10.03.2025

CHP Genel Başkanı Özgür Özel: “TBMM Dışında Oluşturulan Zeminlerde Çözüm Arayışı Doğru Olmaz”

“DEMOKRATİKLEŞME PAKETİMİZ TÜM ENDEKSLERDE BİZİ İLERİYE GÖTÜRECEK”

“DOĞRUSUNU YAPMAK YERİNE MASALLARA İNANMAK İSTERSENİZ SONU KABUS OLUR”

“AHLAKİ ÜSTÜNLÜĞÜNÜ KAYBETMİŞ BİR İKTİDARIN SÜRMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR”

Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan başkanlığındaki heyet ile Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezinde bir araya geldi. Görüşmenin ardından açıklamalarda bulunan Genel Başkan Özgür Özel, “DEM Parti’nin Sayın Eş Genel Başkanlarının başkanlığındaki kıymetli heyeti partimizi ziyaret ettiler. Geçtiğimiz haftalarda biz tüm siyasi partileri ziyaret ederek, içinde bulunduğumuz süreç hakkında bilgi veriyorduk. Son ziyaretimizi DEM Parti’ye yapmıştık. Sayın Eş Genel Başkanlar, Türkiye’nin içinde bulunduğu süreç ve son zamanlardaki gelişmelerle ilgili kendileri ziyaretlere başlıyorlardı. Öyle olunca bir süredir ihtiyaç olan karşılıklı görüşmeye ilişkin ziyaret, Cumhuriyet Halk Partisi’nin ev sahipliğinde gerçekleşti. Ben ziyaretleri için heyete çok teşekkür ediyorum” dedi. Özel, şunları söyledi:


“HALKIN SORUNLARINI ÇÖZMEK İÇİN YETKİ İSTEDİK”

“Hepimiz parlamentoda görev yapan, milletimizin, seçmenlerimizin ‘Gidin konuşun, dertlerimi, sorunlarımı çözün’ diye görevlendirdiği kişileriz. Gruplarımız, halkın sorunlarını çözmek üzere halktan yetki istediler. Halkın verdiği yetki de bu yöndedir. Parlamento, konuşulan yerdir. Çatışmalı bir süreç terk edilecekse, terör örgütü silahlarını bırakacaksa, kendisini lağvedecekse, artık hiçbir ana ağlamayacaksa, şehitler gelmeyecekse, Türk’ün annesi, Kürt’ün annesi ağlamayacaksa, kan duracaksa, yetimler olmayacaksa, milletin verdiği görev bu sürece katkı sağlamaktır. Zaten eğer milletvekili olup, milletten bu yetkiyi alıp da böyle bir sürece ne olursa olsun karşı olmak demek ‘Akan kan ve gözyaşının devam etmesine benim bir çözümüm yok. Ben ortada yokum’ demektir. Biz bu siyasetin insanları değiliz. Biz bu ülkeyi düşman işgalinden kurtaran, Cumhuriyet’i kuran, çok partili rejime geçiren ve sürekli demokratikleşme için adımlar atan bir siyasetin mensupları olarak buradan sonra… Ki Kürt sorununun varlığını hiç inkar etmedik. Bu konuda tarihsel bir tutarlılık ve son derece yapıcı bir tutum içindeyiz. Bu sorunun çözülmesi için gayret sarf edeceğiz. Zemin neresidir? Zemin, parlamentodur. Bu konuda geçtiğimiz hafta grup toplantısında da Sayın Numan Kurtulmuş’a inisiyatif alması noktasında bir çağrıda da bulunmuştum. Bunu da tekrar etmek isterim. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunun neresindeyiz? Biz, Kürt sorununu inkar etmeyen, Kürt sorununu dışlamayan, aksine Kürt sorununu da kapsayan ve çözecek olan bir demokratikleşme paketinin üzerinde çalışıyoruz. Parlamento zeminine davet edildiğimizde, parlamentoda bu sorunla ilgili çalışmalar başladığında biz kendi görevimizi yerine getirmiş, milletin bize verdiği görevi yerine getirmiş bir şekilde orada olacağız. Bunu da önümüzdeki süreç içinde kamuoyu ile de parlamentodaki muhataplarımızla da paylaşacağız. Bizim hedefimiz, Türkiye’nin hem Kürtler, hem Türkler, hem Aleviler, hem Sünniler… Etnik kimliği ya da inancı, mezhebi ne olursa olsun herkes için tam demokrasi, tam özgürlük. Herkesin kendini eşit hissettiği, eşit gördüğü bir toplum. Bunun için yapılması gereken yasal düzenlemelerin tamamının yapılması gerekiyor. Burada meseleyi ikiye ayırmak lazım. Bir, eksik olan ve yapılması gereken yeni yasal düzenlemeler var muhakkak. İkincisi de mevcut yasaların adil ve demokratik uygulanması var, kötüye kullanılmaması var. Bununla ilgili adımların kararlılıkla Meclis zemininde atılması gerekiyor.”

“UFAK HESAPLARA ALET EDİLİRSE HEPİMİZ KAYBEDERİZ”

“Buradan kim kârlı çıkacak? Buradan bir bütün olarak Türkiye kârlı çıkacak. Bu işi bir siyasi partinin kârına, zararına, siyasi ikbal hedeflerine, birtakım ufak hesaplara alet edersek hepimiz kaybederiz. Daha önce kaybettik mi? Evet kaybettik. 2013-2015 süreci doğru yönetilmediği için ve bu süreçte muhalefet dışlandığı için, Cumhuriyet Halk Partisi dışlandığı için bu yüzden de toplumun çok önemli bir kesimi dışlandığı için, ‘Bu iş başarılı olursa bundan siyasi nemalanan ben olayım’ diyen kısır anlayış, maalesef ve maalesef bugünlere getirdi bizi. Bugünlerde de baştan bir olumsuzlamak istemem ama görünen o ki ülkeyi yöneten iktidar partisi, özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi’ni, muhalefeti dışlayarak ve onların görüşlerini değersizleştirerek yol alma niyetindeler. Buradan bir kez daha uyarıyorum ki kaybederiz. Bütün Türkiye kaybeder. Eğer 2013-2015 süreci olması gerektiği gibi yönetilseydi o günden bugüne akan gözyaşı ve kan akmayacaktı. O gün doğru yönetilseydi sonrasında hendek olayları olmayacaktı. Bu kadar çok yuvaya ateş, evladın, eşin, annenin, babanın yüreğine ateş düşmeyecekti. O yüzden geçmişte yapılan hatalardan ders almak gerekir. Türkiye Büyük Millet Meclisi dışındaki oluşturulan zeminlerde bir çözüm arayışı, doğru bir arayış olmaz. Bunun için de şeffaf, samimi, Meclis’te ve toplumsal mutabakatı sağlayacak, toplumsal rıza üretecek bir sürecin yürütülmesi ile ilişkili kararlılığımızı ifade ediyorum. Bizim 7-8 başlık üzerinde, ana tema üzerinde çalıştığımız, çok sayıda kanunda, 20’den fazla kısımla çalışmalar yaptığımız bir demokratikleşme paketi var. Bu paketin hayata geçmesi durumunda Kürt sorununda da çok önemli bir ilerlemenin kaydedileceği, hele hele Türkiye’nin dünyadaki algısı, ekonomisine yapacağı katkılar, şu anda en gerilerde olduğumuz tüm endekslerde bizi çok daha ileriye götürebilecek, Türkiye’yi demokratikleşme üzerinden yeniden bir kalkınma sürecine sokabilecek öneri setimizden kimse mahrum kalmayacak. Ama bunlar reddedilir, yapılmazsa o zaman hem sorunun çözümü mümkün olmayacak. Çünkü demokratikleşme içermeyen hiçbir çözüm kalıcı olmuyor. Ama Türkiye’de bu işten kimse kârlı çıkmayacak. Biz kendi iktidarımıza bunu adreslemeyi ve bu sürece katkı koymamayı da doğru bir yaklaşım olarak görmüyoruz. Ama biz dışlanırsak, süreç baltalanırsa, böyle bir mesele, bu sorun bu dönemde çözülmezse Adalet ve Kalkınma Partisi tarihe bu sorunu çözmeyi birkaç kez siyasete alet etmiş, ama parti çıkarları ve kişisel çıkarları için bunu heba etmiş bir siyasi hareket olarak tarihin sayfalarında yerini alır. Türkiye de önüne bakar. Ama Türkiye’nin önüne bakacağı süreci beklemek yerine bugün ortaya çıkabilecek bu süreci hep birlikte sahiplenmek gerekiyor. Bizim bunun için üç önerimiz var. Demokrasi, demokrasi, demokrasi. Bunun dışında bir önerimiz yoktur.”

“EŞ GENEL BAŞKANLARI BİLGİLENDİRME İMKANI BULDUM”

“Ayrıca yaptığımız görüşme sırasında Sayın Hatimoğulları da özetledi. Kendisinin yaptığı özeti aynen paylaşıyorum. Görüşmemiz sırasında, diğer siyasi parti ziyaretlerinde de yaptığımız Cumhuriyet Halk Partisi üzerindeki yargı tacizi, yargı baskıları, seçilmiş belediyelerimize kayyum atanması, belediye başkanlarımızın hapse atılması, sanki mali suçlar yönünden bir soruşturma, kovuşturma varmış gibi yapıp siyasi olarak bu meselenin siyasete doğrudan alet edilmesi, yapılan büyük haksızlıklar ve buna karşı Cumhuriyet Halk Partisi’nin cumhurbaşkanı adayını belirleme süreci, Şubat ayı boyunca yaptığımız yeni üye kayıtları ve 23 Mart’ta yapacağımız ön seçim hakkında da sayın Eş Genel Başkanlarımızı bilgilendirme imkanı buldum. Bunu da ifade etmiş olayım.”

“DEMOKRATİK BİR SURİYE’Yİ ÖNERİYORUZ”

“Son olarak da Suriye’deki Alevilere yönelik saldırılarla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi olarak 15 kişilik, beşi o bölgede, ikisi önceki dönem milletvekilimiz, mevcut üç milletvekilimiz ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezince görevlendirilmiş 10 milletvekilimizle 15 kişilik bir heyetle arkadaşlarımız bölgede. Bugün de sınırın sıfır noktasında bir basın açıklaması da yapacaklar. Biz de konuyu dikkatle, hassasiyetle, endişeyle takip ediyoruz. Bu konuda da görüş alışverişi ve bilgi paylaşımlarımız oldu karşılıklı şekilde. Aylardır bu iktidara Suriye’nin önce askeri sonra siyasi istikrara kavuşması gerektiğini, bunun için de Suriye’deki tüm grupların, Kürtlerin, Türkmenlerin, Arapların, Dürzülerin, Alevilerin, Sünnilerin birlikte temsil edildikleri bir geçiş hükümeti ve birlikte temsil edilecekleri bir anayasa ve seçime dayalı birlikte yönetecekleri ve Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı bir demokratik Suriye öneriyoruz. Ve bunun için gayret sarf etmeleri gerektiğini söylüyoruz. Onlar bunu bir aktörle, kravat taktıkları bir aktörle yapmaya çalışıyorlar. Ve bunun sağlıklı ilerleyeceğini taahhüt ediyorlar. Bin tane veya işte yüzlerce, doğru rakam nedir keşke bu konuda herkesin itibar edebileceği sağlıklı kaynaklar olsa ama yüzlerce, binin üzerine çıktığı söylenen sivil kayıplar ortadaysa bunun sorumlusu kim? Bunun sorumlusu kim? Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak siz güvendiğiniz, işbirliği içinde olduğunuz, desteklediğiniz, o aktöre emanet ettiğiniz ve Türkiye’deki akrabaları, en başta Hatay’daki akrabaları endişeyle, ‘Can güvenlikleri yok, can güvenlikleri yok’ dediler. Siz merak etmeyin dediniz. Katliam yaşanıyor. Bunun sorumlusu kim? Yani Suriye’de Aralık ayında büyük bir zafer elde etmişlerdi, büyük bir başarıydı. Kimileri işte neredeyse uluslararası ödüllere layık görüyordu Erdoğan’ı. Bu mu sonuç? Alevilerin katledilmesi mi? Ve buna engel olamaması mı? Oradaki meşru muhatap gördüğünüz kişilerin, bugün Lazkiye‘de Aleviler katliama tabi tutuluyorken buna engel olabildiklerini mi söyleyeceksiniz bize? Ne yaptıklarını söyleyeceksiniz? Bu konuda Suriye’de akan her gözyaşından, Suriye’nin bugünkü rejimine tam destek veren ve bu rejime sanki meşru ve herkesi kapsayan bir geçiş hükümetiymiş muamelesi yapanlar sorumludur. Bunun da altını çizmek isterim. Süreci yakından takip ediyoruz, bundan sonra da hassasiyetle izlemeye ve oradaki Alevilerin daha fazla katliama uğramamaları yönünde irademizi ortaya koymaya devam edeceğiz.”

“SORUNUN ÇÖZÜLMESİNİN TEK YOLU DEMOKRATİKLEŞMEDİR”

Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Özel, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin süreç hakkındaki “hukuki zemin” ve “silah bırakma” açıklamalarının sorulması üzerine şunları söyledi:

“Sayın Bahçeli’ye bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi iletelim. Sayın Bahçeli kendi değerlendirmesini yapıyor. Zaten kendi değerlendirmesiyle bu sorunun bu şekilde çözüleceğini düşünüyorsa ve ‘Toplumsal mutabakata gerek yok, muhalefete gerek yok, Meclis’e gerek yok’ diyorsa bu başka bir faz. O zaman bunun kaçırılmayacak bir fırsat olduğunu ifade etmemeleri gerekiyor. Onun için ben sağlık durumunu da göz önünde bulundurarak polemik olabilecek bir şey söylemiyorum ama bu başka bir faz. Bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak söylediğimiz şu: Ne bizim adımıza birileri gitmiş, ne de biz doğrudan hiç kimse ile bu süreçle ilgili bir şeyler görüşmüş, görüşmeler, müzakereler yürütmüş değiliz. Ama bizim bildiğimiz bir şey var. Bu ülkede bir sorun var ve bu sorunun çözülmesinin tek yolu, demokratikleşme. Demokratikleşme yasal düzenlemelerle olur. Yasal düzenlemelerin yapılacağı zemin de Meclis’tir. Biz bunu söylüyoruz. Bunun dışında ne söylersek söyleyelim Sayın Bahçeli’nin ilk başlarda tarif ettiği zemin de hukuka muhtaç bir zemindir. Ama bugün gelinen noktada da Cumhuriyet Halk Partisi kimin ne dediğinden bağımsız, Kürt sorununu da kapsayacak bir büyük demokratikleşme paketi önermektedir. Bu sorunun demokratik yollardan Meclis’te çözülmesi için elinden gelen katkıyı esirgemeyecektir. Onun dışındaki polemik alanları içinde biz yokuz. Bunun dışında birileri bir sihirli değnek tarif ediyor. ‘O sihirli değnek eliyle hiçbir şey yapmadan her şey hallolacak’ diye. Bu ancak masallarda olur, rüyalarda olur. Siyasette işin doğrusunu yapmak yerine masallara, rüyalara inanmak isterseniz bunun sonu kabus olur. Türkiye bunu daha önce yaşadı. Bir daha yaşamaması için benim ana muhalefet partisinin Genel Başkanı olarak ve son seçimlerin birinci partisinin Genel Başkanı olarak sorumluluğum, bunu hatırlatmaktır. Zorla ‘Yanlış yapacağız’ diyenleri gidip de zor kullanarak o yanlıştan alıkoyacak halimiz yok. Ben doğrusunun ne olduğunu tarif etmeye yükümlüyüm. Anlaşılan o ki birileri de bu meseleyi Adalet ve Kalkınma Partisi açısından hiçbir risk almadan, sorumluluk almadan, kendileri açısından bir büyük konfor alanı içinde götürmeye çalışıyorlar. Millet ‘Yönetsin’ dediklerinin yönetmekten kaçtığını görürse yönetecek olanı değiştirmeye karar verir. Karar kendilerinin.”

“ÇOK HASSAS BİR SÜREÇLE KARŞI KARŞIYAYIZ”

Genel Başkan Özel, Suriye olaylarına ilişkin olarak MİT Başkanı İbrahim Kalın ile yaptıkları görüşmenin sorulması üzerine, “Cumhuriyet Gazetesi’ne yazılı olarak yanıtlamıştım. O da ekranlara yansıdı. O kapsamın ötesinde verebileceğim ilave bir bilgi yok. Bir de sonuçta Sayın Başkan çok önemli bir kurumun başkanlığını yürütüyor ve şu anda çok hassas bir süreçle karşı karşıyayız. Bir eksik, bir fazla bir şey söylemek yerine Cumhuriyet Gazetesi’ne yaptığım, yazılı olarak yer almış açıklamanın sınırlarıyla yetinelim” yanıtını verdi.

“DAVET ULAŞIRSA DEĞERLENDİRİP YANITLARIZ”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderler için Beştepe’de iftar programı düzenleyeceği iddialarına ve kendisinin bu iftara katılıp katılmayacağına yönelik soruya yanıt veren Özel, “Zamanı belirsiz, yeri belirsiz, muhataplardan böyle bir davet gelmemiş. Olmamış davete gidip de iftar yapılmaz. Hangi zamanda, hangi zeminde, hangi mekanda ve ne amaçla bir toplantı daveti olduğu bize ulaştırıldığı takdirde onu usulü dahilinde değerlendirip yanıtlarız” dedi.

“SAVCILIKLAR HAREKETE GEÇSİN”

AK Parti Meclis Grup Başkanı Abdullah Güler’in Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde ağırlamalara ilişkin iddialarının sorulması üzerine Özel, “Ben ‘Tencere dibin kara, seninki benden kara’ siyasetini hayatta yapmadım. Bundan sonra da yapmam. Bursa’daki savcıyı hem Bursa Büyükşehir’in geçmiş dönemde benim açıkladığım, kendi partisinin, Demokratik Sol Parti’nin, HÜDA-PAR’ın, MHP’nin, Ülkü Ocakları’nın, 16 bakanın ziyaretlerinde yaptığı harcamalarla ilgili savcılıklar harekete geçsin. Zaten savcılar AK Parti’nin her söylediğini talimat kabul ediyor. İfade etsin. Üç rakam, müç rakam nedir onu bilmiyorum ama bildiğim bir tek şey var. Bu kadar ahlaki üstünlüğünü kaybetmiş bir iktidarın, siyasi iktidarını sürdürmesi mümkün değildir. Her taraflarından, devraldığımız bütün belediyelerde, dosya dosya yolsuzluk dosyalarını İçişleri Bakanlığı geliyor el koyuyor. Aldığı günden itibaren Süleyman Soylu döneminde el konulmuş. Hiçbirisine bir işlem yapmıyorlar. Gerçekten ahlaki üstünlüğünü bu kadar kaybettikten sonra siyasi bir üstünlük beklemesinler. Perişan durumdalar. Bizim yarınki grup toplantımızı da beklesin, ona da yarından sonra yanıt verir” diye konuştu.


CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL, DEM PARTİ EŞ GENEL BAŞKANLARI HATİMOĞULLARI VE BAKIRHAN İLE BİR ARAYA GELDİ - 2