20.07.2018

CHP GRUP BAŞKANVEKİLİ ÖZGÜR ÖZEL: "MEMLEKETİ OHAL’E BOĞDUNUZ"

CHP GRUP BAŞKANVEKİLİ ÖZGÜR ÖZEL: "MEMLEKETİ OHAL’E BOĞDUNUZ"
“ARTVİN’DE TEYZENİN DEĞNEĞİNİN KARŞISINA OHAL’İ DİKTİNİZ”
“MEYDANLAR TURNUSOL KAĞIDIDIR”
“DİKTATÖRLER MEYDANLARDAN KORKAR”
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, OHAL’i kalıcı hale getiren kanun teklifinde toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kısıtlayan maddeye ilişkin olarak, “OHAL’i kaldırmakla övündünüz, memleketi OHAL’e boğdunuz. 1 Mayıs’ı bayram yapmakla övündünüz, 1 Mayıslarda işçilerin canını okuyorsunuz. ‘Taksim serbest’ dediniz o günden beri Taksim’in yüzünü gören yok. Artvin’de, yeşil yola karşı teyzenin değneğinin karşısına OHAL’i diktiniz. Evrensel bir mesele var, bütün dünyada meydanlar turnusol kâğıdıdır, diktatörler meydanlardan korkar, demokrasi meydanlardan beslenir” diye konuştu.
CHP’li Özel, OHAL’i kalıcı hale getiren kanun teklifinin Adalet Komisyonu’ndaki görüşmelerine katıldı. Akşam saatlerinde teklifin Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nda değişiklik öngören 8’inci maddesinde konuşan Özel, şunları kaydetti:
SOMA’DA AİLELERİN KARŞISINA OHAL’İ KOYDUNUZ
“Türkiye bu konuda AİHM nezdinde sürekli mahkûm oluyor, bu konuda bir düzenleme yapmak lazım. Bu düzenlemeyi yapacağınız zaman, herhangi bir hukuk fakültesindeki öğrencinin önüne AİHM kararlarını, gerekçelerini, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını, gerekçelerini, koyarsanız buraya getirdiğiniz teklif metni çıkmıyor. 15 Temmuz darbe girişimini araçsallaştırarak 20 Temmuz’da ilan edilen OHAL’den sonra, insanların hak aramasına, sesini duyurmasına ne yaptınız ona bakmak lazım. Bir kere verilmiş bir devlet sözü var burada, ‘Biz bunu millete değil, devlete ilan ediyoruz.’ Her ayın 13’ünde Soma’da acılı anneler, acılı eşler 300 metrelik bir yürüyüş yapmak istiyorlar, OHAL ilan edildikten sonra her seferinde bu ailelerin karşısına geçildi ve bu yürüyüşün yapılması istenmedi. Mahkeme salonuna giderken Akhisar’da toplanıyorlar, 200 metre yürüyecekler, karşılarına geçiliyor: ‘OHAL var, kabul edemeyiz.’ 301 canımız gitmiş; anası, eşi, çocuğu ağlayacak, karşısına ‘OHAL’ diye dikildiniz. Artvin’de, yeşil yola karşı teyzenin değneğinin karşısına OHAL’i diktiniz. OHAL sopası koydunuz teyzenin o barışçıl ve kendisinin yürümek için kullandığı o değneğin karşısına. 8 Martta kadını yürütmediniz. Nevruz kutlamalarını yasakladınız. 1 Mayıs’ta Taksim’i yasakladınız.
MEYDANLAR TURNUSOL KAĞIDIDIR
Bakın, illa birinin size bir şey itham etmesi, sizin dava açmanız gerekmez. Evrensel bir mesele var, bütün dünyada meydanlar turnusol kâğıdıdır, diktatörler meydanlardan korkar, demokrasi meydanlardan beslenir. Bugün, şimdi, bütün ulaşım araçlarını iktidarın lehine ve içinde olduğu meydanlara ücretsiz yapıp ama 1 Mayıs gibi bir emekçinin en kutsal, alnının teriyle hak ettiği tatiline, metro duraklarını iptal ederseniz bir paranoya gelişiyor ve aslında gelişen paranoyanın kendisi olmadık şeyleri besliyor. İnsanlar, sokaklara, meydanlara hakkını aramak için çıkarlar ve hakkını arayabildiklerini hissettikleri anda da geri dönerler ama sizin ‘Bunlar çıkarsa dönmezler, zapt ederlerse bir şey yaparlar, ben de mi giderim, bu, Türkiye'nin bilmem ne baharı olur mu?’ paranoyasından kimse fayda görmüyor.
MEMLEKETİ OHAL’E BOĞDUNUZ
Demirel ‘Yollar yürümekle aşınmaz’ dedi. O dönemde, ‘Ya biz yürüyüşü bunu rahatsız etmek için yapıyoruz, adamdaki umarsızlığa bak’ diye eleştiriliyordu. Siz, yolların yürüyerek aşındığının vehmini yaşıyorsunuz ve o yollarda yürütmemeye çalışıyorsunuz. Onu yasakla, onu kısıtla, bunu yasakla, bunu kısıtla. OHAL’i kaldırmakla övündünüz, memleketi OHAL’e boğdunuz. 1 Mayıs’ı bayram yapmakla övündünüz, 1 Mayıslarda işçilerin canını okuyorsunuz. ‘Taksim serbest’ dediniz o günden beri Taksim’in yüzünü gören yok. Sizin karşınıza da silahı, tankı, topu F16’ları alıp dikilen de bir EĞİTİM-SEN’li, EĞİTİM-İŞ’li, KESK’li, DİSK’li bir işçi, bir öğretmen değil ha, öyle aynı yola, aynı menzile farklı yollardan yürüdüğünüz adamlar yaptı bunu. Liyakat esasıyla değil, başka aidiyet üzerinden bir yere getirilen adamlar yaptı bunu. Yani sizin korktuklarınız, korkunuzu besleyecek bir şey de yapmadı bugüne kadar. Çünkü yapmaz, adamın yaradılışında yok. Adam solcu, sosyal demokrat…
MAĞDUR AYNI MAĞDUR
Soma’daki karardan memnun olmadı o anneler. 2 anne, 2 baba. Dediler ki: ‘Biz Ankara’ya gideceğiz, hâkimimizi değiştirdiler, eski hâkimden hepimiz razıydık, bir tek şirket rahatsızdı.’ Hâkimi HSK değiştirdi. Eyvah, başka maden facialarında, ölenleri suçlu bulmuş, şirketi aklamış adam, geldi, bir tek şirketin yüzü güldü. 2 anne, 2 baba HSK’ya geldiler. Hâkimi değiştiren HSK’ya bundan daha demokratik bir tepki olur mu? HSK’nın önündeyiz. 9-10 milletvekiliyiz. Anne baba toplam 4 kişi. Avukatlardan daha da kimse yok. Gittik, polis geldi, önümüze durdu: ‘Geçemezsiniz.’ Vekiller geçer, geçemez... Yalvardık, yakardık: ‘Yapmayın, etmeyin, şu anneye kıymayın falan…’ ‘Peki, anne baba geçsin, avukatlar geçemez’ Tabii, hep Hâkimler Savcılar Kurulu’na gelmişler avukatlarıyla, toplasan 10 tane avukat var. Şizofrenik bir hâlle birinin eline bir mikrofon verildi. Bağırıyor şimdi: ‘Arkadaki kalabalık grup…’ Bunu da bir polis çekiyor. ‘Arkadaki kalabalık grup, acilen dağılın yoksa güç kullanacağız.’ Grup yok ha! Ve en sonunda ne oldu, biliyor musunuz? O çıldırmış kişi paldır küldür ona küfretti, bunu ittirdi derken, anneler, milletvekilleri yalvar yakar bir tarafa, 10 tane avukatın canına okudu bir köşede. İlkini de arabanın içine tıktı sonra. Biriniz o videoya bakın ya! Bakın, bu adamı siz talimatlandırmıyorsunuz. Bu adam sizin burada yaptığınız kanuna, kanunun tatbikine, tatbikine karşı Anayasa Mahkemesi kararlarına umursamazlığınıza bakıyor ve diyor ki: ‘Arkamda koskoca rejim var, ben rejim muhafızıyım, rejim.’ Sonra anne ne dedi biliyor musunuz? ‘Evladımın mezarından toprak getirdim, bir de onun uğruna öldüğü kömürü getirdim’ dedi. Bu kadarmış açıklaması. Gitti, üç buçuk saat bekledi, HSK Başkanı görüşmedi. Sitemlerimizi ilettik: ‘Ya yapmasaydınız bu kadar’ Geçmişte hak arama mücadelenize duyarsız kalan, hak arama mücadelenize kötü davranış sergileyenler için ne hissediyorsanız, bakın, mağdur aynı mağdur. Orada başka şey için duruyordu, başka ama görün ki zalim de aynı zalim be kardeşim. Bugün mağdur değişti, zalim değişti yapmayın. Mağdur mağdurdur, zalim zalimdir. O zalimlerden olmayın.”