25.04.2023

CHP Lideri ve Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu Burdur’da: “Birinci Turda Alacağız ve Türkiye’de Tarih Yazacağız”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, “Evet bu seçimin büt’ü yok. Bu seçimin kazası da, büt’ü de yok. Birinci turda alacağız ve Türkiye’de tarih yazacağız” dedi.

CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün; Eskişehir'deki mitinginin ardından Burdur'da yurttaşlarla buluştu. CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu'na Burdur mitinginde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş eşlik etti.  

CHP lideri ve Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet Meydanında düzenlenen Burdur Millet Buluşmasında yaptığı konuşmada şunları söyledi:


Öncelikle yürekten teşekkür ederim. Nasılsınız iyi misiniz? Keyfiniz iyi mi? Daha daha iyi günlere, daha da güzel günlere hep birlikte ulaşacağız. Bu ülkeye sözüm var, bu ülkeye baharı getireceğim, baharı. Bu ülkeye huzuru getireceğim, huzuru. Bu ülkeye kucaklaşmayı getireceğim. Kavgadan bıkmadık mı Allah aşkına? Ayrışmadan bıkmadık mı Allah aşkına? İşsizlik canımızı yakmıyor mu? Yakıyor. Bu memleketi soğana muhtaç hale getirdiler. Bütün bunları çözeceğim. Emin olun çözeceğim. Allah şahittir çözeceğim.

Şimdi Burdur’a gelirken baktım, Burdur’da kaç genç ilk kez sandığa gidip oy verecek hesabını yaptım. Madem ben hesap uzmanıyım, hesap adamıyım, hesabını yaptım. 14 bin 258 genç ilk kez sandığa gidecek ve oy kullanacak. Şimdi gençlerden söz istiyorum. Sevgili gençler, demokrasi istiyor musunuz? Hukuk istiyor musunuz? Hak istiyor musunuz? Adalet istiyor musunuz? Sevgi istiyor musunuz? O zaman Türkiye’nin kaderini değiştirmek sizin elinizde. 14 bin 258 gencin; demokrasi için, hak için, hukuk için oyunu istiyorum. Söz mü? Benim de Burdur’a ve Burdurlu gençlere sözüm var. Sizin çektiğiniz bütün acılar, bütün sıkıntılar benim de acım, benim de sıkıntım olacak. Siz rahata ermedikçe asla ben rahat etmeyeceğim. Siz huzura kavuşmadıkça asla ben huzura kavuştum demeyeceğim. Bunun mücadelesini sizin için vereceğim. İnanın sizin için vereceğim.

Efendim, buraya gelirken… Ağustos 2021’de Bucak Çobanpınar’da bir yangın çıkıyor ve iki ev yanıyor. Ağustos 2021’de söz veriyorlar, diyorlar ki ‘Biz bu evleri yapacağız.’ Ağustos 2021, Ağustos 2022, şimdi geldik 2023’e. Bu evler hala yapılmadı. Bana söylenen şu; ‘Allah rızası için şunu bir seslendirin, bizim sesimizi belki duyarlar çünkü seni dinliyorlar. Belki gelir bizim evleri yaparlar.’ Hiç meraklanma Çobanpınar’daki kardeşim… Yapamazlar, yapamazlar. Onlar parayı Beşli Çeteye veriyorlar. Dolayısıyla senin evini yapamazlar. Ellerinden gelse elindeki lokmayı bile alacaklar. Geleceğim, o evleri yapacağım, size teslim edeceğim. Hiç endişe etmeyin.

Eğer adalet istiyorsak, ayrım yapmadan adalet istemek zorundayız. Devletin dini adalettir. Yüce Yaradan kâinatı adalet üzerine inşa etmiştir. Adaletten sapmayacaksınız, insanları kimlikleriyle, insanları inançlarıyla ayrıştırmayacaksınız, kimseyi ötekileştirmeyeceksiniz. İnsan Yüce Yaradan’ın yarattığı eşref-i mahlûktur, yani en yüce varlıktır. Dolayısıyla insana saygı duymak, insanlar arasında ayrımcılık yapmak bizde yoktur, bizim kitabımızda yoktur.

Az önce Mansur Başkanı dinlediniz. Oy versin vermesin herkese yardım ediyor. Fakir mi, bana oy verdin mi vermedin mi diye sormayız. O insanlık ayıbıdır öyle bir soru sorarsanız. Açsa yardım yapacaksınız. Bu memlekete söz veriyorum, Burdur Meydanından söz veriyorum, cumhuriyet sözü veriyorum; bu memlekette hiçbir fakirin fukaranın elektriği kesilmeyecek, doğalgazı kesilmeyecek, suyu kesilmeyecek. Elektriği, doğalgazı ve suyu kesilmeyecek. Binlerce kişinin doğalgazını kestiler. O aileleri gittim ziyaret ettim. Dul bir kadın, iki çocuğu var, para yok doğalgaz parasını ödeyememiş, kesmişler. Ne yapacak bu anne? Ne yapacak Allah aşkına bana söyler misiniz? İki evladımız, onlar bizim de evladımız. Hangi anne çocuğunun soğukta kalmasını ister. Hangi anne çocuğunun iyi beslenmemesini ister. Bunların tamamını çözeceğim.

Ben diyorum ki, var olan sorunları çözeceğim. Çiftçiye kırmızı mazot vereceğim, ÖTV’siz olacak, KDV’siz olacak. Çiftçiye ucuz gübre vereceğiz, çiftçiye ucuz tohum vereceğiz. Bütün bunları yapacağız. Çiftçinin Ziraat Bankasına, bankalara, tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarının faizlerini sileceğiz. Bunları dediğim zaman hemen çıkıyorlar, koro halinde ‘Ey Kılıçdaroğlu parayı nereden bulacaksın’ diye soruyorlar. Ben buradan Burdur Meydanından, Cumhuriyet Meydanından sesleniyorum. Beşli Çetelere gelince para gani, onlara her türlü parayı veriyorsun. Beşli çetelere vermeyeceğim, halka vereceğim, çiftçiye vereceğim, üreticiye vereceğim, esnafa vereceğim, sanayiciye vereceğim. Alın teri değerlidir, alın teri kutsaldır. Kim emek harcıyorsa emeğinin karşılığını vermek zorundasınız. Eğer bu memlekette çocuklar yatağa aç giriyorsa veya anneler çocuklarının karnını doyuramıyorsa veya okula giden evladına acaba beslenme çantasına ne koyabilirim diye düşünüyorsa, çocuğum bugün aç mı kalacak diye endişeleniyorsa bu siyaset kurumunun ayıbıdır. O ailenin ayıbı değildir. Sosyal devlet dedikleri anlayışın yerine getirilmemesidir.

Dolayısıyla sevgili anneler, Aile Destekleri Sigortası getireceğim. Hiçbir hanede, hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Her anne çocuğunu okula gönderirken huzur içinde gönderecek. Beslenme çantası olmayacak. Okula gidecek, suyunu, sütünü, yemeğini akranlarıyla beraber, arkadaşlarıyla beraber yiyecek. Huzur içinde karnı doyacak ve eve karnı tok gelecek. Çünkü öyle ailelerle karşılaştım ki sevgili Burdurlu kardeşlerim, çocuğuna ekmek arası salça sürüp veren anneler gördüm ve bu anneleri dinledim. Bunların sorunlarını çözmemiz lazım. Bir çocuk açsa hepimiz açız. Bir çocuk karanlıktaysa hepimiz karanlıktayız. Bir çocuğumuz soğukta kalıyorsa hepimiz soğukta kalıyoruz. Aile Destekleri Sigortasıyla geliri olmayan veya geliri asgari ücretin altında olan bütün ailelere, kadının bankadaki hesabına her ay en az asgari ücret kadar para yatırılacak. Hiçbir zaman onun yoksulluğunu, fakirliğini sosyal devletten başka kimse bilmeyecek. Dolayısıyla gidecek bankaya; işçi gibi, memur gibi, emekli gibi parasını çekecek ve çoluk çocuğunun rızkını sağlayacak. Nerede bir aile hekimi varsa orada sosyal hizmet uzmanları da olacak. Bunların yüzde 99’u kadın olacak. Bunlar evlere gidecekler, o ailelerle görüşecekler, o ailede kaç çocuk var, kirada mı oturuyorlar, kendi evleri mi, gelirleri var mı yok mu, üniversiteye giden çocukları var mı buna göre rapor düzenleyecekler ve bu raporun gereği olarak o ailede kadının banka hesabına para yatacak. Böylece sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Hiç kimsenin yoksulluğu istismar konusu olmayacak. Bunu yapacağız.

Bazı anneler bunu anlattığımda dediler ki, ‘Katılım bankasında acaba biz hesap açabilir miyiz? Bize asgari ücret kadar altın hesabı açabilir misiniz?’ Vallahi de, billahi de Bay Kemal’in sözü; eğer altın hesabı diyorsanız rakam değişmemek kaydıyla altın hesabı da açacağım, gideceksiniz ve alacaksınız. Hiç kimseye bir başkasını muhtaç hale getirmeyeceğiz. Kadının güvencesi devlet olacak. Devlet, kadının güvencesi olacak. Çünkü ev kadını en büyük zorlukları çeken kadındır. Ailede bir sorun varsa o sorunu en iyi anneler bilir. Ben de rahmetli anneme… Babayla aramızda mesafe var, babaya ulaşamazdık ama bütün dertlerimizi annemize anlatırdık. Harçlık isterken bile babamıza söyleyemezdik, annemize söylerdik acaba babam bize harçlık verir mi diye. Dolayısıyla anneyle çocuk arasındaki ilişki özel bir ilişkidir. Ve anneler çocuklarını her zaman çok iyi yerlerde görmek isterler. İşsizlik varsa, üniversiteyi bitiren bir çocuğun işsizliği varsa, anne baba onu boğazından keserek üniversiteye götürmüş okutmuşsa ve bu çocuk sınavları kazanıp ama sözlü sınavda mülakatta eleniyorsa, hakkı yeniyorsa, kul hakkı yeniyorsa onun da hesabını soracağım. Bay Kemal onun da hesabını soracak. Kul hakkı yedirmeyeceğim. Kul hakkı yiyenlerin de burnundan getireceğim. Bana bu fırsatı siz vereceksiniz.

Bakınız, gölünüz kuruyor. O gölün eski halini de ben bilirdim. Oranın meşhur bir kuşu var dünya çapında, ben onu da gayet iyi bilirdim. O gölün kenarında sipsi de dinledim, ben onu da biliyorum. Ama bu göl neden kuruyor ve bu kuruyan alanlara biz ne yapabiliriz? Güneş enerjisi yapabilir miyiz? Güneş enerjisi yaptığımız zaman çiftçiye elektriği bedava vereceğiz. Bir daha söylüyorum, çiftçiye elektriği bedava vereceğiz. Ben Şanlıurfa’ya gittim, 2,5 milyon hektar taşlık arazi var. 2,5 milyon hektar. Çiftçiler şikayet ediyorlar elektrik parasını ödeyemiyoruz, gelip elektriği kesiyorlar, tarlayı sulayamıyoruz diye. Dedim ki, Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığını bize verin, bütün çiftçilere en geç iki yıl içinde elektriği bedava vereceğiz. Söz verdim yapacağım. Hiç endişe etmeyin yapacağım. Çıktılar dediler ki, ‘Elinden tutan mı var, niye yapmıyorsun?’ Denizli Bozkurt Belediye Başkanımız yaptı. Çiftçiye elektriği bedava veriyor. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanımız burada, o da yaptı, o da çiftçiye ücretsiz veriyor. Demek ki oluyor. Niçin oluyor? Petrol alırsanız dolar ödüyorsunuz, doğalgaz alırsanız dolar ödüyorsunuz, kömür getirirseniz dolar ödüyorsunuz. Allah’ın güneşi bedava, dolar ödemiyorsun, avro ödemiyorsun. Allah’ın güneşi bedava, panelleri kuracaksın elektriği elde edeceksin. Ne dolar gidecek, ne avro gidecek. Çünkü dolar lobisi istemiyor, avro lobisi istemiyor, doğalgaz lobisi istemiyor, petrol lobisi istemiyor. Sizi sömürüyorlar. Sömürüye asla izin vermeyeceğim. Allah’ın güneşi bedava, o güneşten elektrik elde edeceğiz ve çiftçiye elektriği bedava vereceğiz hiç endişe etmeyin.

Kiralar… Kiralar giderek artıyor. Şu anda mahkemelerde en çok görülen dava ev sahibiyle kiracı arasında. Ev sahibi diyor ki, ‘Bu kirayla oturulmaz, kirayı artıracaksın…’ Oturan da diyor ki, ‘Aldığım ücret belli, ben senin kirayı nasıl ödeyeyim?’ Şu anda binlerce kira davaları devam ediyor. Hiç aklınıza geldi mi TOKİ niye kuruldu? Toplu Konut yani TOKİ niye kuruldu? Orta gelirli ailelere ucuz konut yapılsın diye kuruldu. Allah aşkına TOKİ’ye bakıyorsun başka şeylerle uğraşıyor. Eğer yoksul ailelere, orta gelirli ailelere bunlar ev yapsalardı bu kira sorunu çıkmazdı. Gidiyor başka işlerle uğraşıyor, başka işler yapıyor. TOKİ’yi de asli görevine döndüreceğim Kızılay’ı döndüreceğimiz gibi. Kızılay da çadır satmayacak, Kızılay da başka numaralar çekmeyecek.

Ama Bay Kemal’in bir sözü daha var. Böyle binlerce çocuğumuz, milyonlarca çocuğumuz işsiz gererken, iş ararken saray ve avenesinin etrafında gezenler 5 yerden maaş alıyorlar, 6 yerden maaş alıyorlar, 7 yerden maaş alıyorlar; onların tamamını keseceğim, tamamını.

Şimdi bu Beşli Çeteler var. Beşli çetelerin bir numaralı düşmanı benim, ‘Acaba Kılıçdaroğlu’nu nasıl seçtirmeyiz?’ Bütün numara bunun üzerine kurulmuş. Hangi iftiraları atabiliriz, neler yapabiliriz diye uğraşıyorlar. Ve baktılar ki bir sonuç yok, şimdi paralarını yurtdışına götürüyorlar. Nereye götürdüklerini, hangi bankaya yatırdıklarını kuruşu kuruşuna yani senti sentine biliyorum. O paraların tamamını Türkiye’ye getireceğim, tamamını! Çaldığınız, götürdüğünüz paraların tamamını getireceğim Türkiye’ye! Diyorlar ki, ‘Efendim uluslararası mahkeme var, uluslararası mahkeme izin vermez…’ Dünyanın hiçbir mahkemesi bir devletin soyulmasına izin vermez. Sosyal devlet, soyanların karnını doyuran bir devlet değildir. Sosyal devlet, karnı aç olanları doyuran devlettir. Herkesin karnının doyduğu bir ülkede ancak huzur vardır, ancak o zaman bereket vardır. Bunun yapılması lazım.

Bizim, zaman zaman sizler de sosyal medya hesaplarından izliyorsunuz, Mansur Başkan da değindi, bizim milliyetçiliğimizi arada bir sorguluyorlar. Siz kim milliyetçilik kim? Allah aşkına 34 askerimiz Suriye’de şehit edildi. Vuran Rusya’ydı. İki gün sonra Putin’in kapısına gidip dakikalarca bekleyen kimdi Allah aşkına? Bana kalkmış milliyetçilik dersi veriyor! Ölen bizim askerimiz, şehit olan bizim şehidimiz, vuran Rusya. Rusya’nın bizden özür dilemesi gerekiyor. ‘Biz yaptık kusura bakmayın’ demesi gerekiyor. Koşa koşa Putin’in kapısına gitti. Putin kapısında bekletti, kronometreyi çalıştırdı, kaç dakika Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanını beklettiğini bütün dünyaya gösterdi. Sonra adam neymiş, ‘Efendim dünya çapında bir adam’mış. Doğru. Bir başka ülkenin Cumhurbaşkanının kapısında bu kadar bekleyen, kronometreyle dünyaya teşhir edilen başka bir Cumhurbaşkanı yoktur. Bay Kemal buna asla izin vermeyecektir. Bay Kemal askerine de, ordusuna da sahip çıkacaktır. Bay Kemal güvenlik güçlerine de sahip çıkacaktır. Bay Kemal, ‘Terör nereden ve kimden gelirse gelsin bir insanlık suçudur’ diyecek ve teröre karşı mücadeleyi son damlasına kadar yapacaktır.

Bizim iki kırmızıçizgimiz var sevgili Burdurlu kardeşlerim, iki kırmızıçizgimiz var. Bayrağımız ve vatanımız. Bayrak ve vatan… Gözümüzü kırpmadan bayrağımız için de, vatanımız için de ölüme gideriz. Dolayısıyla onun dışında bütün insanları kucaklarız. Hiç kimsenin kimliğini, hiç kimsenin yaşam tarzını, hiç kimsenin inancını sorgulamayız. O hak bizde değildir. Hangimiz anne babamızı seçme hakkına sahibiz? Yok öyle bir şey. Ama hepimiz annemizle, babamızla, yakınlarımızla gurur duyarız. Herkesin inancına saygı gösteririz. Kimin inançlı, kimin inançsız olduğunu sadece Yüce Yaradan bilir. Böyle bir yetki kimseye verilmemiştir. Bu çerçevede başka şeyler de var. Diyordu ya, ‘Bu can bu tende kaldığı sürece Papazı benden alamazsın…’ Değil mi? Meydan meydan geziyordu. Ne oldu? Papazı götürdü teslim etti. Böyle bir kişi Türkiye Cumhuriyeti Devletinde Cumhurbaşkanlığı yapamaz. Bir söz verdiysen sözünün arkasında kapı gibi duracaksın. Vermeyeceksin kardeşim, ‘Vermiyorum’ diyeceksin. ‘Suçluysa burada yargılayacağım’ diyeceksin. O zaman 85 milyon da senin arkanda dururdu. Ne oldu? Götürdün teslim ettin. Sonra ne dedi? ‘Aptal olma’ dedi. Ses çıkarmadı.

Sizden sandığa giderken bir şey istiyorum. Elinizi vicdanınıza koyup sandığa gidin ve sandıkta oy kullanırken Allah aşkına kul hakkı yiyenlere oy vermeyin. Yolsuzluk yapanlara oy vermeyin. Sizin hakkınızı çalanlara oy vermeyin. ‘Kul hakkı yemek en büyük günahtır’ demiyor mu Yüce Yaradan? En büyük günah işleyene oy vererek niye ortak oluyorsunuz? Niye oy veriyorsunuz onlara? Saraylarda oturuyorlar. Ne sarayı kardeşim ya! Allah nasip eder seçtiğinizde Mansur Başkanın dediği gibi Çankaya’ya gideceğiz, o mütevazı köşkte oturacağız. Bizim saraylarla ilgimiz yok.

Gençler, iktidara taşıyacak olan sizsiniz. Sözlerimin başında söyledim. Gençler söz mü? Cumhuriyet Meydanında soruyorum, söz mü?

Ben de size söz veriyorum, beraber iktidar olacağız.

Halkın iktidarı ama. Rahmetli Ecevit’in dediği gibi, ‘Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen’ için iktidar olacağız. Zenginleşeceksek hepimiz zenginleşeceğiz. Yoksulumuz, fakirimiz olmayacak.

Sağ olun, var olun. Hepinize en içten sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Ekrem Başkanın bir sloganı var onunla bitirelim isterseniz.

Ekrem Başkan ne diyordu? Her şey çok güzel olacak.

Setlerin arkasında vatandaşlarımız var, onlara da seslenelim.

Her şey çok güzel olacak. Vallahi de, billahi de her şey çok güzel olacak.

Vallahi de, billahi de ayrımcılık kalkacak.

Vallahi de, billahi de hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek.

Vallahi de, billahi de işsizlikle mücadele edeceğiz.

Sosyologları biliyorum, az önce söyledim, Aile Destekleri Sigortası geldiği zaman 20 bin atama yapacağız sosyolog ve sosyal hizmet uzmanı.

Ayrıca Cumhuriyetin 100. Yılında, 100 bin öğretmen atayacağız. Bütün köy okullarını açacağım, köy okullarının tamamını. Köy okullarını niye kapattık? Köylerde hayatı durdurduk. Köy okullarını açacağız.

Kapanan belediyeler var, onu da soruyorlar, bu belediyelerle ilgili ne yapacaksınız diye. O beldede referandum yapacağız. Halk bizim belediyemiz açılsın diyorsa açacağız. Hayır belediyeye ihtiyaç yok diyorsa açmayacağız. Yani takdiri millete bırakacağız. Yani Millet İttifakı olarak yolumuza adaletle devam ediyoruz.

Her şeyin çok güzel olması dileğiyle hepinize en içten sevgiler, saygılar sunuyorum.

Sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun.


CHP GENEL BAŞKANI VE CUMHURBAŞKANI ADAYI KEMAL KILIÇDAROĞLU BURDUR’DA