25.05.2025
25.05.2025
“BUGÜN İSTANBUL İRADESİ GASP EDİLMİŞ BİR ŞEHİR DURUMUNDA”
“TÜRKİYE’NİN GELECEK UMUDUNA DARBE YAPMAYA KALKTILAR”
“47 YIL BOYUNCA GÖSTERDİĞİMİZ SABRI, SEÇİMİ KAYBETTİKTEN SONRA 47 GÜN BİLE GÖSTEREMEDİLER”
“TÜM DÜNYA DEMOKRATLARI OMUZ OMUZA VERİP YOLDAŞÇA MÜCADELE ETMEYE KARARLI”
“BURADAN DÜNDEN DAHA UMUTLU, YARINLARA DAHA KARARLI BİÇİMDE AYRILIYORUZ”
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, İstanbul’da düzenlenen Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı’nın kapanışına katıldı. Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, burada yaptığı konuşmada, “Değerli yoldaşlar, bu güzel şehrin çok değerli misafirleri, ev sahibi olarak sizleri İstanbul’da ağırlamış olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Dün hep beraber çok verimli toplantılar gerçekleştirdik. Biraz önce de Sosyalist Enternasyonal’in ortak aklı, ortak vicdanıyla kağıda dökülen, üzerinde titiz çalışmalar yapılan çok güçlü metinleri oybirliğiyle kabul ettik. Böyle bir toplantıda tüm konuşmacılara, katkı sunan herkese teşekkür ediyorum. Özellikle dün ve bugün ortaya koyduğunuz sıkı dayanışma dolayısıyla her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum. Sosyalist Enternasyonal’in harika bir kadrosu var. Chantal ve Paulina’nın şahsından tüm profesyonellere yöneticilere ve yine Pedro Sanchez’in başkanlığında birlikte görev yaptığım Prezidyum üyelerine, başkan yardımcılarına, dört bir yanından koşup buraya gelen, hem üyesi olduğu Sosyalist Enternasyonal’in toplantısına katkı veren hem de Türkiye'de yaşadığımız zorlu süreçte bizimle dayanışma gösteren her bir kardeş partimizin kurumsal kimliklerine ve ayrı ayrı üyelerine çok teşekkür ediyorum” dedi. Özel, şöyle devam etti:
“TÜRKİYE’NİN GELECEK UMUDUNA DARBE YAPMAYA KALKTILAR”
“79 ülkeden 89 partiyi misafir ettik, ev sahipliği yaptık, onlarla birlikte çalıştık. Daha önceki konuşmalarımda da ifade ettiğim bir hususu kapanışı yaparken tekrarlamayı sorumluluk olarak görüyorum. Bugün İstanbul iradesi gasp edilmiş bir şehir durumundadır. Bundan bir yıl önce 16 milyon İstanbullu ‘Şehri kim yönetsin?’ diye düşündü, taşındı, son beş yıldır yapılan hizmetlere baktı. Sandık başına gittiler ve her seferinde daha fazla oy verdikleri Ekrem İmamoğlu'nu, her iki kişiden birinden fazlasının oyuyla İstanbul'u beş yıl daha yönetmeye görevlendirdiler. Maalesef biz 1977 yılından beri hiç birinci parti olamamıştık. İkinciliği, üçüncülüğü, zaman zaman baraj altında kalmayı içimize sindiremesek de kusuru hep kendimizde bulduk. ‘Daha çok çalışmalıyız, özeleştiri yapmalıyız’ dedik. ‘Gençleşmeliyiz, kadınlara daha çok fırsat vermeliyiz’ dedik. ‘Dünyada esen rüzgarları doğru analiz etmeliyiz, Türkiye’ye doğru uyarlamalıyız, doğru bir dil kullanmalıyız’ dedik. Hiç seçmeni suçlamadık ve demokrasi dışı odaktan medet ummadık. AKP ile en sert kavgalı, tartışmalı olduğumuz dönemde onlarla birlikte; aslında birlikte siyaset yaptıkları, birbirlerini maddeten - manen destekledikleri, ne istedilerse verdikleri bir cemaat onlarla çatışmaya girdi darbe yapmaya kalktı. ‘Darbede birinci partiye darbe yapılıyor, AK Parti’den kurtuluyoruz. Bu ülkeye bu kadar çok zorluklar yaşatan Erdoğan devrilecek’ demedik Aksine aradık onları, ‘Meclis’i açın. Gelelim, konuşalım, dayanışalım. Sandıkla gelen sandıkla gider’ dedik. ‘Millet kimi seçtiyse, halk kimi seçtiyse onun arkasında duracağız’ dedik. Ben gece yarısı Meclis’te yaptığım konuşmada dedim ki, ‘Ana muhalefet partisiyiz. Darbe doğal olarak iktidara yapılır. Ama herkes döner, muhalefete bakar. Ana muhalefetin de gözünün içine bakar.’ ‘Gözümün içine bakanlara söylüyorum’ dedim, ‘Demokratik seçimler yapılıp halkımız, milletimiz yeni bir görev verene kadar ana muhalefetteyiz, görevimizin bilincindeyiz, demokrasinin, seçilmiş parlamentonun arkasındayız.’ O gün bizi alkışlayanların, 47 yıl boyunca bizim gösterdiğimiz sabrı seçimden sonra 47 ay göstermeleri gerekiyordu. Cumhurbaşkanlığı seçim takviminin başlamasına 47 ay vardı. 47 gün bile gösteremediler. İlk kaybettikleri seçimde, ilk ikinci duruma düştükleri seçimde darbeye giriştiler ve öyle bir darbe tasarladılar ki… Darbeler hep mevcut iktidara yapılır. Mevcut iktidar, geleceğe darbe yapmaya kalktı. İktidara gelecek olana darbe yapmaya, Türkiye’yi gelecekte yönetecek hükümete, cumhurbaşkanına darbe yapmaya kalktı. Geçmiş yerel seçimlerin seçilmişlerine de darbe yaptı. Ama esas geleceğimize, gelecek olana, Türkiye’nin gelecek umuduna darbe yapmaya kalktılar.”
“DÜNYAYA ANLATAMAYACAĞIMIZI DÜŞÜNDÜLER”
“İşte biz, Ekrem İmamoğlu ve hapisteki bütün arkadaşlarımızın suçsuzluğuna kefil olan ve onlar siyasi sebeplerle içerde tutulduğu için onlarla birlikte mücadele eden insanlarız. Bunu bazen dünyaya anlatmak zor oluyor. Anlatamayacağımızı düşündüler. Önce, ‘Anlatamazsınız, Türkiye’yi dışarıda şikayet edemezsiniz’ dediler. Sonra, ‘Ya Avrupa Birliği Greko kriterlerine önem verir. Yolsuzluğa, hırsızlığa karşı mesafe koyar’ diye düşündüler. Türkiye’ye de ‘terör örgütünü destekleme’ diye bir yalan uydurarak milliyetçi hassasiyeti olan seçmenler bize sırtını döner sandılar. ‘Birkaç hafta geçince kimsenin yüzüne bakamaz’ dediler. Ama ben bugün Ekrem Başkan’la dayanışmak için; bir otel yangınında hayatını kaybeden bebeklerle, çocuklarla, annelerle, eşlerle geriye kalanlarla dayanışmak için; hayatını kaybedenleri anmak, o tepkileri görünür kılmak için, kadına karşı şiddeti görünür kılmak için; toplumsal cinsiyet eşitliği talebini görünür kılmak için yapılan bir maraton koşusunda sabah erken saatlerde maraton koştum, geldim. Buradan ayrılıp Türkiye’nin dördüncü büyük kenti Bursa’ya gidip her hafta sonu yaptığımız, bu hafta sonu Sosyalist Enternasyonal’le çakıştığı için Pazar akşam üzerine aldığımız bir mitingi gerçekleştireceğim. Sabah onbinlerin, akşam üzeri yüz binlerin, milyonların buradan Avrupa’daki bütün yoldaşlarımın gözünün içine baka baka söylüyorum ki Türkiye bir sivil darbe sürecindedir. Ekrem İmamoğlu ve arkadaşları siyaseten tutukludur. Hepimiz onlara kefiliz ve sonuna kadar arkalarındayız.”
“BU KARARLILIK VE YOLDAŞÇA MÜCADELE AZMİ; UMUTTUR”
“Beş gün boyunca kadim bir şehirde, üç imparatorluğa başkentlik yapmış, hepimizin atalarının emeği olan ve hepimize emeği olan bir şehirde; barışın, demokrasinin, sanatın, turizmin başkentinde; bir yazara göre ‘dünya bir ülke olsaydı dünyanın başkentinde’; İstanbul’da hep birlikteydik. Böyle şehirler, böyle toplantıların düşmanlarıdır. Salonlar boşalır gider ama böyle tam bir katılımla, büyük bir ciddiyetle, İstanbul’un boğazı, güzellikleri sizi çağırırken, tarihi sizi çağırırken burada dayanışmaya yönelik; Latin Amerika’yla, Asya’yla, Afrika’yla, Avrupa’yla ve Türkiye’yle dayanışmaya yönelik metinleri tartıştınız. Çok kıymetli bir müzakereyi hep beraber yürüttünüz. Bunun için teşekkür ediyorum. İstanbul’un güzelliği bile dayanışma ruhunuzu zedelemedi ve sizi bu salonlarda tuttu. Hepinize bu toplantı disiplini için ayrıca teşekkür ediyorum. Bu salonun ortak fikri şu… Pek çok kuvvetli metinde dinledik, oy verdik. ‘Dünyada otokrasi varsa dili, dini, kimliği fark etmeksizin otokratlara dur diyecek tek yapı, biz demokratlarız.’ O demokratların da sayısı hiç az değil. Dahası o demokratlar dünyanın neresinde yaşıyor olurlarsa olsunlar yalnız değiller. Tüm dünya demokratları omuz omuza verip, yoldaşça mücadele etmeye de kararlı. Bu kararlılık ve yoldaşça mücadele azmi, yoksulluğa, siyasal baskılara, savaşlara, her türlü talana direnen milyonlarca, milyarlarca insan için cesaret kaynağıdır, umuttur.”
“İŞSİZLİKLE, EŞİTSİZLİKLE MÜCADELE, SOSYAL DEMOKRATLARIN ÇABASIYLA MÜMKÜN OLACAK”
“Değerli yoldaşlar, toplantılarımızda birçok başlığı derinlemesine ele aldık. Ana gündemimizden biri olan demokrasinin bugün geldiği hali toplantılarımızda çokça konuştuk. Kadınların işgücüne katılımı ve emeklilerin karşılıklarını alma konusundaki engellerle ve güvencesizlikle karşı karşıyayız. Gençler büyük bir işsizlik ve umutsuzluk içinde. İşçiler, kır ve kent yoksulları hiçbir zaman olmadıkları kadar zordalar. Orta sınıf mülksüzleştirme tehlikesi ile boğuşuyor. Gelir adaletsizliği her geçen gün daha da derinleşiyor. Bunların hepsi, ağır ve acilen çözüm bekleyen sorunlar. Kadınların iş yaşamında ve siyasette eşit temsilinin sağlanması, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadele, gençlerin siyasete, iş yaşamına etkin katılımı… Bunların hepsini sağlamak dünyadaki sosyal demokratların aktif çabaları ile mümkün olacaktır. Öte yandan uluslararası gelişmeleri ele alma fırsatımız oldu elbette. İsrail’in Gazze’de uyguladığı katliamı konuştuk. Ukrayna’da on binlerce cana mal olan işgali konuştuk. Suriye’deki belirsizlikler, Afrika’daki çatışmalar, mülteci krizleri, iklim krizleri… Bunlar mevcut düzenin, beslediği hem de ondan beslendiği krizlerdir. İçinde yaşadığımız dünya ise etkileşim halinde olan bir dünyadır. Savaşların acı sonuçları, yoksulluk ve birçok kriz, bir ülkenin sınırlarından diğerine sıçramaktadır. Yani tüm dünyada dolaşıma girmektedir. ”
“İSTANBUL’DAN DÜNYAYA UMUT DOLU DÜNYAYI MÜJDELİYOR”
“İlk açılış konuşmasında söylediğim, dünkü toplantılarda ve akşam yemeğinde her birinizle ayrı ayrı sohbetimizde üzerine konuşma fırsatı bulduğumuz bir zor durumla karşı karşıyayız. Endişelerimiz vardı. ‘21’inci yüzyılın ikinci çeyreğinde yapay zeka marifetiyle birbiri ile konuşan, birbirinden öğrenen robotlar insanlığı tehdit eder mi?’ idi. Maalesef bu tartışma bir yanda duruyor, sürüyor. Ama dünyanın başındaki en büyük tehdit, birbiri ile konuşan, birbiri ile dayanışan, birbirinden öğrenen otokratlarla, diktatörlerle muhatabız ve onları yenecek güç, sadece ve sadece bu salonun üreteceği dayanışmadır. Biz biliyoruz ki toplumların sorunlarının küresel etkileri oluyorsa, çözümlerin de küresel çapta olması gerekir. Öyleyse yoksulluğa, savaşa, iklim krizine, emek sömürüsü ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı ortak mücadele vermek bugün her zamankinden elzemdir. Bu tespiti yapan Sosyalist Enternasyonel, tüm bu karanlık tabloya karşın İstanbul’dan dünyaya aydınlık ve umut dolu bir dünyayı müjdelemektedir. O aydınlık ve ferah dünyanın kapısını aralayan şey, aramızdaki dayanışmadır. Bizler bu sayede yoksulluk, adaletsizlik ve otokrasi ile mücadeleye devam edeceğiz. Filistin halkının işgal ve ağır baskılar altındaki haklı direnişine el uzatmaya devam edeceğiz. Ukrayna’da akan kanın durması ve başta Suriye olmak üzere her dünyanın her yerinde sürdürülebilir bir barış ikliminin inşası için tüm çabaları destekleyeceğiz. Sosyal demokratların ve sosyalistlerin görevi; sadece partilerimizin yönetim kadroları arasındaki dayanışmayı güçlendirmek değil şüphesiz. Bugün demokrasiye yönelen tehditler, yerel yönetimleri yani belediyelerimizi de derinden etkilemektedir. Bunu seçilmiş belediye başkanları hapiste tutulan bir partinin lideri olarak dile getirmek zorundayım. Üstelik lideri olduğum parti, tüm kamuoyu araştırmalarına göre halen ülkenin açık farkla birinci partisi. Toplumun en yüksek oranda destek verdiği parti. Eğer demokrasi yerelden de tehdit ediliyorsa, yerel yönetimlerimiz arasındaki dayanışmanın da en üst seviyeye çıkarılması gerekir.”
“ÖNÜMÜZDEKİ EN ÖNEMLİ GÖREVLERDEN BİRİ”
“19 Mart darbesinde dünyanın dört bir yanından belediye başkanlarından gelen destek mesajları çok kıymetliydi. O günlerde buraya koşup gelen Atina Belediye Başkanımız, Paris Belediye Başkanımız, bugün yine bu toplantıda bulunan Atina Belediye Başkanımız, bir video mesajla en kuvvetli desteği ifade eden Paris Belediye Başkanımız, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Lefkoşa Belediye Başkanı, Viyana’nın Viyana Belediyesi’nin değerli Başkan Yardımcısı, Soria Belediye Başkanı, Floransa’nın önceki Belediye Başkanı, Coulaines Belediye Başkanının burada varlıkları gücümüze güç kattı. Bu vesileyle dayanışma duygularını esirgemeyen tüm yerel yöneticilere de hepinizden, yürekten güçlü bir alkış talep ediyorum. Bununla beraber yerel yöneticilerimiz arasındaki ilişkinin güçlenmesi, deneyim paylaşımı, yenilikçi uygulamaların aktarımı gibi başlıklar çok önemli. Bunları yıllardır konuşur, olgunlaştırırız. Bu kapsamda Sosyalist Enternasyonel’in yerel yönetimler alanı, bu seneki toplantılarımızda olgunlaştırıp dün yaptığımız toplantıyla aktif hale getirmiş olmamız, karara bağlamış olmamız, hayata geçirmiş olmamız ve bu konuda ilk öncülüğü Türkiye’nin en önemli turizm kenti olan ve Bodrum’a, Marmaris’e ve pek çok ilçemize hepinizin tanıdığı, tatillerini geçir diye sahipliği yapan Muğla’nın Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras’ın üstleniyor olmasından hem büyük bir mutluluk duyuyoruz, hem büyük bir sorumluluk duyuyoruz. Sosyalist Enternasyonel yerel yönetimler ağının en etkin şekilde ortaya çıkması, çalışması, deneyimleri paylaşması önemli projelere imza atması Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim de üstlendiğimiz bir sorumluluk ve önümüzdeki en önemli görevlerden bir tanesidir.”
“SİZLERLE YOLDAŞ OLMAKTAN ONUR DUYUYORUM”
“Bugün buradan dünden daha umutlu, yarınlara daha kararlı biçimde ayrılıyoruz. Ayrılırken aklımızda ve kalbimizde taşımamız gereken şudur: Her şeye rağmen demokrasi, adalet, eşitlik ve huzurlu bir dünya ortak çabalarımızla kurulabilecektir. Böyle bir dünyanın ön koşuluysa bir kez daha vurgulamak gerekiyor ki dayanışmadır. El ele verip bu dünyayı daha adil daha müreffeh ve demokratik hale getireceğimize samimiyetle inanıyorum. Sizlerle omuz omuza yürümekten, yoldaş olmaktan onur duyuyorum. Biz buradan bir diğer büyük şehrimize Bursa’ya gidiyoruz. Ve 19 Mart darbesinden sonraki yedinci büyük il buluşmamızı gerçekleştireceğiz. Her Çarşamba İstanbul’un bir ilçesinde, her hafta sonu Anadolu’nun bir ilinde halkımızla buluşmayı, miting değil, sonuç almak için onlarla birlikte eylem yapmayı, eylemler yapmayı sürdüreceğiz. Sizlerin dayanışmasından aldığımız güçle bir an bile durmadan ülkemiz için, geleceğimiz için mücadele edeceğiz. Katılımlarınız için bir kez daha her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Ülkelerinize döndüğünüzde hem kardeş partilerinizin üyelerine, hem de ülkelerinizin tüm vatandaşlarına Türkiye’den selam, sıcacık sevgi ve buradan oraya en iyi duyguları taşımanızı, burada bu salonda bulunan her birimizin Türkiye’deki, İstanbul’daki evlerini kardeşinizin evi olarak görmenizi, buraya yolu düşen kim olursa olsun bir telefonla, bir WhatsApp mesajının ucunda akrabamızı karşılarcasına karşılayacağımızı, kardeş ağırlar gibi ağırlayacağımızı ifade etmek isterim. Hepinizi çok seviyoruz ve başladığımız gibi bitiriyoruz. Sonuna kadar bunu başarana kadar da bu cümleyi tekrar etmeye devam edeceğiz. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.”
25.05.2025
25.05.2025
24.05.2025
24.05.2025