01.10.2025
01.10.2025
“ERDOĞAN BİR YILDA BİZDE KENDİSİNE SAYGI DUYMAMIZI GEREKTİREN NE YAPTI?”
“DOSTA GÜVEN, OLMAYANA KAYGI VERECEK BİR İŞTİR; AK PARTİ’NİN KAAN’I İÇ ÇEKİŞMELERİNE ALET EDİP İTİBARSIZLAŞTIRMASINI HİÇ DOĞRU BULMUYORUM”
“KAÇACAK, GÖÇECEK BİR YERİMİZ YOK. KENDİSİNDEN KORKMUYORLARSA BIRAKSINLAR, TUTUKSUZ YARGILASINLAR”
“İKTİDAR PARTİSİNDE GÖREVDE OLANLARIN ÖNEMLİ BİR KISMI, BU SÜREÇLERİN PARTİLERİNE ZARAR VERDİĞİNİ BİLİYORLAR”
“TRUMP İÇİN GÖRÜŞME ‘FEVKALADENİN FEVKİNDE’ GEÇTİ, BİZ FEVKALADENİN ‘F’SİNİ GÖREMEDİK”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Genel Başkanlık Çalışma Ofisinde basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “Arkadaşlar öncelikle bugün İstanbul’dayız. Mazbatasını alarak delegelerimizden güven tazeleyen İstanbul İl Başkanımızla bugün İstanbul’daki çalışma ofisimizde birlikte çalışacağız. Kendisini tebrik etmek üzere bugün buradayım” dedi. Özel şöyle devam etti:
“İL BAŞKANINDAN BİNASINA KADAR HEDEF ALIYORLAR”
“Malum Cumhuriyet Halk Partisi ağır bir saldırı altında. Bu saldırının en önemli alanlarından bir tanesi İstanbul’daki Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurumsal varlığı. İstanbul İl Başkanımız üç ayrı davada 20 yılı aşkın süreyle yargılanıyor ve mahkemelik. İstanbul İl Kongremize maalesef Asliye 45 Mahkemesi hukuksuz bir şekilde kayyım atamaya kalktı. Arkamızdaki binanın kendi varlığı mahkemelik. Buraya 5 bin tane polisle geldiler ve baba ocağına saldırdılar. O sırada yaşananlardan dolayı bir tanecik kedimiz var, adı Şanslı. O da oldu veterinerlik. Cumhuriyet Halk Partisi’nin il başkanından binasına, kurultayından kedisine kadar hedef alan bir kötü niyet var. Biz bunlarla hem genel merkez düzeyinde, hem İstanbul il düzeyinde büyük bir mücadele veriyoruz.”
“BU SÜREÇLER KONUSUZ KALMIŞ OLACAK”
“Tabii bütün planların boşa çıktığı bir süreci yaşadık hep beraber. ‘Cumhuriyet Halk Partisi’ni bölebilir miyiz? En sıkı geçmişte rekabetin olduğu alanlar nereleridir, küçük farkla kazanılmış seçimler. Orada bir şeyler yapıp partiyi bölebilir miyiz?’ Son kongrede ki mahkeme kararıyla ayakta olan delegelerin, son kongrede 330’a 310’luk bir yarışla il başkanı belirledikleri İstanbul’da, il başkanımızın yerine bir kayyım atamaya kalktılar. O kurultayın delegeleri neredeyse ölümler, memuriyete girmeler, ihraçlar sonucunda mevcut olan 580 delegenin 540’ı koştu, teslim ettiğimiz imzalarıyla noterden aldıkları, verdikleri imzalarla seçim kurullarına teslim ettiğimiz, ‘İrademizi yeniden göstermek ve partimize sahip çıkmak istiyoruz’ dediler. Bu büyük birliktelik partinin bölünmesi yerine, partinin bütünleşmesini ve sadece ve sadece AK Parti yargısının Cumhuriyet Halk Partisi’ne saldırısının kamuoyu tarafından ayıplanması sonucunu doğurmuştur. İşte o kurultayın, o kongrenin mazbatasını İstanbul İl Başkanımız Özgür Çelik dün aldı. Bir yandan da seçim hukukunun, ilçe seçim kurullarının ve Yüksek Seçim Kurulu’nun istikrarlı kararlarıyla olağan kongre sürecimiz de yürüyor. Bu süreci Asliye 45’in durdurmaya çalışması, Yüksek Yargıdan döndü. Yaptıkları her türlü taciz ve saldırı yargı hukukundan geri dönüyor ve olağan kongreler tamamlandı. İstanbul ilçe kongrelerimiz tamamlandı. İstanbul il kongremizi birkaç hafta içinde yapıp, bu süreci tamamlayacağız. Bütün bu tartışmalı süreçler de konusuz kalmış olacak.”
“17 SİYASİ PARTİYİ AYRI AYRI ZİYARET ETTİM“
“Tabii bu İstanbul’daki mahkemenin yaptığı işler, Türkiye’de partinin kurumsal kimliğine yapılan bütün saldırılar tek elden yönetiliyor. Geçen sene bugün, 1 Ekim günü, Türkiye’nin kurucu partisi, son yerel seçimlerin birinci partisi, Türkiye’nin yüzde 65’inin yerelde iktidar partisi olarak 23 yıllık iktidarın yapmadığını yapmıştık. Seçimden sonra ilk bayramda altı gün sonra Sayın Erdoğan dahil bütün siyasi parti liderlerini bizzat aradım ve bayramlaştım. Hiç görmediğimiz bir şey. Daha sonrasında tek tek Sayın Erdoğan’dan başlayarak, Meclis’te grubu bulunan ve hatta grubu bulunmayan milletvekili bulunan, Meclis’te bulunmayan, eski dönemlerde milletvekili bulundurmuş, 17 siyasi partiyi ayrı ayrı ziyaret ettim. Onların da iade-i ziyaretlerini kabul ettik. Siyasete bir diyalog, hoşgörü, kutuplaşma yerine; artık toplumun kucaklaşması ve toplumun gerçek dertleriyle meşgul olan, yerelde bizim hizmet ürettiğimiz, genelde kendilerine verilen iktidar olma yetkisinin AK Parti tarafından kullanıldığı, yoksullukla mücadele eden, işsizlikle mücadele eden, Türkiye’nin ortak çıkarlarında bir araya gelebilen bir anlayışı hayata geçirmeye çalıştık.”
“HAZIMSIZLIK SONUCU SİLİVRİ ZİNDANINDA TUTULUYOR”
“Bütün toplum buna büyük bir destek verirken; birileri Erdoğan’a ‘Bu işler onlara yarıyor. Bu süreci bitirme, bitirt’ dedi ve bir siyasiyi anayasaya aykırı bir şekilde İstanbul’a Cumhuriyet Başsavcısı olarak yolladı. Biz 1 Ekim günü geçen sene kendisine oy verenlere hürmeten, makamına hürmeten, Meclis’e Cumhurbaşkanı giriyor, kendisini ayakta karşıladık. Partisi alkışladı, ittifak ortakları alkışladı. Biz saygı gereği ayakta karşıladık. Cumhurbaşkanı anayasadaki yeminine uygun, tarafsız bir yaklaşımda bulunmadı. Giderken ayakta uğurlamadık. Ancak Cumhurbaşkanı nasıl karşılanması gerekiyorsa öyle karşıladık. Tam geçen sene bugündü. O günden sonra bir yıl geçti. Sayın Erdoğan, 2 Ekim günü Akın Gürlek’i siyasi bir makam olan bakan yardımcılığından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na atadı. 9’unda göreve başladı, 30’unda Esenyurt Belediyesi’ne, 1 milyon nüfuslu Türkiye’nin en büyük belediyesine kayyım atadı. İlk iş. Ardından da Sayın Ekrem İmamoğlu’nun da tutuklanması ve altı ayı geçkin süredir içeride olması, Beşiktaş Belediyesi ikinci hedefti. Şu anda Cumhuriyet Halk Partisi’nin Türkiye’de 18 belediye başkanının cezaevlerinde tutulduğu, milletin iradesinin hapsolunduğu, Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçim kurullarının ‘Yaparsın’ dediği kongrelerine maalesef haciz memurlarıyla iradenin haczedilmeye gidildiği akıl almaz bir süreci yaşıyoruz. 16 milyon İstanbullunun üçüncü kez ve açık farkla yetki verdiği kişi büyük bir hazımsızlık sonucunda Silivri zindanında tutuluyor.”
“KENDİSİNE SAYGI DUYMAMIZI GEREKTİREN NE YAPTI?”
“Sayın Erdoğan bu suçların hepsinden kendi yargılandı, bir gün evine polis gitmedi. Bir gün gözaltına alınmadı. Bir gün tutuklanmadı. Yargı kararı kesinleşene kadar görevine devam etti. Burada iddianame yok. Arkadaşlarımız hücredeler. Resimlerine, seslerine tahammül yok. Oysaki resmen seçilmiş belediye başkanları. Cumhuriyet Halk Partisi’nin iki yıl önce yaptığı kurultayına saldırı, il kongrelerimize saldırı. Binalarımıza saldırı. İl başkanlarımıza saldırı. Bunlar bir merkezden yönetilirken; Türkiye’de yeniden bir 1 Ekim geldi. Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi ne yapsın? Cumhuriyet Halk Partisi gitsin, yine Erdoğan’a makamından dolayı saygı mı göstersin? Onu ne oturarak, ne ayakta karşılayacak, bir yılda bizde kendisine saygı duymamızı gerektiren ne yaptı? Duymamamız gereken, kendisinin artık bu görevini meşru görmemiz gereken her şeyi yaptı. Küçücük çocuklarla uğraşıyorlar. 26 yaşındaki çocukları, babalarını iftiracılığa zorlamak için hapiste tutuyorlar. ‘İftira at’ diye cezaevine gördükleri kişinin karısını gözaltına alıp, kocasına ‘Senin vereceğin ifadeye göre karını da ya tutuklayacağız ya bırakacağız’ diyorlar. 80 yaşında anneleri perişan ediyorlar hastane bahçelerinde. Bu kadar zulme ve haksızlığa karşı, ‘Efendim Cumhuriyet Halk Partisi.’”
“MECLİS’TE GELİP KONUŞMAK MEŞRUİYET GEREKTİRİR”
“O kapıdan Cumhurbaşkanı olarak girip, konuşmasını yapıp çıkmayı bilseydi geçen sene, bir yıl boyunca görevini anayasal sınırlar içinde yapsaydı elbette kendisini yine dinlerdik. Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uymuyor, Anayasa’da yazdığı halde AİHM kararlarına uymuyor. Mahkeme kararlarına uymuyor. Sonra ‘Ben gelip konuşma yapacağım.’ Sana bu konuşma yetkisini kim veriyor? Anayasa veriyor. Sen başka sayfalarını yırttın, attın. Kendi sayfanın yerinde durduğunu nereden biliyorsun? O sayfa da benim gözümde yok hükmünde o zaman. Sen Anayasa Mahkemesi kararlarının olduğu sayfayı ‘Tanımıyorum, saygı da duymuyorum’ diyorsan. Ayrıca, Meclis’te gelip konuşmak bir meşruiyet gerektirir. Meşruiyet milletten alınır, Trump’tan alınmaz. Amerika’nın Türkiye Büyükelçisi hala görevde, ‘Trump Erdoğan’a çok ihtiyaç duyduğu meşruiyeti verdi. Bundan sonra her şey güzel olacak, işler yoluna girecek’ diyor. Yoluna giren Amerika’nın dünya kadar kazanımı. Neymiş? Olmayan meşruiyeti veriyor. Hem de cümleye başlarken ‘Hileli seçimleri en iyi bu bilir’ diyor. O yüzden Trump’tan meşruiyet dilenenlere bizim Meclis zemininde meşruiyet kazandırmamızı kimse beklemesin.”
“SÜRECE TESLİM OLMADIK”
“Herkes şunu bilir: Bu millet kavgayı sevmez. Ama insanların evine, tapulu evine birileri zorla girmeye çalışırsa herkes evini, çoluğunu, çocuğunu, malını, mülkünü, namusunu korur. Bizim burada namusumuza saldırdılar, İstanbul’un üyeleri, başta il başkanımız ve yöneticileri namuslarını korudular. Yine bu binaya sahip çıktılar. Bu bina meşruiyetin timsali yerlerden biridir. İstanbul’da hep birlikte izliyorsunuz. Mahalleye sandık kurarak başlıyoruz. Mahallede sandık, ilçede sandık, ilde sandık. En sonunda Ankara’da sandık. Her üyemiz kalemi elinde, teker teker işaretleyerek belirliyor kimin yöneteceğini. O yüzden asliye hukuk mahkemesinin hukuk tanımaz, sınır tanımaz, hadsiz, bilgisiz, bütün Türkiye’deki kendini yetiştiren hocalarını utandıran, Türkiye’deki tüm hukukçularını utandıran, kendilerini savunan, talimat verenler dışında bir kişinin kalmadığı bir sürece teslim olmadık. Burada da olmayacağız. Şu anda olmamız gereken yerdeyiz. Yarından itibaren Meclis çalışmalarına arkadaşlarımız Cumhuriyet Halk Partisi’nin Meclis’e duyduğu en yüksek bağlılık ve en yüksek gayretle devam edecekler.”
“CUMHUR İTTİFAKI’NIN DURUMU ORTADA”
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, Bülent Arınç’ın son açıklamalarına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
“Sayın Bülent Arınç’ın önceki dönem Meclis Başkanı olmanın verdiği refleksle, Meclis’in açılış gününde hep beraber olunması gerektiğini düşündüğü ona özlemle, o ritüelin devamına olan özlemle yaptığı değerlendirmeleri saygı ile karşılıyorum. Ancak ben bütün bu süreci kendisine de kısaca özetledim. Kendisi de bu konuların pek çoğunda yerden göğe kadar haklı olduğumuzu bir televizyon kanalında ifade etti. Ayrıca İstanbul’un seçilmiş belediye başkanını kaçma şüphesi var diye tutuyorlar. Zaten Ekrem İmamoğlu kaçacaksa bırak kaçsın. Sayın Erdoğan sen kurtulursun. Zaten senin korkun Ekrem İmamoğlu’nun burada kalması ve seni yenmesi. Nereye kaçacak? Ekrem İmamoğlu 15,5 milyon kişinin verdiği görevle Cumhurbaşkanı Adayımızdır. Kaçacak, göçecek bir yerimiz yok. Kendisinden korkmuyorlarsa bıraksınlar, tutuksuz yargılasınlar. Kararı en sonunda millet zaten verecek. Ama tabii Ekrem İmamoğlu’ndan ve Cumhuriyet Halk Partisi’nden çok korkan bir iktidarla karşı karşıyayız. İktidar partisinde bugün görevde olanların dahi önemli bir kısmı, bu süreçlerin partilerine zarar verdiğini biliyorlar. Cumhuriyet Halk Partisi anketlerde gücünü koruyor, her gün perçinliyor. Cumhur İttifakı’nın durumu ortada. Oradaki deyim, tam anlamıyla bir erime. Bugün de bazı açıklamalarda o erime kelimesinin kendilerine nasıl dokunduğunu görmüş durumdayız.”
“BİZİM BAKANLARI KISA PANTOLONLU ANAOKULU ÇOCUĞU GİBİ DİZMİŞ KARŞISINA”
Genel Başkan Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyareti için kullandığı “Fevkaladenin fevkinde geçti” ifadesi ile KAAN için ABD’den gelmesi için onay beklenen motorların sorulması üzerine şunları söyledi:
“Şimdi ‘fevkaladenin fevkinde’ bir ziyaret düşün ki Türkiye’nin Büyükelçisi Trump’ın Erdoğan’a meşruiyet vereceğini söylüyor. Amerika’nın Dışişleri Bakanı görüşmeden birkaç gün önce ‘Erdoğan da gelecek, görüşmek isteyecek. Beş dakika görüşme için bize yalvarıyorlar, sonra orada burada konuşuyorlar’ diyor. Trump, görüşmeye başlarken ‘Hileli seçimleri en iyi bu bilir’ diye işaret edip, bizim bakanları kısa pantolonlu anaokulu çocuğu gibi dizmiş karşısına ‘Akıllı çocuklar bunlar, keşke bu kadar akıllı olmasalar’ diye makara yapıyor. Sonuçta gazı satan Amerika, alan biziz. Boeing’leri satan Amerika, alan biziz. Tavizleri veren biziz, her şeyi alan Amerika. En sonunda Erdoğan açısından bakarsan, biz en kötü barışın savaştan iyi olduğunu düşünerek Filistin’de kanın durmasından memnuniyet duyuyoruz ama Erdoğan ne diyordu? ‘Efendim Hamas bir kurtuluş örgütüdür’ diyordu. Şimdi alkışladığı planda; ‘Hamas, kayıtsız şartsız teslim olacak.’ Hani kurtuluş örgütüydü Hamas? O zaman sen Filistin’in kurtuluşu umudunu sen Trump’a verdin geldin. Türkiye’nin bir şey kazanmadığı bir süreç ‘fevkaladenin fevkinde’ ise bu Trump ağzıdır. Trump için görüşme ‘fevkaladenin fevkinde’ geçti. Biz fevkaladenin fevkinde değil, fevkaladenin F’sini göremedik. Bu görüşmelerin sonunda neyi elde etti?”
“BOŞLUĞU YARATAN AK PARTİ’NİN KÖTÜ YÖNETİM SÜRECİDİR”
“Ama diğer taraftan KAAN meselesinde de bu AK Parti kendi kendilerini ne kadar çok kandırmışlar. KAAN konusunda meseleyi bilen biziz, ne açıkladıysak doğru çıktı. Ben TUSAŞ’ımızı ziyaret ettiğimde orada bana zaten şunu dediler: ‘Bir uçağa iki motor lazım. Bu uçaklar için 10 tane motor geldi. Bundan sonrası için CAATSA yaptırımlarının ortadan kalkması lazım. Milli motor için, Türkiye’de üretilen motor için var gücümüzle çalışıyoruz. 2032 - 33. Satacağımız uçaklar için uçak başına ikişer tane yurt dışından, Amerika’dan motor gerekiyor. Bunu alırsak verebiliriz. Yerli motorla vermemiz için 2033’ü beklemek lazım.’ Ama AK Partili arkadaşlar kendilerinin propagandalarına, anlattıklarına öyle bir inanmışlar ki içlerinde ‘2028’de yerli motorla KAAN uçacak’ diye düşünen, buna inananlar var. Bu bir proje, biz projenin arkasındayız. Bugün de bu konuda gerekli hassasiyetimizi bir kez daha ifade ettik. Kimse iktidar cenahının bilgisizliğinden ve çelişkilerinden, birbirlerini yalanlamalarından şöyle bir ümitsizliğe kapılmasın: Türkiye’nin milli muharip uçağı KAAN Türkiye’de yapılan motoruyla da uçacak bir gün. Ama şu anda Türkiye’nin bu arada dönem için F-16’larının modernizasyonuna ihtiyaç var, F-35 almaya ihtiyacı var, Eurofighter almaya ihtiyacı var. Hepsi birden olmaz ama en az ikisini yapılması lazım. Eurofighter konusunda ben üzerime düşeni yaptım. Almanya’nın blokajını benim ve Ekrem Bey’in Şansölye yardımcısına, milli savunma bakanına ricalarımızla kaldırdılar. Ama bunların her birisi bir süreç meselesi. Bize bugünkü boşluğu yaratan, AK Parti’nin geçmişteki kötü yönetim sürecidir. Bunu görmek lazım.”
“KAAN, ENİNDE SONUNDA YERLİ MOTORLA UÇACAK”
“Bir de ‘Efendim KAAN’ın motoru şimdi dışarıdan geliyor, milli değil. Şu parçası bilmem ne…’ Bu devirde hiç kimse bir uçağın bütün parçalarını bir ülkede üretmez, üretmek de istemez. O dünyanın parasını verdiğimiz Boeing’lerde, Airbus’larda eş zamanlı yedi - sekiz ayrı ülkede bütün parçalar üretilip, birbirini de yedekleyecek şekilde, üretimler aksamadan süreçler yürütülmektedir. Siz sadece bir ülkede yaparsanız, o ülkede harp olur, darp olur, felaket olur, sizin işiniz durur. Sadece Türkiye’de değil, KAAN’ın bazı parçalarının başka ülkelerde de yaptırılması ve yedeklenmesi, emniyet sigortalarının mutlaka alınması, böyle işler modern üretim tekniklerinin gereğidir. Bilen bilmeyenin konuşup ondan sonra ‘Efendim KAAN yerli uçak değil. O değil, bu değil…’ En sonunda ümit ediyorum ki kendi yerli motorumuzla da uçacak. Yerli bir iştir. Pırıl pırıl Türk mühendisleri çalışmaktadır. Ne AK Parti ile kurulmuştur TUSAŞ… 1970’lerin, 1973’ün projesidir. AK Parti döneminde de olumlu seyirler olmuştur. Bunları da kötülemenin kimseye bir faydası yoktur. Bugün çok eksiklerimiz vardır savunma sanayiinde. Olan doğru işler devam etmeli, eksikleri hızla giderilmeli, en iyi şekilde savunma sanayimiz güçlendirilmelidir. Dosta güven, olmayana kaygı verecek bir iştir. Bu yüzden bunu gündelik siyasete, hele hele AK Parti’nin kendi iç çekişmelerine KAAN’ı alet edip de boşu boşuna itibarsızlaştırmalarını hiç doğru bulmuyorum.”
01.10.2025
01.10.2025
01.10.2025
01.10.2025