23.11.2019

CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU, İZMİR'DE ELEKTRİK ÜRETİM TESİSİ AÇILIŞINA KATILDI

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi Harmandalı Atık Depolama Alanı Elektrik Üretim Tesisi Açılışı'nda yaptığı konuşmada şunları söyledi: Efendim hepinize merhabalar. Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri, belediye başkanlarımız ve Çiğliler sizlerle beraber olmaktan onur ve gurur duyuyorum önce onun altını özenle çizeyim.


İki gündür Belediye Başkanları toplantısını yapıyoruz. Belediye Başkanlarımız size daha güzel hizmet getirmek için yarışıyorlar. Göreceksiniz, ilk yedi ayda elde ettiğimiz sonuçlar çok güzel, bundan sonra çok daha güzel sonuçları elde edeceğiz. Beraber elde edeceğiz. Belediye Başkanı arkadaşlarıma şunu söyledim; halka hizmet hakka hizmettir, halka her türlü hizmeti götüreceksiniz, nokta.
Efendim bu tesis güzel bir tesis. Yıllar yılı Çiğlilerin çektiği ıstırabı biliyorum. Çöptü, kokuydu bir sürü sorunu vardı. Şimdi bunlar sonlandı. Güzel bir kent ormanı oluşacak, enerji elde edilecek. Elbette ki, bu projenin başlangıcı bir önceki Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Aziz Kocaoğlu’na aitti. Ona da buradan bu vesileyle en içten sevgilerimizi ve saygılarımızı gönderelim. Ve şimdi Tunç Başkan bu projeyi aldı ve bitirdi. Yeni projelerle yola devam edecek.
Belediye Başkanı arkadaşlarıma ayrıca şunu da söyledim. Bulunduğunuz beldede eğer bir çocuk yatağa aç giriyorsa o gece rahat uyumayacaksınız. Herkesin sorunuyla ilgileneceksiniz. Biliyorum çok sorununuz var, bunu biliyorum. İşsizlik denen bir bela var, bunu da biliyorum. İşsizlik konusunda yüreği yanan anneler babalar var, bunu da çok iyi biliyorum. Az önce genç bir kadınımız iş istiyorum diye geldi ve orada ağladı. Emin olun yüreğim burkuldu. Açım diyor açım, yoksulum diyor yoksulum. Karnımı doyurmak istiyorum diyor, alın teriyle çalışmak istiyorum diyor. Nasıl saygı duymazsınız, bu feryadı nasıl duymazsınız?
Sarayda oturan zatlar bu feryadı duyuyorlar mı acaba? İşsizliğin nasıl bir bela olduğunu biliyorlar mı acaba? Bir elleri yağda, bir elleri balda geziyorlar, mekan mekan geziyorlar. Ve bunlar vatandaşın derdini bilmiyorlar. Vatandaşın derdini bilmiyorlar ama bizimle uğraşmak için özel çaba harcıyorlar. Nasıl olur da CHP belediyelerde önemli bir başarı sağladı, nasıl olur da İstanbul’u kaybettiler, nasıl olur da Adana’yı, Antalya’yı, Mersin’i kaybettiler bunları düşünüyorlar. Bu konularda neler yapabiliriz, nasıl bir kumpas kurabiliriz, CHP’yi nasıl geriletebiliriz ve bir dahaki seçimlerde nasıl başarılı olabiliriz? Ve bunun için CHP örgütlerine yönelik ciddi kumpaslar var. Defalarca söyledim, milletvekillerine söyledim, Belediye Başkanlarına söyledim, vatandaşlarıma söyledim, il başkanlarıma söyledim, ilçe başkanlarına söyledim; bakın önümüzde süreçler var mahallelere sandıkları koyduk, demokrasinin işlemesi için elimizden geleni yapacağız. Ama bu sürecin olumsuz olması için ellerinden gelen her şeyi yapacaklar. Sandalye atacak adam bulacaklar, yumruk atacak adam bulacaklar. Bu konularda çok dikkatli olun. Kim bir başka kişiye hakaret ederse, sandalye atarsa, yumruk atarsa yakasından yakalayın ve kapının önüne koyun dedim. Asla ve asla o kişi CHP’li değildir, sarayın adamıdır o kişi.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye’nin gündemini değitirmek ve bütün dikkatleri başka yönlere çekmek gibi bir niyetleri var. Bunun için özel bir çaba harcıyorlar, bunu gayet iyi biliyorum.
Bakınız, dündü galiba Erdoğan geldi İzmir’e… Değil mi, dündü. Bir sürü laflar etti. Ne dediğini ben gayet iyi biliyorum ama şu cümle çok önemli: “Ben Cumhurbaşkanlığımı ortaya koyuyorum, sen Genel Başkanlığını ortaya koyabiliyor musun” diyor bana. İzmir’den, ilk kurşunun atıldığı kentten sesleniyorum, düşmanın denize döküldüğü kentten sesleniyorum, aydınlığın kentinden sesleniyorum, Erdoğan’a da, onun yakınlarına da sesleniyorum, sen ister Cumhurbaşkanlığını koy ister koyma seninle her yerde, her ortamda tartışmaya hazırım.
Daha bitmedi. Bizde yürek var, bizde alın teri var, bizde namuslu insan olmak var, bizde kul hakkına saygı var, bizde dürüst olma var. Bu niteliklere sahip olmayanlar bize kumpas kurmaya çalışıyorlar. Buna asla izin vermeyeceğiz.
Buradan Sayın Erdoğan’a bir daha çağrı yapıyorum; olur ya benim dediğim televizyona gelmezsin, olur ya bağımsız haber yapan ya da bağımsız görev yapan televizyonlara gelmezsin. Ben senin istediğin televizyona gelmeye hazırım. Nereye gidelim? A Haber’e gidelim, olur gideriz. ATV’ye gideriz, olur gideriz. Gelmeyen namerttir gelmeyen.
Alacaksın devletin gücünü arkaya, oturacaksın, benim aleyhime, partimin aleyhine bir sürü laflar edeceksin ve ben de sesimi çıkarmayacağım. Ben senin bildiğin adamlardan değilim. Ben alnı temiz, yüreği temiz, insanı seven, insanlar arasında hiçbir ayrım yapmayan bir adamım. Hangi siyasi görüşten olursa olsun, hangi kimlikten, hangi inançtan, hangi yaşam tarzından olursa olsun bütün insanların benim başımın üstünde yeri vardır. Benim çoluk çocuğum öyle gidip de dolar peşinde koşmaz. Benim çoluk çocuğum gidip de Amerikalarda büyük binalar satın almaz. Aldığı binayı malvarlığı araştırılıyor diye zararına satmaz. Çünkü biz kul hakkı yemekten korkarız. Çünkü biz dürüstüz, saygılıyız insanlara.  
Sadece bu değil, şimdi yine belli çevreler Erdoğan’ın bana yönelik eleştirilerini özel olarak destekliyorlar. Belli medya grupları, havuz medyası... Onlara da sesleniyorum, sizin benim nezdimde toplu iğne ucu kadar zaten itibarınız yoktur, siz zaten itibarsız bir yayın organısınız. Sizler zaten halkı aydınlatmak için değil, halkı köreltmek için görev yapıyorsunuz. Doğruları yazmıyorsunuz, doğruların arkasından gitmiyorsunuz. Şu milletin haline baksanıza, milletin anası ağladı. İşsizlik gelmiş bir bela gibi duruyor. On binlerce çocuk yatağa aç giriyor burada. Aylık geliri 663 liranın altında olan 8,5 milyon insan var. 17 yıldır ne yapıyorlar bunlar? 17 yıldır köşeyi döndüler, 17 yıldır ceplerini doldurdular, 17 yıldır yedi sülalelerini zengin ettiler. Peki bu halk, bu millet ne olacak? Ben söyleyince kızıyorlar, Bay Kemal diyorlar, Bay Kemallerin tamamı onurlu insanlardır. Bay Kemaller haram yemez, Bay Kemaller kul hakkı yemez, Bay Kemaller yiğit insanlardır, Bay Kemaller tepki görünce geri adım atmaz. Bay Kemaller nerede haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik varsa her şeyi göze alıp üzerine yürür. Bu kadar açık.
Çağrımı yeniliyorum. Erdoğan’a söylüyorum, başkasının önünde konuşmak kolay, iftira atmak kolay, yalan söylemek kolay, senin bir sürü televizyonun var ister televizyona yalnız gel, ister ordunla gel, söz veriyorum yalnız başıma gideceğim. Söz veriyorum yalnız başıma gideceğim. Kendine güveniyorsan gelirsin kardeşim. Bizim verilmeyecek hesabımız yoktur Allah’a şükür. Ama sen, seni ben gayet iyi biliyorum, seni gayet iyi tanıyorum. Seni de tanıyorum, yakınlarını da tanıyorum, köşeyi dönenleri de tanıyorum, kul hakkı yiyenleri de tanıyorum. Fakir fukaranın hakkını boğazından aşağı indirenleri de tanıyorum. Ben bunları biliyorum. Sen bana 10 soru soracaksın, ben de sana 10 soru soracağım. Sen bana 5 soru soracaksın, ben de sana 5 soru soracağım. Sen bana 100 soru soracaksın, ben sana 100 değil sadece 50 soru soracağım. Ne olduğunu millet görecek zaten.
Sadece bu olay değil, Tank Palet’i de soracağım, öyle kaçmak falan yok. Onu da dillendiriyorsun, ‘Tank Palet Tank Palet bilmem ne...’ Onu da söylüyorum, Katar ordusuna bunu kim peşkeş çekti kardeşim? Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en büyük silah fabrikasını nasıl peşkeş çekersin? Ben bunları söyleyince rahatsız oluyorlar ben biliyorum. Ben bunları söyleyince, vay efendim nasıl konuşursun. Fakir fukaranın sesini kim dillendirecek kardeşim, garibanın sesini kim dillendirecek kardeşim, yoksulun sesini kim dillendirecek kardeşim, işsizin sesini kim dillendirecek, çiftçinin sesini kim dillendirecek, sanayicinin sesini kim dillendirecek? Hiç meraklanmayın Mustafa Kemal’in partisi, Atatürk’ün partisi, Cumhuriyet Halk Partisi ve onun bütün mensupları, Genel Başkanından en aşağıya kadar hepimiz seslendireceğiz.
Bu konunun arkasını bırakmayacağım. Karşıma çıkmasa da bırakmayacağım bu konunun arkasını. Öyle iftira atmak, kaçmak yok. Kesinlikle bırakmayacağım kesinlikle. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını sormak benim namus borcumdur. Benim namus kavramımla onların namus kavramı ayrıdır. Onlar namus ve şeref üzerine yemin ederken bir ayaklarını kaldırırlar. Biz namus ve şeref üzerine yemin ederken elimizi kalbimizin üzerine koyarız, Allah’tan korkarız biz yalan söylemeyiz.
Ve bir şey daha, 15 Temmuz şehitleri için para topladılar. Nerede bu para bilen var mı? Ben bütün bunları dile getirdiğim için her türlü numarayı yapıyorlar. Hangi numarayı çekerseniz çekin sizin ipliğinizi pazara çıkarmak Kılıçdaroğlu’nun görevi olacaktır. Hiç endişe etmeyin, fakirin hakkını koruyacağım, fukaranın hakkını koruyacağım, işsizin hakkını koruyacağım, sade vatandaşın hakkını koruyacağım. Herkesin kimliğine saygılıyım, hangi kimlikten olursa olsun. Herkesin inancına saygılıyım, hangi inançtan olursa olsun. Allah’la kulun arasına kimsenin girme hakkı yoktur. Herkesin yaşam tarzına saygılıyım. Peki görevim ne? Bir çocuk yatağa aç giriyorsa o gece bizim rahat uyumamamız lazım. Eğer genç bir çocuk, filinta gibi askere gitmiş gelmiş hala iş arıyor ve aylardır, yıllardır iş bulamıyorsa onun derdini birilerinin dile getirmesi lazım. Onu kim dile getirecek? Biz dile getireceğiz. Beyler rahatsız olabilirler, saraylarında oturuyorlar biliyorum efuliler, ejder meyveleri her şey var orada. Saraydan Türkiye’ye bakıyorlar. Onlara göre memlekette hiç işsiz yok, onlara göre memlekette hiç yoksulluk yok, onlara göre memlekette herkesin huzuru yerinde, bir eli yağda bir eli balda vatandaşın. Böyle bir Türkiye yok, böyle bir gerçek yok. Gerçek çok daha farklı, çok daha acı.
O nedenle buradan bir daha ifade edeyim, sizin hakkınızı, sizin hukukunuzu sonuna kadar biz savunacağız. Bu benim namus borcumdur.
Bir daha söyleyeyim belki unutabilir. Senin televizyon kanalında; hangisini istiyorsan, ister A Haber, ister ATV, ne bileyim dünya kadar televizyon kanalları var, hepsine kardeşim sen bu sorunu görüşmek ve tartışmak istiyorsan senin istediğin televizyon kanalına vallahi de, billahi de yalnız geleceğim, korkma yalnız geleceğim. Geldiğim zaman o gece rahat uyumayacaksın onu da biliyorum. Ama ben tüyü bitmemiş yetimin hakkını savunmak zorundayım. Çünkü benim yüreğimde Allah korkusu var. Birisine iftira atmam, birisine kötülük yapmam, herkesi severim, her insanı severim, oy versin vermesin vatandaşlarım arasında ayrım yapmam. Bu benim kültürümde var, bu benim inancımda var, bu benim insanlığımda var, bu benim sizlere, topluma saygı duymamda var. Saygılı olacağız siyasetin saygılı olması lazım. Her türlü iftira olabilir, hiç umurumda değil. Verilmeyecek hesabımız Allah’a çok şükür yoktur. Olsaydı zaten yıllardır araştırıyorlar ta bürokrasiden beri acaba bir şey bulabilir miyiz diye. Toplu iğne ucu kadar bir şey bulamazsın kardeşim. Sülalemizi araştırtın sülalemizi, bir şey bulabilir miyiz diye!
Şimdi çok güzel bir tesisi bugün açıyoruz. Gerçekten de başlangıcını yapan Aziz Kocaoğlu’na ve şimdi aramızda oturan değerli Büyükşehir Belediye Başkanımıza da, aynı hizmetin devamını götürüyorlar, dolayısıyla iki Belediye Başkanı arkadaşıma da, yine burada oturan Beyefendinin yanında oturan Belediye Başkanımız var, ona da yürekten teşekkürlerimi sunuyorum. Hepinize selamlar, saygılar sunuyorum.
Hiç korkmayın, çekinmeyin mücadele edeceğiz. Aslanlar gibi mücadele edeceğiz. Hiç kimseden çekinmeyeceğiz ve korkmayacağız. Bu ülkede tüyü bitmemiş yetimin hakkını sonuna kadar savunacağım. Bu benim insanlık borcumdur, bu benim namus borcumdur, bu benim bu ülkeye borcumdur, bu benim bayrağıma, vatanıma borcumdur.
Hepinize en içten selamlar, saygılar sunuyorum, sağ olun, var olun diyorum.