05.10.2018
05.10.2018
CHP GRUP BAŞKANVEKİLİ ÖZGÜR ÖZEL: KUVVETLER AYRILIĞINA DİRENEREK YAPILMIŞ ANAYASAYA UYUM GEÇİCİ ÇÖZÜMDÜR
-“YAPTIĞINIZ GEMİ ARŞİMET’İN KALDIRMA KURALINA İNAT EDİYORSA YÜZMEZ”
-“MEŞRUİYET TARTIŞMASININ DANİSKASINI AÇTINIZ”
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in uyarıları ve itirazları üzerine, TBMM Başkanı Binali Yıldırım’ın imzasıyla sunulan ancak anayasaya uyum amaçlı teknik düzenlemeleri aşan içtüzük değişikliği Anayasa Komisyonu toplantısında revize edildi. Özel, toplantıda, “Daha limandan çıkmadan kayalığa sürttünüz, uluslararası anlaşma teklif edemiyor, bilmem ne yapmıyor. İleride buz dağları var, ileride tehlikeli sular, fırtınalar var. Yaptığınız gemi Arşimet’in kaldırma kuralına inat ediyorsa yüzmez, yüzmez! O yüzden kuvvetler ayrılığına direnerek yapılmış anayasa ona yapılmış uyum İçtüzüğü geçici çözümdür, kayalıktan kurtarırız buz dağına doğru gidiyoruz” dedi.
DEMOKRASİ PARLAMENTOLARINDA ÜÇ EĞİLİM
CHP’li Özel’in Binali Yıldırım tarafından sunulan içtüzük değişikliği teklifinin anayasaya uyum amaçlı teknik düzenlemeleri aştığına yönelik uyarı ve itirazları üzerine teklif, Anayasa Komisyonu’nda CHP’nin talepleri üzerine revize edildi. Özel, Anayasa Komisyonu’nda yaptığı konuşmada, “Bir İçtüzük değişikliği yapıyoruz ve bu içtüzük değişikliği dünya parlamentolarında nasıl yapılıyor, bu konuda küçük bir hatırlatma yapmak isterim. Artık modern parlamentolarda, demokrasi parlamentolarında iç tüzük değişikliğinde üç ana eğilim var. Bu üç ana eğilimden ilki, içtüzük değiştirmek için nitelikli çoğunluk hatta yüksek nitelikli çoğunluk aranmasıdır. Yani bir meclis kendi anayasasını yapıyorsa bir fazla eli kaldıran tarafın dediği değil de mümkün olan en üst düzeydeki uzlaşıyı aramaya zorlayan içtüzük değişiklikleri ve içtüzük hükümleri var. Nasıl anayasa değiştirirken yüksek nitelikli çoğunluk arıyorsak bir parlamento kendi içtüzüğünü değiştirirken de yüksek nitelikli çoğunluk aramalıdır. İkinci eğilim, daha da sarsıcı; içtüzük değişikliklerini sadece muhalefet milletvekillerinin teklif edebilmesi. Bunu uygulayan ülkelerdeki iktidar özgüvenine bakın. Diyor ki: İçtüzüğü ben teklif etmem çünkü bu, muhalefetin söz hakkını kısmaya, denetim olanaklarını elinden almaya, yasama kalitesini düşürmeye yönelik olabilir. O yüzden bu parlamentoda bir içtüzük değişikliği önerilecekse bunu muhalefet partisi önerebilir. Elbette iktidar partisinin de onayıyla bu değişiklik yapılabilir. Bu onur, bu şeref, bu özgüven de bütün parlamentoya aittir. Üçüncü yönelim ise yapılacak içtüzük değişikliklerinin bir sonraki parlamento döneminde uygulanabilmesi kuralıdır. Bu da şudur: İktidar-muhalefet ilişkilerinden bağımsız oturun, düşünün, taşının. İçtüzük değişikliği öneriyorsan bugün iktidarsın ama ya yarın muhalefette olursan, bugün muhalefettesin ama iktidarda olduğunda bu içtüzükle bu parlamento yürüyebilir mi diye düşünmeye sevk eden bir yaklaşım” diye konuştu.
İÇTÜZÜK MASASI KURULACAK
Özel, “İktidar muhalefet ilişkilerinden bağımsız herkes bir otursun ve düşünsün çünkü önümüzdeki günlerde, Sayın Binali Yıldırım’ın davetiyle ve yapılan mutabakat, verilen söz tutulduğu takdirde oturulacak ve içtüzük için bir masa kurulacak. Biz daha iyi olması için oturacağız ama birileri daha hızlı, birileri daha az ayağa dolanan bir içtüzük istiyor olabilir. Bir şey yapın ki şaşıralım, bir şey yapın ki takdir edelim, bir şey yapın ki çıkıp teşekkür edelim. İlk kez milletvekili olmuş iktidar partisindeki değerli vekillerim belki şöyle düşünüyordur, çünkü A Haber izliyorsa: O sanıyor ki bu muhalefet hep dış güçlerin güdümünde, aklınızın alabildiği bütün terör örgütlerine yardımcı olmak için her türlü şeytanlığı yapıyor çünkü sizin kanaldan izleyince o duruma kapılıyor ve hiçbir doğruya doğru demez. Taş üstüne taş koyduğunuzda, iyi bir öneri getirdiğinizde, demokrasiyi geliştirdiğinizde ilk desteği bizden görürsünüz. Çıkar o kürsülerde teşekkür de ederiz. Yapın bir özgürlükçü içtüzük, yapın bir demokrasi içtüzüğü; sizi desteklemek, karşınızda şapka çıkarmak, mikrofondan teşekkür etmek de boynumuzun borcu olsun” ifadesini kullandı. Özel, şunları kaydetti:
MEŞRUİYET TARTIŞMASININ DANİSKASI
“Bizim rejime kasteden değişiklik dediğimiz anayasa değişikliğini tartışmalı hâle getiriyorsunuz. Anayasa değişikliğine ‘evet’ diyen vatandaş açısından söylüyorum, oy verirken ben televizyona çıktım ve dedim ki: ‘Sözlü soru niye yok? Bakana ben niye soru soramayayım?’ Sayın Bekir Bozdağ benden sonra çıktı dedi ki: ‘Bu sistem katı kuvvetler ayrılığına dayanmaktadır, yürütmeyle yasama birbirinden ayrıdır, bu yüzden bakanlar yeminden sonra Meclise gelmeyeceğinden ona sözlü soru soramaz.’ Ben ikna edemedim yüzde 51’i, Sayın Bozdağ ikna etti. O yüzde 51 şimdi şu soruyu sorar: Madem bakanlar yeminden sonra gelmeyecekti, ben de buna inandım ama şimdi diyorlar ki: ‘Bakanlar Meclise gelsin, komisyonda otursun önergeye katılıp katılmadığını da cevaplasın.’ Şimdi vatandaş ‘E, ben 51 verirken bunu bana söylemediniz ben bileydim vermezdim’ derse bu meşruiyet tartışmasının daniskasıdır. Oy alırken söylemediğiniz ve kendi argümanlarınızı şimdi çürüttüğünüz bu metin muhalefetin uzun gayretlerle yaratamayacağı bir meşruiyet tartışmasını yaratır. Bugün sizin yaptığınız iş o gün yaptığınızı inkâr etmektir ve bugün bizde aradığınız uzlaşı, bizim bir Anayasa, birkaç başlık Anayasa değişikliğini reddedeceğimiz, sizin bir hibrit bir sistem kurma teklifinizi reddedişimizdendir. Zira bu işin bir düzelmesi olacaksa kuvvetler ayrılığı yeniden tesis edilecek, kuvvetler birliği yerine, bir kişinin yasama yürütme yargı üzerindeki tahakkümü çözülecekse bu başta Anayasa, seçim kanunları ve diğer mevzuat üzerinde ciddi bir çalışmayla ve 16 Haziran’da yanlışlıkla girdiğiniz ve şimdi bin pişman olduğunuz o yoldan hep birlikte çıkmaya karar verip vermememizle mümkündür” ifadesini kullandı.
KENDİ YAPTIĞI ANAYASASINI ÇİĞNEYEN PARTİ
Bir Anayasa değişikliği teklif ettiniz, içinde de dediniz ki: ‘Altı ayda Meclis buna uyacak’ Üzerinden on dokuz ay geçti oradaydınız, Meclisteydiniz, bu konuda parmak kıpırdatmadınız ve karşı karşıya kaldığımız durum şu: Kendi yaptığı anayasasını ilk olarak kendi çiğneyen bir siyasi parti pozisyonuna geldiniz. Bugün bir bakıma, Montesquieu’dan beri, John Locke’tan beri 270-280 yıllık bir büyük gerilemeye imza atmış durumdasınız. Büyük gerilemelere imza atmak akarsuya, nehre karşı yüzen balıkların sonundan farklı bir son getirmez. Diyorsunuz ki: ‘Ben kuvvetler ayrılığı prensibini tartışıyorum.’ Gemi mühendisi olsaydınız Arşimet’in kaldırma kanuna aykırı gemi yaptığınız için yaptığınız gemi yüzmezdi, bu da yüzmeyecek, bu da yüzmez çünkü Montesquieu’nun John Locke’un 270 yıl önce tespit ettiği ‘Bu kuvvetleri ayırmaz ve birbirlerini denetletmezsen devletler ileri gitmez’ dediği kurala aykırı gemi batar. Bugün karaya oturdu. Daha limandan çıkmadan kayalığa sürttünüz, uluslararası anlaşma teklif edemiyor, bilmem ne yapmıyor. İleride buz dağları var, ileride tehlikeli sular, fırtınalar var. Yaptığınız gemi Arşimet’in kaldırma kuralına inat ediyorsa yüzmez, yüzmez! O yüzden kuvvetler ayrılığına direnerek yapılmış anayasa ona yapılmış uyum İçtüzüğü geçici çözümdür, kayalıktan kurtarırız buz dağına doğru gidiyoruz.”
29.11.2024
29.11.2024
29.11.2024
29.11.2024