07.03.2024
07.03.2024
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Bilecik’te Şeyh Edebali Türbesini ziyaret etti. Ziyaretin ardından CHP Bilecik İl Başkanlığı’nda Yerel Yönetimlerde Eşitlik Politika Belgesi imza törenine katılan CHP lideri Özel, daha sonra halk buluşmasında Bilecikli vatandaşlara hitap etti.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Bilecik Seçim Koordinasyon Merkezi açılışında, “Hisseli harikalar kumpanyası. Devletin tüm imkanlarını hisse hisse arasında paylaşan yandaşların, şimdi de sendika ayağı çıkmış, ‘Efendim CHP Anayasa Mahkemesi’ne gitti, düzenlemeyi iptal ettirdi. CHP yüzünden memurlar 345 liradan oldu.’ Yahu Allah’tan korkun. Anayasa Mahkemesi diyor ki, ‘Bu düzenleme eşitsiz. Bu parayı herkese verin.’ Ey yandaş sendika. Eğer mertsen, şu kadar utanmak varsa, şu kadar hukuktan nasibini almışsan toplu iş sözleşmesine herkes alacak yazarsın, bu iş biter. Yok yapmıyorsan, Tayyip Erdoğan, yandaş sendikan bunları söylüyor ya eğer sende şu kadar vicdan varsa gelin, yarın Meclis’i toplayalım, bütün memurlara 345 lirayı verelim. Bütün memurlara bu para verilsin diye mücadele eden CHP’ye tutup da ‘Efendim bunu niye yaptılar?’ Eşitlik, hakkaniyet için yaptık. Senin yandaşının kul hakkı yemesine, yedirmesine engel olmak için yaptık” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Bilecik’te Cumhuriyet Halk Partisi Seçim Koordinasyon Merkezi açılışına katıldı. Özel, burada yaptığı konuşmada, “Taşı mermer, yaprağı ipek, toprağı seramik, kuruluşun ve kurtuluşun şehri Bilecik. Hepiniz hoş geldiniz, hepinizi saygı ile selamlıyorum. Çok sevdiğim insanların olduğu ve bundan sonraki süreçte gözümüz gibi bakacağımıza emin olduğumuz, yarım bırakılmaya çalışılan hikayeyi tamamlamaya geldiğimiz, bir büyük haksızlığı ortadan kaldırmak için bir araya geldiğimiz, tek yumruk olduğumuz bir süreçte Bilecik’i, Bilecik örgütümüzü, Bilecik’in güzel insanlarını, Bilecik ittifakını yürekten selamlıyorum” ifadelerini kullandı.
“SORUNLARIN FARKINDAYIZ”
“Önemli sorunları, sıkıntıları olan bir kentte olduğumuzu biliyorum” diyen Özel, “Asgari ücretle çalışan nüfusun genel ücretlilere oranının en yüksek olduğu şehirlerden birinde olduğumuzu biliyorum. Emekli oranının çok yüksek olduğu, adeta bir emekli kentinde olduğumuzu biliyorum. Bir yanda Ankara, bir yanda İstanbul, bir yanda Bursa, bir yanda Eskişehir. Hepsi Türkiye’nin en gelişmiş şehirleri ancak hepsinin arasında, hepsinden istifade etmesi gereken Bilecik’in mağduriyetinin farkındayız. Üniversite öğrencilerinin barınma sorunu var, konut ve kira sorunu var, farkındayız. Bölgesel teşvik kapsamına alınmasıyla ilgili beklentiler uzun süredir erteleniyor. Farkındayız. Gölpazarı ilçesinde verimli tarım arazilerinin, sanayiye açılmasının yarattığı rahatsızlığı, tahribatı ve Bilecik’in tarımı için ortaya çıkan tehlikenin farkındayız. Pazaryeri’nde ranta dönük toprak bütünleştirmelerinin ve birilerinin Pazaryeri’nin topraklarının peşkeş çekilmesinin farkındayız. Kuruluşun kenti Söğüt’ün bu topraklar üzerinde yaşayan herkesin kenti olması, herkesi bağrına basması gerekirken yerel iktidarın aşırı siyasallaştırması yüzünden, orada yaşanan kutuplaştırmanın gerçek benliğinden koparılmaya çalışılmasının üzüntüsü içindeyiz” şeklinde konuştu. Özel, şunları söyledi:
“BİLECİK HAKSIZLIĞA TAHAMMÜL ETMEDİ”
“Erzincan’da yaşanan İliç’teki felaketi hep beraber gördük. Birileri paraları üst üste istif etsin diye, toprağın istiflenmesine, koca dağların oluşmasına ve sonra emekçileri yok etmesine şahit olduk. Burada Muratdere mevkiinde kurulan maden ocağında da aynı yöntemin kullanıldığının, siyanür kullanıldığının, bunun doğayı, yeraltı sularını kirlettiğinin ve her zaman bir felaketi çağırdığının, bu büyük tehlikenin farkındayız. Bu süreçte bu tümü yerel iktidarın değil genel iktidarın sorunları olan meselelerin tam ucundan tutmuşken, biraz önce ziyaret ettiğim Şeyh Edebali Türbesi’nin yolu yıllar sonra yakışan bir hale gelmişken, öğrencilerin barınma sorununa ilişkin yurtlarla ilgili projeler hazırlanmışken, kente bir kadın eli değmişken, inanamadığımız şekilde, büyük hazımsızlık, geçmişte kendi hatalarını savcılara bırakmadan, affetmediğimiz için, haksızlığa, hırsızlığa, asla ve asla yolsuzluğa tahammülümüzün olmadığı için, kendi kusurları, kendi hataları ve günahları duruyorken, sırf önceki partisinden intikam alırcasına, Cumhur ittifakının düğmesine basmasıyla ve maalesef 3 dost ateşiyle Bilecik’in iradesine büyük haksızlık yapıldı. Bilecik’te Melek Başkanımızın adaylığını ilan ettiğimiz gün, birisi yargılandığı dava yüzünden başkanlıktan uzaklaştırılmışken... Devletten önce duyduk, devletten önce harekete geçtik, cezasını kestik. Partimizden ayırdık. Aklı sıra intikam almak için istifa edip, mecliste yeniden oylamanın önünü açanlar ve dost ateşi ile bizi yaralayanlar yanlış bir işin içine girdiler. Ama sayılı gün kolay geçer. Bilecik haksızlığa, hukuksuzluğa, milli iradenin gaspına, verdiği karara direnmeye ya da manipüle etmeye hiç tahammül etmedi ve bundan sonra etmeyecek.”
“İRADEMİ ÇALMAM, İRADEME DOKUNDURMAM”
“1999’da Yaşar Tüzün’ün kazandığı belediye seçimini katakulli ile iptal ettiler. Partimiz baraj altında, 45 gün sonra yeni seçim. Partide üzüntü. Büyük bir şaşkınlık. Kampanya yapmak güç. O fırsatla belediyeyi elimizden alacaklardı. Bilecikli dedi ki ‘İrademi çaldırmam. İrademe dokundurtmam’. Gereğini o gün yaptı. Şimdi aynı Bilecik, bundan 5 yıl önceki seçimde altı okun altına mührü basan Bilecik. Belediye meclisinde CHP’ye mührü basan Bilecik. Bilecik’i CHP yönetsin diyen Bilecikliler bu sefer yapılan oyuna, oyun içinde oyuna, birileri birbiri ile koyun koyuna, Bilecik’e yapmış oldukları kumpasa 31 Mart günü dur diyecek. Bir Cumhuriyet kadınına, Cumhuriyet kentinin tercihine, Cumhuriyet kentinin milli iradesinin çalınmasına, siyasi yankesiciliğe karşı Bilecik evladına nasıl sahip çıkacak hep beraber o gece televizyonlarda göreceğiz. Bilecik’e inanıyor, güveniyoruz.”
“DEVLET, MEMURU ARASINDA AYRIM YAPAR MI?”
“Melek Mızrak Subaşı, bir mimar olarak, geçmiş dönemde belediye başkan yardımcılığı tecrübesiyle, kısa sürede yapmış olduğu önemli işlerle, deprem süresince sizlerin çok önemli katkılarını Pazarcık deprem üssündeki acılı ailelerin olduğu yerlere eşiyle kendi eliyle ulaştırdı. Gözlerimle şahidim. Sizin sıcak, şefkatli, dayanışmacı elinizi deprem bölgesine götürerek, hepinizin ve bütün Türkiye’nin gönüllerinde yer etmiştir. Kendisini kutluyorum. Ona yolun açık olsun diyorum. Devlet memurlarının hepsi bilir. En büyük yetkili sendika sözleşme yapıyor. Bu sendika devlet memurları için yaptığı sözleşmede toplu sözleşme ikramiyesi diye 345 liralık bir ek ödeme koyuyor. Diyor ki, bu ek ödemeyi sadece yetkili sendikaya, üyesi çok sendikaya, AKP geldikten sonra birtakım yönlendirme, baskılarla terfi edebilmek için oraya kayıt olma zorunluluğu ile adeta, o sendikaya yönlenen ve üyesi çok olan sendika kendine göre yazmış. ‘Benim üyelerim alır, başka memur alamaz.’ Memurlar isyan etti. Bunu Danıştay’a götürdüler, Danıştay anında iptal etti. Dedi, ‘Sendika seçme özgürlüğü diye bir şey var, herkes seni seçecek diye bir şey yok. Senin üyene devletin cebinden para, öbür memura yok. Olmaz öyle şey.’ İptal etti. İnanır mısınız? Bu utanç ile kanun önünde yakalandık deyip oturacaklarına, o sendika dosyaları aldı AKP’nin kapısına gitti. Dediler ki ‘Siz bunu kanuna koyun.’ Konuştuk, yapmayın arkadaş dedik. Devlet, memuru arasında ayrımcılık yapar mı, dedik. Kimin hangi sendikaya tabi olduğundan sana ne dedik. Dinletemedik. Kanuna koydular. Yüzde 2’nin altındaki sendikalara 345 lira ödenmez. Ne yapacak CHP? Bu haksızlığa karşı alamayan memurlar alsın diye Anayasa Mahkemesi’ne gittik. Anayasa Mahkemesi Danıştay gibi ‘Böyle rezalet olmaz. Devlet, memurlarını ayırmaz. Sendika seçme özgürlüğünün önüne engel koyamazsınız. Bunu düzeltin, herkes alsın’ dedi. Bugün ne oluyor biliyor musunuz? Hisseli harikalar kumpanyası. Devletin tüm imkanlarını hisse hisse arasında paylaşan yandaşların, şimdi de sendika ayağı çıkmış, ‘Efendim CHP Anayasa Mahkemesi’ne gitti, düzenlemeyi iptal ettirdi. CHP yüzünden memurlar 345 liradan oldu.’ Yahu Allah’tan korkun. Anayasa Mahkemesi diyor ki, ‘Bu düzenleme eşitsiz. Bu parayı herkese verin.’ Ey yandaş sendika. Eğer mertsen, şu kadar utanmak varsa, şu kadar hukuktan nasibini almışsan toplu iş sözleşmesini herkes alacak yazarsın, bu iş biter. Yok yapmıyorsan, Tayyip Erdoğan yandaş sendikan bunları söylüyor ya eğer sende şu kadar vicdan varsa gelin, yarın Meclis’i toplayalım, bütün memurlara 345 lirayı verelim. Bütün memurlara bu para verilsin diye mücadele eden CHP’ye tutup da ‘Efendim bunu niye yaptılar?’ Eşitlik, hakkaniyet için yaptık. Senin yandaşının kul hakkı yemesine, yedirmesine engel olmak için yaptık.”
“2023’TE ET İTHALATI REKORU KIRILDI”
“Bir yandan kul hakkı yiyenler bir yandan hiçbir şey yiyemeyenler var. 2023’te et ithalatı rekor kırdı. 1 yılda 34 bin ton et ithal edildi. 10 yılda 7,2 milyar dolarlık canlı hayvan geldi ve sonuç et fiyatları geçen sene bütün dünyada yüzde 10 artarken, Türkiye’de yüzde 85 arttı. Şimdi Ramazan. İnsanlar, emekliler sofralarına koyacak et bulamıyorlar. En düşük emekli maaşı, 3 Kasım 2002’de Tayyip Erdoğan’ın iktidara geldiği gün 1,5 asgari ücretti. Bugünkü hesapla 26 bin liraydı. Bugün en düşük emekli maaşı 10 bin lira. O gün 1,5 katıydı, bugün yüzde 60’ı kadar. 0,6. Peki hangi hesap şaşmaz. Altın hesabı şaşmaz değil mi? O gün en düşük emekli maaşıyla sarrafa giden 8 çeyrek altın alıyordu. Bugün en düşük emekli maaşı ile sarrafa giden, 2,5 çeyrek altın alıyor. Tayyip Erdoğan, geldiği günden bugüne kadar emeklilerin cebinden ayda 5,5 altını çalmıştır. 5,5 altınımız kayıp bizim.”
“EMEKLİNİN SOFRASINDAN ÇALINDI”
“Emekliler bayram ikramiyesi alıyor değil mi? Kimin sayesinde alıyorlar? Kemal Kılıçdaroğlu’nun sayesinde. Bin lira verdi. Sonra 3 yıl sonra 2 bin lira oldu. Bu sene güya 5 bin lira olacaktı, 3 bin lira yaptılar. O beğenmediğimiz bin lira verildiği gün, 2018’in Ramazan Bayramı’nda, tam 24 kilo dana kıyma alıyordu. İnanmayan hesaplasın. 42 lira kıyma, 24 kilo dana kıyma alıyor. Bugün 3 bin liralık emekli ikramiyesi, 6 kilo dana kıymayı zor alıyor. Yani emekli ikramiyesine bakarsan, önümüz mübarek Ramazan Bayramı. 30 gün oruç tutulacak, sonra bayram yapılacak. Emeklinin sofrasından, mutfağından, dolabından, kursağından sırf emekli ikramiyesinin enflasyona ezdirilmesiyle 16 kilo kıyma çalındı. Tayyip Erdoğan’a dedim ki gel bu kadar emekli mağdurken, bir emekli kart çıkaralım bütün Türkiye’de. Bu emekli karta, biz diyoruz ya hiç olmazsa asgari ücret olsun. 7 bin liraları yükleyelim. Ayrıca elektrik, su ve doğalgazda da indirim olsun emeklilere. Diyor ki para yok. Bunun için, ‘1,4 trilyon para lazım.’ diyor. Biz hesapladık. 1,4 trilyon değil sadece 690 milyar lazım. İnanmazsınız İliç’teki madenin, yandaş müteahhittin, beşli çetenin, sarayın müteahhidinin yapmış olduğu işlerden dolayı kazandığı paradan ödeyeceği vergi var. Geçen sene bu müteahhitlerin vergilerini affetti. Toplamı emeklinin ihtiyacı olduğu para kadar. Yani yandaş müteahhitte var, emekliye yok. Saray müteahhitlerine var, emekliye yok. Uçan saraya, yüzen saraya, kışlık saraya, yazlık saraya var ama emekliye yok. Sarayda 10 bin lira ne kadar zamanda harcanıyor biliyor musunuz? 26 saniyede. Bir emeklinin bir ay geçineceği parayı yarım dakika bile değil 26 saniyede harcıyorlar. Bilecik’ten emeklilere soruyorum. Bu herkese parayı bulup emekliye bulmayan Tayyip Bey diyor ya ‘Emekliye para yok.’ 31 Mart’ta Tayyip Beye oy var mı? Oy var mı? Şimdi artık o düşünsün. Ama sizden ricam, bütün emeklilere bunu anlatmak.”
“KEMER SIKACAĞIZ”
“1 Nisan günü kemer sıkacağız. 1 Nisan acı reçetenin günü. Sıkı para politikası başlayacak. 1 Nisan gününden itibaren yapacak bir şey yok, ertesi gün ne yapayım? Zamlara katlan. Ertesi gün ne yapayım? O maaşla geçin. Peki ben ertesi gün bir şey yapamıyorsam ne olacak? Bir gün sonra yapmayacaksın, bir gün önce 31 Mart. Önünde sandık var. Bu kadar yoksulluğa, yokluğa, zamma, bu kadar enflasyona, yok sayılmaya, bu kadar aşağılanmaya, bu kadar artık devletin seni unutmasına karşı 31 Mart’ta gücünü gösterme zamanı. Eğer 31 Mart’ta bu iktidara bir sarı kart, kırmızı ışık, bir dur bakalım denirse gerisi kolay. Nisandan itibaren emekliler başta kim hakkını arayacaksa hep birlikte arayacağız. Ama derse ki ‘Ben yaptım zammı, yaptım zammı. Bunlara da vermedim. Yine de aldım oyları.’ Ondan sonra bunlara bir daha sesinizi duyurmanın imkanı yok. Uzun yıllardır asgari ücretten vergi aldılar. Kavga, dövüş vergiyi kaldırdık. Şimdi maaşı her geçen gün azalıyor insanların. Sebebi vergi adaletsizliği. Bunun için kanun teklifleri veriyoruz. Dinlemiyorlar. Evi olmayan, 17 bin lira maaş alan bir asgari ücretlinin bundan sonraki süreçte artık bırakın geçinmeyi, çoluğunu çocuğunu okutmayı, artık nefes alacak hali kalmadı. Bilecik’ten bütün emeklileri, bütün emekçileri, bütün esnafları, bütün çiftçileri, bütün yoksulları ve bu ülkede artık bu düzen yetti canıma diyen herkesi mücadele etmeye, direnmeye, itiraz etmeye davet ediyorum.”
“KÜÇÜLEN TEK SEKTÖR TARIM OLDU”
“Türkiye’de geçtiğimiz yıl küçülen tek sektör tarım oldu. Çiftçinin bankalara borcu 1 yılda yüzde 88 arttı. 20 yılda 3 milyon hektar alanımız yani Belçika kadar toprağımız ekilemez, dikilemez hale geldi. Milletin efendisi olarak gördüğümüz çiftçiler perişan oldular. Şimdi en büyük sorunları mazot. 14-28 Mayıs tarihinde milletten verin yetkiyi, görün etkiyi diyen, yetki isteyen, enflasyonu, doları, mazotu, benzini, hayat pahalılığını düşüreceğim diyen Tayyip Erdoğan, 28 Mayıs günü görevi aldığında mazotun litresi 19 liraydı, bugün çiftçi 42 liradan mazot kullanmak zorunda. Ne tarlasını eker ve biçerken ne ürününü satmaya götürürken kendisi mazot fiyatları yüzünden asla para kazanamıyor. Ürünler tarlasında kalıyor. Yeniden çiftçiyi milletin efendisi yapmak için CHP’li belediyeleri başa getirmek, çiftçi destek programlarını, kırsal kalkınma programlarını hayata geçirmek lazım. Bunun için Bilecik’teki, Marmara’daki, İç Anadolu’daki, Karadeniz’deki, Ege’deki, Akdeniz’deki çiftçilerin destekleri lazım. Çiftçileri 31 Mart’ta dayanışmaya ve iktidara itiraz etmeye davet ediyorum. Tayyip Bey, bir yanıt bekliyormuş. Diyor ki savunma sanayini şuradan aldık buraya getirdik. Bunlar niye yapmadılar? Götürdüler, Ankara, İstanbul’da bir şey yapmadılar. Tayyip Bey, Allah selamet versin. Belediyelerin uçak fabrikalarının olduğunu, belediyelerin İHA ve SİHA fabrikalarının olduğunu sanıyor. İlla cevap bekliyormuş, o zaman şunu söyleyelim. Tayyip Bey o zaman götürdüler demeyeceksin, getirdiler diyeceksin. CHP’li belediyeler hizmeti, dayanışmayı, adaleti, sevgiyi, huzuru getirdiler. Bir şeyi götürdüler. İstanbul’un üstünde senin içinde olduğun helikopterin arsaları parsel parsel Arap şeyhlerine, Katar emirlerine satmasını bitirdi CHP’li belediyeler. CHP’li belediyeler Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin parsel parsel satılmasına, bu lafı Melih Gökçek’e ben söylemedim. Bülent Arınç söyledi. Parsel parsel sattın dedi. FETÖ’ye parsel parsel peşkeş çektin dedi. CHP’li belediyeler bunu bitirdiler. Dayanışmayı getirdiler.”
“SONUÇLAR İYİ OLACAK”
“Başkent Kart getirdiler, ayda 500 lira doğalgaz parası verdiler. Emekliye ayda bin lira Başkent Kart’a para yatırdılar. Emekliler için, yoksullar için ayda bir kilo et verdiler. Kreş yaptılar, kadını sosyal hayata kattılar. Yurt yaptılar, öğrencilerin barınma sorununu çözdüler. CHP’li belediyeler talanı, israfı bitirdiler, bu ülkeye hizmeti, sosyal belediyeciliği ve dayanışmayı getirdiler. Şimdi burada yarım kalan bir hikayeyi tamamlamak için, Melek Başkandan, Ekrem Başkana. Mansur Başkandan Türkiye’deki tüm adaylara kadar kuvvetli bir dayanışma alkışını alalım. Melek Başkan Bilecikspor’u iyi bir noktaya getirmek için, her mücadeleyi yapacak ve CHP’li belediyeler olarak onunla dayanışma içinde olacağız. Bilecikspor’a destek olacağız. 31 Mart seçimlerine gidiyoruz. Herkes merak ediyor, bu seçimin sonucu ne olacak? Diyoruz ki sonuçlar iyi olacak. Diyorlar ki bu sefer ittifak yok. O tarafta ittifak var, bu tarafta yok. Ben bizim tarafta olsun diye çok gayret saf ettim. Ama dediler ki hür ve müstakil gireceğiz. Saygı duyduk. Hatta bazen kızdılar. Söylendiler. Canınız sağ olsun dedik. Ama bir yandan Cumhur ittifakını görmek lazım. Ona karşı bir şey örmek lazım. Cumhur ittifakı iki ana bileşeni var. Her geçen gün birbirlerine benziyorlar. AKP ve MHP. Bunlar küfrediyor, tehdit ediyor, şantaj yapıyor, inanılmaz şeyler yapıyorlar. Örneğin Hatay’a diyorlar ki, oy vermedin ya bana, mahsun kaldın. Boynu bükük kaldın. Eğer oy vermezsen, hizmet almazsın diye Hataylı depremzedeyi bile tehdit ediyorlar. Ordu’ya gidiyorlar, bize oy yoksa doğalgaz yok diyorlar. Yahu Tayyip Bey, sen ne zaman Çankaya’dan oy aldın da Çankaya’ya doğalgazı getirdin. Karşıyaka’ya doğalgazı kim getirdi? Beşiktaş’a, Efeler’e, Muğla’ya doğalgazı kim getirdi? Doğalgazı belediyeler getirir, anlaşmayı yapar, şirket kazar, belediye kapar. Doğalgazı belediye getirir. Ama doğalgaz gelmemesi ile tehdit ediyor.”
“AKP’NİN KORKUYU ÖRGÜTLEMEKTEN BAŞKA ŞANSI YOK”
“Sakarya’ya gidiyor, tehdit ediyor. Bu tehdit eden, kötü konuşan ve önüne gelene terörist diyen, önüne gelene iftira atan bir hale dönüştüler. Çünkü korkuyu örgütlemekten başka şansları yok. Umudu örgütleyemiyorlar. Şunu yapacağız diyemiyorlar. Sevgi dolu cümleler kuramıyorlar, korkutmaya çalışıyorlar. Efendim, bunlar gelirse bayrağı indirecekler, vatanı böldürecekler, ezanı dindirecekler sonra seçimden önce insanları montaj videolarla kandırıyorlar. Seçimden sonra 5 vakit mübarek ezanı okuyan müezzinin promosyonunu verdirtmiyorlar. Yine CHP savunuyor. Canını ortaya koyan uzman çavuşun hakkını CHP koruyor. Peki, beka sorunu diyorsun, nasıl olacak? Vallahi bu ülkede bir beka sorunu oldu. Birileri 200 yıl matbaayı getirmedi. Matbaayı getirenler ilim, fen okudu, silah yaptılar. Gemiler yaptılar. Uçaklar yaptılar. Teknolojiden yararlandılar, dünyayı istilaya kalktılar. O sırada bizimkiler bir korkudan donanmayı 30 yıl Haliç’te tuttular, çürüttüler. Matbaa olmadığı için ilim, fen ve bilim yoktu. Elin ecnebisi kalktı ve bu ülkeyi istilaya geldi. O gün matbaayı getirmeyen tek adamların rejimi, şimdi bunların çok övündükleri, çok özledikleri ve savundukları o gün vatanı savunmak yerine gelen işgal donanmalarına kırmızı halıları serdiler. Ama o gün benim, senin, bizim Bilecik’teki vatanseverlerin, Atatürkçülerin, milliyetçilerin, gerçek vatanseverlerin arkasından gittiği biri vardı. Kartal istimbotunun ucuna çıktı, donanmaya baktı, yaverine dedi ki ‘Hiç üzülme çocuk, geldikleri gibi gidecekler…’”
“YATTIKLARI YERDEN BEKA SORUNU İCAT EDİYORLAR”
“Şimdi bizim beyefendiler yattıkları yerden beka sorunu icat ediyorlar. Beka sorunu ortaya çıkınca, onun çok sevdikleri Yıldız Sarayının arka bahçesinden İngiliz zırhlısına kaçtı. Bizim çok sevdiğimiz Bandırma Vapuru’na bindi ve Kurtuluş Savaşını başlattı. O yüzden yarın öbür gün bir beka sorunu olursa, Tayyip Beye göre biz gayri milliyiz ya. Bir beka sorunu olursa, Tayyip Bey çağırınca havaalanına gidip kot pantolonun üstüne perdelik kumaştan kefen çeken 7 zibidi değil, dedesi Çanakkale Conkbayırı’nda, Kütahya Dumlupınar, Bilecik’te kefensiz yatanların torunları korur bu milleti. Kefensiz yatanların torunları. O yüzden bu korku ittifakına, sadece AKP ve MHP yok ki. Biri daha var. Kim var? Hizbullahçılar, domuz bağcılar, kadınları sahiplendirmek lazım diyenler var. Onları da almışlar ittifaklarına, korku salıyorlar. Tehdit ediyorlar, gözümüzü korkutmaya çalışıyorlar. Karşısında nasıl bir ittifakla duruyoruz? Onu şimdi söyleyelim.”
“ONLARIN İTTİFAKI ZULÜM İTTİFAKI”
“Onların ittifakının adı korku ittifakı. Zam ittifakı. Zulüm ittifakı. Kendi koydukları isimle Cumhur ittifakı. Bizim ittifakımızın adı dayanışma ittifakı. Bizim ittifakımızın adı, birlikte olmak, gönüllerde alma, kol kola girme, sevgiyi ve mutluluğu yüceltme, hep birlikte ülkeyi zenginleştirme, Cumhuriyeti yeniden kurtarma, yeniden kurma ittifakı. Bizim ittifakımızın adı Türkiye ittifakı. Türkiye ittifakının renkleri kırmızı ve beyazdır. Renklerini ay yıldızlı al bayraktan alır. Türkiye ittifakı milli takım gol atınca sevinenlerin ittifakıdır. Türkiye ittifakı filenin sultanları şampiyon olunca ağlayanların ittifakıdır. Türkiye ittifakı bu ülkeyi sevenlerin ittifakıdır. Türkiye ittifakı bu bayrak için can verenlerin ittifakıdır. Türkiye ittifakı, partisi iktidarda olmasa da asla ve asla vatan, millet, bayrak sevgisinden ayrılmayan, haramdan ve yalandan korkan, kalbinde vatan, millet, bayrak ve Atatürk sevgisi olan dürüst insanların ittifakıdır. Türkiye ittifakının en son vedasını yapalım, dosta düşmana duyuralım. Kırmızı, beyaz. En büyük Türkiye. Korkma Türkiye, biz varız, yalnız değilsin, kimsesiz değilsin. Cumhur ittifakının tehditlerine, açlığa, yokluğa, kimsesizliğe mahkum değilsin. Biz varız, seninle birlikteyiz. Hep beraber kazanacağız.”
22.11.2024
22.11.2024
22.11.2024
22.11.2024