17.11.2023

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Halk TV'de "İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah" Canlı Yayınına Katıldı (17 Kasım 2023)

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Halk TV'de "İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah" programına katılarak soruları yanıtladı, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İsmail Küçükkaya- Halk TV’desiniz, Türkiye’nin demokrasi arenasındasınız. İsmail Küçükkaya ile manşet yolculuğunda, Cumhuriyetimizin başkentinde Ankara’mızdayız ve CHP’nin Genel Merkezindeyiz. 17 Kasım 2023 tarihi bir yayın benim açımdan da. Burada çok yayınlar yaptım ancak 4 – 5 Kasım kurultayında tarihi bir değişim yaşanmıştı. Özgür Özel CHP’nin yeni Genel Başkanı seçilmişti. Sonraki gelişmeleri konuşacağız ve CHP’nin Genel Başkanı sıfatıyla CHP’nin Genel Merkezinden ilk yayında, yani bu tarihi yayında bizim sorularımızı yanıtlayacak. Sizler de ‘soruyorum’ etiketi altında sorularınızı gönderebilirsiniz Sayın Özgür Özel’e, CHP Genel Başkanına. Hoş geldiniz diyorum.

Özgür Özel- Hoş bulduk. Siz de hoş geldiniz.

İsmail Küçükkaya- Bizi burada ağırladığınız için teşekkür ediyoruz.

Özgür Özel- Çok teşekkür ederiz. Ben hep söylüyorum ‘CHP baba evidir’ diye. Baba evindesiniz. Bu baba evinin anlamı; bu evin tapusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e kayıtlı, hiçbirimizin değil, emaneti devraldık, günü gelince devredeceğiz. Ama bu baba evi hem bütün CHP’lilerin, hem Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün vatandaşlarının baba evidir. Baba evi başı sıkışanın, içi daralanın koşup geleceği yerdir. Bundan sonraki süreçte de herkese bu baba evinin kapılarının ardına kadar açık olduğunu söyleyerek başlamak isterim.

İsmail Küçükkaya- Sabah 6’da Cenan kardeşim beni buraya getirdiği andan itibaren ben de şunu düşünüyordum Sayın Özgür Özel. Siz şu anda CHP’nin Genel Başkanısınız. Tabi şunu düşündüm ister istemez. Ben burada Sayın Kılıçdaroğlu’yla sizden önceki Sayın Genel Başkanınızla çok yayınlar yaptım. Ondan önce Sayın Deniz Baykal’la rahmetliyle de çok yayınlar yaptım, röportajlar yaptım gazete içinde. İşte hem hayatın akışkanlığını, değişkenliğini, hem siyasetin dinamizmini ve değişkenliğini de gördüm. Bakalım siz CHP’nin, tabi Atatürk’ün koltuğu aynı zamanda değil mi? Dolayısıyla neler yapacağınızı ülkemiz açısından da merakla bekliyorum.

Bu arada bir üzüntümüz var efendim. Metin Uca’yı kaybettik çok sevdiğimiz bir arkadaşımız. Bu sabah haberlerine aslında bu yolu açan isimdi o ve Türkiye’nin yükü ona da ağır geldi gerçekten. Üzüntülüyüz onunla bir başlamak isterim.

Özgür Özel- Metin Uca benim kişisel olarak da diyalog halinde olduğum, çok iyi ilişki içinde olduğum birisiydi. Zaten Metin Uca’nın kötü ilişki içinde olduğu kimse yoktu. Böyle çok nevi şahsına münhasır bir gazeteci, bir televizyoncuydu. Yani her alanda televizyonda ne yapsa hep farklı yapıyordu. Bizimle çok yakın ilişki içindeydi. Haberi aldığımda dün çok üzüldüm. Koza Yardımcı, Genel Başkan Yardımcımız, Kültür Bakanlığından sorumlu, Gölge Kültür Bakanımız haberdar etti. Böyle iyi haber almayı umuyorduk. Dün menajeri üzerinden sağlık durumunu takip ettik. Gece yarım gibi entübe edildiğini duyduk. O biraz hani işin kötüye gittiğini gösteriyordu. Sabah da kötü haberi aldım ilk. Aslında sizinle buradan böyle bir yayın benim çok neşeli, çok umutlu böyle beklediğim bir yayınken içimiz buruldu.

Bizim birkaç acımız daha var. Fındıklı ilçe başkanımız, Fındıklı belediyesi gibi Ercüment başkanın Fındıklı belediyesinin kazanılmasında orada çok farklı bir belediyecilik yapılmasında örgütümüzün başındaki kişi. Ama kaybettik, çok çok üzgünüm Kadirhan Kadıoğlu başkanımızı. Kıbrıs’taydım cenazesine katılamadım. En kısa zamanda taziye için orada olacağım.

Onun üstüne Altındağ Kadın Kolları Başkanımız Eylem hayatını kaybetti daha 41 yaşında. Acımız büyük. Ona Altındağ örgütümüz koştu giderken trafik kazası oldu. Allahtan orada ufak tefek yaralanmalar var ama çok ciddi bir durum yok. Ama 20’den fazla yöneticimiz müşahede altında tutuldu. Bu sabah Ankara’ya gelecekler Amasya’da kaza geçirdiler. Ondan böyle yüreğimiz ağzımızda, çok üzüldüğümüz haberleri aldık. Yani sizi burada ağırlamak benim için büyük keyif, büyük onur ama bu üç acımızı paylaşarak ve hem Allah’tan rahmet dileyerek kaybettiklerimize, büyük CHP ailesine de, Metin Uca’nın ailesine de, Fındıklı’daki Kadirhan başkanımızın ailesine de bir kez daha başsağlığı dileyerek başlamak istiyorum. 

İsmail Küçükkaya- Çok sağ olun. Şairimiz Şükrü Erbaş’ın sözü aklıma geldi, ‘İnsanın acısını insan alır.’ Bu vesileyle sizinle işte burada milyonlarca insanla birlikte acıyı birlikte omuzlayacağız.

Sayın Özgür Özel, tarihi bir kurultay yaptınız 4 - 5 Kasım’da. Sonrasındaki gelişmeleri çok dikkatle takip ediyorum. Her gün de not alıyorum. Çünkü ileride bunun kitabı yazılacak, ben de notlarımı alıyorum. Ne yapıp ettiğinizi her sabah irdelemeye çalışıyorum. İşte gecenin ilerleyen saatlerinde bir gazeteciyi aramanızdan yola çıkarak da, Azerbaycan konusu, Bosna Hersek konusu, Kuzey Kıbrıs konusu, ilk seyahatiniz Hatay… Sonra Kahramanmaraş, Veli Ağbaba’yla birlikte sonra bir Malatya yapacaksınız. Bütün programlarınızı takip ediyorum. Sizi yakından takip eden gazeteci arkadaşlarımı gerek Halk TV’nin Ankara bürosuna, gerek diğer yerlerdeki Hilal Köylü gibi arkadaşlarımı da arıyorum. Ortak olarak söyledikleri şey şu; benim için tabi sürpriz değil sizi çok uzun yıllardır biliyorum ama çok çalışıyor diyorlar. Şimdi ilk şunu bir sormak istiyorum. Şu anda duygunuz ne efendim? 4 – 5 Kasım kurultayı geçti, tarihi bir kurultaydı. Gerçekten de bakın eski Genel Başkanınıza da, partinize de, delegelerinize de bir teşekkür etmemiz gerekiyor demokratik kültür bakımından. Çünkü biz bunu başka partilerde böyle görmüyoruz. İlk olarak efendim ben siyasi pek çok soru soracağım size ama duygunuz nedir? Yani Özgür Özel’in içinde hangi fırtınalar kopuyor şu anda?

Özgür Özel- Birincisi, büyük bir sorumluluk hissediyorum. Önceki Genel Başkanımıza üst düzeyde vefa göstermemiz, onu yalnız hissettirmememiz ve onun bu kadar emeğinden sonra en üst düzeyde vefa duygusunu kendine hem örgütümüz, hem mevcut Genel Başkan olarak benim göstermem gerekir. Bu sorumluluğum var.

İkincisi, kolay bir iş değil. Cumhuriyet tarihinde ilk kez CHP yarışmalı bir kurultayda Genel Başkan değiştirdi ve ilk kez bir devir teslim yapabildik. Bu bizim için büyük bir kıvanç. Maalesef geçmişte işte ölümler, darbeler, istifalar, kırgınlıklar. Bir devir teslim yoktu. Sayın Genel Başkanımızın o iyi dilekleriyle, baş başa evinde geçirdiğimiz 45 dakika, sonra Genel Merkezde baş başa iki CHP Genel Başkanı sıfatıyla geçirdiğimiz bir saatlik görüşme ve ardından yaptığımız devir teslim töreninde kamuya açık olarak hem kendisinin söyledikleri, hem bizim söylediklerimiz de çok önemliydi, tarihiydi. Tabi, o anlamda zorlu bir yarışın içinden çıktığımız için örgütte kırılan dökülen mutlaka olmuştur. Bize yapılan yanlışları, bizi kıran ne varsa kurultay salonunda bıraktım. Gerçekten de kurultay salonundan dışarıya en ufak bir kırgınlık ve küskünlük çıkarmadım. 81 il başkanıma bunu söyledim, milletvekili grubuma bunu söyledim, ilçe başkanlarıma söylüyorum. Duyuyorum bir şey işte diyorlarmış ki, şu ilde seni yakında görevden alırlar. İl başkanımı arıyorum diyorum ki, çalışmaya devam, kurultaydan beri olumsuz bir şey yoksa neden olsun. Öncesi için temiz, beyaz bir sayfa açtık diyorum. Çünkü benim bu örgütü bir arada tutma, motive etme ve önce yerel seçimleri, sonra ilk genel seçimleri kazanmak gibi bir görevim var. Sorumluluk hissediyorum.

Bu çok çalışma işine gelince, benim genel yapım bu zaten. Ben bir işi üstlendiğimde onu çok yüksek konsantrasyonla ve çok emek vererek yaparım. Benim başarı hikayem varsa hikayemin özeti budur. Yoksa ben böyle mucizevi yetenekleri olan falan birisi değilim. Ben eğitimini almış, yaptığı işi iyi yapan, geçmişinde yaptığı işlerde başarılı olmuş ama bunların hepsini çok çalışarak yapmış birisiyim. O yüzden bu göreve de son derece motiveyim, motiveydim zaten süreçte de. Kurultay sürecinde siz hatta kameraların olmadığı aşamada ne hissediyorsunuz dediğinizde hep kazanacağız dedim. Dedim kazanacağız, iyiye gidiyoruz mutlaka kazanacağız. Bugün de bu sorumlulukla çalışıyorum.

Bir de şöyle bir şey var. Yani bir Genel Başkan kendisi çalışırsa, örgütünü çalıştırırsa, onun gayreti herkese örnek olursa başarı mutlaka gelir. Sayın Genel Başkanımızın da geçmişteki emeklerini kimse görmezden gelemez. Ben elimden geldiğince bütün enerjimi bu işe verip… Bunu zaman zaman hani özel yaşam açısından eleştirilen kısımları da oldu; bir işe odaklanıp geri kalan işte sivil hayatı, özel yaşamı, diğer tarafları ihmal ettiğimiz oluyor, o konuda mümkün olduğu kadar ailemi ihmal etmeyerek, büyüklerimi ihmal etmeyerek ama 7 gün 24 saat bu sorumluluğu yerine getirmeye çalışacağım.

İsmail Küçükkaya- Bu şundan dolayı önemli Sayın Özgür Özel. Şimdi siz ana muhalefet liderisiniz ve ana hedefiniz iktidara gelmek. Sizin rakibiniz Erdoğan. Şimdi Erdoğan hani bazı politikalarını, söylemlerini sevin sevmeyin, eleştirin o ayrı ama çok çalışan bir lider oldu. Şimdi ben geçtiğimiz günlerde Sabah gazetesinde Yavuz Donat’ın köşesinde görünce, gece 24’ten sonra beni aradı dedi ve işte yaptıklarınızı… Bu yayında da söyledim ben bunu. Dolayısıyla sizin iktidara gelebilmeniz için, lider olarak rakibiniz Erdoğan kadar ondan daha çok çalışmanız lazım.

Özgür Özel- O önde olduğu için önde gidiyor şimdi.

İsmail Küçükkaya- Arayı kapatacaksınız?

Özgür Özel- Kapatıp geçmemiz lazım. Ben daha hızlı olmazsam yetişemeyiz.

İsmail Küçükkaya- Şimdi o tecrübeli ama siz de gençsiniz. Aranızda da 20 yaştan fazla da bir fark var. Bu da neden önemli? Siz partinizin lideri olarak onunla yarışırsanız bu çalışkanlıkta partinizin teşkilatı da onun teşkilatı kadar çalışkan olur. Dolayısıyla partiyi böyle motive etmek için bunu önemsiyorum.

Özgür Özel- Önemli. Tabi haberler yansıdı. Doğru Yavuz Donat zaman zaman bize yer veren, Manisa’ya geldiğinde ayrıldığında beni arayan, benim çok saygı duyduğum bir kişi. Yayın çizgisi olarak gazetesi CHP’yi çok da eleştiriyorlar falan ama Yavuz Bey çok beyefendi bir gazeteci. Tabi ben doğrudur gece 12’yi geçiyordu ama ben böyle durumlarda önce yazıyorum whatsapptan uyumadıysanız arayabilir miyim diye. Öyle pat diye hani demesinler ki, sen Genel Başkan oldun diye gazeteciyi gecenin birinde…

İsmail Küçükkaya- Ben şunları duymaya başladım. Biz geçmişte Erdoğan’dan bunları duyardık. Şimdi diyor ki, etraftaki insanlar. Arıyor diyorlar Özgür Özel yine gecenin ilerleyen saatlerinde filan. Böyle isimler hem de. Hatta yeni bir telefon numarasıyla da aradığınız için sizi tanımıyorlar. Siz de diyorsunuz ki, ben Özgür Özgür ya Özgür Özel ben. İnanamıyorlar önce. Yani böyle şeyler duyuyoruz şimdi.

Özgür Özel- Şimdi oluyor böyle şeyler. Yavuz Beyi aradığımda da ona söylediğim şu; genel olarak CHP’nin nasıl bir yol izleyeceğini soruyordu ve dış politikadaki sorunlardan falan bahsediyordu. O konuda işte geçtiğimiz günlerde ilk kısmını sizin de biraz önce dile getirdiğiniz Kıbrıs ziyaretinden, Azerbaycan ziyaretinden, önümüzdeki ayın 25’indeki Bosna Hersek ziyaretinden bahsettim. O da memnun oldu köşesinde yer vermiş.

İsmail Küçükkaya- Bu gezi tercihleriniz, bu ziyaret tercihleriniz önemli. Sembolik anlamda çok derin mesajlar içeriyor.

Özgür Özel- Şunu söyleyeyim, biz CHP olarak bu devleti kurmuş partiyiz. Bu devletin geleneklerinde şu var. Seçilmiş Cumhurbaşkanı, eskiden Başbakan, Meclis Başkanı ilk ziyaretini Kuzey Kıbrıs’a, ikinci ziyaretini de mutlaka Azerbaycan’a yapar. Çünkü ikisi çok önemlidir ve devletin geleneğidir bu. Bunu CHP’nin Genel Başkanlarının da mutlaka takip etmesi gerekir. Bundan sonra da mutlaka zaten ümit ederim bundan sonra iktidarda olduğumuz için bu ziyaretler hem devlet adamı şapkasıyla yapılır, hem Genel Başkan şapkasıyla yapılır ama şunu ifade edeyim. İlk ziyarete zaten Kıbrıs’a gitmeyi düşünüyordum. Bu bir de Kıbrıs’ın cumhuriyet bayramına denk geldi. O yüzden hemen yani böyle birkaç gün içinde göreve başlar başlamaz 40. kuruluş yıldönümüne gittim. Sabah resmi törenlere katıldım, ardından Sayın Cumhurbaşkanıyla, Sayın Başbakanla, Sayın Meclis Başkanıyla makamlarında resmi ziyaretlerde bir araya geldik. Onlara da anlattım. CHP’nin Kıbrıs’a bundan sonra bugüne kadar verdiği önemi arttırarak sürdüreceğini, resmi törenlerde mutlaka yerimizi alacağımızı, hatta ilk gittiğimde ben şöyle bir şey yaşandı onu da söyleyeyim. Biraz magazinel bir tarafı da oldu. Twitterda bir döndü dolaştı. Gittim ben…

İsmail Küçükkaya- Bu koltuk oturma meselesi, protokol…

Özgür Özel- Koltuk beğenmedi dediler Özgür Özel ilk günden. Şöyle oldu, Kıbrıs Cumhurbaşkanı var, yanında Cumhurbaşkanı Yardımcımız oturuyor Türkiye Cumhuriyetini temsilen. Kıbrıs’ın Meclis Başkanı var. Benim koltuk bir 20 koltuk ileride. Genelkurmay Başkanımız var, kuvvet komutanları var, var var. Dedim bu ne gösterdikleri koltuk. Dediler ki, muhalefet partileri burada oturuyor Kıbrıs’ın muhalefet partilerini. Dedim ki, ben Türkiye Cumhuriyeti Devletinde Cumhurbaşkanı Yardımcısından sonra Meclis Başkanı gelmediğine göre bir sonraki sıradayım orada oturmamız lazım. Koltuk beğenmemek değil de oturduğun koltuğun hakkını yedirmemek. Şimdi CHP’nin mümkün mü? Sonra Sayın Bekir Bozdağ vardı o da hak verdi o Meclis Başkanvekili. Dedi ki, Özgür Bey bizden önde protokolde deyince biz doğru yere oturtulduk Kıbrıs Meclis Başkanıyla birlikte. Benim orada beğenmediğim koltuk CHP’ye… Ama şu da anlaşıldı ki, bir protokol hatasından kaynaklanıyor ve Meclis Başkanı olsun, Cumhurbaşkanı olsun ‘bu bir hatadır.’

İsmail Küçükkaya- Düzeltildi.

Özgür Özel- Tabi. Bundan sonra da CHP’nin yeri orada.

İsmail Küçükkaya- Gece ben bu program için hazırlanırken sizin bir demecinizi de gördüm. Şimdi siz Genel Başkan olarak yeni bir kabine açıkladınız, Gölge Kabine ve yarısı da kadınlardan oluşuyor. Kuzey Kıbrıs’ta da galiba Sayın Cumhurbaşkanı sizin gölge kabinenin üyelerine Sayın Bakanım…

Özgür Özel- Evet, uğurlarken Sayın Bakanım yine bekleriz diye uğurladı. Bu çok hoş bir şey, doğru bir şey. Tabi Kıbrıs İngiltere siyasetini de çok yakından takip eder. Aslında onlar gölge kabineye Türkiye’den daha alışkınlar. Çünkü Kıbrıs’la İngiltere garantör devlet. Geçmişte işte Kıbrıs 1940’lar, 50’ler dönemine kadar da İngiltere’nin maalesef atadığı bir vali Kıbrıs’ta görev başındaydı falan. Trafik sağdan akıyor, benzerlikler var. Onlar gölge kabineye bizden daha alışık. Kıbrıs ilk önce böyle. Sonra tabi ki, ne yaptım? Ana muhalefet lideri, siyasi akrabamız CTP’nin Genel Başkanıyla Genel Merkezinde bir araya geldik. Onlarla da Sosyalist Enternasyonali, Kıbrıs meselesinde dünyadaki sosyal demokrat ve sol partilerin desteğini sağlamamız gerektiğini konuştuk. Kıbrıs’taki herkese şunu söyledim. CHP bir; buraya göstermesi gereken ilgiyi gösterecek. İki; Kıbrıs melesini dünyada konuşurken, Kıbrıs’la ilgili konuşurken, görüşürken Türkiye dış politikasına katkı verecek. Biz Kıbrıs Barış Harekatını yapmış, ardından KKTC’nin kurulmasında çok önemli bir noktada yer almış yani 40 yıl önce Kıbrıs bağımsızlığını ilan ettiğinde Denktaş’la birlikte daha 1983 CHP o dönemde kapalı olmasına rağmen CHP’nin çok deneyimli kadrolarının KKTC’nin anayasasının yazılmasına mesela Mümtaz Soysal’ın katkıları ortada.

Şunu söyleyip tamamlayım. Bundan sonra önce Kıbrıs’ta, ardından Azerbaycan’daki, Azerbaycan’la CHP ilişkilerinde bizim hak etmediğimiz ve Azerbaycan’a da asla davranmayacağımız şekilde bir yanlış anlaşılma üzerinden bir kötü gidiş, bir soğukluk vardı. Mutlaka onu gidereceğiz. Ardından tabi anneannesi Selanikli, dedesi Üsküplü birisi olarak benim Balkanları ihmal etmem mümkün değil. 25’i Bosna Hersek’in devlet günü. O devlet gününde partimi temsil edeceğim. Tabi bu sembolik günler ve sembolik ziyaretler ilk başta var ama bundan sonra bütün dünyada CHP’nin Genel Başkanını gerek siyasi akrabalarımızla, gerek sembolik ziyaretlerle, gerekse de Türkiye Cumhuriyeti devletinin dış politikada ihtiyaç duyduğu katkıyı sağlayarak. Biz burada muhalefet partisiyiz ama yurtdışında Türkiye’ye bir kötülük yapılıyor. Örnek veriyorum, bir yerde Kuranı Kerimi yakıyorlar, bir başka yerde Türkiye Cumhuriyetini küçük düşürecek bir şey oluyor. Orada o ülkenin sosyal demokrat partisini aramak benim görevim. Doğrusunu anlatmak benim görevim. Ben bu işi Türkiye’deki sadece iktidar partisine bırakırsam yarın bu devleti yönetecek kişi olarak iktidara geldiğimde de dış politikada kendimizi yalnız hissederiz. Bu doğru değil.

İsmail Küçükkaya- Geçen hafta aslında bu Özgür Özel döneminde yeni CHP’nin dış politikasının işaretleri. Geçtiğimiz hafta ben sizin kurmaylarınızdan, dış politika kurmayınız İlhan Uzgel. O seçiminizde çok takdir topladı onu ifade edeyim. Genel kamuoyundan, medya dünyasından, hariciye dünyasından. O da benzeri açılımlar yaptı. Hani siz herhalde böyle bir talimat vermişsiniz.

Özgür Özel- Öyle. Dış politikada şöyle bir gücümüz var bizim onu söyleyerek tamamlayayım. İlhan Uzgel, Mülkiyede dış politika konusunda bölüm başkanlığı yapmış çok saygın ve çok etkin bir isim. Bir de Namık Tan var, o da bizim İstanbul milletvekilimiz, Dışişleri Komisyonu sözcümüz ve kendisi örneğin Washington büyükelçiliği kadar yani Türkiye Cumhuriyetini dış politikada temsil edilebilecek en üst düzeydeki makamlarda görev yapmış birisi. Bir tanesi dış politikanın teorisinde ve o teorinin pratiğe aktarımında, diğeri de bir diplomat deneyimiyle hem dünyadaki ilişkileriyle, hem de benim nerede durmam gerektiğini, ne söylemem gerektiğini, nasıl bir tutum içinde olmam gerektiği noktasındaki engin devlet tecrübesiyle biri sağ kolumuz, biri sol kolumuz. Çok doğru bir pozisyon.

İsmail Küçükkaya- Bunun gibi hani ben böyle dikkatli takip ettiğim zaman bir de mesela ekonomi bahsinden biraz sonra konuşacağız. Yalçın Karatepe o da muazzam etki yarattı. Özellikle iktisat dünyasında filan. Yani sizin bütün bu seçimlerinizi, tercihlerinizi biraz sonra konuşmak istiyorum. Fakat Sayın Özgür Özel, şimdi ben çok kaygılandım önceki gün ve en az kaygılandığım kadar da üzüldüm. Çünkü kendimi Hrant Dink’in eşi yerine koydum, evladı yerine koydum, arkadaşı yerine, onun sevenlerinin yerine koydum. Gerçi siz bu konuda kamuoyunu bilgilendirdiniz ama şimdi canlı yayında da bu görüşünüzü merak ediyorum. Hrant Dink bu ülkeye çok bağlıydı, bu ülkenin toprağını çok severdi ve onu öldüren kişi, tetikçi zaten inkar filan da etmiyor. Tahliye edildi. Bunu nasıl yorumluyorsunuz efendim?

Özgür Özel- Şimdi birincisi; bir kez yüreğim yanıyor ve ilk duyduğumda ‘sözün bittiği yer artık bu’ dedim yani. ‘Adaletin A’sından bahsetmemek lazım artık bu memleket için’ dedim, olmaz dedim. Bir de ben bunu çok öyle bir yerde bu haberi aldım ki, zaten bütün duygularımın en yoğun olduğu noktaydı. Kıbrıs’ta, ‘Şampiyon Melekler’in anneleriyle, babalarıyla beraberdim. Mağusa’ya gittim resmi programlar bittikten sonra. Gece saat 10’du veya 9,5 gibiydi. Kahraman meleklerin antrenman yaptıkları Mağusa Belediyesine ait olan spor salonunda bir oda vermişler anneleri babalarına, kahraman melekleri unutturmama derneği. Biliyorsunuz Adıyaman’daki depremde, ISİAS Otel’de, Kıbrıs’tan 24 tane evladımız göçük altında kalarak hayatını kaybetti 15 – 16 yaşlarında, 14 yaşındaki evlatlarımız. Onların anneleriyle, babalarıyla beraberdik. Onların adalet taleplerini dinledik, onların seslerini duyurmaya çalıştık. Ve böyle bir acıdan çıktım, kapının önüne gittim, orada ANKA’nın muhabiri, takip eden ajansların muhabirleri, Türkiye’den televizyonların muhabirleri vardı. İçeride zaten başta açıklama yapmıştık dedim, başka bir açıklama yok. Dediler ki, Ogün Samast serbest bırakıldı. İnanılmaz bir şey. Bir kere Ogün Samast kimin katilidir onu söyleyeyim. Ogün Samast bir güvercin katilidir. Çünkü Hrant Dink’e demişlerdi ki, tehdit alıyormuşsunuz ölüm tehditleri diye. O da demişti ki, ‘Ben tehdit alıyorum ama biliyorum ki, bu ülkede insanlar güvercinleri öldürmezler’ demişti. Hrant Dink, kendisini bir barış güvercini olarak niteliyordu ve tuttu Ogün Samast bir güvercini öldürdü. Yani bu ülkede güvercin öldürmek kadar böyle utanılacak bir şey yoktur. Herkes üzerine titrer. Hrant Dink de bu ülkede güvercinleri vurmazlar demişti. Bir güvencini vurdu Ogün Samast.

Ben başka bir şey söyleyeyim. Ogün Samast onu yaptıktan sonra yakalandığında, birileri aldılar onu Türk bayrağının önünde onunla poz verdiler. Gül gül dediler, niye suratın asık dediler.

İsmail Küçükkaya- Aslanım benim dediler, sırtını sıvazladılar.

Özgür Özel- Sırtını sıvazladılar ve orada o sırtı sıvazlayan bir kişi değil. Düşünsenize, bir katil yakalanmış, o katili bir bayrak önüne çekecek, sırtını sıvazlayacak kadar duruma hakim, vaziyet eden biri o Türkiye’deki derin güçler. O Hrant Dink’in ölümüne sebebiyet verenlerin eli, o sırtı sıvazlıyordu. O el, Ogün Samast’ı geçen gün serbest bıraktıran el ve Ogün Samast elbette bir katil. Ama Ogün Samast sadece tetiği çeken kişi. Tetiği çektirenler şunu söylüyorlar bize. Yani yanlış anlamayın, siz gazetecisiniz değil mi İsmail Bey çok önemli. Sizin gözünüze bakarak diyorlar ki, ey İsmail Bey diyorlar biz buradayız, katilimize bile sahip çıkarız. Hepiniz ayağınızı denk alın diyorlar.

Bana ana muhalefet partisi lideri olarak, bizi izleyen herkese, Türkiye’deki bütün gazetecilere, bütün düşünen insanlara, bütün muhaliflere; biz buradayız, devlet dediğiniz gördüğünüzden ibaret değil, derinlerde başka bir yapı var ve biz günü gelir katilimize de sahip çıkarız diyor. Geçmişte de zaten bir takım açıklamalar, sonra kişiye özel uygulamalar çok oldu. Ben burada herkese şunu söylüyorum. Kimse korkmasın. Öyle ‘hepimiz Hrant’ız’ derken boşa söylenmiyordu. Biz bundan sonra… Biz öldürmekle bitmeyizi, bundan sonra o derin yapı şunu bilsin, enselerindeyiz. Bundan sonra onlar bizimle değil biz onlarla uğraşacağız. Onları bu devletin kökünden kazımak için -hani dediniz ya çok çalışıyorsunuz- beni kırbaçladılar iki kat çalışacağım. Cumhuriyet Halk Partisi, önce seçimleri kazanıp bu devletin başına geçecek. Sonra Cumhuriyet Halk Partisi bu devleti gerçek bir hukuk devleti haline getirecek. Bu devlette güvercin katillerine ve o katilin sırtını sıvazlayana, günü gelince serbest bırakana nefes aldırırsam namussuzum.

İsmail Küçükkaya- Numan Kurtulmuş, Meclis Başkanı, bu konuda bir açıklama yaptı. Belki dedi infaz düzenlemesi ile ilgili yeni bir takım maddeler yürürlüğe koymak gerekir dedi. Siz Numan Kurtulmuş’la görüştünüz.

Özgür Özel- Dün görüştük.

İsmail Küçükkaya- Bu hiç konuşuldu mu efendim?

Özgür Özel- Şöyle, genel olarak bu konuyu konuştuk. Şöyle oldu, Anayasa Mahkemesi ile ilgili tartışmaları konuştuk içtüzükle ilgili meseleleri konuştuk. Meclisin yapması gereken bazı işlerde ortaklaşabileceğimizi konuştuk. Ben tabii ayrımlar mı şu açıdan bir kez daha söyleyeyim. Çünkü tekrara gerek yok ama istismar ediyorlar hemen. Ben, Adalet ve Kalkınma Partisi ile Anayasayı Mahkemesini güçsüzleştirecek ve bu yargı krizini Erdoğan'ın gönlüne göre çözecek hiçbir işin içinde olmam. Bunu herkes bir bilsin. Ama örneğin infaz düzenlemesiyle bu tip katillerin böyle kolayca dışarı çıkmasına engel olacak şeylere de olumlu katkı sağlarız. Ama tabii uzmanlık alanım değil. Ceza hukukçularından hem grubumuzdaki, hem dışarıdaki en olumludeğerlendirmeleri alıp ona göre katkısağlarız. Ama buradaki mesele teknikdeğil. Buradaki mesele psikolojik. Burada bir yerlerdeki derin güçler meydan okuyorlar. Tabirimi maruz görün, racon kesiyorlar orta yere. Yani Ogün Samast gibi birinin böylesine bir durumda serbest bırakılması; birincisi, Ermeni cemaatini çok inciten ve tedirgin eden bir meseledir, Türkiye'de bütün azınlıkları, Türkiye'de anayasayla korunanları… Bu anayasa tartışmaları içindeyiz. Türkiye'deki bütün muhalefeti tehdit eden bir meseledir.

Ve şöyle bir şey var. Muhalefetteki toparlanmayı, muhalefettekiheyecanı, bizim birlikteliğimizi ve bundan sonra yapabileceklerimizi görüyorlar. Ve ben bir şey söyleyeyim. Cumhuriyet Halk Partisinin bir bütün olarak kucaklaşmasının ve ayağa kalkmasının, yerel seçimlere motive olmasının ve yerel seçimlerden sonrasına da bir dinamizm taşıyacak olmasının bu yaşananlarla çok yakından bir ilişkisi vardır. Ayar veriyorlar, ayağınızı denk alın diyorlar. Öyle heyecanlanmayın, buradayız diyorlar. Ben de diyorum ki, demirden korksak trene binmezdik. Cürmünüz kadar yer yakarsınız. Biz sizden korkacak olsak buralara gelmezdik. Ne yaptığınız bu işlerle, ne tam Cumhuriyet Halk Partisindeki değişim konuşulurkenki darbe girişimiyle, anayasasızlaştırma süreciyle hiçbirisinden asla ve asla atacak bir adım geri adımız yok.

İsmail Küçükkaya- Bir saniye, o orada ne demek istiyorsunuz? Yani şöyle, tam CHP'de bir değişim yaşandı, Genel Başkan, kadro, söylem ve muhalefet yapma biçimi değişirken tam böylesine bir zamana denk getirilmesini mi kastediyorsunuz anayasa değişikliğinin?

Özgür Özel- Hiç şüphe yok. Şunu söyleyeyim, şimdi bütün iyi niyetimize, gayretlerimize rağmen 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinin kaybından sonra muhalefetin önce omzu düştü, yüzümüz yere düştü, moraller bozuktu ve seçmen de size de o zaman ifade ettim bir duygusal kopuş vardı. Ben dedim ki, bu duygusal kopuştan seçmenimizi kurtarmak için adayım. Yoksa öyle bir dönemde bir iddia koymak kolay bir iş değildi. Ben bu bir sürü olumsuz değerlendirmenin yapılacağını biliyordum. Bana birilerinin hain diyeceğini, birilerinin Brütüs diyeceğini. Neler demediler, ne hakaretler oldu. Zor bir işe giriştiğimiz biliyordum ama biz bunu yapmazsak bu moral bozukluğuyla hem yerel seçimlerde bir felaket yaşayabiliriz, hem de muhalefet dağılabilir, Türkiye'deki tek adam rejimi iyice sertleşebilir diye düşünüyorduk. Düşündüğümüz ve konuştuğumuz gibi oldu. Değişim bir heyecana dönüştü, bir umuda dönüştü. Sonra kongre yaklaşırken son iki hafta bir kasırgaya dönüştü. Kongre gerçekten çok olumlu bir havada geçti, övünülecek bir kongre yaptık ve ardındanşu anda önce Cumhuriyet Halk Partisininseçmeni… Bakın, Yöneylem araştırma firmasının bir açıklaması var; Cumhuriyet Halk Partisi seçmeninin yanılmıyorsam yüzde 83’ü bu değişimden sonra partinin güçlendiğini söylemiş.

İsmail Küçükkaya- Bir şey söyleyeceğim. Bakın ben, genel kamuoyu şimdi tabii partinizin delege hani onları bilmem ama genel kamuoyundaki havayı görüyorum ben. Bir, o umutsuzluğun gittiğini, yeniden motive olmaya başladıklarını görüyorum. Bunu bütün rakamlar yani televizyon izlenme rakamları da bunu gösteriyor. Sosyal medya hepsine baktığımız zaman bunu görüyoruz. Mesele partinizin ve delegenin genel kamuoyundaki bu hava değişimini mahalle mahalle, köy köy, mezra mezra giderek, ev ev dolaşarak bütün halk katına yayıp yayamayacağınız. Bunu yapabilirseniz zaten Türkiye'de iktidar değişir.

Özgür Özel- Aynen öyle. Bir büyük moral var. Yani şöyle şeyler yaşıyoruz. Uçağa giriyoruz, uçakta alkış kopuyor. Ben hep uçağa giriyorum. Yani beni yeni tanımıyorlar ki. Ama onlar aslında umuda alkışlıyorlar. Onlar muhalefetin toparlanmasını alkışlıyorlar, değişimi alkışlıyorlar. Ve gittiğimiz her yerde sokakta, kahvehanede, evde, uçakta nereye gidersek gidelim veya kim giderse gitsin. 81 il başkanım gitti illerine geçen gün, geri geldiler hepsi diyor ki, ‘inanılmaz kayıt alıyoruz, istifa edenler aman yollamadıysan yollama, yoksa geri al beni yeniden kaydet diyor.’ AK Partili, MHP'liler bile CHP'deki değişikliği olumlu ve Yöneylemin araştırmasında Türkiye'deki bütün seçmen üzerinde yüzde 40, mesela AK Parti seçmeninin yüzde 115'i CHP'deki değişiklikten memnun olduğunu, CHP'deki değişimden sonra CHP'ye oy verebileceğini söylüyor. Yani 10 AK Partiliden bir buçuğu bunu diyorsa bu çok önemli bir başlangıç.

Şimdi böyle olunca muhalefet toparlandı, bir heyecan ortaya çıktı ya İsmail Bey. Bu noktadan sonra iki tane hamle yaptılar. Bir; büyük bir anayasa tartışması hamlesi. Anayasa Mahkemesi kararlarına bile uymayız. Türkiye'de patron biziz ne diyorsak o olur. Tayyip Erdoğan ne diyorsa o olur. Onun yargıda atadığı Yargıtay’daki majestelerinin hakimleri ne diyorsa olur. Anayasa Mahkemesi falan tanımayız dediler. Anayasayı bir kenara koyarız dediler. Bu bize karşı bir hamle. Bakın bu bir darbe girişimi. Anayasayı kaldırdığınızda bu darbe girişimi. Düşünün devlet düzeni ortadan kalktığında ne olur?

İsmail Küçükkaya- O zaman bir dakika şöyle sorayım. Şimdi bu yepyeni bir durum. Çünkü biraz önceki cümlenizde bunu hissettiğim için şimdi açıkladınız. Peki, yeni CHP'de bir eylemlilik kelimesinden bahsediyorsunuz. Ben siz Genel Başkan olduğunuz zaman arayıp hem tebrik etmiştim hayırlı olsun demokratik hayatımıza diye. Hem de ertesi gün yayında kullanmak üzere bir soru sormuştum onu da aktarmıştım burada. Fakat o gün siz demiştiniz ki, İsmail Bey bak ben şimdi il başkanlarımızıntoplantısından çıkıyorum, tertemiz birsayfa açtım. Ama artık bundan böyle CHPyalnızca Genel Merkez odaklı değil, yalnızca sosyal medyayla sınırlı değil halk katına gideceğiz ve eylemlilik diyordunuz. Bu AYM tartışmalarından sonrada birtakım talimatlar verdiniz. İştemeclisteki, gerçi Sayın Cumhurbaşkanıkızdı, tepki gösterdi buna ama. Bunu bir anlatır mısınız efendim? Buradan yola çıkarak mı o kararı verdiniz?

Özgür Özel- Evet. Birincisi şu; Cumhurbaşkanı diyor ki… İlk önce o birkaç gün suskundu, sonra uçaktan indiğinde uçakta yaptığı açıklamalar gelince gördük ki, Yargıtay’ın tavrını sahipleniyor, Anayasa Mahkemesini yok sayıyor. Şimdi Anayasa Mahkemesiyle ilgili madde, anayasanın ilgili maddesi Cumhurbaşkanının gözünde yok. O sayfayı yırttı attı. Şimdi o sayfayı sen yırtar atarsan TBMM’yle ilgili 80. maddeyi de yarın yırtıp atmayacağının bir garantisi yok.

İsmail Küçükkaya- O hangi madde?

Özgür Özel- 80. madde. TBMM’nin oluşumu, görevleri. 80’den sonra da bir sürü maddede gidiyor. O zaman benim ana muhalefet olarak varlığımı borçlu olduğum o sayfayı da yırtıp atacaksan, ben anayasanın bir sayfasının atılmasına ses çıkarmazsam yarın sıra bana gelir. Ben ona bindiğin dalı kesiyorsun derken de biri de tutar Cumhurbaşkanının yetkilerini yırtıp atar, bu sefer Cumhurbaşkanı da ortadan kalkar, meşruiyet krizi olur.

Şimdi benim burada, bu bir darbe girişimi. Ben 15 Temmuz’da parlamentonun arkasında…

İsmail Küçükkaya- Bir dakika. Efendim siz darbe girişimi derken Anayasa Mahkemesinin verdiği kararın, Can Atalay kararının yerel mahkeme tarafından tanınmamasını, tanınmamakla birlikte Anayasa Mahkemesi üyelerine suç duyurusunda bulunulmasına mı darbe girişimi diyorsunuz?

Özgür Özel- Yerel mahkemenin tanımamasını, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin Anayasa Mahkemesinin kararını hiçe sayan bir yazı ve suç duyurusunda bulunmasını.

İsmail Küçükkaya- Bunu darbe olarak.

Özgür Özel- Bu anayasanın bir maddesini… Bu darbeyle Tayyip Erdoğan ortaklaştı, darbenin başında olduğunu gösterdi. Onun demesi gerekirdi ki… Ben ilk gün ne yaptım? Meclis Başkanını telefonla aradım, bizi danışma kuruluna toplayın, bütün partiler buna karşı bir şey yapalım dedim.

İsmail Küçükkaya- Topluyordu zaten önce.

Özgür Özel- Tam topluyordu son anda vazgeçti. O konu halen daha şüpheli. Yani net bir şey yok neden vazgeçildi. Ama sonradan ben anladım, Tayyip Erdoğan bu darbeye birlikte direnelim dedim. Bir kez daha söylüyorum, 15 Temmuz’da tanklar Tayyip Erdoğan’a… Bütün darbeler doğası gereğince iktidara yapılır. Herkes döner muhalefet ne diyor diye bakar ama ana muhalefetin gözünün içine bakar. Ben o gece meclisi açalım dedim. Çıktım dedim ki, millet sandıkta yeni bir görev verene kadar ana muhalefet partisiyiz. Seçilmiş parlamentonun, demokrasinin, hükümetin arkasında, darbenin karşısındayız. Ben bu gece de Yargıtay kararından sonra gelin bu darbeye direnelim dedim. Numan Bey önce olur dedi, toplayayım dedi. Sonra baktı ki, AK Partide bir şey var, toplamadı. Çünkü birlikte olursak bir anlamı var o işin. Sonradan Tayyip Erdoğan darbenin başına geçti. Direnişin yanına geçmedi. Ve dedi ki, Anayasa Mahkemesi haksız. Yargıtay’ı destekledi ve anayasanın o sayfasını yırttı, attı. Buradan sonra biz artık direnmek durumundayız. Yoksa sıra bize gelir. Meclisi atarlar. Öbür gün başka bir şey olur. Tayyip Erdoğan darbenin başına geçtiği için biz şimdi direniyoruz. Biz sembolik bir şey yapıyoruz ama ben anayasanın kendimle ilgili hükmüne, ben meclise sahip çıkıyorum. Oturma eylemi yapıyoruz, oturumu terk etmeme eylemi yapıyoruz, adalet oturumu yapıyoruz orada ve o günden bugüne kadar arkadaşlarımız meclisten hiç çıkmadılar. Nöbet sistemiyle 7/24 meclisteyiz. Ne zamana kadar? Eylemlilikte ikinci bir karar alana kadar. Biz bunu kamuoyuna duyurana kadar. Maksat hasıl olup bu eylemlilik hem Türkiye, hem dünya kamuoyunda bilinene kadar. Darbelerde darbeye maruz kalan demokrasiler uluslararası dayanışma isterler. Tayyip Erdoğan öyle yapmadı mı? Halen daha ne diyor? Şu ülkenin o geceki tavrını unutamam, teşekkür ediyorum diyor veya öbürüne kızıyor.

O yüzden bu darbe girişiminin uluslararası olarak da görülmesi Türkiye'yi şikayet etmek değildir. Biz, Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'nin anayasal düzenini askıya alma çabasını görünür kılıyoruz mecliste. Bu bir, bu işin bir boyutu.

İkincisi; sorunuzun ilk kısmında esinlendiğiniz. Bir de derin devlet hamle yaptı. Yani nasıl bir hamle yaptı? Derin güçler hamle yaptı. Ogün Samast'ın serbest bırakılması, hareketlenmeyin öyle, sokağa çıkacağız diyorsunuz, eylem yaparız diyorsunuz, diri bir muhalefet diyorsunuz; biz halimizden memnunuz, bak hatırladınız mı Ogün Samast’ı, arkasında biz vardık, gerekirse katilimiz bile salarız diyorlar.

İsmail Küçükkaya-  Bu mesajı diye görüyorsunuz?

Özgür Özel- Bu da muhalefete bir had bildirmedir. Biraz önce onu dedim. Gazeteci, ben sizin öyle bir şeyden etkileneceğinizi düşünmem. Ama size diyor ki; İsmail Bey ayağını denk al, biz günü gelir katilimizi, güvercin katilini bile serbest bırakacak kadar gözümüz dönmüş bizim diyor. Burada benim o yapıya cevabım. Ben bu darbeye direnirim, size de teslim olmam. Çünkü biz bu meydan okumalara karşı sessiz kalırsak bunlar bu millete diz çöktürecekler. Biz bu milleti ayağa kaldırmanın, demokrasiyi ayağakaldırmanın peşindeyiz.

İsmail Küçükkaya- O zaman CHP'nin yalnızca bununla da sınırlı değil, münferit olarak bununla sınırlı da değil. CHP'de yeni bir muhalefet yapma anlayışı belirdi o zaman.

Özgür Özel- Kesinlikle öyle. Tabii ki bunların dışında mesela Türkiye Barolar Birliği çıktı dedi ki; biz Türkiye'deki bütün baroları davet ediyoruz, toplanıyoruz. Gittik, biz de geliyoruz dedik, yanlarında durduk, açıklamalarını destekledik, ardından milletvekili arkadaşlarımız ve üyelerimizden hukukçu olanlar, avukat olanlar cübbelerini giydi, onlarla birlikte yürüdüler. Bugün Arzu ÇerkezoğluVergide Adalet’ diye yürüyor; her şehirde örgütüm eşlik etti, haberdar olduktan sonra uyardık, Bilecik'ten itibaren Eskişehir'de. Bugün Ankara'ya girdiler, Genel Başkan Yardımcım yanlarında. Son işte bir saatini, 45 dakikasını ben de yürüyeceğim gidip. Açıklamayı yaparken de onların yanında olacağım. Yarın Türk-İş mi açıklama yaptı, Türk-İş mi etkili bir eylem koyuyor Türk-İş’le beraberim. Bakın iktidara yakınmış bilmem ne; Hak-İş hak arasın Hak-İş’le beraberim, ben hakkını arayan kim olursa onunla beraberim. İki tane anlayış var. Bir, onlar yapsın biz bekleyelim. Bunu yapmayacağız. İki, biz yapıyoruz peşimize takılın. Yapmayacağız. Olmamız gereken her yerde olacağız. Biz bir yerdeyken olması gereken herkesi de davet edeceğiz. Sokakta olacağız, meydanda olacağız, eylemde olacağız. Ama şöyle bir anlayışımız olacak. Bu ülkenin gerçek gündemi neyse, işte vergide adalet, orada olacağız. Hukuk, orada olacağız. Can Atalay'ın meselesi Can Atalay'ı aşmıştır, anayasa meselesi, Can’ın durumunu da unutturmayacağız ama Can’ı konuşurken Gezi Davasını asla unutturmayacağız. Tamamı haksız yere yatıyorlar. Aynı koğuşta yatıyor Can’la birlikte arkadaşımız Tayfun ve Bakırköy cezaevinde arkadaşlarımız yatıyor. Hiçbirini unutturmayacağız. Sahada da mücadele edeceğiz, mecliste de mücadele edeceğiz. Buna bizim enerjimiz de yeter, inancımız da yeter.

İsmail Küçükkaya- Kadroyu da değiştirdiniz. Şöyle bir baktığım zaman bütün tartışmalara gölge Kabinede çok sayıda kadın var. Yaş ortalamanıza baktım, meslek dağılımlarınıza da baktım. Parti Meclisinde 43, MYK'da 46 gördüm. Bu bayağı bir gençleştirme demek. Çok sayıda kadın gördüm. Bir de geçtiğimiz günlerde Meclisteki makam odanıza gelen arkadaşlarımızdan aldığım bilgi. Hem Hilal Köylü ile konuştum, hem Şeyma Paşayiğit’le konuştum. Partinizin hem böyle gençleşme, kadınlaşma… Bu yerel seçimlerde de bunu biz sürdüreceğiz, özellikle bizim partinin yüksek oy aldığı yerlerde. Böyle 2 dönemden fazla, 3 dönem, 4 döneme giden, 5 döneme giden adaylarla ilgili de yeni bir politika ve tercihte bulunacağız diyorsunuz. Onu bir açıklar mısınız, çok merak edildiği için?

Özgür Özel- Şöyle söyleyeyim, Parti Meclisinde ve İl Başkanları Toplantısında şunu kararlaştırdık. Arkadaşlarımız yerel seçim gündemini, başladığımız gençleşme ve başladığımız daha çok kadına alan açma ve hedefimiz olan eşit temsil noktasında önemli adımlar atma noktasında herkes ev ödevini aldı, illerinde çalışıyorlar. Biz bundan sonraki süreçte hem partinin bütün kademelerini gençleştireceğiz, hem de şöyle bir şey yok yani partinin zaten kazandığı yerleri mesela Özgür Özel'in çok sevdiği arkadaşlarına, çok sevdiği büyüklerine, yok çok sevdiği, böyle bir şey yok. Zaten hani şöyle de bir yanlış anlaşılma olmasın. Geçmiş mekanizmalarda da mesela Sayın Genel Başkanımız varıp da şuraya şunu, buraya bunu diye bir şey yaptı gibi anlaşılmasın. Ama bir mekanizmanın toplamı Cumhuriyet Halk Partisinin bazı tercihlerinin olması gerektiği gibi yapılmadığını ortaya koyuyor. Biz bundan sonraki süreçte daha çok gence, daha çok kadına alan açıp hedefimiz olan eşit temsile… Benim yetkim olan yer şuydu; MYK yapacağım elimde 60 tane Parti Meclisi üyesi var onların içinde işte 18, 19 tane kadın var, tüzüğe göre seçilmiş gelmiş, kota onu gerektirmiş. 3 tane kadın il başkanı var düşünün, 78 tane erkek il başkanı olan bir örgütten bahsediyoruz. Benim elimde olan kısmına döndüm baktım; Gölge Kabineyi, 18'i, 9‘a 9 eşit böldüm. Benim elimden gelen bu. Bundan sonraki dönemde bizim bu davranışımızın, örgütümüzün ve üyelerimizin tercihlerine yansıması için ne yapmam gerekiyorsa yapacağım. Sadece iyi örnek olmak yetmez, gerekli düzenlemeleri yapacağız.

Kadın Kolları Başkanımızla konuştum, kadın kollarımızla konuştum, kadın yöneticilerimizle konuştum. Çok daha fazla kadına, çok daha fazla gence alan açacağız. Bunu da bu yerel seçimlerden başlayarak göstermemiz lazım.

İsmail Küçükkaya- Şimdi mesela bakın dün ben Hacer Foggo’yu gördüm. Onunla ilgili bir şey öğrendim.

Özgür Özel- Hacer Hanım'ı da aradım.

İsmail Küçükkaya- Dün ben yayınıma aldım onu. Şimdi mesela sizin partinizin sizden önceki Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu'nun en doğru hamlelerin biriydi Hacer Hanım'ın çalışmalarından faydalanmak. Ama o yönetimin en büyük hatalarından bir tanesi de Hacer Hanım gibi birini İstanbul'da adaylaştıramamak. Bakın oradan alıp onu İzmir'e 1, 2, 3, 4, 5, 6’da değil 9’uncu, 10’uncu sıraya koymak mesela bunlar hata. Fakat dün Hacer Hanım'la ben derin yoksulluğu konuşurken beni dedi Sayın Genel Başkan Özgür Özel aradı dedi. Bunu da önemli bir detay olarak aktarmak istiyorum.

Özgür Özel- Şöyle söyleyeyim, Cumhuriyet Halk Partisinin geride kimseyi bırakmaması lazım. Siyasette yol kazaları olur. Yani bazen öyle şeyler oluyor ki, şimdi dönüp eski konuları konuşmak istemem, onları kurultayda bıraktım. Ama o 39 milletvekili meselesi, İstanbul'u, bölgeleri dörder dörder doldurunca İstanbul'dan bazı arkadaşlar İzmir'e, İzmir'in kendi dinamiklerinde geri sıralara. Biz Hacer Hanım'ı görevlendirmemiz gereken, göstermemiz gereken yerde göstermemişiz. Şimdi ben CHP'nin Genel Başkanı olarak Hacer Hanım'ı geride bırakırsam, çok önemli bir değeri. Biz geride kimseyi bırakmayacağız. Eksiklerimizi, hatalarımızı telafi edeceğiz. Bu partide herkese yer var, herkese görev var. Hacer Hanım'ı da o açıdan aradım, dedim ki, Hacer Hanım listede yoktunuz, Genel Başkan danışmanları atamıştı, sonra bütün danışmanlar birden alındığında Hacer Hanım görevden alınmış gibi algılanmıştı. Genel Başkan normalde Hacer Hanımı görevden alır mı? Ama o büyük furya içinde hepsinin birden görevi sonlanırken Hacer Hanım da sonlanmış gibi. Benim dönemimde biz Hacer Hanım'dan bu derin yoksulluk ağı çalışmaları ve CHP'nin sosyal politikalarında yapıcı, halkçı doğru sosyal politika anlayışında, yoksulluğu yöneten değil yok etmeye hedefleyen çalışmalarında Hacer Hanım'dan inanılmaz faydalanacağız.

İsmail Küçükkaya- Bu önemli. Şimdi mesela bakın dün ben bir yerdeydim, orada Turgut Kazan vardı, Çiğdem Toker, Canan Güllü vardı Türk Kadın Dernekleri Federasyon Başkanı, Tezcan Karakuş Candan vardı. Sizin bu kadınlarla ilgili yaptığınız açıklamalar var ya, o kadar geniş bir heyecan yaratıyor ki Özgür Bey ve hatta şimdi siz off the record konuşmuşsunuz aslında bizimgazeteci arkadaşlarımızla ama onlar hiçbir televizyonda söylemedi. Ama tabii dost sohbetlerinde konuşuluyor. Şimdi Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük kentlerin ilçeleri var; partinizin yüzde 70, 75, 80 aldığı. Aslında adaydan bağımsız çoğu. Bilmiyorum çok iyi bir adaydır oyları artırır o ayrı bir şey ama bu çalışmalarınız, bu sözleriniz hani orada demişsiniz hatta bazı isimlendirmeler de yapmışsınız bazı ilçeler of the record. Mesela şurada bir kadın olsa demişsiniz, burada bir kadın olsa, hem kadın siyaseti kadın temsili açısından diye. Bu bence eğer bir fark ortaya koymak istiyorsanız Özgür Özel olarak dünya siyasetinde böyle kadını daha fazla görünür hale getirebilirsek siyasette bence Türk demokrasi açısından iyi olur.

Özgür Özel- Şöyle ki, tabi ki of the record kısmı şu. 

İsmail Küçükkaya- Onlar isim filan vermedi.

Özgür Özel- Tabi, tabi. Parti Meclisinin yetkilerini kullanan bir Genel Başkan olmamaya söz verdim. Bazı yetkiler Parti Meclisinden ama benim Parti Meclisine öneride bulunmam, MYK'ya öneride bulunmam, onları doğruya yönlendirmem ve onlara parti politikalarını bu yöne doğru güçlendirmemiz gerektiğini yapma görevim biraz önce de söyledim çok daha fazla kadın ve garanti pozisyonların sadece erkeklere dağıtılması gibi. Kalem kağıt erkeklerin elinde, tıkır tıkır tıkır; ne olur dedim bazı ilçelerde, önemli ilçelerde çok güçlü kadınları buraya koysak. Geçmişte de Cumhuriyet Halk Partisinin benzer tercihleri olmuştu ve doğru işler olmuştu ama çok sembolik kalmıştı. Bundan sonra bu işleri cesaretle yapacağız, hiç kimsenin endişesi olmasın.

İsmail Küçükkaya- Bir de şimdi o listenize baktığım zaman tabi hani biraz önce hani İlhan Uzgel dış politikakurmayınız, Yalçın Karatepe Hoca ekonomi; çok geniş bir şey yarattı.

Özgür Özel- Mülkiyenin dekanı ve Türkiye'de bu alanda en saygın makro ekonomistlerden bir tanesi.

İsmail Küçükkaya- Şimdi mesela tek tek kadınları da söylemeyeyim, toplu olarak da ifade edeyim. Kadınlarla ilgili toplu tercihinizin yani sayı olarak ve isimlendirme babında önemli. Aylin Nazlıaka’yı mesela hani diğerleri de var mesela Deniz Yavuzyılmaz listede olup olmamasından bağımsız olarak onları almanız da çok olumlu karşılanmış.

Özgür Özel- Sekiz arkadaş bizim listemizde yoktu, girdiler; sekizinden dördüne görev verdim.

İsmail Küçükkaya- Bir tek, şimdi o gün canlı yayındaydı. Bu halkla ilişkiler ve medya konusunda bir görevlendirme yaptınız. Ankara'nın ben deçok severim, çok da başarılı bir arkadaşımız Hilal Köylü, televizyonda sıcağı sıcağına şöyle bir yorum yaptı. Çok önem veriyor dedi halkla ilişkilere, öteden beri dedi, grup başkanvekilliğinden beri çok önem verdiği bir alan olduğu için çok da güven duyduğu, çok yakından tanıdığı bir ismi görevlendirdi dedi. Şöyle bir not da ekledi canlı yayında tam siz şöyle açıklamıştınız Özgür Bey. O sırada televizyondaydı Hilal Köylü ben de onu izliyorum. Hani tanıdıklarıma, tanımadıklarıma filan bakıyorum. Sonra Hilal Köylü dedi ki Özgür Özel, Burhanettin Bulut ismini söyleyince buradaki gazeteciler çok sevindiler dedi. Mesela bu da enteresan.

Özgür Özel- Dün de Türk Eczacılar Birliği Kongresindeydim; Burhanettin Bulut eczacı, Adana Eczacı Odası Başkanlığından geliyor. Orada dedim ki, halkla ilişkiler ve basın ilişkileri görevini, kurumsal ilişkiler görevini Burhanettin Bulut'a verdim, herhalde onun bu konudaki yeteneğini herkes biliyordur dedim. Bütün salon hem güldü, hem alkışladı. Burhanettin Bulut'un özelliği şudur; insan ilişkilerinde çok başarılı, sıcakkanlı, analitik düşünen ve teknik çalışmaya son derece yatkın. Adana Eczacı Odası, benim Manisa Eczacı Odası Başkanıyken böyle Türkiye'de iki yarışan odaydık biz birbirimizle projelerde. Proje bazlı çalışan, doğruya doğru yanlışa yanlış diyen, hataları kırmadan, karşısındakini üzmeden uyararak düzeltebilen, üslubu yumuşak ama tavrı çok net birisidir. Benim kurumsal ilişkiler, halkla ilişkiler ve basın ilişkileri noktasında. Yoksa Burhanettin Bulut gazeteci değil. Burhanettin Bulut, halkla ilişkiler ve kurumsal ilişkiler noktasında çok deneyimli geçmişteki görevlerinden dolayı. Basın meselesini zaten özel bir basın birimimiz var, orada profesyonel yöneteceğiz. Basın ilişkilerini Burhanettin Bulut yönetecek. Ama mesela Parti Meclisinde gazeteci arkadaşlarımız şu anda bir başka görevi var Kültür Bakanlığından Sorumlu Koza var, diğer taraftan Ali Haydar Fırat var, inanılmaz deneyimli bir gazeteci Cumhuriyet Halk Partililerinin de çok yakından bildiği. Hep onların da yönlendirmeleri çok iyi bir profesyonel ekip hazırlayacağız ve birlikte çalışacağız.

İsmail Küçükkaya- Ama Burhanettin Bulut tabi hem o sizin güveninize mazhar olduğu için, hem de…

Özgür Özel- Ben bu sabah kahvaltıyı Burhanettin Bulut'la yaptım, aynı misafirhanede kalıyoruz.

İsmail Küçükkaya- Ben de şaşırdım sabah gördüm onu. Şimdi ben, siz bilirsiniz sık sık yayınımıza da geldiniz geçmişte. Ben yerel gazeteleri 11 yıldır ekrana veriyorum ve Türkiye'nin siyasetini oradan da anlamaya çalışıyorum. Dün mesela Savaş Çokduygulu’yu aradım, sizinle de bir röportaj yapmıştı kurultay öncesi. O dedi Burhanettin Bulut buralarda işte temaslarda bulunuyor dedi. Sonra Zeydan Karalar’ı aradım onunla da konuşmuşlar böyle. Dedim siz dün Adana'da değil miydiniz? Adana'daydım dedi, işte geldik dedi sabah dedi Genel Başkanla da kahvaltı yaptık dedi. Yeni CHP yani gördüğümüz bu değil mi?

Özgür Özel- Şöyle yani yeni CHP değil çünkü o kelimeyi de çok aşındırdılar. Çok iyi niyetle söylenen bir sözü yok işte CHP altı oku unuttu mufalan diye geçmişte oldu. Yeni CHP demiyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi, genç CHP, değişimden sonra göreve gelen genç kadrolarla çok doğru işler yapmaya çalışacağız.

Ben şöyle bir şey söyleyeyim demin söylediğiniz yeri bu kadrolarla ilgili. Bazı laflar vardır böyle kulağına gelir, beyninin çok müstesna bir yerinde durur. Bana, çok deneyimli Ertuğrul Dayıoğlu -Manisa'nın geçmişteki Belediye Başkanlarından, merkez sağın önemli isimlerinden bir tanesi- siyasete ilk girdiğim zamanlarda şöyle bir şey söylemişti. Dedi ki, evlat dedi şimdi rahmetli. Esna ablayla da geçen gün Manisa'da görüştüm eşiyle. Dedi ki, evlat dedi, siyaset insan biriktirme işidir dedi. İnsan biriktirmeye başla, bir gün gelecek lazım olacak dedi. Belki belediye meclisi listesi yapacaksın, belki kabine, belki dedi işte o başka bir şey söyledi, bizim MYK'ya karşılık gelen, Merkez Yönetim Kurulu yapacaksın. Belki dedi gün gelecek kabine yapacaksın dedi. İsim biriktir dedi. Siyaset isim biriktirme, insan biriktirme sanatıdır dedi. Benim o hep kulağımın bir yerinde. Ben Yalçın Karatepe’yi bir gün televizyonda gördüm, ya dedim Hoca ne kadar zaten biliyorduk. Baktım siyasete çok önemli bir yatkınlığı da var. Geçmişte bir denemesi de olmuş 2014'te. Yalçın Hocayı aklımın bir yerine yazdım. Bizim Milli Savunma politikalarımızda yani iktidar namzeti bir parti neden Milli Savunma konuşmaz. Yankı Bağcıoğlu emekli tümamiral. 2011'de özellikle Yüksek Askeri Şurada emekli edilince, hatta bazıları geleceğin donanma komutanını, geleceğin Deniz Kuvvetleri Komutanını emekli ettiler gibi yorumlar okumuştum. Sonra bir gün Foça Belediye Başkanımız dedi ki, Yankı Paşa dedi Foça'da oturuyor, sizi de çok beğeniyormuş tanışmak istiyor. Hemen Manisa'ya davet ettim, oturduk bir mimar arkadaşımın bürosunda 3 saat bana bir sunum yaptı. Ben dedim ki, Yankı Hocam bana her gün not yolla. Sonra da bir gün bu yola çıktığımızda aradım dedim ki, Yankı Paşam partiye üyeliğini yaparsan, ben seni partiye almak istiyorum.

Bunun gibi örneğin sevgili Seyit Torun'un tanıştırdığı Volkan Demir var. Hatta sizin yayında konuşmuştuk İsmail Bey, Galatasaray Üniversitesinin İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dekanı. Kurultaydan bir gün önce istifa etti o görevinden ve ne yaptık? Kendisi maliye hocası. Maliye Politikalarından Sorumlu bir noktada, Sanayi Politikalarından Sorumlu bir noktada, Türkiye'nin çok önemli bir KOBİ uzmanı mesela. Teker teker biriktirdiğimiz bu arkadaşları günü geldiğinde benim Bilim Yönetim Kültür Platformunda 8 isim koyma imkanı oluyor yani 12 isim öneriyorsunuz; buradan işe dahil ettik. Ben bu açıdan baktığımızda geri kalan arkadaşların, partinin içinde olan arkadaşların önemli çalışmaları vardı bütün alanlarda. Geçmiş dönemlerdemesela 10 yıl önce bir asbestli geminin üstünde gördüğüm, Aliağa’da mücadele eden Baran Bozoğlu vardı, Çevre Mühendisleri Odası Başkanı. Baran Başkanı Parti meclisimize aldık. Gülşah Deniz Atalar’la birlikte onlar sürdürülebilir kalkınma, yeşil ekonomi, karbon ayak izi bunları çalışıyorlar.

Bu yüzden Cumhuriyet Halk Partisi bundan sonra iktidara hazır bir parti ve her şey liderin konuştuğu değil, güçlü kadroların kendi alanlarında partinin sözcüsü olduğu…

İsmail Küçükkaya- Zaten hep seçilmişler dediniz.

Özgür Özel- Tamamen seçilmişlerden.

İsmail Küçükkaya- Ve kayıt dışı siyaset yok. Böyle seçilmemiş insanların böyle…

Özgür Özel- Danışmanlar, arkadaşlarımıza danışmanlık yapacaklar. Örneğin Hacer Foggo doğrudan benimle çalışıp da, ben sosyal politika işini Hacer Foggo üzerinden götürmeyeceğim ama Hacer Foggo benim sosyal politika çalışan genel başkan yardımcımla birlikte çalışacak, üretecek ve meşru bir alandan MYK'ya taşınacak. Böyle.

İsmail Küçükkaya- Şimdi reklamlardan sonra devam edeceğiz çok kıymetli izleyenler, CHP Genel Merkezinden CHP Genel Başkanı Özgür Özel’le sohbetimiz devam edecek.

Şimdi bir meslektaşım helalleşme bitti mi diye soruyor. Onu reklamdan sonra Sayın Özgür Özel'den alacağım. Bir gazeteci arkadaşımdan geldi. Tarifeli uçakla ilgili çok soru geliyor. Halk seviyor böyle sembolik ama önemli aslında, hani batı ülkelerinde olan. Şimdi onu biraz sonra sormak istiyorum. Çünkü tarifeli uçakla gidiyor, geliyor, sade vatandaş bizlerin arasında seyahat ediyor. Bunun dışında ittifak soruları geliyor. Tabi İYİ Parti de fokur fokur kaynıyor, bunu nasıl yapacaksınız. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve oradan yola çıkarak büyükşehirlerle ilgili de sorular geliyor. Bütün bu gönderdiğiniz soruları reklam arasında ben birazcık irdeleyeceğim, yeni sorular varsa onları da listeleyeceğim ve reklamlardan sonra CHP lideri Özgür Özel’e soracağım.

İsmail Küçükkaya- CHP Genel Başkanı Özgür Özel sorularımızı yanıtlıyor, soruyorum soruları. Tabi şunugördüm. Bu kurultaydan sonra bir hava değişimi başladı, insanlar yeniden motive olmaya başladılar. Çünkü yerel seçimlere de 4,5 ay kaldı. Takvim de sıkışıyor adaylarınızı belirleme çalışmalarınıza başladınız mı?

Özgür Özel- Şimdi ilk MYK'da arkadaşlarımızı görevlendirdik. İlgili arkadaşlar, başta Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Gökhan Bey olmak üzere Pazartesi gününe bize bir taslak takvim getirecekler, müzakere edip kararlaştırıp ilan edeceğiz. Başvuruları ne zaman alacağız, nereye yapılacak hangi illerin başvuruları. Bazıları Genel Merkeze oluyor, bazıları İl’e oluyor biliyorsunuz çok sayıda şey olduğu için, belediye, belde belediyelerin adaylık başvuruları oluyor. İstifalar hangi tarihte olacak, önceki genelgelerle ilgili tutumumuz ne olacak falan bunların hepsini takvimlendireceğiz.

Benim bu konudaki şeyimiz şu kısaca özetleyeyim. Bir; kamuoyu araştırmalarıyla vatandaşın gönlünde olan başkanları tekrar aday göstereceğiz. Kongreden önce de söylemiştim, kongredeki tutumlar bizim için bir ölçüt değil. Kongrede karşındaymış, başarılıysa listede. Kongrede yanındaymış, başarısızsa müsaade isteyeceğiz başka yerde çalışırız. Yani örgütte çalışacak.

İsmail Küçükkaya- Tam olarak böyle yapacak mısınız?

Özgür Özel- Yapacağız. Yani zaten benim yanıma gelen giden herkese de söylüyorum. Bakın bu konuya hiç girmesem kendim girmem değil mi? Seçimden önce kimseye verilmiş Belediye Başkanlığı sözüm yok. Hatta şunusöyleyeyim;  bir arkadaşa gösterdim, şuradaki düğmemi buraya ilikledim, böyle yamuk. Dedim ki, üstümde kravat yoktu, CHP Genel Başkanı böyle gezebilir mi dedim? Baktı niye? İlk düğmeyi yanlış iliklememiş dedim. İlk düğmeyi yanlış iliklersen CHP’de Genel Başkanlık yapamazsın. Hiç kimseye kurultay odaklı verilmiş bir Belediye Başkanlığı sözüm yok. Şu anda kim Belediye Başkanı olacak sizin gibi ben de bilmiyorum. Ama yöntemi biliyorum. Ölçme değerlendirmeyle vatandaşın gönlünde seçildiğinden iyi yere gitmiş olanlar göreve devam edecek, kötüye gitmiş olanlar görevi devredecekler.

İkincisi; görevi devredecek ne yapacağız? İlçe Başkanım yönetimiyle beraber, il Başkanım, il milletvekilleri, varsa Parti Meclis üyeleri, o ilden sorumlu arkadaşlarımız oturacağız bir raporlar üzerinde ortaklaşacağız ki gelecek haftadan itibaren milletvekili ve Parti Meclis üyelerimi bütün illere öncelikle aday belirlemem gereken her yere yolluyorum. O raporlar gelecek yönteme karar vereceğiz.

Benim gönlümden geçen, eğer sağlıklı sonuç vereceğine inanıyorlarsa herhangi bir yerde sandık koymak. Yani önseçim, ama önseçim deyince hakim gözetiminde o 48 gün kala yapılıyor, o olmaz ama örgüt denetiminde önseçim, Cumhuriyet Halk Partinin denetiminde önseçim.

İsmail Küçükkaya- O zaman temayül yoklaması gibi?

Özgür Özel- Sonuçlarına uyulacak temayül yoklaması. Şöyle yapıyorlar; AK Parti temayül yapıyor, Manisa'da mesela yaptı, ilk 10’a giren hiçbirini milletvekili adayı yapmadı. Öyle değil. Sandıktan bir çıkanı atayacaksan sandığı koyacaksın. Üyen bir şey dediyse onun üstüne sen üçe koymuşsun ama bire…

İsmail Küçükkaya- Fakat dün Sedat Bozkurt'tu galiba yanlış hatırlamıyorsam. İYİ Parti üzerinden bir mesaj atmıştı şimdi aklıma geldi. Şimdi mesela İYİ Parti'de işte bu çok konuşulan bu transferler falan oldu ya, partiye seçildi, 3 ay, 4 ay sonra istifa etti gitti. Bunların iki tanesi dedi önseçimle geldi üstelik dedi. Şimdi oralardaki denklemler de şimdi her zaman istenen sonucu vermeyebilir Sedat'ın hatırlattığına göre.

Özgür Özel- Zaten o yüzden şu şerhi koyuyorum. İl başkanlarımız da özellikle koydular. Örgütün fikri alınarak yönteme karar vermek. Şimdi mesela örneğin Ankara İl Başkanımız geçtiğimiz günlerde şöyle bir şey söyledi. Filanca ilçede geçen sefer dedi önseçim yaptık, seçimi kaybettik ettik. Çünkü aday çoktu, birbirleriyle sert yarışa girdiler falan. Doğru yerde doğru yöntem. Örneğin bir X ilinin Y ilçesi diyorsa ki; sandık burada örgütü barıştırır, iki aday var kimi yapsak öbürü küsecek, sandık… Hemen sandığı koyacağız. Ama diyorlarsa ki, burada aday çok ve yarış sağlıklı sonuç vermeyecek ya da üye yapımız müsait değil, o zaman anket yapacağız oraya. Hangisi olsun ona, doğru yöntemi kararlaştırırız ama şöyle bir şeysöyleyeyim, önseçimi örgüt denetiminde ve sonuçlarına uyacak önseçimi öyle hiç azımsanmayacak kadar kullanacağız. Örgütümüzün istediği o.

İsmail Küçükkaya- Şöyle sormak istiyorum Özgür Bey. Gelen sorulara bakınca onu anlıyorum. Şimdi tabi bütün koltuk sahipleri gibi, sorumluluk sahipleri gibi hata yapanlar da artıları da eksileri de oluyor. Mesela ben Kılıçdaroğlu'nun bilançosuna baktığım zaman bence onun politik hayatındaki en büyük başarı, en son yerel seçimlerdeki başarıydı. İşte partiniz 11 Büyükşehir’i kazandı. Türkiye nüfusunun yüzde 60'a yakınının yaşadığı yerler aslında sizin partinizin belediye başkanları tarafından yönetiliyor. Şimdi burada ne olacak? Şimdi mesela siz en son seçimde kazanmaya bu kadar yaklaştıysanız kazanabilirdiniz, çok yakındınız.

Özgür Özel- Tabi.

İsmail Küçükkaya- Stratejik hatalardan kaybedildi. Bunda belediyelerin, şöyle sorayım. Siz CHP'li belediyeleri bütünü itibariyle şöyle bir genel değerlendirirseniz başarılı buluyor musunuz?

Özgür Özel- Buluyorum. Ben değil millet başarılı buluyor, halk buluyor. Yani birkaç örnek hariç -ki oralara da niye diye bakıyoruz- halk başarılı buluyor. Ekrem Başkanı, Mansur Başkanı inanılmaz başarılı buluyorlar. Mesela Ankara'da Mansur Başkanın alacağı oy oranı belki Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Ankara'da aldığımız en yüksek oy oranına ulaşacak, büyük bir rekor bekliyorum. İstanbul'da seçildiğimiz hani nefes nefese 31 Mart'tan çok ilerideyiz ve öyle bir takım algı operasyonları falan. Ekrem Başkan'ın yapmış olduğu hizmetler, yapmış olduğu müdahaleler, bir işin daha iyisini dörtte biri fiyata yapmanın verdiği mali güç. Yoksa eli kolu bağlı biliyorsunuz belediyelerimizin. Belediye meclisinde çoğunlukları olmamasına rağmen. Yine Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu ifade ettiği için söyleyeyim, Aydın'da topuklu Efemizin başarısı, Aydın halkı tarafından gördüğüteveccüh, bunlar önemli. Bunun dışında da çok sayıda büyükşehir belediye başkanımız da çok iyiye gidiş var. Sıkıntımızın olduğu yerlerde anket gösteriyorsa onu ki yeni anketler yapacağız.

İsmail Küçükkaya- iki üç belediyeden bahsediliyor, o yansıyanlar doğru mu?

Özgür Özel- Söyleniyor. Şöyle; sağlıklı, doğru örneklemle güvenilir anketlere bakmamız lazım. Partinin önceden yaptırmış olduğu anketler var o anketlerle karşılaştıracağız en doğru kararı vereceğiz. Milletin gönlünde olan bizim listemizde olacak, ondan herkes emin olsun.

Benim gönlümden geçen, 2023 bitmeden belediyelerimizin önemli miktarını açıklamak istiyoruz. Yani 2024'te artık sahada çalışıyor olsunlar.

İsmail Küçükkaya- Çünkü bakın dün Ahmet Hakan bir yazı yazdı Sayın Özgür Özel...

Özgür Özel- Ankara, İstanbul adayları için.

İsmail Küçükkaya- Dedi ki, bakın dedi Ankara, İstanbul zaten Belediye Başkanlığı yapıyor siz diyor geç kalıyorsunuz diyor o AK Partililere söylüyor. Diyor ki zaten zaman sıkışmaya başladı diyor.

Özgür Özel- Doğru. Bizim de iktidarda olmadığımız yerler açısından aynı zorluğumuz var. Zaman sıkışmaya başladı, biz bir de kurultaydan çıktık, o yüzden daha yeni başlayabildik. Bir an önce adaylaşma süreçlerini tamamlamak lazım.

İki tane işim var. Bir; sahaya gidip insanlara dokunmak. Başladık; Hatay'la, Osmaniye’yle başladık.

İsmail Küçükkaya- Kahramanmaraş var. Ne zaman o?

Özgür Özel- Kahramanmaraş şöyle, önümüzdeki hafta olabilir. Yani şöyle, deprem bölgesini unutturmamak lazım. Siz nasıl ilk yayınınızı deprem bölgesinden yaptınız. Ben de bundan sonraki süreçte deprem bölgesine gideceğim.

İsmail Küçükkaya- Ben mesela şimdi Malatya'ya da gideceğim biliyor musunuz? Sizin de Veli Ağbaba söyledi, Sayın Genel Başkanım da gelecek dedi Malatya’ya.

Özgür Özel- Şimdi bir kere Veli Ağbaba şöyle, şunu söyleyeyim önemli bir şey olarak. Mesela Hatay'a giderken Veli Ağbaba’yla gittik, yanımızda Seyit Torun vardı, Ekrem İmamoğlu vardı. Niye? Ekrem Başkanımız İBB olarak Hatay'dan sorumluydu ve inanılmaz işler yaptılar orada, birlikteydik. Seyit Torun da Hatay'a ve deprem bölgesine inanılmaz emeği var, yerel yönetimlerden sorumluydu. Şimdi biz mesela ne dedik? Değişimde geçmişte görev alanlar olmayacak. Kendileri istemedi.

İsmail Küçükkaya- Anladım nereye gittiğini. Kahramanmaraş ve Malatya'ya giderken de diğer belediye başkanları olacak.

Özgür Özel- Tabi konuştum zaten, hatta tarih belirlerken Mansur Bey'in özel kalemiyle bizim özel kalemimiz uygun günleri konuşuyorlar. Kahramanmaraş'a giderken de Mansur Bey’le gideceğim. Nereye gidersem Veli Ağbaba’yla gideceğim. Veli Ağbaba sahada çok etkili bir isim. Depremde de inanılmaz çalıştı.

Ayrıca bir de şöyle bir şey oldu, orayı doğru ifade edelim. Yönetim kadrolarında geçmiş dönemde olan kimse olmayacak dedik, sözümüzü tuttuk, net. Gençleştik, yenilendik. Ama geçmiş dönemde görev yapmış Seyit Torun'un, Bülent Tezcan'ın, Tekin Bingöl'ün deneyimleri ve sahada olan karşılıklarıyla yurtiçi gezilerimizde ilgili Genel Başkan Yardımcılarımız var, sahayı benimle birlikte koordine eden, daha doğrusu benim için koordine eden Veli Ağbaba var. Mutlaka deneyimli isimlerden de heyette bir büyüğümüzü de bulunduruyoruz. Yani şöyle bir şeytanlaştırma da yok yani. ‘Eskiler kötüydü, kurtulduk…’ Ne kötüydü kurtulduk. Bir sürü emekleri vardı ve değişimin önünü açtılar, dediler ki değişim bizden başlasın. Bu çok erdemli bir davranıştı. Onlar o özveride bulunmasa biz böyle bir MYK ve PM yapmak için bu kadar rahat olmazdık. Bundan sonraki süreçte onlar diyorlar ki, biz tecrübemizi aktarırız ihtiyacınız olduğu yerde. Veli Bey'e dedim ki, Başkanım dedim, benim ekibimin de ilgilisi mutlaka olsun. Yani deprem bölgesine gidiyorsam ne olacak? Yerel Yönetimler olacak. Ne olacak? Örneğin Ulaştırma, Ulaş Başkan çok önemli. Hatta ben gittim geldim, şimdi bugün Hatay'da milli eğitimle ilgili sorun var, Suat Özçağdaş orada, sağlıkla ilgili sorun var Zeliha Hanım haftaya gidiyor. Ulaştırmayla ilgili kavşaklar tıkanmış, trafik sorunu var Ulaş Karasu Bakanımız orada. Yine orada aktarılan sorunlardan en önemlisi tarımdı, tarımla ilgili sıkıntılar vardı. Tarımdan sorumlu Erhan Adem Başkanım da bugün Hatay'da. Yani ben gittikten sonra onları görevlendirdik. Gittiğim yerin ilgilileri oluyor yanımda, mutlaka heyette yeteri kadar kadın arkadaşımız görev yapıyor. Öyle erkek erkeğe gezmiyoruz ve geçmişten deneyimli kadrolarımızdan arkadaşlarımızı da davet ediyoruz, bize eşlik ediyorlar. Birlik ve bütünlük halinde.

İsmail Küçükkaya- Bir meslektaşımın sorusu. Kılıçdaroğlu döneminin başlatılan çok konuşulan çok tartışılan helalleşme projesi rafa mı kalktı, devam ediyor mu?

Özgür Özel- Şimdi helalleşme rafa kalkmaz. Helalleşmedeki sorun şu; biz bunu iyi anlatamadık. Daha doğrusu örgütümüz hazır değildi. Ben hep söylüyorum, bakın meseleyi şöyle özetleyeyim. Soruyorum, arkadaşlar bir uçakta ne zaman çığlık atılır? İlk cevap şu; türbülans olunca. Yanlış cevap. Türbülans anonsu olmadan türbülans olursa çığlık atılır. Sen dersen ki; birazdan hava şartları gereği uçak sallanacak, kemerinizi takın, panik yapmayın, kimse bağırmıyor. Şimdi biz bir açılım yapmak Genel Başkanın çok önemli bir hamlesiydi ama bunu önce gruba, Parti Meclisine ve milletvekillerini, örgütümüzü hazır hale getirmeliydik. Zaman yoktu. Ben bir kusur atfetmiyorum Sayın Genel Başkana ve örgüt hazır olmadığı için sahiplenilmedi ve her kafadan bir ses çıkmaya başladı. Oysaki helalleşme şu bizim kültürümüzde var, örfümüzde. Geçmişte biri birini kırdıysa onun gönlünü alması lazım, helallik istemesi lazım. Hatta kırmak bile değil bir yol yüründüyse ara ara bunu yapmak lazım. Sayın Genel Başkanımızın bahsettiklerinde sanki CHP böyle sadece toplumun bir kesimiyle... Oysa ki ne diyordu? Biz geçmişte başörtülülerle bazılarının yani bazı Cumhuriyet Halk Partililerin ya da Cumhuriyet Halk Partisi adına konuşan, ona mal olan kişilerin bazı tutum, davranış, söylemlerinden inanç özgürlüğüyle kadının kendi tercihleriyleve buna sosyal demokrat bir partinin özgürlükçü yaklaşması gereken kimliğiyle çelişen işler olmuş olabilir, onlarla helalleşeceğiz dedi. Çok doğruydu. Roboski’yle helalleşeceğiz dedi, Uludere’yle. Suç bizde değil Tayyip Erdoğan bombalattı orayı, o köylüler onun emriyle öldürüldü, orayla da yerleşeceğiz dedi. Geçmişte kusurumuz olan neresi varsa ya da bizim değil boynu bükük, gönlü kırık kim varsa helalleşeceğiz. Bu güzel bir şey, bu pozitif bir gündem. Ama bunu bir helalleşme projesi diye hani sürdüreceğiz, terk edeceğiz değil.

Bakın bir şey söyleyeyim, yani söylemeye de gerek yok da Cumhuriyet Halk Partisinin başörtüsüyle sorunu var, Cumhuriyet Halk Partisi şunu yapacak bunu yapacak. Benim Parti Meclisi üyem, şimdi MYK üyem, Gençlik ve Spor Politikalarından Sorumlu Bakanım Sevgi Kılıç başörtülü bir arkadaşımız.

İsmail Küçükkaya- Ben dün Genel Merkeze geldim burada ben bir sürü başörtülü gördüm. Çalışan da var, ziyarete gelen.

Özgür Özel- Hiçbir sorunumuz yok.

İsmail Küçükkaya- Türkiye bunları aştı artık.

Özgür Özel- Buraları aştı. Hep bunun üzerinden bir tartışma falan yaratıyorlar. Biz mezhebe körüz. Yani bütün mezheplere saygılıyız ama tercihlerimiz de Alevi’dir diye geride kalsın, ileri gitsin, Sünni’dir diye öyle olsun, böyle olsun. Şu mezhep, bu mezhep. Biz eşitlikçiyiz, biz özgürlükçüyüz. İnanç noktası... Biz başta ne bağlı olduğuyla değil zihinde ne olduğuyla ilgileniyoruz.

İsmail Küçükkaya- Dikkat ediyorum Özgür Bey. Sadece bu programda değil bütün açıklamalarınıza bakıyorum. Çünkü tarihi bir süreç bu, notlarımı da alıyorum. Kılıçdaroğlu ile ilgili çok saygılı böyle çok dikkatli bir dil kullanıyorsunuz.

Özgür Özel- Şöyle, buna mecburuz, Kemal Bey bu partiye inanılmaz emek verdi. Kemal Bey bu partiye nezaketi getirdi. Kemal Bey bu partide çok önemli bir değişimi de gerçekleştirdi. Kendisi de zaman zaman kapalı toplantılarda anlatırdı. Biz Kemal Bey'den bir enkaz devralmadık. Ben Kemal Bey'den enkaz devraldım dersem nankörlük etmiş olurum. Biz Kemal Bey'den büyük bir mücadelenin sonucunda çok önemli birseçimi kaybetmiş ama çok yaklaşmışken kaybetmiş, bir sürü doğru yapmış, bazı yanlışları yapmış, yanlışlarından ders alıp da doğrularını sürdürürsek iktidar namzeti bir parti devraldık. Biz Kemal Bey'in yaptığı doğruları sürdürüp, Kemal Bey döneminde hep birlikte yapamadıklarımızı veya hep birlikte yaptığımız yanlışları düzeltirsek ve bunları getirirsek iktidar namzeti bir parti devraldık. O yüzden Kemal Bey'in bir kere emeğini hem insan olarak Kemal Bey'e saygılı olmak hepimizin boynunun borcu, hem de örgütsel emeğini görmemek nankörlük olur. Özgür Özel çalışkan da, Kemal Bey tembel değildi ki, Kemal Bey de içimizdeki en çalışkanımızdı.

İsmail Küçükkaya- Bir şey diyeceğim. Seçim kampanyasında en çok çalışan oydu.

Özgür Özel- Tabi hiç şüphe yok.

İsmail Küçükkaya- Olağanüstü bir çalışkanlık sergiledi o da.

Özgür Özel- Ben bundan sonra kişisel olarak da ömrüm boyunca kendisine hürmetimi, saygımı sürdüreceğim.

İsmail Küçükkaya- Şimdi ofis açıyor, haberler çıktı. Onu nasıl yorumluyorsunuz?

Özgür Özel- Kemal Bey’le yaptığımız görüşmede ben de teklif etmiştim. Şöyle dedim, şimdi Sayın Genel Başkan, bu binaya tabi önceki Genel Başkan sıfatıyla böyle önemli günlerde ya da kendi takdir ettiği zaman, bizlerle görüşmek istediğinde burada gelir, bize katkı sağlar. Ama Kemal Bey'in böyle eve çekilip kalması yerine ben Kemal Bey'in bir ofiste siyasi bir mücadele içinde değil ama Türkiye siyasetine önemli katkılar yapmaya devam etmesinin fevkalade önemli olduğunu düşünüyorum. O açıdan da Kemal Bey zaten bunu değerlendiriyordu. Hatta biz özel kalem müdürü, şimdi lider değişti mi özel kalem değişir. Herkes kendini tanıyan, her şeyini bilen ekipleriyle çalışır. Biz Kemal Beyin özel kalemi hazırlıklarını yapmış toplanmış ayrılıyordu, kendisine izin verdik ve Kemal Bey’e sorduk, özel kaleminizden hangi isimlerle çalışmak isterseniz o konuda biz yani sizden talimat bekleriz diye ifade ettik. Tabi bunları…

İsmail Küçükkaya- Ofisinde mi?

Özgür Özel- Nerede istiyorsa.

İsmail Küçükkaya- Mesela eski özel kalemi var. Onlar partinin kadrolu personeli çünkü.

Özgür Özel- Tabi, tabi.

İsmail Küçükkaya- Orada da görev yapabilirler?

Özgür Özel- Ben izin verdim bir aylığına. Bir ayda Kemal Bey hangi özel kalem personelini davet ederse Kemal Bey’le mutlaka çalışmaya devam etmeliler. Onunla rahat eder.

İsmail Küçükkaya- Şık hareket olmuş.

Özgür Özel- Doğru bir şey. Tabi ben bunu böyle doğrudan Kemal Bey'e söylemedim, ona çok yakın önceki dönemde benim de çok iyi ilişki içinde olduğum son dönem kurmaylarından bir arkadaşımızla konuştuk, talimatlarını bekliyoruz. Bunlar zaten olması gereken şeyler.

İsmail Küçükkaya- Şimdi gerçi dün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu yalanladı ama çok da konuşuluyor, bugün de yazmış Abdülkadir Selvi de yazmış. İşte iddia o ki, Kılıçdaroğlu size bir takım tavsiyelerde bulunmuş bu İmamoğlu üzerinden.

Özgür Özel- Şimdi şöyle, ben gazetecilere kötü bir şey söylemek istemem de Abdülkadir Bey'i de okuyorum, ya kulağıma geldi dediği şeylerden bir tanesinin gerçeklik payı olsa… Yani öyle şeyler yazıyor ki… Geçtiğimiz günlerde de ya iki kişi arasında konuşmuşuz, Kemal Bey şunu demiş bunu demiş… Ya bir kere hani bir gazetecinin işi dezenformasyon olmamalı. Sonra beni arayıp sormuyor bir doğrulamak için. Ben Abdülkadir Beyi her gördüğüm yerde son derece saygılı davranırım, odama davet etmişimdir koridorda gördüğümde, sohbet etmişimdir. Mesela bir tebrik telefonu açsa ardındandönse dese ki, ya Özgür Bey böyle bir şey duydum, doğru mu? Ha der ki kulağıma geldi, Özgür Bey'den doğrulatamadım. Böyle şeyler yok. Sonra öyle şeyler yazmış ki bugün de üzüldüm. Yani olacak şey değil. Yok Kemal Bey'in başına gelen her Sezar'ın başına gelenmiş de, hançer mi, ya olacak şeyler değil. Hani bir gazetecinin değerlendirmelerinin ötesinde spekülatif. Sonra ben yeni seçilmişim, dur bakalım hemen ilk günden sen neden böyle bu kadar hırçın bir dille, bu kadar düşmanlaştıran bir dille. Belki Türkiye siyasetinde, biz dün Numan Bey’le konuştuk yani herkes işini yapacak, herkes birbirine saygılı olacak. Belki Türkiye siyasetinde yeni bir sayfa açılıyor. Böyle bu kadar dezenformatif bilgileri gerçekmiş gibi yazmanın da yani yazana da bir faydası yok.

İsmail Küçükkaya- Sevgili Abdülkadir herhalde mesaj alındı. Bundan böyle bir şey duyduğu zaman hemen arayabilir sizi.

Özgür Özel- Doğrusu odur yani. Beni arayabilir, partideki basınla ilgili arkadaşlarımızı arayabilir, Burhanettin Bulut’u arayabilir, profesyonel arkadaşlarımız var arayabilir. Ben fırsatını bulur dönerim, sorduğu soruyu yanıtlarım.

İsmail Küçükkaya- Şimdi bazı sorular da gelmiş, ara ara bakmaya çalışıyorum. Şimdi sizi kaçırmamak için çok az bakıyorum ama yine ara ara yakalamaya çalışıyorum. Tanju Özcan'ın dün bir açıklaması oldu, yüzde 99 dedi, partimkabul ederse ben gideceğim dedi. Muharrem İnce var. Mesela bunları nasıl yorumluyorsunuz, geri dönecekler mi?

Özgür Özel- Şimdi Muharrem İnce bir başka partinin Genel Başkanı, ben hani öyle bir şey söylemem doğru da olmaz, şık olmaz. Yani iddiası var Muharrem İnce'nin. Diyor ki ben tek başına iktidar olacağım diyen birine, ben Genel Başkan seçildim dön partine falan. Nezaketsiz bir laf. Ama Sayın Muharrem İnce'nin kendi siyasi yaşamıyla ilgili bir tercih değişikliği veya kendi iddiası ile ilgili bir başka şey olursa o ayrı bir şey.

İsmail Küçükkaya- Ya da şöyle olabilir. Partiler arasında bir görüşmeler.

Özgür Özel- Yani benim bir partinin Genel Başkanına öyle o doğru bir şey olmaz, yani nezaketsizlik olur. O ayrı. Tanju Özcan meselesinde bir 100. yıl üzerinden MYK’miz, PM’mize bir öneride bulunuyor ve o PM affın kapsamını belirleyecek. Bu affın kapsamı noktasında da biz meseleye şöyle yaklaşıyoruz. Mesela kadına karşı şiddet gibi utandıracak ve hepimizi böyle rahatsız edecek işleri affetmemiz mümkün değil. Dosya dosya da bakılacak. Öyle bir genel af çıkarıp… Genel af başvuruları alıp üzerinden dosya dosya inceleneceği ve bunda bir sorun var mı yok mu diye bakılacağı bir süreç böyle. Tanju Özcan'la ilgili daha önce de söyledik, başvurusunu yapmış, değerlendirilecek. Tanju Özcan bu partinin bir evladıdır. Ama geçmişte de bazen hani böyle bazı ifadeleri gerçekten çok üzücüydü. Sayın Genel Başkanımıza karşı bazı tutumları çok kırıcıydı ama Sayın Genel Başkanın da Bolu il başkanımızla şeyden önce… Şunu söyleyeyim İsmail Bey. Eğer süreç böyle gitseydi ben zaten Genel Başkanımızla bunu konuşurdum. Ama Bolu il başkanımız kurultaydan önce Genel Başkanımızla Tanju Özcan vakası üzerinden bir görüşme de yapmış. O görüşmede de Sayın Genel Başkanın da bir olumlu tutumu olmuş. Yine iş başvuru gerçekleştikten sonra ben bir Sayın Genel Başkanımı da bir telefonla arayıp bir sorarım, Tanju geri gelmek istiyor, geçmiş dönemde bir şeyler vardı, nasıl düşünülür diye. Ama Tanju Özcan'ın ben de döneceğini ve Bolu'da Belediye Başkanı olarak partimizi gayet iyi temsil etmişti.

İsmail Küçükkaya- Yani CHP'nin belediye başkan adayı olarak…

Özgür Özel- Görev yapabileceğini düşünüyorum. Ama dediğim gibi Parti Meclisinin yetki sınırları içine girmek istemem.

İsmail Küçükkaya- Ama siz biraz önce de ifade ettiniz. Ben bütün o istişare mekanizmaları çalıştırırım, Genel Başkan olarak tavsiyemde bulunurum ama en son yetkili kurul karar verir diyorsunuz.

Özgür Özel- Yetkili kurul karar verecek.

İsmail Küçükkaya- Şimdi bir de geçen haftanın en şık hareketi. Şimdi doğrusu ben beklemiyordum bunca yıldır sizi izliyorum. Şimdi bir sağ tarafa attınız gol oldu. İyi vurdunuz öyle hani başka zamanlarda gördüm böyle tiyatro gibi filan değil. Sol tarafa vurdunuz o da gol oldu onu bir sormak istiyorum. Fakat Bedri Baykam’dan bir soru geldi. Sevgili İsmail’ciğim ilgiyle izliyoruz. Yeni Genel Başkanımız hepimize heyecan verdi, bunu görüyorum toplumun içinde. Özellikle demokratik dijital devrimle ilgili konuşmasında söylediği sözler, partideki birçok rahatsızlığı kökünden ortadan kaldırabilir diyor. Bedri Baykam böyle bir mesaj atmış. Bir de yine Mustafa Özyürek, CHP'ye uzun yıllar hizmet etmiş bir isim. İsmail’ciğim ilgiyle izliyorum, size ve Özgür Bey'e selamlar. Eski milletvekillerini toplayıp gönüllerini almak, isteklerini aktarmak da yararlı olabilir. Canlı yayında önerebilir misin diye soruyor. İyi bir öneri.

Özgür Özel- Saygıyla selamlıyorum Mustafa Başkanımız, büyüğümüz. Sayın Deniz Baykal 2009'da benim adaylığımı açıkladı, Manisa'da mitinge gelirken uçaktan birlikte inmişlerdi. O günü hiç unutmam, böyle sarıldık öptük birbirimizi. Bu öneri çok yerinde bir öneri. Sayın Veli Ağbaba bu çalışmayı yapıyor. Örneğin Bartın Milletvekilimiz önceki dönem Ali Rıza abi kendi dönemleriyle ilgili çalışıyor. Ayrıca geçmiş dönemlerden Adnan Keskin Veli abiyle konuştular bahsettiği dönemle ilgili çalışıyor. Birlikte önceki dönem milletvekillerimizle bir araya geleceğiz, yemek yiyeceğiz, istişare edeceğiz ve varsa kırgınlıklar hepsinin o konuda üzerimize düşeni fazlasıyla yapacağız.

İsmail Küçükkaya- Bir de şöyle aklıma şimdi geldi bu soru ve sizin yaklaşımınızdan sonra. Aslında sizin bu gerçekleştirdiğiniz değişim, dönüşüm. Buna hizmet eden isimler oldu. Mesela Hikmet Çetin çok yapıcı ifadeler ama net olarak konuştular bunlar aslında. Çünkü böyle gidersek seçimde ne olur diye bir kısmını of the record ama genel yaklaşımı sergilediler, kamuoyuyla paylaştılar. Keza Murat Karayalçın böyle sizinle de görüştü. Belki eski Genel Başkanlarla da böyle bir buluşmalar.

Özgür Özel- O da oluyor. Daha doğrusu Sayın Altan Öymen'in programına göre bir ayarlama yapılıyor. Sayın Karayalçın’la Kıbrıs'ta karşılaştık dün sabah. Tam 24 saat önce Kıbrıs Havalimanında o ders vermeye gelmişti. Kucaklaştık ve dedik ki biz üç Genel Başkan birlikte geleceğiz. Hem beni ziyaret edecekler, hem Sayın Genel Başkanı ziyaret edecekler. Eğer uygun görürlerse Sayın Genel Başkan ziyaretinin bir kısmına ben de eşlik etmek isterim onlarla.

İsmail Küçükkaya- Şimdi şöyle gözümde canlandırdım da Özgür Bey. Şimdi siz şimdiki Genel Başkansınız hemen yanınızda şimdi tabi Kılıçdaroğl da bir önceki Genel Başkan olarak o da olacak. Altan Öymen, Hikmet Çetin, Karayalçın falan böyle bir yemekte enteresan görüntü olabilir.

Özgür Özel- Tabi, tabi. Yani bu tip birliktelikleri çok yapacağız. Hem bana hayırlısı olsun, hem genel başkana gideceklermiş. Ben de şöyle düşündüm. Elbette baş başa konuşacakları vardır önceki Genel Başkanlar ama belki sonrasında hepimiz bir yemek yeriz veya sonunda kahveye ben de giderim, nerede uygun görürlerse ziyareti.

İsmail Küçükkaya- Şimdi Hatay'a gidiyordunuz, yolda bir yerde halı sahada durdunuz. Yanınızda da Hatay'daki deprem bölgesinin koordinasyonundan sorumlu olduğu için İmamoğlu da var siz onu da ifade ettiniz. Şimdi İmamoğlu da hani siyaset vesiyasetin futbol, futbolun siyasete mesaj göndermesini iyi bilen isimlerden. Şimdi siz topun başına geçtiniz, biz de ajanslardan izliyoruz şimdi bakalım nasıl bir tiyatro olacak filan diye. Fakat siz bayağı yani bayağı güzel vurdunuz bir sağa, bir sola gol attınız. İmamoğlu da şöyle bir şey söyledi hatta gazeteci arkadaşlar da malzeme arıyorlar tabi. O da dedi ki, ya dedi iyi vuruyor dedi iyi vurunca dedi ben ona rakip olmam aynı takımdayız biz dedi.

Özgür Özel- Şimdi doğru. Hatta şey dedi. Birlikte belki bir maç yapar mısınız dediler. O da dedi ki aynı takımda oluruz dedi. Cevap bence harikulade vuruşlardan daha iyi yani. Tabi orada o çocuklar Ekrem Bey'i gördüler el salladılar. Ben tam arabaya binmiştim bana dedi ki çocuklar el sallıyor Başkanım gidelim mi dedi. Birlikte koştuk gittik. Çok tatlı görüntüler.

İsmail Küçükkaya- Ben görüntüler şu anda orada. Bakar mısınız değerli izleyenler. Bayağı bir hani…

Özgür Özel- Eskiden çok oynardım halı saha maçlarında falan iyi oynardım. Ama benim esas branşım daha doğrusu esas takımım hentbol takımı. Üniversitede hentbol takım kaptanıyım şampiyon olduk. Ortaokulda, lisede hep hentbol oynadım enteresan bir tesadüf Ekrem Başkan da ilkokulda ve ortaokulda hentbol oynamış. Onu ikimiz de hentbolla başlamışız. Hentbol da süper bir spordur. Ekrem Başkan tabi kaleci. Ben santraforum normal şeyde. Ama orada tabi şöyle bir hataya düşmedik. Özgür Özel Ekrem Başkan'a şut çekti gol olsa Özgür Özel gol attı, olmasa Ekrem Başkan geçit vermedi falan.

İsmail Küçükkaya- Çünkü ne zaman rekabet etmek, ne zaman işbirliği yapmak çok önemli bir şey.

Özgür Özel- Aynı takımdayız. Biz golleri karşı takıma atacağız. Karşı takım şimdiki iktidar. Biz hep birlikte bu takımın bütün oyuncularından yararlanarak hep beraber karşımızdaki iktidarı yeneceğiz iktidar olacağız. Onun dışında birbirimizle uğraşmak yok.

İsmail Küçükkaya- Geçtiğimiz 4 - 5 gün önce bir doktora gittim fizik tedavi için orada İmamoğlu'nun yakın çalışma arkadaşlarından birisini de gördüm de bunları böyle sohbet ediyorduk isim filan vermeyeyim ekrana da yansıtmayayım of the record çünkü konuştuk ama sadece şu kadarı. Hani siz dedi bir keresinde Özgür Bey’le konuşmuşsunuz sonra izin alıp ekranda da anlattınız dedi. Onun dedi antrenör tanımlaması o kadar önemliydi ki dedi Ekrem Bey'in de çok hoşuna gitti o dedi. Yani siz bana şunu söylemiştiniz. Ben bu takımı şampiyon yapmaya geliyorum.

Özgür Özel- Evet.

İsmail Küçükkaya- Ve takım takımı şampiyon yapmak için elindeki bütün yıldızları, oyuncuları ona göre görev dağılımıyla en etkili şekilde kullanmak. Ancak böyle şampiyon yapabilirsiniz.

Özgür Özel- Ben ilk yola çıktığımda söyledim. Kaybeden takımın santraforu olacağıma kazanacak takımda her mevkiye talibim dedim. Burada fedakarlığı da, sorumluluk almayı da tarif etmiştim. Örgüt bana sorumluluk verdi geç takımın başına dedi. Şimdi takımı şampiyon yapmak için doğru taktik, çok antrenman, çok çalışmak ve doğru oyuncuların doğru yerde oynaması. MYK çalışmasında onu yapmaya çalıştık hep birlikte. Sayın Selin Sayek Böke ile birlikte en doğru yerleştirmeleri yapmaya çalıştık. Önemli bir teveccüh gördü. Hem verdiğimiz sözleri tutacağımız, hem hep birlikte çalışacağımız, özellikle bu gölge kabine sistemiyle bakanları gölge gibi takip edecek, gerektiğinde uyaracak, gerektiğinde karşı çıkacak, gerektiğinde yapıcı önerilerde bulunacak. Ama doğru bir takım kadrosu kurduk. Biz MYK’yı bir bütün olarak partinin yönetimi ama idari yönetimimiz var partiyi yönettiğimiz 7 arkadaşımız ve Türkiye'yi yönetmeye talip olduğumuz gölge kabinemiz. Benim işim doğru oyuncuyu doğru yerde oynatmak.

Tabi bir de şöyle bir şey var. Takımların kadroları sınırlı. Kadroyu alamadığın oyuncuların hiçbirisi kötü oyuncu değil, günü gelince herkese forma verilecek. Onu da söyleyeyim. Yani şu an kadroda olmayan arkadaşlar, Parti Meclisine girememiş arkadaşlar, milletvekili listesine aday olmuş seçilememiş arkadaşlar gelecek dönemde mutlaka kadroda yer alabilirler. Yeter ki çalışmaya devam etsinler. Gün gelince her hak edene forma verilecek. Kimseyi dışarıda bırakmayacağız.

İsmail Küçükkaya- Siz hangi takımı tutuyorsunuz efendim?

Özgür Özel- Ben şimdi doğal olarak ben bir kere Manisa Sporluyum yani Manisa Spor çok yukarılara gelip 1. lige çıkana kadar koyu bir Fenerbahçeliydim. Bir Manisa Spor Fenerbahçe maçında böyle yüreğimin ikiye ayrıldığını gördüm. O günden sonra futbola ilgim eskisi olan boyutta kalmadı. Şimdi bir yandan Fenerbahçe'ye sempatim tabi ki devam ediyor. Ama şöyle bir Fenerbahçeliyim, şuramda bir şey var. Galatasaray'ın dışarıda kaybettiği 3-0’lık maçı 5-0’la geçtiği maçta gole sevinirken anlımı yarmıştım. Yani ben yurt dışında bir takım maç yapıyorsa Beşiktaş, Trabzon, Galatasaray'dan, Bursaspor'dan yurtdışında daha çok o takımın taraftarı olurum. Ben yurt dışında oynanan maçları milli maç statüsünde görürüm. Hiçbir takıma böyle bir husumetim yok. Fenerbahçeliyim, eskiden koyu Fenerliydim şimdi…

İsmail Küçükkaya- Ben bir üzüntümü paylaşacağım Süper Kupa’yla ilgili ama bir dakika bir son dakika var. Efendim Ogün Samast serbest kaldı biliyorsunuz Hrant Dink'i öldüren ve Rakel Dink rahmetli Hrant Dink'in eşi diyor ki ilk yorum. Cumhuriyetimizin 100. yılında azınlık hakları konferansının açılışında konuşmuş Rakel Dink ve Ogün Samast’ın tahliyesiyle ilgili şunları söylemiş. ‘Bir kez daha adaletsizliği yüzümüze çarpıp yasın en ağır günlerine geri yolladılar bizi’ demiş. ‘Mesele hiçbir zaman şu ya da bu kişinin 3 yıl, 5 yıl daha fazla ya da az ceza alması değildir. İlk günden beri karanlığın sorgulanması gerektiğini söyledik. Bu davada adaletin yerini bulması, ülkenin demokratikleşmesi için olmazsa olmazdır dedik’. Rakel Dink'in yorumu.

Özgür Özel- Rakel Dink hem cenaze günü yaptığı açıklamayla, sonra da her sene yıl dönümünde yaptığı açıklamayla içinde her geçen gün demlenen bir acıyla hepimize hem insanlık örneği verdi, hem de her söylediği söz çok bilgece sözler. Halen daha hepimizin hafızalarında. Ben bu kararı duyunca dedim ya acılı ailelerin yanındaydım, Şampiyon Meleklerin Kıbrıs'ta. Orada zaten ailelerle o psikoloji içindeydik. Rakel Dink’i, Dink ailesini ve Ermeni cemaatini düşündüm bu onları çok yaralayacak, çok üzecek, Ermeni cemaatini de tedirgin edecek bir iştir diye düşündüm. Rakel Dink’in biz işte ‘17 yaşındaki bir çocuktan bir katil yaratan sistemi sorgulamak lazım’ ifadesini de bir kez daha hatırlamak lazım ve yani Ogün Samast Ogün Samast değildir. Ogün Samast birilerinin bize gösterdiği bir portredir. Ama Ogün Samast’a bunları yaptıran bambaşka bir şeydir.

İsmail Küçükkaya- Özgür Bey, şimdi siz benim programıma yabancı olmadığınız için yadırgamayacağınızı düşündüğüm bir şey yapacağım. Bazıları yadırgıyor bunu ama ben bu yayının 11 yıldır siz en fazla bu yayına çıkan insansınız zamanında söylemiştim. Efendim hatırlıyorsunuz değil mi ben Özgür Özel'e yıllar evvel söylemiştim. Özgür Bey demiştim ben hani sonradan televizyoncuyum ama ben gazeteciyim, hani toplumdaki karşılığına bakıyorum, sonra televizyonlardaki durumlarına bakıyorum. Hitabetiniz çok etkili ve Türkiye'nin en yüksek reytingine sahip siyasisi sizsiniz demiştim. Öyle midemişti ona rakamlardan bahsetmiştim. Size ben bir tek size şöyle bir açık çek vermek istiyorum. Bunu da söyledim ben size gizlisi yok saklısı yok. Ne zaman İstanbul'a gelirseniz bana söyleyin ben bir hafta önce söyleyin ama ben onu ayarlamaya çalışacağım demiştim. Şimdi o nedenle yabancısı olmadığınız.

Bakın, şimdi bu sizin sergilediğiniz tutum, bu CHP'deki kurultay, oradaki değişim, dönüşümün bir hareket yarattığınıgörüyorum. Ben hani CHP ile ilgili kısmı beni ilgilendirmez ama ben Türkiye ile ilgili kısmı beni ilgilendiriyor. Bakın, danışmanım Nihal Kemaloğlu bana isim söylemeyin ama ben çok önem verdiğim bir profesör, çok önemli bir isimdir bu biliyorsunuz. Bak ne diyor? Çok ümit verici Özgür Özel, program çok çok iyi diyor. Şimdi o kadar çok böyle mesaj geliyor ki efendim. Şu Özgür Bey söylemeye çalıştığım şey şu; insanlar demoralize olmuştu, uzun yıllardır bir iktidar, o iktidarı çürüttüğü gibi toplumu da olumsuz bir yöne kanalize edebiliyor. Aynı mantıkla uzun yıllar devam eden muhalefet de böyle. Mutlak iktidar yozlaştırdığı gibi mutlak iktidar muhalefeti de yozlaştırır. Dolayısıyla şimdi bir değişim, dönüşüm başladı. Fakat bu bir başlangıç. Sorum şu buradan yola çıkarak. Şimdi yapmanız gereken var. Türkiye'de iktidar değişimini gerçekleştirebilecek misiniz, buna inanıyor musunuz?

Özgür Özel- Yürekten İnanıyorum. Zaten meselenin özü şu; biz partide iktidara talip değiliz. Partide iktidara talip olmak başka bir hedef. O parti başarılıdır iktidara talip olursunuz ama parti başarısızsa sizin talip olduğunuz şey partiyi iktidara taşımak olmalı. Benim şöyle bir görevim var İsmail Bey. Cumhuriyet Halk Partisinin kurultayından çıktık. Bizim birinci Kurultayımız, Atatürk'ün deyimiyle Sivas Kongresi. Sivas, CHP'nin kurultayları görev almaz görev verir. Bakın AK Parti'nin kurultayı görev alıyor. Recep Tayyip Erdoğan onlara diyor ki sizden beklentim şudur diyor ve anlatıyor ne yapacağını ve diyor ki liste bu onaylayın bakalım diyor. CHP'nin kurultayları görev verir. Sivas Kongresi Cumhuriyet Halk Partisine önce işgale karşı örgütlenme, memleketi düşman işgalinden kurtarma ve bir devlet kurma görevi verdi. Atatürk'ün vizyonuyla da bu devletin yönetim şekli Cumhuriyet oldu. 1. kurultayın verdiği görev layıkıyla yerine getirildi. Şimdi ikinci yüzyılın ilk kurultayında biz bir görev aldık. Görev Atatürk'ün partisini iktidar yapma görevi. Bu görevi iliklerimize kadar hissediyoruz. Bu görevi bize 1366 tane delege verdi ama onların bütününün ruhu Sivas Kongresi'nin ruhudur ve bu o ruh Atatürk'ün partisini iktidar yapma görevi verdi. Bu görevin birinci kısmı. Ben partinin Genel Başkanı olarak Atatürk'ün partisini iktidara taşıyacağım. Bütün kadrolarımla, bütün CHP’lilerle ve CHP üyesi olmasa da gönlü CHP iktidarında olan herkesle birlikte.

İkinci kısım vasiyeti yerine getireceğiz. Bakın Atatürk var karşıda, onun vasiyeti var. Hepimize vasiyet ettiği bir mevzu var. Ne diyor? Muasır medeniyet seviyesini yakala ve geç. Bu öyle basit bir laf değil. Bugünün o gün söylediğinde gösterdiği yön batıydı. Bugün onun işaret ettiği yere bakalım. Atatürk'ün hedefi onları yakalayıp geçmek. Avrupa Birliği'nin kişi başına geliri 45 bin dolar ki onu aşağıya çeken Macaristan var falan yani yeniler var. Aslında eski üyelerinde, kurucu üyelerinde 55 bin dolar bir milli gelir var en az. Tayyip Erdoğan Atatürk'ün 1. Cumhurbaşkanının geminin rotasını batıya çevirdi. O onu kabul etmiyor Avrupa Birliği hedefini de terk etti doğuya çevirdi diyor ki Şangay İşbirliği Örgütüne gireriz gerekirse. İsmail Bey, 45 bin dolar orada ya burada 4 bin 500 dolar milli gelir var. Atatürk'ün hedefine gidersek beş kat zenginleşeceğiz bütün Türkiye. Demokratikleşeceğiz, özgürleşeceğiz. Tayyip Beyin dediği yere gidersek bugünkünün de iki katı fakir hale geleceğiz. Zaten fakirleşiyoruz her gün. Burada otoriter liderler, sarayda oturan Cumhurbaşkanları ve fakir halk var. Burada mütevazi liderler, tarifeli uçuşlarla uçan liderler ama zengin halk var. İnsanlar gelecek seçimde oy verirken şuna oy verecekler. Kendilerinin ve çocuklarının geleceğine. Zengin mi olacağım, fakir mi olacağım, özgür mü olacağım, teba mı olacağım, liderim mütevazi ve benim hizmetimde mi olacak, liderim sarayda ben onun hizmetinde mi olacağım? O yüzden bundan sonra benim görevim vasiyeti yerine getirmek. O vasiyet Atatürk'ün kişisel heveslerini değil Türkiye'de hani Kemal Bey çok güzel söylüyor ya hiçbir çocuğun yatağa aç girmemesini, hiçbir kadının dövülmemesini, öldürülmemesini. O vasiyet Türkiye'nin zengin ülkelerin karşısında boynu bükük olmamasını, Amerika'nın kızdım sana F-35 vermiyorum, F-16'ları da vermeyeceğim şunu da yapmayacağım gibi ayarlar vermemesini vasiyet ediyor bize. Güçlü bir devlet, zengin bir millet vasiyet ediyor. Benim o vasiyeti yerine getirmek için bu partiyi iktidar yapmam lazım.

İktidar yaparken hep birlikte yapacağız ve o vasiyeti yerine getirince yatağa başımızı koyunca diyeceğiz ki oh be. Ya düşünsenize babasını kaybetmiş olanlar düşünsün, baban sana bir şey vasiyet etmiş yerine getiremeden uyuyorsun her gece. Bu hissiyat olanların partisi Cumhuriyet Halk Partisi. Ben bunu iliğime kadar, kemiğime kadar, yüreğimin en derinliklerinde hissediyorum. Ben her sabah Atatürk'ün vasiyetini yerine getirememiş birisi olarak kalkıyorum ve bu görev için koşturacağım.

İsmail Küçükkaya- Şimdi peki fakat bir sistem var şu anda Türkiye'nin yönetildiği yüzde 50+1'e ulaşma. Şimdi düşünün AK Parti bu kadar çok elinde imkanlar var, devleti 21 yıldır elinde tutuyor vesaire ama MHP ile ittifak kuruyor ve buna gerçekten sımsıkı sarılıyor. Çünkü bunca gücüne rağmen hani 50 + 1 ulaşılamaz bu anlamda. Siz bu hayalinize ve hedefinize ulaşmak isterken ittifaklık kurmanız gerekiyor. Mesela yerel seçimlerde. Bu açmazı nasıl açacaksınız?

Özgür Özel- Şimdi bir kez şunu söyleyeyim. Ben genel olarak partilerin ittifakı seçim biter bitmez gelecek seçime kadar sürdürmesinin 5 tane, 6 tane koşucunun birbirine bellerinden zincirle bağlanarak koşmaya çalışmaları gibi. Herkes birbirine mani oluyor. Partiler kendi kimlikleriyle özgür bir siyaset yapmalılar. Bu konuda geçmiş ittifak ortaklarımızdan gelen açıklamaları öyle kırıcı, incitici sözler olabilir onları duymak benim işim değil. Ama değerlendirmeleri aslında kendi siyasetleri açısından son derece doğru buluyorum. Ben de CHP'yi yüzde 25'lik birparti olmaktan, toplumun bütün kesimlerini açan sol sosyal demokrat değerlerin aslında bütün toplumun yoksulluğunu, işsizliğin, güvencesizliğini çözecek bir iş olduğunu gösteren ve partimi büyütmek istiyorum. Bu genel seçim için böyle. İttifak olur mu? Bu sistemde elbette olur, olmalı. Tek başınıza kazanamıyorsanız mutlaka ittifaklar kuracaksınız. Onu seçimler yaklaşırken konuşmak lazım, düşünüyorum. Ama sorunuzdaki bir kısım çok doğru. Bir yandan da yerel seçimler yaklaşıyor. Yerel seçimlerde eğer ittifak yapmazsak kaybedeceğimiz yerler varsa ve bunu kim kazanıyor AK Parti, MHP birlikteliği kazanıyorsa oralarda ittifak yapmamayı biz kendimize, seçmenlerimize ve Türkiye'de… İşte İstanbul'u geçen sefer kurtaran İstanbul ittifakı neden kurtardı İstanbul'u. Tayyip Erdoğan helikopterle İstanbul'un üstünde uçup kupon arsaları Araplara vermesin istediler de kurtardılar İstanbul'u. İhaleler yandaşlara verilmesin dediler. Ekrem İmamoğlu dörtte biri fiyata yapıyor aynı işleri mesela. Ankara'da Melih Gökçek'in yaptığı hani parsel parsel satmış ya ben söylemiyorum Bülent Arınç söylüyor. Ankara parsel parsel satılmasın diye, her isteyene bir yerler verilmesin diye bir çaba vardı. Bunlar son derece önemliydi. Biz bundan sonraki süreçte tek başımıza kazanamadığımız ya da diğer muhalefet partilerinin tek başına kazanamadığı yerde ittifak yapmak durumundayız. Ama kimse bizle ittifak yapmak mecburiyetinde değil.

Benim burada ortaya koyduğum şey şu. Bütün siyasi muhataplarımıza çok saygılıyım. Karar organlarının aldıkları alacakları kararlara çok saygılıyım. Ama ben örneğin İYİ Parti ile çok soruluyor ittifak yapacak mısınız, görüşecek misiniz? Meral Hanım beni tebrik için aradı sağ olsun. Hatta bana Sayın Genel Başkanım deyince dedim nasıl olacak ben onu aradığımda hep diyordu sen bana abla dersin abla. O kadar sıcak bir ilişkimiz vardı. Gülüştük konuştuk bundan sonraki dönemde de mutlaka Meral Hanım'la onun da uygun gördüğü, takdir ettiği zamanda ve zeminde…

İsmail Küçükkaya- Şu anda bir zaman yok?

Özgür Özel- Şu an için yok.

İsmail Küçükkaya- Ama görüşeceksiniz.

Özgür Özel- Ben çok isterim niye görüşmeyim. Meral Hanım da ister. Bizim kişisel ilişkilerimiz çok iyi. Kurumsal ilişkilerde herkes kendi kurumunun, kendi partisinin menfaatini düşünecek ama devlet insanları olarak, devlet adamı demek yanlış bir şey hemen uyarı geldi devlet insanları olarak bizim mutlaka ve mutlaka toplumun ortak menfaatlerini düşünerek kendi partilerimizin menfaatiyle Türkiye'nin ve Türkiye muhalefetinin ortak menfaatini birlikte gözetmemiz lazım. Bazı yerlerde fedakarlık yapacağız. Bazı yerlerde karşı taraf fedakarlık yapacak. Birlikte kazanarak kazan kazan ilişkisi içinde olmamız çok doğrudur. Yoksa kaybet kaybet diye bir ilişki kurmak doğru değil. Ama bu muhataplarımızla eşit ilişki kurarak olur. Ben bir patronaj peşinde benim oyum daha yüksek gelin bakalım büyük ortak falan değil. Gereken yerde doğru ilişki kurulur. Ben meseleye böyle bakıyorum. Siyaset bazen münakaşa bazen müzakere işidir. Engin Altay bunu çok güzel söyler.

İsmail Küçükkaya- Sizin Meral hanımla nasıl mesela normalde bundan öncesindeki ilişkiniz nasıl?

Özgür Özel- Şöyle, hani ablakardeş ilişkisi içindeydik. Tabi kendisi Genel Başkan olduktan sonra bile hitabetimi ya abla demezsem arama falan dedi ilk aramalarımda falan. Çok iyi ilişki içindeyiz. Ama Meral Hanım'ın kendi partisindeki sorumlulukları, benim kendi partimdeki sorumluluklarım üzerinden kişisel ilişkinin üzerinde kurumsal bir ilişki de kurulacak. Ama bazen buzları kırmaya böyle bir sıcak hitabet yeter. Bence aramızda bundan sonra çok sağlıklı görüşmeler olabilir. Biz birbirine kaybettirmek değil, birbirine kazandırmak üzerine bir ilişki kurarız. Ayrıca İYİ Partide, CHP'de farklı siyasi partilerle farklı ilişkiler içindeolabilirler, görüşebilirler. Biz istiyoruz diye bir ittifak yapılmak zorunda değildir. Öyle bir dayatma içinde olmayız. Ama son derece yapıcı yaklaşıyoruz meseleye ve ben bizden beklenen gibi Türkiye'ye kazandıracak, partilerimize kazandıracak ve iyi sonuçlar alacak bir müzakereyi yürütebileceğimizi bunu da iyi ilişkiler üzerinden başlatabileceğimizi düşünüyorum. Ama taktir tabi diğer liderlerin yani orada…

İsmail Küçükkaya- Şimdi bir dil ve üslup farklılığınız var ya yapıcı bir dil. Mesela o kadar çok mesaj geliyor ki bir büyüğüm de ismini vermeyeyim onun. Fevkalade başarılı buldum bu yeni dili diyor. Ayrıca Profesör Doktor Ayşe Mudun, çocuklarımız için bu dilin, bu üslubun hakim olmasını istiyorum diyor. Böyle çok sayıda mesaj geliyor. Bu arada ama tabi ittifaklık ilişkisi kurup kurmayacağım merakla beklenen bir kesim de Türkiye Cumhuriyeti'ndeki Kürt vatandaşlarımız. Kürt vatandaşlarımız onlar seçmen olarak ne yapacaklar mesela İstanbul'da başka illerde falan. O konuda ne dersiniz?

Özgür Özel- Bu değişimden sonra işte yayınlanan anketlerde CHP'deki değişimin CHP'den sonra en çok heyecan uyandırdığı ve olumlu bakıldığı iki parti Yöneylem de İYİ Parti ile HDP. Orada da çok olumlu karşılanmış. Ben Diyarbakır'a hem seçim zamanında gittiğimde, hem kurultay öncesi destek istemek için gittiğimde il kongrelerine gittiğimde inanılmaz bir ilgiyle karşılaşmıştım. Doğu, Güneydoğu bölgesinde Kürt seçmenlerin yoğun olduğu bölgenin il başkanları bunun büyük bir heyecan uyandırdığını söylüyor. Bu önemli. Yerel seçimlerde geçtiğimiz seçimlerde özellikle o zamanki adıyla HDP'nin kazanamayacağı yerlerde adaygöstermediği süreçte Kürt seçmenin çok önemli destekleri vardı. O desteğe layık yönetimler yaptığını düşünüyorum Büyükşehir Belediye Başkanlarımızın. Biz bütün vatandaşlarımıza eşit hizmet sunmak üzerinden çok önemli bir yerel yönetim başarısı elde ettiğimizi düşünüyorum. Elbette ki oylarına talibiz. Ayrıca bana soruluyor. Efendim HDP ile görüşecek misiniz, onu yapacak mısınız, bunu. Ben HDP'nin eş genel başkanları da aradı beni. Böyle gizli saklı bir şey yok. Dünya kadar seçmenin oy verdiği meşru ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Cumhuriyet Halk Partisi grubunun yanında MHP ile CHP arasındaydı şimdi Saadet Partisi geldi oraya. Bir siyasi parti. Seçmenlerine saygımız sonsuz. Yöneticileriyle zaten ilişkilerimizde hiçbir sorunumuz yok. Eş genel başkanlar aradı teşekkür ettim. Ziyarete gelmek isteyeceklerini söylediler. İster mecliste, ister Genel Merkezde kendilerini kabul edebileceğimi söyledim. Ben seçimlere girmesine izin verilen her, bir adayına aday olurken temiz kağıdı verilen, gözümün önünde bir suç işlemeyen ve insanların oylarıyla temsil edilen partileri birileri istiyor diye şeytanlaştıracak değilim. Bunu da herkes böyle bilsin. Onun dışında tabi siyaset bu bazen rakip olursunuz, bazen sertleşirsiniz, bazen yumuşarsınız. Ama Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Kemal Bey'den devraldığım parti hani biraz önce dedim ya enkaz devralmadık. Bütün partilerle bayramlaşabilen tek partiyiz biz. Herkesin birbirine rezervi var. Biz bütün partilerle bayramlaşabilen tek partiyiz, bütün partilerle de diyaloğumuz sürecek.

İsmail Küçükkaya- Şimdi Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümündeyiz. Devletimiz maalesef bizim istediğimiz, beklediğimiz gibi bir büyük projeler geliştirmedi maalesef. Ama halkımız olağanüstüydü.

Özgür Özel- O duruma milletimiz el koydu.

İsmail Küçükkaya- Millet el koydu. Fakat Futbol Federasyonu ısrar ediyor.

Özgür Özel- Ya sormayın.

İsmail Küçükkaya- Ya süper bak dedim ki futbol ekonomisine anlıyorum onu. Gelecek yıl için yapın, gelecek yıllar için yapın ama bu sene bizim 100. yıl dönümümüz. Galatasaray divan kurulu imza topladı, Fenerbahçe divan kurulu açıklamalar yaptı. Dün futbol federasyon başkanı yine açıklama yaptı Sayın Özgür Özel Suudi Arabistan oynayacağız diyor.

Özgür Özel- Şimdi bu çok yanlış bir iş. Cumhuriyetin 100. yılında bu maçın mutlaka Türkiye'de oynanması lazım. Biz Fenerbahçe'de, Galatasaray’da Atatürk'e saygılarıyla ve Atatürk noktasındaki hassasiyetleriyle çok önde olan iki kulübümüz. Türkiye Cumhuriyeti'nin en köklü iki kulübü 100. yılda Süper Kupa oynayacak. Bunun Suudi Arabistan gibi bir ülkede yapılması, Türkiye dışında yapılması kabul edilemez. Suudi Arabistan'da yapılması da Atamızın kemiklerini sızlatır. Bu doğru bir şey değil. Ayrıca şunu söyleyeyim, daha çok yakın zamanda Türkiye'de bir gazeteci cinayeti işlendi. Tayyip Erdoğan Suhut prensine katil dedi, eli kanlı katiller dedi. Sonra nasıl olduysa oldu o katillerin yargılandıkları dosyalar iade edildi. Böyle bir ülkeye cumhuriyetin 100. yılında Atatürk'ün iki göz bebeği Futbol Kulübünün ben Fenerbahçeli olarak övünüyorum Atatürk Fenerbahçe üyesidir diye. Galatasaray Atatürk'ü kimseye bırakmayız Atatürk bizim Atatürk'ümüz diyor. Böyle iki takımın da en hassas olduğu bir noktada 100. yılda bunu yapmasınlar Türkiye’ye.

İsmail Küçükkaya- Sayın ÖzgürÖzel çok teşekkür ediyorum.

Özgür Özel- Ben teşekkür ederim.

İsmail Küçükkaya- Değerli izleyenler bir soru üzerine bir cümleyle kapatacağım. Özgür Özel CHP'nin Genel Başkanı olarak bu CHP Genel Merkezdeki ilk yayında bizimle birlikte oldu, sorularımız yanıtladı. Bu benim açımdan da önemli bir yayında 17 Kasım 2023 tarihinde. Ama bir izleyenin de sormuştu onu İzzet Bey de. Efendim kendisi bir tek şunu söyleyeyim, verdiği söze mutlak surette bağlı kalan bir isim. Ta yaz aylarında ben de tatildeydim bir yayına çıkarken bile arayıp da ilk size sözüm var deyip böylesine bir nezaket gösteren bir isimdir. Sadece bu kadarını söyleyeyim. Sedat Bey ve İzzet Bey de anlamıştır diyelim.

Efendim çok teşekkür ediyorum.

Özgür Özel- Ben teşekkür ederim.

İsmail Küçükkaya- Partinize, ülkemize, ülkemizin demokratik hayatına sizin yeni Genel Başkanlığınız hayırlı uğurlu olsun diyelim.

Özgür Özel- Çok teşekkür ediyorum. Biz de her zaman bekliyoruz. Şeref verdiniz, sağ olun. Teşekkür ederiz.

İsmail Küçükkaya- Halk TV'den sizlere iyi bir gün diliyorum, iyi bir hafta sonu diliyorum.