30.08.2024

CHP Genel Başkanı Özgür Özel: “Oturun Ali Bey, Oturun; Ama Ondan Sonra Yerinizde Yeller Eser”

“EN KISA ZAMANDA ORAYA CHP’Lİ CUMHURBAŞKANI, CHP’Lİ BAKANLARI GÖTÜRECEĞİZ”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Kütahya’daki halk buluşmasında, Dumlupınar’daki resmi törende iktidarın protokol uygulamasına ilişkin “Partinin genel başkanına da söz vermiyorlar. Neymiş, orada oturacakmış. Oturun Ali Bey, oturun. Bu sene oturun. Allah nasıp ederse seneye de oturun. Ama ondan sonra yerinizde yeller eser” dedi. “CHP olarak öyle bir resmi törende, öyle bir kargaşanın, öyle bir kavganın tarafı olamayız. Çünkü bu ülkeyi kuran iradeyiz. Biz olmasak o tören olmazdı orada” diyen Özel, “Oraya gidip de zorla mikrofon almayacağız. Onları orada protesto etmeyeceğiz. Ne yapacağız? Daha çok çalışacağız. Daha çok çalışacağız. En kısa zamanda oraya CHP’li bir Cumhurbaşkanı, CHP’li bakanları götüreceğiz” diye konuştu.

Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda Kütahya’daki İlk Hedef Anıtı’nda halk buluşmasında konuştu. Özel, “İşgal ordularına karşı 26 Ağustos akşamı Kocatepe’den Büyük Taarruz talimatıyla harekete geçen ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Başkomutan sıfatıyla yönettiği için, Başkomutanlık Meydan Muhaberesi adını da alan ve 30 Ağustos’ta burada, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan önce Anadolu’nun kurtuluşunu ilan eden büyük zaferin şanlı ve kutsal topraklarında, bu topraklara ev sahipliği yapan, yüreğinde vatan, millet ve bayrak sevgisi olan Dumlupınar, Kütahya, Afyon ve Uşak’ın güzel insanları hepiniz hoş geldiniz. Yıllardır resmi törenlere geliriz. Katılırız. Partimizi temsil ederiz. Her seferinde içimde şöyle bir sızı olur. Yahu bu Dumlupınar nasıl olur da ‘İki büyük eserim var, biri Türkiye Cumhuriyeti’yse, diğeri CHP’ dediği Atatürk’ün, bu partiden belediye başkanı Dumlupınar’da olmaz da nasıl başka partilerden olur? Biz nerede yanlış yapıyoruz? Bu işi nasıl düzeltmeliyiz derdim. Sadece Dumlupınar’a değil. Afyon’a yanardım, Kütahya, Uşak’a yanardım. Buradan düşmanın denize döküldüğü İzmir’e kadar Ege’deki pek çok ile kendi memleketime yanardım. Ama bugün burada, partinin Genel Başkanı olarak, Genel Başkan olduktan sonraki ilk seçimlerde sizlerin emeğinizle birbirinden kıymetli adaylarımızla, örgütümüzün mücadelesiyle bu mahcubiyet ortadan kalktı. Yüreğimde her zaman olan o burukluk yerine büyük bir coşku var. Çünkü şimdi artık Zekeriya Yılmaz oturuyor Dumlupınar Belediye Başkanlığında. Kütahya’yı Eyüp Kahveci’ye, Afyon’u Burcu Köksal’a, Uşak’ı Özkan Yalım’a emanet ettiniz. Hem bugünkü ev sahiplikleri için hem de seçim başarısı için ilçe başkanımız Şerafettin Uçar’a, Kütahya İl Başkanımız Tamer Yenikaya’nın şahsında tüm örgütümüze yürekten teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun” diye konuştu.

“AKP, ADINDAN MI RAHATSIZ OLDU?”

Özel, Yenimahalle Belediyesi’nin Dumlupınar’a kazandırdığı tesisi hatırlatarak, “Burada Uşak, Afyon’un kıymetli il başkanları, belediye başkanlarının yanında ilçe belediye başkanları var. Uşak milletvekilimiz, Kütahya milletvekilimiz burada. Tümünün emekleri var. Hepsine teşekkür ediyorum. Onlarla ve sizlerle gurur duyuyorum. İş daha buralara gelemeden, bizim boynumuz bükükken, 2016 yılında Fethi Yaşar’a dönemin MHP’li belediye başkanı geldi, dedi ki ‘Bizim imkanımız yok. Ama Dumlupınar’da, bu önemli topraklara gelenlerin elini, yüzünü yıkayacağı, ihtiyacını gidereceği, soluklanacağı herhangi bir yer yok. Bir çeşme, lavabo yok. Bir yardımınız olur mu?’ dedi. Fethi Yaşar, belediye başkanlığı görevini Yenimahalle’de partizanca değil herkesi kuşatarak, şimdi bizim ortaya koyduğumuz Türkiye İttifakını Yenimahalle’de yıllar önce kurmuş birisi olarak, geldi ve 2018’de açılışını hep beraber yaptık. Adını da Mustafa Kemal Atatürk’ten alan Dumlupınar Sosyal Tesisleri’ni yaptı. 1-2 yıl güzel işledi. Sonra belediye malum AKP’ye geçti. Geçince de orası artık adından mı rahatsız oldular, yapandan mı rahatsız oldular? Kaderine terk edildi. Perişan oldu. Çürüdü. Bu seçimleri aldıktan sonra Zekeriya Yılmaz, bir kez daha geldi. Bir kez daha Fethi Başkanı ve bizleri ziyaret etti. Fethi Başkan yaptığını bir daha yaptı. Bugün gezdim. Çok amaçlı salon. İcabında resmi tören, icabında düğün, icabında taziye ve yanında başka salonlar. 20 oda, 50 misafir kapasiteli bir misafirhane. Pırıl pırıl. Türkiye’nin dört bir yanından buraya gelenleri misafir etmek için bekliyor. Ben Zekeriya Başkana da, Zekeriya Başkanımızın talebiyle bu güzel eseri bir kez daha Dumlupınar’a kazandıran Fethi Yaşar’a yürekten teşekkür ediyorum” diye konuştu.

ÖZGÜR ÖZEL, KURTULUŞ MÜCADELESİNİ ANLATTI

Özel, “Biz bugün buradayız, ne için, neyin yıl dönümünde buradayız? Ağustos ayı bizler için zaferlerle dolu bir ay. Malazgirt Zaferi, Çaldıran Savaşı, Mercidabık Zaferi, Belgrat’ın fethi. Mohaç Zaferi ve nihayet 30 Ağustos Zaferi, ağustos ayını zaferler ayı yapıyor. Cihan harbi, yani Birinci Dünya Savaşı bittikten sonra Anadolu tarihinin en zor günlerini yaşıyor. İşgal altında. Yedi ayrı ordu, Anadolu’yu işgal etmiş. Hep beka sorunundan bahsedilir ya. İşte Anadolu o gün beka sorununu, parçalanmayı, yok olmayı, işgal altında kalıp artık başkalarının toprağı olma tehlikesini yaşıyor. Bu süreçte Anadolu’nun çeşitli kentlerinde, ayrı ayrı yapılar. Ayrı ayrı çeteler, birlikler bir araya geliyorlar. Ama tek başlarına başarması mümkün değil. Gaziantep’te Şehitkamil, 14 yaşında annesinin başörtüsüne saldıran Fransız’a direnince dipçik darbeleri ile ölüyor. İzmir’de Hasan Tahsin, o namuslu ilk kurşunu sıkıyor. Ama oracıkta ölüyor. Anadolu’nun dört bir yanında kahramanca direnen ama bir araya gelmesi gereken milli güçler, milli birlikler var. İşte bu şartlar altında Gazi Mustafa Kemal Atatürk, şartların ağırlığının parkında. Hiçbiri yetmezmiş gibi İstanbul işgal donanması tarafından kuşatılıyor” ifadesini kullandı. Özel, şunları kaydetti:


“YILMAYAN, KORKMAYAN, TESLİM OLMAYAN BİRİ VAR”

“Hatırlayın Çanakkale’de geçmesinler diye ne çok can vermiştik. Orada 10 binler, 100 binler yatıyor ama bir tek adamın rızasıyla, Vahdettin’in oluru ile işgal donanması geliyor ve bütün boğazı kaplıyor. Herkes çok mutsuz. Herkes umutsuz. Hatta yanındaki yaveri dahi. Korkmuş, üzgün, yılgın gözlerle ‘Paşam ne olacak şimdi?’ dediğinde, Kartal İstimbotu’nun üzerindeler. O donanmanın arasından geçiyorlar. Yılmayan, korkmayan, teslim olmayan biri var. Diyor ki ‘Üzülme evlat. Geldikleri gibi gidecekler.’ Hal böyle olunca. 16 Mayıs 1919 günü artık yapacak bir şey yok. Bandırma Vapuruna binip kendisine inanan, kendisi gibi kahraman arkadaşlarıyla üç günlük yolculukla 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkıyor. Boynunda ölüm fermanı asılı. O gittiğinde ardından Anadolu’ya gitmesinden rahatsız olanlar hızla hakkında yakalama emri ve ölüm fermanı çıkaracaklar. Samsun’dan önce Amasya’ya, sonra Erzurum’a, sonra Sivas’a, sonra Hacıbektaş’a, sonra Ankara’ya varıyor. Ankara’ya vardığında artık katıldığı ve katılmadığı bütün kongrelerle, yani Erzurum Kongresi, Sivas Kongresi, Alaşehir Balıkesir’de katılamadığı kongreler, hepsinin sonuç bildirgeleri bir şeye işaret ediyor. Artık hep bir araya gelmeli. Vatanı bir bütün olarak sahiplenmeli. Vatanı hep birlikte savunmalı. Ölümü göze almalı ama teslim olmamalılar.

“HER BİR ADIMI BUGÜNE DERS, TARİHTEN DERS, BUGÜNE DERS”

Ankara’ya vardığında 27 Aralık 1919. Hızla hazırlıklara başlıyor. Önce kurtuluşu, arkasından kuruluşu yönetecek olan Gazi Meclis’i çağırıyorlar. 23 Nisan 1920’de Gazi Meclis toplanıyor ama Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ilk konuşmalardan sonra sözü alıp diyor ki ‘Böyle olmaz. Çağırdık ve geldiler. Meclis’i Mebusan doğal üye. Diğer yerlerden olabildiğince seçimle temsilci istedik. Ne malum doğruları mı gelmiş?’ Mazbata Tetkik Komisyonu kurduruyor. Kendi de geçiyor. O telaşın içinde bir gün bütün mazbataları inceliyor. Uygunları ile ertesi gün Meclis’i çalıştırmaya başlıyor. O Meclis kendisine tam dört kez Başkomutanlık unvanı veriyor. ‘İlelebet verelim, hep verelim. Süresiz verelim’ diyenlere, ‘Olmaz. Meclis bir vazifeyi süresi dahilinde tayin eder. Ben tek adam değilim. Ben diktatör değilim. Meclis ne vazife verdiyse, ona memurum’ diyerek üçer aylık süreler için bunu kabul ediyor. Her bir adımı bugüne ders, tarihten ders, bugüne ders.

“İZMİR’DE DÜŞMAN DENİZE DÖKÜLDÜĞÜNDE ‘GELDİKLERİ GİBİ GİDECEKLER’ DENENLER ARTIK YERLERİNİ BULMUŞTURLAR”

O Meclis kendisine dördüncü kez Başkomutanlık unvanını verdiğinde artık Sakarya Meydan Muharebesi’nin olduğu günlerdeyiz. 22 gün sürüyor. 100 bin kişiyle, büyük kayıplarla atlatılıyor ama artık en önemli başarılardan biri elde ediliyor. Geri çekilme, Sakarya Meydan Muharebesi’nin olduğu topraklarda. Yani artık Ankara’ya az bir zaman kalmışken, top sesleri Ankara’dan duyulurken Sakarya Meydan Muharebesiyle geri çekilme duruyor. İleriye gidişin, taarruzun hazırlıklarına başlanıyor. Tam 10 ay. 10 ay sonra 26 Ağustos gecesi Gazi Mustafa Kemal Atatürk, gizlice Ankara’dan önce Afyon’a, karargaha. Sonra Kocatepe’ye geçiyor. Kocatepe’de kendisinin yöneteceği o büyük taarruz emrini veriyor. Dört gün sonra burada Başkomutanlık Meydan Muharebesi, Dumlupınar Meydan Muharebesi, büyük zafer kazanılıyor. Artık işgal ordular geri çekilmeye, yani geldikleri gibi gitmeye başlıyorlar. İşte bu mücadelenin, emeğin, ölümü göze almanın ve yurdun dört bir yanındaki ayrı ayrı yapıları, Anadolu ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri olarak bir araya getirmenin, mücadeleyi Kuvayı Milliye mücadelesi olarak tek elde, tek yürekte birleştirmenin başarısı, zaferi kazanılıyor. Ondan sonrası kolay. Onlar kaçıyor, biz kovalıyoruz. En nihayetinde, artık 9 Eylül’de İzmir’de düşman denize döküldüğünde ‘Geldikleri gibi gidecekler’ denenler artık yerlerini bulmuşturlar.”

“GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN KURDUĞU PARTİNİN GENEL BAŞKANI SANA KENDİNİ EZDİRİR Mİ ORADA?”

Özel, “Şimdi o günün yıl dönümündeyiz. Buradayız. Cumhuriyetin nasıl kurulduğunun, nasıl bu savaşın kazanıldığının, ne bedeller ödendiğinin hepimiz farkındayız. Gün o gün olduğu gibi birlik ve beraberlik içinde olmak gerekir diye düşündük, her yıl olduğu gibi kalktık Dumlupınar’a geldik. Dedik ki, Dumlupınar’da 30 Ağustos’ta siyaset olmaz. Bu işin siyaseti olmaz. Bayrak tek. İstiklal Marşı tek. Yürek tek. Hep birlikte bugünü kutlarız. Resmi törenlerde, program geldi. Mahcup şekilde aradılar. ‘Sayın Genel Başkanım, konuşmalarda sizin protokol konuşmalarında sözünüz yok.’ Dedim ki, ‘Amasya’ya gittik vardı. Türkiye’nin dört bir yanında gidiyoruz, var. Niye yok?’ Vali bey korkuyor. Korksun. Bakandan emir bekliyor. Sorsun. Sordular, Bakan Yerlikaya. Normalde buraya bakan filan gemliyor biliyorsunuz. Onlar buraya bakan yardımcısı yollarlar, biz geliriz. Ben gelince önce Spor Bakanı, sonra İçişleri Bakanı, sonra ‘Efendim protokolde yer yok.’ Kardeşim ana muhalefet partisi protokolde üçüncü sırada. Bakanlar çok çok arkadalar. Yerlikaya beni düğününe çağırsa çocuğunun misafir gideyim de burası babasının yeri, evladının cemiyeti değil. Burası Türkiye Cumhuriyeti’nin töreni. ‘Efendim gelin, oturalım. Biz konuşalım. Siz dinleyin.’ Olur da ben emekli öğretmen çocuğu Özgür Özel olarak, Manisalı eczacı Özgür Özel olarak geleyim ve oturayım. Ama Türkiye’nin son seçimlerde 17,5 milyon oy almış birinci partisinin Genel Başkanı. Genel seçimlerde anayasada tarifli ana muhalefet lideri. Şu anda Türkiye’nin kuruluş olarak da güç olarak da CHP, Türkiye’nin birinci partisi. ‘Sen gel, otur, biz konuşalım, sen dinle.’ Emekli öğretmen çocuğu Özgür Özel gocunmaz, eczacı Özgür Özel oturur da kardeşim Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu partinin Genel Başkanı sana kendini ezdirir mi orada?” ifadelerini kullandı.

“YERİNİZDE YELLER AÇAR”

Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özle, “Beş gündür yazı çizi. Daha şimdi özel kalemlerinden, protokollerinden arıyorlar. Aman Genel Başkan gelsin. Geleceğim, geleceğim. Şimdi bize bunu layık gördünüz ya. Bu Dumlupınar Belediyesi’ni yönetirken aynı kibir vardı. Dumlupınarlılar oturdular, dediler ki ‘Bu zihniyet yönetmesin, Zekeriya Yılmaz yönetsin. CHP’li.’ Şimdi, Zekeriya abiye de söz vermiyorlar. Kütahya Belediye Başkanına da söz vermiyorlar. Afyon, Uşak belediye başkanlarına da söz vermiyorlar. Partinin genel başkanına da söz vermiyorlar. Neymiş, orada oturacakmış. Oturun Ali Bey, oturun. Bu sene oturun. Allah nasıp ederse seneye de oturun. Ama ondan sonra yerinizde yeller açar” dedi.

“BİZ OLMASAK O TÖREN OLMAZDI”

Özel, “Bakın, biz devletin her protokolüne uyuyoruz. Meselenin özünü söyleyeyim size. Bunlar anket yaptırmış, CHP hep önde çıkıyor ya. Anket firmalarına bastırıyorlar, olmuyor. Şimdi, formülü bulmuşlar. ‘Efendim, Özgür Bey her törene katılıyor. Her törende konuşuyor. Devlet adabını terk etmiyor. Kimseyle Anıtkabir’de el sıkışmadan, hatır sormadan geçmiyor. Efendim, bu normalleşme onlara yarıyor. Millet onlara devleti yönetmeye layık görüyor. Biz çatışmaya geçelim.’ Bugünkü hesap şu, İçişleri Bakanı olacaklar. Tayyip Beye akıl vermişler. ‘Kavga edersek, arkamızda toplanır bizimkiler. Böyle olursa dağılıp gidiyorlar. Ekonomi de kötü. Hemen kavga etmeliyiz. Onları şeytanlaştırmalıyız, yine arkamızda kalabalıklaştırmalıyız.’ Diyeceklermiş ki, ‘Efendim açsın, yoksulsun, işsizsin, güvencesizsin ama tehlike büyük. Oyu bize vermelisin. Yoksa vatanı böldürecekler, ezanı dindirecekler, bayrağı indirecekler.’ Bakın bir şu yüzlere bakın. Biz bugün ellerimizde bu bayraklarla, o resmi törene gitmek, orada konuştuğumuz zaman bu yalanları boşa çıkacak diye bizi bir şekilde provoke etmek istiyorlar. Beklentileri şu, arkadaşlar dedi. Bakın bu kadar kişiyiz. Oraya gitsek gideriz. O mikrofonu alsak alırız, o konuşmayı yapsak yaparız. Ama CHP olarak öyle bir resmi törende, öyle bir kargaşanın, öyle bir kavganın tarafı olamayız. Çünkü bu ülkeyi kuran iradeyiz. Biz olmasak o tören olmazdı orada” diye konuştu.

“CHP’Lİ CUMHURBAŞKANI VE BAKANLARI GÖTÜRECEĞİZ”

Özel, “Rica ediyorum. Gitmiyoruz. Dedim ki o yüzden toplayın kaç bin kişiysek. Ben anlatacağım. Eğer haklıya hakkını teslim etselerdi, orada konuşacaktık. Demin ki tarihi konuşmayı yapacaktık. Fazlasını değil. Çekemediler, hazmedemediler. Bizi kavgaya çekmeye çalıştılar. Etmeyeceğiz. Oraya gidip de zorla mikrofon almayacağız. Onları orada protesto etmeyeceğiz. Ne yapacağız? Daha çok çalışacağız. Daha çok çalışacağız. En kısa zamanda oraya CHP’li bir Cumhurbaşkanı, CHP’li bakanları götüreceğiz” diye konuştu.

“HÜDA-PAR’IN KOLUNA GİRMİŞ, GELMİŞLER BUGÜN BURADA 30 AĞUSTOS KUTLUYORLAR”

Özel, “Son sözüm de şu. Buradan ilan ediyorum ki, o törenleri biz düzenlediğimizde, o törenlerde bir muhalefet partisinin yöneticisi, lideri geldiğinde mutlaka ona da konuşma verilecek. Onların yaptığı bu ayıbı biz yapmayacağız. Çünkü biz onlar gibi bir parti değil, kutuplaşma, kavgadan medet uman bir parti değil, bu milletin tamamını kucaklayan CHP’yiz. Dün Ahlat’ta Devlet Bey ile Tayyip Bey, Hüda-Par’ın koluna girmiş, gelmişler bugün burada 30 Ağustos kutluyorlar. Şunu söyleyeyim. Şuna bir bakın şuna. Kimin kolundasınız? ‘Anayasanın ilk dört maddesine karşıyım’ diyor. Ne var orada? Bayrak var. Göster, bu bayrağa karşı. İstiklal Marşı var. Ona karşı. Ankara başkent, ona karşı. Türkiye Cumhuriyeti, sosyal bir hukuk devleti diyor, ona karşı. İçinde laiklik yazıyor. Ona karşı. Ne yapacakmış? Atatürk’ün bütün dünyadan önce seçme ve seçilme hakkı verdiği kadınları eve kapatacakmış. Onları sahiplendirecekmiş. O gün gidiyor, onlarla kol kola giriyorlar. Sırf seçim kazanmak için, bayrağı feda eden, İstiklal Marşı’ndan vazgeçen, bunların hepsine karşı olan Hüda-Par’ı kendine ittifak ortağı seçen Tayyip Beye de Devlet Beye de ortakları hayırlı ve uğurlu olsun. Biz milletimizle ittifakız. Biz Türkiye ittifakıyız” ifadelerini kullandı. Özel, “Bugün törene katılmıyoruz diye üzülmeyin. Üzülen var mı? Hayır. Çok çalışacak mıyız? En kısa zamanda nasıl Dumlupınar’da CHP’li belediye başkanı varsa, Çankaya’ya da bir CHP’li Cumhurbaşkanı seçecek miyiz? CHP’li bakanları Dumlupınar’a getirecek miyiz? Ben size güveniyorum. Siz de bize güvenin. En güzel günlerde birlikte olacağız. Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın CHP. Yaşasın CHP’liler, yaşasın Türkiye Cumhuriyeti. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün evlatları hepinizi saygı ile selamlıyorum. Sağ olun, var olun” dedi.


CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL KÜTAHYA’DA