23.07.2025

CHP Lideri Özgür Özel: “Cumhuriyet Halk Partisi, İftira Atılan Arkadaşlarına Zulme Asla Sessiz Kalmaz”

“BUNLAR KAFA TUTUYOR, ERDOĞAN’A ‘SENDEN BÜYÜK BİZ VARIZ. BİZİM OPERASYON, DAHA BÜYÜK OPERASYON’ DİYOR”

“BENİMLE İLGİLİ TEHDİTLERİ VARMIŞ BEYAZ TOROSCUNUN, YAPMAZSAN HATRIM KALIR”

“ERDOĞAN’IN AKIN GÜRLEK’E ‘NASIL YAPARSAN YAP, BENİ EKREM’DEN KURTAR’ DEDİĞİNİ BİLİYORUZ”

“MİLLET AÇ BİİLAÇ YAŞARKEN AKIN GÜRLEK’İN KONUTUNUN TADİLAT GİDERİ 56 MİLYON TL”

“EKREM BEY ÜZERİNDEN KOMİSYONA ÖNŞART KOŞTUĞUMUZU KİMSE SÖYLEYEMEZ”

“ALMANYA’YA EUROFIGHTER’LAR İÇİN ‘MİLLİ MESELE’ DEDİM”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Silivri Cezaevi’nde tutsak edilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin ile İBB bürokratları Çağla Demir, Kadriye Kasapoğlu, Mustafa Akın, Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi Üyesi Baki Aydöner ve önceki dönem Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu’yu ziyaret etti. Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, ziyaretin ardından yaptığı açıklamada, “Önce TRT’nin boş yerini teşhir edeyim, öyle başlayalım. Değerli arkadaşlar, biraz önce Cumhurbaşkanı adayımızı, İstanbullunun üç kez üst üste seçtiği ve ‘AK Parti yönetmesin, Cumhuriyet Halk Partisi yönetsin. Tayyip Beyin adayları; ülkenin son Başbakanı yönetmesin, Meclis Başkanı yönetmesin, Şehircilik Bakanı yönetmesin. Ekrem İmamoğlu yönetsin’ diye yetki verdiği Büyükşehir Belediye Başkanımızla görüştük. Aynı zamanda Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı’ydı. Onu buraya aldıklarında yerine Zeydan Karalar seçildi, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı. Şimdi Mersin Büyükşehir Belediye Başkanımız o görevi yapıyor. Zeydan Bey’le de görüştüm. Resul Emrah Şahan, Rıza Akpolat, Çağla Demir, Kadriye Kasapoğlu, Oya Tekin, Mustafa Akın ve Parti Meclisi Üyemiz Baki Aydöner ile önceki dönem Genel Başkan Yardımcımız, dört dönem Milletvekilimiz Aykut Erdoğdu ile görüştük” dedi. Özel, şunları söyledi:


“SARAY REJİMİNİN ESİRİ OLARAK BURADA TUTULUYORLAR”

“Her birisinin içeride niye tutulduklarına dair fikirleri ortak, inançları tam. Onlar, burada birer siyasi tutsak, saray rejiminin esiri olarak burada tutuluyorlar. Adana Büyükşehir Belediye Başkanımızın bundan 11 yıl önce bir AK Partili belediye başkanından devraldığı Seyhan’da, o belediye başkanı döneminde yapılmış bir sözleşmeye istinaden yaptığı ödemeler var. ‘Bu ödemeleri alamıyorduk. Zeydan Başkan’la telefonla konuştuk. Bizi birine yönlendirdi, para verdik. Sonra ödemeleri aldık.’ Verdiği paranın ispatı yok, yaptığı görüşmelerin ispatı yok. Attığı iftiranın, iftira dışında hiçbir hükmü yok. Ama bugün Zeydan Başkan mahkemeye sunulmak üzere hazırlanan resmi evrakı gösterdi. Evrak, resmi olarak ve tane tane ispatlı ki ‘2017’de bu iş oldu’ diyorlar ama 2015-2016-2017, o noktaya kadarki bütün ödemeleri aynı periyotta ve aynı düzende almış. Hatta para vermeden ödeme aldığı yıl 50 almış, para verdikten sonra 33 almış. Sözleşme bitince de bitmiş. Zeydan Karalar’ı burada tutuyorlar. Görüşmek istediğimizde izin almak zorunda değiliz. Çünkü örgüt üyesi değil. Örgüt üyeleriyle izinli görüşüyoruz. Niye? Dedikleri örgüt, Zeydan Karalar’a ‘Sen bu işi yaptın’ dedikleri tarihten 5-6 yıl sonra kurulmuş. Öyle bir örgüt, sırf savcının görüp Tayyip Bey’i ikna ettiği o ahtapotun Adana kolu, ahtapotun kafasından 8 yıl önce doğmuş. Olacak iş mi? koldan kafa çıkar mı? Ama bu iddia ile burada tutuluyor. Dosyanın derhal ayrılması, Adana’ya gitmesi lazım. Buradan sormak lazım yani; Adana Cumhuriyet Başsavcılığı, Adana’daki hakimler, Adana’daki savcılar adalet dağıtamayacak mı da bu Akın Bey çok biliyor, Adana’dan buraya getiriyor. Küfreder gibi Adana’dakilere. Neden? Karşılaştırılsın istemiyor. Çünkü ne demiştik arkadaşlar? Bundan 15 gün önceydi herhalde. İzmir’e gittim operasyondan sonra. Dedim ki ‘İzmir Cumhuriyet Başsavcısı’na hiçbir şey söylemeyeceğim. Adalet bekliyorum. Eğer Akın Gürlek gibi davranırsa Akın Gürlek gibi muamele görecek. Ama adil, aldığı eğitime uygun, vicdanlı şekilde davranırsa bizim savcıya, hakime söyleyecek sözümüz yok.’”

“O DA SAVCI, BU DA SAVCI…”

“Bakın 150 kişilik dosya var orada ve 10 günde iddianame yazdılar. Hakim döndü, aldı. ‘Deliller toplanmış, iddialar yargılamaya muhtaç. Yargılama dediğin tutuksuz olur. Tutukluluk hali istisnadır’ dedi. İki dosyadaki herkesi tutuksuz yargılamaya sevk etti. Şimdi ben çıksam burada İzmir Cumhuriyet Başsavcısı’na ve davayı görecek olanlara eleştiri yöneltsem, komik duruma düşerim arkadaşlar. Bakın o da savcı, bu da savcı. Onun da maaşını siz ödüyorsunuz, bunun da maaşını hep birlikte ödüyoruz. Ne diyeyim ben şimdi? İddiaları söylemiş, iddianamesini hazırlamış. Kimseyi itirafçı üzerinden birbirine iftira atmaya zorlamamış. Yalancı tanık, gizli tanık bulmamış. Ağaç isimleri, hayvan isimleri koymamış tanıklara, önüne beyaz Toros da koymamış. Arkada bir masa, bir kasa, bir Mustafa Kemal Paşa; görevini yapıyor adam. Ne diyeceğim ben ona? Ağzını açıp laf söyleyenin dili tutulsun. Orada yargılama olur. Yargılamayı da gider, izleriz. Savunmayı dinler, iddiaları dinler, bir karar verir Türk milleti adına. Herkes de bu karara saygı duyar. İzmir’deki arkadaşlarla pazartesi sabah 05.30’da cezaevindeydim ben. Ben o arkadaşlarımın da masumiyetine inanıyorum, bu arkadaşlarımın da inanıyorum. Ama gidip İzmir’de bağırıp çağırmama gerek yok. Çünkü burada dört aydır iddianame bekliyoruz, yok. 270 gündür tutuklu yatan arkadaşlarımız var. Diyor ki ‘Tutuksuzluk esastır.’

“İMAMOĞLU KAÇSA TAYYİP BEY LOKMA DÖKTÜRECEK SARAY BAHÇESİNDE”

“Ekrem İmamoğlu’nun tutmayıp da bıraksan ne olacak? ‘Kaçma şüphesi’ diyorlar. Kaçsa kurtulacak Tayyip Bey. Kaçar mı? Ekrem İmamoğlu’nun kaçma şüphesinden Tayyip Bey istifade eder. Ekrem İmamoğlu’nu bıraktın, kaçsa, Tayyip Bey lokma döktürecek sarayın bahçesinde. Adamın tek korktuğu; Ekrem İmamoğlu. Ekrem İmamoğlu’nun tek korkuttuğu kişi; Tayyip Erdoğan. Ekrem İmamoğlu, herkesin yüzünde tebessüm, Tayyip Erdoğan’ın yüzünde kaygı ve öfke yaratıyor. Çünkü biliyor ki o gelirse, o gidecek. O yüzden bir kez daha söylüyoruz. Buradaki savcılara söylüyorum. Eğer okuduğunuz okul aynıysa, ettiğiniz yemin aynıysa, eğer siz de adalet dağıtmanın bir parçasıysanız, İzmir gibi, Ankara gibi, diğer şehirler gibi görevinizi akla, vicdana, hukuka uygun bir şekilde yapın. Tutuksuz yargılama yapın, bir an önce iddianame yazın. Bu gelmeyen TRT de gelsin. Hepsini canlı versin. Hepsini, öyle bir parçası yok. Link verilsin, o linkten bu kardeşlerimin hangisi istiyorsa yayın yapsın. Hepimiz canlı izleyelim. İftira da duyulsun, cevabı da duyulsun. Bizim temel tutumumuz bu. Zeydan Karalar’ın dosyası iline yollansın, ilinde görülsün. Madem örgüt yok, bu örgüt de değil, niye burada tutuyorsunuz? Zeydan Karalar dahil bütün belediye başkanları milletten, hizmet etmek için görev aldılar. Kimsenin hakkı yok. Yarın bu adamlar beraat ettiğinde Adanalının alacağını, mağduriyetini kim giderecek? Beyaz Toroscu mu giderecek? Kim giderecek? Buradan bir kez daha açıklıkla ifade ediyorum. Bir an önce normale dönülmelidir, tutuksuz ve şeffaf bir şekilde yargılama yapılmalıdır. Cumhuriyet Halk Partisi hiçbir suçun ve hiçbir suçlunun arkasında durmaz. Ama masum arkadaşlarına, iftira atılan arkadaşlarına yapılan zulme de asla ve asla sessiz kalmaz.”

“KUYRUĞUNDAN TUTMUŞ, KULLANIYORLAR”

“Bu arada beyaz Toroscu, beyaz Torosuna binmiş. Birkaç gündür yokmuş. Bu boş zamanında beyaz Torosuyla mezun olduğu okulun önüne bir gitsin. FETÖ’nün okulundan mezun olan dünya kadar adamı attılar, bu adamın kuyruğundan tutmuşlar kullanıyorlar. Öyle mi? FETÖ okulundan mezun olunca, kardeşin mezun olunca sen suçlu oluyordun ya. Ağaç kabuğu yiyordun ya doymak için. Hamile, sekiz aylık hamile kadınları, kocası polis, FETÖ’nün okuluna gitti diye dışarı bıraktınız, yeşil kart bile vermediniz ya. Şimdi ne oluyor? Beyaz Toroscuya ne oluyor? Beyaz Toroscu, FETÖ’nün okulundan mezun olmuş. İfadelerde var, o zabıt katipleri hepsini anlatıyor, anlatacaklar daha. Bir başka mahkemeye anlattıracağım. ‘Ben de FETÖ’den çok çektim, bizi de FETÖ’cü yaptılar. Babama da bilmem ne dediler.’ Sonra beyaz Toros… Kardeşim bu ülkenin Cumhurbaşkanı demiş ki ‘Beyaz Toroslardan Türkiye çok çekti, PKK’yı onlar büyüttü.’ O gün beyaz Toros çıkarmışsın yahu. Bunlar kafa tutuyor, bak. Erdoğan’a bile diyor ki ‘Senden büyük biz varız.’ ‘Bizim operasyon, daha büyük bir operasyon’ diyor. Bu, Erdoğan’ın suçluluğunu gidermez. Her gün Akın Gürlek’le temas ettiğini, telefonla görüştüğünü, her İstanbul’a geldiğinde ayaküstü görüştüğünü, millet dışardayken dakikalarca brifing aldığını biliyoruz. Ona, ‘Bu işi götürür, diplomayı da iptal ettir, siyasi yasak da getir. Nasıl yaparsan yap, beni Ekrem’den kurtar’ dediğini de biliyoruz. Ama o kadar kibirlendi ki bunlar, beyaz Torosu gösteriyor, Erdoğan’ın beyaz Toros konuştuğu gün. Öbür tehditler kulağıma geliyor. Dene, dene. Benimle ilgili tehditlerin varmış ya, dene. Hiç tavsiye etmem ama dene. Sakın ha. Diyormuşsun ya ‘Böyle yaparım.’ Yapmazsan hatrım kalır. Yapmazsan adam değilsin. O kadar söylüyorum. Sen ana muhalefet liderine, arka taraftan haber yollayacaksın. ‘Böyle böyle yapmaya devam ederse. Beyaz Toros devam ederse’ymiş… Daha neler okuyorum senin hakkında… Bu mesleğe girmekteki motivasyonunu okuyorum mesela. ‘Yargı yoluyla ülkenin yönetiminde söz sahibi olacakmışsın’ ya, hayalinmiş. Hepsini okuyorum. Herkesi dinliyorum seninle ilgili. Akın’ın foyası ayrı çıkacak. Millet aç biilaç yaşarken; 46 milyon TL, duyduk duymadık demesin kimse. 2 milyon liralık evler var İstanbul’da, 2 milyon liralık evlere millet başına sokamıyor. 46 milyon TL; Başsavcılık konutuna tadilat gideri. Teyze eski parayla 46 trilyon. Bir öğretmen, 30 sene çalışıp emekli olunca 1 milyon TL alıyor. 30 yıllık 46 öğretmenin emekli ikramiyesini, savcının kaldığı evin tadilatına harcamış. Havuz yaptırmış, yapanları fırçalaya fırçalaya birisi. Camlarını taktırmış, bilmem ne yaptırmış, müştemilat yaptırmış... 46 milyon TL. Bugünkü parayla 56, düzeltiyor arkadaşlar. O günkü parayla 46 milyon TL.”

“BUGÜNÜN BEYAZ TOROSCUSUNU ŞIMARTARAK BU SORUN ÇÖZÜLÜR MÜ?”

Açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, TBMM’de kurulacak yeni süreç komisyonu hakkındaki soruya şu yanıtı verdi:

“Bütün herkesin tutuksuz yargılanması esas. Bu çok önemli. Ama komisyona girmek böyle bir ön şart koştuğumuzu kimse söyleyemez. Hele hele sadece Ekrem Bey üzerinden. Çünkü Ekrem Bey’in de bizim de Cumhuriyet Halk Partisi’nin de bu sorunun çözümüne nereden baktığı belli. Ancak şunu ben söylüyorum. Bu komisyon fikri bize ait. Bu komisyon, Türkiye’deki Kürt sorununu demokratikleşme çerçevesinde, bir bütün olarak ele alıp çözmelidir. Bütün verilerle bir çıktı, bir bilgisayar gibi düşünün. Toplumun vicdanının ve beyninin somutlaştığı bir bilgisayar. Bütün sorunları demokratikleşerek çözmelidir. Birileri bu bilgisayarı kısıtlı aygıta, hani bankaya gidiyorsun ve tek bir iş yapıyor. O işi tanımlamış yaptıracaksa biz öyle kimsenin emir eri değiliz. Bu komisyonu demokratikleşme gibi bir gündeminin olması lazım ve bunun için biz en yüksek katkıyı vermeye hazırız. Ama diğer yandan Diyarbakır’da demokrasi, İstanbul’da otokrasi. Efendim, ‘Abdullah Öcalan‘la oturduk, konuştuk. Bundan sonrası için ikinci yüzyılın uzlaşısı.’ Diğer tarafta Resul Emre Şahan bir tane DEM kökenli kişiyi belediye meclis üyesi yapmış. Oradan kent uzlaşısı, Resul Emrah Şahan burada yatsın ve öbür tarafta işte ‘200 tane PKK mensubunun salıverilmesi.’ Şimdi vicdana, akla aykırı işleri bir araya getirirsen bu işi toplum vicdanı reddeder. O yüzden şart dediğiniz böyle somut kaba bir şartla ‘Biz komisyona gireriz ama şu arkadaşımız serbest bırakın’ değil. Bu komisyon, bu bütün antidemokratik meselelere, ya düşünebiliyor musunuz? Bu komisyon temel meselesi ak Toroslar, yani beyaz Toros meselesidir geçmişteki. Şimdi bu rejimin savcısının masasında beyaz Toros var. Bu nasıl olacak? Bu savcıya bir şey demeden, bu yargılama süreçlerine bir şey demeden, bu çıktıları görmeden bugünün beyaz Torosçusunu şımartarak bu sorun çözülür mü Mecliste? Bizim rezervimiz buna. Bir komisyon içerisine biz atlayacağız. Ne olursa olsun.’ Öyle bir şey yok. Biz bu komisyonun yol haritasına ve zamanlamasına, Eylül geldiğinde ne göreceğiz bu komisyonda? Ekim geldiğinde ne göreceğiz bu komisyonda? Bunları bilmemiz lazım. Bunları konuşuyoruz. Bu konuda Sayın Numan Kurtulmuş‘un gayretleri var, olumlu çabaları var. Bu komisyonla ilgili siyasi partilerin Genel Başkanlarının olumlu yaklaşımları var. O yüzden biz meseleye negatif bir yerden yaklaşmıyoruz. Ama şöyle bir şeyi de kimse düşünmesin, evet CHP ‘komisyon’ diyordu, ‘Her şartta komisyona girecek ve her şartta kalacak. Bu komisyon ne yaparsa yapsın olacak. Öyle bir ezbere, bu komisyon hiçbir şey yapmasa da komisyondayız.’ Öyle bir şey yok.”

“BÖYLE MUHALEFETİ YAPSA YAPSA ERDOĞAN YAPAR”

Genel Başkan Özel, Eurofighter’lar ve savunma sanayii fuarları hakkındaki soruya şu yanıtı verdi:

“Vakit olsa, imkan olsa fuarı da gezmek istiyorum. Türkiye’nin savunma sanayii meselesinde de çok ciddi çalışmalarımız var. Zaten Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı olduğum kurultaydan sonraki oluşan MYK’sında bir gölge Milli Savunma Bakanımız var. Emekli Tuğamiral Yankı Bağcıoğlu. İlk sorunuz doğru. Böyle bir gündemim vardı ve Almanya’ya gittik, Almanya’nın yeni Savunma Bakanı’yla da Eurofighter’ı konuştuk. Ayrıca Almanya’nın Şansölye yardımcısı, SPD’nin Genel Başkan yardımcısı ile de bu konuyu konuştum. Bunu konuştuğumu kimler biliyor? Erdoğan biliyor. Sayın Erdoğan’a demiştim ki ‘Eurofighter meselesi dahil bizim bilgi almamız ve Avrupa’da bunu savunmamız lazım.’ Sonra sayın Yankı Bağcıoğlu Milli Savunma Bakanı’ndan bu konuda gerekli bilgileri almıştı. Milli Savunma Bakanı ile yaptığı görüşmeyi de söylemişti. Ben de daha önce daha bu projede işte biz F-35’ten çıkarıldık, Eurofighter’lar önemli, istiyoruz, diye hep konuşuyorduk. Ama Almanya’nın 19 Mart meselesinden sonra Eurofighter’ı dondurma kararı olmuştu. Ben gittim, ‘Desteğiniz kıymetli’ ‘19 Mart’tan sonra bize demokratik zeminde destek vermeniz önemli ama Eurofighter Türkiye’nin milli meselesi, ulusal meselesi. Onu biz de istiyoruz’ dedim. Lütfen Eurofighter meselesini bize verdiğiniz siyasi desteği sonunda bir şart olarak koyup da ‘Bunu size vermiyoruz’ demeyin. ‘Türkiye’nin güvenlik meselesi her şeyden önemli, hepimizden açısından bu önemli’ diye söylemiştim. Muhataplarımız da buna böyle bakmamıza biraz da şaşırarak not aldılar, ‘Peki’ dediler. ‘Öyle bakalım’ dediler. Onlar tabii sanıyorlar ki ‘Türkiye’ye sakın Eurofighter vermeyin’ diyeceğiz. Biz o değiliz ki. Böyle muhalefeti yapsa yapsa Recep Tayyip Erdoğan yapar. Böyle muhalefeti yapacak birisi yok burada.”

“EUROFIGHTER’LAR İYİ OLACAK, BUNA MEMNUN OLMAYACAK YOK BU ÜLKEDE”

“Ekrem İmamoğlu çıkmadan Eurofighter vermeyin…’ İsrail uçağı kalkıyor orada F-35, bizim F-16 kalkıyor, karşılıklı uçuyorlar. 6 dakika boyunca F-35 bizi görüyor, biz onu da göremiyoruz. F-35 bizi vurur döner, bizim haberimiz olmaz. Eurofighter bu açıdan çok önemli. Yunanistan’ın F-16’sıyla bizim F-16 kalktığında bile kilometrelerce o bizi görüyor, biz onu göremiyoruz. Çünkü onunkinin yenilendi sistemleri, bizimkiler yenilenmedi. 24 yılda filoya 20 tane uçak katıldı, son 11 yıldır bir tane bile uçak katılamıyor filoya. O yüzden Eurofighter konusunda ne kadar samimi ve net bir destek verdiğimi herkes biliyor. Sonuç alınmış olması çok önemli. Çünkü Almanya rezervini vermeden, İngiltere ‘Verdim’ diyemez. Beş ülke var söz sahibi. Almanya ‘Vermeyelim’ diyordu. Biz o rezervi, o blokajı kaldırtmaya çalışıyoruz. Almanya kaldırınca uçak verilebilir. Şimdi o konuda önemli bir adım atıldı. Normalde Erdoğan’dan teşekkür telefonu gelmesi lazım, normal bir zeminde siyaset… Daha doğrusu biz iktidarda olsak, bu yaptığımızı Erdoğan yapsa ben açar, teşekkür ederim. Derim ki ‘Hakikaten de dediğinizi yaptınız. Siyasi mücadele başka bir şey, ülkenin ortak çıkarlarında, diyordunuz ya; Türkiye’nin ana muhalefet partisiyiz, Avrupa’da Türkiye’nin partisiyiz.’ Biz Avrupa’da Türkiye’nin partisi gibi davrandığımızı gösterdik. Normal şartlarda teşekkür telefonu gelmesi lazım. Gelmeyebilir. Hiç olmazsa çıkıp orada burada ‘Yurtdışına gidip, bizi şikayet ediyorlar’ derken, ‘Hakkını teslim edeyim, milli bir mesele olan Eurofighter’da üstlerine düşeni fazlasıyla yaptılar’ deyiversin bakalım. O bunu desin, ben de ona olumlu bir şey diyeceğim. Belki buradan Türkiye’de bir şey çıkar, bir adım atılmış olur. Çünkü sonuçta karşısından kalkan F-35 Netanyahu'nun. Anlatabiliyor muyum? Tayyip Erdoğan bunun farkına varsa bizim nasıl bir parti olduğumuzu da görecek. Zaten o zaman bu kadar telaşa da kapılmayacak yani. Ama biz bunu Tayyip Erdoğan’dan teşekkür almak veya bir başkasından tebrik almak için değil; doğru bildiğimizi yaptığımız için yapıyoruz. Savunma Bakanı da sağ olsun. Çok popüler ve Almanya’da siyasette çok önü açık olan birisi. O da bizim ne düşündüğümüzü doğru anlamış. Lars’a (Klingbeil) zaten birebir de anlatmıştık Almanya’da, Türkiye’de partimizi ziyaretinde, akşam yemeğinde ve en nihayetinde son görüşmemizde. İyi olacak. Buna memnun olmayacak kimse yok bu ülkede.”


CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL İSTANBUL’DA