30.03.2022

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Haramilerden Alacağım, Sizin Hakkınızı Teslim Edeceğim

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu:

-"Biz altı lider bir araya geldik. İkinci kez bir masanın etrafına oturduk. Benim taşıdığım kaygıları diğer liderler de taşıyorlar. Benim gördüğüm sorunları diğer liderler de görüyorlar. Biz gönül birliği yaptık, kişisel bir beklentimiz yoktur. Tek beklentimiz var; bu ülkede her evde huzur olsun, her evde bereket olsun, mutfaklarda bereket olsun, kadınlar çalışsınlar, üretsinler, alın terinin karşılığını alsınlar."

-"Hakkınızı vermiyorlar. Ama meraklanmayın, hakkınızı teslim edeceğim. Haramilerden alacağım, sizin hakkınızı teslim edeceğim. Öyle gidecekler, hazineyi soyacaklar, buna izin vermeyeceğiz."

-"İlk yapacağımız işlerden birisi; siz bankalardan kredi çektiniz, Tarım Kredi Kooperatifinden kredi çektiniz, bunların faizlerini sıfırlayacağız, anaparayı makul bir şekilde geri ödeyeceksiniz Aynı şeyi esnaf için de yapacağız."

-"Aile Destekleri Sigortasını getireceğiz. Geliri olmayan veya geliri asgari ücretin altında olan bütün hanelere en az asgari ücret kadar destek vereceğiz. Kadının banka hesabına yatıracağız parayı. Kadın gidecek işçi gibi, memur gibi, emekli gibi gidecek oradan aylığını çekecek, evlatlarının geçimini sağlayacak."

-"Göreceksiniz; doğudan başlayacağız, batıya doğru bütün çiftçilere tarımda kullandıkları elektriği ücretsiz vereceğiz."

-"Bizim ittifakımız, Türkiye’ye demokrasiyi getirme ittifakıdır. Bizim ittifakımız, bu ülkeye huzuru getirme ittifakıdır. Bizim ittifakımız, beraber olma ittifakıdır. Bizim ittifakımız; toplumu kutuplaştırmak değil, toplumu kaynaştırmaktır."

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Manisa’nın Sarıgöl İlçesinde Çiftçi ve Muhtar Buluşması’na katıldı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, toplantının açılışında yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Efendim sizlerle beraber olduğum için son derece mutluyum. Buraya gelmeden önce üretici kadın kardeşlerimle beraber oldum, vatandaşlarımla beraber oldum, onların kısmen de olsa dertlerini dinledim.

Sizden isteğim; sakın ola ki umutsuzluğa kapılmayın, sakın ola. Az kaldı göreceksiniz, Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur, bütün sorunları çözülebilir. Devlet akılla yönetilir, bilgiyle yönetilir, birikimle yönetilir, tecrübeyle yönetilir. Bunları yaptığınız zaman çözemeyeceğiniz hiçbir sorun yoktur, her sorunu çözersiniz; yeter ki vatandaştan yana olun, yeter ki emekten yana olun, yeter ki alın terinden yana olun, yeter ki üretenden yana olun. Üreten zarar ederse ne olur? Üreten zarar ederse buğdayı da dışarıdan alırız, mercimeği de dışarıdan alırız, canlı hayvanı da dışarıdan alırız, eti de dışarıdan alırız, fasulyeyi de dışarıdan alırız, zeytinyağını da dışarıdan alırız. Demek ki üretmemiz lazım, demek ki iktidar sahiplerinin üreteni desteklemesi lazım.

Tarihimizde geçen her gün, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün büyüklüğünü bize bir daha gösteriyor. Daha cumhuriyetin başlangıcında ne demişti? “Köylü milletin efendisidir”. Neden köylü milletin efendisidir? Çünkü köylü üretecek, köylü kazanacak milyonlarca insanın karnı doyacak. O nedenle sizin emeğiniz son derece değerlidir.

Pandemi bize bir gerçeği daha gösterdi, o da şu: Tarım dünyanın bütün ülkelerinde stratejik sektördür. Arabanız olmayabilir, buzdolabınız olmayabilir, çamaşır makinanız olmayabilir, elektrik süpürgeniz olmayabilir ama günde üç sefer karnınızı doyuracaksınız. Kim doyuracak karnımızı? Sizler üreteceksiniz ki milletin karnı doysun. Eğer sizleri üretemez noktaya taşırlarsa derin yoksulluğu yaşar bu millet. Eğer bir anne evladını besleyemeden yatağa yatırıyorsa, aç yatağa yatırıyorsa o annenin dramını hepimizin bilmesi, hepimizin görmesi ve o dramı bu topraklarda yaşatmamamız gerektiğini hepimizin bilmesi lazım.

Birilerinin durumu çok iyi, ben biliyorum. Birileri köşeyi dönüyor, ben onu da çok iyi biliyorum. Birilerinin dolarla bir yerden değil üç yerden, dört yerden, beş yerden maaş aldıklarını da çok iyi biliyorum. 84 milyonun bir avuç insana çalıştığını da gayet iyi biliyorum. Türkiye’yi o noktaya getirdiklerini de gayet iyi biliyorum. Biliyorum ve düzeltmek istiyorum. Ama bunun için gücü sizden almamız lazım. En ciddi güç halkın gücüdür. Sizin gücünüz bizim başımızın üstündedir.

Bakın biz altı lider bir araya geldik. İkinci kez bir masanın etrafına oturduk. Benim taşıdığım kaygıları diğer liderler de taşıyorlar. Benim gördüğüm sorunları diğer liderler de görüyorlar. Biz gönül birliği yaptık, bizim kişisel bir beklentimiz yoktur. Tek beklentimiz var; bu ülkede her evde huzur olsun, her evde bereket olsun, mutfaklarda bereket olsun, kadınlar çalışsınlar, üretsinler, alın terinin karşılığını alsınlar. Cennet gibi topraklarımız var. Bu toprakları biliyorsunuz. Allah aşkına bu topraklarda üretilen üzümün değerini bütün dünya biliyor. O zaman neden üretilen üzümün karşılığını çiftçiye veremiyoruz? Kilosunu 2 dolar. Çok mu pahalı 2 dolar? Yapacaksın kardeşim. Üretecek ve kazanacak o. Kazanacak ki, seneye de üretsin. Zarar ederse ne olacak? Ekemeyecek, kesecek onları. Ne yapacağız? Dışarıdan getireceğiz.

Çiftçi kardeşlerime bir şey daha ifade edeyim. Tarım Kanununun 21. maddesi var. Diyor ki, “her yıl devlet çiftçiye milli gelirin en az yüzde 1’i oranında destek verir.” Yani aşağı yukarı 8 milyar lira civarında bir destek vermesi lazım. 8 milyar lira çiftçiye verseler vallahi dünyayı besler bizim çiftçimiz. Vermiyorlar bu parayı. Hakkınızı vermiyorlar. Ama meraklanmayın, hakkınızı teslim edeceğim. Haramilerden alacağım, sizin hakkınızı teslim edeceğim. Öyle gidecekler, hazineyi soyacaklar, buna izin vermeyeceğiz. Buna karar verdik, izin vermeyeceğiz. Hepinizin evinde huzur olacak.

İlk yapacağımız işlerden birisi; siz bankalardan kredi çektiniz, Tarım Kredi Kooperatifinden kredi çektiniz, bunların faizlerini sıfırlayacağız. Faizleri sıfırlayacağız, anaparayı makul bir şekilde geri ödeyeceksiniz yani devlete geri ödeyeceksiniz ama faizi sileceğiz. Aynı şeyi esnaf için de yapacağız. Çiftçi üretecek çiftçiyi destekleyeceksiniz. Çiftçi üretecek ki Türkiye zengin olsun, herkesin karnı doysun. Köylerde insan kalmadı. Nasıl olacak? Gencecik fidan gibi çocuklarımız tarlada çalışacağına gidiyor büyükşehirlerin varoşlarında acaba asgari ücretle iş bulabilir miyim diye uğraşıyor asgari ücretle. Onunla da geçinemiyor. Tarlası var ekecek, biçecek, kazanacak, şehre inecek, gezecek, düğününü ona göre yapacak, eğlencesini ona göre yapacak. Şimdi siz, yani iktidar sahipleri bunların tamamını bitirdiler. Bunların tamamını düzelteceğiz hiç meraklanmayın.

İkincisi başka bir konu. Borcunuz var, geliyorlar traktörünüzü haczediyorlar. Köylünün ineğini haczettiler. Allah aşkına bunun akılla, mantıkla bağdaşır yönü var mı? Traktörünü haczettin, ineğini haczettin, peki bu adam ne yapacak, tarlayı nasıl sürecek, borcunu nasıl ödeyecek? Onu da yasaklayacağız, öyle haciz maciz yok. Çiftçi üretiyorsa borcu olabilir kardeşim seneye eker borcunu öder. Dolayısıyla haciz işlemini de kaldıracağız. Yüzde 1 devlet desteğini kesinlikle çiftçiye vereceğiz en az. Mazot aldı başını gidiyor. Siz sanıyorsunuz ki, sadece çiftçinin derdi var. Hayır efendim. Servisçilerin derdi var, otobüs şoförlerinin derdi var, kamyon şoförlerinin derdi var, tır şoförlerinin derdi var, hepsinin derdi var. 7 liradan 23 liraya çıktı ne olacak? Bütün dünyada çıkmıyor da bizde neden bu kadar birdenbire fırladı fiyatlar, neden oldu? İyi yönetilmiyor Türkiye, akılla yönetilmiyor, bilgiyle yönetilmiyor, birikimle yönetilmiyor. İşi ehline vermek diye bir kuralımız vardır. İşi ehline vermek inancımızın da gereğidir, aklın, bilginin de gereğidir. Siz üniversite mezunu bir mühendise gel sen üniversiteyi bitirdin ameliyat yap diyemezsiniz. Ameliyatı yapacak olan doktordur. Doktoru getireceksiniz o ameliyatı yapacak. Şimdi biz Merkez Bankasına arkeolog tayin ediyoruz. Arkeoloğun parayla ne ilgisi var, Merkez Bankasıyla ne ilgisi var? Güreşçiyi getiriyoruz bankanın yönetim kurulu üyesi yapıyoruz. Ne işi var, güreşçinin güreşçi gitsin spor yapsın, altın madalya kazansın hep beraber alkışlayalım, onurumuzdur diyelim. Devleti parsellediler, parsel parsel götürüyorlar ama az kaldı sabredeceksiniz. Beraber, Millet İttifakı olarak Türkiye’yi aydınlığa çıkaracağız, hiçbir endişeniz olmasın.

Kadın kardeşlerim, mutfaklarda yangın var biliyorum. Siz sanmayın ki sadece köylerde var. Şehirlerde de öyle. Ben derin yoksulluk yaşayan evlere de gittim. O evlerde çocukların nasıl beslendiğini de gördüm. Ekmeğin arasına evdeki sadece salçayı sürüp çocuklarına yediren anneleri de gördüm. Çocuğuna süt içiremeyen anneleri de gördüm. Çocuğunu, evladını besleyemeyen anneleri de gördüm. İnsanın biraz vicdanı sızlar. Aile Destekleri Sigortasını getireceğiz. Geliri olmayan veya geliri asgari ücretin altında olan bütün hanelere en az asgari ücret kadar destek vereceğiz. Kadının banka hesabına yatıracağız parayı. Kadın gidecek işçi gibi, memur gibi, emekli gibi, fakir kadın gidecek oradan aylığını çekecek evlatlarının geçimini sağlayacak. Onu elaleme muhtaç hale getirmeyeceğiz. Bu bizim inancımızda da böyledir, ahlakımızda da böyledir, aklımız da bunu öngörüyor. Çünkü sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Sağ elin verdiğini sol el görürse olmaz. Dolayısıyla kimsenin yoksulluğunu afişe etmeyeceğiz; sen yoksulsun, sen fakirsin, onu sıraya dizelim, yardım yapalım, televizyonlar çeksin onu, buna da izin vermeyeceğiz. Bunun tamamını yapacağız. Göreceksiniz Allah izni sizlerin takdiriyle. Sizlere güveniyorum; sizler bana güveniyorsunuz, ben de sizlere güveniyorum, beraber el ele vereceğiz devletin nasıl yönetildiğini göreceğiz.

Besici üretecek. Bakın bir örnek vereyim değerli çiftçi kardeşlerim. Hollanda Konya’dan küçük, devlet olarak, toprak olarak Konya’dan küçük. Konya’dan küçük Hollanda’nın yıllık tarım ürünü ihracatı 180 milyar doların üzerinde. Biz devasa bir ülkeyiz, yıllık tarım ürünü ihracatımız 18 – 20 milyar dolar. İthalatımız bazı ürünlerde daha fazla. Su desen var, toprak desen var, çalışan insan desen var, güneş desen o da var. Nasıl oluyor da biz elaleme muhtaç hale geliyoruz? Nasıl oluyor da biz dışarıdan buğday getiriyoruz? Nasıl oluyor da dışarıdan fasulye getiriyoruz? Nasıl olur da dışarıdan üzümde getiriyorlar biliyor musunuz? Eskiden tütünümüz vardı, tütün de yok oldu. Niye oluyor bunlar? Devleti yönetemiyorlar, iyi yönetemiyorlar, vatandaşını düşünemiyorlar, ceplerini düşünüyorlar, yakın çevrelerinin ceplerini düşünüyorlar. Ben bunların hepsini biliyorum. Bu beşli çete var ya beşli çete, parayı alıp köşeyi dönenler bunlar. Milyar dolarları alanlar. Bunlar bütün malvarlıklarını Londra’ya götürdüler, onu da gayet iyi biliyorum. Ama destek verirseniz, Allah’ın izniyle biz o paraların tamamını Türkiye’ye getireceğiz, fakir fukaraya tahsis edeceğiz. Bu ülkede hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye’yi inşa edeceğiz. Hiç endişe etmeyin, bunların tamamı olur ama bunların tamamı beraber olursak olur, birlikte olursak olur, birlikte, öyle… Türkiye’nin dediğim gibi çözülemeyecek sorunu yok; bütün sorunları akılla, mantıkla, bilgiyle, birikimle hepsini çözersiniz. Türkiye düşündüğünüzden daha zengin bir ülke, her türlü imkanı var.

Bakın elektrik. Allah aşkına ben Şanlıurfa’ya gittim dedim ki, “Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığını bize verin, Şanlıurfa’da çiftçiye elektriği bedava vereceğiz” dedim. Niye dedim? Güneş var. 2 milyon 300 bin dekar arazi, taşlık arazi; taşlık araziye güneş panelleri koyacaksın, elektrik elde edeceksin. Mazotu yok, mazot ithal etmeyeceksin, akaryakıt ithal etmeyeceksin, başka bir şey yapmayacaksın; güneş var, güneş panellerini kuracaksın elektrik elde edeceksin. Elde ettiğin elektriği çiftçiye veriyorsun, üstünü satıyorsun oradan da ayrıca kar elde ediyorsun. Dışarıdan doğalgaz getirelim elektrik elde edelim, dışarıdan kömür getirelim elektrik elde edelim, dışarıdan akaryakıt getirelim elektrik elde edelim. Allah’ın güneşi var kardeşim. Üstelik Avrupa’da en çok güneş bizim ülkemizde, kurarsın. Şanlıurfa’da söyledim; diğerleri dediler ki, diğer yerlerdeki çiftçiler, “bize de verecek misiniz?” Önce Şanlıurfa’dan başlayacağız, sonra Türkiye genelinde bütün çiftçilere elektriği ücretsiz vereceğiz. Bütün çiftçi arkadaşlarım bunu hafızalarının bir yerine yazsınlar. Kılıçdaroğlu geldi Sarıgöl’e, bu sözü verdi diye hafızanızın bir yerinde tutun. İnşallah göreceksiniz doğudan başlayacağız, batıya doğru bütün çiftçilere elektriği; tabi tarımda kullandıkları elektrik, onun da altını özenle çizmek isterim, tarımda kullandıkları elektriği ücretsiz vereceğiz. Ayrıca oradan gelir de elde edilecek, ortak olanlara da ayrıca oradan kar payı vereceğiz. Bakın dışarıdan mazot getirmiyoruz, akaryakıt getirmiyoruz, doğalgaz getirmiyoruz her şey bizim ülkemizde var. Her şey bizim ülkemizde var da niye yapmıyorlar? Çünkü doğalgaz lobisi izin vermiyor, kömür lobisi izin vermiyor. Onlar baskı kuruyorlar, yapmayın diyorlar. Biz lobilerin adamı değiliz biz halkın adamıyız, halk için çalışacağız, sizin için çalışacağız, sizin için üreteceğiz.

Efendim ben uzun uzun konuşabilirim. Aramızda muhtar kardeşlerim de var, muhtar kardeşlerime de iki çift sözüm olsun. Demokrasinin temel taşı olarak muhtar kardeşlerimi seslendiririm, demokrasinin temel taşı. Çünkü bu topraklarda yapılan ilk seçim Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde yapılan bir muhtarlık seçimidir 1833 yılında. Dolayısıyla muhtarlar demokrasinin temel taşıdır. Demokrasiyi eğer güçlendirmek istiyorsak, demokrasi kalıcı olsun istiyorsak muhtarın pozisyonunu büyütmemiz lazım, yüceltmemiz lazım. Bu konuda bir kanun hazırladık, Meclis’e getirdik, Meclis’te görüştük ama AK Parti ve MHP’nin oylarıyla reddedildi. Ama benim muhtarlara sözüm var, o kanunu mutlaka çıkaracağım. Göreceksiniz muhtarlığın ne kadar güçlü olduğunu; belediye meclisi toplantılarına katılacaksınız, söz hakkınız olacak, karar hakkınız olacak sizin mahalleyle ilgili olursa. Büyükşehirlerde, köylerde tüzel kişilik kaldırıldı; tüzel kişilikleri iade edeceğiz, gene muhtarlar pozisyonlarını koruyacaklar. Sosyal yardımlar muhtarlar aracılığıyla dağıtılacak. Kafamda pek çok düşünce var, bunların tamamı bizim kanun teklifimizde var, bunu da hayata geçireceğiz.

Efendim şimdi ben buraya oturacağım. Zaman zaman beni televizyonlardan izlemiş olabilirsiniz veya başka yerlerde izlemiş olabilirsiniz; aklınıza şu soru gelebilir, keşke yanımda olsaydı da şu soruyu da sorsaydım. Şimdi yanınızdayım, istediğiniz soruyu soracaksınız. Efendim bu soruyu sorarsam acaba Genel Başkan üzülür mü? Asla üzülmem. Acaba bu soru da Genel Başkana sorulur mu? Evet sorun. Bir şeyden emin olmanızı istiyorum. Rahatlıkla her soruyu sorun, aklınıza takılan her soruyu sorun, ben size samimiyetle cevap vereceğim; öyle aşağıdan kıvırayım, yukarıdan götüreyim, acaba bunu nasıl atlatayım, öyle değil, direk açık, net cevap vereceğim. Çünkü bizim karşılıklı birbirimize güvenmemiz lazım. Ben size güveneceğim, siz de bu kardeşinize güveneceksiniz. Bizim ittifakımız, Türkiye’ye demokrasiyi getirme ittifakıdır. Bizim ittifakımız, bu ülkeye huzuru getirme ittifakıdır. Bizim ittifakımız, beraber olma ittifakıdır. Bizim ittifakımız; toplumu kutuplaştırmak değil, toplumu kaynaştırmaktır. Çözülemeyecek sorunumuz yoksa niye kavga ediyoruz, niye kutuplaşıyoruz? Bunların tamamını inşallah bitireceğiz. Kimin? Sizin desteğinizle bitireceğiz. O nedenle soruları sorabilirsiniz, ben de büyük bir samimiyetle sizin bütün sorularınıza cevap vereceğim.

Hepinize teşekkür ederim. Sağ olun, var olun diyorum.


CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU MANİSA’DA - 2

Gündem'den Öne Çıkan Haberler