08.07.2021

CHP SÖZCÜSÜ ÖZTRAK: TÜRKİYE SERVET DAĞILIMININ EN BOZUK OLDUĞU İKİNCİ ÜLKE

CHP Ekonomi Masası heyeti Trabzon’da…
İş dünyası temsilcilerine seslenen CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Türkiye ekonomisindeki sorunlara dikkat çekerek "Gelir dağılımı çok hızlı bozulmuş. Yoksul sayısı 2011’de 15 milyonken 2020’de 18 milyona dayanmış. En varlıklı yüzde 1’in toplam servetten aldığı paylara bakınca, Türkiye Rusya’dan sonra dünyada da bu oranın en bozuk olduğu ikinci ülke" dedi.
CHP Ekonomi Masası heyeti Trabzon’da iş dünyası temsilcileriyle buluştu. Trabzon Yol İş Holiday Otel’de düzenlenen toplantıya, Ekonomi Masası Başkanı ve CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Ekonomi Masası Koordinatörü ve Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak, CHP Ekonomi Masası üyesi milletvekilleri Bedri Serter, İlhami Özcan Aygun, Aykut Erdoğdu, Orhan Sarıbal, Akif Hamzaçebi, Gökhan Zeybek, Özgür Karabat, önceki dönem Milletvekili ve Ekonomi Masası Sekreteri Aşkın Türeli ile CHP Trabzon Milletvekili Ahmet Kaya ve Trabzon İl Başkanı Ömer Hacısalihoğlu katıldı.
Burada sanayi, ticaret ve esnaf temsilcilerine bir sunum yapan Faik Öztrak, konuşmasında özetle şunları söyledi:
TÜRKİYE HİÇ HAK ETMEDİĞİMİZ BİR YERDE             
2011 yılında hükümet 2023 yılına ilişkin birtakım hedefler açıklamıştı… 2011-2013 yıllarında Türkiye’nin GSYH’si 1 trilyon dolara doğru gidiyordu. Arkasına küresel sermaye hareketlerinin rüzgarını almış, bir yandan da elinde tün dünyada güven uyandıran Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı var. Dediler ki “2023 yılında Türkiye’nin GSYH’si 2 trilyon dolar olacak.” O zaman bizim de açıklamamız var. 2 trilyon dolar çok kolay gerçekleştirilir, biz de kendi hesabımızı kitabımızı yaptık bizim hedeflerimiz 2023 için çok daha fazlaydı. “Türkiye’nin bu potansiyeli var” dedik. Buna göre gidilseydi geçtiğimiz yıl milli gelirin 1,6 trilyon dolar olması gerekirdi. Gerçekleşme 717 milyar dolar, hepimizin potansiyel gelirimizden kaybettiğimiz 897 milyar dolar. Bugün Türkiye hiç hak etmediğimiz bir yerde.
HÜKÜMET BETONA YATIRIM YAPMAYI TERCİH ETTİ
Yaşanan buhranın arkasında 3 tane temel sorun görüyoruz. Bunlardan biri ekonomik kriz. Dünyada küresel sermayenin bol olduğu bir dönem yaşadık. 2001’den itibaren bütün bize benzeyen ekonomiler de yaşadı. Türkiye bu dönemde dışarıdan borçlandığı sıcak parayla içeride betona yatırım yapmayı tercih etti. Döviz kazandıran faaliyetler yerine betona yatırım yapmayı tercih ettiler. 2013’ten sonra ABD’deki Merkez Bankası Başkanı “Ben artık para basmaya ara vereceğim” dediği anda Türkiye de patinaja başladı.
EKONOMİ BUHRAN İÇİNDE
Bununla üst üste gelen bir başka gelişme 2014 yılında Türkiye Cumhurbaşkanı’nı halkın yaptığı seçimle belirlemeye başladı. O zaman bir Cumhurbaşkanı adayı “Ben bildiğiniz cumhurbaşkanlarından olmayacağım, tek adam parti devletinin cumhurbaşkanı olacağım” dedi. Bu sistemin düğmesine o tarihte basılmıştır. Bir başka önemli sorun 2020’de küresel bir salgınla karşı karşıya kaldık. Covid-19 tüm dünyayı vurdu, bizi de önemli ölçüde vurdu. İki krizin üzerine gelen salgınla Türkiye ekonomisi çok ciddi bir buhran içine girdi.
GELİR DAĞILIMI ÇOK HIZLI BOZULDU
2017’den itibaren 3 yıllık ortalama büyüme hızlarının aşağı doğru gittiğini görüyoruz. Tek adam parti devleti sistemine geçtikten sonra milli gelirimiz tam 243 milyar dolar azaldı. Bir ekonominin başarısını çalışmak isteyenlere ne kadar iş sağlayabildiğiyle ölçersiniz. Böyle bakınca 2 yılda 2 milyon insan işini kaybetmiş. Gerçek işsiz sayımız 10 milyon olmuş. Umudunu kaybedenler dahil işsizlik yüzde 30’a dayanmış. Bu arada gelir dağılımı çok hızlı bozulmuş. Yoksul sayısı 2011’de 15 milyonken 2020’de 18 milyona dayanmış. En varlıklı yüzde 1’in toplam servetten aldığı paylara bakınca, Türkiye bu oran yüksek. Rusya’dan sonra dünyada da bu oranın en bozuk olduğu ikinci ülke.
KALİTELİ BÜYÜME OLMADI
Türkiye’de bir başka ciddi sıkıntı, kaliteli bir büyüme olmaması. Borç yükümüz çok ciddi bir şekilde arttı. Türkiye’de Merkez Bankası’nın kasasında kısa vadeli borçları düşünce 40 küsur milyar dolar para varken bugün eksi 33 milyar. Merkez Bankası kasasında para yok, onun yerinde kısa vadeli borç var. Merkez Bankası bugün yüzde 19 politika faizi veriyor. Faizin en yüksek olduğu 7’inci ülkeyiz. Buna karşılık yüzde 17,5’lik enflasyonla da en yüksek enflasyona sahip 17. ülkeyiz. Çünkü güven yok. 9 ayda bir Merkez Bankası başkanı değişirse, hükümetin emriyle hareket eden bir Merkez Bankası başkanı olduğu algısı ortaya çıkar. Faiz değil hangi silahı kullanırsa kullansın enflasyonla mücadele etmesi mümkün değil.
İŞLER İYİYSE NEDEN 6 VARLIK BARIŞI YAPILDI
Dünya yeni bir dalgaya hazırlanıyor. Küresel sıkıntıların daha da artma ihtimali var. Bugün dünyanın her yerinde IMF, “Sosyal huzursuzluk bekliyorum” diyor. Bırakın yabancı sermaye gelmemesini gayrimenkulü dışarıda tutarsak sermaye çıkıyor. İtici faktörler bitti çekici faktörler başladı. Sen doğruları yaparsan kimse sana saldırmaz. İşler iyi, işler iyi… İşler iyiyse neden bu kadar mali af çıkardık? 6 Varlık Barışı yapılmış. İşler iyiyse neden yaptık?
EKONOMİDE CİDDİ BİR ISINMA VAR
Türkiye’de bakan nüfusun bakılan nüfusa oranı artmaya devam ediyor. Bunu değerlendiren ülkeler çok ciddi büyüme hızını yakalıyor. Çin bunu yaptı. Biz yapamıyoruz, Bizim Merkez Türkiye projemizdeki 4 limandan biriydi. Trabzon Limanı’nın kapasitesi 10 milyon elleçleme, kullanılan 3 milyon… Bu kapasiteden de yararlanamıyoruz. Türkiye parası kendi ligindeki ülkeler arasında en çok değer kaybeden bir ülke. Buna rağmen faiz alıp başını gidiyor. Risk primleri aldı başını gidiyor. Türk ekonomisinde ciddi bir ısınma olduğu anlaşılıyor. 
PARİS İKLİM ANLAŞMASI NEDEN İMZALANMADI
Kapsayıcı sürdürülebilir büyümenin önemi artıyor. Küresel değer zincirleri kısalıyor. Bu bizim için avantaj. Türkiye bir üretim üssü olabilir. Bu Paris İklim Anlaşması’nı neden imzalamayız? Bir süre sonra bu, bize yüksek faiz olarak geri dönecek. Bir başka önemli nokta Yeşil Mutabakat… Eğer biz AB üyesi olalım olmayalım, buna uyum sağlamazsak en büyük pazarımızı kaybedeceğiz. Bunla ilgili bir komite kuruldu ama ne yapıldığı belli değil.
İNSANLAR HES'LERE BOŞA TEPKİ GÖSTERMİYOR
Bu ülkenin üç tane yeniye ihtiyacı var. Yeni kurumlar, yeni kurallar, yeni kadrolar. Türkiye’nin en büyük açığı herkesi kucaklayan bir Cumhurbaşkanı olmaması... Kuvvetler ayrılığı, bağımsız yargı. Üreten bir Türkiye olmamız lazım. Güçlü sosyal devlet olmazsa olmazımız. Kapsayıcı bir ekonomi politikanız yoksa büyüyemiyorsunuz. Çevrenizi tahrip ederek büyümeyeceksiniz. Bugün insanlar barajlara HES’lere boşuna tepki göstermiyor. Buna özen göstererek büyümek zorundasınız.