13.06.2024

CHP Genel Başkanı Özgür Özel: “Şehit ve Gaziler Arasındaki Ayrım Kaldırılmalı, Bu Ayrımcılık Tamamen Bitirilmeli”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Şehit Aileleri ve Gaziler Çalıştayı’nda yaptığı konuşmada, şehit ve gaziler arasındaki ayrımı kaldıracaklarını vurguladı. Özel, “Tüm şehitlerin ve gazilerin 15 Temmuz, terörle mücadele, harp malulü diye ayırmaksızın en üst düzeyde birleştirilmesi, hangi gruba hangi katkı, hangi özlük hakkı sağlanıyorsa, bunun tümü için sağlanması ve hep birlikte geliştirilmesi, hiç kimsenin ayrımcılığa uğradığı hissine kapılmaması için birleştirmenin mutlaka yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu ayrımcılığın tamamen bitirilmesinin gömleğin ilk düğmesinin doğru iliklenmesi olacağını düşünüyoruz” ifadesini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, İstanbul’da Şehit Aileleri ve Gaziler Çalıştayı’na katıldı. Özel, “Salonda bulunan ve bulunmayan tüm şehit ailelerini, gazileri, ailelerini Türkiye’de bu konuda çok önemli çalışmalar yürüten çok değerli derneklerin ve vakıfların kıymetli başkanlarının şahsında selamlıyorum. Buradaki çalıştay fikri İzmir’de yaptığımız geniş katılımlı toplantıda çıkmıştı. Bu konuda en az benim kadar hassasiyetinden emin olduğum, bugüne kadar yapmış olduğu tüm çalışmalarında şehit aileleri ve gazilerin yapılan protokollerde en ön sıralarda yer almasını gözeten Sayın Ekrem İmamoğlu ile fikrimizi paylaştığımızda, kendisi böyle bir çalıştaya ev sahipliği yapmanın İstanbul Büyükşehir Belediyesi açısından onur vesilesi olacağını söyledi. Çok kıymetli kadroları ile katkı verdiler” dedi.

“EKSİKLİĞİ TESPİT ETMİŞTİK”

“Biz CHP olarak kurultayımızdan önce Merkez Yönetim Kurulumuzda mutlaka Milli Savunma Bakanlığına ilişkin politikaları takip edecek, ayrıca Türk Silahlı Kuvvetlerinin personelinin, emeklilerinin, şehit ailelerin ve gazilerin sorunlarını takip edecek bir genel başkan yardımcılığının eksikliğini tespit etmiştik” diyen Özel, “Sayın Yankı Bağcıoğlu, emekli tümamiral. Hem Parti Meclisimizin, hem Merkez Yönetim Kurulumuzun üyesi olarak o günden beri görev yapıyor. Biz, buraya İstanbul İl Başkanımız, CHP’nin genel başkan yardımcıları, Kadın Kolları Genel Başkanı, Parti Meclisi üyelerimiz, Milli Savunma Komisyonu sözcümüz, Milli Savunma ve İstihbarat Komisyonu üyelerimiz ve belediye başkanlarımızla geldik. Üsküdar, Bakırköy, Avcılar Belediye Başkanlarımız bizlere eşlik ediyorlar. Beyoğlu Belediye Başkanımız birazdan açılışını yapacağımız hizmet binasının aynı zamanda coğrafi ev sahibi olarak burada. Şişli Belediye Başkanımız, SODEM, yani sosyal demokrat belediyelerin çatı örgütünün başkanlığını üstlendi. Sayın İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı dışında Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı sıfatıyla bulunması son derece kıymetlidir” ifadelerini kullandı. Özel, konuşmasını şöyle sürdürdü:


“TÜM BELEDİYELERE AKTARILACAK”

“Bu şu demek oluyor. Bu çalıştayın raporları, çıktıları, herkesin hem özgül görev alanlarında ama özellikle temsil ettikleri bütüncül yapılarda değerlendirilerek, Türkiye’deki Belediyeler Birliği aracılığı ile siyasi parti farklılığı olmaksızın tüm belediyelere aktarılacak. Sosyal demokrat belediyeler üzerinden partimizin belediyelerinin bu konuda üzerlerine düşen titiz çalışmaları daha detaylandırmaları, aralarında eşgüdümün sağlanması talep edilecek. Burada bulunan Milli Savunma Komisyonunda görevli değerli sözcümüzle, milletvekillerimiz kanalıyla TBMM’nin ilgili komisyonlarına taşınacak. Ayrıca ben komisyon raporunu önümüzdeki dönemde tekrar bir araya geleceğimiz başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere tüm siyasi partilerin genel başkanları ile de paylaşarak, bu meselenin siyaset üstü bir mesele olduğunu, hepimiz adına görev yaparken hayatını kaybedenlerin ve hepimizin çocukları yerine annesiz, babasız büyüyenlerin, eşsiz kalanların, bu içinde bulundukları durumda, tespit edilen ortak sorunlar ve çözüm önerileri noktasında ortaklaşmamızın önemini bir kez daha vurgulayacağım.”

38 İLDE ZİYARET

“CHP olarak 22 Mart’ta İzmir’de başlattığımız ve burada ilk sonuçlarını aldığımız bu süreci sonuna kadar takip etme niyetindeyiz. Bu çalıştaya gelene kadar partimiz tarafından, Sayın Yankı Bağcıoğlu’nun başkanlığında 38 ilde, çok sayıda ilçede şehit yakınları ve gazi dernekleri ziyaret edildi. Orada hem bizlerin iyi dilekleri aktarıldı, hem yereldeki sorunlar dinlendi. Oraya özgü sorunlara, oralarda iktidardaysak belediyelerimiz üzerinden, değilsek partimiz üzerinden çözümler üretilmeye çalışıldı. 85 şehit ailesini ve gazi hanesini partimiz adına ziyaret ettiler. Yapılan istişareler sonucunda dile getirilen eksiklikler, ihtiyaçlar ve talepleri çözüme kavuşturmak amacıyla 14 büyükşehir belediyemizden ilgili daire başkanları ve şube müdürlerinin bulunduğu bu toplantıya kendilerinin katılması, takip etmeleri, katkı sağlamaları sağlandı. Bu çalıştaydan çıkacak sonuç raporu, Milli Savunma Bakanlığına, İçişleri Bakanlığına, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına gönderilecek. Şüphesiz Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının, gerek bakanı, gerek kadroları, gerek taşra teşkilatlarının iyi niyetli çabaları mevcut. Ancak bugüne kadarki pratikten ve sizlerin taleplerinden öğrendiğimiz, bu meselenin Aile Bakanlığı düzeyinde tartışılmak yerine Milli Savunma Bakanlığı düzeyinde ve orada çok ciddi temsil noktasında ele alınması, karar süreçlerine buradaki yapıların temsiliyetiyle katkı sağlanması son derece önemli. Biz bunun Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde bir yapı oluşturularak takip edilmesi meselesini önemsiyoruz. Takipçisi olacağız.”

“ŞEHİT YAKINLARI VE GAZİLER İÇİN GENELGE YAYIMLADIK”

“Tüm belediyelerimiz ve örgütlerimizde, şehit yakınları ve gazilerimizle ilgili birimlerin kurulması için genelge yayımladık. Biraz önce Sayın Başkanım, bunun büyükşehirler düzeyinde, daire başkalığı olarak değerlendirilmesinin çok daha katkı sağlayıcı olacağını ifade ettiler. Bu konudaki görüşü tüm büyükşehirlerimizle paylaşacağız. Partimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk biraz önce Ekrem Başkanımızın ifade ettiği gibi, bir gazidir. Gazilik unvanını kullanmıştır. Bir savaş kahramanıdır. Bir savaş kahramanı liderdir. Şehitlik ve gazilik hem devletimiz, hem milletimiz açısından, hem inancımıza en kutsal mertebedir. Anayasa’nın 10’uncu Maddesi şehit aileleri ve gazilerle ilgili ne yapılacaksa, bunun eşitlik ilkesine aykırı olmadığını şu şekilde düzenlemiştir; Çocuklar, yaşlılar, engelliler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz. Anayasa’nın lafzı, modern anayasalarda karşılık bulan pozitif ayrımcılık maddesine işaret etmektedir ve bu konu aslında en üst hukuk normu olarak görev yapan tüm kamu görevlilerine nasıl bir sorumluluk yüklediğini ifade etmektedir. Yine Anayasa’nın 61’inci Maddesinde şehit yakınları ve gazilerin yaşam düzeyini iyileştirme görevi sosyal devlet üzerinden tarif edilmektedir. Devlet harp ve vazife şehitlerinin, dul ve yetimleri ile malul ve gazileri korur. Kendine yakışır hayat seviyesi sağlar demiştir. Yani kanuni düzenlemeler ya da ikincil, üçüncül mevzuat çalışmaları aranmadan, şehit ailelerine ve gazilere onurlu yaşamı sağlayacak her şeyi yapma konusunda en üst düzeyde irade ve bizlere görev yapma konusunda talimatları Anayasa tarafından ifade edilmiştir.”

“BU AYRIMCILIK TAMAMEN BİTİRİLMELİ”

“Bugün şehit yakınlarının ve gazilerinin, çözüm bekleyen pek çok sorunu var. Bir kısmına biraz önce değinildi. Bunlar tasnif edilerek ilgili birimlerle paylaşılacak. Bizim bu konuda çeşitli çalışmalarla belirlediğimiz çözüm önerilerimiz var. Bu konuda atılması gereken adımları hiçbir koşulda, ayrım yapılmaksızın tüm şehitlerin ve gazilerin 15 Temmuz, terörle mücadele, harp malulü diye ayırmaksızın en üst düzeyde birleştirilmesi, hangi gruba hangi katkı, hangi özlük hakkı sağlanıyorsa, bunun tümü için sağlanması ve hep birlikte geliştirilmesi, hiç kimsenin ayrımcılığa uğradığı hissine kapılmaması, onlar şehit ailesi de biz değil miyiz, biz de bu vatan için canımızı vermedik mi, biz de gazi olmadık mı, canımızı vermeyi göz almadık mı gibi kırgın ifadelerin duyulmaması için bu birleştirmenin mutlaka yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu ayrımcılığın tamamen bitirilmesinin gömleğin ilk düğmesinin doğru iliklenmesi olacağını düşünüyoruz. Şehit eş, anne ve babalarının maaşlarında mutlaka ve çok ciddi iyileştirmeler yapılmalı. Temmuz 2023’te memurlara verilen seyyanen zamdan, emsal maaş almayan şehit aileleri ve gazilerinin yararlanması sağlanmalı, bundan sonraki tüm seyyanen zam uygulamalarından yararlanacakları gözetilmeli, bu mutlaka kanuni düzenlemeye ilave edilmelidir.”

“ŞEHİT AİLELERİ VE GAZİLER MAHRUM BIRAKILAMAZ”

“Milletvekillerine en iyi hastanelerde tedavi imkanı sağlayan devletin, bundan şehit aileleri ve gazilerimizi mahrum bırakması kesinlikle düşünülemez. En üst sağlık standardı şehit aileleri ve gazilerin olmalı, ondan sonra diğer standartlar belirlenmelidir. Hele hele ortez, protez masrafları, bu konuda raporların alınmasındaki zorluklar, devletin yaptığı katkılar, ucuzunun ödenmesi, en ideali için kendilerinden katkı beklenmesi ya da daha kötü bir ortez, proteze rıza gösterilmesi gibi meseleler bu salonda ifade etmekten utanç duyduğumuz meselelerdir. Bu sorunların doğrudan çözülmesi gerekmektedir. İlaç fiyatlarına fark çıkarılması ya da piyasada bulunmayan en ucuz muadilin ödenip, doktorun takdir ettiği tedavi için fiyat farkı talep edilmesi yine hızla terk edilmesi gereken uygulamalardır. Engelli, gazi ve vazife malullerinin tüm yaşamsal ihtiyaçlarının SGK tarafından karşılanması gerektiğini, özellikle bunun sadece ortez, protez, tekerlekli sandalye olarak değil yılın belli günlerinde, yazın, kışın, devlete ait sosyal tesislerde, ilgili otellerin, turizm işletmelerinin ilgili birimleri ile yapılacak olan ki can atarak yapacaklarına eminiz, protokollerle yaz ve kış tatillerini mutlaka gazilerin istifade etmesi, şehit ailelerinin istifade etmesi son derece önemsiyoruz. İstihdam olanakları ile ilgili burada ortaya çıkan mutabakatı aynen paylaşıyor ve takipçisi olmayı düşünüyoruz. Ayrıca 18 Mart Şehitler Gününde şehit yakınlarına, 19 Eylül Gaziler Gününde malul gazilerimize birer maaş ikramiye verilmesini öngören kanun teklifini hazırlıyoruz. Önümüzdeki günlerde bunu Meclis gündemine getirip, diğer siyasi partilerin liderlerinden katkı sağlamalarını talep edeceğiz.”

“TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ”

“Şehit aileleri ve malul gazilerimize elektrikte, suda olduğu gibi doğalgazda da indirim sağlanmasını talep ediyoruz. Takipçisi olacağız. Terörle mücadelede yaralanıp, gazi sayılmayan kahramanlarımızın mağduriyetleri giderilmelidir. Onların bu çalıştaya dahil edilmiş olmalarından, katkı sağlamış olmalarından büyük memnuniyet duydum. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Evli olan şehitlerimizin anne ve babaları ile muharip gazilerimize TOKİ’den faizsiz konut kredisi, öncelikli konut edindirilmesi gibi taleplerin mutlaka karşılanması gerekir. Şehit ailelerinin, şehitlerimizin biricik emanetleri olduğu, gazilerin vatanı uğruna mücadele etmiş yiğit vatan evlatları olduğu, onlarla ilgili tüm meselelerin çözülmesi noktasında bunun bir siyaset, politika, hizmet, oy karşılığı atılan adımlar değil hepimizin üzerindeki en büyük vazife olduğunun bilincindeyiz.”

“KIBRIS BARIŞ HAREKATININ 50’NCİ YILI”

“Ben buraya Amasya’dan geldim. Uçaktaki gecikme karşınıza kravatsız çıkmama sebebiyet verdi. Bunun için özür diliyorum. Amasya Tamiminin 105’inci yılıydı. Orada, Amasya’da Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktıktan sonra, Havza’da geçirdiği 22 düşünceli ama karamsar değil umutlu, kendine güvenen, ülkesine güvenen ve hem kurtuluş hem sonrasında gerçekleşecek kuruluş ve ilan edilecek Cumhuriyet için geçirdiği 22 günün sonunda adım attığı Amasya’daydık. Amasya’da milletin sorunlarını yine milletin kararlılığı ve azminin çözeceğinin söylendiği, Amasya’da bundan sonra yapılacak ne varsa, millet adına ve milletin rızasıyla, milletle birlikte yapılacağına ilişkin o günlerdeki o vizyonu, büyük inancı ve onun mükemmel şekilde kelimelere ve kağıdın üzerine dökülüşünü hayranlıkla, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına, Amasya’da onları karşılayan şehrin ileri gelenleri adına karşısına geçen şehrin müftüsünün ‘Amasya emrinize amadedir’ dedikten sonra orada başladığı milli mücadelenin nerelere geldiğini, bizi nerelere getirdiğini bir kez daha hatırladık. Kendilerine minnet duyduk. Bu sene Kıbrıs Barış Harekatının 50’inci yılı. Ben 20 Temmuz 1974 günü yapılan Kıbrıs Barış Harekatından üç ay sonra dünyaya gelmiş, o günden bugüne Kıbrıs Barış Harekatında ki kardeşimin adı Barış’tır. Kıbrıs Barış Harekatında hayatını kaybedenlere, minnet, oraya gidip ölümü göze alanlara büyük hayranlık duyarak yetişmiş, devlet parasız yatılı bursları ile okullarda okumuş, devletten alınan maaşlarla harçlığı verilmiş birisi olarak bugün Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, İsmet Paşanın ve üçüncü Genel Başkanımız, Kıbrıs Fatihi Bülent Ecevit’in koltuğunda oturmanın onurunu yaşıyorum, gurur duyuyorum.”

“GÖZYAŞINI SİLMEK İÇİN GİTTİK”

“20 Temmuz’daki barış harekatı sırasında Bülent Ecevit’in ‘Biz adaya barışı götürmeye gidiyoruz’ demesi kadar anlamlı bir yaklaşım yoktur. Adanın yarısı alındıktan sonra durulması, Türkiye Cumhuriyetinin orada işgalci değil aksine mezalimi sonlandırma, dünyanın gözünü kapadığı o vahşette artık akan kanı durdurma, gözyaşını silmek için oraya gittiğinin en önemli kanıtıdır. Şimdi 50’nci yılın sonunda 1983’te kurulmuş Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin statüsü, dünyadaki çok uluslu, birçok ülkenin temsil edildiği yapılarda tartışılmaktadır. Kıbrıs Türkünün Annan Planı sırasında dahi, en son gününe kadar üzerine düşen her şeyi fazlasıyla yaptığını ama Kıbrıs’ta çözümsüzlüğün Kuzey Kıbrıs’a dayatıldığının altını çizmek isteriz. Bugün Yunanistan’ın ve Güney Kıbrıs’ın, Avrupa Birliğinde olmaları Kıbrıs’taki kalıcı bir çözümün önünü tıkamakla birlikte, Türkiye’ye de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine de her aşamada güçlük ve zorluk olarak karşısına dikilmektedir. Biz CHP olarak elbette ki her türlü çözümün, müzakerenin, barışa ve kalıcı çözüme katkı sağlayacak her türlü çabanın her zaman arkasında ve destekçisi olduk. Ancak Kıbrıs Barış Harekatının 50’inci yılında, Kıbrıs’ın dünya devletleri tarafından tanınması, Türkiye Cumhuriyetinin Avrupa Birliği noktasında Kuzey, Güney Kıbrıs ayrımının yarattığı zorluklar da düşünülerek, Türkiye Cumhuriyetinin derhal Avrupa Birliğine tam üyelik için bütün adımları atması, Kuzey Kıbrıs’ın ve Türkiye Cumhuriyetinin Avrupa Birliğinin tam üyesi oldukları noktada, Kıbrıs’taki bütün statü, sınır, bütün tartışmaların kendiliğinden o süreçte ortadan kalkacağının bir kez daha altını çiziyoruz. Bu sağlanacağı güne kadar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin yanında, arkasındayız. Onlarla birlikteyiz. Uluslararası alanda, Birleşmiş Milletlerde, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde ve her kademede kendilerinin Kuzey Kıbrıs’ın tüm tezlerinin savunucusu ve destekleyicisi olmaya devam edeceğiz.”

“UZUN VE VERİMLİ TOPLANTILAR YAPTIK”

“Geçtiğimiz günlerde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 40’ncı yılında 15 Kasım’da Kıbrıs’taydım. Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis Başkanı, Kıbrıs’taki siyasi akrabalarımız, sosyal demokratlarla birlikte uzun ve verimli toplantılar yaptık. 20 Temmuz’da Kıbrıs’ta olmak istediğimizi ifade etmiştik. Hatta Kıbrıs’a 974 Kıbrıs gazimizle birlikte gitmek için girişimlerde bulunduk. Ancak otellerdeki kapasite, uçuşlardaki sorun, resmi törenler gözletildiğinde 174 gibi bir temsilin mutabakatına vardık. Aylardır Sayın Yankı Bağcıoğlu hem Kıbrıs’taki makamlar hem Milli Savunma Bakanlığı ile yazışıyor. Geçtiğimiz günlerde Sayın Milli Savunma Bakanımızla yapmış olduğu görüşmede bu listelerin oradaki merkezi organizasyondaki listelerle birleştirilmesi, bizimle birlikte Kıbrıs’a gidecek 174 kahraman gazimizin resmi törenlerde ve resmi statüde yerlerini alması sağlandı. Bu da önemli bir gelişmeydi. Biz hep birlikte orada olacağız. Kıbrıs Barış Harekatı sırasında yaşananlar, Türk donanmasında tabi bana Yankı Paşa buradayken söz düşmez ama Ege Deniz Bölge Komutanlığında askerliğini lojistik şubede yapmış birisi olarak, lojistik şubenin görevlerinden bir tanesi çıkarma gemilerinin nerede kapak atacağına, nereden yükleme yapacağına ve nerede boşaltma yapacağına karar veren, o konudaki önceden hazırlanan planların sahillerde gidip halen fiziki şartların buna uygun olup olmadığını denetleme görevi vardı. 16 ay boyunca şerefle yürüttüğüm o görev sırasında pek çok kez kapak atılacak sahillere gittik.”

“SORUNLAR ÇÖZÜLENE KADAR MÜCADELE”

“Çıkartma gemilerinin oraya rahatlıkla yükleme yapıp yapamayacağına baktık. Orada öğrendiğim bir şey. Hiç aklımın ucundan çıkmaz ve her fırsatta paylaşırım. Orada derler ki donanmamızdaki çıkartma gemileri ile diğer ülkelerdekiler arasında önemli bir fark var. Geminin arka tarafında yani kumanda edildiği tarafta diğer ülkelerin gemilerinde bir karıştan büyük çelik bir levha koyuyorlar. Bizimkinde öyle bir şey yok. Normal geminin kaportası güvertesinin parçası orada. Bunun niye olup olmadığını sorduğunuzda şöyle anlatıyorlar. Çıkartma gemisi askeri alır, çıkarma yapacağı yere doğru ilerlerken, bütün dünyada asker geriye yaslanır, ölüm korkusuyla. Orayı kırıp, dökmesin diye oraya çok kuvvetli bir dayanak koyarlar. Bizde ise çıkartma sırasında asker öne doğru yaslanır. İlk çıkmak ve ilk şehit olmak için. İşte biz bunu göze almış gazilerin, bunun için hayatını diğer arkadaşını iterek öne geçerek şehit olmuş, o mertebeye en önde koşmuş olanların ailelerinin sorunlarını konuşuyoruz. Kıbrıs Barış Harekatının 50’inci yılında ve Türkiye Cumhuriyetinin 101’inci yılında, Atatürk’ün Samsun’a ölümü göze alarak, idam fermanlarına direnerek çıkışının 105’inci yılında artık sorunları konuşmayı bitirmenin vakti gelmiştir. Bu sorunları çözmek hepimizin boyunun borcudur. CHP’nin Genel Başkanı olarak bu sözü size veriyorum. Son sorun çözülene, son talep karşılanana kadar sizler için mücadele edeceğiz.”


CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL İSTANBUL’DA