11.03.2024
11.03.2024
“GERİ ÇEKİLEREK OLMAZ, HÜCUMA GEÇECEĞİZ
“SEÇİM AKŞAMI KİM NE DUYACAKSA ÖZGÜR ÖZEL’İN AĞZINDAN DUYACAK”
“BEN KİMSEYİ DEĞİŞİMCİ DİYE ÖDÜLLENDİRMEDİM, DEĞİŞİMCİ DEĞİL DİYE DE CEZALANDIRMADIM”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, “Ben emekliyi sokağa, cam çerçeve kırmaya çağırmayacağım ki ben emekliyi hakkını aramaya çağıracağım. Ben işçileri haklarını aramaya çağıracağım, icap ediyorsa önlerine düşeceğim. Onlar yürüyorsa arkalarına düşeceğim, gerekiyorsa kollarına gireceğim. Gerekirse sırtımda taşıyacağım ama ben kim hak aramak istiyorsa bu hak arama mücadelesinin yanında arkasında gerekirse en önünde olacağım. Bu benim görevim” dedi. Özel, “Defansı çok geride kurduk. Kendi kalemizin önünde. 31 Mart’ta topu şöyle bir ileri vurun diyorum, bütün seçmenlere, defansı bir kere orta sahaya kadar bir almamız lazım. Sonra en iyi savunma hücumdur kardeşim, geri çekilerek olmaz, ondan sonra da hücuma geçeceğiz” ifadesini kullandı.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, TELE 1 yayınında gazetecilerin soruları yanıtladı. Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, yayında sorulara şöyle yanıt verdi:
“CHP’NİN 31 MART SEÇİM STRATEJİSİ NEDİR?
“2018 seçimlerinin ardından büyük bir umutsuzluk vardı. Büyük bir üzüntü vardı. Büyük bir kaybetmişlik duygusu vardı ama o sırada bir şey oldu. Seçmen önüne gelen ilk sandıkta dengeyi yerelden kurdu. İstanbul gibi bir metropol dahil, başkent Ankara, Adana, Mersin, Antalya’yı AKP’den aldı CHP’ye verdi. CHP’nin elindeki belediyeleri de CHP’de tuttu. CHP 11 büyükşehri yöneten, Türkiye nüfusunun yüzde 60’a yakınına belediye başkanların temas ettiği, bir merkez yerel dengesi kuruldu Türkiye’de. Tayyip Erdoğan, İstanbul seçimini kabul etmeyip seçimi yeniledi, çok daha büyük bir fark ortaya çıktı. Bunların hepsi, yani son seçimi CHP’nin adayı ve İmamoğlu kazanmıştı, bu siyasete denge getirdi. Biz o denge ile 2023 Cumhuriyetin 100’üncü yıl seçimlerine gittik. Şimdi o seçimleri, öyle oldu, böyle oldu. Oraları çok tartışıldı ama kazanmamız gereken bir seçimi kaybettik. Şimdi yeniden bir umutsuzluk vardı. Seçmenimiz büyük bir duygusal kopuş yaşıyordu. Sandığa küskünlük, bir daha sandığa gidilmeme noktasında çok söylemler varken, CHP diğer partilerde olmayan bir parti içi demokratik mücadele ile seçimli bir kurultaya gitti ve seçimli kurultayda değişim söylemimizle, kurultaya kadar olanları unutarak, temiz bir sayfa açarak, partiyi bütünleştirerek, önceki bütün genel başkanlarımıza olduğu gibi Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na vefa duyarak, minnetlerimizi ifade ederek, yeni bir süreç başlattık. Şimdi bu şartlarda yerel seçime gidiyoruz ve Türkiye bir kez daha 2018 tek adam rejiminin iktidara geldiği seçimleri 2019 Mart’ta dengelediği gibi bir genel ve yerel dengesi kuracak mı? O tartışılıyor. Burada kuracağımızı gördüler ve onun için bin çeşit tedbir alındı. Bunlardan bir tanesi Tayyip Erdoğan kendi ittifakına sarıldı. Millet İttifakı’nın bileşenleri gayretlerimize rağmen, kendileri açısından saygı duyduğumuz gerekçelerle ittifaktan çekildiler. Birçok yerde yarışıyoruz. Bir önceki seçimAKP’ye kaybettirmek için kayıtsız şartsız muhalefete destek vereceğiz diyen o günkü HDP, bugünkü DEM, stratejisinden vazgeçti. Kendi adaylarını çıkardı. Seçimin böyle bir güçlüğü de var.
İTTİFAKIN KURULAMAMASINDA İKTİDARIN PARMAĞI VAR MI?
CHP’yi yerel seçimlerde yalnızlaştırmak üzerine AKP, MHP uğraşıyor, devrin devlet uğraşıyor. Devletin bütün organları uğraşıyor. Devlet ve parti ayrımı ortadan kalktığı için. Hepimiz vergi veriyoruz. Bugün mitingime gelen on binlerce kişi vergi veriyor. Onların vergileri ile TRT fonlanıyor. Onların vergileriyle TRT çalışıyor. Devletin televizyonu, kamu televizyonu 20 gündür reklamımızı yayınlamıyor ki reklam bir Barış Manço şarkısı, telifi ödenmiş, içinde Ekrem Başkan’ın esnafın kepengini kaldırdığı, Mansur Başkan’ın dayanışma belediyeciliğine davet ettiği bir kadının veresiye defterini kapatmasını alkışladığı, İzmir Cemil Tugay’ın genç kızlarla, kadın öğrencilerin gitar çalışına eşlik ettiği, emekçilerin Candan Yüceer tarafından ziyaret edildiği, topuklu efenin sera ziyareti yaptığı bir filmi hukuki inceleme yapıyoruz diye 20 gün tuttular. AKP’nin filmini bir günde yayına aldılar, bizimkini almıyorlar, şimdi diyorlar ki mart ayı için rezervasyonlarımız dolu. Kamu yayıncılığı, parası ile reklam yayılamıyorlar. Korkunç süreçteyiz. TRT bunu yapıyorsa, arka tarafta MİT ne yapmıyor? Kimseyi yıpratmamak, devletin kurumlarını yıpratmamak için yaşadığımız bazı şeyleri söylemek istemiyorum ama ne kurumlar neler yapıyor. CHP bu seçimi bu sefer tek başına ki aslında tek başına değiliz. Cumhur ittifakının karşısında Türkiye ittifakı var. Türkiye ittifakı ki geçen seçimde Millet İttifakı’na İstanbul’u kazandıran, İstanbul ittifakının çok önemli kısmını kapsıyor. Çünkü insanlar değişmedi. Saraya itiraz değişmedi, tek adam rejimine itiraz değişmedi. Sömürü düzeni değişmedi, Bahçeli’nin tutumuna itiraz değişmedi. Buna rağmen geçen sefer birlikte olduklarımız, bizimle birlikte değiller. Başka adayları var. Ama, gözünde, gönlünde, yakasında güneş olan iyi insanlar. Milliyetçi demokratlar. Muhafazakar demokratlar. Kürt demokratlar. Kürt’ü, Türk’ü, Laz’ı, Çerkes’i hep birlikte durma iradesi gösterirse biliyor ki bu rejime karşı dengeyi kuracak. Biz o dengeyi kurmak için sahadayız ve bunu başaracağımıza inanıyoruz.
İSTANBUL’DA BU SEÇİM GENEL SEÇİM HAVASINDA MI GEÇİYOR?
İstanbul 3 imparatorluğa başkentlik yapmış bir şehir. 16 milyon nüfuslu bir şehir. Medyanın, finans çevrelerinin burada olduğu bir şehir ve Tayyip Erdoğan’ın ifadesiyle, İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder diyordu ve çok olağanüstü şartlarda, İstanbul seçimleri Türkiye seçimi gibi algılanıyor. Bu normal. Benim mitinglerimin ana konusu başta emekliler. Asgari ücretliler. Yoksullar. Kent yoksulluğu, güvencesizler, işçilerin durumu ve buna karşı eğer 31 Mart’ta, daha doğrusu 1 Nisan’da bu hükümet her şeye rağmen yine bu seçimlerden güçlenerek, gücünü koruyarak, ceza almadan çıktım derse ertesi gün yapılacak bir şey yok. Bir şey yapılacaksa bir gün önce yapılacak, 31 Mart’ta. O açıdan emeklileri, emekçileri, güvencesizleri, mavi ve beyaz yakalı, gri yakalı bütün emekçileri bu seçimlerde evet yerel yönetici seçilecek. Onu çok kıymetlendiriyorum. İnsanların beldesini, ilini, büyükşehrini kimin seçeceğine adayların profillerine, geçmişte yaptıklarına bakarak, adayların profillerine bakarak karar vermeli çok kıymetli. Ayrıca bu yerel seçim bu hükümetin eğer biz her şartta, bunlar 10 bin lira yapmış en düşük emekli maaşını, iktidara geldiği gün 1,5 asgari ücretmiş, 26 bin liraymış bugünkü parayla. Şimdi 10 bin lira yapmış, yine de seçim kazanıyorum derse önümüzdeki 4 yıllık süreçte bu Mehmet Şimşek’in ağzından çıkardığı, diyor ya kemer sıkılacak, sıkı para politikası yani acı reçete, acı ilaç. Bunlar acı ilacı saray müteahhitlerine içirmiyorlar ki, bunlar acı ilacı beşli çeteye içirmiyorlar. Bunlar acı ilacı yine gidecekler emekli, emekçi, çiftçi ve esnafa içirecekler. O yüzden 31 Mart gününün böyle de bir önemi var.
ANA MUHALEFET PARTİSİNİN EMEKLİLER İÇİN ATACAĞI ADIMLAR NE OLABİLİR?
Biz Meclis kapanmadan bir hafta önce, Meclis’i kapatmayın, 3 gün daha çalışalım. Emekli kart çıkaralım. Emekli karta 7’şer bin lira seyyanen zam verelim. En düşük emekli maaşı 17 bin liraya gelsin. Ayrıca bu emekli kartın elektrik, su, doğalgaz faturalarında yüzde 25-40 arasında indirim uygulansın. Yani hiç olmazsa bu zorlu dönemi kolay geçirsin emekliler. Yapın bunu dedik, bir hafta daha çalışalım. Yapmadılar, kapattılar. Geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklama ile emeklilere yapacağının enflasyonu tek hanelere indirmek olduğunu, emeklilerin o süreçte rahatlayacağını söylüyor. Tabi bu büyük bir kandırmaca. Kendi programlarına göre enflasyon 2026 yılının üçüncü çeyreğinde tek haneye iniyor. Görünen o ki 2028’den önce enflasyonu tek haneli rakama indirmeleri zaten olası değil. Emekli için ipe un serdi Tayyip Erdoğan. Seçimleri şu andaki trend lehimize görünüyor. Seçimleri başta İstanbul’da kaybettiğini gördüğü, emin olduğu anda yapmak ister mi? Meclis’i aç derse açarız. Zam yapayım mı derse ver deriz. Çünkü sonuçta emeklinin cebine konacak her para bizi memnun eder ama önümüzdeki 20 günde böyle bir ihtimal görmüyorum açıkçası.
ERDOĞAN’IN AÇIKLAMALARI?
‘Özgür Efendi’ ifadesinden rahatsız değilim. 20 gün, bir ay düşündü ne diyeceğini. Bir ara CHP’nin malum genel başkanı diye bir, iki söyledi. En sonunda bula bula efendi buldu. Efendi herhalde bizim efendiliğimizden. Özgür Efendi diye bir laf bulduysa, desin varsın. Bir problem yok. Türk filmlerinden geçen Zübük’ü hatırlattı. Zübüğün kelime anlamına bakıyorsunuz, çıkar elde edebilmek için her şeyi göze alan kişi diyor. Egoist, narsist kişilikli birisi filan diyor. Şimdi durduğumuz yer belli. Tayyip Erdoğan bir seçim kazanmak için gün oluyor Öcalan’dan getirip mektup okutuyor. Gün oluyor Osman Öcalan’a kamera yolluyor. Öbür gün MHP ile kol kola giriyor. Hüda-Parcıları hapisten çıkarıyor, hepsinin cezalarını affediyor, seçilme yasaklarını kaldırıyor, kimini milletvekili yapıyor, Hüda-Par davasının avukatını ve sanıklarını, Hizbullah davasının baş avukatını milletvekili yapıyor, sanıklarını belediye başkan adayı yapıyor, milletvekili yapıyor filan. Her şeyi göze alıyor. Bir gün milliyetçiliği ayaklar altına alıyor. Bir gün milliyetçi, muhafazakar bir partinin lideri oluyor. Öbür taraftan egoistlik, her şeyi ben bilirimcilik filan. Arkadaşlar dedi ki bu sözlüğü yollayalım, okusun dedi. Ben de dedim ki, sözlüğe ne gerek var. Ayna yollayın, baksın aynaya, zübük kimmiş görsün. Güldük, geçtik. Samimi bir dini inancı olmadığı halde dini oy toplamak için kullanan Aziz Nesin’in Zübük’ünü öyle etrafına zübük diyerek geçiyor. Bugün söyledikleri de, hepsi çaresizliğini gösteriyor. Siz bir ülkenin Cumhurbaşkanı olacaksınız, iktidar partisinin genel başkanı olacaksınız, seçimlere 21 gün kalacak, ana muhalefet partisinin genel başkanı sizinle polemik yapmamak için… Benimle kavga etmek için can atıyor. Ama bir sıkıntısı var. O benimle kimlik siyaseti üzerine kavga yapmak istiyor. Benimle, CHP ile en çok kavga yapmak istediği, en kendini rahat hissettiği alanlarda kavga yapmak istiyor. Ben onunla kavgayı göze alıyorum ama o konularda değil en düşük emekli maaşında kavga ediyorum. Çiftçiye yaptığı, bugün 500 bin ton pirinç ithal etmiş. Türk çiftçisinin pirincini almıyor. Uzunköprü’deki çiftçiyi perişan etmiş. Onun üzerinden kavga ediyorum. Yüzde 1 vermesi gereken destekleme primlerini verse 256 milyar verecekken, 80 milyar ödemiş. 178 milyarın peşine düşüyorum. Kur korumalıya verdiğin bu parayı çiftçiye vermedin diyorum, emekçilerin hakları üzerinden kavga ediyorum, böyle olunca da sinirleri bozluyor. Bu sefer onu mu yapalım, bunu mu yapalım diye.
ERDOĞAN’IN ‘BU SON SEÇİMİM’ SÖZÜ
Onu konuşmak istiyor. Ben emekli konuşmak istiyorum, o Cumhurbaşkanının son seçimini. Hatta kendi orta yaptı. Bozdağ getirdi, Meclis bir daha seçim getirirse olur. Onu konuşmak istiyor, ben emekliyi, yoksulluğu konuşmak istiyorum. Ben zamları konuşmak istiyorum. Daha önce yaptı. Geçtiğimiz seçimlerde bir daha yaptı, son seçimim diye. Bunun son bir kez daha oy verelim filan. Biliyorum, açsın, yoksulsun, işsizsin, güvencesizsin ama bu son seçimimiz, beni terk etmemelisin filan diye de bir duygusal tarafı da olabilir. Onu kendi yapıyor, ölçecektir, bakacaktır. Biz onlarla meşgul değiliz.
ERDOĞAN, CHP’YE NEDEN DEM PARTİ ÜZERİNDEN YÜKLENİYOR?
2023 seçimlerinde işleyen, kullanışlı propaganda aygıtını kaybetmek istemiyor. Orada biliyorsunuz montaj videoya kadar tenezzül ettiler. Demokrasilerde, pragmatizm, faydacılık filan ama tutup montaj videoya tenezzül etmezsiniz. Dünyanın hiçbir demokrasisinde, gelişmiş demokrasinin hiçbir yerinde kimse rakibini alt etmek için yalan videoya tenezzül etmez. Bir yandan o ekonomide zam, zam, zam yapıyor. Zamlar konuşulmasın diye DEM, DEM, DEM demeye başlıyor. Ben zamdan dem vurmak istiyorum, o deme zam koymak istiyor. Bunun üzerinden tartışma yaratmak istiyor. Biz itiraz ettik, bu oyuna gelmeyeceğimizi söyledik. Biz DEM ile kongremiz bitti, DEM’in eş genel başkanları aradı beni, ayrı ayrı sağ olsunlar. Tebrik ettiler. Bir Eş Genel Başkan yüz yüze ziyarete geleceğiz dedi. Bir süre bekledikten sonra, biraz zaman geçince fark ettik ki onların kongresi bizden önce olmuş. Genel Başkanımız kongre telaşında onları ziyarete gitmemiş. Partilerin birbirine nezaket ziyareti. Ben gittim. Sonra da onlar bize geldi. Kamuoyunun önünde, basın toplantımızı da yaptık. Bana partinizde bir şeyle övünme hakkınız olsa, ben derim ki CHP geçen bayram ve ondan önceki bayramlarda tüm siyasi partilerle bayramlaşabilen tek parti. Bu önemli bir şey. Şimdi AKP ve MHP, DEM ile bayramlaşmıyor. İYİ Parti ile de bayramlaşmıyor, MHP filan. Peki, DEM ile bayramlaşmıyor da bayramdan önce veya bayramdan sonra Meclis’te arka odada ne oluyor? DEM’in grup başkanvekilleri geliyor, doğal olarak, olması gerektiği gibi AKP grup başkanvekilleri ile bayramlaşıyor, sarılıyorlar. HDP Meclis Başkanvekili yönetiyor oturumu, ara veriyor. Grup başkanvekillerini arkaya çağırıyor, zaman yok. Zaten öyle dışarıya çok gidilmez. Usuldendir, adettendir masa kuruluyor. Yemeği de o ısmarlıyor, parasını da ödüyor. Yanında MHP’nin, AKP’nin grup başkanvekili oturuyor. Bayramsa sarılıyor, öpüşüyor, ayrılıyorlar. İçeride bunlar oluyor, dışarıda riyakârlık, sahtekarlık oluyor. Biri çıksın desin ki bana, biz bayramlaşmıyoruz, içeride de bayramlaşmıyoruz desin. El de sıkışıyorlar, öpüşüyorlar da sarılıyorlar da. Haftada 3 akşam birlikte yemek yiyorlar Meclis’te, arka odada. Ben DEM Partisi ile siyasi ilişki yürütüyorum, herkesle yürüttüğüm gibi. Bunlar arkada her şeyi yapıyorlar ki bu benim gördüğüm. Bir de görmediğim yerde başka temasları olabilir. Her partinin her parti ile olabilir. Ama kendi seçmenlerine görüşmüyoruz, konuşmuyoruz diyorlar. Biz onlarla bayramlaşmayız diyorlar, onlar terör örgütünün uzantısı, biz onların kanlı ellerini sıkmayız diyorlar. İçeride el ele, diz dize oturuyorlar. Böyle bir riyakarlık, sahtekarlığı yapıyorlar, yapmıyorlarsa yapmıyoruz desinler. Buradan söylüyorum. Bu kadar net. Türkiye ittifakı ile ilgili temas etmek isterdik. Çiçekleri yaptırdık, gittik. Boş döndük. Türkiye ittifakını biz seçmenin vicdanını sandıkta kurmasını bekliyoruz. Bu net. Seçmenin vicdanı sandıkta birleşecek. Biz İYİ Parti ile görüşme yapmak istedik, onlar görüştüler, olmaz dediler.
GELECEK, DEVA VE SAADET’LE TEMAS OLDU MU?
Mesele Gelecek Partisi’nin seçim stratejisini açıkladılar. Onlar birçok farklı yerlerde farklı adaylar destekliyorlar. Kendilerine göre tutarlı bir çizgi içindeler. DEVA Partisi birçok yerde kendi adayını gösterdi. Saadet Partisi’nin bazı yerde aday göstermesi bizim lehimize. Bazı yerde göstermese lehimize. Ufak tefek temaslar var ama kurumsal olarak Ankara’da oturup bir masa kurup anlaşmak yerine, Temel Başkanımızla, Sayın Karamollaoğlu ile bir çay sohbeti yaptık. Bizi ziyarete geldiler. O ziyarette şey dedik, burada ittifak olmaz ama yerelde yerel örgütlere yetki verelim. Eğer anlaşabiliyorlarsa, birbirlerine katkı sağlayabilecek ya da birbirlerine zarar vermeyecek. Belli yerlerde belli temaslar, ufak tefek paslaşmalar filan var ama bu böyle bir olması gerekenin yüzde 1’ini geçmez.
BURSA VE BALIKESİR…
Ben Balıkesir’e gitmeden önce İYİ Parti’nin önce yetkilileri ile arkadaşlar görüştü, sonra ben Sayın Genel Başkan ile bir araya geldiğimizde Ahmet Akın’ın özel durumunu hatırlattım. Kendisi düşünülmesi gerektiğini, arkadaşlar konuşsunlar filan diye nezaket gösterdi. Orada yol alınmadı, bir kez de özel telefon açtım, orada da yol alamadık. Biz geçen seçim Ahmet Akın’ı aday çıkardık. Ahmet Akın, Balıkesir’de CHP seçmeni dışında da kabul gören bir isim olarak yapılan ilk anketlerde çok açık farkla kazanıyordu. O günlerde İYİ Parti önce Balıkesir için talepkar oldu ve çok ısrar ettiler. Sonuçta İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Antalya’da bizi destekleyen bir parti Balıkesir, Manisa, Denizli’yi çok ısrarla istedi. Partimiz karar aldı, Ahmet Akın gık demedi. Ağlaya ağlaya 15-16 puan farkla öndeyken Balıkesir’i verdik. İsmail Ok’u aday gösterdiler ve İsmail Ok’u Balıkesir’i, elleriyle AKP’ye verdi. Sonra ne oldu, o İsmail Ok partisinden istifa edip, AKP’ye katıldı. Bu seçimde de yeniden AKP tarafından Balıkesir’de adaylaştırıldı ve milletvekili yapıldı. Bir siyasi yankesiciliğe, milli irade hırsızlığına uğradı Balıkesir. Hem Ahmet Akın mağdur bir de Balıkesir halkı mağdur. Meral Hanım geçen kızdı. Onu kızdırmak istemem. Balıkesir’de geçen seçimi yaşayan, gören herkesin vicdanına bıraktık. Balıkesir’in seçmeni, İYİ Parti’nin iyi insanları ki, benim aram hepsinden çok iyidir, Ahmet Akın’ın benden de iyidir. Sandıkta Balıkesir ittifakını kuracaklar, bu işi halledecekler diye düşünüyoruz. Balıkesir yüksek fırsat illerinden, Bursa yüksek fırsat illerinden. Düşük fırsattan orta fırsata, şimdi yüksek fırsata geçti son ölçümlerde. İyiye gidiyor.
HATAY…
Yüksek riski de gördük, orta riskten düşük riske doğru ilerledik şu anda. Yani Hatay’da artık kafa kafaya bir durumdayız. Lütfü Savaş her geçen gün trendini kendi söylediği gibi artırıyor. Kendi umduğu gibi artırıyor.
İSTANBUL, ANKARA, İZMİR…
Ankara’da, bunu sakın kimse seçmene saygısızlık olarak düşünmesin ama bu anket firmalarının deyimiyle Ankara’da büyükşehir belediye başkanlığı yarışı bitti. Son kararı 31 Mart’ta seçmen verecek. O ne derse o olur. Rekor oyla geliyor. Artık Ankara’da karşı kampanya yürümüyor bile. 60’ı zorlar denen Mansur Bey’in, yarın öbür gün geride kalırsa şey olmasın ama 65-70 arası oya doğru gittiği söyleniyor. Ankara’da yarış büyükşehir belediye meclis çoğunluğunu garanti şekilde sağlayıp, sağlayamama. CHP, yıllardır 2’ydi geçen seçim 3 belediyemiz var. Şu anda 8 belediye, 10 belediye alma noktasında filanız. Ankara’da inanılmaz ivmelenme var. Etimesgut, Mamak çok iyi. Gölbaşı çok iyi. Keçiören’de birkaç puan öne geçmiş durumdayız. Beypazarı alınıyor filan. Polatlı Belediye Başkanı bize geçmişti, adaylaştırdık. İstanbul’da herkes bildiği için KONDA’nın anketi ki 7 puan önde. İstanbul, Ankara, İzmir’de risk görünmüyor. İzmir’de şöyle bir şey var. Büyük bir değişim ateşi yaktık İzmir’de. Hatta size bakarak anlatayım. Cumhuriyet tarihi boyunca İzmir’deki kadın belediye başkanı sayısı 6. 3’ü de bu dönem. Bu dönemde seçilecek yerden 9 adayımız var. 20 bin, 30 bin nüfuslu ilçelerde değil İzmir’in 4 büyük ilçesinin üçünde. Karşıyaka, Konak, Karabağlar’da kadın aday gösterdik. Toplam 9 kadın aday gösterdik. Bu 9 kadın aday çok büyük metropollerde var. Geleceğin İzmir’den kadın yerel yöneticilerini, büyükşehir belediye başkanını, ileride iktidarımızın kadın bakanlarını yetiştirdiğimiz çok kuvvetli CV’lerin olduğu bir yer. İzmir’de 40 yaş altında 12 belediye başkan adayı var. Bugün Kartal’daydık, 32 yaşında seçtiğimiz Gökhan Yüksel bugün ikinci kez aday. Ama İstanbul Tuzla’da 31 yaşında, Avcılar’da 32 yaşında. Caner Caykara ve Eren Ali Bingöl arkadaşlarım adaylar. Bir ara CHP şöyle bir şeye düştü. 35 yaşında birini aday yapmak istiyorsun, tecrübesiz yapamaz. Yahu Deniz Baykal 35 yaşında milletvekili, 36 yaşında Maliye Bakanı. Ahmet Taner Kışlalı, 38 yaşında Kültür Bakanı. Bülent Ecevit, 36 yaşında Çalışma Bakanı. CHP, 1970’lerde bunu yapmış. Bugün geldiğimizde CHP’nin kadınları ve gençleri. Aday gösteriyorsun, 35 yaşında yapamaz, çok tecrübesiz. O yüzden buna inat, İzmir benim 10 yaşından beri yatılı okuduğum, üniversiteyi okuduğum, askerliğimi yaptığım şehir olarak İzmir’de büyük bir değim ateşi yaktık. İzmir’de bir büyük değişim yaptık. İzmir’de benim gönlümden bir büyük rekor geçiyor. İlçe belediye sayısı açısından. Keşke 30’da 30. 30’da 28 olsa. 30’da 26 olsa. Ama iyi bir noktaya geleceğimizi görüyorum. İzmir’de büyükşehirde her geçen gün ivmelendik. Farkı açıyoruz. İzmirli CHP’ye hep sahip çıkıyor ama bu sefer İzmir’in sokağında şu var. İtirazlarımız, beklentilerimiz duyuldu. İzmir’i bambaşka bir kent haline getirecek bir müthiş ekip. İzmir’de bu dönem hem seçimde, hem de yönetimde 5 yıl boyunca devrim yapacağız. İzmir beklediği atılımı bu dönem gerçekleştirecek.
TUNÇ SOYER’İN İSTANBUL SEÇİM ÇALIŞMALARINA KATILMASI
Cumhuriyet Halk Partisi Jandarma Komando Tugayı değil. O yüzden ‘sus’ deyince susup ‘dur’ deyince durmaz herkes. Bu parti çok sesli bir parti. Açıklamaların partiye zarar verecek, kişilik haklarına saldıracak, kavga edecek, partiyi güçsüz gösterecek bir tarafı olmadıktan sonra bence bu tip ufak tefek şeylerde sorun yok. Geçen hafta Ekrem Başkan beni aradı. Tunç Başkan’ın aradığını gelip bir gün birlikte çalışmak istediğini, kendisinin takvimime bakayım dediğini, bu konuda mahsur olup olmayacağını sordu. Dedim ki ‘bir mahsuru olmaz’. ‘Peki’ dedi ‘İzmir’de çalışıyor mu?’ ‘Çalışacak inşallah’ dedim. Serzeniş haklı. Hiç evirip çevirmeyelim. İzmir’in Büyükşehir Belediye Başkanı bir önceki seçimde bir önceki başkanın yerine geldi. Bir önceki başkan Aziz Kocaoğlu, aday gösterilmedi. Topuyla tüfeğiyle Tunç Soyer için çalıştı. Hepimiz çalıştık. Ben Tunç Soyer’in adaylaşmamasının gerekçesi olan anketi kendisiyle paylaştım. Anketteki durumunu diğer aday adaylarının niçin adaylaşmadığını, Cemil Bey’in durumunu gösterdim. Sonra kendisine bir görev teklif ettim uluslararası. Çünkü kendisi benim yatılı okuldan büyüğümdür. Çok iyi Fransızca bilir. Uluslararası ilişkilerde çok başarılı bir yerel yöneticidir. O da bundan onur duyduğunu, değerlendireceğini, 1 Nisan’dan sonra böyle bir görevin benim kendisine böyle bir güven duymamdan memnuniyet duyduğunu ifade etmişti. Sonra geçen bir süre içinde bir başka siyasi değerlendirmesi olmuş olacak. O görevi kabul edemeyeceğini, genel siyaset yapacağını söyledi ve o aşamadan sonra İstanbul’a. Şimdi bu aşamada İzmir’de Tunç Başkan’dan beklenen bütün gücüyle Cemil Başkan için ve partisi için çalışmasıdır. Şimdi onu yapmadan İstanbul’a gelmenin İstanbul’da kapılar açık gelebilir. Artık buradan sonra İzmir’de üstüne düşeni yapması lazım. Öbür türlü hoş olmaz, doğru olmaz. Partililik kimliğiyle bağdaşmaz. Serzeniş haklı ben telafisinin hemen geleceğini düşünüyorum.
“BEN KİMSEYİ DEĞİŞİMCİ DİYE ÖDÜLLENDİRMEDİM, DEĞİŞİMCİ DEĞİL DİYE DE CEZALANDIRMADIM”
Bu söz edenleri adaylaşmamalarına buldukları bahane ve yanıltıcı iletişim çok net. Ahmet Akın, Kemal Bey’in Genel Başkan Yardımcısı. Bursa Büyükşehir Belediye başkan adayımız Kemal Bey’in en büyük destekçisi. Adana Zeydan Başkan kurultayı bana zindan eden kişi. Mersin, bir tane oy almadım. Aday. Aydın gittiğimde delegelerle dahi görüşememiştim. 2 oy aldım herhalde ama Aydın Büyükşehir belediye başkanımız aday. Bunun yanında Antalya aday yani hangi birini sayayım? Hepsi aday aday aday. Çünkü bizim belediye başkanlarımız iyi başarılı belediye başkanı, hepsi aday gösterildi. Veya İstanbul ilçelerinde bazı arkadaşlar dedi. Mesela Silivri belediye başkan adayımız. İstanbul İl Kongresinde kurultayda karşımızdaki en net arkadaşlardan biri, anketten o çıktı. İkinci sıradaki arkadaş değişimin en sağlam neferlerinden biri. Kusura bakma dedik, ikinci sıradaki arkadaşımıza, bu aday kazanacak. Yarın o adayı desteğe gidiyorum. Ama şimdi şöyle bir kural var mı? Kemal Bey’i destekleyen herkes yeniden aday gösterilecek, gösterilmezse ‘Ben Kemal Bey’in yanındayım diye gösterilmedim’. Bu bana da haksızlık Kemal Bey’e haksızlık yani böyle bir şey olmaz, partiye de haksızlık. Mansur Başkan dahi Kemal Bey’e imza vermişti. Ekrem Başkan dışında hangi Büyükşehir Belediyesi beni destekliyordu da? Ben tamamına yakını neredeyse adaylaştırdık. Yani o yüzden hiç bu işlerde böyle o bana sorulacak soru değil, ben kimseyi değişimci diye ödüllendirmedim, değişimci değil diye de cezalandırmadım.
ALEVİLİK ÜZERİNDEN YARATILAN TARTIŞMALAR
Ben bugün Şahkulu Dergahı Başkanı’yla açılış törenindeydim. Alevi yurttaşlardan aldığım alkışı, Sünni yurttaşlardan alamıyorum. Alevilerin coşkusu her zaman Sünni seçmenden fazla. Benim Alevilerle aram çok iyidir. Şimdi doğru da değil, şu Alevi bu Alevi demek ama. Geçmişteki Alevi oranıyla bugünkü Alevi oranında anlamlı bir fark olduğunu düşünmüyorum. En son mesela Çankaya Belediye Başkan Adayı Hüseyin Can Güner, benim de avukatım. 31 yaşında bir genç arkadaşımız. İnanılmaz liyakatli ve Alevi bir arkadaşımız. Yani benim kendi avukatım benim özel kalemim, Alevi. Bizim partide böyle şeyler yoktu. Bunun parti içi siyasete alet edilmesi, sakın siz alınmayın gazeteci toplumdaki soruyu sorar, toplumda konuşturuyorlar. Çok berbat bir grup var. Bu grubun içinde gerçek kişiler var. Bu grubun içindeki gerçek kişilerin en büyük zararı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na. Abuk subuk paylaşımlar. Yok Alevilere şunu yaptılar, bunu yaptılar. Yok 1 Nisan’dan sonra şunu yapacağız, bunu yapacağız. Ben bunların hiçbirisiyle meşgul değilim ama çok fena çok şuursuz şeyler var. Bir de Alevilere saldıranlar var. Her biri birbirinden berbat yani her biri birbirinden berbat. Gerçek Cumhuriyet Halk Partili değil ama nereden bu partiyle ilintilendiyse bir de böyle puslu havayı seven birtakım kişiler.
BURCU KÖKSAL’IN AÇIKLAMALARI VE SONRASINDAKİ SÜREÇ
9 yıldır Cumhuriyet Halk Partisi grubunu yönetiyorum. Görevimi teslim ettim yerime 3 grup başkanvekili seçildi. Ben Grup Başkanı seçildim. Ama genel başkan grup başkanvekili gibi bir Belediye Başkanı gibi veya bir Genel Başkan Yardımcısı gibi değil, belli bir sözü söylediğinde o iş orada biter. Ben Burcu Köksal’ı bu sürecin sonunda partiden kaybederek ki Afyon’da seçime alıyor, almaya doğru gidiyor. Zaten esas telaş ona sürekli saldırmaları o yüzden. Benim tarafları dinlemem, tansiyonu yönetmem, düzeltme yapılacaksa yapmam yaptırmam. En sonunda Burcu Hanım bir düzeltme yaptı. Ama tabii bu süreçler iyi yönetilmesin diye gayret edenler var. Mesela o gün ben Burcu Köksal'la telefonla konuştum. Dedim ki ‘Burcu böyle bir laf çıkmış’. Ben aşağıdaydım. O gürültü içinde duymadım. Uşak’a geldim. Yarım saat, 45 dakika sonra. Bunu düzeltmek lazım dedim. Tabi sayın genel başkanım dedi. Ben düzelttim. Bu ayrımcılığa varabilecek söylem. O yüzden hızlı şekilde düzelttim. Burcu, milliyetçi hassasiyetleri yüksek bir arkadaşımız DEM Parti ile birlikte yöneteceksiniz lafından kurtulabilmek için yaptığı iş olmadık yerlere gitti. Süreci sakin ve doğru yönettik. Ekrem Başkan ile birkaç kez konuştuk. Ekrem Başkan’ın hep söylediği gibi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Kürtlerin de belediyesi, Kürtlerin de oy vererek seçtirdiği ve Kürt seçmenin memnun olduğu bir Belediye Başkanı. Keza Mersin öyle keza, Adana, öyle ve birçok ilde Kürt seçmenin desteği kritik. Kaldı ki bir oyları dahi olsa o bir oyun verilecek olması çok kıymetli. Ama siyasetin yarısı münakaşa ise yarısı müzakeredir. Bir yöneticinin üstüne düşen iş esas olarak hele hele mesele kendi partisi ise, tansiyonu doğru yönetmektir. Bir milletvekili kaybetmek, bir belediye kaybetmek, partinin seçime giderken bir eksiklik yoksa bir belediye eksik fazla bir şey olmaz ama seçime giderken bir ayağının tökezlemesi bileğinin burkulması hoş bir şey değildir. O işi küçük aksamayı toparlamak daha iyidir. Benim değişim o gerçek yönetici öyledir. Ben yöneticilikte, siyasette göründüğümden çok daha yumuşak, daha uzlaşmacı ve biraz daha müzakereciyim. Hiçbir kompleksim yoktur. Yani kendine güvenmeyen kompleks adam işidir. Biz Tayyip Erdoğan’ı yenecek, onun iktidarına son verecek bir Genel Başkan arıyoruz, bir sosyal demokrat arıyoruz. CHP’nin ve sosyal demokratların ihtiyacı olan lider, çalışkan, birikimli, derdini, meramını iyi anlatabilen şartların içinde tartışma ortamını sürdüren, verilen kararı doğru uygulayan liderdir. Burcu Başkan’ın ilk açıklaması kabul edilemez ama bütün taraflarla konuştuk, meseleyi hallettik ve bütün açıklamaların hüküm cümleleri düştü artık ve ondan sonra yolumuza gidiyoruz. Kimseye ayrımcılık yapmayacağını, belediyenin kapısının siyasi görüşü etnisitesi, mezhebi ne olursa olsun herkese açık olacağını söylemesi ilk yaptığı açıklamanın telafisi niteliğinde. O yüzden biz bu meseleyi Cumhuriyet Halk Partisi olarak geride bıraktık olmasa iyiydi ama oldu.
ANKARA’DA MATBAALARDA HAZIRLANAN PROVAKATİF AFİŞLER
Bazı matbaalarda yapılan bazı basımların böyle bir videosu var. Birkaç fotoğraf var, tuhaf şeyler hazırlıyorlar. Tabi normal şartlarda hukuk devletinde böyle şeylerden endişe etmeye gerek yok. Asarlar, ilçe seçim kuruluna başvurursunuz ilçe seçim kurulu polise talimat verir, itfaiye gider söker ama belediye AK Partili olunca MHP’li olunca itfaiye gitmiyor. İlçe Seçim Kurulu Başkanı rapor alıyor veya başka şey oluyor, düşüneyim diyor, süreleri uzatıyor falan ve bu provokatif şeyler kalıyor. Bunu yine kendilerine yakıştıracaklarsa bunu yapacaklarsa biz buna karşı çeşitli tedbirler alıyoruz falan ama bu biraz önce dediğim gibi bir tenezzül meselesi. Bunlara karşı en sert tepkimizi göstereceğiz. Ama yine birtakım yapıştırmalar, yakıştırmalar, montajlar veya işte amacından saptıran işler. Ankara'da bazı matbaalarda bana bir video geldi. Böyle kocaman bir pankart yazıyor. Orada işte Cumhuriyet Halk Partisi’ne yine iftira eden hakaret eden yok teröristlerle bir gösteren yok DEM’le bilmem ne yapan falan birtakım. Böyle bir hazırlıklar var. Ama hani onu kurumsal olarak alırlar, astırırlar, astırmazlar, karar o verilir, bu verilir ayrı, yani olmayan bir şeyi olmuş gibi nitelememek lazım. Ama hani bazı kanıtlar Mansur Bey’e ulaştığı anlaşılıyor. Ben de haberdar oldum onlardan. Onun dışında provokasyon her zaman mümkün. Yani hep karşılaştığımız şeyler maalesef. Hani siyaseti kirleten şeyler bunlar olmasa iyi.
“ATATÜRK CUMHURİYET’İ GENÇLERE EMANET ETTİ”
Bir kere Ankara, İstanbul İzmir’i kaybetmeyi düşünmeye çok üzülürüm. Çıkan sonucu partideki devamlılık gereği elbette üstleneceğiz. Mesela 6 ay bir sene zamanım olsaydı.. Şimdi bu seçimde kadın aday sayısını bir önceki seçimden 2 kat arttırdık. Seçilecek yerden de de 4 kata kadar artırdık. Gençte 209 tane, 40 yaş altı adayımız var ve böyle çatır çatır seçilecek yerlerde ama bunları son anda yetiştirebildik. Normalde kadın aday sayısı bizim hiç olmazsa üçte bir olmalı, yüzde elliye doğru yürüyor olmalıydı. Ben genç liderim güya Türkiye siyasetinin haline bak. 25 yaşında bana Özgür Amca diyen ön seçim birincisi var. Çankaya'nın ön seçim birincisi kadın, 30 yaş altı. Birincisi vasiyet var. Atatürk Cumhuriyet’i size mi emanet etti, ne genel başkanlara bıraktı ne Genelkurmay başkanlarına bıraktı. Atatürk dedi ki, Cumhuriyet’i biz kurduk, onu yükseltecek olan sizlersiniz deyip gençlere bıraktı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin adaylarının yarısı kadın olsa ve bu adayların yine bütün adayların kadın erkek en az %25-30’u da 40 yaş altı 35 yaş altı genç olsa. Ak Parti'den pozitif mi ayrışır negatif mi ayrışır seçmenin gözünde? Şimdi hepsi yabancı dil bilen, dünyayla ilgili, mesleğinde iyi, akademik geçmişleri olan, örgütten gelen. Biz zaten şunu demiyoruz, sadece gençler olsun demiyoruz. Hak eden kadar kadın olsun yarısı kadar. Ve gençlerle ileri yaştakilerin de bir dengesi olsun diyoruz. Bu gençler tecrübelendiğinde bambaşka bir şey çıkacak ortaya. Ben çok yapısal bir sorun görüyorum. CHP çok erkek ve çok yaşlı. Ben yaşlıyım. Ama CHP’nin en genci benim. Genç lider genç lider, 49 yaşındayım. Dünyada 32 yaşında başbakanlar var. 34 yaşında cumhurbaşkanları var. Takır takır yönetiyorlar.
“GERÇEKTEN ZOR BİR RAMAZAN’A GİRİYORUZ”
Murat Kurum’un adaylık süreci kısaca bizim açımızdan memnuniyet verici. Böyle devam etmesini ümit ederim. Bu gece ilk sahur yarın ilk oruç ve ilk iftar Ramazan ayının öncelikle Ramazan ayına uygun geçmesini arzu ediyoruz. İslam coğrafyasında barış getirmesini, Filistin’e barış getirmesini, Türkiye’de siyasetin diline bir üslup bir adap getirmesini ümit ediyorum. Oruç tutacak, herkesin oruçları şimdiden kabul olsun. Zor bir Ramazan’a giriyoruz. Gerçekten zor bir Ramazan’a giriyoruz. Ateş pahası her şey artık. Ben geçen hafta Kırklareli’ndeydim. Konuşmamda bir leva 17 TL, eskiden işte 1 TL birkaç levaydı. Bizimkiler gidip ucuz alışveriş yapıyordu. Şimdi geliyorlar 1 TL 17 leva. Bugünkü nota da danışman arkadaşlar onu yazmış 18 buçuk oldu leva, bugün notu revize ettik. Bir buçuk lira daha leva değer kazanmış paramız karşısında. Bulgaristan’dan İvan geliyor, taşıyamayacak hale gelecek kadar haftalık alışverişini yapıyor, torbalar kopuyor. Bizim İvan’ın torbasının yanına böyle bakan İrfan Amca boş file ile eve gidiyor. Böyle bir durumla karşı karşıyayız. Mesela geçen sene en düşük emekli maaşı 60 LT zeytinyağı alırken, bu sene 29 LT zeytinyağlı alabiliyor. Yani emeklide çok ciddi bir gıda üzerinden özellikle inanılmaz bir satın alma kaybı var. Emekli maaşı açısından. AK Parti geldiğinde 8 çeyrek altın alan en düşük emekli maaşı şimdi 2 buçuk çeyrek altın alıyor. Bir tane Edirneli bugün söyledi, emekli cebindeki bir altını düşürse bütün gün onu arar. Bütün emekliler bir sefer değil, her ay 5 buçuk altın düşürüyor. Tayyip Erdoğan ceplerinden almış altını. Pide, hem %50 artmış hem gramajı azalmış %85 zamlanmış. 300 gr bazı illerde 320 gr 250, pide Ankara’da 300 gr 250 pide grama düştü, 10 lirayken 15 TL oldu. Löp et ithalatını bu kadar serbest bırakıp Türkiye’de bu sektörü batırmasalardı. Keşke bu yem süt paritesi 1,5’un altındayken zarar yazar, 1,2’den aşağı kesim başlar, 0,9 parite ile 4 ay gitti. Yani 1,2’nin altına parite düştüğü anda süt ineklerini kesmeye başlarlar. 0,9’la süt ineği katliamı oldu Türkiye'de. Şu anda süt fiyatlarının böyle artmış olmasının sebebi o. Keşke bunları yapmasalardı. Hadi et fiyatını ‘CEHAPE zihniyeti’ artırıyor kardeşim benzine mazota zammı kim yapıyor? 28 Mayıs günü seçildiğinde 19 liraydı mazot bugün 42 lira 50 kuruş, %110 zam geldi. Bunu da mı CHP yaptı? Ülkeyi yöneten iktidar. E yetkin vardı, %50 azaltabiliyordun yeniden değerleme oranını. Neden vergilere harçlara %30’lara çekme imkânı varken %66 zam yaptın, yani olacak iş değil bunlar. Ve şunu kabul edelim, yani vatandaşlarımız da bunu çok iyi bilir. Mazot benzin hem üretimin her aşamasında hem de taşımacılık ve lojistikte kullanıldığı için buna zam geldi mi iğneden ipliğe her şeye gelir. Ta Mayıs ayından bugüne kadar 8 ay geçmiş, %110 zamlanmış. Bu gelen zamlar daha hani işin öncüleri. Esas zamlar şimdi tutuyorlar, baskılıyorlar. 1 Nisan’dan sonra acı reçeteyi herkese içecekler. O yüzden benzin ve mazot fiyatına %110 zam yaparsan, zam gelmesine mani olamazsan iğneden ipliğe her şeye zam gelir.
İPTAL EDİLEN ANAYASAYA SAYGI MİTİNGİ
Biz Can Atalay meselesinde önce Meclis’te oturma eylemi başlattık. Ta ki bütçe görüşmeleri başlayana kadar 500 saat boyunca Meclis’i terk etmedik. Nöbet usulüyle gündeme getirdik. Sonrasında bir miting kararı aldık. Adalet mitinginin bütün hazırlıkları yapıldı. Bütün araçları tutuldu. Bütün hazırlıklar var. Bütün partiler ziyaret edildi. Bütün demokratik örgütleri, sivil toplum örgütleri, sendikalar davet edildi. Çok ciddi şekilde katılım var. Ama o gece Kuzey Irak’tan 12 şehit haberi geldi. O şartlar altında bir mitingi yapılmayacağını bütün il başkanları söyleyince iptal ettik. 15 gün sonra yapmayı planlıyorduk. 15 gün sonra bu sefer 9 askerimiz tekrar şehit oldu Kuzey Irak'ta. Ardından zaten tam o aşamada artık hem kış hem yerel seçim gündemi geldi. Cumhuriyet Halk Partisi’nin her hafta sonu 200 merkezde toplam biz 10 seçim yaptık. 880 merkeze ön seçim yapma yetkisi verdik, 200’ü kullandı yetkiyi. 200 merkezde ön seçim yaptık. Her hafta sonu 5 ilde 6 ilde 10 ilde ön seçim var. Nasıl getireceksiniz örgütleri? Biz çok istediğimiz ve mitinge işte yola çıkmalarına kimi şehirlerin 8 saat, kimi şehirlerin 12 saat kala miting terör eylemleri yüzünden İptal edildi. Yoksa ilk fırsatta yaparız. Yoksa mitinge karar vermiş kişi olarak neden yapmayalım yani? Yapamadığımıza çok üzgünüz. Yapacağız. 1 Nisan’dan sonra bu yerel seçim gündemi geçecek. Muhalefet yenildi, muhalefet dağıldı, muhalefet tuz buz oldu gibi bir görüntüye aman kimse sebebiyet vermesin. Biz 1 Nisan’dan sonra bir kere şunu herkese hatırlatacağız. Ben çoktan hatırlattım, hatırlatmaya devam ediyorum. Bu kadar büyük hak ihlallerine, ilk başta bir kere deprem bölgesinde barınma hakkının ihlali var. Öğrenciler için barınma hakkının ihlali var, insanlar için beslenme hakkının ihlali var. Bunun yanında bütün hakların yani özgürce haber alma hakkının ihlali var ve demokrasi ki tepki ve protesto rejimidir. Bunlara tepki gösterme hakkının ihlali var, fiilen askıya alındı. 1 Mayıs geliyor zamanında Taksim’i 1 Mayıs’a açtık diyenler. 1 Mayıs yasak diyorlar.
CHP’NİN YENİ DÖNEM TUTUMU: EN İYİ SAVUNMA HÜCUMDUR
Amerika'da Beyaz Saray’ın önünde gösteri yapabiliyorsun. Almanya'da Bundestag’ın önünde, İngiltere’de 10 numaranın önünde gösteri yapabiliyorsun. Devraldığın bu ülkede esnaf başbakanlığın önüne yazar kasa atabiliyordu. Bugün saraya 5 km kala bir kavşaktan bir tülbent atmaya kalk da bir tülbent bir kağıt mendil at kolunu koparırlar, insanları sindirdiler. Bundan sonraki 4 yılda biz bu emekliyi, bu işçiyi, bu sendikal hakları elinden alınan örgütlenmesinin önüne her engel konulan hem sarı sendikalar marifetiyle hem gerçek sendikal mücadelenin durdurulması, baltalanması, grevlerin yasaklanması yönüyle, hem kültürel hegemonyanın üzerimize gelmesiyle, diliyle biz bunla mücadele edeceğiz. Ben geçen gün söyledim, bir sürü yerde söyledim bir daha söyleyeyim, bir daha troller saldırsın. İstedikleri kadar saldırsınlar. Bana diyorlar ki emekliyi sokağa mı dökeceksin? Keşke dökebilsem dedim. Keşke dökebilsem. Emekliyi sokağa çağıracağım ben emekliyi sokağa, cam çerçeve kırmaya çağırmayacağım ki ben emekliyi hakkını aramaya çağıracağım. Ben işçileri haklarını aramaya çağıracağım, icap ediyorsa önlerine düşeceğim. Onlar yürüyorsa arkalarına düşeceğim, gerekiyorsa kollarına gireceğim. Gerekirse sırtımda taşıyacağım ama ben kim hak aramak istiyorsa bu hak arama mücadelesinin yanında arkasında gerekirse en önünde olacağım. Bu benim görevim. Bunlar darbeci korkutmasına da gelmem. Demokratik standartlar içinde en sert tepkinin, protestoların gösterilmesinin mücadelesi vereceğim. Futbol deyimiyle şunu söylemek isterim. Geriye geriye geriye doğruydu, yanlıştı, tartışmıyorum. Defansı çok geride kurduk. Kendi kalemizin önünde. 31 Mart’ta topu şöyle bir ileri vurun diyorum, bütün seçmenlere. Ben o sırada libero bütün takıma çık çık yapar ya defansı bir kere orta sahaya kadar bir almamız lazım. Sonra en iyi savunma hücumdur kardeşim, geri çekilerek olmaz, ondan sonra da hücuma geçeceğiz.
“SEÇİM AKŞAMI KİM NE DUYACAKSA ÖZGÜR ÖZEL’İN AĞZINDAN DUYACAK”
Sandık güvenliği konusunda bütün eğitimlerimizi yaptık. Bütün hazırlıklarımız tamam. Dijital sistemimizde zaten hiçbir sorun yok. Son seçimde hiçbir sıkıntı yaşanmadı. Bütün testlerini yaptık, güçlendirmelerini yaptık. İttifaksızlık zafiyet yaratmıyor, ittifak zafiyet yarattı. Geçenlerde hatta çıktı. Hatta bizim bazı arkadaşlar da o veriyi doğru kabul edip peşine takıldılar. Cumhuriyet Halk Partisi’nin 7 ilde İYİ Parti listesinden milletvekili koyduğumuz için biz 14 bin sandıkta görevli bulunduramadık, hukuken. İYİ Parti de bizim kadar kurumsal, güçlü, sandık eğitimi olan, sandık ordusu olan bir parti değil. O bir zafiyet yarattı. Şimdi seçime girdiğimiz her yerde kendi arkadaşlarımız var. Yerel seçimin avantajı iddialı olmadığınız yerde koruyacak oy meselesi değil. Çünkü bu belediyeyi kazanma kaybetmeme. İddia koyduğunuz yerde zaten örgütleriniz güçlü. Örgüte ilave aday var. Ayrıca ilave kimi yerde 15, kimi yerde 20, kimi yerde 30 belediye meclis üyesi var, ekipleri var. Yerel seçimlerde oyları korumak genel seçimlerin işte bütün Türkiye’deki sandıklarında oyları korumaya göre çok daha kolay, bütün hazırlığımız var. Hiç endişe yok. Seçmenin oy namusudur, sandığa atana kadar attıktan sonra korumak da bizim namusumuz. Biliyorsunuz bizim bir altyapımız var. Sağlıklı bir alt yapımız var. En şeffaf en hızlı bir şekilde en doğru bir şekilde seçim sonuçlarını Cumhuriyet Halk Partisi duyuracak. Ama bunu geçtiğimiz seçimde birtakım farklı yollar vardı. Hangi veriyi yayınladığımızı, hangi veriyi paylaştığımızı net şekilde ifade ederek, verileri gerekli gördüğümüz yerde paylaşacağız. Seçim akşamı kim ne duyacaksa Özgür Özel’in ağzından duyacak. Herkes çok rahat olsun.
KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN TUTUMU HAKKINDA
Kemal Bey bunu daha kaç kere yalanlasın? Yok Kemal Bey şu talimatı vermiş, Kemal Bey bilmem ne demiş yok 1 Nisancılar şunu yapıyormuş, bir o taraf istiyor onu. AK Parti’ye müzahir medya istiyor. Bir de bu tarafta Kemal Bey siyasette olmazsa biz siyasette olmayız diyen bir dar çıkar ve bir heves grubu var. Parti ile ilişkilenmiş bir grup var ama Özgür Özel'in damarını kessen Veli Ağbaba’nın damarını kessen Aykut Erdoğdu’nun damarını kessen Kemal Kılıçdaroğlu'nun, istifa etti ama Gürsel Tekin'in damarını kessen yani Bihlun Tamaylıgil’in damarını kessen, Önder Sav’ın damarını kessen CHP akar bizden. İşte damarından tam CHP akmayan bir grup arkadaşımız var. Onlar partiye bir şekilde dahil oldular. Kraldan çok kralcılar, Kemal Bey’e de zarar veriyorlar. Böyle tartışmaları köpürten bir grup var ama bunlar emin olun ne zaman gelmişler nereden gelmişler, kimmiş bunlar, ne emek vermişler, bunu bilen yok. O yüzden gerçek Cumhuriyet Halk Partililer genel başkanlarına inanır. Ben genel başkanıma inanıyorum. Genel başkanım çok net şekilde böyle bir şey yok, ben partimin başarısını isterim diyor. Kemal Bey’in lehine konuştuğunu söyleyenler, onun adına meydan okuyanlar, onun adına bir şeyler yapanların saçma sapan algıyla Kemal Bey’e de partiye de zarar veriyorlar. Ben Kemal Bey’i kritik her yere davet ediyorum. En son lansman toplantısına davet etmiştim. Ayrıca da uygun görürseniz kampanyaya demiştim. O da onu ileride düşünürüz diye söylemişti, olabilir demişti. Düşünürüz demişti. Geçtiğimiz günlerde kendisinin bir açıklaması oldu. Birtakım davetler aldım, şimdilik düşünmüyorum. Hatta şöyle bir şey de okudum, yani mevcut yönetimi gölgede bırakma gibi algılanmasın diye de iyi niyetli bir yaklaşım diye. Hiç öyle de bir şey düşünmem, Kemal Bey kampanyanın neresine ne zaman dahil olmak istese şeref verir. Bütün genel başkanlar gibi şeref verir. Bir kongrede genel başkanlığın değişmesi de Türkiye tarihinde ilk. Öyle olunca acaba bir kırgınlık mı var acaba bir başka bir şey mi var laflarından ben Kemal Bey’le el ele kol kola bir kürsüye çıkmayı çok isterim. Hiç orada bir sıkıntı olmaz ama takdir sayın genel başkanımızın.”
27.12.2024
27.12.2024
27.12.2024
26.12.2024