29.05.2021

CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU, ATAKÖY OLİMPİYAT METRO HATTI BAHARİYE VE MASKO İSTASYONLARI HİZMETE ALIM TÖRENİNDE KONUŞTU (29 MAYIS 2021)

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Küçükçekmece Masko Metro İstasyonu'nda gerçekleşen Ataköy-Olimpiyat Metro Hattı, Bahariye ve Masko İstasyonları Hizmete Alım Töreni Açılışında konuştu.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, tören sonrasında metro hattında incelemelerde bulundu.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun törende yaptığı konuşma şöyle:


TBMM’nin Sayın Başkanvekili, değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Başkan, değerli Başkanlar, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin saygıdeğer çalışanları, bugün sizlerle beraber olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Keşke pandemi sürecini de atlatabilseydik bu mesajı karşılıklı çok daha geniş kitlelere verebilseydik, ama koşullar bunu öngörüyor. Bu çerçeve içinde Sayın Başkan ve ekibi gerçekten de günün 24 saati çalışarak İstanbullulara hizmet veriyorlar.  
Değerli arkadaşlarım, benim bir mail adresim var oraya vatandaşlar zaman zaman mesaj gönderirler; kimisi şikayet eder, kimisi öneri getirir, kimisi Belediye Başkanları çok iyi çalışıyor der, kimisi Belediye Başkanından şikayet eder. Yani vatandaşlar şöyle veya böyle mesajlarını bir şekliyle iletirler. Bir sabah yine çalışma masamdaki interneti açtım gelen mesajlara bakıyorum, İstanbul Büyükşehir Belediyesinden bir işçi arkadaşımızın gönderdiği 5-6 satırlık bir mesaj. Yine bir açılışa gelmiştik buraya. Şunu söylüyor, “Açılış yaptınız fakat bizi topluca bir açılış meydanına götürmediniz, isteyen gelir isteyen gelmez diye bir mesaj çıktı ortaya. Gerçekten çok şaşırdık. Dolayısıyla böyle bir tablo ortaya çıktığı için de son derece mutluyuz. Bizi zorla bir yerlere götürmediniz” diye. Evet bizim anlayışımız bu. Biz herkese, her görüşe saygılıyız. Büyükşehir Belediye Başkanımızın bu konuda atmış olduğu adım zaten bunu gösteriyor. Kişilere zorla bir şeyi dikte ettirmek asla ve asla kabul edilemez. Hizmet mi veriyor göreceksiniz, düzgün mü çalışıyor göreceksiniz, emek mi harcıyor göreceksiniz. Sizin yani çalışanların hakkını mı savunuyor göreceksiniz. Koskoca hükümet asgari ücreti 2 bin 890 lira yaparken CHP’li belediyelerde asgari ücret en az 3 bin 100 liraysa göreceksiniz. Demek ki, CHP’li belediyeler bütün baskılara rağmen halka hizmet veriyorlar.
Dolayısıyla Sayın Başkan da bütün baskılara rağmen İstanbullulara hizmet veriyor. Zaman zaman önüne engeller çıkarılıyor görüyoruz, tehdit ediliyor görüyoruz. Yargı aracılığıyla tehdit ediliyor onu da görüyoruz. Denetim aracılığıyla tehdit ediliyor onu da görüyoruz. Ama bunlar bizi yıldırır mı? Asla yıldıramaz. Çünkü biz Cumhuriyet Halk Partisiyiz. Çünkü bizim dokularımızda Kuvayı Milliye‘nin ruhu vardır; biz böyle gideriz, böyle yürürüz biz.
Başkanımız ifade etti, ben de kısaca not aldım. Aynı anda 10 metro hattının yapımını üstlenen dünyada başka bir büyükşehir belediyesi yok. Büyük bir metropol, güçlü bir metropol, kaynak yetersizliğine rağmen veya azlığına rağmen 10 metro inşaatını aynı anda sürdüren dünyadaki tek metropol. Ne yapacağız? Bununla gurur duyacağız. Var olan kaynakları en verimli şekilde kullanıyor başkan. Ne için? İstanbullular için, İstanbullular çalıştıkları yerle evleri arasındaki ulaşım hattını daha sağlıklı kursunlar, rahat gidip dönsünler diye. Sadece 10 metro hattının aynı anda yapımı değil, aynı zamanda 1 milyon 600 bin haneye sosyal yardım yapılıyor. Bu da metropoller içinde dünyada bir rekordur. Aynı anda 10 metro hattını yapacaksınız, bunun masraflarını karşılayacaksınız, aynı anda 1 milyon 600 bin haneye sosyal yardım götüreceksiniz. Bunun maliyeti de 1 milyar 200 milyon lira. Ne diyorlardı? “Sakın ha CHP’li belediyelere oy vermeyin.” Niçin? “Gelirlerse sosyal yardımları keserler.” Ne oldu? Tam tersi oldu. Bizim insani duygularımızı bilmiyorlardı ve istismar ediyorlardı. Bu tablo ters yüz edildi, tuzla buz oldu. Sadece 1 milyon 600 bin kişiye sosyal yardım mı yapılıyor? Hayır. 63 bin 186 öğrenciye de burs veriliyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi 63 bin 186 öğrenciye de burs veriyor. Yıllar yılı ne propagandası yaptılar? “Efendim öğrencilere burs verilecekti de CHP Anayasa Mahkemesine götürdü, belediyelerin burs vermesini engelledi.” Hayır efendim, belediyeler isterlerse yapabilirler. Nitekim yapıyorlar. Başkan bu konuda da bir soruşturma geçirebilirsin. Efendim sadece burs değil, 10 milyon metrekarelik yeşil alan yaratıldı. İstanbul’un en çok ihtiyaç duyduğu yeşil alan. Bu güzel kentte, bu görkemli kentte yeterince yeşil alan yoktu. Yeşil alanların tamamını neredeyse beton ormanına döndürdüler. Ama başkanımız kararlı, bu güzel kentin güzel insanlarına yeşil alanlar yakışır dedi. Çocuklar oralarda oynamalı, yaşlılar orada torunlarıyla beraber olabilmeli, insanlar oralardan nefes alabilmeli ve bir kentin güzelliği aslında yeşilliğiyle ortaya çıkar. Bunu yaptı aynı zamanda. Bu da olağanüstü bir kazanım oldu İstanbullular için. Ayrıca 4 milyon metrekarelik alanı da yeşil alan dışında başka amaçlar için ayırmışlardı onu da yeşil alanlara kattı bu da olağanüstü güzel bir olay.
Sadece bu yapılmıyor değerli arkadaşlarım. Başkan da söyledi israfa ve savurganlığa dur denmesi çok ama çok önemlidir. İnançlarımızda israf haramdır diyoruz. Ama israf batağı içindeler. Bütün bunlar yapılırken 4 milyar 200 milyon liralık tasarruf yaptı Büyükşehir Belediye Başkanımız. 4 milyar 200 milyon lira. Yapmayabilirdi, aynı israfa devam edebilirdi, aynı debdebe olabilirdi ama hayır dedi, benim İstanbullulara bir borcum var dedi, kul hakkı yemem, kul hakkı yedirmem dedi, israfa son vereceğim dedi 4 milyar 200 milyon liralık tasarruf yaptı. Bu tasarrufu yapıyor ki 10 metro inşaatını aynı zamanda sürdürüyor.
Değerli arkadaşlarım, ayrıca bir şey daha yapıyoruz. Hiç kimsenin kimliğiyle, inancıyla, yaşam tarzıyla uğraşmıyoruz. Herkesin kimliği başımızın üstüne, yaşam tarzı başımızın üstüne, inancı başımızın üstüne. İşine zamanında gidip gelecek mi, ulaşımı sağlıyor muyuz evet o zaman bu sorunun üzerine kilitleneceğiz. Bu metro inşaatlarının zaten yapım nedeni de budur. Efendim bize oy veren mahallelere daha iyi hizmet götürelim, oy vermeyen yerleri cezalandıralım. Eski anlayıştı bu anlayış. Bu anlayışı da yerle bir ettik. Oy versin vermesin madem İstanbul’da yaşıyor herkese eşit hizmet götürülecek. Ama yoksul mahallelere pozitif ayrımcılık yapacağız, onlar kentin sağladığı bütün imkanlardan yararlanmak durumundalar.
Sayın Başkan konuşurken “çok önemli sorunlarımız var” dedi. Sayın Başkan, sadece sizin sorunlarınız yok Türkiye’nin çok önemli sorunları var. Var olan iktidar Türkiye’nin sorunlarını çözemez. Bakın çok açık, çok net söylüyorum, bir saray iktidarı Türkiye Cumhuriyeti devletinin var olan sorunlarını asla ve asla çözemez. Niye çözemez? Sorunların kaynağı olan bir iktidar sorun çözme kapasitesini yitirmiş demektir. O nedenle ısrarla söylüyorum, ülkenizi seviyorsanız sorunlar daha fazla büyümesin. Her geçen gün vatandaşı sırtına yüklenen yük büyüyor, vatandaş buna tahammül edemiyor. Demokrasilerde bu bağlamda yapılacak iş halkın hakemliğine başvurmaktır. Halkın hakemliği nedir? Sandığı koyacaksınız. Açıklama yapıyorlar efendim işte yeni bir anayasa yapacağız ne olacak? Anayasaya eğer bize destek vermezlerse referanduma gideceğiz. Eğer sen halkın hakemliğini istiyorsan, referandum istiyorsan, gel kardeşim koyalım sandığı, millete soralım erken seçim istiyor musun, istemiyor musun? İstiyorsa erken seçime gidelim. Bu kadar açık, bu kadar net. Milletten korkulmaz. Anayasa değişiklikleri sıradan değişiklikler değildir. Anayasa değişiklikleri için önce uygun ortam olması lazım. Sivil darbe dönemlerinde, askeri darbe dönemlerinde anayasalar yapılmaz. Zaten o dönemlerde anayasalar yapıldığı içindir ki Türkiye bu haldedir. Anayasaların yapılmasındaki iklim toplumsal uzlaşmaya bağlıdır. Kimsenin kimseyi suçlamadığı ama her düşüncenin özgürce ifade edildiği bir ortamda anayasalar hazırlanır. Bir sivil darbe döneminde gelin anayasayı yapalım; biz oturduk beraber yaptık, siz de gelin bize destek verin. Hangi desteği kardeşim hangi desteği! Arzumuz nedir? Arzumuz şudur, Türkiye’nin normalleşmesi lazım, Türkiye’nin huzura kavuşması lazım, Türkiye’nin kavga ortamından süratle çıkması lazım. Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı makamında oturan zatın siyasi parti liderlerini tehdit etmemesi lazım. Tehdidin olduğu bir yerde anayasa mı yapılır? Demokrasi hepimiz içindir. Benim gibi düşünmeyen insan da düşüncesini özgürce ifade edebilmelidir. Benim gibi düşünmeyen insanın ağzına bandı çekip veya yargı aracılığıyla tehdit edip veya hapishanelere atıp veya tutuklayıp gözaltına alıp bütün bunlar olurken beyler gelin bir anayasa yapalım. Hangi anayasa ve kimin anayasası? Halkın anayasası olacak, halkın destek verdiği bir anayasa olacak. Özgür bir ortamda yapılacak bu anayasalar. Parlamento vesayet altındayken anayasa mı yapılır? İki partinin vesayeti altında parlamento. Yolsuzluk yapıyor kişi söylüyor, İçişleri Bakanı söylüyor. Bu devletin İçişleri Bakanı diyor ki, bir siyasetçiye her ay 10 bin dolar rüşvet veriyor. Kim veriyor? Mafya veriyor. Araştıralım bunu diyoruz. Araştırmayın deniyor. Bu ne demektir? Siyasetin mafyanın emrine girmesi demektir. Mafya bir siyasetçiyi her ay 10 bin dolarla besliyorsa orada demokrasi olmaz, orada insan hakları olmaz. Temiz toplum istiyoruz, ahlaklı toplum istiyoruz, düzgün toplum istiyoruz. Temiz toplum, ahlaklı toplum, ahlaklı siyaset. Mafyadan rüşvet alan, her ay 10 bin dolar rüşvet alan adamın olduğu bir ülkede hangi temizlikten söz edeceğiz? Hala merak ediyorum, ayda 10 bin dolar alan rüşvet kim tarafından dillendiriliyor? Türkiye Cumhuriyeti Devletinin İçişleri Bakanı tarafından dillendiriliyor. Ben değil, vatandaş değil, mafya da değil İçişleri Bakanı söylüyor ayda 10 bin dolar rüşvet alıyor diye, para alıyor diye. Ben merak ediyorum kim bu adam? Erdoğan çağırıp İçişleri Bakanını ya gel arkadaş kim bu rezil adam, kim bu mafyaya teslim olan adam diye soruyor mu? Sormuyor. Böyle bir şey duydunuz mu? Duymadınız. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı kendi atadığı bakanın söylediği bir siyasetçiye 10 bin dolar rüşvet veriyorlar dediğini duyduğu andan itibaren o Cumhurbaşkanı ne yapar? Temiz adamsa, ahlaklı adamsa çağırır İçişleri Bakanını gel kardeşim buraya kim bu adam? Böyle bir adamın siyasette yeri yoktur demesi lazım. Milletvekiliyse parlamentonun derhal harekete geçmesi lazım. Nerede? Özellikle AK Partiye ve MHP’ye oy veren saygıdeğer vatandaşlarıma sesleniyorum ben, ahlak hepimiz için temel bir kuraldır. Rüşvetçinin, rüşvet alanların TBMM çatısı altında yeri yoktur, olmamalıdır. Eğer bir kişi, en tepede oturan kişi yani Cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal eden zat eğer o kişiyi çağırıp hesabını sormuyorsa o işe ortak demektir. Bu ne anlama gelir? Devletin mafyaya teslim edilmesi anlamına gelir. Ben buna tahammül edemiyorum. Aklı olan, vicdanı olan, ahlakı olan hiçbir vatandaşımın da buna tahammül ettiğini düşünmüyorum. Hangi bölgede yaşarsak yaşayalım.
Ve yine çağrı yapıyorum iki kişiye. Bir, TBMM Başkanına, bütün CHP milletvekilleri gidip bir dilekçe verdik TBMM’nin itibarını koru kardeşim bu işin sorumlusu sensin çağır İçişleri Bakanını 10 bin dolar rüşveti alan siyasetçi kimdir sor kendisine. Dilekçeyi verdik ne oldu? Tık yok tık. İkinci sorumlu kimdir? İçişleri Bakanını o koltuğa atayan kişi yani Erdoğan. Niye çağırıp sormuyorsun, hangi gerekçeyle çağırıp sormuyorsun? Ben söylemiyorum, manav söylemiyor, simitçi söylemiyor, kasap söylemiyor, apartman görevlisi söylemiyor, sanayici söylemiyor, KOBİ’ci söylemiyor. Söyleyen kim? Devletin bütün bilgilerine sahip olan İçişleri Bakanı söylüyor. Sıradan bir insan söylemiyor. İçişleri Bakanı kolay kolay bir siyasetçiye her ay 10 bin dolar para veriliyor diyemez. Bunu dediği anda elinde bilgiler vardır, dokümanlar vardır. Nasıl sorulmaz? Devleti çürütmeye kimin ne hakkı vardır? Devleti yozlaştırmaya kimin ne hakkı vardır? Sabah, öğle, akşam her türlü hakaret yapılır. Bunları geçiniz, ben bunlara alıştım. Ama ben bu milletin hakkını ve hukukunu savunmak zorundayım. 10 bin dolar rüşvet alıyorsa o kişi nereden ve kimlerden besleniyor ve o kişi, o siyasetçi millete mi hizmet ediyor, mafyaya mı hizmet ediyor? Milletin verdiği para belli milletvekiliysen aldığın aylık bellidir, emekliysen aldığın aylık bellidir. Parayı kim ödüyor, vatandaş ödüyor vergisiyle. Ama onun katbekat üstünde her ay 10 bin dolar götürüp rüşvet veriyorsanız ve o da kabul ediyorsa ve besleniyorsa mafya tarafından bunun üzerinde hepimizin durması lazım. Devlete yakışmaz, hepimizin isyan etmesi lazım. O nedenle diyorum, kirlilikten arınması lazım, ahlakın gelmesi lazım bu topluma. Toplum ahlaklı siyasetçiler değil. Bir daha ifade edeyim, toplum ahlaklı, toplum bunlara tahammül edemiyor sorulmasını istiyor ama siyasetçi başka yerlerde, devleti yönetenler başka yerlerde. Türkiye Cumhuriyeti Devletini kirletmeye kimsenin hakkı da yoktur, yetkisi de yoktur. Buna inanmamız gerekiyor.
Değerli arkadaşlarım, güzel bir hizmet. Sayın Başkan, sizi ve ekibinizi yürekten kutluyorum. Sizden bir isteğim var. Bu hattı da yine belli bir süre 10 gün mü olur, 15 gün mü olur, bir hafta mı olur ücretsiz yaparsanız vatandaşında ayağı alışmış olur ve size her bindiğinde de dua etmiş olur. Bunu yaparsanız çok mutlu olurum. Biliyorum bunu yaptığınızda yine diyecekler vay elini arkaya attın soruşturma, vay efendim şunu yaptın soruşturma, vay efendin neden şu kadar gün bedava yaptın yine soruşturma olacak. Bunların hepsi vız gelir tırıs gider. İnandığın yolda devam et Sayın Başkan. Ölçümüz nedir? Ölçümüz şudur arkadaşlar, boğazdan aşağı haram lokma inmeyecek. Bitti ölçümüz budur. Temel ölçü budur. Gerisinin hiçbir önemi yoktur.
Hepinize en içten sevgiler, saygılar sunuyorum, sağ olun, var olun arkadaşlar.

Gündem'den Öne Çıkan Haberler