29.04.2025

CHP Lideri Özgür Özel: “Milletin Bizi Seçeceğine İnanıyoruz, Onlar Da Buna İnanıyor, O Yüzden Kumpas Kuruyorlar”

“İFTİRALARLA YOLA ÇIKTILAR, KANIT BULAMADILAR”

“ODUNLARDAN SONUÇ ALAMAYANLAR, HAYVANLARI GİZLİ TANIK YAPTI”

“KADINA, ÇOCUĞA ZULMETMENİN ADI TENEZZÜLDÜR, TAMAHKARLIKTIR”

“YEDEĞİN YEDEĞİ VARDIR, İSTANBUL’UN YÖNETİLMESİNE ENGEL OLAMAZSINIZ”

“DEVLETİ SUÇ ÖRGÜTÜ GİBİ YÖNETİRSEN KAMERALAR KAPANIR”

“ERDOĞAN İLE AYNI İHTİYAÇTAN KAMERA BANTLIYORUZ, VAR MI DİYECEĞİNİZ?”

“ARKADAŞLARIMIZ İÇERİ ALINMIŞKEN MESİR Mİ SAÇACAĞIM, ARITMA MI AÇACAĞIM?”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Saraçhane’deki İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret etti. Burada açıklama yapan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “Bir kez daha İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeyiz, Saraçhane’deyiz. İstanbulluların, ilk sorduklarında ‘Artık Tayyip Bey’in atadıkları değil, benim seçtiğim yönetsin’ dediği mekandayız. O sefer Ekrem İmamoğlu’nun rakibi, Türkiye Cumhuriyeti’nin son Başbakanı’ydı ve Meclis Başkanı’ydı. Yani Tayyip Bey, Ekrem Bey’in karşısına kendi aday olamıyorsa, çıkarabileceği en iddialı adayı çıkardı. Seçimi kaybettiler. Hazmedemediler, iptal ettirdiler. 13 bin oyluk fark, 806 bine çıktı 45 gün sonra. ‘Efendim Osmanlı tokadını Haziran’da vuracağız’ diyenler, demokrasi tokadını yediler. Ama maalesef ders almadılar” dedi. Özel, şunları söyledi:


“SARAÇHANE’DE TOPLANAN BİRLİKTELİK, DARBEYİ PÜSKÜRTTÜ”

“Beş yıl boyunca İstanbul’a en iyi hizmetlerin yapılmaya çalışıldığında, hazımsızlıkla gün oldu reklam filmi çeker gibi kiraladıkları bir otobüste arkasından duman çıkartıp, ‘İETT’nin otobüsleri, eski ve yanıyor’... Sanki kendileri yenilemişler de biz eskisiyle takas etmişiz gibi. Gün oldu yürüyen merdivene taş sıkıştırdılar. Gün oldu en memnun olunan hizmetleri sabote etmek için ellerinden geleni yaptılar. Pandemide dayanışma için toplanan milyonlarca liraya yoksulların, ihtiyaç sahibinin kursağından geçmeden el koydular. Beş yıl boyunca yapmadıkları hazımsızlık kalmadı, en sonunda milletin karşısına çıktıklarında bu sefer şehirciliği en iyi bildiğini iddia ettikleri ismi, Bakan’ı karşısına çıkardılar. Ama İstanbullu bu kez de Ekrem İmamoğlu’na 1 milyon 100 binin üzerinde bir farkla görevi yeniden verdi. ‘Senden razıyız. Senden memnunuz’ dedi. Beş yıl boyunca 300’den fazla müfettiş, hemen her gün, neredeyse yedi gün 24 saat didik didik her şeyi inceledi. Hiçbir şey bulmadı. Ama önceki dönemlere ait bulunmuş 37 dosya da tam savcılığa gidecekken, Süleyman Soylu tarafından gelindi, el konuldu. ‘Yetkiyi biz aldık, devraldık’ dendi. Eski dönem yolsuzlukların hepsinin üstü kapatıldı. Böyle bir sürecin sonunda millet, ‘CHP’li belediye, Cumhuriyet Halk Partisi grubu, belediye başkanları ve Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, iyi hizmet etti, dürüst hizmet etti’ diyerek, bir yıl önce görevi bir daha verdi. Bunu da hazmedemediler. Bu sefer buraya geçmişte adaleti Çağlayan Adliyesi’nde mahkeme mahkeme gezerek katlettirdikleri bir seyyar giyotini bu sefer siyasi bir makamdan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na görevlendirdiler. Zaten bu görevlendirme… Bakan Yardımcısı’ndan Başsavcı yaparsam, o gelip burada partinin talimatlarını uygulamaya memur kılınmış bir isimdir. Ekim ayının beşinden itibaren büyük bir saldırı halindeler. En nihayetinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçilmiş belediye başkanına, seçilecek Cumhurbaşkanı adayına iki yönlü bir darbe gerçekleştirilmiştir. 19 Mart günü dört günlük gözaltı süresi ile tam ön seçimin olduğu gün, seçim sandıklarının kurulacağı saat, hakim karşısına çıkarmıştır. Sandıkların sayılacağı saat sandıklar açılırken üstüne Silivri zindanının demir parmaklıkları kapanmıştır. İtalyan mafya tarzı bir iletişimimiz var. Ekrem Başkan ön seçim adaylık başvurusu yaparken o da İstanbul Üniversitesi’ne diploma iptal başvurusu yapıyor. Bir de diyor ki, ‘Hızlı olun, bu belge YSK dahil her yere verilmektedir. Yani bir kişiyi hedef aldığı belli. Dünya kadar kişinin diplomasını iptal ediyor ama niyeti belli; Cumhurbaşkanı adayı olmasın. Ön seçimden dört gün önce operasyon, ön seçim sabahı hakim karşısına, sandıklar açılırken Silivri zindanının kapısı kapanıyor. Ne yapsın daha? Daha öz Türkçe nasıl anlatabilir? Diyor ki, ‘Korkuyoruz. Talimat aldım aday yapmayacağız. Diplomasını iptal de edeceğiz, onu da yapacağız, bunu da yapacağız.’ Tabii bu sözden daha güçlü bir tane söz var; o da milletin sözü. 15,5 milyon kişi çıktı, adayının arkasına geçti. Bütün hesaplar bozuldu. Bu meydanda Saraçhane’de dünya siyaset tarihinde ilk kez aynı meydanda, aynı saatte, yedi gün üst üste aynı kişi konuştu ve yüz binler, beş yüz binler, bir milyonlar burada dinlediler. Bu meydandaki birliktelik, buraya yapılan darbeyi püskürttü.”

“BU MİLLET GÖZÜNÜ İÇİNE BAKAR AHLAKLI İLE AHLAKSIZI AYIRIR”

“O günden bugüne hem ahlaki üstünlük bizde, hem psikolojik üstünlük bizde, hem çoğunluk enerjisi bizde. Haklı olduğumuz için. Bu millet gözünün içine bakar, doğru söyleyenle yalan söyleyeni ayırır. Bu millet gözünün içine bakar, haklı ile haksızı ayırır, ahlaklı ile ahlaksızı ayırır. İstanbullu görmüyor mu, bükemediğin bileği yargı eliyle kırmaya çalıştığını? O yüzden de Ekrem İmamoğlu’nun arkasında duruyor. İBB’deki bürokrat arkadaşlarımızın, ilçelerdeki belediye başkanlarımızın arkasında duruyor. Durmaya da devam edecekler. İlk önce yaratmaya çalıştığı algı geri püskürtüldü. Getirmeye çalıştığı kayyımın hevesi kursağında kaldı. Sonra yalancı şahitler… Neydi? Meşe, Ladin, Çınar diye üç odunun gizli tanıklığından bir sürü yalan attılar. Bunları servis ettiler. Ama mahkeme ne bekler? Adalet ne bekler? Bu iftiraların, bu iddiaların, iftira olmadığını kanıtlamak için somut delil ile desteklenmesi lazım. İşte o delilleri bulamadılar. Çünkü yok. Çünkü kişi kendinden bilir işi. ‘Git bak Akın, yaptı bunlar bir şey’ diye yolladılar. İftiralarla yola çıktılar, kanıt bulamadılar. Böyle olunca bu sefer yandaş müteahhitlerinden yalancı şahitler ürettiler. Ama ‘gördüm’, ‘verdim’, ‘aldı’, ‘şurada’ yok. ‘Duydum’ var. O ‘duydum’a da ‘Ben bu yalanları çok duydum’ dedi kamuoyu, inanmadı. Bu sefer içerideki arkadaşlarımızın üzerine baskı kurarak… Daha önce defalarca anlattım. Kadın tutukluları ‘Bak birazdan ekran kapanacak. Gidersem 10 yıl ne beni ne evladını görürsün’ diye. Ya da doktor muayenesi diye bir mekana götürüp, ‘Bak çocukların var. Onları görmek istiyorsan buradan eve git, ama istediğim gibi ifade ver.’ Buna direnenleri içeride tuttular, buna teslim olanları dışarı saldılar. Ama sonuç alamadılar.”

“ARKADAŞLARIMIZIN TUTUKSUZ OLMASI AHLAKIN, AKLIN GEREĞİDİR”

“Şimdi ikinci dalgaya yeltendiler. Bu ikinci dalganın amacı şu: Güya İBB gibi bir kurumu çökertecek, işleyemez hale getirecek, hizmetler aksayacak… Ya burası o kadar köklü bir kurum ki ve biz burayı birilerinin sadakatine ya da birilerinin ‘O tarikattan, bu cemaattensin’ diye değil, hangi görüşten olursa olsun ‘Liyakatli misin, değil misin?’ diye aldığımız kadrolarla yönetiyor Ekrem Başkan burayı. Genel Sekreteri alırsın yerine yenisi gelir, yardımcısını alırsın yerine yenisi gelir. Bu binada, bu kurumda herkesin yaptığı iş liyakate göre bellidir. Hastalansa da sürer, istifa etse gitse de sürer. Herkesin yedeği vardır. Yedeğin yedeği vardır. Siz bu binadan İstanbul’un yönetilmesine engel olamazsınız. Elbette ki arkadaşların tutuksuz olması, işinin başında olması vicdanın, ahlakın, aklın gereğidir. İkinci parti operasyonda arkadaşlarımız şimdi Vatan Emniyet’ten Çağlayan Adliyesi’ne götürüldüler. O süreci takip ediyoruz. Özel Kalem Müdürü Kadriye Hanım benim buradaki yedi günlük misafirliğimde yan odada bir yandan arkadaşları için başkanı için iki gözü yaşlı, harıl harıl çalışan kardeşimize sorulan soru: ‘Senin arabanla İpsala sınır kapısından 2021-2022’de araç girmiş, çıkmış. Rüşvet paraları taşınıyor olabilir mi?’ Kadriye Hanım’ın cevabı: ‘Ben aracı 2023 Aralık’ta aldım. Bakın orada yazıyor.’ Bir üst satırda yazıyor: ‘2023 Aralık’ta tescilli üzerine geçen araç’ diye. 2021’de araç çıkmış, Kadriye Hanım’dan soruyor. Sonra diyor ki, ‘Kadriye Hanım birilerine birilerinin talimatıyla 1 milyon 130 bin TL para yollamışsın.’ Diyor ki ‘Hesap kendi hesabım, parayı kendim yolladım, çünkü araç satın aldım. Hesap benim, giden para otomobili satın aldığım kişilerin ve tarih yukarıda yazan tarih. Demin sorduğunuz soruya verdiğim cevaptaki tarihte havale yapmışım. Aracı 23 Aralık’ta aldım, parayı 23 Aralık’ta yolladım.’ ‘Haa, öyle mi?’ ‘Haa, öyle mi?’ dedikleri Kadriye Hanım, şu anda Çağlayan Adliyesi’nin nezaretinde sorgu sırası bekliyor arkadaşlar. Geçen sefer Meşe, Ladin, Çınar diye üç odun vardı. Bu sefer de Doğan, Şahin, Kartal diye üç hayvan var. Yalancı şahit, iftira için. Odunlardan sonuç alamayanlar, hayvanları gizli tanık yapmışlar. Biz de göreceğiz bakalım, Doğan, Şahin, Kartal ne iftira atmış? Buna karşı verilen hangi doğru cevap milleti ne kadar ikna etmiş?”

“BU BİNADA LİYAKAT, DÜRÜSTLÜK DOSTLUK, SEVGİ VAR”

“Bir kez daha meydan okuyorum: TRT’den canlı yayın istiyoruz. Hadi TRT’de sorsun bakalım çok hazırlıklı savcın. ‘2021’de para mı taşıdın?’ ‘Ben o arabayı 2023’te aldım.’ Ne düşünecek Hatice Hanım Konya’dan bunu izlerken? Ahmet Amca Kayseri’de izlerken ne diyecek? ‘Aferin Tayyip Beye’ mi diyecek? Ya ‘Yazıklar olsun Tayyip Beye’ der. Bunlar Allah’a inanan, ibadetini yapan, oyunu namusu gibi bilen, öyle kullanan insanlar. Vallahi size oy verdilerse ‘Ellerimiz kırılsın, bu yapılır mı yahu’ diyecekler. Bu kadar iftiralarla dolu bir süreci yine atlatacağız. Ben bugün buraya bir dayanışma ziyaretine, bir hatırlarını sormaya, burada içerideki arkadaşlar için üzülen arkadaşlarımıza ‘Bu da gelir, bu da geçer. Çünkü haklı olan biziz’ demeye geldim. Bu binada rüşvetler dönüyor olsa, bu binada haksızlıklar oluyor olsa, bu binada yolsuzluklar oluyor olsa, her çıkan gözyaşları ile uğurlanır, her gelen koşarak, sarılarak mı karşılanır? Bu binada liyakat var, dürüstlük var, dostluk var, sevgi var. Biz bu binaya geldiğimizde çalışanlara başka yemek vardı, başkanlara başka yemek vardı. ‘Size antrikot pişirebilirim’ diyordu. Ekrem Başkan, ‘Yok öyle şey. Herkes ne yiyorsa biz de onu yiyeceğiz bundan sonra’ dedi. Bu binanın eskiden de çalışan, şimdi de çalışan güvenlik görevlileri, ‘CHP’liler nasıl adamlar, gelen giden elimizi sıkıyor, hatır soruyor. Bir derdin var mı diye soruyor. Bizimle birlikte gün geçiriyor. Bizimle sohbet ediyor. Kimse bizim yüzümüze bakmazdı’ diyor. Bu AK Partililer yemeği lokantada yiyip, polislere kumanya yediren adamlar. Bir Cumhuriyet Halk Partili nerede yemek yiyorsa, polisi de şoförü de koruması da orada yemek yer. Bunları millete anlatmaya ben zul sayarım da o kadar çirkinleştiniz ki en basit detaylarınızı, en rezil kibrinizi, sonradan görmüşlüğünüzü teker teker anlatacağız bu millete.”

“BİZİM TÖREMİZDE DOSTLUK DA DÜŞMANLIK DA MERTLİK İSTER”

“Düne kadar yapılanlardan üzgündük. İnancımız vardı. Kararlılığımız vardı. Haklılığın özgüveni içindeydik. Bu ikinci dalgada ne zaman çocukla ve kadınla uğraşmaya başladınız, kızgınız artık. Kızgınız. Bir kadın, görevinden dolayı sorgulanır. Aslanlar gibi hesap verir. Yargılanır. Ama bir kadın, birinin eşi diye, bir çocuk birinin evladı diye zulmedilmez. Bunun adı psikolojik harp filan değil. Bunun adı tenezzül, tamahkarlık, karaktersizlik. Çocukla ve kadınla uğraşarak, bizim psikolojimizi alt, üst edeceğinizi sanıyorsanız çok beklersiniz. Biz de bekliyoruz. Ama intikam almak için değil. Çünkü bizim töremizde, görgümüzde, geleneğimizde, kültürümüzde dostluk da düşmanlık da mertlik ister. Namertçe aile ile uğraşmayız. Onu sizin semirttiğiniz FETÖ yapıyordu. Ona karşı da siz yapıyordunuz. Onlar sizin evlatlarınızla, çocuklarınızla uğraştı. Onlar sizin özel alanlarınıza girdi ve çıktı. Siz de sonra onların evlatlarıyla uğraştınız. Kabuk mu yiyecekler? ‘Kabuk yesinler.’ Neden? ‘Babası FETÖ’cü.’ Evladı. Hamile kadınları, 8 aylık hamile kadınları lojmandan attınız. Elinden devlet imkanıyla doğum yapma imkanını aldınız. Yeşil kart bile vermediniz aylarca. İlaç alamamaya terk ettiniz. Ölüme terk ettiniz. Sırf eskiden etle tırnak gibi olduklarınız size darbe yaptı diye, yeni doğmuş bebeklerine anne sütü yok. Mama alamaz hale getirdiniz. Pirinç unu yedirdiniz. Ağaç kabuğu yedirdiniz. Siz böyle bir ahlakın insanlarısınız. O yüzden tarih bizi haklı çıkaracak. Çünkü biz iyi insanlarız. Sizin gibi kötücül bir aklın evlatla, çocukla, bebekle uğraşanlara karşı her zaman bu toplumun, o Anadolu irfanı dediğimiz bu toplumun ahlakı bizi sakınıyor. Bizim evladımızın da eşlerimizin de içerideki arkadaşlarımızın da güvencesi Anadolu’daki insanların ahlakıdır. Bu ahlaktan nasibini almayanlara söyleyecek sözümüz vardır. Ama yine de ne evladından, ne işinden alacağımız intikamımız yoktur. Bizim örfümüzde bu yok. Bilmiyorum, Milliyetçi Hareket Partililerin örfünde var mı? Buna göz yumuyorlar. Onların örfünde var mı bunu bir sorgulasınlar. AK Parti’yi yöneten kadroların örfü mörfü evde bıraktığı belli. Zaten geçmişten de FETÖ’cülerin onlara ve bize, darbeden sonra onların FETÖ’cülerin kundaktaki bebeğine ne yaptığı da belli. Biz bu binadan İstanbul’u en iyi şekilde yönetiriz. Bu binadan çıkarsak yerimizi kendimiz kadar güvendiğimiz insanlara bırakırız. Türkiye’yi yönetmeye gideriz arkadaşlar. Biz bu binadan çıkarsak Türkiye’yi yönetmeye gideriz. Tayyip Erdoğan’ın da kahrı bu. Bu kahrı daha çok çekecek. Daha çok çekmek istemiyorsa sandığı önümüze getirecek. Millet kararını verecek.”

“A, B, C, Z PLANIMIZ EKREM İMAMOĞLU’NUN ADAYLIĞIDIR”

“Genel Başkan Özgür Özel, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın Cumhurbaşkanı, Ekrem İmamoğlu’nun ise Başbakan olmasına yönelik senaryo hakkındaki soruya, “Teşekkür ederim. Öncelikle şöyle, iki tane çocuk, Mimar Sinan’ın yaptığı camiinin minaresine eğri demiş. Mimar Sinan iki minare boyu halat istemiş. Saatlerce çektirmiş, çocuklar ‘Tamam düzeldi’ diyene kadar. Onun için teşekkür ederim. 2 saat 10 dakikalık bir konuşmada, defalarca şunu söyledik. A, B, C, Z planımız Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığıdır. Nokta. İki, bu vakitten sonra değil ben, Ekrem İmamoğlu bile Cumhurbaşkanı adaylığından vazgeçemez. Çünkü arkasında 15,5 milyon kişinin iradesi var. İmamoğlu artık ne benim, ne Özgür Başkanın, ne CHP’lilerin. Türkiye’nin adayıdır. Kendi vazgeçemez. Defalarca bu konuşulmasına rağmen, soru şu. Gün geldi aday olamadı. Ne olur? Eğer aday etmezlerse, yüzde 70 ile seçim kazanılır. Çıkardığımız milletvekili sayısı 400 olur. Hemen Anayasa’yı değiştirecek gücümüz olur. O durumda da hem Ekrem İmamoğlu dışarı çıkar hem de hızla anayasa değişir, icranın başı Cumhurbaşkanı olmaktan çıkar, Başbakan olur. Ekrem İmamoğlu da başbakan olur. Ekrem İmamoğlu hükümetin başına adayımızdır. Bugünkü adı Cumhurbaşkanı adayımızdır. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçtiğimiz an başbakan adayımızdır. Bakanlarıyla, bu ülkeyi yönetecek. Ekrem İmamoğlu dışında bir Cumhurbaşkanı adayımız yoktur. Ancak yarın öbür gün Ekrem İmamoğlu, geldi. Aday oldu, Cumhurbaşkanı seçildi. Zaten kendisi de güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönecek. İcra yetkileri başbakana geçince, başbakan olur. O zaman tarafsız Cumhurbaşkanı olur. Bu süreçte Ekrem İmamoğlu’na en ciddi katkıları kim sağladıysa, milletin gönlündeki yeriyle de bir tane de tarafsız Cumhurbaşkanı olur. Bana soruyorlar. ‘Sen?’ Ben Genel Başkan olarak bu zaferi kazanıp, tarihe geçmek ve sonra da istirahat etmek isterim. Kim olur Cumhurbaşkanı? Örneğin bu süreci bugüne kadar iyi götüren kişi Mansur Bey, bundan sonra da devam ederse belki tarafsız Cumhurbaşkanı o olur. Bu başka bir şey ama devletin başı, icranın başı neresiyse oraya adayımız Ekrem İmamoğlu’dur. Bunu 100 kere söyledik. Dünkü yayını da izleyenler var. Ama mesela CNN’deki kıymetli montajcı kardeşim, 2 saat 10 dakika boyunca olan yayında kendisine demişler ki ‘Burayı koy.’ Oradan güya ikilik çıkaracak. Düşün ki 2 saat 10 dakikada 10 kere ‘A, B, C planımız İmamoğlu’dur. Adayımız İmamoğlu’dur. O bile vazgeçemez adaylıktan’ demişken bunu görmeden böyle… Bir başka kardeşim, bir de biz hani böyle, gazetecilik yapıyor. Genç, iktidar tarafında olduğunda hakkaniyetli davranırlar, bilmem ne diye umduğumuz arkadaşlar. Efendim Özgür Özel, Manisa ve İzmir mitinglerini iptal etmiş. Yahu biraz gazeteci olun. Manisa’daki miting değil. Mesir saçmadık. Arkadaşlarımız içeriye alınmışken mesir mi saçacağım? İzmir’deki de arıtma tesisi açılışı. İçeride arkadaşlarımız ikinci dalgadayken, arıtma tesisi açmanın zamanı mı? Ekrem İmamoğlu ile görüşecek. Kiminle görüşeceğim? Bu yaşanan ikinci dalgayı Ekrem Başkan ile değerlendirmeyeceğiz de kiminle değerlendireceğiz? ‘Akşamına da adayı değiştirdi’ diyor. Yahu Allah’tan korkun ya. Eğer gerçekten bu kadar dezenformasyonu yanlışlıkla yaptıysanız o zaman bu açıklamayı da koy, ‘Cevap hakkına saygıdan bunu yayınlıyorum’ de. Çünkü gazetecilik ahlakı bunu gerektirir. ‘Manisa ve İzmir mitinglerini iptal etti’ demek ne demek? Ben böyle olağanüstü süreçlerde olağan programları sürdürmenin son derece hatalı olduğunu düşünürüm. Bugün hakimlik karşısına çıkıp da durumları belli olana kadar arkadaşlarımızın durumunu takip edeceğiz. Yarın da Kanal İstanbul’u konuşmak üzere Çarşamba 20.30 gece mitinginde hep birlikte buluşacağız. Bütün Türkiye’ye Kanal İstanbul’u… Ne diyorlardı? ‘AK Parti, Kanal İstanbul’dan vazgeçti.’ Dün yayınladık videoyu. Pata, pata, pata İstanbul’un üstünde uçuyor, ‘Efendim şu köprü 800 metre, bu köprü 600 metre. Bu böyle, Kanal buradan girecek, buradan çıkacak…’ Bizimki de bakıyor, ‘Katarları hangisini daha versem?’ diye. Yarın Başakşehir’de 20.30’da hem Kanal İstanbul’u hem de bu operasyonların esas niyetini bir kez daha ifşa edeceğimiz, aynı zamanda Ekrem Başkanımıza, belediye başkanlarımıza, tutuklu meclis üyelerimize, tutuklu bürokratlarımıza sahip çıkacağımız mitingimize hepinizi bekliyoruz arkadaşlar.”

“CUMHURBAŞKANI HANGİ İHTİYAÇTAN YAPIYORSA BİZ DE ONDAN YAPIYORUZ”

Genel Başkan Özgür Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, “Frekans kesici kullanıp güvenlik kameralarını bantlayan, yeri geldiğinde peçeteyle kapatan, toplantı bitiminde içinde ne olduğu muammaya valizlerle bulundukları muhitten ayrılan kuşkulu yüzler bilinmektedir” açıklamasının sorulması üzerine, şunları söyledi:

“Devlet Bey’e şunu söyleyeyim: Çok kıymetli devlet deneyimi olan kişiler var kadrosunda. Biraz bu koruma meselelerini bilen arkadaşlara sorsunlar. Mesela Devlet Bey şunu sorsun veya şunu söylesin… Aynı bantlama işlemlerini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekibi yapıyor. Daha en son 7 Mart’ta Avrasya Gösteri Merkezi’nde iftar programına geldi. İstirahat edeceği katın bütün kameraları bantlandı ve iftar yaptığı yerin bütün kameraları bantlandı. Bize geldiklerinde, ‘Bantlama mı yapalım?’ Dedik ki, ‘Gelin cihazın başına geçin. İster durdurun, ister oynatın, ister silin.’ ‘Biz cumhurbaşkanlığı koruma ekibi ne istiyorsa onu yapsın’ dedik, cihazın başına oturttuk. Şimdi bir iftar programını bantlamak gerekiyor da bugünkü Cumhurbaşkanı onu yapıyor da yarınki Cumhurbaşkanı’nın koruma ekibinin aldığı eğitim gereği yaptığı bu standart tedbiri nasıl kriminalize edebiliyorsunuz? Ben de yemek yerken… İlk başta tabii yeniyiz, acemiyiz. Daha önce koruma kararı defalarca alınmasına rağmen reddetmişim, şimdi zorunlu korumadayız. Çorba içerken bakıyorum karşımda kamera bantlı. ‘Bu niye bantlı?’ diyorum. ‘Öyle olması gerekir efendim’ diyor, ‘Buradan olmadık bir görüntü çıkar ortaya. Üstüne bir şey dökersin... Sosyal medyaya... Bizim görevimiz sizin itibarınızı da korumak.’ Dedim, ‘Peki.’ Aldıkları eğitimin gereği o. Erdoğan yürürken takıldı, düştü. O görüntü servis edilsin istemiyor. O ekibin de görevi o. Veya Ekrem Bey gitti, görüşme yaptı. Şunu düşünün arkadaşlar: Türkiye’de Ekrem Bey ile görüşen herkesi şu anda hain ilan eden bir medya var. Bakın bu Akın Gürlek’in iddialarının yayınlandığı bir site var, şimdi reklamı da ben yapmayayım. Her türlü rezil iddiayı önden oraya koydukları bir site var. Söyleyince reytingini artırmayayım. Hepiniz biliyorsunuz. Bakın eskiden Erdoğan’la görüşüp İmamoğlu’yla görüşen ne kadar işadamı ve siyasetçi varsa onlara ‘Hain, hain, bu da hain, hainlik yapıyor’ diyor. Bu şartta kapanır tabi. Sen devleti devlet gibi yönetmiyorsun ki, suç örgütü gibi yönetiyorsun. Bugünkü Cumhurbaşkanı hangi ihtiyaçtan jammer kullanıyorsa o ihtiyaçtan jammer kullanıyoruz. Hangi ihtiyaçtan kamera bantlatıyorsa biz de o ihtiyaçtan kamera bantlatıyoruz. Mevcut Cumhurbaşkanı hangi ihtiyaçtan bunları yapıyorsa aynı ihtiyaçtan bir sonraki Cumhurbaşkanı için uyguluyoruz. Var mı diyeceğiniz? Millet karar verecek. Ha millet bir sonraki Cumhurbaşkanı’nın kim olacağına sandıkta karar verecek. Karar vermezse patron millettir. Biz milletin bizi seçeceğine inanıyoruz. İşin kötüsü onlar da milletin bizi seçeceğine inanıyorlar. O yüzden her türlü çirkefliği, çamuru yapıyorlar, kumpası kuruyorlar.”


CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL İSTANBUL’DA - 3