özel, “Alnının teriyle, gözünün nuruyla çalışan her işçi, en onurlu şartlarda çalışmak, en iyi maaşı almak ve bunun için örgütlü olma hakkına sahiptir. 1970’lerde CHP iktidardayken işçilerin yüzde 75’i sendikalıyken, bugün bu noktaya gelinmesi siyasi sürecin sonucudur. Türkiye’de emeği ile geçinen herkese şu sözü veriyoruz. Beş yıllık iktidarımızın sonunda önce yüzde 50’lik örgütlenme hedefini yani her iki işçiden birinin sendikalı olmasını sağlayacak, iki dönemin sonunda Ecevit’in bıraktığı yere, yüzde 75 örgütlülük seviyesi ve üzerine işçi sınıfının erişmesini biz sağlayacağız” ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Hatay Dörtyol’da Yolbulan Metal Fabrikası’ndaki işçilerin grev çadırını ziyaret etti. İşçilerin taleplerini ve sorunlarını dinleyen Özel, “Değerli emekçiler, bu pazar gününün erken saatlerinde il, ilçe başkanlarımız, milletvekillerimiz Osmaniye programına gideceğim süreçte beni sizin 109 gündür sürdürdüğünüz bu mücadele ile ilgili bilgilendirdiler. Genel başkan yardımcılarımızla birlikte sizi ziyaret etmeyi, mücadelenize destek sunmayı, sizin şahsınızda Yolbulan işçilerinin sorunlarını dinlemeyi arzu ettik, buraya geldik. Bizleri karşıladınız, hepinize teşekkür ediyoruz. Öncelikle sizlerin bu onurlu mücadelesini saygı ile selamlıyorum” dedi. Özel şöyle devam etti:


“DARBE TÜM DEMOKRATİK YAPILARIN ÜSTÜNDEN TANKLARLA GEÇTİ”

“Maalesef sorunun özünü biraz önce ifade ettiniz. Türkiye’de 1980 darbesi öncesi her dört işçiden üçü, yüzde 75’i grevli, toplu sözleşmeli sendikal haklara sahipti. Darbe, tüm demokratik yapıların üstünden tanklarla geçerken emeği ilk başta ezdi. O günden bugüne Türkiye’de sizler gibi sendikal mücadele veren üç konfederasyona bağlı sendikalar ve bağımsız sendikalar var. Gelebildiğimiz nokta, gerçek anlamda her 10 işçiden ancak birinin bu sendikal mücadelenin içinde yer alabildiği durumdur. Bunun için kamuda, yani devletin sendikalaşma karşısında orantısız birtakım hareketler yapmadığı için sendikalaşmanın kolay olduğu kamu da dahildir. Sizin gibi az sayıda sendikalı işçiler de bu kez sanki sendikalı olmak çok büyük lütuf, tek başına ayrıcalıkmış gibi patron tarafından hak talepleri, ekstra bir şey istiyormuşçasına yani insanca bir yaşam talep etmek suçmuşçasına karşılanıp, bu talepler geri çevriliyor. Bugün ifade ettiğiniz rakamlar böylesine ağır şartlarda çalışılan bir işyeri için dünyanın herhangi bir yerindeki rakamların üçte biri bile değildir. Ama bu size çok görülüp asgari ücretin hemen üstünde çalışmaya razı edilmeye uğraşılıyor. Tabi deprem bölgesinin kendine özgü zorlukları, özellikle barınma ile ilgili zorluklar göz önüne alındığında size ‘Ya sokakta kal, çoluğunun çocuğunun karnını doyur. Yok bir eve geçmek istiyorsan aç kalmaya mahkumsun’ denen bir ücret teklif ediliyor. Buna direnmeniz, bunun için mücadele etmeniz en doğal insan hakkıdır.”

“ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜ DEĞİL ÇÖZÜMÜ SAVUNUYORUZ”

“Ben Manisa’dan, Soma’dan, emeğin baş ilçelerinden, başkentlerinden bir tanesinden gelen bir siyasetçi olarak bugünlerde Manisa’dan Ankara’ya yalın ayak yürüyen Fernas işçilerinin size selamını ve dayanışma duygularını iletiyorum. Buradan Bağımsız Maden İş’te örgütlü Fernas işçilerine, hemşerilerime, kardeşlerime desteklerimi iletiyorum. Elbette bu sorunun çözülmesi için yani bir sendikanın en mutlu günü, işveren ile üyesinin bir noktada buluştuğu, davulların çalındığı, halayların çekildiği, işbaşı yapıldığı gündür. Biz çözümsüzlüğü değil çözümü savunuyoruz. Bir kez daha buradan işvereninize, biraz önce isimlerini saydığınız milletvekillerimiz, önceki dönem milletvekillerimiz, belediye başkanımız, il ve ilçe başkanlarımız aracılığı ile bir kez daha sizin adınıza bir dostluk ve uzlaşma eli uzatıyoruz. Arkadaşlarımız bizim programımız bittikten sonra kendilerinden randevu talep etsinler, görüşsünler, sizin ile onların arasında uzlaşma noktasını arayalım. Eğer bir anlaşma olursa, sizi, işçileri memnun eden bir süreç olursa bundan en çok biz memnun oluruz. Yok size karşı orantısız güç kullanırsa, başka yerlerden fason üretimle İş Kanunu’na aykırı işler yaparsa, grev kırıcılığa kalkarsa mücadeleniz bizim mücadelemizdir, son ana kadar arkanızdayız. Alnının teriyle, gözünün nuruyla çalışan her işçi, hatta artık bunu dirsek çürüterek çalışan emekçileri yani mavi yakalıların yanında beyaz yakalıları da, ara kademede çalışan gri yakalıları da katarak söylüyorum ki, çoluğunu çocuğunu geçindirmek, onun geleceğinden endişe duymamak için en onurlu şartlarda çalışmak, en iyi maaşı almak ve bunun için de örgütlü olma hakkına sahiptir. Anayasa bu hakkı veriyorken, 1970’lerde CHP iktidardayken işçilerin yüzde 75’i sendikalıyken, bugün bu noktaya gelinmesi politik bir sürecin sonucudur, siyasi sürecin sonucudur.”

“İLK İŞ ÖRGÜTLENMENİN ÖNÜNDEKİ BÜTÜN ENGELLER KALDIRACAĞIZ”

“Cumhuriyet Halk Partisi 31 Mart’ta seçimlerden birinci parti olarak çıktı. Şu anda Türkiye’nin birinci partisi. Buradan şahsınızda Türkiye işçi sınıfına ve Türkiye’de emeği ile geçinen herkese şu sözü veriyoruz. İktidarımızla birlikte ilk iş örgütlenmenin önündeki bütün engelleri kaldıracak, eğer işçi ile işveren karşı karşıya geliyorsa, gelmesin isteriz, devlet olarak işçinin yanında duracak. Verilen tüm mücadelelerin sonunda, beş yıllık iktidarımızın sonunda önce yüzde 50’lik örgütlenme hedefini yani her iki işçiden birinin sendikalı olmasını sağlayacak, iki dönemin sonunda Bülent Ecevit’in bıraktığı yere, yüzde 75 örgütlülük seviyesi ve üzerine işçi sınıfının erişmesini biz sağlayacağız. O süreçte bütün mücadelenizi sonuna kadar destekliyoruz. Gerek kanuni düzenlemeler, gerek Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın iradesi, gerekse ülkeyi yöneten partinin iradesi olarak bugün olduğu gibi o gün de yanınızda olacağız. O gün yanınızda bugün muhalefette sesinizi duyuranlar veya bizim gibi sesinizi bütün Türkiye’ye duyurmak için ziyaret edenler iktidarda olduğunda yanımıza varmak için aracı kullanacak olanlar sizler olmayacaksınız. Patronlar bir şey konuşacaksa onlar ‘Aman bizi dinlesinler, hep işçilerin dediğini yapıyorlar’ diyecek.”

“ESAS HAK YİYİCİ, 17 BİN LİRALIK ASGARİ ÜCRETİ 25 BİN LİRA YAPMAYANLAR”

“Türkiye’de 17 bin lira asgari ücret sefalet ücretidir. Geçtiğimiz yıl, ‘Bu ücrete dört kez zam yapacağız’ diyenler, iktidar olunca ikinci zammı bile yapmayıp 17 bin lirada bıraktılar. Siz hakkınızı alsaydınız, bu sözleşme bağıtlandığı gün size verilen maaş, gerçekten bugün asgari ücret hak ettiği zammı alsaydı, 25 bin lira olsaydı zaten hiç greve çıkmadan 30 bin liranın üzerinde taban maaşı almıştınız. Bugün hakkınızı yiyen yerel hak yiyici, bu şirketin, Yolbulan’ın patronuyken, esas hakkınızı yiyen genel hak yiyici, bugün ülkeyi yönetirken 17 bin lirayı 25 bin lira yapmayanlar, hayat pahalılığı, enflasyona göre asgari ücreti yükseltmeyenlerdir. Mücadelenizde, Yolbulan işçilerinin genel olarak emek mücadelesinde Türkiye işçi sınıfının yanındayız. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.”

“SÖZLEŞMEYİ İMZALANDIĞINIZDA KEYİF KAHVESİ İÇECEĞİZ”

Özel işçilerin kendisine hediye ettiği kahve fincanlarını alarak, “Şimdi bu kahve fincanını alıyoruz. Meclis’teki makam odasına götüreceğiz. Siz mücadeleyi sürdüreceksiniz, milletvekillerimiz destek olacak. Ben bunlarla kahve içmeyeceğim. Ne zaman ki siz sözleşmeyi imzaladınız, başardınız başkan gelecek onunla birlikte birer keyif kahvesi içeceğiz. Hatta bunu size emanet edeyim, bu iş çözüldüğünde fincanlarla birlikte gelin başkanla içelim” diye konuştu.


CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL HATAY’DA