14.03.2021

CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU, İZMİR’DE YAŞANABİLİR KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALIŞTAYI’NDA KONUŞTU (13 MART 2021)

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir Deniz Baykal Kültür Merkezi’nde düzenlenen Yaşanabilir Kentsel Dönüşüm Çalıştayı’na katıldı.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, çalıştayda yaptığı konuşmada şunları söyledi: Aslında hepimiz bir kentte şu veya bu şekilde yaşıyoruz. Yaşadığımız kentten memnun muyuz? Birinci soru bu. Memnun değilsek hangi gerekçelerle memnun değiliz. Kentlerimiz bir beton ormanına dönüştü ve bizler gerçekten üzülüyoruz. Deprem kuşağı var, yapılan binaların büyük bir kısmı depreme dayanıklı değil. O nedenle hepimizin kentsel dönüşüm diye bir kavramı şu veya bu şekilde öğrenmemize yol açtı, böyle bir tablo çıktı ortaya. Ama kentsel dönüşüm nasıl bir dönüşüm. Beton ormanına dönük bir dönüşüm mü yoksa hepimizin rahat yaşayabileceği kentler inşa etmek mi? O nedenle arkadaşlarımız yaşanabilir kentsel dönüşüm diye biz bunu yapalım dediler, böyle bir markayı yaratalım dediler, ortaya çıkaralım dediler. Bu açıdan güzel.  Her kent kendi rantını yaratır. Rantsız bir kent olmaz. Rantı yaratan temel unsurda planlamadır. Yol yaparsınız binanın değeri artar, park yaparsınız binanın değeri artar. Dolayısıyla bir planlama kentte rantı ortaya çıkarır. Soru şu, rantı kimin için kullanacağız? Rantı bir avuç kişi için mi, yoksa rantı o kentte yaşayan insanlar için mi? Biz planlamayla, kentsel dönüşümle ortaya çıkan rantı halk için, kentte yaşayanlar için kullanılmasını istiyoruz ve bütün amacımızda bu çerçeveye dönük. Kuşkusuz kentte sadece biz yaşamıyoruz. Bizim dışımızda diğer canlılarda yaşıyor. Onlarında o kentte olma hakları var. Ağaçların, kuşların, bunlarında olma hakkı var ve en çokta bu aslında İzmir’e yakışıyoruz. Dolayısıyla yaşanabilir kentsel dönüşüm öngörülürken doğayla barışık bir kentin olmasına da hepimizin özen göstermesi gerekiyor. Engellilerden söz edildi. Biz rahat geziyoruz ama engelliler var kentlerimizde dolayısıyla kentlerin engelliler içinde yaşanabilir olması lazım.  Sayın Başkan konuşurken üç temel ilkeden söz etti. Yani önce kentsel dönüşüm yapıyorsak bir yerde önce bir uzlaşma olması lazım, orada yaşayan insanlarında iradelerini bir şekliyle beyan etmeleri ve bunu o uzlaşmayı ortaya koymaları gerekiyor. Yaşadığımız yer çok iyi değil, bir araya gelelim, uzlaşalım ve burada yaşanabilir bir kent ortaya çıkaralım diye. Sonra tabi bu insanların kentsel dönüşüm yapıyoruz da bu insanları kentin dışına sürmemek gerekiyor. İstanbul’da bunun çok örneklerini gördük. Rantın çok yüksek olduğu yerlerde insanlar sürüldüler kentin varoşlarına oraya farklı insanlar getirildi ve ranttan onlar yararlandılar. Dolayısıyla eğer rant varsa orada yaşayan insanlara bu rantı, bu hakkı teslim etmek gerekiyor. İkinci ilke sanıyorum bu. Bu konuda gerekli özen gösteriliyor İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız tarafından. Dolayısıyla bu ilkeler önemli, bu ilkelerden yola çıkmak gerekiyor ve bu ilkelerin bir şekliyle gereğini hepimizin yapması gerekiyor. Tabi kent sakinlerine bu imkan sağlanırken bu imkanlar bir şekliyle ortaya konurken şöyle bir sorunla karşılaştık özellikle İstanbul’da. Kentsel dönüşüm yapıyorsunuz, bir sürü şikayet var ama müteahhitle vatandaşı karşı karşıya getiriyorsunuz, müteahhit iflas ettiği zaman veya yapmadığı zaman vatandaşın başvuracağı, hakkını arayacağı hiçbir makam yok. Dolayısıyla burada da belediyemiz çok önemli bir ilke kararı aldı vatandaş doğrudan bir kamu kuruluşuna, en güvendiği kuruluş, seçtiği belediye başkanıyla ve belediye başkanlığıyla muhatap oluyor. Dolayısıyla da hani benim hakkım yenir mi, elimden bu hak alınır mı diye bir kaygıya kapılmıyor. Bu da bizim üçüncü ilkemiz. Ve bu ilke çerçevesinde bir kentsel dönüşümü yaptığımız zaman kentin orada oturan, yaşayan sakinleri için yaşanabilir bir kent gerçeği ortaya çıkıyor.  Ben kısaca burada sözlerime son verirken asıl önemli olan uzmanları dinlemek. Onları birazdan dinleyeceğiz. Bize bir şekliyle katkı veren Sayın Dervişoğlu’na, İYİ Partinin İl Başkanına, Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanına, Genel Başkan Yardımcılarımıza, milletvekili arkadaşlarımıza, tabi doğal olarak Büyükşehir Belediye Başkanı ve milletvekili arkadaşlarıma da yürekten teşekkür ederim. İzmir’i yaşanabilir bir kente dönüştürmek için en azından deprem felaketlerinden de korumak için attığınız adımlar çok değerli, çok önemli. Bir İzmir milletvekili olarak bende bütün Belediye Başkanlarıma şükran borçluyum, hepsine teşekkür ederim. Bütün engellemelere rağmen Belediye Başkanlarımız gerçekten de bir tarih yazıyorlar. Bu tarihi gelecek kuşaklar çok daha güzel bir şekilde öğrenecekler. Rantın nasıl hakça paylaşıldığını, belde halkına nasıl yardım edildiğini, sorunların nasıl giderildiğini, sorunlar giderilirken sorunları saptamak amacıyla sorunu yaşayanlardan sorunun nasıl dinlendiğini de bir şekliyle geniş kitlelere aktarmış olacağız. Ben hepinize yürekten teşekkür ediyorum. Şimdi hep beraber bizden sonraki uzman arkadaşlarımızı dinleyeceğiz. Teşekkür ederim.