03.09.2025

CHP Genel Başkanı Özgür Özel: “İki Özgür Size Diyoruz Ki ‘Toplanın Çocuklar, Kazanana Kadar Buradayız’”

“YA TARİHE GEÇERİZ YA DA DEFOLUP GİDERİZ, TESLİM OLMAK YOK”

“YEDEK LASTİK, KOLTUK DEĞNEĞİ OLACAĞIMA KABRE GİREYİM DAHA İYİ”

“ARTIK KİMSENİN MAZBATASININ GARANTİSİ, KAZANILAN SEÇİMİN ÖNEMİ YOK”

“ADALET BAKANI GUGUK KUŞUDUR, GÜNDE İKİ KERE, ‘YARGI BAĞIMSIZDIR’ DEYİP GERİ KAÇMAKTADIR”

“VERDİĞİ MÜCADELEYLE, YAPTIĞI GÖREVLE, YÜREĞİYLE GURUR DUYUYORUM; ÖZGÜR ÇELİK’İN ARKASINDAYIZ”

“MEHMET ŞİMŞEK ‘REZERVLERİ TOPLADIK, YENİ ŞOKLARA HAZIRIZ’ DİYORDU, BU BÜYÜK KÖTÜLÜĞE GİRİŞTİLER”

“GENÇLERİN SEMPATİK EYLEMİNDEN BU KADAR KORKUYORSA BİTMİŞTİR O CUMHURBAŞKANI”

“KALLEŞLİKLE SİYASET YAPANLAR ASLA BAŞARILI OLAMAZ”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Zeytinburnu’nda gerçekleştirilen Millet İradesine Sahip Çıkıyor Mitingine katıldı. Burada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “Zeytinburnu’nun, İstanbul’un iradesine sahip çıkan, kullandığı oya sahip çıkan, seçtiği yöneticiye, seçtiği il başkanına, seçtiği büyükşehir belediye başkanına sahip çıkan mert insanları, cesur insanları hepiniz hoş geldiniz” dedi. Özel, şunları söyledi:


“TÜM TÜRKİYE’NİN GÖZÜ BU MEYDANDA”

“Bugün Silivri Cezaevi’nde bundan birkaç saat önce, ‘suçluları’ suçlananları ziyaret ettim. Ziyaretçilerinden birisinin ‘suçu’ çok büyüktü. Onun ‘suçu’ dört kez üst üste Recep Tayyip Erdoğan’ı yenmek. Buraya Silivri’deki belediye başkanlarımızın, bürokratlarımızın, suçsuz ailelerinin, her birinin ayrı ayrı selamlarını getirdim, sevgilerini getirdim. Bugün bütün Türkiye’nin gözü bu meydanda. Bugün Silivri’nin gözü de burada, İzmir’deki Mehmet Murat Çalık kardeşinizin de gözü burada, Adıyaman’ın, Adana’nın, Antalya’nın gözü burada. Aydın’ın gözü burada. Ve herkes bakıyor. Birileri vites yükseltiyor, kötülükte el yükseltiyorlar. Biz sinceğiz, siz korkacaksınız sanıyorlar. Diyorlar ki ‘Biz elimizdeki mahkemelerle karar alırız, bunların yerine kayyımları atarız. CHP’ye sustururuz, sindiririz. Kendimize uygun makbul bir muhalefet partisi tarif ederiz. Birilerini Silivri’de ezeriz, bunlar da susar…’ Susmayanlara, teslim olmayanlara selam olsun. Ey Erdoğan, bu meydana bir bak bakalım. Bu meydan korkuyu evde bıraktı. Korkuyu evde unuttu bu meydan.”

“KARŞIMIZDA GEÇMİŞİ, YARINI KİRLİ BİR ÇETE VAR”

“Zeytinburnu Meydanı, 19 Mart darbecilerine, kayyımcılara, kayyımdan medet umanlara, kayyım meraklılarına en iyi cevap bu meydan. En iyi cevap, bu meydan. ‘Marifet hiç ezilmemek bu dünyada. Ama biçimine getirip de ezerlerse güzel kokmak, kekik misali, lavanta çiçeği misali, fesleğen misali, ıtır misali, İsa misali, Tonguç misali, Yunus misali, Ekrem misali güzel kokmak mesele.’ Birileri arkadaşlarımızı ezmeye çalışadursun, ezilse de güzel kokanlar, pis kokmayanlar, bünyelerinde kirin, pisliğin, kötülüğün ne kokusunu ne kendisini bulunduranlarla birlikteyiz biz. Oysa karşımızda elleri kirli, zihni kirli, bahtı kirli, geçmişi kirli, yarını kirli bir çete var. Onlara karşı elbette korkmayacağız, sinmeyeceğiz. ‘Ekmeği bol yedik biz, acıyı bal eyledik biz, sıratı yol eyledik. Öyle geldik bugüne. Ekilir ekin geliriz, ezilir un geliriz. Bir gider, bin geliriz. Bizi ezmek kurtuluş mu?’ İşte İstanbul’un iradesiyle sizlerin iradenizle seçilen il başkanımız burada. Ben onunla verdiği mücadeleyle, yaptığı görevle, onun yüreğiyle gurur duyuyorum. Özgür Çelik’in arkasındayız. İstanbul onunla gurur duyuyor. Arkadaşlarımız onunla gurur duyuyor. Ekrem Başkan onunla gurur duyuyor. Emekli öğretmen babası, annesi onunla gurur duyuyor. Cumhuriyet Halk Partisi onunla gurur duyuyor.”

“13 GENCİMİZİN YEDİSİ BUGÜN ÖZGÜR KALDI”

“Zeytinburnu, Cumhuriyet Halk Partisi’nin çok emek verdiği ancak son seçimde seçimi kazanamadığı ama hatayı Zeytinburnu’na yüklemediği, kusuru kendinde aradığı bir ilçe. Zeytinburnu’nu AK Parti’nin kalesi görenler, AK Parti’yi burada yenilmez görenler var. Ama ben bu meydana bakınca artık kale siyasetinin bittiğini görüyorum. Hiçbir yer kimsenin kalesi değildir. Zeytinburnu, milletin kalesidir. Halkın kalesidir. Bugün, Silivri’de 13 genç arkadaşımızın duruşması vardı. Haftalardır, aylardır ‘gençlere özgürlük’ diyorduk. Onlardan yedisi bugün özgür kaldı. Altısının 12’sinde bir duruşması daha var. O duruşmada cumhurbaşkanına hakaretle suçlanıyorlar. Tutanakta biraz önce buradaki gençlerin ‘zıpla, zıpla’ diye söyledikleri slogan var. Bu ülkede, bir ülkede ülkenin cumhurbaşkanı kendisine eleştirilen gençlerin bu sempatik eyleminden bu kadar korkuyorsa bitmiştir o cumhurbaşkanı. Bitmiştir o cumhurbaşkanı.”

“AK PARTİLİ GENÇLER ARTIK O KORKAĞIN PEŞİNDE YÜRÜMEYİN”

“Değerli Zeytinburnulular, değerli İstanbullular. Karşımızda Atatürk’ten emanet aldığı, Atatürk’ün emanet ettiği sandığı milletten kaçıranlar, iktidara gelirken bindikleri demokrasi treninden 31 Mart mağlubiyetinden sonra inenler, yıllardır ‘biz kazanıyoruz’ diye oynadıkları oyunun topunu kaybedince alıp da eve götürenler, ‘Bu topu keseceğiz, bundan sonra maç olmayacak’ diyenler var. Buradan Zeytinburnu’nun AK Partili gençlerine sesleniyorum. Diyorum ki yıllarca reisiniz, genel başkanınız oynadı, kazandı, sevindi. 31 Mart‘ta, 47 yıl sonra bir kazandık. 47 yıl sonra biz kazanıp da 23 yıl sonra siz yenilince sizin o çok güçlü sandığınız, yenilmez sandığınız reisiniz topu aldı kesmeye gidiyor. Korkuyor. O bir korkak. AK Parti’nin gençleri, eğer siz onurunuza, haysiyetinize sahip çıkmak istiyorsanız, o topu dedenizin elinden alın. Sahaya gelin. Yeneriz, yeniliriz. Ama demokrasi hepimiz için lazım. AK Parti’nin gençleri, sahadan kaçanın takımı olmayın. Korkakların takımı olmayın. Gelin, mücadele edin, ancak o korkağın peşinden daha fazla yürümeyin. Bu yargı çetesi, Türkiye’yi kirli bir yola soktu. Artık kimsenin mazbatasını bir garantisi yok. Kazanılan seçimin önemi yok. Eldeki belgenin önemi yok. Bir asliye hukuk mahkemesini ikna eden… Bugüne kadar İstanbul İl Kongresine ve kurultayımıza dokuz kere asliye hukuklarda tedbir talep ettiler. Dokuz hakim, ‘Bu aşamada tedbir demek karar demektir. Yanlış iştir’ deyip bu talepleri reddetti. 10’uncuyu buldular, kendi istedikleri kumpası kurdular. Türkiye’de seçim hukukunu, serbest seçimleri askıya aldılar. Tehdit altında olan, sosyal medyadan paylaşım yapan, arayarak bizzat düşüncelerini ileten muhalefet partilerinin her bir sayın genel başkanına şükranlarımı sunuyorum.”

“KANDİLİMİZ MÜBAREK OLSUN”

“Ancak tehdit altında olan sadece muhalefet partileri değildir. Topyekun çok partili rejimdir. Seçimli yarışlardır. Karşımızda kaybedince gitmeyen, yetkiyi gasp eden, hukuku gasp eden, demokrasiyi gasp eden bir rejim vardır. Bu vicdansızlığa teslim olmayacağız. Değerli Zeytinburnulular bu akşam Mevlit Kandili, değerli Hazreti Muhammed’in doğum günü. Şimdi de yatsı ezanı okunuyor. Ezan süresince sizi sessizliğe davet ediyorum. Hepimizin kandilleri mübarek olsun.”

“ETLE TIRNAK OLDUKLARI DARBEYE KALKIŞTI”

“Zeytinburnu’nun güzel insanları, bu meydanın adı 15 Temmuz Meydanı. Bu partinin adı Cumhuriyet Halk Partisi. 15 Temmuz akşamı Tayyip Bey’in ne istediyse verdikleri, etle tırnak gibi oldukları, altına tank verdikleri, F16’ya bindirdikleri darbeye kalkıştılar. Darbe, demokrasiye karşıydı, seçilmişlere karşıydı. Biz ‘Erdoğan düşmanımızdır’ demedik. ‘AK Parti rakibimizdir’ demedik. ‘Birbirlerini yesinler’ demedik. Demokrasinin arkasında durduk, seçilmişlerin arkasında durduk. O gün bize ‘Dünyaya darbeyi birlikte anlatalım’ diyenler, o gün ‘Darbe bir bütün olarak tüm siyaset kurumunu hedef alıyor’ diyenler, bugün kaybettikleri seçimden sonra bir bütün olarak tüm siyaset kurumunu hedef alan bir darbeyi yönetiyorlar. Buradan hem bizlere sahip çıkan muhalefet partilerine hem de tüm seçmenlere sesleniyoruz. Darbelerin dostu yoktur. Hedefi vardır. O hedefi yalnız bırakırsanız, bir sonraki hedef siz olursunuz. Biz hiçbir darbeden medet ummamış, hiçbir darbeye teslim olmamış, darbelerde il başkanlıkları, genel merkezleri ele geçirilmiş, el konulmuş, yöneticileri işkencelerden geçirilmiş, il başkanları suikastlara uğramış, şehit edilmiş bir milletten başka güce inanmayız. Başkasının önünde eğilmeyiz. Teslim olmadık, teslim olmayacağız. Bizi korkutmak istiyorlar, korkmayacağız. Susturmak istiyorlar, susmayacağız. Sindirmek istiyorlar, sinmeyeceğiz. Emin olsunlar ki biz bir adım geri atarsak, onlar bu ülkeyi 100 yıl geriye götürecekler. Biz bir kelime eksik konuşursak, onlar bu milleti susturacaklar. Biz bir santim eğilirsek, onlar bu millete diz çöktürecekler. Diz çökmeyeceğiz, teslim olmayacağız. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz. İşte bu meydana bakınca, bu coşkuyu duyunca, bu morali görünce birilerinin uykusu kaçacak. Bugün akşam Ekrem İmamoğlu başını yastığa koyduğu gibi uyuyacak. Özgür Çelik öyle uyuyacak. Sizler öyle uyuyacaksınız. Çünkü ahlaki üstünlük bizdedir, psikolojik üstünlük bizdedir, çoğunluk enerjisi Zeytinburnu’ndadır, bizdedir. Biz haklıyız, biz güçlüyüz, biz kazanacağız.”

“BÜYÜK OLMAK, GÜÇLÜ OLMAK ÖNCE HAKLI OLMAYI GEREKTİRİR”

“Değerli Zeytinburnu halkı, kimse Erdoğan’ı da partisini de ittifakını da cuntasını da gözünde büyütmesin. Büyük olmak, güçlü olmak, cesur olmak önce haklı olmayı gerektirir. Özgüven gerektirir. Korkaklıkla, kalleşlikle siyaset yapanlar asla ve asla başarılı olamazlar. Bunları Zeytinburnu’nda görüyor musun? Sokağa çıkabiliyorlar mı? Pazara geliyorlar mı? Esnaf gezebiliyorlar mı? Hal, hatır sorabiliyorlar mı? Gelemezler. Çünkü korkuyorlar. Dizleri titriyor ve şunu biliyorlar ki artık; normal yollarla iktidarlarını sürdüremezler. Onun için ülkenin varlıklarını heba etmeye, borsayı düşürmeye, faizleri artırmaya, hayat pahalılığını artırmaya, hepsini göze almaya ama bir seçimden kaçmaya çalışıyorlar. Buradan Erdoğan’a sesleniyoruz: Ey Erdoğan, ben halkım, ben milletim. Ben millî iradeyim. Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum. Adayımı bırak, sandığı getir. Sandıktan kaçma. Hodri meydan.”

“BARİYERLERİ YIKARAK MEYDANLARA TAŞTIK”

“Bundan 168 gün önce Ekrem Başkan’ı alıp da ön seçiminden dört gün önce Vatan Emniyet’e koyduklarında, biz Vatan Emniyet’in önünde bekleyen partililerimiz ve İstanbul İl Başkanımız, İstanbul Üniversitesi’nin önünde bekleyen öğrenciler, bütün o gün alınan yasaklama kararına rağmen, önlerindeki bariyerlere rağmen, karşımızdaki kötülüğe rağmen korkmadılar. Onlar metroları kapatmışlardı. Otobüsleri durdurmuşlardı. Vapurları bağlamışlardı. Ama biz bariyerleri yıkarak meydanlara taştık. Saraçhane’ye geldik ve darbeyi püskürttük. O günden sonra bugün bir kez daha bir büyük meydandayız. Yazın ortası demeden, tatil demeden, sıcak demeden buradayız. Çünkü biz bu meydana bir miting yapmaya değil, eylem yapmaya geldik. Eylem yapmaya geldik. Biz sonra, o günlerde Erdoğan ‘Bir aya kalmaz birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar. Eşlerinin gözlerinin içine bakamayacaklar’ diyordu. İşte şimdi ona en iyi cevabı bugün siz veriyorsunuz. On binlerle bu meydanda birbirimizin yüzüne bakıyoruz. Türkiye’nin gözünün içine bakıyoruz ve diyoruz ki; ‘Ekrem İmamoğlu masumdur, arkadaşlarımız masumdur. Biz haklıyız, biz kazanacağız.’”

“TÜRKİYE TÜM BUNLAR NİYE YAŞIYOR?”

“Buradan soruyoruz: Türkiye tüm bunları niye yaşıyor? Bir kişi ve onun besledikleri iktidarda kalsın diye mi? Bir savcı, bir seyyar giyotin 48 milyar lira o günün parasıyla, 56 milyon lira bugünün parasıyla sırf tadilat yaptığı bir yalıda otursun diye mi? Kırk Haramiler milletin parasını yesinler diye mi? Daha geçen hafta darbenin maliyeci ayağı Mehmet Şimşek ‘Rezervleri toparladık, yeni şoklara hazırız’ diyordu. Bu büyük kötülüğe giriştiler. Dün borsa yüzde 6,5 düştü. Ne zaman açıkladık ki teslim olmayacağız, demokrasiyi bırakmayacağız, bir miktar toparlanmaya başladı. Buradan açıkça hem Türkiye’ye, hem dünyaya ilan ediyoruz: Bir tarafta sırf iktidara tutunmak için bir siyasi partinin iki yıl önce yaptığı seçimlerine alakasız, yetkisiz bir mahkemeyle müdahale edip Türkiye’yi bu duruma düşürmeye çalışanlar, 38 ülke içinde OECD’de gıda ve bütün enflasyonda Türkiye’yi birinci yaptılar. Dünyadaki gıda enflasyonun dört katı Türkiye’de var. Avrupa Birliği üyesi 27 ülkede 13 milyon işsiz var, bizde tek başımıza 13,5 milyon işsiz var. Türkiye Avrupa’nın en yüksek enflasyonlu ülkesi. Avrupa ortalaması yüzde 2, Türkiye ortası yüzde 33. Dünyanın en yüksek ikinci faizi. 200’ün üzerinde ülke var. En yüksek ikinci faiz Türkiye’de. Türkiye’den yüksek faizi olan tek ülke Zimbabwe. Bu ülkede açlık sınırı 26 bin lirayken, asgari ücret 22 bin lira. 88 bin lira yoksulluk sınırıyken, dört asgari ücretli bir araya gelse yoksulluk sınırını aşamıyor. Devletin memuru da emeklisi de emekçisi de hem yoksulluğun, hem açlığı altında can çekişiyor. Bu durumda bu ülkede dünyanın en pahalı eti de bu ülkede, en pahalı interneti de bu ülkede. Kırmızı ette dünya ortalaması 275 lira, Türkiye’de 800 lira. Türkiye’de yavaş, sorunlu, salondan odaya çekmeyen internetin hızı 48 ve 11 dolar. Ancak Romanya’da bunun dört katı hızlı internet 8 dolar. Ukrayna’da üç katı hızlı internet 5 dolar. Rusya’da iki katı hızlı internet 7 dolar. Dünyanın en pahalı ve en yavaş internetini bu ülkenin gençlerine kullandırana da dünyanın en pahalı etini bu millete yedirtmeyene de yazıklar olsun.”

“SANDIK İÇİN GEREKİRSE BEDEL ÖDEYECEĞİMİZİ GÖSTERECEK MİYİZ?”

“Zeytinburnu’na sorayım. Tayyip Erdoğan sizi seviyor mu? Niye? Çünkü fakir fakirsiniz. Bu meydanda 88 bin liranın üzerinde maaş alanlar bir el kaldırsın. Görüyor musunuz? 88 bin liranın altında alanlar kaldırsın. İşte bu yüzden Tayyip Erdoğan Zeytinburnu’nu sevmez. Sizi fakir yaptı, fakir bıraktı. O zengini sever, Beşli Çeteleri sever. Ama ant olsun ki seçim gelecek, sandık gelecek, kısa çöp uzun çöpten, Zeytinburnu uzun adamdan, yoksullar 40 Haramiler’den hesap soracak. Andolsun ki sandık gelecek ve bakan evlatlarının, saray evlatlarının dönemi bitecek, vatan evlatlarının dönemi başlayacak. Avukat tutan, savcılarla avukat tutup da ailelere gelen, tehdit eden, savcılarla, kadınları, küçük çocuklarıyla tehdit eden savcılarla, uzak sürgünlerle tehdit eden savcılarla, hasta arkadaşlarımızı ölüme terk eden savcılarla bu ülkeye düzen gelmeyecek. Cesur ve birbirine güvenen, AK Toroslar çetesinden korkmayan, Cumhur İttifakının korku iklimine teslim olmayan cesur meydanlar kazanacak. Bu meydan haklı çıkacak. 52’nci miting meydanından soruyorum, bu dalga dalga operasyonlar dokuz değil 99 olsa teslim olacak mıyız? Hep beraber mücadeleye, eyleme devam edecek miyiz? Eğer bu kötülükler sürerse çağrıldığımız meydana sel olup akacak mıyız? Gerekirse dağılmamak üzere toplanacak mıyız? Onlara sandık için gerekirse bedel ödeyeceğinizi gösterecek miyiz? Korkuyor muyuz? Korksunlar mı? Hepinizle gurur duyuyoruz. Hepinizle gurur duyuyoruz. Şimdi Mehmet Murat Çalık, İzmir’deki odasından Zeytinburnu’na bakıyor. Diyor ki ‘Bir Maçkalı’dan bir şarkıyı İstanbul’un en güzel korosundan dinlesek mi? Ekrem Başkan Silivri’den bakıyor, diyor ki ‘Ne bir haram yedik ne cana kıydık. Acaba Zeytinburnu ışıklarını yakacak mı?’ Hepimiz, bütün arkadaşlarımız için kardeşim Aykut için, bütün bürokratlarımız, bütün belediye başkanlarımız için suçsuz yere yatan ama teslim olmayan yiğitlerimiz, aslanlarımız için söylüyoruz. Yiğidim aslanım geliyor.”

“SORULARA CEVAP VERECEĞİNE TANGO YAPMAYA BAŞLADI”

“Özgür Başkan ve Özgür Başkan, iki Özgür size diyoruz ki ‘Toplanın çocuklar, hiçbir tarafa gitmiyoruz. Kazanana kadar buradayız.’ 168 gündür bir yargısız infaz süreci var. Yargı yok, kanıt yok, iddianame yok, iftira var. Televizyonda yalan var, çökünce onu bırakıp başka iftira atmak var. Neler söylediler neler… Hepsi yalan çıktı, şimdi utanmadan savcı çıkıp açıklama yapıyor. Oysa açıklama yapmak için HSK’dan izin alması lazım, izin yok. Tut ki aldı, diyor ki ‘Kimseyi suçlayamazsın. Kimseyi peşinen suçlu ilan edemezsin. Yargılama başlamadan heyete istikamet veremez, hakimleri etkileyecek açıklama yapamazsın.’ Ama daha iddianame yazmayan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı hem de soruşturmada gizlilik varken çıkmış gazetecilere ‘Yüzyılın en büyük yolsuzluğu’ diyor. Bu yapılan yüzyılın en büyük arsızlığıdır. Yüzyılın en büyük yüzsüzlüğüdür. Yargılama bitene, yetmez hüküm, istinafı bırak Yargıtay’da kesinleşene kadar herkes masumdur. Bırakın yargılamayı, daha sorgulama aşamasından her sabah yalanları yayanlar, sorduğumuz sorulara cevap vermek yerine iftiraya sığınıyorlar. Bu ülkenin Adalet Bakanına yedi tane soru sorduk, sorulara cevap vereceğine Akın Gürlek’ten korkusuna tango yapmaya başladı. Ben, Adalet Bakanına sesleniyorum. Dün demiştim ki ‘Senin bu savcı bunları yaparken, izinsiz yere yaparken senin çıkıp da öyle durman adeta bir paşa resmi gibi Adalet Bakanlığının duvarına asılı, bunu izlemen yakışıyor mu?’ Ama arkadaşlar uyardı, ‘Bu, resim gibi durmuyor’ dediler. ‘Bu, günde iki kere çıkıp ‘Türkiye’de yargı bağımsızdır’ diyor, kutusuna geri giriyor’ dediler. Bu Adalet Bakanı guguk kuşudur, guguk kuşudur. Günde iki sefer çıkıp ‘yargı bağımsızdır’ deyip içeri kaçmaktadır.”

“GUGUK KUŞU DEĞİLSEN SOR HESABINI”

“Adalet Bakanı, savcıyı sevmediğini biliyoruz. Hakkında dosya yaptığını biliyoruz. Onun da senden nefret ettiğini biliyoruz. Ama korkuya teslim olduğunu görüyoruz. Tarihe bir korkak olarak geçeceksin. Bir guguk kuşu olarak geçeceksin. Şimdi o hukuk tanımaz savcının, ona söylemiştim, ‘Sert kayaya çarptı’ diye. ‘Susacağız, teslim olacağız sanma’ diye. Şimdi Adalet Bakanı, guguk kuşu değilsen not al şimdi. HSK’ya eğer Hakimler, Savcılar Kuruluysanız, sorun hesabını. Geçmişte büyükelçiliklerimizi ‘illallah’ dediği bir adam vardı. Yurtdışı numaralarını taklit ederek, ‘Berlin Büyükelçiliği’nden arıyorum’ diye, ‘Japonya’dan büyükelçilikten arıyorum’ diye, Avrupa ülkelerinin adını kullanarak Türkiye’deki yargı makamlarından randevular alıyorlardı. Bunlardan birine de Akın Gürlek randevuyu verdi, bu kişinin işi gücü ‘yargı üzerinde etkim varmış’ gibi yaparak milleti dolandırmaktı. Bu kişiye randevu verdiği daha sonra dolandırıcı olduğunu bildiğimiz bu kişiyi tuttu Akın Gürlek, kişinin adı Celal Çakmak. Ekrem İmamoğlu dosyasında aldı onu iftiracı yaptı. ‘Murat Ongun’a 20 milyon para verdim’ diye ifade kullandırdı. Şimdi Akın Gürlek’e soruyorum. Celal Çakmak‘a, onun ayarladığı randevuyla o çeteye randevu verdin. Dolandırıcı olduklarını biliyorsun. Nasıl olur da bu kriminal tipi, her türlü suça karışan bu kişiyi bu dosyada iftiracı yapıp arkadaşlarımıza lekelemeye çalışıyorsun? Bunun hesabı senden sorulur. Bunun hesabı senden sorulur. Bir dolandırıcıdan iftiracı yapan bu zihniyete şunu söylüyoruz. Siz, bizi imha etmek, yok etmek, hapsetmek üzere talimat almış olabilirsiniz. Bunu yaparken suça bulaşıyorsunuz. Suça karışıyorsunuz. Ve eninde sonunda bunun hesabını vereceksiniz. Buradan mübarek kandil gecesinde söylüyorum. Bu çetenin bu dünyada da iki elimiz yakasındadır, öbür dünyada da hakkımızı helal etmiyoruz. Biz de bize saldırmak için dolandırıcılara, üçkağıtçılara, uyuşturucu ticaretine bulaşmışlara, torbacılara, baronlara, suç örgütü liderlerini kullananlar, bize iftira attırıp da onları serbest bırakanlar, bu AK Parti’nin kara düzenini kuranlar, bu mübarek gecede size yemin ederim ki biz de sizden bunun hesabını soracağız, Allah da bunun hesabını sizden soracak.”

“ERDOĞAN MEYDANLARDAN, HAKLILARIN İNANCINDAN KORKAR”

“Şundan emin olun, bu koca meydanda ben korkan kimse görmüyorum da en korkağımız ben olayım, Erdoğan, en korkağımızdan on kat fazla korkuyor. O, meydanlardan korkar, kalabalıklardan korkar, haklı insanların inancından korkar. Biat etmeyenlerden, ses yükseltenlerden, eylem yapanlardan korkar. Onu korkutacağız, onu eninde sonunda yeneceğiz. Beni yıllardır tehdit ettiler, Meclis’te saldırdılar, sokakta saldırdılar, ailemi tehdit ettiler. Ama asla ve asla bir adım geri atmadık. Şimdi biliyorsunuz aylardır bana diyor ki ‘Gel Ankara merkezli siyaset yap.’ öz Türkçesi, ‘Ekrem’i bırak, masum arkadaşlarını bırak, Anadolu’yu bırak, Ankara’ya gel.’ Bir diğeri de demişti ki ‘Gel, partinin başına geç, ortalıkta dolanma, partinin başında otur.’ Şimdi de şu mesajı yolluyorlar. Diyorlar ki ‘Bak il kongresini feshettik. Oraya kayyım atadık. Sıra sana gelebilir. Direnmeyi bırak. Meydanları bırak. Gel, Ankara’da otur. İstediğimiz gibi muhalefet partisi ol, yıllarca ellemeyelim.’ Buradan tarihi cevabımız veriyorum. Elinizi korkak alıştırmayın, sizden korkan sizden beter olsun. Eyleme devam, mücadeleye devam. Sizi biz yeneceğiz. Cesaretiniz varsa gelin, Zeytinburnu merkezli siyaset yapın bu meydanda. Gelin Sivas’a, Bayburt’a gelin, Konya’ya, Van’a gelin, Antalya’ya gelin. Trabzon’a gelin. Biz Anadolu’dayız, biz Trakya’dayız. Biz meydandayız. Tayyip Erdoğan’ın hoşuna gidecek ana muhalefet lideri olacağıma yerin dibine geçeyim daha iyidir. Devlet Bahçeli’nin istediği gibi onunla uyumlu, o sustuğu için susan, o ‘pıs’ deyince pısan, ete süte karışmayan, milletin sesini duymayan, AK Parti’ye onun gibi vagon olan, yedek lastik olan, koltuk değneği olan muhalefet partisi olacağıma yere gömüleyim, kabre gireyim daha iyi. Tarih, Özgür Özel’i de Özgür Çelik’i de bir mücadeleyi sürdürenler, arkadaşlarını satmayanlar, meydanları boşaltmayanlar, mücadeleyi kazananlar olarak yazacak. Ya tarihe böyle geçeriz ya da defolup gideriz. Teslim olmak yok. Bizimle yürüyecek misiniz? Bizimle yürüyecek misiniz? Söz mü? Söz mü? Haydi yürüyelim arkadaşlar.”


CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL İSTANBUL’DA - 3