16.11.2023

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TEB 44. Olağan Büyük Kongresinde: Burası Benim Ana Ocağımdır

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, bugün Ankara’da Türk Eczacıları Birliği 44. Olağan Büyük Kongresine katıldı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kongrede yaptığı konuşmada, “Manisa’da, ‘baba evine helallik almaya gittim’ dedim. Atatürk’ün partisi olduğu için bizim partiye ‘baba evidir’ diyoruz. Kadın meselesine olan pozitif yaklaşıma rağmen ‘Niye baba evi’ dediler. Dedim ki, ‘acele etmeyin ana ocağına da gideceğiz.’ Madem bizi bu örgüte Nükhet Tartan getirmiş, emanet etmiştir, burası da benim ana ocağımdır, helallik istemeye geldim” dedi.

CHP lideri Özel, kongrede yaptığı konuşmada şunları söyledi:


BAŞLADIĞIM KÜRSÜDEYİM

Sayın Türk Eczacıları Birliği Genel Başkanı, önceki dönem Genel Başkanları, merkez heyet üyeleri; bana eşlik eden Genel Başkan Yardımcılarımızla, Parti Meclisi Üyelerimizle, Gölge Kabine Bakanlarımızla, salonda bulunan Türk Eczacıları Birliğinin Eczacı Odalarının Başkanlarını, Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliğine mensup, bağlı bütün kooperatiflerin Sayın Başkanlarını, yöneticilerini, kıymetli delegelerimizi, meslektaşlarımızı, değerli konuklarımızı saygıyla selamlıyorum. Hepiniz hoş geldiniz.

Benim için gerçekten çok heyecanlı, bir o kadar da gurur verici bir konuşma. Başladığım kürsüdeyim. Yıllar önce Türk Eczacıları Birliğinin bir kongresinde, Manisa Eczacı Odasının Yönetim Kurulu Üyesi olarak yaptığım bir konuşmadan sonra, Odanın Başkanı Nüket Abla’ya bu salonda bulunan bulunmayan birçok kişi ‘bu çocukta iş var’ demişti. Nüket Abla’dan sonra Eczacı Odasında Genel Sekreter oldum, Oda Başkanı oldum. Daha sonra Türk Eczacıları Birliğine geldim ve bütün hikayemde hala buraları anmaya devam ediyorum. Çünkü ben birliğin seçilmiş en genç Oda Başkanıydım. Sonra Yücel Yenilmez o unvanı elimden aldı. Seçilmiş en genç merkez heyeti üyesi ya da üyelerinden bir tanesiydi. En genç Genel Sekreteriydim ve bütün süreç boyunca bu salondaki herkesin bana emeği var. Hep birlikte mesleğimize emeğimiz var ve yürüyüş boyunca Türkiye’de 81 ilde eğer eczacı odası varsa eczacı odasına, temsilciliğin bir binası varsa mutlaka temsilciliğe uğramadan kolay kolay o il programını tamamlamam, eğer seçim zamanı ve sadece miting için gitmiyorsak bir program varsa o program dahilinde mutlaka eczacı odasına uğrarım.

BU SALONDAN ALDIĞIM GÜCÜ, DESTEĞİ HİÇBİR YERDEN ALMADIM

Biraz önce bu salonda ben içeriye girerken salondaki herkes ayağa kalktı, ayakta alkışladı. İlk bu kürsüye Grup Başkanvekili olarak çıktığımda da öyle olmuştu. Bu salonun siyasi dağılımı böyle CHP’lilerden oluşmuyor. Hani oran vermek güç ama neredeyse üçte biri, CHP’nin siyasetinin karşısında partilere oy verenlerden oluşuyordur tahminen. Belki biraz daha fazladır. Ama 81 ilde, bazen iktidar partisinin il başkanları, ilçe başkanları eczacı oluyor. Benimle birlikte olanlar oradaki ilişkiye şaşırıyorlar. Örneğin, doğuda sakın girme CHP’lileri kovuyorlar dedikleri bir eczacı, bizim il başkanının önünde beni alnımdan öptü. Dedi ki, ‘bu başka, bizim çocukların kursağından geçen lokmada bu delikanlının emeği var, mücadelesi var’ dedi. O yüzden bu salondan aldığım gücü, desteği hiçbir yerden almadım. Kendi örgütüme elbette minnettarım ama beni yetiştiren bu örgüte minnettarlığımı bir kez daha huzurlarınızda arz etmek isterim. Hepiniz sağ olun, var olun.

Birlikte çok mücadele verdik. Bundan sonra da devam edeceğiz. Çünkü bütün dünyada profesyonel mesleklerin işçileştirilmesi süreci var ve bizim eczanenin iki yanında mahallenin en saygın, en temiz, en güvenilen esnafı terzi şimdi bir AVM’nin eksi 2. katında egzoz dumanları arasında paça kısaltıyor. Yine mahallenin o kokusunu kimsenin unutmayacağı kırtasiyesi, o kırtasiyenin sahibi babasından o dükkanı devralıp orada duramadı. Şimdi o kırtasiye AVM’nin içindeki bir yerde. İnsanlar kendileri bir şeyler alıyorlar o da kasada onu okutturuyor. Bunu birçok mesleğe yaptılar. Eczacılığa da bütün dünyada yaptılar. Bize de yapmak istediler. 1970’lerde eczacılık mesleği ilacın temin edilemediği için tartışılan bir meslek haline gelmişti. Onla müdahaleyi eczacılar temin ve dağıtım kooperatifleri kurarak yaptılar ve o tehlikeyi aştılar. İlerleyen yıllarda bütün dünyadaki zincir eczanelerin en büyüklerinden bir tanesi, Türkiye’de eczacıların ilaç aldıkları alanın neredeyse yarısına hakimken devasa bir zincirle işbirliği yaptı. O büyük tehlikeyi hep beraber gördük, hep beraber mücadele ettik. Bir gün şehrimizin en güzel yerlerinde böyle yeşille mavi arası bir renkte dükkanlar yaptılar. Camına baktık içerisi eczaneye benziyordu. Four You mağazaları olacaktı. İktidara çok yakın isimler birilerini ikna etmeye çalışıyordu; fark ettik, mücadele ettik, meydanlara çıktık, söz aldık sizin onayınız olmadan geri dönülmeyecek, böyle bir kanun değişikliği yapılmayacak diye. Gün oldu eczane kapattık, gün oldu boykot yaptık, gün oldu sanayiye boykot yaptık, dünya devlerini dize getirdik. Çok önemli işleri birlikte yaptık. Yaparken de bu hikaye Özgür Özel'in kişisel başarı hikayesi değildir. Bu hikayenin çok önemli kavşaklarında, en önemli yerlerinde Mekin Tanker’den başlayarak Mehmet Domaç'ın inanılmaz emeği vardır. Mehmet Domaç'ın dönemindeki merkez heyetinin çalışkan Genel Sekreteri Sabih Tekin Çağlar'ın emeği vardır. Biraz önce sesini duyunca döndüm gördüm, çok memnun oldum, sarıldım, Betül Bilgetekin'in bu örgütün özellikle meslek siyasetinin nasıl ifade edilmesi gerektiği noktasında çok inanılmaz emekleri vardır. Biz bu emekleri görmeden bir şey söylemeye çalışırsak büyük haksızlık olur. Çok demokratik bir seçimde kıl payı 6’ya 5'lik bir seçimle biz yönetime geldik. Yönetim böyle pamuk ipliğine bağlı bir yönetimdi. Ben Genel Sekreterliği bırakıp Genel Sayman oldum. 6’ya 5’lik bir yapıyla çalıştık ve 11 sıfırlık yapıların yakalayamayacağı bir uyum yakaladık. Öyle bir uyumda Sait Yücel'in inanılmaz emeği vardır. Gözü dönmüş bir muhalefet anlayışı ortaya koysaydı bugün eczacılar, bu örgüt, bu halde değildi. O süreçte oradaki o 5 arkadaşın bizim, 5 yol arkadaşımızın, bizim 6’mız kadar meseleyi ciddi kavraması sonucunda o zorlu süreçler hep beraber yönetilmiştir. Yani yoksa öyle ben şunu yaptım, ben bunu yaptım değil. Burada fedakarlıkları, burada birlikte altından kalkışları görmek lazım.

21 Aralık mitingi Türkiye tarihinin en muazzam ve en organize meslek örgütü mitingidir. Yola çıkan her bir eczacıdan o zaman 24 bin eczacıdan tek teker teker yoklama alındığı, neredeyse nöbetçi eczacılar dışında hiçbir eczanenin Ankara dışında olmadığı, birtakım siyasi saiklerle şu il katılmaz, bu il katılmaz denen o illerin siyasi iradeye meslek siyasetinde siyasi bölünmüşlüğün mesleğe zarar vereceğini harika gösterdikleri bir süreçtir o. Herkes oradaydı bir tek günün sonunda eksiğimiz Özgür Özel'in sesiydi. Genel Sekreter olarak sesim gitmişti ve bir yerden sonra o bütün organizasyonun içinde olmama rağmen sunamamışım 21 Aralık'ı. Ama o meydandan mesleği kurtararak gitmiştik. Recep Akdağ, ‘çekiyoruz yasa değişikliğini eczacıların sahip ve veya mesul müdürü eczanelerin eczacılardır lafını. Tekrar ve olarak bırakıyoruz onlar istemeden de yasalarını değiştirmeyeceğim söz veriyorum’ demişti. Ve ondan sonra dönmüştük eczanelerimize.

Kapatma eylemleri oldu. Dörde dört heyetteyiz ve pazarlık ediyoruz bakanlarla. Bakanlar burunlarından kıl aldırmıyorlar. Ertesi sabah eczaneleri kapatacağız. Hiç unutmam, bilmeyenler için, gerçi bu salonda bilmeyen yok ama televizyonlar veriyor, canlı veren televizyonlar var. Türkiye'de eczaneler doğudan batıya doğru hani iftar saatinin değişkenliği gibi güneşin batışıyla kapanış saatleri değişir. Erzurum'da 6'da kapanırken, Kayseri'de 6.30’da, Ankara'da 7'de, orta Ege'de 7.30'a, Trakya'da 8'de kapanır mesela eczaneler. Bakanlar karşımızda taş gibi duruyorlar, kapatamazsınız diyorlar. Yarın 4 bin eczane açılır biz onlarla yol yürürüz, gelir varırsınız siz de sözleşme yapmayız diyorlar. Hesap yapmışlar. Dedik ki kapanacak eczaneler. O dönemin Çalışma Bakanı ve Sağlık Bakanının önüne notlar gelmeye başladı saat 6'da Artvin'deki eczaneler, Erzurum'daki eczaneler, Şanlıurfa'daki eczaneler kapandı. Üstüne kapalıyız diye bir afişimiz vardı. Dedik ki açmayacağınızı görsünler diye anahtarın üstüne koyun. 6.30'a Kayseri'den geldi Kayseri İl Sağlık Müdürü hepsi kapattı dedi. 7'de Ankara, 7.30'a Afyon, 8'de Tekirdağ'dan notlar gelince ne istiyorsunuz anlaşalım hadi dediler. Kamu kurum iskontosu taşıma yükünü bile kaldırttık o gün. Sonradan çamur çirkef yaptılar hala bir sürü şey oluyor ama akıl almaz bir şekilde İstanbul bir salonda bin 500, 2 bin eczacı bekliyorlardı. Hoparlörü açıp o dönemin başkanı sonucu bildirdiğinde İstanbul'da kıyamet koptu.

O günlerden bugünlere bu örgüt geldi. Bugün de bir kongre yapıyorsunuz. Birliği beraberliği bozmamak lazım. Ben mücadelenin içinde olacağım. Nerede olacağım? Yine burada olacağım. Nerede bir ihtiyaç olursa orada olacağız. Yine geleceğiz, yine gideceğiz. Belki daha da iyi olacak. Ben eczacıların emanetlerine, yani aramızdaki hukuka çok önem veririm. Onların emanetlerine çok saygı duyarım. Mesela Mehmet Domaç böyle gözlüklerinin üstünden bakarak… Aslında çok güzel taklidini yapıyorum da Ana Muhalefet Liderine yakışmaz bu vakitten sonra. Gözlüklerin üstünden böyle bakarak siyasete girin siyasete, her partide siyasette eczacılar olursa sırtımız yere gelmez diye her yerde söylerdi.

SİZİ MAHCUP ETMEMEK İÇİN ÇOK ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİM

Ben buraya geldim. Ben partinin seçildiğim dönemde tek eczacı milletvekiliyim. 2 olduk, 3 olduk, 5 olduk. Geçtiğimiz günlerde bu ciddiyetle yani adı söylenmiş ama uygulanmamış. Bu ciddiyetle dün Kıbrıs Cumhurbaşkanının Sayın Bakanım diye karşılayıp uyarladığı 18 tane bakan ilan ettim Parti Meclisimizin onayıyla. Hepsi Genel Başkan Yardımcısı. Bunların bir kere dokuzu kadın, dokuzu erkek. Bunda şeyin payı çok büyük. Biz eczacı örgütü olarak yarısının kadın, yarısının erkek olduğu, hatta bazen kadına uygun meslek falan da dedikleri bir meslek örgütünden geliyoruz ve kadınlarla çalışmanın, kadın oda başkanlarının, kadın merkez heyeti üyelerinin ne kadar başarılı olduklarını biliyoruz. Ben eşit temsile hep inandım ve eczacı odalarından başlayarak başarılı kadın başkanların merkez heyetindeki önemli başarılarını hep gördüm. En iyi örneklerden bir tanesi biricik annem Nüket Abla’dır. Öyle olunca dokuz kadın, dokuz erkek bakan açıkladık. Ayrıca iki tane eczacımız sizin meslektaşınız Cumhuriyet Halk Partisi'nde Genel Başkan Yardımcısı oldu. Bir tanesi Sayın Gamze Taşcıer; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Kurumundan Sorumlu, Gölge Kabine Bakanımız ve Sosyal Güvenlik Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız. Bir diğeri Burhanettin Bulut. O yarın burada olacak özel bir programından dolayı yok. Burhanettin Bulut, Kurumsal İlişkiler ve Basın İlişkilerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı. Biliyorsunuz arkadaşın iletişimi kuvvetli yapacak bir şey yok. Salonda herhalde Burhan'ın iletişimini benden çok daha yakından test etmiş bir sürü arkadaş vardır. Çok iyi örgütçüdür, iletişimde bir numaradır. Ayrıca sağlıktan sorumlu yani Sağlık Politikalarından Sorumlu ve Sağlık Bakanlığının Gölge Bakanı Sağlık Bakanımız Zeliha Şahbaz burada. Kütahya İl Başkanlığımızdan geliyor, meslek örgütünden geliyor.

Bundan sonraki süreçte hem sizi mahcup etmeden çalışmaya devam edeceğim. Mahcup etmemek için çok çalışmaya devam edeceğim. Hem de emanetiniz eczacılara sahip çıkmaya devam edeceğiz. Benim odama gelip odamın önünde dururken bir Eczacı Odası Başkanı, ‘kapıda bir eczacı aday adayı var’ derse onun her zaman geçiş üstünlüğü oldu bugüne kadar. Bir tanesi herhalde Giresun Milletvekilimiz… Nerede Elvan? Elvan en yakından takip etmiştir.

BUNDAN SONRA HEP BİRLİKTE MÜCADELE VERECEĞİZ

Ben odaların sahip çıktığı adaylara sahip çıkarım. Öyle tek başına gelmiş sadece eczacı diye bir eczacıya değil. Odanın imbiğinden damıtılmamışsa, ona eczacı odası kefil değilse ben kim kefil oluyorsa olsun normal statüde, ama bir eczacı odasının referansı çok önemli bir sınamadır. Örgütlü mücadeleye inanıyordur, boykot yaparken yapmıştır, sanayiye teslim olmamıştır, kuralları çiğnememiştir, yolsuzluk yapmamıştır. Eczacı Odası Başkanı şu kadar problemi olan birisine kefil olmaz. Siyasetin aradığı Greco Kriterleri, eğer bir Eczacı Odası Başkanı bir aday adayına kefilse benim kafamda tamamdır. Çok sınanmıştır çünkü o, çok gözlenmiştir. Nöbet günü 5 dakika geç kapamamış, 5 dakika erken açmamışsa, bu kamuyu yönetirken de harama el uzatmayacak demektir, yolsuzluğa bulaşmayacak demektir. Ben meseleye o yüzden öyle bakıyorum. Eczacı odalarının ne olduğunu bilerek.

Bundan sonra hep birlikte mücadele vereceğiz. Önemli sorumluluklarımız var. Meslekle ilgili zorluklar var. Bundan sonra bu salonun iradesi ne olursa olsun biz o iradeyle birlikte çalışacağız. Bugüne kadar aynı misafirhanede kaldığım Arman Üney var. Burhanettin Bulut, Adana Eczacı Odası Başkanıyken yukarıda Samsun'da da bize Arman Üney sahip çıkıyordu. Şimdi Genel Başkanımız. Bütün süreçlerde özellikle kolay bir iş değildir, önemli bir iştir. Seçici kurula o zaman da hem teşekkür ettim. Ben Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığına aday adayı olduğum bir sürede, Cumhuriyetin 100. Yılında, Türk Eczacıları Birliğinin Ömür Boyu Başarı Ödülünü, Mekin Tanker Ödülü gibi bir ödülü bana layık gördünüz, burada verdiniz. O benim için hayatım boyunca aldığım en anlamlı ve en güç veren ödüllerden biriydi. Bir kez daha Arman Başkanın şahsında hem seçici kurula, hem merkez heyetine, hem bütün örgütümüze yürekten teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun.

Neşe Gülersoy… Ben 5 yaşındayken, Manisa'da önlüğü kanlar içinde, eczanesinde yatarkenki görüntüsünü hiç unutmam. Üzerinde gazete kağıtları, bir yandan önlüğü... O günden beri benim hep aklımın bir tarafında Neşe Abla vardı. Meslek eczacılık oldu. Onun kurduğu MEDAK’tan, EDAK’tan, onun Genel Sekreteri olduğu o zaman İzmir Eczacı Odasının Genel Sekreteri ama Manisa'da eczacı, onun makamlarından çıktık buralara kadar geldik. Bu örgütü gerçekten tüm yönleriyle çok iyi tanımak lazım. O günlerde ürettikleri çözüm, bugün ayakta tutuyor. Kendimize de çok akılcı, çok mantıklı çözümleri üreteceğiz, örgütümüzle birlikte savunacağız ve doğru işler yapacağız. Ama bizim kanunumuzda, meslektaşlarının menfaatiyle kamu menfaatini birlikte telife memur bir kurumuz biz. Yani kamunun menfaatleriyle meslektaşın menfaatini birlikte koruyacağız.

Bugün Türkiye'de en bilineni SMA hastaları olmak üzere Türkiye'de nadir hastalıklar, çok nadir görülen hastalıklar. Onların ilaçları var. Yetim ilaç sorunu var bugün Türkiye'de. Fiyatından yetim düşmüş ilaç sorunu başka bir boyut. Ama nadir ve çok nadir görülen hastalıkların ilaçlarına yönelik bir politika yok. Ben Ana Muhalefet Partisi Lideri olarak üzerime düştüğü kadarıyla bundan önceki yaşadığım her bütçede karşı oy yazdım, yetim ilaç politikası yok bu ülkenin diye. Plan bütçe komisyon raporlarına yazdım, yazdırdım. Bundan sonra onu çalışacağız. Ben eczacıların bu yetim ilaç meselesine ilişkin olarak çok daha fazla inisiyatif alması, mücadele etmesi gerektiğini düşünüyorum. Yurtdışı ilaçları çok önemli. İnanılmaz bir proje, bu örgütün yüz akı bir iş. Tabii burada daraltılan kapsama rağmen hala daha orada geniş bir alan var. Ama Türkiye'de, dünya devletlerinin kendilerine layık gördüğü tedaviyi, Türkiye'deki hastalara layık görmeyen bir yönetim anlayışı var. Bununla da mücadele etmek gerekiyor.

Bunun dışında sağlık alanında Türk Eczacıları Birliği'nin ve Merkez Heyetinin Eczacı Odaları ile birlikte politika yapıcı, politika koyucu ve bunları savunuculuk çalışmalarını yapmaları ve bunu büyük bir cesaretle yapmaları gerekiyor. Bundan sonraki süreçte hem yönetimdeki meslektaşlarım, Bakanlarımız, Genel Başkan Yardımcılarımız, hem sizlerin benle doğrudan kuracakları temaslarla biz üzerimize düşen neyse yapacağız. Bundan sonra çok daha etkili ve size çok daha ciddi katkılar sunacağız. Tabii bu örgütten geldik diye bu örgütü CHP'nin arka bahçesi hiçbir zaman yapmadık, yapmamaya çalışacağız. Ama bu örgütün bizim bulunduğumuz makamlardan nasıl bir katkı talebi varsa onu yapacağız. Ben biliyorum ki burada her siyasi görüşten insan var. Ama biz bu ilişkilenme meselesini bugüne kadar çok doğru kurduk. Bundan sonra da böyle sürdürmeye devam edeceğiz.

BURASI BENİM ANA OCAĞIMDIR, HELALLİK İSTEMEYE GELDİM

Ben Manisa'da baba evine helallik almaya gittim dedim. Atatürk'ün Partisi olduğu için bizim partiye baba evi diyoruz. Bütün kadın meselesine olan pozitif yaklaşıma rağmen ‘niye baba evi’ dediler? Dedim ki, ‘acele etmeyin, ana ocağına da gideceğiz.’ Mademki bizi bu örgüte Nüket Tartan getirmiş, emanet etmiştir, büyütmüştür; burası da benim ana ocağımdır. Helallik istemeye geldim. Kadınların çoğunlukta olduğu örgütümüzden, kadın yöneticilerin hep damga vurduğu bu örgütümüzden ve kadınlarla birlikte çalışma kültürüne sahip bu meslek örgütünden, beni eczanemde bilgisayarda FİFA oynarken bir telefonla Eczacı Odasına çağırıp, ‘Manisalı eczacılar seni seviyor, sana ihtiyacım var, sen bu işi yaparsın’ diyerek beni çağıran Annem Nüket Tartan benim ana ocağımdır. Ana ocağıma binlerce şükran sunuyorum. Bundan sonraki siyasi hayatım boyunca da sizi hiçbir zaman unutmayacağım. Ben kendimi özlettirmemeye çalışacağım. Siz de kendinizi bana özlettirmeyin, hep birlikte olalım.

Saygılar sunuyorum.


CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL, TEB KONGRESİNDE KONUŞTU