28.05.2021

CHP GRUP BAŞKANVEKİLİ ALTAY: “ERDOĞAN DARBE TACİRLİĞİ YAPIYOR”

-“ADNAN MENDERES'İ İSTİSMAR ETMEK İÇİN AK PARTİ LOGOLARINI YASSIADA'YA TAŞIMAK AYIPTIR”
-“MAFYADAN 10 BİN DOLAR ALAN SİYASETÇİYİ BULMAK İÇİN ELİMİZDE FENERLE SAVCI MI ARACAYACAĞIZ?”
-KEMAL KILIÇDAROĞLU'NUN, MERAL AKŞENER'İN, VELHASIL 84 MİLYONUN CAN VE MAL GÜVENLİĞİ DEVLETİN ÜSTÜNDE BİR EMANETTİR”
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Erdoğan’ın 27 Mayıs üzerinden Türkiye’yi kutuplaştırmaya çalıştığını belirterek, “Adnan Menderes'i istismar etmek için AK Parti logolarını Yassıada'ya taşımak ayıptır. Hadi onu yaptın, Cindoruk'u çağır, Gültekin Uysal'ı çağır... Yok. Varsa yoksa tek başına one man show. Erdoğan darbe karşıtlığından ziyade, darbe tacirliği yapıyor” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın 27 Mayıs’ın yıldönümünde Yassıada’da il başkanları toplantısı düzenlemesini eleştirdi. Altay, şu değerlendirmelerde bulundu:
“27 Mayıs 1960 tarihi, demokrasi tarihimizin en kara günüdür, en ayıplı gündür. Türkiye Cumhuriyeti'nin bekası bakımından da kötülüklerin miladıdır. Adnan Menderes Başbakan, Fatin Rüştü Zorlu Dışişleri Bakanı, Hasan Polatkan Maliye Bakanı. Bu insanlar idam edildiler asıldılar. Ne uğruna? Bunun siyasi penceresi, görüşü ne olursa olsun, hiçbir insan tarafından, demokrasiyi benimsemiş hiçbir insan tarafından kabul edilmesi mümkün değildir. 27 Mayıs 1960, büyüyen, gelişen, güçlü Türkiye'nin önünde kurulmuş ilk ve en büyük tuzaktır. Böyle bakıyoruz ve 27 Mayıs 1960, bir emperyal projedir, emperyalizm projesidir. Bu coğrafyanın, bu toprakların, bu toprakların asli sahiplerinin bu topraklarda, bu bölgede ve dünyada söz sahibi, güç sahibi olmasını istemeyenlerin projesidir. Ders çıkarabildik mi? Hayır. Keşke 27 Mayıs 1960'tan hep birlikte ama hep birlikte biraz ders çıkarabileydik. Çıkaramadığımız için 27 Mayıs'tan sonra işkenceli, elektronik postallı, postmodern kravatlı, idamlı sayısız darbe ve muhtıra yaşadık. 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997 ve 15 Temmuz 2016, 27 Mayıs'ın ürünü ve eserleridir. Biz böyle bakıyoruz. 27 Mayıs olmasaydı, o süreçte Türkiye böyle bir hadise yaşanmasaydı, ne 12 Mart, 12 Eylül, ne 28 Şubat, ne 27 Nisan, ne de 15 Temmuz'u yaşamazdık. Hepsini lanetliyoruz ayırmadan. 
ARTIK DARBE OLMAYACAK
Şuna artık hepimiz eminiz: Artık darbe olmayacak. Türkiye'de artık darbe olmayacak, olamayacak ve artık kimse darbeyi aklından da geçirmeyecek, geçiremeyecek. 84 milyon vatandaşımız siyasi anlayışına, yaklaşımına bakmadan darbelere tek vücut olarak karşı olduğunu 15 Temmuz 2016'da gösterdi ve darbeyi püskürttü. Erdoğan'ın darbeyi püskürten tek adam gibi pazarlanmasına, sunulmasına itirazımız var. 15 Temmuz püskürtüldüğüyse, bu başta Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin o geceki tavrının, ki AK Partililerden önce CHP'li milletvekilleri bu Meclis'e geldiler, direnmek için geldiler. Bütün siyasi partilerin ve 84 milyonun ortak eseridir. Bunun da unutulmasını istemiyoruz. Ama milletin demokrasiyi bir tramvaya benzetenleri de unuttuğunu zannetmiyorum
YASSIADA’DA AKP KONGRESİ GİBİ TOPLANTI
Bugün beyefendi, Demokrasi ve Özgürlükler adasında demokrasi hamaseti yaptı. 27 Mayıs üzerinden Türkiye'yi kamplaştırmaya, kutuplaştırmaya devam etti. 27 Mayıs'ta idam edilen merhum Adnan Menderes'in ideallerinin, ilkelerinin, anlayışlarının günümüzde takipçileri var. O Tayyip Erdoğan değil. Mesela hadi CHP'yi çağırmıyorsun, çağırma. Biz gideriz, Adnan Menderes'i anarız; konuşuruz burada genel kurulda, sokakta, meydanda... Yahu bari Demokrat Parti Genel Başkanı Sayın Gültekin Uysal'ı buraya bir çağırın ya; bir davet edin gelir, gelmez. Sen 27 Mayıs'ın yıldönümünde Demokrasi ve Özgürlükler Adasında AK Parti kongresi yapar gibi demokrasi mağdurluğuna yatamazsın. Sen bugün darbe tacirliği yaptın, darbe mağdurluğuna yatıyorsun halen daha. Korkma ya korkma, kimse sana darbe yapmayacak. Sana darbe yaparsa millet sandıkta yapacak, yüz kere söyledik dilimizde tüy bitti. Bir Hüsamettin Cindoruk var. O davanın adamı, yaşayan belki de son siyasetçilerinden birisi. Adnan Menderes'i istismar etmek için AK Parti logolarını Yassıada'ya taşımak ayıptır. Hadi onu yaptın, Cindoruk'u çağır, Gültekin Uysal'ı çağır... Yok. Varsa yoksa tek başına one man show. One man show, one man show; başka bir derdi yok ve burada demokrasi hamaseti yapıyor.
ERDOĞAN DEMOKRASİ DERSİ VEREMEZ
‘128 milyar dolar nerede?’ diyenlere ‘ya susun, ya hayır konuşun; bundan sonra 128 milyarı soranı masum görmeyeceğim’ diyen adamdan demokrat olmaz. Hak arayan çiftçilerin ziraat odaları başkanlarını, Meclis'in önünde basın toplantısı yapmalarını engelleyip, onları derdest edip, Ankara vilayet mülki hudutları dışına polis otobüsleriyle çıkarıp, orada yere döken adamdan demokrat olmaz. ‘Benim istediğim aday kazanamaz’ diye Barolar Birliği kongrelerini yaptırmayan adamdan demokrat hiç olmaz. İstanbul seçimlerini kaybettikten sonra, seçimi iptal eden adamdan demokrat hiç olmaz. Hiçbir İstanbullunun da ondan alacağı demokrasi dersi olmaz. Berkin Elvan'ın annesini yuhalatandan, Çorlu tren kazasında yakınlarını kaybedenleri yargılatandaki kazazede yakınlarını ve çocuğunu kazada kaybeden anneyi yargılatan insandan Cumartesi annelerini coplatan insandan, Türkiye'nin batısıyla, doğusuyla, güneyiyle, kuzeyiyle alacağı demokrasi dersi olamaz ve demokrasi basın özgürlüğüdür, düşünceyi ifade özgürlüğüdür. Bunu bilmeyenden demokrat olmaz. Düşünceyi ifade kapsamında cumhurbaşkanını, yani kendisini eleştirdiği için 60 bine yakın insanı yargılatandan Türkiye'nin alacağı demokrasi dersi yok Sayın Erdoğan, yok. Terör örgütü liderlerinin mektubundan seçim kazanmak için medet umandan alınacak demokrasi dersimiz de maalesef yok.
EVREN’E SEMPATİK BAKIŞ
Size üç tane resim göstereyim ve Erdoğan'ın darbe karşıtlığından ziyade, darbe taciri olduğunu daha iyi anlayalım. Ben bunun için derdim ki: Erdoğan darbe paranoyası yaşıyor derdim, artık diyemiyorum. Çünkü onun yerini başka bir şey aldı, darbe tacirliği aldı. Darbe ticareti yapıyor. Erdoğan ve Kenan Evren yan yana... Faşist Kenan Evren... Erdoğan'ın Kenan Evren'e o sempatik bakışı ne öyle? Neredeydin o zaman? Darbe karşıtlığı ruhun, demokrasi cengaverliğin neredeydi?  27 Nisan 2007'yi de biz darbe sayıyoruz, bu muhtıranın mimarı ile 4,5 saat görüştün ve sonra dendi ki: ‘Bu sır mezara gidecek’. Bu ne muhabbet, bu ne aşk, bu ne sohbet? Bu neyin sohbeti Erdoğan, bu neyin sohbeti? O biri 12 Eylül darbesinin başı, biri 27 Nisan 2007 muhtırasının başı. Bu ne muhabbet Erdoğan? Bir tane daha göstereyim madem, bugün çok darbeden şikayetçi olmuş beyefendi. Böyle FETÖ terör örgütü lideri Fethullah Gülen ile Erdoğan'ın sayısız resmi var, bir tane denk gelmiş değil. Bu sayısız resimlerden, sayısız farklı zamanlarda, farklı yerlerde çekilmiş resimlerinden birisi ve muhtemelen burada diyordur ki Fethullah Gülen'e: Ne istediniz de vermedik hoca efendi? İşte hoca efendinin her istediğini verdiğin için, senin verdiğin uçakla bu Meclis bombalandı Erdoğan, bu Meclis bombalandı. Bize darbe numarası yapma, millet yemiyor.
FAŞİST ARIYORSA ERDOĞAN AYNAYA BAKSIN
Erdoğan CHP’ye yine verdi veriştirdi. Erdoğarn, terör örgütleriyle aynı kulvarda yürüyen arıyorsan 4 yere bakacaksın. Bir, kendi kurmaylarına bakacaksın, Oslo'ya bakacaksın, Dolmabahçe'ye bakacaksın, TRT Genel Müdürü'ne bakacaksın. Terör örgütleriyle kol kola yürüyenleri orada göreceksin. Faşistlik diyor. Valla o konuda söylenecek çok şey var ama uzatmayayım, Erdoğan bir faşist arıyorsa, bir boy aynasının karşısına geçmesini tavsiye ederim. Bir boy aynasının karşısına geçerse, aradığı faşisti görür zannediyorum. ‘Hırsızlık’ demiş. Allah'tan kork, kuldan utan. Kendi bakanlığına fahiş fiyattan dezenfektan satan bakan için araştırma istedik. AK Parti ve MHP reddetti, Bakan da sattığını inkar etmedi. Bakanlığına dezenfektan sattığını inkar etmedi. Hırsız arıyorsan, eski Ticaret Bakanı başta olmak üzere etrafına bakacaksın. Aynaya bak demiyorum, etrafına bir bakacaksın. Biz şöyle bir Türkiye'ye engel olmak istiyoruz. Bu toprakların ve bu ülkenin, Moğolların, Haçlıların, Timur'un yaptığı gibi yağmalanmasına ve yağmalanmasına engel olmak istiyoruz. Bizim tek işimiz bu; bu toprakların yağmalanmasına engel olmak, bir işimiz daha var: 128 milyar doların hesabını sormak. Tek işimiz bu doğru, bir tek işimiz daha oldu evvelsi günlerde: Mafyadan ayda 10 bin dolar harçlık, harcırah alan siyasetçiyi bulmak. Bunu da bulacağız.
FENERLE SAVCI ARIYORUZ
Dün 4 bin 348 savcıya çağrı yapmıştım. Arkadaş elimize fener alıp savcı mı arayacağız ya Diyojen gibi, Sinoplu Diyojen gibi? Ben anlamadım. Elimize feneri alıp savcı mı arayalım? 4 bin 348 tane savcı var. Ama hiç biri ’10 bin dolar alan siyasetçi kim’ diye sormuyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin saygıdeğer Başkanına 4 gün önce bir dilekçe verdik, birinci imzası Kemal Kılıçdaroğlu'na ait olan bir dilekçe verdik. Hepimiz töhmet altındayız. Bu isim İçişleri Bakanına da var; Eski İçişleri Bakanı değil, halihazırdaki İçişleri Bakanında var ve senden bir şey istiyorum ya, bir şey istiyorum: İçişleri Bakanı'na bir yazı yaz ya. De ki: ‘Arkadaş sen böyle bir laf ettin? Bu ismi açıkla’. Açıklar açıklamaz, ben onu bilmem ama bunu yap. Tabii dün Erdoğan'ın gecikmeli ve kerhen verdiği destek, İçişleri Bakanı’nın mafyadan 10 bin dolar maaş alan siyasetçiyi açıklayamayacağını bize gösterdi. Zaten İçişleri Bakanı da onun için böyle bir laf etti. Erdoğan'ın desteğini garantiye almak için, ben öyle düşünüyorum. Meclis Başkanlığından tık yok, Cumhurbaşkanı suspus, iddia sahibi İçişleri Bakanı da suçluyu, suçu örtbas; tablo bu. Ömer Çelik de ‘belgesi olan savcıya gitsin’ demiş. Ya İçişleri Bakanı bunu yeni öğrenmedi, uzun zamandır var olan bir şey. İçişleri Bakanı bir suç işlemiş zaten. Suçu ve suçluyu saklamış, gizlemiş. Yardım ve yataklıktır bunun adı.  
ERDOĞAN TEHDİT ETTİ TÜFEKLİ FOTOĞRAFLAR GELDİ
Erdoğan masalları dinlemeyince, yeni bir moda girdi. Muhalefeti tehdit etmeye başladı. Önce mafya girdi. Alaattin Çakıcı'nın Sayın Genel Başkanımıza tehdidini savcı rutin bir tepki olarak değerlendirdi. Biz tabi onlara pabuç bırakmayız, ayrı. Mafya tehditleri, mafyanın bir kısmı... Dün Sedat Peker AK Parti'de mitingler yapıyordu, boy boy protokolde Sedat Peker ve AK Partililerin fotoğrafları var, etkinlikleri var, her şey var. Siz mafyasız yola gidemiyor musunuz ya? Siz mafya olmadan devleti idare edemiyor musunuz kardeşim? İlle yanınızda bir mafya olmak zorunda mı? Mafya tehdidi kar etmedi, kendi tehdit etmeye başladı. ‘bunlara bizim biraz güçlü olduğumuz yerlerde linç hamleleri yaptıralım. Sayın Kılıçdaroğlu'na Çubuk'ta, Sayın Akşener'e Rize'de.’ Çubuk'taki linç girişiminden sonra Erdoğan tek kelam etmedi. Hatta kurmayları, ‘niye gitti oraya’ dedi. Erdoğan sayın Akşener'e yapılan saldırı için 4 cümle etti. ‘bu daha bir, daha neler olacak?’, ‘bunlar iyi günleriniz’.  Yani ufak saldırıları iyi gün sayıyor. İstiyor ki Kemal Kılıçdaroğlu'na Artvin'de yapılan gibi kurşun sıkılsın. Kötü gün o; bu çıkıyor. ‘Az bile yapmışlar’ dedi ya. Bir cumhurbaşkanı, bir siyasi parti genel başkanına yapılan için ‘az bile yapmışlardır’ diyorsa, yandı gülüm keten helvadır, felakettir, vahim üstüdür. Peşine de diyor ki: ‘Dua et çok ileri gitmediler’ diyor. Bu olaylardan sonra Yunus Taşkıran: ‘600 metreden nokta atışı, 800 metrede de kol-bacak vurabiliyorum’ diyor, Muğla-Fethiye Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni. Erdoğan'ın konuşmasından sonra bu paylaşılıyor. Erdoğan; Türkiye'yi getirdiğin hale bak, insanların cüretine bak. Milli Eğitim Bakanına da bir sorumuz var. Tabii hem savcılara var, 4 bin 348 savcıya, bu beyefendi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni ile ilgili acaba hem idari, hem adli bir işlem yapıldı mı? Merak ediyorum. Bu zat, bu tweeti atma cüretini Recep Tayyip Erdoğan'dan alıyor. Daha ne olsun? Daha ne olsun? Şimdi bu memleketin insanlarını inanç aidiyeti üzerinden, etnik aidiyet üzerinden kutuplaştırdın; yaşam tarzı üzerinden kutuplaştırdın, yetmedi. Düşünce bazındaki kutuplaşma beyefendiye yetmedi. Beyefendi şimdi coğrafi olarak da bu memleketi, vilayetlerini kutuplaştırma, bölme peşinde. Ama Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener ve diğer muhalefet liderleri 81 ile de gidecekler. Ne yaparsan yap, ister önlerine trol koy, ister mafya koy, ister fanatik partililerini koy, ister provokatörlerini koy, ister biraz önce resmini gösterdiğim bu uzun menzilli hedef atışı yapabilen adamı koy, neyi koyarsan koy; Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener ve diğer muhalefet liderleri 81 ile gidecekler Erdoğan, unutma. Gidecekler ve onların güvenliğini sağlamak senin görevin. Benim, Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Meral Akşener'in, velhasıl 84 milyonun can ve mal güvenliği devletin üstünde bir emanettir. Maalesef devleti de sen yönetiyorsun, sen yönetiyorsun. Liderlerimizin ve bizlerin can ve mal güvenliği sana emanet. Yani aslında kuzu, kurda emanet. Bakalım ne olacak? Yaşayıp hep birlikte göreceğiz.”