08.04.2022
08.04.2022
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu:
-"Bütün anneler, çocuklarının iyi beslenmesini isterler. Yeterli beslenme, bütün çocuklar için bir haktır. Bu hakkı sağlayacak olan da sosyal devlettir"
-“Saraya ve sarayın yetkililerine çağrı yapıyorum. ‘Beşli çeteye’ verilen imkanların, ‘beşli çeteye’ verilen dolarların en azından binde birini bu ülkenin yoksul aileleri için harcasalar emin olun hiçbir çocuk yatağa aç girmez”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’da Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğü’ne gitti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dün akşam, sosyal medya paylaşımında; “Çocukların beslenme hakkının korunmasını konuşmak üzere Et ve Süt Kurumu’ndan randevu istedim. Herhalde bir yerlerden izin alamadılar ki ses yok! Evlatlarımızın beslenme hakkını konuşmak için yarın saat 10.00’da devletimizin şerefli bürokratlarına gideceğim. Gerisi onlara kalmış” açıklamışını yapmıştı.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi ve Gülizar Biçer Karaca, CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, CHP’nin kadın milletvekilleri ve CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi Koordinatörü ve Derin Yoksulluk Ağı kurucusu Hacer Foggo ile birlikte Ankara’daki, Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğü önüne geldi.
Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğü kapısında açıklama yapan CHP lideri Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
Değerli basın mensupları, daha Türkiye İstatistik Kurumuna gitmiştim; emeklilerin, asgari ücretlilerin, memurların, dul ve yetimlerin haklarını savunmak için. Çünkü Türkiye İstatistik Kurumu enflasyonu düşük göstererek bu insanların, milyonlarca insanın düşük zam almasının yolunu açıyordu. Buna toplumun dikkatini çekmek için TÜİK’e gitmiştim.
Daha sonra sözlü sınavda hakları yenen gençlerin uğradıkları haksızlığı kamuoyuna duyurmak için Milli Eğitim Bakanlığına gitmiştim. Türkiye’de yazılı sınavda, KPSS sınavında dereceye giren pek çok genç, üzülerek ifade edeyim, sözlü sınavda elenmişlerdi torpilleri olmadığı için, bunlara da dikkatini çektim.
Bugün Et ve Süt Kurumunun önündeyim. Burada bulunmamın temel nedeni çocukların haklarını savunmak. Kadın milletvekilleriyle beraberim; kadın milletvekilleri, bütün anneler çocuklarının iyi beslenmesini isterler. Beslenme bir haktır. Yeterli beslenme bütün çocuklar için bir haktır. Bu hakkı sağlayacak olan da sosyal devlettir. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmemesi lazım. Bütün çocukların iyi beslenmeleri, yeterli beslenmeleri gerekir. Bu çok önemli ama çok önemli bir konudur.
Tarım Bakanı dün katıldığı bir televizyon programında “Türkiye’de aç ve açıkta kimse yok, herkesin karnı tok” diye bir açıklama yapıyor. Tarım Bakanının dünyadan haberi yok, Tarım Bakanının Türkiye gerçeklerinden bir haberi yok. İzin verirseniz Türkiye’de yaşanan derin yoksulluğu uzun yıllardır araştıran ve derin yoksullarla ciddi ve tutarlı güzel ilişkiler kuran, bu insanların yoksulluğunu afişe etmeden onların yoksulluğunu giderme konusunda çaba harcayan Sayın Hacer Foggo burada. Ben izin verirseniz Hacer Fogga’ya bu konudaki düşüncelerini aktarmak üzere söz vereyim. Buyurun Hacer Hanım.
Hacer FOGGO- Çok teşekkür ederim. Sevgili arkadaşlar, Türkiye’de yoksullukla değil artık açlıkla mücadele ediyoruz, yetersiz beslenmeyle mücadele ediyor çocuklar. Biliyorsunuz son yapılan bir araştırmada 1040 çocukla Türk Aile Hekimleri dergisinde bir makale yayınlandı. 10040 çocukla bir araştırma yapıldı ve çocukların kızların yüzde 85’inin kansızlıkla, yüzde 68’de erkek çocuğun kansız olduğu ortaya çıktı. Bu çok yeni bir araştırma, geçen hafta yapılan bir araştırma. Bu ne demek, yetersiz beslenme demek. Bu ne demek, öğrenme güçlüğü çekmek demek. Çünkü yetersiz beslenme aynı zamanda öğrenme güçlüğüne neden oluyor. Yetersiz beslenme aynı zamanda kronik açlık demek. Ve bütün çocuklar bununla mücadele ediyor. Daha dün bir aileyle görüştüm bana dedi ki, "Çocuklarla birlikte sahurda patates kızartması yedik, akşam komşuda da hazır çorba yedik". İnsanlar bunlarla mücadele ediyor. Bir kasabın önünden geçerken bir yaşlı amca bana şunu söyledi dedi ki, "Kızım kasap değil sanki kuyumcu, kuyumcudan altın almak için biz bu fiyatlara bakardık”. En son ne zaman yediniz et diye sordum “En son geçen kurban bayramında” dedi. Yaşlılar, çocuklar derin yoksullukla, açlıkla mücadele ediyor.
Yapılan araştırmalarda Güneydoğu'da, Doğu Anadolu bölgesinde çocukların yüzde 5’i bodur. Bodurluğun ne demek biliyorsunuz, yetersiz beslenme, kronik açlık demek. Ne okul beslenme programları yerine geliyor, ne başka bir şey. Yani Türkiye’de yoksullukla, açlıkla mücadele ediliyor şuanda. O yüzden yoksulluk yok demek, açlık yok demek iyi bir temenni ve benim gerçekten 20 yıldır mücadele ediyorum bu alanda. Şuanda Cumhuriyet Halk Partisinin CHP yoksulluk dayanışma ofisindeyim ben böyle bir dönem gerçekten görmedim. Benim her girdiğim evde beslenme yetersizliği yüzünden gelişim bozukluğu olan çocuklar var. Bakın geçen hafta sosyal hizmet uzmanlarıyla görüştüm, her belediyenin de görüşüyorum ve şu soruyu soruyorum. Rica ediyorum sizde sorun. Onlar çünkü yoksul evlere giriyor. Onlara şu soruyu sorun, gittiğiniz evde yetersiz beslenme nedeniyle gelişim bozukluğu olmayan bir çocuk gördünüz mü diye sordum. Görmedik dediler. Her evde gelişim bozukluğu olan bir çocuk var. Belki bunları yazamayacaksınız ama gittiğiniz o yoksul mahallelerde bir bakın bu çocuk kaç yaşında diye sorun. 7 yaşındaki çocuk 4 yaşındaki gibi gösteriyor. Her evde bir kronik hastalık var. Lütfen bunları sorun. Bunlar aslında yoksulluğun, açlığın belirtileri. Cep telefonlarını sormayın olur mu? O yaşlarını sorduğunuzda aslında anlayacaksınız.
Son bir şey söyleyeceğim. Medyada çok fazla bilirkişi çıkıyor yoksullukla ilgili diyorlar ki, balık tutmayı öğreteceğiz, sosyal yardımlar olmasın balık tutmayı öğreteceğiz. Balık tutmak demek sağlıklı yeni nesillerin ortaya çıkması demek. Ama maalesef demin verdiğim rakamlarda olduğu gibi değil. Açlık var arkadaşlar. Bakın sofralar böyle. Bu benim çektiğim bir fotoğraf ve ben Türkiye'nin her yanında geziyorum Van’dan Diyarbakır’a, Manisa’ya, Eskişehir’e, İzmir’e kadar. Lütfen sizde bu mahallerde, bu sokaklarda olun. Ya da gelin birlikte gezelim olur mu CHP yoksulluk ve dayanışma ofisine ve Cumhuriyet Halk Partisinin Sayın Genel Başkanımın söylediği sözle buradayım "Hiçbir çocuk yatağa aç girmesin" diye. Ve biz o son çocuğu buluncaya kadar da mücadele edeceğiz.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şimdi değerli arkadaşlar, az önce Hacer Hanım açıklamalar yaptı. Bir politikacı açıklaması değil bu. Yıllardır derin yoksulluk konusunda araştırma yapan, Türkiye gerçeklerini kamuoyuyla paylaşan saygın bir isim ve kendisinin derin yoksulluk manzarasıyla karşılaştığında yaşadığı sıkıntıları o da biliyor, bende biliyorum.
Değerli arkadaşlar, buradan saraya ve sarayın yetkililerine açık ve net bir çağrı yapıyorum; beşli çeteye verilen imkanların, beşli çeteye sağlanan olanakların, beşli çeteye verilen dolarların en azından binde birini bu ülkenin yoksul aileleri için harcasalar emin olun hiçbir çocuk yatağa aç girmez. Açık ve net yine ifade edeyim, sözler bana ait değil, sözler Aydın’da bir sivil toplum kuruluşunun, bir meslek odasının başkanına ait sözler. İfade edeyim, 22 saat önce söylenen sözler bunlar. Aydın Kasaplar ve Celepler Odası Başkanı 22 saat önce şunu söylüyor; "Damızlık hayvanlar, süt inekleri kesiliyor. Kesile kesile nereye kadar gidecek bu? Yarın damızlık hayvanlar bittiğinde dana sıkıntısı, et sıkıntısı başlayacak, süt ve hayvansal ürünleri kısacası içecek ayranı bile bulamayacağız. Hayvancılık sektörünün, üreticinin sırtındaki yükün, tepesindeki balyozun artık inmesi gerekir, milletin gücü kalmadı" diyor. Bu kadar açık, bu kadar net. Bu bir siyasetçi değil, bu bir üretici. Üreticiler adına konuşuyor. Hayvan kalmayacak diyor, süt kalmayacak diyor. Bugün süt üreticileri perişan, markete gittiğiniz zaman kutu sütü 15 liradan alıyorsunuz, bir kilo kıyma 100 liraya dayandı 98 lira. Hangi asgari ücretli kıyma alabilecek? Hangi asgari ücretli veya geliri olmayan bir aile çocuğuna düzenli süt alabilecek ve verebilecek.
Bu nedenle biz daha önce yaptığımız gibi Ramazan Bayramından sonra ‘Milletin Sesi’ mitinglerine yeniden başlayacağız. Millet kürsüye çıkacak ve kendi sorunlarını anlatacak. Saray ve sarayın yetkilileri bunu ne kadar duyarlar bilmiyorum, ne kadar görürler bilmiyorum ama kendilerine açık ve net söylüyorum, benim yaptığım çağrı bu ülkenin insanlarının refahı içindir, benim yaptığım çağrı bu ülkede hiçbir çocuğun yatağa aç girmemesi içindir. Benim yaptığım çağrı Türkiye’de siyaset kurumunun halkın gözünde saygın olmasını sağlamaktır. Benim yaptığım çağrı eğer 21.yüzyılın Türkiye'sinde bir çocuk yatağa aç giriyorsa bu Türkiye’nin itibarına gölge vurur. Ben Türkiye’nin itibarını, Türkiye’nin saygınlığını aynı zamanda koruyorum.
Et ve Süt Kurumu çiftçinin yanında olmalı, üreticinin yanında olmalı. Et ve Süt Kurumunu, onun kaynaklarını birilerine peşkeş çekerseniz, onun kaynaklarını üreticiye değil de birilerine tahsis ederseniz çocuklar yatağa aç girer. Bu nedenle çağrımı yineliyorum, tekrar ifade ediyorum. Beşli çeteye sağladığın imkânları, milyarlarca doları, onun binde birini üreticiye verirseniz bu ülkede hiçbir çocuk yatağa aç girmez. Bu çağrımı tekrar bütün medyanın, 84 milyonun önünde tekrar dillendiriyorum.
Soru- Tarım Bakanı…
Kemal KILIÇDAROĞLU- Burası bağımsız bir kurum Et ve Süt Kurumu burası. Et ve Süt Kurumu burası bir KİT çünkü Et ve Süt Kurumu aynı zamanda Plan ve Bütçe Komisyonunda KİT komisyonunu oluşturan bütün partilerin milletvekillerine gelip hesap veren bir kurumdur. Dolayısıyla buraya gelmek et ve süt açısından da son derece değerli onun için geldim. Teşekkür ederim arkadaşlar.
Soru- Sayın Genel Başkan, sizin kurumlara randevu almadan gittiğinize yönelik eleştiriler var.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Randevu için telefon ettim arkadaşlar randevu verilmedi şuana kadar.
Soru- Gıda sektörü siyasete alet ediliyor dedi Sayın Bakan dünkü açıklamasında.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Sayın Bakan siyasetin ne olduğunu bilmiyor. Otobüse binen kişi siyaset karar aldığı için otobüse biner ve bedelini öder. Çiftçi destek görmezse sağlıklı üretim yapamaz. Desteği sağlayacak olan siyaset kurumudur. Bunu hatırlattığınız için teşekkür ederim. Çiftçinin saray hükümetinden 211 milyar Türk lirası alacağı var. Bir daha ifade edeyim, saray hükümetinden çiftçinin, üreticinin, besicinin 211 milyar lira alacağı var. 211 milyar lira gasp edilmiştir, 211 milyar lira beşli çeteye tahsis edilmiştir.
Teşekkür ederim arkadaşlar.
24.11.2024
24.11.2024
24.11.2024
24.11.2024