21.06.2025

CHP Lideri Özgür Özel: “Tarihin Görülmüş En Kalabalık, En Enerjik, En İnançlı, En Dirençli Seçim Kampanyasını Yapacağız”

“GÖNÜLLERİNE GÖRE OKULLARA GİRMELERİNİ, HAYALLERİNİN GERÇEK OLMASINI TEMENNİ EDİYORUZ”

“AK PARTİLİLERE SESLENİYORUM: DÖNÜN ‘NE OLUYORSUNUZ?’ DEYİN”

“BİR ŞEY BULACAĞIZ DİYE BELEDİYENİN ARSASINDAKİ KUYUYU ARIYORLAR”

“KEDİNİN FAREYLE OYNADIĞI GİBİ BİRİLERİ BUNLARLA OYNUYOR, KANDIRIYORLAR BUNLARI”

“SEÇMENİN GÖZÜNDE PASPAS OLDU AK PARTİ”

“TARİHİN GÖRÜLMÜŞ EN KALABALIK, EN ENERJİK, EN İNANÇLI, EN DİRENÇLİ, BELKİ DE EN UZUN SEÇİM KAMPANYASINI YAPACAĞIZ”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Merhum Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in kızı Nehir Zeyrek’i katıldığı Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nın ilk oturumunda yalnız bırakmadı. Sınav bitiminde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “Teşekkür ederim arkadaşlar. Siz de takip ediyorsunuz. Bugün Türkiye’de öğrencilerimiz üniversite sınavına girdiler, yarın da girecekler. Bütün öğrencilerimize başarılar diliyorum. Gönüllerine göre okullara girmelerini, hayallerinin gerçek olmasını temenni ediyoruz” dedi. Özel şöyle devam etti:


“BABASININ BIRAKTIĞI YERDEN DEVAM ETMEK İSTİYOR”

“Nehirimiz, Ferdi’nin kızı Nehir, siz de şahitlik etmiştiniz ‘Şimdi beni sınava kim götürecek’ demişti. Ben de o gün ‘Tabii ki ben götüreceğim’ demiştim. Bugün sınava birlikte gittik, daha sonra eve bıraktım. Tabii kolay bir şey değil, hepimiz çok korktuk çok kötü etkilenecek diye. Ve onun için uzun süredir de bütün arkadaşları, sevenleri, ailesiyle birlikte destek olmaya çalışıyorlardı. Bugün sınava girerken Nehir’i iyi gördük. Sınav sonucunda da kötü etkilenmediğini, elinden gelenin en iyisini yaptığını söylüyor. Yarın da takip edeceğiz, yarın da birlikte olacağız sınavda. Mimar olmak istiyor. Babasının bıraktığı yerden devam etmek istiyor. Çok da yetenekli bir kız. Babası da hep derdi ‘Ben çöpten adam çizmeyi bilmiyordum, mimar oldum. Nehir beş boyutlu çizim biliyor, çok iyi olacak’ falan diyordu. Ümit ederim arzu ettiği bir bölüme yerleşir. Biz de takip ediyor olacağız. Size de gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ediyoruz. Bütün öğrencilerimize başarılar diliyorum.”

“MİTİNGLERİ ÇOĞALTMAYI, YENİ EYLEMLERLE DESTEKLEMEYİ DÜŞÜNÜYORUZ”

CHP Lideri Özel, mitinglerin yaz boyunca devam edip etmeyeceği sorusuna şu yanıtı verdi:

“Üniversite sınavından dolayı bugün miting yapmadık. Yarın sınav bitiminde Tekirdağ’a hareket edeceğiz. Yarın akşam saat 19.00’da Tekirdağ’da büyük mitingimizi gerçekleştireceğiz. Yaz boyunca da çok özel durumlar olmazsa, çok önemli bir mani çıkmazsa, biz mitinglere devam edeceğiz. Miting serisi yaz boyunca değil, bu miting değil eylem olduğu için eylem sonuç alana kadar devam eder. Bizim sonuç almamız için öncelikle arkadaşlarımızın tutuksuz yargılanmaları, adil yargılanmaları, yapılan bu haksızlıkların son bulması gerekiyor. Biz mitingleri azaltmayı ve seyreltmeyi değil, aksine mitingleri çoğaltmayı ya da yeni eylemlerle desteklemeyi düşünüyoruz. Örneğin dün, Sayın Fatih Keleş’in 26 yaşındaki oğlunu tutukladılar. Yine Sayın Fatih Keleş‘’n yeğenini tutukladılar. Fatih Keleş Kandıra Cezaevi’ne alındı Silivri’den. Ve Kandıra Cezaevi’nden götürülüp Çağlayan’da, avukatı olmadığı halde… Bakın bu çağda böyle bir şey mümkün değil. Dünyanın herhangi bir yerinde, bırakın hukuk devleti kendisine yarım demokrasi diyen yerlerde, ‘Beni niye getirdiniz?’, ‘Sohbete çağırdık.’ ‘Avukatım nerede?’ ‘Avukatın yanında rahat konuşamıyorsun’ diye bir şey olmaz. Fatih Keleş’i daha önce ailesiyle tehdit ettiler. Böyle bir şey olmaz, bu kabul edilebilecek bir şey değil. Bundan sonra 26 yaşındaki oğlunu alıp, babasını oğluyla tehdit etmek, daha sonra oğlunu da tutuklamak olacak şey değil. Ben bugün annesiyle konuştum, dün akşam konuşamadık. Çok moralleri bozuktu, bu sabah erken saatlerde konuşabildik. Ve zaten insanların eşi sırf iftiracı olsun diye içeride tutuluyor. Bakın Fatih Keleş’e şunu söylüyorlar. ‘Konuş, evine git. Şunları söyle, evine git.’ Fatih Keleş diyor ki ‘Ya bilmediğim bir şeyin neyini söyleyeyim? Olmayan bir şeyin neyini söyleyeyim?’ İşte ‘Para kasası var mı? Bize para kasası göster’ falan. ‘Olmayan kasanın neyini göstereyim?’ Önce defalarca tehdit ettiler, şimdi de oğlunu alıp tutukladılar. Bu olacak bir şey değil. Yani bir daha söylüyorum. Dün Ankara’da cami avlusunda söyledim. Bu hukuken olmaz, vicdanen olmaz, ahlaken olmaz, dinen en büyük suç. İnsanları birbirine iftira atmaya zorlamanın, hadi mahkeme-i Çağlayan’da bu işin içinden çıktınız, çıkamayacaklar da. Çıkamayacaklar. Mahkeme-i kübrada nasıl çıkacaksınız? Sana bunu sormayacak mı yani? Sen bunu nasıl yaptın? O annenin hesabını sana sormayacaklar mı? O evladın, o içeride 8 metre-10 metre hücrenin içinde o babalara çektirdiğin sorulmayacak mı?”

“CHP 230 MİLLETVEKİLİ KAZANARAK MECLİS’E GİRECEKTİYSE, ŞİMDİ 300 KAZANARAK GİRER”

“Bakın Medya A.Ş.’nin iki genel müdürü, iki tane pırlanta gibi insan. Aylarca iftiracılığa zorladılar. Olmadı, birini Düzce’ye, birini Afyon’a yolladılar. Pınar Hanım ve Elif Hanım. Gittikleri yerlerde ilk günler yerde yattılar. Şimdi de dün gözaltına alınan arkadaşlarımızın, tutuklanan arkadaşlarımızın bazılarının konuldukları hapishane ve koğuş şartlarından sırayla yerde yatmak zorundalar… Bu zulüm, bu işkence. Kime yapıyorsa devlet bu zulümdür, işkencedir. Arkadaşlarımıza yaptığında da öyledir. Ve kadın arkadaşlarımıza. ‘Dediğimiz gibi ifade verin, evladınıza kavuşun. Yoksa burada kalırsınız.’ ‘Biz iftira atamayız’ dediler diye birini Afyon’a, bir tanesini Düzce’ye. Bu insanların küçük çocukları var, Pınar Hanım’ın iki tane kızı var. 86 yaşında annesi, babası bakmak zorunda kalıyor. Bunlar eşinden ayrı insanlar. Kadriye Hanım Silivri’de, 13 yaşında evladı var. O da eşinden ayrı. 13 yaşında evladının durumu ortada. Bu kadar zulüm olmaz. Yani gerçekten bütün AK Partililere sesleniyorum, AK Parti’deki vicdan sahibi insanlara sesleniyorum. Dönün ‘Ne oluyorsunuz?’ deyin. Diyorsunuz, duyuyorum. Ama bu kadar olmaz. Bu savcı yani 24 yıl önce Erdemliler Hareketi diye çıkılan bir yolda, sırf kendisine verilen talimatı yerine getirmek için… Büyük ihtimal kendisine dendi ki ‘Burada yolsuzluk vardır, bul.’ Bulamadı, çıldırdı. Olmayacak işlere kalkışıyorlar. Biz fiziken yoruluyor muyuz? Yoruluyoruz. Ruhen bunalıyor muyuz? Bunalıyoruz. Ama ahlaken o kadar üstünüz ki, bize bir şey olmaz. Biz buradan çıkarız. Biz bu cenderenin içinden çıkarız. Biz bu cenderenin içinden örneğin 250 milletvekili çıkararak çıkacaksak, sırf CHP, 300’ü aşarak çıkarız. Neden? Bu zulüm millet tarafından takdir görmez, ceza görür. Daha önce 13 bin fark nasıl 800 bin, 1 milyon 100 bin olduysa, CHP 230 milletvekili kazanarak Meclis’e girecektiyse, şimdi 300 kazanarak girer. Bu zulmün sonu o olur. Ben komşularımın yüzüne bakıyorum, gözüne bakıyorum, arkadaşlarıma bakıyorum. Yarın bu zulmü yapanlar bizim gözümüze bakamayacak, kendi çocuklarının gözüne bakamayacak. Yani var mı şimdi mesela 12 Mart sonrası yargılamayı yapan hakimlerin, 27 Mayıs sonrası yargılamayı yapan hakimlerin çocukları, torunları bununla övünebiliyorlar mı? 12 Eylülcülerin çocukları, torunları övünüyor mu? 19 Mart’ta da aynı şey olacak. Zulüm ile abad olunmaz. ‘Bu mahkemelerde atamayı biz yapıyoruz. Hakimi ayarlıyoruz. Savcı adamımız. Yalancı şahitlerle bu işi doldururuz.’ Dolduramayacaksınız da, tut ki doldurmaya kalktınız. Ya bu millet sizi cezalandıracak. En sonunda da Allahü Teâlâ sizi cezalandıracak. Bu yaptıklarınızın mutlaka bir cezası olacak. Nasıl hesap vereceksiniz?”

“O GÜN FETÖ’CÜLER NE YAPIYORSA, BUGÜN DE BU ARKADAŞLAR AYNILARINI YAPIYORLAR”

“Ayrıca şunu söyleyeyim büyük bir rezalet yaşanıyor. Hasan Amca’nın, Hasan İmamoğlu’nun, Balıkesir’deki, Edremit’teki evinin olduğu yerin yanında Hasan Amca’nın bahçesi gibi düşündükleri bir yerde bir kör kuyu bulmuşlar. Dünden beri o kör kuyuyu arıyorlar. Kuyudan para bulacaklar, bir şey bulacaklar filan diye. Ben Hasan Amca’yı üzülme diye aradım. Hasan Amca diyor ki ‘Ya oğlum ne üzüleceğim?’ diyor. ‘Ben burayı belediyeye terk edeli kaç yıl oldu? Ben orada kuyu olduğunu dahi bilmiyorum.’ Arasınlar dursunlar bakalım. Dün detektörlerle, dozerlerle aramışlar. Ne var? Elde var sıfır. İyice akıllarını oynattılar. Vicdanları o kuyuya düşmüş. Vicdanları o kuyuya düşmüş. Moralleri şimdi o kuyunun dibinde. Ya bir şey bulamayacaklarını biliyoruz. Hiçbir şey olmadığını biliyoruz. Ama bunlar illa bir şey bulacağız diye belediyenin arsasındaki kuyuyu arıyorlar. Hasan Amca’nın, yani Ekrem Başkan’ın babasının evinin kuyusundan bir şey bulur muyuz diye. Kedinin fareyle oynadığı gibi birileri bunlarla oynuyor, kandırıyorlar bunları. Perişan oluyorlar. Şu anda Adalet ve Kalkınma Partisi ikinci kez Ergenekon ve Balyoz’da bu ülkenin namuslu komutanlarına, namuslu siyasetçilerine, Mehmet Haberal’a, Mustafa Balbay’a, İlker Başbuğ’a iftira attılar, nasıl rezil oldular? Aynı durumdalar, aynı panikteler şu anda. O zaman da gidiyorlardı, olur olmaz yerleri kazıyorlardı, bilmem ne yapıyorlardı. O gün FETÖ’cüler ne yapıyorsa, bugün de bu arkadaşlar aynılarını yapıyorlar.”

“İNSANLARIN HAYSİYETİ İLE BU KADAR OYNANIR MI YA?”

“Bir de çok üzüldüğüm bir hususu ifade etmek durumundayım. Mehmet Pehlivan, avukat Mehmet Pehlivan gelip bana göstermişti. ‘MASAK Raporu tam bir bomba Sayın Genel Başkanım’ demişti. Maviyle ve turuncu ile işaretlemiş. ‘Maviler gerçek hareketler. Turuncular şişirme’ demişti. ‘Akıl almaz bir durumla karşı karşıyayız’ demişti. Apar topar aldılar içeriye. Mehmet bunları anlatmasın diye. Neymiş efendim, Ekrem Başkan’ın oğlu Selim yurtdışına şirket kurmak yoluyla, efendim rüşvet parası aktarmış. Ya utanmazlığın bu kadarı. Mevzuyu bizzat da biliyorum. Selim bu arada 13 yaşında çocuk değil. 30 yaşında insan. Yurtdışında bir şirkete ortak olmak istiyor. Bir şirket kurmak istiyor. Babası aylarca itiraz ediyor ve devamlı aralarında konuşuyorlar, tartışıyorlar. Bilmem ne oluyor filan. Ekrem Başkan diyor ki ‘Benim karşı olduğum bir işti. Annesini ve dedesini ikna etti.’ Bakın Selim’in aktardı dedikleri para MASAK Raporunda tam 3,5 kat abartılı yazılmış. Mehmet Pehlivan onu ispatlıyor. ‘Aktarılan para bunun üçte biri, dörtte biri kadar’ diyor. Bir bu. İkincisi bu para iki yerden geliyor diyor. Bir Ekrem Başkan’ın eşi Dilek Hanım’ın bozdurduğu şeylerin parası, ispatı var. Öbürünü de dedesini ikna etmiş ve almış. Toplamda da bu para söylenenin dörtte biri kadar. Öyle büyük bir para da değil. Yani dedesinden bir ev parası, annesinden onun yarısı gibi bir şey. Bunları almış, orada bir şey. Ekrem Başkan’ın dediği şu, ‘Şirket orada duruyor. Bu ortaklık yapıldığından beri daha para kazanmadı. İlk kez belki bu sene bir para getirecek.’ Para aktarılırken, birçok yerden belge alınıyor. Bütün belgeler elde mevcut. İsteyene gösterilecek. Ben buradayım, o şirketin kurulması için aktarılan paraya annesinden ve dedesinden, birinin döviz bozdurup, birinin altın bozdurup, birinin vade bozdurup mu, birinin döviz bozdurup mu Selim’e aktardıkları paranın kaynağı belli. O paraların daha önceki kaynakları belli. Ama insanların haysiyeti ile bu kadar oynanır mı ya? Bu kadar utanmazlık olur mu? ‘Ekrem İmamoğlu rüşvet parasını oğlu üzerinden, oğlunu da bulaştırarak yurtdışına aktardı.’ Selim’in, Ekrem İmamoğlu’nun oğlunun dedesi ve annesinden, babasından uzun süre para istiyor, babası ‘Olmaz’ diyor, karşı çıkıyor. ‘Batar o para’ diyor. ‘Nasıl işmiş o?’ diyor. Sonrasında bizzat Ekrem Başkan’dan dinledim. Annesini ve dedesini ikna ederek orada yapmaya çalıştığı bir iş. ‘Para da kazanan değil, doğru da bir yatırım değil’ diyor Ekrem Başkan.”

“ÇOĞALARAK VE HIZLANARAK BİR İKTİDAR YÜRÜYÜŞÜ GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ”

Genel Başkan Özel, Cumhurbaşkanı Aday Ofisi’nin açılışıyla başlatılan seçim çalışması hakkında şu ifadeleri kullandı:

‘Birincisi önce parti programımızı hazırlıyoruz. Cumhurbaşkanı Aday Ofisi de adayın vaatlerini hazırlıyor, seçim saatlerimizi, seçim programımızı. Hükümet programı hazırlanacak. 81 ilde 973 ilçede çalıştık. Son şekli verildikten sonra bütün milletvekillerimizle, bütün parti meclisi üyelerimizle, partinin bütün seçilmişleriyle, hatta partinin il-ilçe örgütlerinden aldığımız başka şehirlere de yollayacağımız kişilerle, 81 ilde kuvvetli ekiplerle, adayın yerine seçim kampanyası yapmaya başlayacağız. Ve hangi sorun varsa, yani Rize’ye gidip de çay üreticisinin sorununu Ekran Başkan’ın gelince nasıl çözeceğini yerinde anlatacağız. Tarihin görülmüş en kalabalık, en enerjik, en inançlı, en dirençli, belki de en uzun seçim kampanyasını yapacağız. Yani geçmişte böyle bir hani 300 günlük kampanya falan Sayın rahmetli Demirel’in anılıyordu. Biz başlayacağız, yani en sonunda diyelim ki 900 günün sonunda seçim olacaksa, 900 günlük kampanya yapacağız. Yorulmadan, asla ve asla azalmadan, çoğalarak ve hızlanarak bir iktidar yürüyüşü gerçekleştireceğiz.”

“BAŞSAVCI ELİYLE AK PARTİ’NİN SİYASETİ VE HAYSİYETİ PASPAS EDİLİYOR”

“Biz arkadaşlarımızın masumiyetine de namuslarına da kefiliz. Bundan sonra zaten bu kara çalmalar milletin vicdanından da dönmüştür. Milletin sandığı önümüze gelene kadar var gücümüzle çalışacağız. Ben arkadaşlarımızın çok uzun sürmeyecek bir sürede tutuksuz yargılanacaklarına da inanıyorum. Buradan bilhassa kadınlara, şu anda zorla tutulan ve zulme tabi tutulan kadınlar için tutuksuz yargılama ve evlatlar için biraz vicdan, anneleri hatırına biraz vicdan istiyorum. Hem içeride tutulan kadınların, hem de içeride çocukları artık esir alınan ve zulüm edilen kadınlar için çocukları ve kadınları bırakın. Bu en acımasız savaşta bile kadına ve çocuğa dokunmazlar arkadaşlar. Bu ayıptır. Bu ahlaki üstünlüğün kaybıdır. Bakın en büyük CHP düşmanı olsun, CHP ile rekabette, CHP’linin eşine ve çocuğuna saldırdığınızı gördüğünde sizinle gönül bağını koparır, CHP ile bir gönül bağı kurar. Bu yapılanın, ben insanlara çok eziyet ettiğini ama bize siyaseten hiç zarar vermeyip AK Parti’yi perişan hale getirdiğini… Bakın seçmenin gözünde paspas oldu AK Parti şu anda. Ve gerçekten bu AK Parti’ye emek veren siyasetçiler var. Şimdi yani adını söylemeyeyim, Manisa’da da var, Türkiye’de de var. Gayret ediyor, iyi olsun diye, iktidarda olsun diye. Bir saçma sapan görevlendirme, bir gözü dönmüş Başsavcı eliyle AK Parti’nin siyaseti ve haysiyeti de paspas ediliyor şu anda. Kim dönecek şimdi size ‘İyi yaptınız’ diyecek bundan sonra. Biz saldırı altındayız fiziken. Ama moralimiz, psikolojik üstünlük elimizde, ahlaki üstünlük elimizde, çoğunluk enerjisi elimizde. Bunlar güç kullanıyorlar ama itibarları yerlerde. Olmaz yani. Bunu AK Parti’ye gönülden destek veren insanlara da yapmamanız lazım. Sizi başka saiklerle destekleyen ittifak ortağınızı da bu rezilliğe ortak etmemeniz lazım.”